04/08/2024
KUSURSUZ ÇİRKİNLİK -1
1939 Yılında psikolog Kenneth ve Mamie Clark Amerika’nın güney eyaletlerinde ırk ayrımcılığını ve ayrıştırmanın varlık düzeyi ve etkilerini oyuncak bebek testi üzerinden değerlendirmişlerdir.Bu araştırmada ten renkleri dışında birbirinin aynı oyuncak bebekler kullanılarak çocuklara çeşitli sorular yöneltilmiştir.Aralarında siyahi çocukların da olduğu görüşmelerde çocuklar beyaz tenli bebekleri beyaz oldukları için güzel bulmuş, koyu tenli bebeklerin ise çirkin olduğunu belirtmişlerdir. Çocuklar koyu tenli bebekler için ‘çünkü siyah’ ‘çünkü üzerine siyah gelmiş’ gibi cevaplar vermişlerdir.Siyahi çocuklara kendilerine benzeyen bebeğin hangisi olduğunu sorduklarında , siyah tenli bebeğin kendilerine benzediğini. Fakat güzel olanın beyaz tenli bebek olduğunu belirtmişlerdir. Bu durum çocuk yaşlarda ırka yöneltilen kültür tutum ve değerlerin benimsendiğinin önemli ölçüde kanıtıdır. Çocuklar toplumlarda var olan değerleri benimseyip bu değerler üzerinden kendini ve çevresini yargılamakta ve sınıflandırmaktadır. Sonuçta özgüvenden yoksun değersizlik duyguları içinde yetişmiş çocuklar kendilerini hiçbir şekilde yeterli derecede iyi bulamamaktadır.
Hangimiz Quazimodo ve Esmeralda’yı bilmeyiz.ya da Kül kedisini çocukluktan itibaren masallar oyuncak bebekler tv.reklamları ile başlarız şartlanmaya. Günümüzde artık internet ve sosyal medya ile daha da vahşileşen azgın bir sömürü alanı güzellik. Bireyler doğduğu andan itibaren yaşadığı çevrenin ve bulunduğu kültürün etkisi ile ideal bir güzellik anlayışına maruz kalırlar.Güzellik her topluma ve zamana göre değişiklik gösterir örneğin ilk çağlarda ana tanrıça Kybele aşırı kilolu iri memeli bir kadındır, bu güzellik algısı zamanla balık etli kadınlara, daha sonrasında korse ile sıkılmış incecik belli kadınlara, zayıf uzun bacak dar kalça.derken günümüze yaklaştıkça sıfır beden ve günümüzün moda güzellik algısı ince bel büyük popolu kadınlar olarak değişiklik göstermiştir.( dikkatinizi çekmek isterim KADINLARA !! Erkeklerin böyle dertleri olmamış doğanın aksine. Neyse o başka bir yazının konusu ) Aynı şekilde saç kesimleri giyim kuşam, kaşlar, makyajlar her dönem için farklıdır. Güzellik algısı bu denli değişken olmasına, topluma göre farklılık göstermesine rağmen, bu kadar göreceli bir kavram ama birey için, içinde yaşadığı toplumun ÎDEAL GÜZELLİK anlayışından ayrı bir güzellik asla mümkün olmamıştır. Her birey ait olduğu toplumun kültürüne uyan güzellik normlarına uyumlanmıştır. Günümüzde sosyal medya, video klipler, diziler filmler yolu ile kişilere baskın bir güzellik modeli benimsetilmekte, sürekli bu algıya maruz kalan bireyde güzellik çekicilik arayışı oluşmaktadır. Psikolojik açıdan kişiler kendi gibi görünmeyen kendi gibi düşünmeyen diğer bireyleri susturmak rencide etmek ya da yok etmek gibi saldırganlıklar içindedir. Ticari kapsamda güzel birey ve grupların desteklenmesi sonucu, norm dışı kaldığına inanan çok sayıda birey fiziksel açıdan onaylanma ve beğenilme ihtiyacı ile maddi manevi sıkıntılar çekmektedir. Kozmetik ve moda sektörü bunun yanında estetik cerrahi işlemler günümüzün en popüler konuları haline gelmiştir.Güzele teşvik talebi oluşturmakta yasal yollar ile insanlar her açıdan sömürülmektedir. Toplumda kabul görmek beğenilmek isterken; çocuklarımız kızlarımız kendini beğenmeyen hatta bedeninden utanan, özgüven özşevkat eksikliği içinde tek tipleşme, robot gibi birbirinin aynı hiçbir özgünlüğü olmayan kendinden uzaklaşmış sistemin köleleri haline geliyorlar. Para mücevher son model araba gibi güzel olana sahip olma uğruna işlenen cinayetler, dolandırıcılık hırsızlık insanı etik açıdan çirkinleştirmekle birlikte, bireylerin birbirine zorbalığını ve toplumsal öfkeyi arttırmaktadır. Güzelliği ararken ruhlarımızı çürütüyoruz. KUSURSUZ BİR ÇİRKİNLİK…
Orta çağda alınıp satılan köleler, ya da tanrılara kurban edilen insanlar ile, bugün kapitalizmin emperyalizm çağında insanların meta haline getirilmesi arasında hiçbir fark yoktur. Üstelik kapitalist sistem günümüzde mafyalaşarak, bunu bireyselliği geliştirme bireyi özgürleştirme adı altında yapıyor, burada itici güç olarak tüketim çılgınlığını devreye sokuyor. Yani bizler sistemin içinde kaybolurken birileri daha fazla kar,daha fazla daha fazla kar elde ediyor. Geçtiğimiz günlerde bir kozmetik mağazasında ki indirimli ürünler için birbirine giren insanları birde bu açıdan düşünün.
Ben Herakleitos’un memleketlisi olarak değişime, toplumların zaman içerisinde iyiye doğru değiştiğine inanıyorum. İnsanlık bu düzeni de aşacaktır. Yazımı hayran olduğum her dönem ilham aldığım, yaşadığı topluma aykırı olarak kendi modasını yaratan, kendi güzellik anlayışı ile var olan ve 20. YY. ın moda ikonu haline gelen cesur kadın Meksika’lı ressam Frida Kahlo’yu anarak bitirmek istiyorum.Kendi kalarak kendi değerini eşsizliğini ve biricikliğini bilen ve sahip çıkan özgün insanlara selam olsun. Kendi olmanın değersizleştiği tektipleştirilen standart bireyler haline gelmek hepimizin robot gibi aynı ölçülerde olması normal midir ? Bir obje gibi seyirlik güzellik yeterli midir? Kişinin davranışları, fikirleri,ruhsal ve zihinsel değerleri ahlaki bir sorun ve güzellik hepsinin bütünlüğü değil midir? ‘Yaşamın özünü fark ettiğin zaman güzelliği her şeyde bulursun’ der Halil Cibran Bir halk deyişi de güzellik bakanın gözündedir der. Güzellikler dilerim.
( Sanatta ölçülebilen güzellik ve sonsuz olan çirkinlik: Anksiyolojik açıdan güzel ve çirkin estetiği. Cemile Arzu Aytekin- Gülbin Altındağ Araştırma makalesinden alıntı yapılmıştır. Ayrıca katkılarından ötürü değerli Seyfi Taylak beye teşekkür ederim.) .