Manşet Kuzey Ege

Manşet Kuzey Ege İzmir merkez Menemen, Aliağa, Dikili, Bergama, Kınık, Kırkağaç, Soma, Akhisar ilçeleri Haberleri
(20)

Küresel Medya Derneği
Genel Başkanlık


Global Media Association
President

KÖYLÜLER, ORMANLARINA SAHİP ÇIKIYOR Ülkemizin her yerinde olduğu gibi İnegöl'e bağlı Eymir Köyü'nde de yağma ve talan ba...
20/06/2024

KÖYLÜLER, ORMANLARINA SAHİP ÇIKIYOR

Ülkemizin her yerinde olduğu gibi İnegöl'e bağlı Eymir Köyü'nde de yağma ve talan başladı.

Siyanürlü altın aramasına başlayan MTA, güzelim çam ormanını yok ediyor. Köy tarlalarını sulamak amacıyla DSİ tarafından yapılan Eymir Göleti de bu talandan payını alacak. Göletin birkaç kilometre üzerinde açılan havuzlardan sizacak olan siyanür, hem toprağı hem de göletin suyunu zehirleyecek.

Şu ana dek binlerce ağaç kesilmiş. Çamlık, çıplak araziye dönüşmüş. Felaket kapıda. Toprak kirlenecek, suyumuz kirlenecek. İnsanlar başta olmak üzere tüm canlılar zehirleyecek, yaşam kalmayacak.

Tehlikenin ayırdına varan köylüler, bu felaketi durdurmak için bir araya geldiler. Komşu köyler Süpürtü ile Küçük Yenice köylüleri , dayanışma için Eymir Köylü yurttaşlarla birlik oldular. Toplandılar, yapacakları direniş için görüş alışverişinde bulundular.

Eymir ve çevre köylüleri, topraklarına, sularına sahip çıkma kararı aldılar. Yağma ve talana dur demek , ormanların yok edilmesini önlemek için sonuna dek mücadele edeceklerine söz verdiler. CHP Bursa milletvekili Orhan Saribal'in destek verdiği bu onurlu mücadeleye tüm çevrecilerin ve Sivil Toplum Kuruluşları'nin da destek vermesini umuyor ve diliyorum.

Bu ormanlar, bu topraklar, bu ülke hepimizin. Şehit kanları ile sulanmış bu toprakları talan ettirmeyecegiz. Topragimiza, suyumuza, ülkemize sahip çıkacağız.

Yaşasın Eymir , Süpürtü ve Küçük Yenice köylülerinin onurlu direnişi.

DOĞA VE İNSAN HAKLARIİnsanoğlu eski tarihlerden bu yana yaşamını su kenarlarına,dağ eteklerine,orman yanlarına kurmuştur...
19/06/2024

DOĞA VE İNSAN HAKLARI
İnsanoğlu eski tarihlerden bu yana yaşamını su kenarlarına,dağ eteklerine,orman yanlarına kurmuştur.İhtiyaçlarını doğadan karşılamışlardır.Bozulmamış temiz çevre ve doğa canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için en önemli unsurdur.Uygun biyolojik,fiziki,sosyal,ekonomik ve kültürel çevre olmaması canlıların hayatını tehlikeye atar.Yaşam haklarını engeller.
Her ne kadar doğa hakları yasa olarak yoksa da insanların sağlıklı, mutlu ve huzurlu yaşayabilmeleri için kabul edilen ve yasalaşan insan hakları ,doğa haklarından ayrı düşünülemez.
Doğa canlıların yaşam pınarıdır.İnsanlar yaşadığı doğal çevreye göre fiziki yapı, kültürel alan,karakter ve yaşama biçimi oluştururlar.Diğer canlılar da insanlardan farklı değildir.Yaşadıkları çevreye ayak uydururlar.
Bilim ve teknolojinin hızla ilerlemesi,insanların buna doğru orantılı olarak yaşam şekillerinin ve ihtiyaçlarının değişmesi,dizginlenemeyen hatta özendirilen bir tüketim toplumuna dönüşmesi doğayı tehdit eder boyuta getirmiştir.Doğa sadece insanlara ait değildir.Bütün canlıların yaşamlarını sürdürebilmesi için temiz hava,temiz su, temiz gıda ve temiz çevreye ihtiyaçları vardır.
Doğayı korumak için önlem alınmayan teknolojiye tabiatın doğal döngüsü yetişememektedir.Bu sebeple bir çok doğal tahribata neden olmaktadır.
Eko sistemi oluşturan bütün elementlerin korunması gerekmektedir.En önemlisi doğal kaynakların doğaya zarar vererek kullanılmasının önlenmesidir.
Doğa tahribatı sonucunda önlenemeyen doğal afetler malesef insanoğlunu ve tüm canlıları etkileyen küresel ısınma,iklim değişikliği kaçınılmazdır.
Son yıllarda bilim adamlarının ısrarlı uyarılarıyla iklim değişikliği farkedilip kabul edilse önlem alınmaya çalışılsa da tahrip olan doğayı geri döndürmeye ne kadar etkili olabiliyor?İnsanoğlu kendi eliyle kendisinin ve diğer canlıların yaşam hakkını mı engelliyor?
İnsan hakları her ne kadar insan odaklıysa da doğa ve doğadaki dağlar,ormanlar,akarsular,denizler evrenin tüm canlılarıyla birlikte düşünülmelidir.
İnsan ve doğa birbirinden ayrı düşünülemez.
Sağlıklı korunan doğaya, mutlu geleceğe….
Birsen Yurdakul Tomurcuklu

İlk Parşömen, Tıbbın Sembolü Yılan: Bergama'nın Tarihteki İlklere İmza Attığını Biliyor muydunuz?Dilara Bağcıİzmir, anti...
30/05/2024

İlk Parşömen, Tıbbın Sembolü Yılan: Bergama'nın Tarihteki İlklere İmza Attığını Biliyor muydunuz?
Dilara Bağcı
İzmir, antik çağlarda önemli uygarlıklara ev sahipliği yapmıştı. Bunlardan bir tanesi de hiç şüphesiz Bergama ilçesi. Bugün Pergamon Antik Kenti ve Kızıl Avlu ile pek çok turist ağırlasa da, Bergama zamanında pek çok ilke imza atmıştı.

Bunlardan en önemlileri de hiç şüphesiz ilk parşömen ve tıbbın sembolü haline gelen yılan!

İçeriğin Devamı Aşağıda

İzmir'in tarih kokmayan bir yeri var mı diye sorsanız, alacağınız cevap kesinlikle 'hayır' olurdu.

İzmir'in tarih kokmayan bir yeri var mı diye sorsanız, alacağınız cevap kesinlikle 'hayır' olurdu.
Günümüzde doğal güzelliği ve konumuyla dikkat çeken İzmir, tarih boyu da pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştı. Helenistik, Roma, Selçuklu ve Osmanlı döneminden pek çok eser barındıran İzmir'in en önemli tarihi noktalarından birisi de Bergama ilçesi.

Play Video
Bergama, günümüzde en çok Pergamon Antik Kenti ile dikkat çekiyor.

Bergama, günümüzde en çok Pergamon Antik Kenti ile dikkat çekiyor.
Fakat Bergama'ya gidip de sadece Pergamon'u görmek büyük bir haksızlık olurdu. Öyle ki Bergama, Zeus Sunağı, Asklepion Ören Yeri, Mısır Tanrıları Tapınağı (Kızıl Avlu), 7 Kiliseler, Yığma Tepe Tümüllüsü, Mevlana Hacı Hekim Hamamı, Bergama Ulu (Yıldırım) Cami, Selçuklu Minare, Akropol Ören Yeri ve Selinos gibi tarihi açıdan önemli yerlere de ev sahipliği yapıyor.

Peki Bergama'nın parşömen kağıdının kullanıldığı ilk yer olduğunu biliyor musunuz?

Peki Bergama'nın parşömen kağıdının kullanıldığı ilk yer olduğunu biliyor musunuz?
Tıbbın atası Hekim Galenos ve parşömen kağıdı, Bergama'nın dünya kültür mirasına yaptığı en önemli katkılar arasında gösteriliyor.

Öyle ki Bergamalıların parşömen kağıdından yaptıkları kitaplarla oluşturdukları kütüphanenin, Mısır uygarlığı ile de yarıştığı söyleniyor!

Günümüzde tıbbın sembolü olarak kullanılan yılanlı sütunun ise, Antik Yunan'da tıp tanrısı Asklepios adına kutsanmış şifa tapınağında ortaya çıktığı söylenir.

Günümüzde tıbbın sembolü olarak kullanılan yılanlı sütunun ise, Antik Yunan'da tıp tanrısı Asklepios adına kutsanmış şifa tapınağında ortaya çıktığı söylenir.
Yılan sembolünün doğuşu ise tıpkı parşömen gibi Bergama ilçesinden gelir!

Yılan sembolünün doğuşu ise tıpkı parşömen gibi Bergama ilçesinden gelir!
Adını sağlık tanrısı Asklepios'tan alan Asklepionlar pek çok antik kentte yaşamlarını sürdürmüştü. Bunlardan bir tanesi de günümüzde hala ziyaretçiler kabul eden Asklepion Bergama'dadır.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Asklepion, dönemin en ünlü hekimi ve filozofu Galenos'un da yaşadığı yerdir.

Asklepion, dönemin en ünlü hekimi ve filozofu Galenos'un da yaşadığı yerdir.
Galenos öyle ünlüdür ki bir zamanlar Roma İmparatorlarının bile hekimliğini yapmıştır.

Efsaneye göre bir gün Asklepion'una hasta yaşlı bir adam gelir. Asklepion hekimleri, yaşlı adamın giysilerini çıkarır, temizler, beyaz kıyafetler giydirir ve kendisini uyku odasına alırlar.

Hekimler, yaşlı adamın hastalığının nedenini bir türlü bulamaz. Günler geçtikçe yaşlı adamın hastalığı artarak devam eder. Sonunda hekimler, adamın zehirlendiğine kanaat getirir.

Gelanos'un bu yaşlı adamdan haberi olur. Gelanos, yaşlı adamın ölmeden önce tapınaktan çıkarılmasını ister.

Gelanos'un bu yaşlı adamdan haberi olur. Gelanos, yaşlı adamın ölmeden önce tapınaktan çıkarılmasını ister.
Asklepion'un giriş kapısı üzerinde 'Bütün Tanrılar adına kurulmuş bu kutsal yere, yalnızca ölüm tanrısı Hades giremez!' yazar.

Hasta tapınağın girişindeki yola bırakılır. Çaresiz kalan hastanın süt içen kusan iki yılan gördüğü rivayet edilir. Yılanlar süt başında kavga ederken süte zehirlerini bırakırlar...

Acıya dayanamayan yaşlı adam ise sütten bir yudum alarak hayatına son vermek ister.

Yaşlı adam, sütü içtikten sonra olduğu yerde uyuyakalır. Ölmesi beklenen adam, aslında sağlığına kavuşmuştur!

Yaşlı adam, sütü içtikten sonra olduğu yerde uyuyakalır. Ölmesi beklenen adam, aslında sağlığına kavuşmuştur!
Yaşlı adamı bulan çocukları, babalarının öldüğünü düşünür. Fakat yaşlı adam, sütü içtikten sonra sağlığına kavuşur.

Galenos, zehre panzehir bulmanın sevinciyle bir sütun diktirir. Üzerine de iki yılan kabartması yaptırır.

Günümüze kadar gelen yılanlı sütun, artık tıbbın sembolü haline de gelmiştir.

Tire'de kaza: 6 yaralı!Kaza az önce Gökçen yolu üzeri sanayi sitesi girişinde meydana geldi. Bir traktör ile bir otomobi...
19/05/2024

Tire'de kaza: 6 yaralı!
Kaza az önce Gökçen yolu üzeri sanayi sitesi girişinde meydana geldi. Bir traktör ile bir otomobilin karıştığı kaza sonucu 2'si çocuk 6 kişi yaralandı. Olay yerine çok sayıda ambulans sevk edildi.

DR. TANJU ÇELİK’TEN 19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI MESAJIBergama Belediye Başkanı Dr. Tanju ÇELİK, 19 ...
19/05/2024

DR. TANJU ÇELİK’TEN 19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI MESAJI

Bergama Belediye Başkanı Dr. Tanju ÇELİK, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla mesaj yayınladı. Bergama’da ve yurdumuzun her köşesinde birlik ve dayanışma içinde kutlanacak olan gün için açıklama yapan Dr. Tanju ÇELİK, gençlerimizin her zaman yanında olacağını belirtti.
Dr. Tanju ÇELİK; “Ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Samsun’da yaktığı bağımsızlık meşalesi 105 yıldır gençlerimizin yolunu aydınlatıyor. 19 Mayıs ulusumuzu aydınlığa kavuşturan, Cumhuriyet’le buluşturan bir dönüm noktasıdır. Tarihimizdeki bu dönüm noktalarında bağımsızlığımız ve özgürlüğümüz, laik, demokratik bir Cumhuriyet’e sahip olmamızı sağladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasını sağlayan bu tarihin ve ülkemizin teminatı da gençlerimizdir. Ülkemiz ve Bergama’mızı laik, demokratik toplum yapısıyla örnek alınan, çağdaş ve akılcı çizgide ilerleyen, bilgi çağını yakalamış, mutlu bir kenti gelecek kuşaklara bırakmak en büyük sorumluluğumuzdur. Bize düşen Cumhuriyet kazanımlarını iyi bilmek, korumak ve yarınlara taşımaktır.
Sevgili Gençler; bilimin ve aklın üstünlüğünü benimseyen, eleştirel düşünce sistemine sahip, bilgiye önem veren, sorunlara duyarlı bir Bergama gençliği görmek en içten dileğimdir. Çağdaş dünyanın bireyleri olarak, dünya düzeyinde eğitim görmeniz ve iyi bir şehirde yaşamanızı sağlamak için çok çalışacağız. Geleceğe ve Bergama’ya olan inancınızı sürdürmenizi istiyor, kendinize güvenle dolu bir hayat diliyorum. Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınız kutlu olsun.

Esnaf kredisi kulananlar dikkat!Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi aracılığıyla kredi kullanan esnafların...
15/05/2024

Esnaf kredisi kulananlar dikkat!
Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi aracılığıyla kredi kullanan esnafların faiz oranları değişti. Konuyla ilgili Esnaf Kefalet Kooperatifi tarafından ortaklara bilgilendirme mesajı atıldı. Kredi kullanan tüm esnaflar bundan böyle aylık ödemelerini yeni ödeme planına göre zamlı ödeyecek.
Oranlar ve değişiklikler şu şekilde;
% 7.5 faizle alınan % 17'ye
% 8.5 faizle alınan % 18'e
% 9.5 faizle alınan %21'e
%12.5 faizle alınan % 24'e
%15 faizle alınan %24'e
%17.5 ile alınan % 25'e
% 20 aile alınan %26'ya
%22.5 ile alınan %27'ye
%24 ile alınan %28'e
% 25 ile alınan krediler %29'a yükseltilmiştir.

İZSU'dan Bergama'nın 5 Mahallesinde Altyapı Yatırımıİzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, Bergama’nın 5 maha...
15/05/2024

İZSU'dan Bergama'nın 5 Mahallesinde Altyapı Yatırımı
İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, Bergama’nın 5 mahallesine hizmet verecek yaklaşık 13 kilometrelik atık su ve yağmur suyu ayrıştırma hattı yapıyor.

Büyükşehir Belediyesi

İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, Bergama’nın 5 mahallesine hizmet verecek yaklaşık 13 kilometrelik atık su ve yağmur suyu ayrıştırma hattı yapıyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, Bergama’nın 5 mahallesine hizmet verecek yaklaşık 13 kilometrelik atık su ve yağmur suyu ayrıştırma hattı yapıyor.

09/05/2024

90 yaşındaki Yaşlı amcanın isyanı

HAYDİ URLAGÜLBAHCE  ŞENLİĞİNEGİDELİM Sevgili yurttaşlar bu yazımda, sizlere Anadolu ve Balkan yemek kültüründen bahsedec...
08/05/2024

HAYDİ URLA
GÜLBAHCE ŞENLİĞİNE
GİDELİM

Sevgili yurttaşlar bu yazımda, sizlere Anadolu ve Balkan yemek kültüründen bahsedeceğim.

Kadın kutsaldır, kadın bizim toplumun birleştirici gücüdür.

Hiçbirşeyi ziyan etmez hünerli elleriyle adeta sanata dönüştürür, emin olunki .

Onu Gülbahce Arnavut böregi şenliginde göreceksiniz.

Bu yazımı Uluslararası 351 Dernek adına Rumeli Balkan ve Trakya Bektaşi Dernekleri Federasyonu Urla İlçe Başkanı (RUBAG) Begüm Atamdede
sayesinde kaleme aldım.
Katkılarından dolayı teşekkür ederim.

Gülbahçe Arnavut Böreği Şenliği her sene Haziran ayında gerçekleşirken bu sene öne çekilerek 11-12 Mayıs 2024 10.Gülbahçe Arnavut Böreği Şenliği Gülbahçe köy meydanında gerçekleşecektir.

Sabahın erken saatlerinde pişmeye başlayan Arnavut böreğini mis kokularıyla hepimizi mest ediyor.

Şenlikte yer alan patlıcanlı ve pırasalı Arnavut börek çeşitleri ile misafirlerimizin tadı damağında kalacaktır.

Şenlik öncelikle ÇYDD bando gösterisi ve Uluslararası 351 Dernek adına Rumeli Balkan ve Trakya Bektaşi Dernekleri Federasyonun (RUBAG) Balkan Halk Dansı ile başlayacaktır.

Gün boyunca İzmir Büyükşehir belediyesi ve Urla belediyesi katkılarıyla stantlarımız açılacaktır.

Standlarda böreklerimiz dışında hediyelik eşya,tarım,Süreyya’nın Yöresel Ürünleri’nin yaptığı Arnavut börekleri, kalburabastı,keşkek,pilav,enginar,keçiboynuzu gibi reçellerinin yanı sıra Malatya’da yaşayan depremzedelere gelir sağlanan sebze ve meyve kurutmaları ve Gülbahçe Kadın Kooperatifinin yaptığı Arnavut böreği ,ekşi maya ekmek, şekerpare, yöresel bebek, tatlı tuzlu kurabiye,baklava, mercimek köftesi ,kantaron yağı, sirke gibi yöresel ürünleri yanısıra hediyelik takı, şapka ve çantalar sizleri bekliyor olacaktır.

Gülbahçe Muhtarı Aladdin Bulut önderliğinde
Uluslararası 351 Dernek adına Rumeli Balkan ve Trakya Bektaşi Dernekleri Federasyonu Urla İlçe Başkanım (RUBAG)
Begüm Atamdede destekleriyle geçecek olan Geleneksel Şenlik tüm paydaşları katkılarından ötürü teşekkür ediyoruz ve daha nice on yıllara…

Tüm Anadolu lezzet lerini bir arada bulacaksınız.

Haydi şimdi Urla
Gülbahçe’ye gelme zamanı.

12 Mayıs Anneler günü münasebetiyle tüm annelerin Anneler Gününü kutlarım.

Bir kadın gülümserse Dünya değişir, haydi gülümseyin hayatımızı değiştirin.

Tüm halkımız davetlidir.

"Begüm Atamdede’nin katkılarıyla"

Hayrettin Bulut

Aliağa ve Bergama’ya 6 yeni sondaj kuyusu   İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, yaz aylarıyla birlikte su ...
07/05/2024

Aliağa ve Bergama’ya 6 yeni sondaj kuyusu


İzmir Büyükşehir Belediyesi İZSU Genel Müdürlüğü, yaz aylarıyla birlikte su ihtiyacında artış yaşanan ilçelerde içme suyu sıkıntısı yaşanmaması için gerekli tedbirleri alıyor. Bu kapsamda, Aliağa ve Bergama’da altı yeni içme suyu sondaj kuyusu açılıyor.

İZSU Genel Müdürlüğü, yaz aylarında artması beklenen su ihtiyacının sorunsuz şekilde karşılanması için çevre ilçelerde çalışmalarını kesintisiz sürdürüyor. Bu kapsamda, Aliağa Güzelhisar Mahallesi’nde iki, Bergama Zeytindağ, Süleymanlı, Eğrigöl ve Sarıcaoğlu mahallelerinde birer kuyu olmak üzere, altı içme suyu sondaj kuyusu projelendirildi.

Vatandaşların herhangi bir mağduriyet yaşamaması için saha çalışmalarına hız veren İZSU ekipleri, projenin Aliağa ayağını tamamladı. İlçeye bağlı Güzelhisar Mahallesi’nde açılan iki içme suyu kuyusuyla beraber, ilçeye aktif hizmet veren sondaj kuyusu sayısı 13’e ulaştı.

Bergama Zeytindağ, Süleymanlı, Eğrigöl ve Sarıcaoğlu mahallelerinde projelendirilen imalatların ise yakın zamanda başlaması planlanıyor. 7 milyon lira bedelle hayata geçecek içme suyu yatırımıyla birlikte Aliağa ve Bergama’da yaşayan vatandaşların sorunsuz bir yaz sezonu yaşaması hedefleniyor.

Belediye Meclisi’nden geçti: Türkiye’nin en uzun soluklu festivalinin tarihi belli oldu Bergama Belediye Meclisi Mayıs a...
05/05/2024

Belediye Meclisi’nden geçti: Türkiye’nin en uzun soluklu festivalinin tarihi belli oldu

Bergama Belediye Meclisi Mayıs ayı toplantısı yapıldı. Bergama Belediye Başkanı Dr. Tanju Çelik yönetiminde toplanan Mayıs 2024 olağan meclisinde Nisan ayı meclis toplantısına ait tutanakların okunması ve ibrası ardından başkanlıktan gelen önergeler görüşüldü ve komisyonlara havale edildi. Meclis aynı zamanda Kent Konseyi kurulmasına başlanmasına karar verdi ve Bergama Kermesi’nin tarihi belirlendi.

Bergama’da kent konseyi kurulacak
Kent yaşamında; kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınması, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirme amacıyla Kent Konseyi kurulması için çalışmalara başlandı.

Bergama Kermesi’nin tarihi belli oldu
1937 yılından günümüze kadar süren, ülkemizin ilk yerel festivali bu yıl 2 - 8 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek.
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleriyle kurulan Bergama Kermesi ilk ve en uzun soluklu festival olma özelliğiyle yıllardır dünya genelinden binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor.
Bergama’mızın uluslararası tanıtımı sağlayan Bergama Kermesi’nde şehre uluslararası ziyaretçiler geliyor, konferans ve tiyatrolar düzenleniyor

Siz Hiç Tarlada Tütün Kırdınız mı ?
01/05/2024

Siz Hiç Tarlada Tütün Kırdınız mı ?

01/05/2024

MIŞ GİBİ GÜNÜ KURTARMAK
İktidarın Yeni hazırladığı Demokratik Anayasa Taslağı konusunda mutabakat arayışları sürüyor. Umarım oldu bittiye gelmez.
Milli eğitimimiz de ise Müfredat Değişikliği yani Öğrenim Programı değişikliği taslağı paylaşıldı, bir hafta içinde incelenip fikir belirtilmesi istendi. Taslağı hazırlayanların verdikleri inceleme süresi bile 11 yıldır hazırlık için zaman hazırladıklarını söyledikleri taslak için göstermelik.
Müfredat ya da öğretim programı, eğitimin bir programa bağlanmasıdır. Öğretim veya eğitim planı için kullanılır. Öğretim programı; hangi konuların öğretileceğini, bunun hangi sırayla verileceğini ve bir konunun üstünde ne kadar durulacağını açıklar.
22 yıllık iktidarları boyunca defalarca eğitim programı değişikliği yapılmıştır. Hiçbiri amaçları doğrultusunda isteklerini yerine getirmedi ki değişiklikte ısrara devam ediyorlar . Büyük bir çaba var laikliği ortadan kaldırmak yolunda. Bütün ilk, orta öğretim okulları imam hatip okulu oldu, çocuklarımızın, gençlerimizin yurtları-kursları tarikat cemaatlerin ellerinde, ÇEDES Projesinde imam-vaiz camiden sonra okullara girdi.
Deniyor ki:" Bu Dünya'nın önemi yok, kendinizi öbür dünyaya hazırlayın, anlamını bilmediğiniz dualarınızı edip, aç sefil, bu dünya nimetlerinden yararlanmadan dua ederek ömrünüzü geçirin cenneti kazanın!

İktidar dur durak bilmiyor amacı doğrultusunda koşturuyor.

İtiraz etmeyin itaat edin. Bize cennete gidecek halk lazım, aydın, haklarını savunmasını bilen uyanık, sorgulayan araştıran halk gerekmez!"
Vur ensesine al ağzından lokmayı.

Sarayda dakikada bir asgarî ücret harcanırken, asgarî ücretli emekçiye, hak talep etmek isteyenlere, 1 Mayıs' ta Taksim meydanında toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapmak isteyenlere "meydana çıkamazsınız" deniyor.

Muhalefetin görevi bu oyunları bozmak! Ancak mecliste çoğunluk iktidarda. Halkın talebi ve yararı doğrultusunda ne önerge götürülse iktidar oyları ile red ediliyor.
Hoş muhalefetin istekleri de günü kurtarma çabası görünümünde bana göre. Başvurular yetersiz çalışmalarla yapılıyor. Asgarî ücret talepleri , sendikaların toplu sözleşmeleri tam bir tiyatro oyunu. İktidarın isteği ile sonlanan toplantılar.

Hele açlık sınırının yarısı kadar geliri ile sürünen emeklilerden sözedersek; Muhalefet "Neden bu kadar azaldı emeklilerin geliri? Problem nedir? Gerçek çözüm nasıl olmalı? " demeden, gerkli incelemeyi yapmadan, kulaktan dolma bilgilerle iktidardan talepte bulunuyor.
" En düşük emekli aylığı asgarî ücret kadar olsun!"
Emekli sendikaları da aynı istekte bulunuyor ne yazık ki!
Bu istek çok yanlış, bir kere asgarî ücret doğru tesbit edilmemişki onu baz alalım.
Bu iktidar işe başladığında en düşük emekli aylığı asgarî ücretin 1,4 katı idi. 22 yıl içinde iktidar emeklinin aleyhine maaşını azaltan yasa çıkardı.(5510 s. y. 2008 yılında) TÜİK ile belirlenen düşük enflasyon da baz alınarak verilen maaş artışları ile emeklinin yıllarca cebinden parası çalındı ve sonunda milletvekili 200 binin üstünde maaş alırken 10 bin ₺ ile sürünüyor.

Gerçek çözüm 2008 yasasının iptali, ayrıca ENAG'ın gerçek enflasyonu dikkate alınarak maaşların belirlenmesidir. En önemlisi de 22 yıldır emekliden çalınanların tazminat olarak ödenmesidir.

Bunları ilk kez yazmadım, defalarca yazdım. Bu nedenle oy verdiğim, üyesi olduğum partimi de çok hatalı buluyorum. Günü kurtarma talebi "Emeklinin maaşı asgarî ücret kadar olsun " istekleri bu konuda hiçbir çalışma yapmadıklarını, işin özüne inmediklerini açıkça gösteriyor. Cumhurbaşkanı ile yapacakları görüşmeye giderken daha iyi çalışma yapmaları gerektiğini bilmeleri, günü kurtarmanın mağdurlara daha fazla zarar verebileceğini düşünmeleri gerekmektedir.
Milletvekili olanlar unutmamalıdırlar ki (almakta olduğunuz çok yüksek maaşlarınızla) halkın haklarını savunun diye halk sizleri seçti ve Meclise gönderdi. Zannetmeyin ki oylarını geri alamaz! Günü kurtarmak yerine halk için gerçek çözüm getirecek taleplerde bulunun ! derim.
Bugün 38 ülke ile birlikte Türkiye'de de ilk kez “World Wish Day” olarak bilinen “Dünya Dilek Günü” kutlanmaya başladı. Bundan tam 38 sene önce hayati tehlike taşıyan bir hastalığı bulunan Chris'in dileği Amerika'da gerçekleştirilmişti.
29 Nisan Dünya Dilek Gününüzü, dileklerinizin yerine gelmesi dileklerimle kutlarım.
Esma Müjgan Çelikkol /29.04.2024

HıdrellezKONUK YAZAR | Bergama eski Belediye Başkanı Sefa TaşkınHıdrellez kadim Anadolu ve onu çevreleyen ülkelerde kutl...
29/04/2024

Hıdrellez
KONUK YAZAR | Bergama eski Belediye Başkanı Sefa Taşkın
Hıdrellez kadim Anadolu ve onu çevreleyen ülkelerde kutlanan, kökü İslam öncesi bayramlara dayanan bir bahar şenliğidir.

Biri karada diğeri denizde bulunduğuna, başı darda kalanlara yardım ettiğine inanılan Hızır ve İlyas peygamberlerin buluştuğu 5-6 Mayıs günü kutlanır.

O güne “Ruz-ı Hızır”, “Hızır günü” de denir.

Bu inanç ve kutlama Anadolu’dan Orta Asya’ya, Karadeniz’in kuzeyinden Balkanlara kadar yayılır.

“Nevruz”, 21 Mart günü, geceyle gündüzün eşit olduğu ve günlerin uzuna döndüğü gün olarak Doğu Anadolu’da, Kuzey Irak’ta, Azerbaycan’da, İran’da ve Orta Asya Ülkeleri’nde bahar bayramı olarak kutlanırken, “Hıdrellez”le baharı kutsamanın Orta Asya’dan gelen Türk geleneklerinin kadim Anadolu kültürüyle birleşmesi, etkileşmesiyle ortaya çıktığı düşünülür.

(Hızır ile İlyas su başında)

Anadolu Hıristiyanların “Aya Yorgi” kutlamaları da aynı doğrultudadır.

Anadolu Alevi inancına göre de Hızır ve İlyas Aleyhisselam Ab-ı Hayat'ı, Ölümsüzlük Suyunu aramaya çıkar, bu suyun kaynağını bulup içerler. Böylece ölümsüz olurlar. Muhtaç olanlara yardıma koşarlar.

Doğanın doğurganlığıyla yardımseverlik Hıdrellez inancıyla birleşir.

***

Ölü doğadan canlı doğaya geçiş, üretimsiz topraktan bereket fışkırmasına tanık olma insanlığı her zaman etkilemiştir.

Hayatını buna göre düzenlemiştir.

Bu dönüşümü bir bayramla kutlama insanın yaşama sevincinin doruğa çıkmasıdır.

Çok eskidir bu sevinç!

(Üzeri Hızır yazılı bir arma)

Tarihi kayıtlar bize İ.Ö.4.binyılda Güney Mezopotamya’da Ur kentinde bereket tanrısı Tammuz ve İ.2.binyılda Anadolu’da Hitit döneminde “Çiğdem” ve “Purilli” bayramlarında baharın gelişinin coşkuyla, uzun süren törenlerle kutlandığını anlatıyor.

Arapça “yeşil” anlamına gelen Hızır İslam inancında da bir yer edinmiş, birçok hadiste adı geçmiştir: Hızır’a Hıdır da denmiş.

Bir hadis anlatısında; “Hz.Hızır’ın oturduğu kuru yerin, ayağa kalktığında yeşillendiği” bildirilir.

Hadislerdeki Hızır Peygamberin halk inancındaki Hızır’la aynı olduğu düşünülür.

(Hızır -yeşil giysili- ile İlyas)

***

Baharın gelişini, kışın gidişini kutlama gününün 5-6 Mayıs olması rastlantı olmamalıdır.

Gökyüzü birçok şey anlatır bize!

Binlerce yıldır berrak gecelerde gök küreye bakıp kafalarındaki sorulara yanıt arayan insanlık “Ülker” takım yıldızından çok etkilenmiştir.

Yedi yıldızdan oluşan ve gökyüzüne bakıldığında bir cezveyi andıran bu yıldızlar topluluğu çok parlak, göz alıcıdır.

Türkçe’de “Ülker”, “Yedi Kızkardeş”; Helence’de “Pleiades”, Arapça’da “Süreyya”, Farsça’da “Peren ve Pervin” olarak adlandırılır.

(Helen mitolojisinde Pleiades-Yedi Kız Kardeş/1885 tarihli Elihu Vedder‘in resim tablosu)

“Ülker, Süreyya, Pervin” Anadolu’da çocuklara da verilen isimlerdendir.

Bu yıldızlara ilişkin Orta Asya’nın Türk öbeklerinden Yakutlar dahil birçok söylence üretmiş insanlık.

Issız gökyüzünü izlerken “Ülker yıldız kümesini” ilginç bulmuşlar, çok beğenmişler.

Gözlemleriyle bu yıldızlarının 5 Mayıs gününün 6 Mayıs’a bağlandığı akşamdan itibaren görünmediğini, 6 Kasım akşamı gün batımından sonra tekrar ortaya çıktığını ve bir dahaki yıl 5 Mayıs akşamına kadar gökyüzünde görünür kaldığını fark etmişler.

Ülker yıldızlarının 6 Kasım’la birlikte gökyüzünü süslemeye başlamasının; insanlara kışın yaklaştığını, zor günlerin kapıda olduğunu uyarması olduğunu düşünüyorlardı belki.

Doğanın uykuya çekilip insana sağladığı besini kısıtlamasının yanı sıra kışın soğuğu insanın en çekindiği, önlemli olması gereken olgulardandı.

Ülker’in 6 Mayıs’ta kaybolması da o günden itibaren havanın, bir daha soğumamak üzere ısınacağını, baharın yeryüzüne iyice yerleşeceğine işaretti.

Belki de bu bağlamda insanlar, iklime karşı tutumlarını belirlerken, bu coğrafyada yılı 6 Mayıs ile 6 Kasım arasında ikiye bölmüşler.

İlk bölüme “Hıdrellez”, ikinci bölüme “Kasım” demişler.

Osmanlı döneminde de kullanılan bu takvim Anadolu’nun özellikle kırsal kesiminde ve yine özellikle Batı Anadolu ve Balkanlarda yakın zamana kadar dikkatle izlendi.

Havaya, suya, toprağa “Cemre” düşmesi, “Kocakarı soğukları”, “Erbain”, “Sitte-i sevr”, “Ehem buhur” gibi iklimsel süreçler hep bu takvim içinde yer aldı.

(Ülker yıldız kümesi)

***

Hızır ile İlyas’ın buluştuğu “Hıdrellez günü” bu takvim yılının başlangıcıydı.

Kasım günlerinin bitmesi iple çekiliyordu.

Ekimler dikimler ona göre yapılıyor; fırtınalar yağmur ona göre öngörülüyordu.

Sorunlardan başı kurtulmuyordu ki insanın!

Gücü tek başına doğayla ve gelecek zamanla güreşmeye yetmiyordu.

Uzun kış günlerinin bitiminde başı dara düşenlere yardıma koşuyordu Hızır ve İlyas.

(Hıdrellezde Dilek ağacı)

Ölümsüz iki yüce kişi baharı getiriyordu!

Zamanla İlyas’ın işlevi unutuldu. Denizle pek bir işi kalmamıştı kara toprakla uğraşan insanların.

Hızır kaldı dertlerine derman arayanlara çare olan.

Sıkıntıda olana “Hızır gibi yetişiyordu “O”.

5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece su kıyılarında, belki yoldaşı İlyas’ı arıyor, belki İlyas’la buluşuyor, ona dileklerini iletenlerin dileklerini yerine getiriyordu.

Baharın gelişiyle, yardım isteyenlere yardıma koşma inancı özellikle Anadolu insanlarının bilincinde tutundu.

Kimi yerlerde unutulsa bile Batı Anadolu sokaklarında yakılan ateşlerle hala yaşıyor bu inanç…

(Hızır Peygamber)

***

Bakın bir Ege kasabasında bir Hıdrellez gecesi (5 Mayıs) ve günü (6 Mayıs), evvel zaman içinde nasıl yaşanmış.

Yer yer hala yaşanıyor:

Halk inanışına göre Hızır ile İlyas peygamber her Hıdrellez gecesi sabaha doğru, gün ışımadan, şırıldayarak akan derelerin, dalgalı su birikintilerinin, engin denizlerin kıyısında dolaşır, gezinirdi.

İnsanlara yardımcı olmak, dileklerini yerine getirmek onların ilahi göreviydi.

Bu nedenle Hızır ve İlyas’la karşılaşmak, gerçekleşmesi istenen dilekleri iletmek için insanlar çırpınırdı.

Subaşları dilekte bulunanlarla dolup taşardı.

İstekler belirli işaretlerle, yazılı kağıtlarla, yere çizilen şekillerle, bırakılan minyatür maketlerle bildirilirdi.

Çömleklere saklanır, dere boyu söğüt ağaçlarının dallarına asılırdı.

Bebeği olmayan bebek, hastası olan iyilik, borcu olan para isterdi.

Hızır ile İlyas gezindikleri su kıyılarında önlerine çıkarılan bu iletileri toplar, zaman içinde değerlendirir, uygun bulduklarını yerine getirirdi.

Önemli olan bu gezici ulu kişilerin dilekte bulunanların bıraktığı işaretleri görmelerini, ayırt etmelerini sağlamaktı.

Çünkü herkes istekte bulunuyordu!

Kimin derdi yoktu ki bu geçici dünyada!

Bu nedenle su kıyılarına yakın meydanlık yerlerde büyük ateşler yakılırdı.

(Hıdrellez ateşi)

Gençler parlaklığıyla insanları çeken ateşin çevresinde toplanır, şenlik başlardı.

Şarkılar söylenir, davullar çalınır, büyük bir hevesle ateşin üstünden atlanırdı.

Bu bir tür bahara “hoş geldin”, kışa “güle güle” bayramıydı.

***

Hıdrellez akşamları ateş yakacak odun, tahta toplamak özellikle çocukların en büyük eğlencesiydi.

Evde yemeğini yiyen çocuklar, karanlığa aldırmadan, hemen evden fırlardı.

Çalı çırpıların tutuşturulmasıyla yakılan ateşin görkemli olmasına çalışılır, kullanılmayan eşyalar, eskilik ne var ne yoksa yakılırdı.

Ateşin çevresine tüm mahalleli toplanır, kendini ateşin büyülü alevlerine kaptırırdı.

Binlerce yıllık geleneği sürdüren bir törendi bu muhtemelen: Ateşin kutsanması!

Kızıl yalazalar lacivert gökyüzüne dans ederek yükselirken bulunulacak dileğin gerçekleşme olasılığını arttırmak için ateşin üstünden atlamak gerekirdi.

Paçaları, etekleri tutuşturmadan ateşi aşmak, havaya sıçramak beceri işiydi.

Gençler ateşin üstünden atlamak için sıraya girer hatta yaşlı kadınlar bile ateşin üstünden atlamaktan çekinmezdi.

Sonra sönerdi ateş.

Ortalığı bir sessizlik kaplar, gece yarısı genci yaşlısı usulca dere, göl, deniz, kıyılarına, su başına giderdi.

Birbirlerine görünmemeye çalışarak, ya su başlarındaki kumluğa dileklerinin resmini çizer, istemlerini simgeleyen oyuncaklar bırakır ya da dileklerini yazdıkları kağıtları suya salarlardı.

Gizlilik esastı. Kişiyle “Hızır” arasında özel bir ilişkiydi çünkü bu!

Herkesin umudu resimleri, maketleri ya da kağıtları Hızır’ın görmesiydi.

(Hıdrellezde ateş üstünden atlayan bir genç)

***

Neşeyle geçen akşamın, yaşlı kadınların duasıyla süren gecenin ardından Hıdrellez sabahı yeni heyecanlar getirirdi.

Genç erkeklerin genç kızların bacaklarını ısırgan otlarıyla dalamaları ayrı bir eğlenceydi.

Bacaklarına ısırgan otu değen genç kızlar, otun yakıcı etkisiyle çığlık çığlığa kalır, kaçışırdı.

Bazen bu kaçışlar delikanlıların dikkatini çekmek için iyice abartılı olurdu.

O sabah kızlar uzun etekleriyle bacaklarını örtmeye gayret eder, gene de ortalıkta görünmekten çekinmez, delikanlıların ilgisini çekmek isterdi.

Kızların peşine düşmüş genç erkekler aceleyle yol kenarında bitmiş, bahar yağmurlarıyla dikeni ve zehri güçlenmiş ısırgan otu bulmaya çalışırdı.

Belki de acı veren dikenleri olan ısırgan otunun zarif genç kızları nazardan koruduğuna inanılıyordu.

Bazı yerlerde de ısırgan otlarından oluşan demetler Hıdrellez gecesi evlerin kapılarına asılırdı. Büyüleri önler, yapılan büyüleri bozardı ısırgan otu.

Her yerde farklı renkler taşırdı Hıdrellez adetleri.

(Isırgan otu)

***

Hıdrellez kutlamaları, havaların ısınmasıyla evlerde artık gerek kalmayan sobaların kaldırılmasının ardından, ailelerin başlarında babalarıyla, konu komşu bir arada kırda, su başlarında yenilen yemeklerle biterdi.

Çobanların, varsıl ailelerin dere taşları arasında yaktığı ateşte kızartılan etin, çevrilen kuzunun kokusu, gelen geçenin ağzını sulandırırdı.

“Hızır’ın kuzusu” derlerdi ona!

Pişen etin çevrede bulunan, kuzu kesmemiş ailelere dağıtılması adettendi.

“Paylaşımcılığın” toplum düzeninde temel alındığı çok eski günlerden kalmış olmalıydı bu adet.

Daha yoksul aileler de tabii ki Hıdrellezin coşkusunu kaçırmak istemez, hanımların pişirdiği otlu tepsi böreklerini yanında ayranla iştahla yerlerdi.

(Hıdrellezde kuzu çevirme)

Tabii ki dere sularında yosunlu taşlarla oynayan küçük çocuklarına birer parça börek muhakkak ayrılırdı.

Böyle dost ortamında sazı olan saz çalar, sesi güzel olan bildiği türküleri, şarkıları seslendirirdi.

Aileler küllenmiş korun üzerine koydukları çaydanlıklarda pişen çayla günü sonlandırır, delikanlılar bakkallardan edindikleri ucuz şarapla, büyüklere fark ettirmediklerini sanarak sarhoş olurlardı.

Açık havanın etkisiyle içtikleri tadı buruk şarabın ölçüsü kaçar, bulanan midelerini rahatlatmak, içtiklerini, dışarı çıkarmak için çalı diplerine koşarlardı.

Delikanlıların acemiliklerini gülümseyerek izleyen babalar, sofrada çay bardağına konmuş renksiz ve susuz rakılarını ağır ağır yudumlarlardı.

(Hıdrellezde kadınlar)

***

Hıdrelllez yüzlerce yıllık bir gelenektir!

2017 yılında da “UNESCO Somut Olmayan Dünya Kültürel Miraslar Listesi”ne alındı.

Yüzlerce yıldır Anadolu’da ve birçok yerde yaşıyor, yaşatılıyor.

Duymasak da “O” bize sesleniyor:

Bin bir çeşit hayat gailesine, geçim sıkıntısına, tüm bireysel ve toplumsal olumsuzluklara rağmen baharla birlikte çok şey yeniden değişiyor, oluşuyor.

(Bahar)

Bütün bunlar baharın anlamını sorgulatıyor bize.

Dertlere deva olunabileceğini!

Her şeyin değişebileceğini!

Yaşamın güzelliğini ve sürekliliğini!

Yaşama sevincinden başka ne ki bahar!

(Not: Bu yazının oluşmasında ve resimlerin kullanılmasında yazarın 2009 yılında yayınlanan “Kına Rengiydi Deniz” kitabından ve çeşitli internet bilgi kaynaklarından yararlanılmıştır).

Sefa Taşkın

Address

İNKILAP MAHALLESİ BANKALAR CADDESİ AK BANK ARKASI KAPALI ÇARŞI Z/19 BERGAMA/İZMİR
Pergamon
37500

Telephone

+905352022220

Website

https://www.kureseltv.com/, https://www.kureselradyo.com/

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Manşet Kuzey Ege posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Manşet Kuzey Ege:

Videos

Share

Category


Other Pergamon media companies

Show All