08/06/2021
İTİRAZ DAHİ EDİLEMEYEN TARİHİ BİR KONUŞMA!...
"Bir ülke, kendi evlatlarını -dürüst, namuslu, kamu için çalışan, vatandaşın, yetimin hakkını, hukukunu koruyan- yemeye başladı." gerçekliğine sessiz ve tepkisiz kalmanın felaketlere sebebiyet vereceğine, süregelen zulümler karşısında hiçbir şey yokmuş gibi davranmanın zulümlere ortak olma sorumluluğuna yol açacağını belirtir..."
"...malum olduğu üzere her konuda baskılara, haksızlıklara ve hukuksuzluklara zulümle baş eğmemiş tüm tehdit, engelleme ve saldırılara rağmen yoldan ayrılmamış bürokratlar hâlâ daha mevcuttur. On iki yıllık Hükûmetiniz döneminde devlette liyakate önem vermeyen bir kadrolaşmayı gerçekleştirdiniz. Yıllarca hizmet etmiş, büyük sertifikalar almış, başarılarla dolu birçok bürokratı kadrolarından aldınız ve tasfiye ettiniz.
Kurumların gerçekliklerinin bu isimlerin mücadelesi bilinmeksizin bilinmesi de mümkün değildir. Uzun süredir mücadelesini basından takip ettiğim ismi belirtmeden önce, organize ve sistemli bir şekilde maruz kalınan ve zulüm derecesine ulaşan haksızlık ile hukuksuzluklara da dikkatinizi çekmek istiyorum.
Devlete ait silah ve mermilerin peşkeş çekilmesini tespit eden, personel ve teknik altyapı bakımından ideal düzeydeki sınır kapısından çıkışı sağlanan yaklaşık 44 bin gram saf eroinin Bulgaristan'da yakalanmasını sağlayan, dâhilde işleme rejimindeki suistimallerin tespiti konusunda sürdürdüğü 93 milyar dolar işlem hacmini işaret eden soruşturmanın, tespiti sağlanan milyonlarca dolarlık kaçakçılık eylemlerine karşın idari talimatla durdurulmasına itiraz eden, uluslararası mücevherat kaçakçılığı ile kara para faaliyetine yönelik ihbara ulaşmak, okul önlerinde ve eğlence merkezlerinde satışı yapılan uyuşturucularla ilgili olarak intikali sağlanan ihbarın işleme konulması için çabalayan, üst düzey yöneticilerin rüşvet, irtikâp ve suistimallerini açığa çıkaran bir Gümrük Başmüfettişinin Bakanlık üst düzey yöneticilerine eleştiride bulunmak suçlamasıyla haksız ve hukuksuz bir şekilde cezalandırılması, akabinde de görevden alınması, yetinilmeyerek istifa etmiş sayılması ve sonunda da devlet memurluğundan çıkarılması şeklinde özetlenmesi mümkün olan süreç; hukuki, ahlaki, insani ve vicdani yozlaşma ile suistimal ile keyfîliğin hangi boyutlara ulaştığını da inkâr edilemez bir gerçeklik olarak gözler önüne sermektedir.
İnsanlık tarihinde var olan hiçbir inanç sisteminin mazur göremeyeceği ve emsaline rastlanılmayan bir şekilde trilyonlarca değerindeki ve milyonlarca insanın hayatını karartacak miktarda uyuşturucu yakalamasını sağladığı için, okul önlerinde ve eğlence merkezlerinde uyuşturucu satışı yapan illegal oluşumlara yönelik operasyon yapma talebinde bulunduğu için, Cilvegözü Sınır Kapısı'nda onlarca cana mal olan patlamadan önce sınır kapılarındaki güvenlik zafiyetini tespit ederek, gerekli önlemlerin alınmasına yönelik rapor hazırladığı için, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı personelinin katkılarıyla, hangi üst düzey yöneticilere, hangi kaçakçılıklarının görmezlikten gelinerek örtbas edilmesi adına kaç milyon dolar rüşvet verildiğine yönelik ikrar ve itirafları kaydederek ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunulmasını istediği için, uluslararası mücevherat kaçakçılığı ve kara para aklama faaliyetine ilişkin çalışmalarda bulunarak ilgililer hakkında soruşturma açılmasını talep ettiği için, bu ülkenin hukuk devleti olduğunu unutanlara hatırlattığı, kamu çıkarlarını hiçe sayanların kamu lehine davranıyor görüntüsü yaratan maskelerini yırttığı, makam ve unvanlarını siper yaparak kendisini güçlü zannedenlere, en büyük gücün haklılık, doğruluk ve dürüstlük olduğunu gösterdiği, gafleti, dalaleti, yolsuzluğu, kirli ilişkileri, sahtekârlıkları aşikâr kıldığı için, görevden alınabilmesi için vazifesini sürdürmeye engel sağlık sorununu gösterir sıhhi kurul raporu veya yüz kızartıcı suçlardan dolayı yargı kararı gerektirmesine rağmen, rapor veya karar olmaksızın 19 Aralık 2012 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan kararnameyle başmüfettişlik görevinden alınan ve tüm bu hukuksuzluklara, haksızlıklara, saldırılara, zulümlere rağmen milim geri adım atmayan isim, Başmüfettiş İlter Kuşoğlu'dur.
Konuşmamın başında da belirtiğim üzere, Sayın İlter Kuşoğlu'nun mücadelesi bilinmeksizin Gümrük ve Ticaret Bakanlığının gizlenmeye çalışılan gerçekliklerinin bilinmesi mümkün değildir.
Sayın Kuşoğlu'nun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yönelik eski Bakan Hayati Yazıcı hakkındaki 24/7/2014 tarihli, 96 sayfalık ve yüzlerce sayfalık delile sahip suç duyurusu, yarınlardaki nesillerin ibretle okuyacağı tarihî nitelikte bir belge mahiyetinde olup kanunsuzluklarla, yolsuzluklarla, kaçakçılıklarla yıllarca mücadele edilmesine rağmen neden başarısız olunduğunun cevaplarını da bünyesinde barındırmaktadır
Sayın Bakan, Fransız Devrimi esnasında dile getirilen "Devrim, çocuklarını yemeye başladı." sözünün ülkemiz açısından uyarlamasını gösteren "Bir ülke, kendi evlatlarını -dürüst, namuslu, kamu için çalışan, vatandaşın, yetimin hakkını, hukukunu koruyan- yemeye başladı." gerçekliğine sessiz ve tepkisiz kalmanın felaketlere sebebiyet vereceğine, süregelen zulümler karşısında hiçbir şey yokmuş gibi davranmanın zulümlere ortak olma sorumluluğuna yol açacağını belirtir; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Başmüfettişi Sayın İlter Kuşoğlu'na yönelik haksızlık, hukuksuzluklarda inkâr edilmesi mümkün bulunmayan bir gerçeklik olarak tarihe not düşülen "yolsuzluklarla mücadele edenlerle mücadele etmek" anlayışının devamı hâlinde, ülkemiz geleceğinin karanlıklara mahkûm kılınacağını, bundan sonraki süreçte yolsuzluklarla mücadele etme niyetindeki denetim elemanlarının, adaletin doğru, dürüst ve isabetli bir şekilde tecellisini gösteren Danıştay Başkanlığının 5 ve 12. Dairesi tarafından tesis edilen, hukuksuzluk literatüründe "Kuşoğlu kararı" olarak yerini alan kararlarıyla, aydınlığa kavuşan linç boyutundaki kanunsuz saldırılar sebebiyle bu niyetlerinden vazgeçeceğini de dikkatlerinize sunarım.
https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/komisyon_tutanaklari.mv_goruntule?pTutanakId=424