SusurlukunSesi

SusurlukunSesi Herkes Duysun Diye! SUSURLUK'UN SESİ
www.susurlukunsesi.com
(1)

EĞLENELİM AMA…Hani 300 gün festival yapsan,Doymayacak bir iştahı var bizim gençlerin.***E haklılar da canım.***Şu Susurl...
06/09/2024

EĞLENELİM AMA…

Hani 300 gün festival yapsan,

Doymayacak bir iştahı var bizim gençlerin.

***

E haklılar da canım.

***

Şu Susurlukta,

En büyük lüksleri bu aralar revaçta olan kafelerde,

Havalı bardakları olan,

İsmini telaffuz bile edemedikleri kahveler içmekten ibaret.

***

Ne yapsınlar Allah aşkına?

Coğrafya kaderleri olmuş.

***

Şu küçücük kentte eğlenebilmek için tek şansları var.

O da belediyenin onlar için hazırlayacağı festival programları.

Koca yıl bekleyip,

Her sene 4-5 gün eğlenmek de en doğal hakları.

***

Bu sene de coşkulu bir 5 Eylül Programı geçirdik.

Park cıvıl cıvıldı.

Hınca hınç kalabalıktı.

Sanat, konser, tiyatro, çocuklar için kurulan oyun parkları…

***

Ama bu neşe, bu heyecan bize milli tarihimizi unutturmamalı.

***

Çok çok önceki yıllarda,

Temsili bir Rum işgali canlandırılırdı Susurluk’ta.

***

Çadırda düşmanlar tarafından mahpus tutulan bembeyaz elbiseli genç bir kız,

Kuvay-i Milliye tarafından kurtarılırdı.

Sonra koynundan çıkardığı Türk Bayrağını kaldırır.

Tüm Susurluk, gözyaşı içinde, çılgınca alkışlardı.

***

Neden bilmem zamanla bu yasaklandı.

***

Ama o temsil bile

Bir zamanlar bu toprakları düşman çizmesinin ezdiğini bize hatırlatıyordu.

***

Bakın beyler;

Allah aşkına oturup biraz düşünün.

Bu memlekette,

Üzerinde yaşadığımız bu Susurluk topraklarında,

Hepimizin ecdadı yaşıyordu.

Tıpkı bizler gibi.

Bir hayatları, hayalleri vardı…

***

Hepimizin çok değil,

Birkaç kuşak öteden amcası veya dedesiydi onlar.

Hepsi buranın Kurtuluş Savaşında şehit oldu,

Geriye kalanlar gazi.

***

Kim bilir,

Belki birçoğunun zayıf ve bitap bedeni

Üstünde sevindiğimiz,

Dans ettiğimiz o park toprağının altında yatıyor.

Kefensiz!

***

Onları da unutmayalım emi.

Aziz hatıralarını yâd edelim.

***

Bugün özgürlüğümüzü,

Bugün kursağımızdaki şu haklı sevinci,

Onların o günkü kahraman yüreklerine,

Çelikten bükülmez bileklerine borçluyuz.

***

5 Eylül Düşman İşgalinden Kurtuluş günümüz kutlu olsun.

***

Susurluk için direnle, kazma ile kürek ile

Türlü yokluk içinde omuz omuza çarpışan

Cengâver dedelerimizin ruhları şad olsun.

***

Cenab-ı Allah bizleri, onların yazdığı eşsiz destanı

Hakkıyla okuyabilen nesiller eylesin…

(06.09.2024 Kardeş Gazetesi)

HER EVE BİR JENERATÖRBu yazı “AKSA Jeneratörleri” sponsorluğunda yazılmıştır…***Şaka len şaka!“Eyvah beya! Özkan da para...
04/09/2024

HER EVE BİR JENERATÖR

Bu yazı “AKSA Jeneratörleri” sponsorluğunda yazılmıştır…

***

Şaka len şaka!

“Eyvah beya! Özkan da parayı buldu sonunda, bir ben kaldım yaya” diye moralinizi bozmayın sabah sabah.

***

Neyse,

Biliyorsunuz son zamanlarda elektrikler sık sık kesiliyor.

Hop oturup hop kalkıyoruz evde.

***

İşte tam o öfkeyle,

“İleride başkan adayı olmak isteyenler iyi dinlesinler.

Teleferik, Alt Yapı, Asfalt Yol, Fabrika, Çaylak, Keltepe’ye Uzay Üssü falan feşmekan…

Boş verin bunları.

4 yıl sonra

“Her eve benden bir jeneratör” diyen

Şırak diye Belediye Başkanı olur bu kente.”

Diye yazacaktım ki.

***

İyi ki yazmamışım!

***

Üşenmedim. Kalkıp UEDAŞ’a gittim.

***

“Nedir kardeşim bu zulüm? Yetti canımıza. Evde ne ocak kaldı ne klima.

Elektrik gidip geldikçe, buzdolabına ayrıldığımız son sevgili gibi bakıyoruz.

Nedir bu bizim Susurluk’un kara talihi?”

Diye havalı bir girizgâh yaparak girdim içeriye.

***

İşletme Şefi Olgun Bey karşıladı beni.

Olgun bir arkadaş kendisi…

***

Ha şunu en baştan söyleyeyim.

Susurluk’a elektrik hususunda son yıllardaki en büyük yatırım gelmiş.

***

Kaymakam Bey ve muhtarlar haricinde hiç kimsenin haberi yok tabi.

***

Tesadüfen yüklenici firmanın mühendisi Kubilay Bey de oradaydı.

Başladılar anlatmaya.

“250 milyon TL’lik” bir yatırım var şu an Susurluk’ta.

5 aydır süregelen çalışmalar var. 150’ye yakın direk yenilenmiş. Keza trafolarda da yenileme, geliştirme çalışmaları var.

Bu elektrik gidip gelmeleri o yüzden.

***

Anlayacağınız,

Daha güçlü alt yapı ve daha az enerji kesintisi yaşayacağımız günler için çekiliyor bugünkü sıkıntı.

Ve 2 ay kadar daha da sürecek.

***

Hepsine amenna.

Anlarım.

Ama dedim ki” Elektrik gittiğinde bari insanları bilgilendirin hemşerim. Sosyal iletişiminizi güçlendirin. Arızanın içeriği ve tahmini onarım süresini, sosyal medyadan paylaşmak çok zor olmasa gerek.”

***

“Kurumsal bir firmayız Özkan Bey biz açıklama yapamıyoruz. Ama gerçekten haklısınız.” dediler.

Ne demekse şu kurumsal?

Defter kabı gibi içerisini hiç göstermiyor.

***

Hızlı ve doğru iletişim için de akıl gerekli.

Bu kurumların akılları yok mu peki?

***

Haydi, görüşmek üzere

Hoşça kalın.

SUSURLUK’U SEVMEKOkul için de olsa bir otobüsle bu şehirden ayrılmak içimi burkuyordu. Çok iyi bilirim önce vatanın orad...
23/08/2024

SUSURLUK’U SEVMEK

Okul için de olsa bir otobüsle bu şehirden ayrılmak içimi burkuyordu.

Çok iyi bilirim önce vatanın orada kalbime saplanan sancının nedenini.

Uykulu başımı, o titreyen büyük camına koydurmayan yolcu otobüslerinden nefretimi.

***

Bir yere giderken bıraktıklarınız kadar büyüktür aslında özleminiz.

Ben öğrendim; her şey bırakılabilirmiş meğer arkada...

Ana, baba hasreti bir yaşa kadar sürermiş, sevgili özlemi ise başka bir merhabaya kadar.

***

Ama bu kenti bırakıp gitmek nedir, izin verin size ben anlatayım…

***

Her şey iştahsız geçen son günle başlar.

Garaja geldiğinizde bir elinizde bilet, diğerinde ise gelirken hafif, dönerken ağırlaşmış bir valiz olur.

O eski Adanalılar Dinlenme Tesisi önünde beklerken, hafif hafif esen akşam rüzgârına karışan acıklı bir şarkı,

Otobüs bekleyen kalabalığı yarıp, güdümlü bir füze gibi yüreğinize saplanır.

Zaten ağlamaklı gözlerinize toz bahane olur.

***

O aradan görünen upuzun Beşeylül caddesinde, henüz ayrılmadığınız Susurluk’tan, hemşeri tadında son bir tanıdık görmeye gayret edersiniz.

Ama otobüs hep erken davranır.

Elinizde bilet, hasret spreyli kırmızı koridorlarda, en şişman yanı yerinizi bulur oturursunuz.

20 yıl geçse de bilmezsiniz hala, hangi numaranın hangi camın kenarı olduğunu.

Sonrası yaylana yaylana hareket eden bir otobüs,

Sonrası bizim buranın ağaçlarına benzemeyen ağaçlar, kuşlar, evler, arabalar, insanlar…

***
Ben için için özlemeye başlardım sonra sokaklarını Susurluk’un…
Telaşlı akşam ezanlarında açan ezan çiçeklerini, Kafkas Kafe’de ta para biriktirip içtiğimiz o eşsiz soğuk ömür ayranlarını,

Atlar yanımızda su içerken çocukken olluğuna başımızı soktuğumuz Sülüklü Çeşmesini,

At arabalarına hat misali yazılan “Susurluk’tan Kamil Ertaş” ı,

Kuş vurmaya kıyamadığım sapanımı,

Söğüt dallarıyla Hatap’ta yakalayıp kavanozda yaşatamadığım kaya balıklarını,

Dallarından uçurtma iskeletinin hiç eksik olmadığı kavakları,

Dedemin selamıyla saçlarımı veresiye kazıyan Berber Ahmet’i,

Düğünlerde römork üstünde elektro sazları ile içimi yakan Şendiller Grubunu,

Sarı ışıklı bağlıklar düğün salonunda Ahmet ÇAĞIRAN’dan dinlediğim “Olmasa Mektubun”u,

Satarken utanıp bağıramadığım Roma sütten dondurmayı,

İlk köpeğim coniyi,

Son bisikletim pinokyoyu,

Yaz tatillerinde koltuğumun altına babaannemin sıkıştırdığı Kur’anı,

Küçükken namazlarında gülmemeyi bir türlü başaramadığım Yeni Camiyi,

Bana bu dini ilk sevdiren gözü yaşlı İsmail Hocayı,

Civcivim çintiyi,

Mecburi akşam yemeklerini,

Sacide KOÇ’u , Enver SÜMERTAŞ’ı, Haydar GÜRBÜZ’ü,

Ayşe Abla’nın yasak ekmek ayvalarını, soba üstünde kızarttığım mandalina kabuklarını,

Islak pamuk içine sardığım fasulyelerimi,

Akşama eve bir tanesiyle dönmek için kan ter içinde indirdiğim kamyon kamyon karpuzları,

İlk kazandığım parayı,

Mahallemizin, bahçesine kaçınca toplarımızı kesen Cevahir ablayı,

Sadece Susurlukta olduğunu sandığım Trt1 in Susam Sokağını, Edi’yi, Büdü’yü,

Yaralı dizlerimi,

O zamanın yokluğunun küçükken ayağıma giydiği yalandan bağcıklı kara lastiklerimi ve uzunca bir dilim yağlı köy ekmeğimi…

***

Yanıma yaklaşan muavin görevi icabı, bana da “adam” muamelesi yapardı o yaşta.

Uzattığı keskin bir kolonya kokusu sindirirdi bir anda tüm anılarımı.

Yanımda ki yabancının homurtulu uykusu dağlardı yalnızlığımı.

Bilir misiniz?

Ben ilk İzmir’e giderken anladım Keltepe’nin Türkiye’nin en büyük dağı olmadığını,

Bornova’dan görünen o büyük maviliğin gölet olmadığını,

İçinde ayakkabılarla dolaştığım yüksek tavanlı binaların hiçbir zaman bir ev sıcaklığında olamadığını,

Çamların bazılarının sivil, her tel örgünün dedemin bağı olmadığını,

Tüfeğin oyuncak, gökyüzünün bizim orasının ki kadar mavi olmadığını…

***

Velhasıl sonunda artık benim, ben olmadığımı…

***

Bu şehri sevmeyenlerin kulakları çınlasın.

Bu şehri buradan çıkanlardan öğrensinler. Çıkarılanlardan öğrensinler. Dönenlerden dinlesinler.

Gidenlere sorsunlar.

***

Sizinde yağmurlu bir sonbahar gününde,

Önce vatanın orada,

Balıkesir’e doğru yol alan sıkış tepiş bir minibüs içinde,

İçinize sımsıcak bir sıkıntı damlıyor ve Demirkapı bile size el geliyorsa;

Hatta ve hatta başka güzel bir şehre gitmenin en neşeli yanı Susurluk’a dönüş ile başlıyorsa, durun söyleyeyim;

Siz bu şehri ve bu şehirdekileri çok seviyorsunuz.

***

Yüreği burada çarpan herkese, bu şehri çok sevmesi dileğiyle…

YENİ MAHALLE İMAMLARIGüya,“Deve sidiği” en etkili zehrin bile panzehiridir diyen hadis var.***Depremi durdurduğunu iddia...
21/08/2024

YENİ MAHALLE İMAMLARI

Güya,

“Deve sidiği” en etkili zehrin bile panzehiridir diyen hadis var.

***

Depremi durdurduğunu iddia eden şeyhler,

Ve bu zerzevata inanan zavallılar var.

***

Yangının salâvat ile söneceğini zanneden müritler var.

Toplanmışlar kol kola. Geçip karşısına yana yakıla okuyorlar.

***

Yanmaz kefen, rüyada Hz. Peygamberi gösteren terlik satan

Din tüccarları var.

***

“Bismillah” dedikten sadece 5 dakika sonra insan aldatan bezirgânlar var.

***

Bilim ile “Allah” bulunamaz diyen koca koca profesörler var.

Oysa Allah ve onun kitabının bilimden korktuğu yok ki kardeşim.

Korksa bundan 1400 yıl önce ayetinde,

“Yeryüzünde gezip dolaşın ve Allah'ın ilk yaratılışı nasıl başlatıp devam ettirdiğini görün.”

Der miydi?

***

Bunları konuşabilecek aklı başında hocalar yerine,

Programlarına nerde şarlatan var, bulup çıkaran kanallar var.

***

Hepsi bu çağda gözümüzün önünde üstelik

Cebimizde, tabletimizde, televizyonumuzda…

Bu saçma bilgiler her gün ve her yerde.

***

Önceden bir bilginin size gelebilmesi için, kırk akıllı öğretmenin süzgecinden geçmesi gerekiyordu.

Bugün sosyal medya sayesinde,

İşkembe, beynin görevini görüyor.

***

Milli Eğitim desen ona keza.

Çocuklara şu internet belası yüzünden,

Bir çuval çürük domatesin içindeki sağlam olanları ayırmayı bile öğretemiyor?

***

E bunca kafa karışıklığında,

Ateist, Deist olmasın da neylesin bunca insan…

***

Ah ki ah!

***

Bizim bir İsmail TEKCAN Hoca’mız olacaktı.

Bize dini sevdiren…

Gerçek Allah’ı öğreten…

***

İşte uzun zamandır,

Şu yaşadığımız aptal çağa hayıflanıyordum ki,

Geçtiğimiz pazar

Yeni Mahalle Camiinde çocukların hatim programına davet edildim.

***

Ve orada

Halil İbrahim DUMLU Hoca’yı gördüm.

Sanki bayrağı İsmail Hoca’nın elinden almış gibiydi.

Başarısı yaptığı güzel işten,

Gayreti topladığı o mahşeri kalabalıktan belliydi.

***

Bizim mahalle böyle “lider” hocaları sever.

Keza Ahmet DURAK Hocam da öyleydi.

***

Yeni Mahalle’nin imamına olan düşkünlüğünü iyi bilirim.

Bu genç arkadaş ta mahallemize çok yakışmış.

Kimyası tutmuş.

***

Emeğine sağlık güzel kardeşim,

Sana devraldığın o bayrağı hakkıyla taşıma azminde

Dinin doğrusunu öğretme aşkında

Can-ı gönülden başarılar dilerim…

Kararsızdır felek dâim döner, durmaz hiçbir an,Dursa bir an ne yer kalır, ne gök kalır be yâ hû...Yeni haftamız hayırlı ...
19/08/2024

Kararsızdır felek dâim döner, durmaz hiçbir an,
Dursa bir an ne yer kalır, ne gök kalır be yâ hû...

Yeni haftamız hayırlı ve bereketli olsun.

ÖYLE YAĞMA YOK!Pehlivanoğlu Marketlerin sahibi,Hanif Pehlivanoğlu… ***Bir dönem marketlerine,Susurluk, Ayvalık ve Aliağa...
14/08/2024

ÖYLE YAĞMA YOK!

Pehlivanoğlu Marketlerin sahibi,

Hanif Pehlivanoğlu…

***

Bir dönem marketlerine,

Susurluk, Ayvalık ve Aliağa’dan et temin etmiştim.

***

Bundan 15 yıl kadar önceydi.

Bir hasbıhalde,

“Özkan, Susurluk’a da bir market açmak istiyorum, ne dersin?” demişti.

***

E o zamanlar sapına kadar Susurluk milliyetçisiyim.

(Şimdi de öyleyim Allah’a çok şükür.)

***

Ben de,

Bakkal kardeşlerim yıkılmasın,

Örme şapkalı, burun ucu gözlüklü,

Kambur mavi önlüklü eski bir meslek yok olmasın,

Fakirlerin imdat çekici olan “veresiyecilik” bitmesin diye,

***

“Yok, Ağabey, olmaz, bizim Susurluk’ta tutmaz.” demiştim.

***

Hop,

1, 2 sene içerisinde Susurluk’ta,

Patlamış mısır gibi 3 harfli marketler açılmaya başlamıştı.

***

Hanif Ağabey ile yıllar sonra yine bir görüşmemizde,

Susurluk’ta yaşanan market patlamasına binaen,

“Valla Özkan hakikaten tutmazmış sizin orda bu iş deyip” benimle kafa bulmuştu.

***

Gel zaman git zaman.

İşin rengi bir hayli değişti tabi.

Bugün bu 3 harfli marketler,

Şu ekonomik buhranda sığınılacak liman oldular.

***

Çünkü

Binlerce marketleri olduğu için,

Sıradan bir bakkalın satacağı malı yarı fiyatına size satabiliyorlar.

Üstelik öyle bir rekabet var ki şu an aralarında,

O da vatandaşın, bu zor zamanda cebine yarıyor.

***

Tamam.

Amenna!

Ama bu arkadaşların Susurluk’a zerre faydaları olmuyor.

***

Aklınıza her ne gelirse satabildikleri için,

Susurluk’ta gün içinde harcanan her 100 liranın 50-55’i lirası bunlara gidiyor.

Ama bu denli ciro yapmalarına rağmen,

Birkaç kişiyi istihdam dışında bu şehre maddi olarak hiç dokunmuyorlar.

***

Burası İstanbul’un zengin bir semti değil ki kardeşim.

Buranın parsasını toplayacak,

Ağzınızı peçete ile silip,

Sonra da öylece Susurluk sofrasından kalkacaksınız.

***

Olmaz!

***

Bu şehrin sanat, spor, sosyal, politik, turizm, engelli, yardım vb. hiçbir alanında yoksunuz.

Neden?

Kimseye “5 kuruş” faydanız yok.

Tek bir yerel sponsorluğunuz bile yok.

Niye?

***

Sevgili üç harfli marketlerin yöneticileri;

İstanbul, Ankara bilmem,

Ama bizim gibi küçük ilçelerde,

O şehre ait birer kurum olmayı başarabilmelisiniz.

***

Her yere aynı muamele içeren,

Şirket politikanızı gözden geçirmelisiniz.

***

Sadece parasını değil,

Uzun vadede Susurluk’un gönlünü de kazanabilmelisiniz.

***

Hani derler ya,

Yok öyle yağma!

***

Eyvallah…

HEM ANA HEM DE YARElips şeklinde simit satardı Ethem.Kısa ve çiğ meşe sopasına onları dizer, mahalle mahalle gezerdi.Etr...
09/08/2024

HEM ANA HEM DE YAR

Elips şeklinde simit satardı Ethem.

Kısa ve çiğ meşe sopasına onları dizer, mahalle mahalle gezerdi.

Etrafından hiç eksik olmayan çocuklar pelte ve kekeme sesini gün boyu taklit ederlerdi.

Bu yüzden, yüzünde hep bir hoşnutsuzlukla başı öne eğik dolaşırdı caddelerde.

***

Yürüyüp yoruldukça simitler küçük yumruklarından girer, koluna bilezik gibi geçerdi.

Alanlara, ince bileğinden çıkararak verirdi simitlerini.

Ve pek öyle para üstü de bilmez, satın alanın vicdan muhasebesine teslim ederdi kendini.

***

2003 senesinde belediyeye girdiğimde o da belediye de çalışıyordu.

Bazen elinde süpürge ile sokak temizliyor, bazen çöp arabası arkasında sabaha kadar çöp topluyordu.

Aylığının hesabını bile bilmiyor, kötü niyetli insanlar o maaşı bir iki günde elinden alıp hiç ediyorlardı.

***

Bundan on küsur sene kadar evveldi. Tahsin Başkan ile bir gün odasında oturuyorduk.

İçeriye orta yaşlı güzel giyimli bir kadın girdi. Birden Azeri Türkçesiyle başkana sitem dolu sözler sarf etmeye başladı.

“Başkanım diğer işçiler eski alacaklarını alırken benim eşime neden vermiyorsunuz, neden onu ayırıyorsunuz” diye çıkışmaya başladı.

Şaşıran Tahsin Başkan ise “ Kızım senin eşini ben işe aldım ben. Onu benim kadar koruyup kollayan kim olabilir ki Susurluk’ta” diye kızarak, Hesap İşleri Müdürünü çağırdı,

Ve “ne oluyor?” diye sordu.

***

Ve hemen daha o gün geçmişten kalan alacaklarının ödenmesi talimatını verdi.

Kadın kapıdan çıkıp giderken de arkasından “ Aferin be kızım, aferin.” dedi sessizce.

İşte o kadın hakkını koruduğu adamın, Ethem’in eşi Seda Hanımdı.

Geçtiğimiz hafta bir markette gördüm onları.

Tertemiz ve ütülü kıyafetleri, saçı sakalı, muntazam ayakkabıları, dik duruşuyla asil bir beyefendi gibi geziyordu eşinin yanında.

O, çocukların etrafında taklit ederek koşuşturduğu Simitçi Ethem’den tam “bin yıl” uzaktaydı.

***

Zaten siz de karşılaştığınızda mutlaka fark ediyorsunuzdur o değişimi.

Güzel bir yüreğin dokunduğu insanın zaman içinde nereden nereye taşınabildiğini.

Kötü örnekleri önümüzde ana haber bülteni kadar çok iken;

Ethem’e yıllardır “hem ana hem yar” olan,

Ve acımasız bir hayatın, uçurumun ucundan onu alıp tekrar baştan yaratan Seda Hanım,

Bence bütün övgüleri hak ediyor.

***

Hep mutlu kalın inşallah...

KABAHAT SİZDEGeçen haftaydı.Park Market’in karşısındaki kaldırımda yürüyorum.Önümde 17- 18 yaşlarında iki genç.Biri açtı...
07/08/2024

KABAHAT SİZDE

Geçen haftaydı.

Park Market’in karşısındaki kaldırımda yürüyorum.

Önümde 17- 18 yaşlarında iki genç.

Biri açtığı hazır dondurmanın paketini,

Güya çaktırmadan,

Usulca yere attı.

***

Anan, baban sana böyle mi öğretti,

Yok, okulunda öğretmenler öyle mi gösterdi falan,

O martavallara girmeden,

***

“Bakar mısın?” dedim.

“Onu yerden alır mısın?”

***

Kıpkırmızı oldu.

Eğilip yerden aldı.

***

“Kimse görmez”,

“Görse de bir şey demez nasıl olsa” sanıyordu herhalde…

***

Sonra,

Daha bu pazar sabahı…

Motorumla bulvardan bahçeme doğru gidiyorum.

Önümdeki araba giderken çöp konteynerine doğru,

İçi çöp dolu bir poşet fırlattı.

Denk getiremedi tabi.

Poşet, içindekilerle birlikte yola doğru yuvarlandı.

***

Arkasından inip o poşeti çöpe attım.

İleride Bakkal Mustafa’nın orada durdu.

Yanına yanaştım.

“Senin 3’lük girmedi.” dedim.

Yüzüme boş boş baktı…

“Hayırdır Özkan, ne oldu, anlamadım?” deyip,

Gülümseyerek safa yattı.

Anlattım.

“Fark etmedim. Ben girdi sandım valla.” dedi.

Özür diledi…

***

E bakıyorum.

Şimdi parkta oturduğu masayı,

Çekirdek kabukları, mısır koçanı ile

Leş gibi bırakan “ahmaklar” oluyor.

***

Ama bin kişiden en fazla bir kişi.

***

Etraftakiler de,

Masanın bir güzel fotosunu çekip,

“Yazıklar olsun!” falan diyerek sosyal medyada paylaşıyor.

***

Yok öyle!

Asıl kabahatin büyüğü sizde kardeşim.

***

Çünkü eminim.

İçinizden bir Allah’ın kulu da tutup kolundan,

“Bu park hepimizin ikinci evi… Hemşerim, nasıl bulduysan öyle bıraksana.” demiyordur.

***

Deyin kardeşim…

Çekinmeyin…

Park sorumlusuna haber edin.

Kalabalık bir şekilde sesinizi yükseltin.

Daha orada onu rezil edin.

***

Hatta haber edin,

Kabahatler kanunundan ona bir de zabıta cezası kestirelim.

Hem canını, hem cebini yakalım.

***

O masayı o haliyle gece uykusunda onun rüyasına sokalım!

***

Başka Susurluk mu var Allah aşkına?

Şu cennet memleketimize gözümüz gibi bakalım.

***

Bir avuç akrabayız,

Hısımız şunun şurasında…

Hangimiz, hangimizi bilmiyor ki ezbere.

***

Bu şehirde,

Gece yatağına mutsuz giren tek bir çocuk olmadığından,

Kimsenin aç ve açıkta kalmadığından emin olarak,

Hep birlikte mutlu ve huzurlu bir “aile” gibi yaşayalım.

***

Hepsi bu kadar…

***

Cenabı Allah’a emanet olun.

Görüşmek üzere benim güzel hemşerilerim,

Hoşça kalın…

HOŞÇA BAKIN Yaşamak cam kenarı bir otobüs yolculuğuna benziyor.Geçen şu koca ömür de,O pencereden hızla geçen bir renk c...
02/08/2024

HOŞÇA BAKIN

Yaşamak cam kenarı bir otobüs yolculuğuna benziyor.

Geçen şu koca ömür de,

O pencereden hızla geçen bir renk cümbüşü.

***

Görebildiklerin yanına kâr…

***

Ağaçlar, evler, insanlar, arabalar, kuşlar, dağlar, hayaller…

Benim sandığın şeylere gün geliyor dokunamıyorsun bile.

Oturup iştahla iki porsiyon yediğinden,

Bir yudum tadamıyorsun bile.

***

Sonsuzmuş gibi hissettiriyor bu dünya insana.

Ama bir gün her şey bitecek

Adın gibi biliyorsun…

***

Ölüm var çünkü.

***

Ve işin en acı tarafı da ne biliyor musunuz?

Bunu bilerek her sabah kalkıp,

Gün be gün yaşıyorsun.

***

Hayat dediğin,

Biraz acı, bir kaç mutluluk, bir tutam şaşkınlık.

Gerisi nerede duracağını bilmediğin bir fırtına,

Sisli bir sürükleniş…

***

Yaşayın gitsin işte,

Düşünmeden.

İncitmeden.

Kirletmeden…

***

Neyse,

Ne yazacaktık bak ne yazdık.

***

Ben geçmişinden aldığı geleneği bir sonraki nesle aktaran toplumları seviyorum.

Tıpkı geçen sene ramazan ayında verilen iftarda,

Canla başla çalışan Karapürçek Gençliği gibi…

***

Bir birliktelik geleneği de,

Doğup büyüdüğüm mahallemde devam ettiriliyor.

Bizimkiler de bu işi alınlarının akıyla bir sonraki nesle aktarmak için çırpınıyor.

***

Cami imamı bile ta 40 yıl önceki rahmetli İsmail TEKCAN Hoca kadar gayret gösteriyor.

***

Bugün Yeni Mahalle’de,

Cuma namazı sonrası aşure dağıtımı var.

Bu da o geleneksel, ortak ve güzel işlerden biri.

***
Üstelik bu sene,

Baş kepçeci başı da bizim Uğur PÜLENT.

***

Gidip vesile olanları takdir etmek,

Bu geleneksel gayreti yaşatmak için,

Verilen çabayı övmek de sizlerden olsun…

***

Hoşça bakın şu güzel memleketimize.

Görüşmek üzere…

BU KAFAYI DEĞİŞTİRİNBak,Yaşlıymışsın, esnafmışsın dükkânın açık kalmış, engelliymişsin, acele işin varmış, evde hastan v...
31/07/2024

BU KAFAYI DEĞİŞTİRİN

Bak,

Yaşlıymışsın, esnafmışsın dükkânın açık kalmış, engelliymişsin, acele işin varmış, evde hastan varmış…

Hikâye!

Bu bankaların umurunda bile değil.

***

“Parası çok olanın işi önce görülüre” çevirmişler işi.

***

Sen sıra numarası alıyorsun mesela.

157.

Ama bir türlü sıra sana gelmiyor.

Çünkü orta ölçekli zenginler için makineyi tembihlemişler.

Onlara özel küçük ve garip numaralar veriyor.

***

Senden yarım saat sonra gelen,

Senden bir saat önce işini bitirip,

Sana acıyarak bakıp çıkıyor.

***

Büyük zenginler desen sıra numarası almaya tenezzül bile etmiyor.

Onlara has estetik yürüyüş stiliyle,

Arkadan dolaşıp,

Banka personeli ile birlikte ekrana bakarak işini hallediyor.

***

Bir saat geçiyor aradan…

Sağa sola bakıp oflayıp puflarken,

Bankaya neden geldiğini unutuyorsun.

***

Can sıkıntısından,

Elindeki sıra numarasını kıvırıp dürbün yapıyorsun.

Tek gözünü kapatıp içinden banka çalışanlarına bakıyorsun.

Görenler “delirdi herhalde bu” diyorlar.

Ufak ufak sıyırıyorsun…

***

Sonunda akşama doğru sıra sana geliyor.

“Efendim o işlem sadece bankamatikten yapılıyor.”

Allah Allah!

“Ama bankamatik arızalı, diğerinde de Manav Hasan’a kadar kuyruk var o ne olacak?” diyorsun.

Tebessüm atıyor hanımefendi yüzünüze.

Donup kalıyorsun.

***

Bizim belediyeye gelince yeleli Serengeti Aslan’ı kesilen cengâverler,

Anam bir bakıyorsun,

Bankalarda İvrindi süt kuzusu gibi oturup,

Elleri dizinde “müezzin” gibi bekliyor.

***

Ey Sevgili Banka Müdürü Kardeşlerim;

Malum,

Zaten ekonomi kötü,

Millet burnundan soluyor.

***

Babasının maaşını alabilmek için kadınlar eşlerinden boşanıp dul,

Emeklinin çektiği maaş daha o gün pul oluyor.

***

E ülke bu durumda iken,

Özellikle sizler çok daha hassas davranmalısınız.

***

Ama hakkını yemeyeyim.

Bence,

Susurluk’ta bir tek Ziraat Bankası,

Diğer bankalara nazaran epey iyi iş çıkarıyor.

Orada hem iş hızlı yürüyor,

Hem de bankamatikleri ekseri ve sürekli çalışıyor.

***

Yönetimini ve anlayışlarını tebrik ediyorum.

***

Diğerlerini de Susurluk’a bankamatik eklemeye,

Arızalı ve parası biten makineleri anında düzeltmeye,

Susurluklulara şubelerinde,

Yoğun günlerde kolaylık ve “hızlı hizmet” sağlamaya,

Davet ediyorum.

***

Görüşmek üzere

Hoşça kalın…

MANA SPOR Eski bir yazım.Hadi hatırlayıp yine gülelim.***2000’li seneler. Bulvar'da, bizim Manalı Berber Nasır’a tıraş o...
05/07/2024

MANA SPOR

Eski bir yazım.

Hadi hatırlayıp yine gülelim.

***

2000’li seneler.

Bulvar'da, bizim Manalı Berber Nasır’a tıraş oluyorum.

“Özkan bu sene turnuvaya köyden takım çıkaralım.” dedi.

Parkın arka kısmındaki eski toprak sahada yapılırdı o yıllarda turnuvalar.

Davullar, zurnalar, tam bir şölen havası yaşanırdı bu kentte.

Kadın erkek, bir ay boyunca başka her şeyi unuturdu.

***

Ahmet BÖLÜKOĞLU, Metin ve Ahmet SÖNMEZ kardeşler, kalede bizim Çavuş Eşref, Tepebağlar’dan Rasim GÜNAY falan kırmadılar sağ olsunlar,

Kadroyu zor bela toparladık.

O zamanlar para dönüyordu bu işte. İyi futbolcuları kadrosuna katabilmek için köy takımları birbiriyle yarışıyordu.

Biz ise devre arası soyunma odasında yaladığımız yarım limona oynadık.

Bulvardaki Manalılar kahvesinde turnuvaya ilk defa takım çıkardıkları için büyük bir heyecan vardı.

Hatta kahvehane girişinde, bisküvi kutusunu kumbara gibi delip para topladılar köylülerden.

Bize su, soda, limon falan alınsın diye.

***

Nasır ağabey akşam kura çekimine gitti. Dönüşte ayaklarını sürte sürte, un gibi bembeyaz bir yüzle kahveye geri geldi.

Gitmiş bizim gruba Yıldız SPOR (En zengin takım) ile Müzisyen Sporu (Brezilya) çekmiş.

Hay dedim elinin pergelini Nasır Ağabey.

Daha turnuva başlamadan biz iki üç gol zaten hemen oracıkta yedik.

Takım dümenden sakatlanmaya, dağılmaya başladı.

***

İlk defa turnuvaya katılan köyün takım forması da yoktu haliyle.

Bizde Fehim Hocadan bize forma ayarlamasını istedik.

Apuş arasından iki gol de orda yedik.

Temmuz sıcağında oynanacak maçlar için bize içi yün kışlık formalar verdi. Hani şu terleyince 2,5 kg olanlardan.

***

Neyse, Yıldızdan 15, Müzisyenlerden 13 falan derken koparmada 40 gol yiyip biz turnuvayı kapattık.

Adamlar bizi resmen “Santra Manyağı” yaptı.

***

Sonra mı?

Mana köyü komple bize küstü.

Bizim kaleci Eşref genç yaşta jübilesini yaptı. Şimdi top görünce ürküyor.

Ahmet, Metin SÖNMEZ kardeşler kendini çiftçiliğe, biçerdövere verdi.

Rasim GÜNAY artık limon yalayamıyor.

Nasır ağabey berber dükkânını kapattı. 5-10 koyun alıp Söve’nin oralarda merada kayboldu.

Bu yaşa kadar nerde bir gece bekçisi düdük çalsa Ahmet falan hep evde irkiliyoruz.

“Acaba yine mi gol yedik, eyvah” diye.

***

Yüzünüzde şu gülümsemeyle kalın.

Kaymakamlık turnuvasına katılan tüm takımlara başarılar dilerim.

Görüşmek üzere.

BURDA HERKES KURNAZBu topraklarda,En cahilinden, en okumuşuna,En solcusundan, en sağcısına…Herkes kendini boz kuyruklu “...
03/07/2024

BURDA HERKES KURNAZ

Bu topraklarda,

En cahilinden, en okumuşuna,

En solcusundan, en sağcısına…

Herkes kendini boz kuyruklu “kurnaz tilki” sanıyor.

Ve karşısındakine ona göre muamele ediyor.

*

Ha gelelim bizim Susurluk’umuza…

Bizim yerli kurnazlarımız çok kıskançtır mesela.

Birileri “aman güzel bir şey yapacak, yerimi, koltuğumu kapacak.” diye korkudan akılları çıkar.

Akıllılarımız desen,

“Dünya mı? Koy kuyruğuna rahvan gitsin.” vurdumduymazlığındadır.

*

İyi bakın bak bu şehre,

Bu geç ve geri kalmışlığın çoğu ondandır.

*

Ticaret dediğin bugün,

Nasıl olur da,

Karşımdakinin cebindeki parasının tamamını,

Bir şekilde kendi cebime indiririm kurnazlığına dönmüş.

*

İşçilik desen,

Artık sadece “zenginler daha da zengin olsun” diye var.

*

Şu asgari ücret işi de çok saçma mesela.

Çünkü sanayideki kaporta ustası da

Devasa bütçeli süper zincir marketler de,

Hatta ilçemizde ihracat rekorları kıran bir kanatlı sektörü firması da aynı parayı veriyor çalışanına.

Saçma değil mi sizce de?

*

Anla da dinle!

*

Sonra da eleman bulamıyorum diye kamyon kamyon mülteci ithal ediyorlar bu şehre.

İstifleme bir tesiste yatırıyorlar yüzlerce kişiyi.

Ve bizim ileri bürokrasimiz de bunu gayet normal kabul ediyor,

İyi mi?

*

E güvenliğimiz ne olacak peki?

“Aman be ya orasını boş ver şimdi!”

Önemli olan bir fabrikanın daha çok para kazanması değil mi?

Peki, bu tiplerin kim olduğuna,

Ülkelerindeki adli sicilleri ne durumda, bilgisi olan var mı?

Varsa ne kadar doğru bilgi bunlar.

Dünyanın o kısmından gelen ülkelerde sağlam ve sağlıklı bir devlet bile yok ki!

*

E ben Türk işçi bulamıyorum?

Hayır!

İşsiz Türk çok kardeşim,

Sen bu devirde çalışanına az para veriyorsun.

*

Kazanırken amuduyla, verirken imbikten geçiriyorsun.

*

Çünkü sen koskoca ve uluslararası bir şirket olsan da,

Bir celep kadar kurnazca davranmayı tercih ediyorsun.

Sıkıntı orada.

*

Bu toprakların en büyük sorunu kurnazlıktır, hemşerim.

Kurnazlıkla edinilmiş zenginlik yahut makamdır.

Buraların en büyük sorunu,

Senin kurnazlığının geride bıraktığı düzeltilemeyen enkazdır.

*

Görüşmek üzere,

Haydi, hoşça kalın.

(03.07.2024 Kardeş Gazetesi)

BÜYÜK NİMETYaz geldi.Pazar sabahı kalktın mesela.Yüzünü yıkıyorsun.O anda gaza gelip,“Kalkın, bir memur çılgınlığı yapıy...
26/06/2024

BÜYÜK NİMET

Yaz geldi.

Pazar sabahı kalktın mesela.

Yüzünü yıkıyorsun.

O anda gaza gelip,

“Kalkın, bir memur çılgınlığı yapıyoruz.”

“Davranın bre! Erdek’e gidiyoruz.” desen,

2 çocuk, eşin, sen.

Gittisi, geldisi, mazotu, suyu, ayranı, simidi,

Bugün en iyimser tahmin ile 2-3 bin TL.

***

Körfez tarafı zaten artık maaşlılara göre hiç değil.

Havran’ın oradan fakirleri gerisin geri çeviriyorlar.

İnat edip gidersen kendini mahcup hissediyorsun.

Senin araba diğerlerinden minik kalıyor.

Sağ şeritten Leyland Kamyonet gibi gidiyorsun.

***

15 TL olmuş.

Pipet ile içirtiyorlar suyu delikanlı adama Ayvalık’ta.

***

Hadi anasını satayım,

Şöyle Cunda’ya gidip bir Lüfer yiyeyim,

Yanında Girit ezmesi, fava, şakşuka, karides tava desen,

Şubattan itibaren açlık grevine girmen gerek.

***

Yahut gece camı açıp, uyurken üstüne nevresim örtmeyeceksin.

Çünkü belki anca rüyada…

***

Yaz geldi.

Sıcak hava insana yüzmeyi hatırlatıyor.

Serinlemeyi.

Babalarına annelerine zerre acımıyorum da,

Ama şu çocuklar değil mi ki, fakirlikten şu ülkenin nimetlerinden istifade edemeyen,

Benim en çok canımı o sıkıyor.

***

Ama biz çok şanslıyız.

Susurluk Belediye Havuzu,

Yaz sıcağının fukara kavuruculuğunda,

Susurluk çölünün ortasında tıpkı bir “vaha” gibi duruyor.

***

Kimine hiç gidemediği bir Erdek,

Kimine şezlonglu, hasır gölgelikli bir Sarımsaklı oluyor.

***

Tertemiz üstelik.

Pırıl pırıl her yeri…

Çünkü Volkan IŞIK kardeşim,

Personeliyle birlikte çok ilgili…

Özellikle havuzun hijyeni konusunda aşırı hassas ve disiplinliler.

1 dakika bile kaçırmıyorlar.

***

Geçtiğimiz Pazar günü orada oturdum biraz.

Geçmişe daldım gittim.

Ta Tahsin Başkan’ın odasındayken,

Havuzu nasıl yapalım, nereye yapalım diye konuşulan günlere.

***

O sırada havuzdan çocukların ıslak çığlıkları geliyordu kulağıma,

Kahkahaları, sevinçleri, neşeleri…

***

Bir araya topladım sonra o çocuk seslerini.

İnanın sanki hepsi,

Bu büyük nimeti Susurluk’a kazandıranlara edilmiş,

Toplu bir dua misalindeydi.

***

Benim güzel hemşerilerim,

Görüşmek dileğiyle,

Hepinize esenlikler dilerim…

ONLARIN NE ETLERİ NE DE KANLARI…Elleri titriyordu dedemin…O heybetli, canı hiç yanmayan, dağ gibi hacı adamın,Başı kuru ...
12/06/2024

ONLARIN NE ETLERİ NE DE KANLARI…

Elleri titriyordu dedemin…

O heybetli, canı hiç yanmayan, dağ gibi hacı adamın,

Başı kuru bir yaprak gibi, bir o yana bir bu yana düşüyordu.

Kolay değildi tabi.

***

Bir yandan kısık tekbirler getirirken,

Bir yandan da birazdan canını alacağı kurbanı seviyordu.

Boğazı düğüm düğüm, gözleri ise dalgındı.

Elindeki bıçak, sabahı selamlayan güneşte parlıyordu.

Zaman öylece durmuştu sanki.

***

Ben ise iki üç gündür ot yolup, elimle yedirdiğim,

Bir hayvanın kesilişine şahit oluyordum.

İçim paramparça idi.

***

Tamam, ibadet falan ama

Ne bileyim işte,

O küçücük yaşta,

Bunu içimde bir yerlere oturtmaya çalışsam da

Oturtamıyordum.

***

Kurban ibadeti bana bir “vahşet” geliyordu.

Ve en sonunda ben de sizin gibi “ne var canım, her gün binlercesi
mezbahalarda kesiliyor ya” diyerek kendimi avutuyordum.

***

1999 yılına kadar…

O sene gazetede bir haber okumuştum.

Şöyleydi;

“Hollanda’da zor zamanlarda kullanılmak üzere depolarda saklanan binlerce ton et,
Besin değerini yitirdiği için imha edilecek.”

Binlerce ton et?

Düşünsenize,

Bu binlerce boşuna kesilmiş, israf edilmiş hayvan demek.

Dünyanın bir tarafında açlıktan ölen insanların sebebi,

İşte bu “aptal” zihniyet değil mi?

***

Oysa

Dinimizde sadece insan eli ve mahareti ile çoğaltılan hayvanlar
kurban kabul edilir.

Üstelik kati kuralları da var.

Yaş sınırı var.

Hayvana eziyet ve israf etmeyin,

Hayvanı zevkiniz için öldürmeyin var.

Nesli tükenmekte olan hayvanları kesmeyin var.

Kestiğiniz etten bir miktarını verme zorunluluğu var.

***

Bugün süt kuzularını üç kuruşluk zevk için meze yapanlar,

Tadı güzel olsun diye tavada canlı canlı deniz canlılarını pişirip
yiyenler var iken,

Kurban ibadetine dil uzatanları art niyetli olarak görürüm.

***

Neyse,

Önümüz kurban.

Rabbim keseceğiniz kurbanları şimdiden katında kabul ve makbul eylesin.

***

He,

O kurbanların bir parçasını, bugün et yemekte zorlanan aileler ile birlikte

Susurluk’ta müthiş işler çıkaran,

İlçemizin medarı iftiharı,

Susurluklular Vakfı’na ulaştırmayı da ihmal etmeyin.

***

Hiç tanımadığınız garip insanların sofralarında,
Yapılan dualardaki yerinizi bu vesileyle ayırt edin.

***

Herkese şimdiden iyi bayramlar dilerim.

Address

Susurluk
10600

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when SusurlukunSesi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to SusurlukunSesi:

Videos

Share

Category


Other Susurluk media companies

Show All