Zonguldak Nostalji

Zonguldak Nostalji Zonguldak Nostalji Tarih, Kültür, Sanat, Antika, Koleksiyon, Sosyal Hayat ve geçmişin izleri...

Eskilerden bir bakkal amcanın:"Dolusunu başkasından alıyon, boşunu bana getirip depozit istiyon. Git nerden aldıysan ond...
09/12/2024

Eskilerden bir bakkal amcanın:
"Dolusunu başkasından alıyon, boşunu bana getirip depozit istiyon. Git nerden aldıysan ondan iste"
duruş pozisyonu...

KANAL Z TELEVİZYONU 30 YAŞINDA…UTV’den Kanal Z’ye  (Uyanış TV) kronolojik tarih….14 Nisan 1993… Ali Bahadır’ın kurduğu U...
09/12/2024

KANAL Z TELEVİZYONU 30 YAŞINDA…

UTV’den Kanal Z’ye (Uyanış TV) kronolojik tarih….

14 Nisan 1993… Ali Bahadır’ın kurduğu UTV televizyonu yayın hayatına başladı.

7 Kasım 1993… UTV televizyonu Zonguldak'ta bir ilki gerçekleştirerek ilk canlı yayını gerçekleştirdi.

7 Kasım 1993… Nüfus sayımı nedeniyle sokağa çıkma yasağının olduğu bu günde UTV kanalı sahibi Ali Bahadır’ın girişimiyle Zonguldak'ta ilk kez 24 saat yayın yapıldı.

1994'te ilk prompter yazılımı UTV kanalında kullanıldı.

1994… UTV kanalının ismi yasa gereği Kanal Z olarak değişti.

1994'te RTÜK'ün kurulması ve radyo, televizyon kuruluşları ile ilgili çeşitli düzenlemeler getirilmesinin ardından, UTV televizyonu adını Kanal Z olarak değiştirdi.

Kanal Z televizyonunda Dijital yayıncılığa 2001'de kısmen, 2003'te ise tamamen geçildi.

Kasım 2001'de Kanal Z İnternet sitesi yayın hayatına başladı.

2006… Kanal Z televizyonu Ali Bahadır tarafından Demir Medya Grubuna satıldı.

Kanal Z televizyonu bir dönem Türksat uydusundan bütün Avrupa kıtasından izlenebildi. Bugün Kanal Z televizyonu Tele Dünya 889 kanal ve İnternet üzerinden yayın hayatına devam ediyor.

Zonguldak Nostalji
Kaynak: Alp Yener

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü...
09/12/2024

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü...

10 Aralık 2023... Son bahçeli ev yıkıldı...Zonguldak’ın Fener semtinden sonra planlı yapılan ve iki katlı bahçesi olan, ...
09/12/2024

10 Aralık 2023... Son bahçeli ev yıkıldı...

Zonguldak’ın Fener semtinden sonra planlı yapılan ve iki katlı bahçesi olan, bu nedenle de Bahçelievler adını alan semtteki son bahçeli ev yıkıldı...
Bahçelievler Mahallesi Gül Sokak başlangıcında olan manzarası ile dikkat çeken ev iki katlı bahçeli son evdi....

Zonguldak Nostalji

10 aralık 1988... Türkiye'de ilk karaciğer nakli ameliyatı yapıldı. Ameliyatı, Ankara Hacettepe Üniversitesi'nden Prof.D...
09/12/2024

10 aralık 1988... Türkiye'de ilk karaciğer nakli ameliyatı yapıldı. Ameliyatı, Ankara Hacettepe Üniversitesi'nden Prof.Dr. Mehmet Haberal gerçekleştirdi...
Zonguldak Nostalji

10 Aralık 1935...Zonguldak Antrasit Fabrikası açıldı...Zonguldak’tan çıkan kömür cevherini işleyecek olan fabrika, Cumhu...
09/12/2024

10 Aralık 1935...
Zonguldak Antrasit Fabrikası açıldı...

Zonguldak’tan çıkan kömür cevherini işleyecek olan fabrika, Cumhuriyetin birinci beş yıllık sanayi programının bir parçasını oluşturuyordu. Bölgedeki ilk kömür işleme tesisi olan fabrika İş Bankası tarafından kurulmuştu ve bölge ekonomisine önemli katkı sağlayacaktı.

Ekonomi Bakanı Celal Bayar, açılış günü yaptığı konuşmada;
“Bir senede 6 bin ton kömür çıkarılacağını” müjdeliyor ve sözlerine şöyle devam ediyordu:
“Zonguldak’a yaptığım bu ziyarette Zonguldak kömürlerinden kok metalürjik yapılmasının mümkün olduğu hakkında teminat aldım. İleride yapacağımız demir sanayi için bunun ehemmiyeti büyüktür. Demir-çelik sanayi Karabük’te kurulacaktır. Planları hazırlanıyor.”
Gerçekten de Celal Bayar’ın müjdesini verdiği Karabük Demir-Çelik Fabrikası’nın temelleri 3 Nisan 1937’de atılacak ve böylece Türkiye en önemli ağır sanayi tesislerinden birine kavuşacaktı...
Zonguldak Nostalji

10 Aralık 2020... Zonguldak'ın tarihi bakımdan en eski okullarından Mithatpaşa Okulunun yıkımı gerçekleşti...Fotoğraflar...
09/12/2024

10 Aralık 2020... Zonguldak'ın tarihi bakımdan en eski okullarından Mithatpaşa Okulunun yıkımı gerçekleşti...
Fotoğraflar bir asır arayla aynı açıdan çekildi..
Zonguldak Nostalji

ANMA...10 Aralık 2023... Zonguldak eski Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Nazmiye Uzun'un birinci ölüm yıldönümü anısına...F...
09/12/2024

ANMA...

10 Aralık 2023... Zonguldak eski Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Nazmiye Uzun'un birinci ölüm yıldönümü anısına...

Fotoğraf; 1973 yılında 27 Mayıs Ortaokulu'nda çekilmiş hatıra fotoğrafı...
Ortada Fen Bilgisi öğretmeni Nazmiye UZUN, yanındakiler öğrencileri Figen Güngör ve Papatya Uzunoğlu...

Fotoğraf: Cengizhan Uzunoğlu arşivi
Zonguldak Nostalji

YORUMLARINIZDAN SEÇTİKLERİMİZ...Üzerinde bulunan Yayla Konağı arazisi üzerine:"Söz konusu yer üzerinde hak iddia eden Me...
08/12/2024

YORUMLARINIZDAN SEÇTİKLERİMİZ...

Üzerinde bulunan Yayla Konağı arazisi üzerine:

"Söz konusu yer üzerinde hak iddia eden Melek Gürsoy ve daha sonra varisleri Gaybi Gürsoy ve diğerleri tarafından EKİ aleyhine açılan tapu iptal ve tescil davası 1983 yılına kadar devam etmiştir, ancak vekilleri avukat Fuat Arkın’ın ölümünden sonra dava takipsiz kalmıştır, bu önemli bilgidir, benim de EKİ vekili olarak mahalli keşiflerine katıldığım dava dosyası TTK Genel müdürlüğü hukuk müşavirliği arşivindedir!! Not: Son şahitler bal dudak lakaplı Ahmet Yüksel ve Behzat Baruönü’dür!!!"

Turgay Onan-2024
Fotoğraflar: Yayla Konağı'nın ilk ve güncel hali.
Zonguldak Nostalji

Bir zamanlar: Çaydamar İşçi Pavyonları...Dipnot: Eskiden işçilerin kaldığı ve barınma ihtiyaçlarının görüldüğü lojmanlar...
08/12/2024

Bir zamanlar: Çaydamar İşçi Pavyonları...

Dipnot: Eskiden işçilerin kaldığı ve barınma ihtiyaçlarının görüldüğü lojmanlara Pavyon denilirdi...
Zonguldak Nostalji

8 Aralık 2018... Aksaray İşhanı yıkımına başlandı...Zonguldak Nostalji
08/12/2024

8 Aralık 2018... Aksaray İşhanı yıkımına başlandı...

Zonguldak Nostalji

9 Aralık 1906... Yayla Konağı arazisi satın alındı...9 Aralık 1906 tarihinde, Toussounlouoglu Hüseyin bin İbrahim’den (T...
08/12/2024

9 Aralık 1906... Yayla Konağı arazisi satın alındı...

9 Aralık 1906 tarihinde, Toussounlouoglu Hüseyin bin İbrahim’den (Tosun Oğullarından Hüseyin oğlu İbrahim) Socıeted'Heraclee Osmanlı A.Ş.(S.O.H) adına Auboyneau efendi (Osmanlı Bankası müdür yardımcısı Gaston Auboyneau) tarafından 22 dönümlük platonun satın alınmıştır.

Yayla Konağı; Socıeted'Heraclee Osmanlı A.Ş. adına satın alınan plato üzerinde, 1910 yılında “Ereğli Şirketi Direktörlük Konağı” olarak yapılmış, bir Fransız yapısıdır. Plato (yayla) üzerinde yapılmış bir konak olması nedeniyle geçmişken günümüze “Yayla Konağı” adıyla anılan bir tarihi yapıdır.
Fotoğrafta sol üstte görülen Yayla Konağı binası, şimdiki hali olan ilavesinin yapılmamış halidir. Şimdiki TED Koleji okulunun ( Mösyö Le Fevre 'nin lojmanı ) bulunduğu bina konağın sağında görünüyor... Ayrıca Fransız Hastanesi ve şimdi Sağlık il Müdürlüğü olan Kız Okulu binası olarak görünüyor.

Zonguldak Nostalji

9 Aralık 2023... 88 yıl önce Amele Birliği Hastanesi ile birlikte hizmete giren hastane yolu duvarı çöktü.Yıkılan duvar ...
08/12/2024

9 Aralık 2023... 88 yıl önce Amele Birliği Hastanesi ile birlikte hizmete giren hastane yolu duvarı çöktü.
Yıkılan duvar 22 Ağustos 2024 tarihinde tamamlanarak yol tekrar hizmete açıldı...

Fotoğraflar:
1936 yılında hastane yolu ve duvarını gösteren büyük kare ve küçük karede çöküm günü fotoğrafı…

Zonguldak Nostalji

SOĞUKSU BÜYÜK SÜLALE...Doğduğum Soğuksu Terakki mahallesinde ki evden, ben 3 yaşlarındayken ayrılmışız. Çocukların mavi ...
08/12/2024

SOĞUKSU BÜYÜK SÜLALE...

Doğduğum Soğuksu Terakki mahallesinde ki evden, ben 3 yaşlarındayken ayrılmışız. Çocukların mavi kapı olarak bildiği o evdeki yaşantımı aslında anımsamıyorum. Sonraları çarşı içindeki o apartmanın en üst katına, EKİ nin mütercimi olarak çalışan babama ev tahsis edilmesiyle de, o güzel Fener mahallesine taşındık. Ama Terakki mahallesiyle ilişkimiz hiç bir zaman kesilmedi. Hafta sonları rahmetli teyzemlere ve akrabalarımıza ziyarete gider o mavi kapının önünden, yürümesi zor, sol tarafı uçurum, taş topraklı o dar yoldan geçerdik. Her geçişimizde Rahmetli annem ‘oğlum bak sen bu evde doğdun’ derdi.. Yaşım ilerledikçe o evdeki yaşantımı hatırlamasam bile, resimler ve annemin anlattıklarıyla o zamanı yaşar olmuştum artık. Zonguldak Limanını tepeden gören bu güzel manzaralı, kocaman mavi boyalı demir kapılı ev, hayatımda üstümdeki ilk çatıydı. Bu yol, biraz daha yüründüğünde Müfettişlerin evinin karşısından yukarı çıkan dik merdivenlerin sonunda teyzemlerin evine ulaşırdı. Müfettişlerin evini devam edip, sol tarafı uçurum dikenli ve çalılık yolu 30 metre kadar gidince sağ tarafta dar ve dolambaçlı dik merdivenler babaannemin evine çıkardı.
Yılbaşı akşamlarında toplandığımız Terakki mahallesindeki, dik yamaçtaki onlarca dolambaçlı merdiveni çıkarak yorgun ulaştığımız babaannemin evinin o şirin ve tertemiz odalarına sığmazdık. Eve girdiğimde ilk önce kestane dibine tepeden bakan püfür püfür esen o terasa giderdim. Çamaşır ipleriyle ağ gibi baştanbaşa örülmüş bu büyük terasın dip tarafında babaannemin senede en az bir kere köye gidip getirdiği çuvallar içindeki tarhana, bulgur, şehriye, her çeşit pestiller, elma erik kuruları, salça, kırmızıbiberler, baharatlar, ceviz ve helva gibi erzaklar bulunurdu. Karşı köşede, üstünde birkaç çiçekli saksı ve her sene üzüm verdiğinde daha olmadan gelip gidenin kopartıp yediği, küçük bir asmanın sardığı duvara bitişik tahta sedir, önünde masa ve yine birkaç sandalye bulunurdu. Kestane dibinde çağırıp bağıran çocukları yukarıdan aşağıya kuş bakışı seyrederdim. Babaannem çok hamarat, becerikli ve bilgili tombul bir nineydi. Başında hep bembeyaz yemenisi üstünde bol giydiği fistanı olurdu. Dik yamaçtaki evin yapımında taş taşımış, harcını karmış, çok katlı bu evin duvarlarını çıkmıştı. Evini göz nuru ile yaptığı hep söylenirdi. Öz babaannem olmasa da, sonradan hacı da olan bu sevimli insan, annemin teyzesiydi yani ananemin ablasıydı. Ereğli şivesiyle konuşan Osmanlı kadını o mahallede hepimizin babaannesiydi aslında . Beyi, Ahmet dede ak saçları, gözünde kalın camlı gözlükler başında beyaz takkesi, kocaman kocaman bakardı gözlüğünün arkasından. Üstünde genellikle çizgili pijaması, ayaklarını altında toplamış, hep başköşede otururdu. Kafasına uymadığı şeyleri anında inanılmaz küfürle hallederdi. Canı hiç sıkılmaz aşağıdaki bahçede, ağaçtan meyve çalan mahallenin çocuklarını gözler, terasta saksı içinde biriktirdiği minnacık taşları küfürler eşliğinde, savurarak onları kovardı. Ayni evde Üç çocuklu Nevzat amcam ve Gülşen yengem, Evin üstünde ki evde yine yedi çocuklu Necati amcam ve Saadet yenge, Evin yan tarafında iki çocuklu Fikret amcam ve Hatice yengelerindi. Yan tarafında ortada o dik merdiven ve istimlak duvarı ile sınırlanmış üç çocuklu Lütfiye teyzemler iç içe girift olmuş şekilde beraberce yaşarlardı. O evin alt katında yine Mehmet Atmış, Naime teyzeler ve çocukları Özdal, Vural abiler ve Çiğdem abla, daha sonraları taşınan Berrin yenge ve Hadi abiler, yeğenleri çilli Kemal ile beraber otururlardı. Evlerin etrafı sanki çocuk deryası, cıvıl cıvıldı . Yardımlaşma bir bağrışmayla hallolurdu. ‘ Gülşeeeen, ggızz Gülşeeen !! Az salça gönder ‘
Hafta sonu genellikle erkenden Terakki mahallesine gider akşam geç vakit Fenere evimize geri dönerdik. O akşamlar yemekler yenir, babalarımız rakı keyfi yaparlar çoğu kez biri sarhoş olur curcuna çıkardı.
O unutulmayan günde, günlerden pazardı, Fener‘de alaca karanlıkta top oynamaktan henüz eve dönmüştüm ki, annemin telaşlı bir şekilde ‘çabuk üstünü değiştir teyzenlere gidiyoruz’ demesiyle karşılaştım. Ne olursa olsun teyzemlere gitmek benim için büyük mutluluktu. Babam aynanın karşısında suskun, saçlarını kontrol ediyordu. Belli ki ortada garip bir şey vardı.
Annem, o gün babamın şakaklarında ki beyaz saçlarını siyaha boyamış ama sonuç beklendiği gibi olmamıştı. Ördekbaşı yeşil, parlak koyu lacivert acayip bir saç rengi ortaya çıkmıştı. Annem boyadığı saçları beyaz tebeşirlerimle yine beyazlatmış, babamı yola hazırlamıştı. Akşam vakti alelacele Terakki mahallesine Teyzemlere gidip Berrin yengelerde Berber Ahmet’e saçlarını kestirecektik.
Saç kesiminden sonra. Annem ve babam biraz olsun rahatlamışlar arkasından da Berber Ahmet’i rakı sofrasına davet etmişlerdi. Uzun sohbetler sonunda berber Ahmet içip içip sarhoş olmuş, yalpalayarak gittiği alaturka tuvaletin kuburuna düşmüş baldırlarına kadar pislik içinde dışarı çıkmıştı, pimpirikli Berrin yengelerin evini cılız cüsseli Berber Ahmet resmen boka batırmıştı. Berber Ahmetler babaannemlerin üst tarafında ki patika yolda oturur her zaman yanında deri berber çantasıyla gezerdi. Arada bir Hatice yengenin aşağıdan ‘ berber Ahmettt!! ‘ diye bağırarak sataşır aradaki çalılıklara rağmen haberleşirlerdi..

Terakki mahallesinin kestane dibine yukarıdan bakan o yamacında ki bu evde. Gürül gürül sobaların yandığı Yılbaşı akşamlarında saat on ikiye gelmeden saatler önce başlardık o sıcacık odalarda tombala oynamaya. Bir de dışarıda lapa lapa kar da yağıyorsa, keyfine doyulmazdı o akşamların.
Birinci çinko! Coşkuyla bağırdı bir ses yan taraftaki o küçük tertemiz misafir odasından.
- Yapma be Özkan kaç turdur yediyi bekliyordum..
Daha televizyonu tanımadığımız, bilmediğimiz o yıllarda bazen kendi kendimize hafta sonları ani eğlence programları düzenler, konu komşu kahkahalarla vakit geçirirdik. Sokak kapısı hep açık olurdu. Gelen komşu kapıyı çalmadan kapının ipini çeker içeri girer, odanın bir köşesine otururdu. Bazen Nevzat amcamın Arabın ‘ ah yalellim yaaa le lellim, eşeği sattım yalellim dansıyla, programı açar, yüzünü ekşitip yavaş yavaş odanın ortasında dönerken, Aydın‘ın arkasından süpürgeyle yellemesine kahkahalarla gülerdik. Bizlerde el çırparak hep bir ağızdan ‘ ah yalalelim yaaa le lellim eşşeği sattım yalee lellim ‘ eşlik ederdik. Bazen; Erdinç abimin başına tepsi yerleştirilip üstü tül patiska bezle örtülür, göğüs kısmından düğümlenip bağlanırdı, Göbeğine Özkan veya Erkan abi rujla insan yüzü yapar, ortaya bedensiz kocaman bir surat çıkardı. Göbeğini oynatıp oynarken bizler el çırpar kahkahalarla gülüp eğlenirdik. Uykusu gelen biz çocuklar sağda solda köşede büzülüp sızardık ama eğlence son hızıyla devam ederdi. Artık uyumamak için son direncimizi harcardık.

Biz büyük bir sülaleydik. Yazın hafta sonları deniz kenarlarına, genelde Ilıksu veya orta kapuza pikniğe, yüzmeye, bir kamyon dolusu gider, kamyon dolusu sayım yapıldıktan sonra ‘Punti’ dâhil geç vakit kurbağaların ve ağustos böceklerinin çağrıştığı, ateş böceklerinin pır pır uçuştuğu o huzur dolu karanlıkta geri dönerdik. Punti, Erdinç abimin siyah beyaz renkli uzun burunlu, karışık cins cüce bir köpeğiydi, inanılmaz akıllıydı, sırıtınca gözlerinin içi güler, dişleri ortaya çıkardı. Bazı akşamlar Varşova’yla eniştem bizleri Fenere geri getirdiğinde Punti benim yanımda Fenerde kalır, ertesi günü erkenden Fenerden Soğuksuya, çarşıyı geçerek terakki mahallesine teyzemlere yine geri dönerdi. Puntiyi kuduz olup kaybettiğimizde o kış çok kuvvetli geçmişti, o diz boyu karlı günlerde bu büyük sülalenin devlet hastanesine gidip kuduz iğnesi olmasını bir düşünün hele. Biz Fenerden kalkar o kış kıyamet karşıya devlet hastanesine giderdik. Göbekten yapılan ve son derece acı veren bu kocaman iğnelerden göbeklerimiz delik deşik, mosmor olmuştu. O karlı kış akşamlarında kar kaplı hastane bayırından aşağıya tahta merdivenle kaymalar unutamayacağım eğlencelerden di.

Teyzemlerin evinin alt bahçesindeki İncir ve küçük Fransız şeftalisinin yanı sıra Dut ağacı da vardı. Mevsimi geldiğinde salkım saçak dut veren ağacın altına bez açılır, dut dalları sallanır bal gibi dutlar toplanırdı. Her defasında ağaca nedense Gülşen yengem çıkar o silkelerdi dutun dallarını. Bu hengâmede muhakkak ya beni veya herhangi bir çocuğu bir arı sokar onun telaşı yaşanırdı Akşamları garaj üstünde yorgan yastık oturur semaverde çay yapılır, sohbet edilirdi. Hıdırellez geceleri tatlı sohbetler yapıldığını hatırlarım. Mahallenin çocukları da garaj önünde, müfettişin evine bakan yolda çoğu kez toplanırlar eğlenirdik. Ramazan aylarında karşı tepeden top atıldıydı atılmadıydı tartışması olurdu. Uzaktan sönük soluk cami minaresinin ışıklarının yanmasını beklerdik, İftar anca öyle bozulurdu. O dağı göremeyen arka tepede oturanlara bağırılır topun atıldığının haberi verilirdi.

Biz kocaman bir sülaleydik. Hepinizi seviyorum.
Bizlerden ayrılan bu değerli insanlara rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ömürler diliyorum.

Yıldırım Özener-2020
Zonguldak Nostalji

Pazar akşamı banyo günü...Soğuk kış günlerinde, soba başı leğende yapılan banyo, sobaya sıçratılan suyun "tısss" sesi, g...
08/12/2024

Pazar akşamı banyo günü...

Soğuk kış günlerinde, soba başı leğende yapılan banyo, sobaya sıçratılan suyun "tısss" sesi, göze kaçan sabun yanması ve başa yenilen banyo tasıyla...

29-30 Mart 1940...Türkiye-Suriye arasında Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması imzalandı...
08/12/2024

29-30 Mart 1940...

Türkiye-Suriye arasında Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması imzalandı...

Eskiden, habersiz gelen bir misafir önce misafir odasına alınır. Saygıyla müsaade istenir ve üzerlerindeki ev kıyafeti v...
06/12/2024

Eskiden, habersiz gelen bir misafir önce misafir odasına alınır. Saygıyla müsaade istenir ve üzerlerindeki ev kıyafeti ve ya pijama hemen değiştirilip, misafir ağırlamaya ondan sonra başlanırdı...

7 Aralık 1990... Süleyman Demirel büyük maden grevine destek vermek için Zonguldak'ta...Zonguldak Nostalji
06/12/2024

7 Aralık 1990... Süleyman Demirel büyük maden grevine destek vermek için Zonguldak'ta...
Zonguldak Nostalji

Address

Zonguldak

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Zonguldak Nostalji posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Zonguldak Nostalji:

Share

Bir zamanlar...

İki kilim, üç somya, birkaç sandalye ile daha mutluyduk. Çağdaş apartmanların yerinde bahçeli, taşlıklı, cumbalı ahşap evler vardı... Stresi, depresyonu, panik atağı tanımazdık...

Asfalt yerine çamura basardık, ama çevre yeşildi; ağaç altında yemek yiyip buz gibi çene suyu içerdik. Zonguldak’ın tüm sahilleri pırıl pırıldı, her yerden denize girerdik. Elbiselerimiz son moda değildi belki, ama içimiz-dışımız birdi; riyakârlık nedir bilmezdik. Çoktan beri her şey değişti.

Biz de çaresiz bu değişime ayak uydurduk. Daha doğrusu ayak uydurmaya çalışıyoruz... Çevre kirliliğine katlanmayı, trafik canavarına dayanmayı, tıkıştırarak döşediğimizi zannettiğimiz apartman dairelerinde oturmayı, tıkış tıkış otobüslere binmeyi öğrendik...


Other Media/News Companies in Zonguldak

Show All