16/09/2024
Oltuda yaşanmış Geçmiş zaman ALAY YOLU aşkları;
Birbiri ile telefonda yanlışlık araması sonucu tanışan iki genç arkadaş olurlar. zaman içinde sıkı bir dostluğa dönüşen beraberliklerini zedelememek için hiçbir zaman birbirlerini görmemeğe, fiziki özelliklerinden bahsetmemeye karar verirler.
ısimlerin, şekillerin olmadığı sadece ruhların derinliklerinden gelen en samimi duyguların dile getirildiği zaman ve mekan unsurlarından soyutlanmış bir birliktelik içinde sürer telefon ve mektup dostlukları.
ve bir gün bakarlar ki birbirlerini tamamlayan iki varlık olmuşlar. Telefonla görüşmedikleri mektuplar gecikmeye başlansa gün hatta saat olmamaya başlamışlar. adeta nefes alış gibi doğal bir bütünleşme, isim takamadıkları bir aşk gelişmiş içlerinde. tüm beşeri sıfatlardan sıyrılmış, bambaşka bir halmiş bu.
aradan geçen zaman zarfında, artık kesinlikle birbirlerinden asla kopamayacaklarına inandıkları gün; tanışmaya ve evlenmeye karar vermişler.
ve ikisinin de çok iyi bildikleri Alay yolu yine çok iyi bildikleri bir alanda olan ıhlamur ağacı altında buluşmak üzere anlaşmışlar.
hanımın elinde kırmızı güller ve dudaklarında sevgi dolu bir gülümseme olacakmış. erkek ise hiçbir alamet taşımayacakmış.
nihayet beklenen gün gelmiş. genç erkek sözleştikleri yere yaklaştıkça kalbi duracak gibi oluyormuş. ışler biraz değişmeye başlamış kalbinde. ya çok çirkin bir kadınsa sevdiceği, ya kör, topal ya da .....ise. biraz hata yaptığını düşünür gibi olmuş ama çabuk savmış bu kendine ve aşkına yakışmayan düşünceleri zihninden.
Karşıda elinde bir gül tutan ve sağa ,sola bakınan hanımı görmüş. İçi hop etmiş fakat dudaklarında beliren düş kırıklığını biraz olsun giderebilmek için bir, iki derin nefes almış ve son derece kararlı adımlarla hanımın yanına yaklaşmış.
Başı kapalı, saçları ara,ara beyazlamış, yüzü yaşadığı yılların derin izleri ile azda olsa buruşmuş fakat dudaklarında güzel bir o kadar da şaşkın bir tebessümle kendine doğru yaklaşan genç erkeğe bakıyormuş. gözleri bin bir soru ile kıpırdıyor, yorgun gözkapakları arada bir feri kaçmış gözbebeklerini uzaklara yönlendiriyor ama olgun yaştaki kadın gözlerini genç erkeğin bakışlarına kilitlemeye çalışıyormuş.
zihninde çeşit, çeşit zıt fikirlerin koşuştuğu genç adam bir, iki yutkundu ve gücünün son raddesindeki bir hıçkırıkla,
"merhaba aşkım. nasılsın." dedi.
kadere teslim olmuştu. söz vermişti. biliyordu her şey olabilirdi. bir an gözlerini kapadı ve yazışmalarını ve telefonda konuşmaları hatırlamaya çalıştı. onca duygu dolu kelimeler, sevda yüklü vaatler, parlak gelecekler nasıl olmuştu da bu yaşı geçmiş hatunun kaleminden,sözcüklerinden dökülebilmişti. bir türlü inanamıyordu fakat gerçek gün gibi ortadaydı.
kadının elinde tuttuğu kırmızı güller aldı ve tarif edilemeyen bir duyguyla çiçekleri öptü. sonra elini uzattı ve,
"hadi kalkmana yardım edeyim aşkım. buradan uzaklaşalım. " dedi.
olanları anlamsız gözlerle seyreden kadın dudaklarını o ana kadar susan ilk defa konuşarak sesini duyurdu,
"ey delikanlı, ben yıllardır bu kelimeyi unutmuş ablan olacak yaşta bir kadınım. neler oluyor anlayamadım ama o gülleri elimden niye aldın. onları bana şu ilerde oturan genç kız verdi. birini bekliyormuş, burada buluşacaklarmış. gelirse benim tarafımdan bu gülleri ona verir misin demişti. ben de o genci bekliyordum. yoksa o sen misin?"
genç adam bir an soluksuz kaldı, boğazında düğümlenen hıçkırık ve karmakarışık duygularla kadının işaret ettiği yöne baktı. Başka bir Ihlamur ağacı altında bir çift sevgi ve minnettarlıkla parlayan Cenneti andıran göz kendisine gülümsüyordu. telaşla kadının ellerini öptü ve gülleri ona tekrar vererek işaret edilen tarafa koşmaya başladı. genç kız da ayağa kalkmış onu bekliyordu.
"seni izledim. şayet gülleri almayıp geri dönseydin sessizce buradan uzaklaşacaktım. seni doğru tanımışım aşkım.
İŞTE GERÇEK AŞKIN ANLAMI BUYDU...Acaba bu aşkı yaşayan çift kimdir..