Dünya ve Ahiret

Dünya ve Ahiret ⚘❤⚘LÂİLÂHEİLLALLÂH, Fİ KÜLLİ LEMHATİN VE NEFESİN ADEDE MA VESİAHU İLMULLAH⚘❤⚘

(Pazar Yazısı)KUR'AN OKUMAK İÇİN HAZIR OLACAKSIN!Önce tabiat ayetlerini, insan ayetlerini, insanlık ayetlerini, sosyal a...
16/02/2025

(Pazar Yazısı)

KUR'AN OKUMAK İÇİN HAZIR OLACAKSIN!

Önce tabiat ayetlerini, insan ayetlerini, insanlık ayetlerini, sosyal ayetleri, fizik ayetlerini, tarih ayetlerini, yetimlerin gözlerindeki hüzün ayetlerini, oluş-bozuluş ayetlerini, doğum-ölüm ayetlerini, duyularınla duyduğun ayetleri, kalbinle hissettiğin ayetleri, adalet ayetlerini, ahlak ayetlerini, fıtrat ayetlerini okuyacaksın.
Kur'an ayetlerini bu ayetlerin üstüne okuyacaksın.

Kur'an ayetlerinin sana "inzal olması için" ahlakını, adalet bilincini, vicdanını dosdoğru şekillendirecek, dosdoğru tartıp değerlendirmek için donanımlı, yetkin hale gelecek, zihnini, kalbini, ruhunu, duygularını, aklını güzelce imar edeceksin. Yani Kur'an'ı bunların üstüne; en üstüne koyacaksın.

Bunları okumadan Kur'an ayetlerini okursan, tanımadığın ayetleri Kur'an'a sormuş olursun. Kur'an sana bilmediğini öğretemez. Ancak bildiklerinin üstüne bir dünya, ahiret, ahlak, hayat ve Allah tasavvuru inşa eder.

Eğer bilmiyorsan, Kur'an sana "git bak!" der. "Git oku!" der.
"Öğren de gel!" der.
Öğrenip geldikten sonra, öğrendiklerinin derinliğine, yüksekliğine, ağırlığına, enginliğine ve detayına, inceliğine orantılı olarak Kur'an kendisini sana katman katman, feza feza, derin derin, göz göz, göze göze, hücre hücre, ince ince açar.

Ve sonra:
Konforun bozulabilir, huzurun artar.
Derdin çoğalabilir, umudun artar.
"Fiyatın" düşebilir, değerin artar.
Dostların terk edebilir, yüreğin artar.
Ezberlerin tükenebilir, ilmin artar.
Malumatın azalabilir, irfanın artar.
Sesin kısılabilir, sözünün gücü artar.
Ekmeğin kesilebilir, bereketin artar.
Boğazın düğümlenebilir, kalbin artar.
Hüzün seni sarabilir; yetimlere, mazlumlara, ezilenlere, incitilmişlere, horlanmışlara olan hassasiyetin artar.
"Az" kalabilirsin, direncin/gücün artar.
Bütün hiziplerden kovulabilirsin, bilincin artar.
Soruların çoğalabilir, cevapların artar.
Varlığın hafifleyebilir, anlamın artar.
Nüfuzun etkisiz kalabilir, şahsiyetin artar.
İtibarın azabilir, haysiyetin artar.
İlahların, putların, ruhbanların, gavsların, seydaların, şeyhlerin, şıhların, efendilerin, zincirlerin, prangaların, bağlılıkların, bağımlılıkların, korkuların, olmazsa olmazların, fark etmeden Allah'ın yanına, altına, üstüne koydukların bomboş, zavallı, acınası kalabilir; imanın, cehdin, dirayetin, kendine hakimiyetin, samimiyetin, ferasetin, basiretin, emeğin, yüreğin, hayretin, gayretin, sorumluluğun, Allah'a olan güvenin artar. Cennete gitme ihtimalin artar!

Her zaman söylediğim gibi, Kur'an'da herşeye çözüm yoktur; ancak Kur'an'la herşeye çözüm vardır. Yani Kur'an bizim sorularımızın hepsini çözmez, ama bizi sorularımızın cevaplarını bulacağımız tabiat ayetlerine yönlendirir. Tabiat ayetlerini okumakta ne kadar yetkin olursak, Kur'an'ın meramını, maksadını o kadar iyi anlarız.
Kur'an büyük oranda kendisinden çok daha geniş, çok daha fazla, çok daha açık, çok daha engin, çok daha net olan tabiat ayetlerine, varlık ayetlerine yönlendirir bizi ve onları okumamızı, incelememizi, irdelememizi, gidip görmemizi söyler. "Nice ayetler vardır da yanlarından geçip gittikleri halde görmezler" der ve bize yol gösterir.

Kur'an okumak demek, onu seslendirmek demek değildir; Kur'an okumak demek; Kur'an'ın "oku" dediklerini okumak, "bak" dediği yerlere "bak" dediği gibi bakmaktır. Böyle yaptığımızda tekrar gelir Kur'an'a bakarsak, Kur'an'ın bize sürekli inzal olduğunu fark edecek, Kur'an'da her şeyin cevabının olmadığını anlamakla birlikte; Kur'an'sız verilen hiçbir cevabın tam cevap olmayacağını hayretle fark edeceğiz.

Demem o ki; Kur'an'ın yazılı olduğu Mushaf'ın kapağını ne kadar donanımlı, birikimli, şuurlu, gelişmiş adalet duygusu, hassas bir vicdan, yüksek bir ahlak, insanlık ve diğer canlılarla ilgili bir bilgi ve bilinç düzeyinde açarsanız, Kur'an'dan o oranda nasiplenirsiniz.

Allah "oku" emrini verirken sadece Kur'an ayetlerini kast etmiş olamaz. Öyle olsaydı "deveyi inceleyin, tarihe bakın, yere bakın, denizlere bakın, göğe bakın..." demezdi.
Kur'an'ın, kendisinden daha büyük ayetleri ihtiva eden tabiat/varlık ayetlerine işaret ettiği kesindir. Öyleyse çok "oku" emrine uyalım ve Kur'an'ın yanına vardığımızda "yetersiz" kalmayalım. Tabiat ayetlerine ne kadar nüfuz edebilirsek, Kur'an'da bize o oranda nüfuz eder.

Ben naçizane bu çağın insanına bunu öneriyorum. Bundan 100 -200 veya 500 veya daha önceki yıllarda yaşasaydım böyle bir şey önermezdim. Zira insanların çoğu o yıllarda bilgiye bu kadar kolay ulaşamıyordu. "Muhtemelen o dönemin insanına Allah böyle bir şey emretmiyordu" diyeceğim ama çok yanlış anlaşılacağımı bildiğim için demiyorum!!!

Alıntı ( )

16/02/2025
14/02/2025

Berat, bir kulun Allah-u Teala'dan kurtuluşun ve affını alması anlamına gelir. Berat Kandili gecesinde bir sonraki Berat...
13/02/2025

Berat, bir kulun Allah-u Teala'dan kurtuluşun ve affını alması anlamına gelir. Berat Kandili gecesinde bir sonraki Berat Kandiline kadar yani o sene boyunca gerçekleşecek olan olaylara dair bilgiler, rızkımız, bereketimiz, musibetler ve diğer bütün konular bu gece takdir edilir..

Kuran-ı Kerim, bazı alimlerin görüşüne göre Berat Gecesi'nde Levhi Mahfuzdan dünyaya toplu olarak indirilmiştir. Bu olaya 'İnzal' adı verilir. Berat Kandili gecesinde Kuran-ı Kerim'in bütünlüğü, değiştirilemeyeceği ve kıyamete kadar muhafaza edileceği tüm İslam alemine aktarılmıştır.

⚘....... .......⚘"Komşumuz Hanife Teyze vardı. 8 aydır konuya komşuya "bayat ekmeğiniz varmı? Varsa verin kuşlar cama ge...
13/02/2025

⚘....... .......⚘
"Komşumuz Hanife Teyze vardı.
8 aydır konuya komşuya "bayat ekmeğiniz varmı? Varsa verin kuşlar cama geliyor ıslayıp veriyorum" diyordu..
Çok da zayıflamıştı. Kiracıydı. "Çok ucuza oturuyorum diye rutubetini çekiyorum" diyordu...
Eşinden dul maaşı alıyordu.
8 aydır gülen, şaka yapan Hanife Teyze gitmiş, yerine suskun düşünceli Hanife Teyze gelmişti...
Birgün annem dolma yapmıştı. Bir tabak dolma uzatarak; "Hadi götür Hanife Teyzene de sıcak sıcak yesin" dedi...
Zilini çaldım 75 yaşındaki Hanife Teyze'nin, yavaş yavaş gelerek;
"Kim o?" dedi.
Ben Zeynep, Hanife Teyze dedim.
"Tamam açıyorum kızım" dedi.
Annem dolma yolladı dedim.
Elimden aldı, yüzüme baktı, yutkundu...
"Allah razı olsun. Ben de yemek yiyecektim, Şimdi yerim" dedi.
Hanife Teyze annem tabağı istedi deyince, Hanife Teyze kapıyı kapatmayı bıraktı mutfağa yöneldi.
İçeriye baktım. Oturma odası karanlıktı. Işığı yaktım. Masanın üstünde bir bardak su ve ıslatılmış ekmekler tabağa doğranmıştı...
Hemen kapının önüne çıktım. Hanife Teyze tabağı uzattı. "İki cihanda aziz olun evladım" dedi.
Sağ ol dedim...
Eve geldiğimde annem; "Ne o, ne oldu? Suratından düşen bin parça" dedi. Anne, Hanife Teyze tabağa bayat ekmekleri doğramış, onları yiyordu dedim. "Olur mu kızım? Baban da emekli, O da eşinden emekli maaşı baban kadar alıyor. Sen yanlış görmüşsündür, kuşlar içindir o. Biz geçiniyorsak ki 3 kişiyiz, O tek başına hayli hayli geçinir" dedi.
Ertesi akşam anneme ne pişirdiğini sordum, etli kuru fasülye olduğunu öğrendim. İçimi bir kurt kemiriyordu...
Akşam yemeğine oturmadan Anne Hanife Teyzeye de bir tabak götüreyim mi?
Annem; "Kuru fasülye bir tanem. Götür de, güzel bir şey değil" Olsun hadi ver götüreyim dedim, Sıcak tabağı elime aldım ve yürüdüm.
Hanife Teyzenin sesi: "Kim o?"
Ben Zeynep dedim. Kapıyı açtı gülümseyerek, yüzüme baktı. Annem kuru fasülye yolladı bilmem sever misiniz? "Nimeti ayırt etmem tabii ki severim. Allah razı olsun kızım" dedi.
Ha unutmadan annem tabağı istiyor dedim.
Hanife Teyze mutfak yoluna yönelir yönelmez, ben doğru içeriye girdim.
Masanın üstünde bir bardak su, ıslak ekmeklerin konduğu yarısı yenmiş tabak ve annemin bir gün önce verdiği dolmadan kalan 4 tane...
Soracaktım, sormalıydım. İçim içimi kemiriyordu...
Hanife Teyze beni kapıda göremeyince içeriye yanıma geldi.
Sanki "Sor" der gibi yüzüme bakıyordu. Dayanamayıp sordum; Bu ıslak ekmekleri sen mi yiyorsun? Hani kuşlara verecektin?
Buğulu mavi gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
Üzmüş müydüm acaba anlayamadım, daha 15 yaşındaydım, ama O'nu ağlatmıştım...
"Evet ben yiyorum canım kızım. Benim bir oğlum birde kızım var. Burada değiller. Başka şehirdeler. İkisi de çalışıyor. Araba alacaklarmış. Bana KREDİ ÇEKTİRDİLER. Kalan para ancak kiraya elektrik ve suya gidiyor. Üç beş kuruş ya kalıyor ya kalmıyor elimde. Ben de ekmek isteyemedim. Kol kırılır yen içinde kalır. Böyle biliriz, üç yıl böyle idare edeceğim, kimseye söyleme, Emi" dedi...
Bu sefer benim gözlerim yaşardı.
Tabağı aldım, kapıdan çıkarken arkamdan "Kimseye söyleme güzel kız" diye sesleniyordu.
Eve geldiğimde bağıra bağıra ağlıyordum.
Annem şaşırarak; "Ne oldu kızım biri bir şey mi söyledi?" dedi. Olanı anneme anlattım, O da çok üzüldü.
O gün, "Böyle vicdansız evlat olmayacağım anneciğim" dedim.
3 yıl boyunca tüm mahalle Hanife Teyze'ye kimimiz sabah kahvaltılıkları götürüyor, kimimiz öğlen yemekleri kimimizse akşam yemekleri...
Birgün, Hanife Teyze hastayken okul çıkışı yanına uğramıştım.
Bana; " İyi kalpli meleğim sen mi geldin? Çok Şükür borç bitti" dedi.
Artık rahat edersin Hanife Teyzem dedim.
"Evet senin sayende sıkıntısız, EKMEK düşünmeden üç yıl bitti, Rabbim seni korusun" dedi.
Meğer bu Hanife Teyze'yi son ziyaretimmiş. İki gün sonra vefat etti...
Allah gani gani rahmet eylesin.
"Hanife Teyze"leri unutmayın.
Arayın bulun onları, emi!..

Address

Zonguldak
67970

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Dünya ve Ahiret posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Dünya ve Ahiret:

Videos

Share