02/07/2023
SİVAS FACİASINI DA, BAŞBAĞLAR KATLİAMINI DA; AYNI DIŞ ODAKLAR VE TAŞERONLAR YAPMIŞTIR!..
Türkiye'nin birlik ve dirliğini bozmak isteyen dış güçler ve işbirlikçiler; sağcı-solcu, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, dinci-devrimci diye sinsi ve asabi ayırımları körüklemekten hiç vazgeçmemişlerdir. İşte vahşi Sivas-Madımak yangını ile, hemen bir hafta sonraki Erzincan-Başbağlar köyü saldırısı da, aynı çevrelerin bir tertibidir ve bir iç savaşı tetikleme niyetlidir.
Bizdeki solcu ve mason kesimin, sürekli Sivas olaylarını gündeme getirip sahiplenmesi, ama Başbağlar faciasını yok farz etmesi ise bunların insanlık kriterinin ve karakter seviyesinin bir göstergesidir.
Ama sevinilecek bir durumdur ki, hem Sünni hem de Alevi Müslümanlar, bu iğreti ve iğrenç kışkırtma ve istismarı fark etmiştir ve solcu-mason şebekenin kahbeliklerine gelmemektedir.
Çünkü, laiklik ve ilericilik kisvesine bürünen bu masonik çetenin tek gayesi, kendi gizli saltanatlarının sürdürmektir.
15 Yıldır Kanıyor, Ama Masonlar ve Solcular, Görmüyor ve Kınamıyor!
Başbağlar kaçıncı sınıf sayılıyor?
Sivas Madımak Oteli'nin içindekilerle yakılması sonucu ölenler için her yıl büyük törenler düzenleniyor ve katliam lanetleniyor. Ama, aynı hafta içinde Erzincan'ın Başbağlar köyünde yapılan katliam ise adeta unutturulmaya çalışılıyor. Failleri de hâlâ meçhul bulunuyor!.
Erzincan'ın Kemaliye İlçesi'ne bağlı Başbağlar Köyü'nde 5 Temmuz 1993 tarihinde çoğu yaşlı ve kadın 33 kişinin vahşice şehid edildiği katliam aradan geçen 15 yıla rağmen ilk günkü acıları hâlâ yüreklerde hissettiriyor.
Başbağlar Köyü Güzelleştirme ve Kalkındırma Derneği Başkanı Mehmet Aydın, medyanın kendilerine yer vermemesinden de şikâyetçi olarak, "Sivas'taki katliamı en ince ayrıntısına kadar vermeye çalışan medya bize uygulanan vahşeti görmezden geliyor. Oysa biz hiçbir politik çıkarı olmayan, sade vatandaştık. Bu zulüm bize reva görüldü. Ve görmezden gelerek bu acılarımızı artırıyorlar" ifadelerini kullanıyor.
Sivas vahşetini gören medya Başbağlar'ı görmüyor, duymuyor.
Sivas'ta 2 Temmuz 1993 yılında Madımak Oteli'nde 37 kişinin yakılmasının intikamını almak için yapıldığı öne sürülen kıyım ile Madımak olayının birbiriyle bağlantılı olduğu iddiaları gündeme taşınmıştı. Ancak aradan geçen senelere rağmen her iki katliamın aydınlatılması noktasında herhangi bir sonuca ulaşılamadı. Öte yandan Sivas'ta ve Başbağlar'da yaşanan olaylarla ilgili Türkiye ve yurtdışında birçok dernek ve kuruluş, anma törenleri düzenleniyor. İstanbul, Sivas ve Erzincan başta olmak üzere birçok ilde feryatlar yükseliyor. Ancak Sivas'taki vahşeti gören masonik medya, Başbağlar'da yaşanan katliamı yıllardır görmezden gelmeye devam ediyor.
33 şehid, 30 dul, 70 yetim ve yok edilen bir köy
Akşam namazı saatinde köye gelen teröristler ilk olarak camide bulunan 22 kişiyi dışarı çıkarıyor. Daha sonra bütün köylüleri tek tek evlerinden çıkaran caniler, evinden çıkmak istemeyen Nurettin Aydın'ı vurup evini ateşe veriyor. Şakir Aydınlı, Süleyman Orhan, Nazife Baltacı ve 14 yaşındaki oğlu İbrahim Baltacı'yı da kurşunlayarak katleden katiller, evleriyle birlikte yakıyor. Kadın ve çocukları Övce Deresi'ne götürerek kadınların ziynet eşyalarını yağmalayan alçaklar, cami, cami lojmanı, köy odası, okul ve lojmanı, evler ve arabaları da ateşe veriyor. Sivas olaylarının hesabını soracaklarını belirttikleri söylenen teröristler, verilen komut üzerine köylüleri yaylım ateşine tutuyor.
Burada 27 köylüyü katleden vahşi barbarlar, arkalarında 33 ölü, 30 dul kadın, 70 yetim ve enkaz halinde bir köy bırakarak gecenin karanlığında ortadan kayboluyor. Kaçan militanlardan bir tanesi bile yakalanıp adalet huzuruna getirilemiyor!?.
Sürekli Sivas Faciasını Kaşıyıp, Başbağlar Katliamını Hiç Konuşmamak, İşte Bu Solculuk ve Masonluktur!...
Vahşi Sivas katliamının her yıldönümünde bazı kişiler ve çevreler bu konuda bir yığın yalanlar uydurup, kışkırtmalar yapıyor. Sünnî olsunlar, Alevî olsunlar, bütün halkımıza bazı gerçekleri duyurmamız ve hatırlatmamız gerekiyor;
1. Sivas hadisesi bir Sünnî-Alevî çatışması değildir. Sünnî ve Alevî Müslümanlar böyle bir tuzağa çekilmek isteniyor.
2. Bu hadise yüzde yüz kasıtlı, planlı bir provokasyondur. Derin güçlerin, Derin devlet'in, Türkiye'yi bölmek ve parçalamak isteyen Kriptoların işi olduğu gizleniyor.
3. Sivas faciasından birkaç gün sonra, Erzincan'ın Başbağlar köyünde, camiden çıkan otuz küsur Müslüman vatandaş vahşi ve gaddar şekilde kurşuna dizilerek şehit ediliyor, katiller bulunamıyor. Hiçbir suçu olmayan zavallı otuz küsur vatandaşın kanları yerde kalıyor. Kimse sahip çıkmıyor!
4. Sünnî ve Alevî vatandaşlar kardeştir, vatandaştır. Onların arasını açanlar, bu konuda provokasyonlar yapanlar şeytanlık düşünüyor.
5. Sivas hadiselerinden önce, agresif ateist Aziz Nesin ve hempaları bir yığın kışkırtma yapmış, faciayı dolaylı şekilde hazırlıyor. Dünyanın birçok medenî ve demokrat ülkesinde yasaklanmış olan Şeytan Âyetleri adındaki kitabı Nesin Türkçeye çevirtip yayınlamaya başlıyor.
6. Kirli derin devlet hadiseleri, faciayı önlemek için hiçbir tedbir almıyor.
7. Faciadan sonra Büyük Millet Meclisi tarafından yaptırılan tahkikat raporunda belirtildiği gibi üzücü Sivas hadisesi tertiptir, önceden kasıtlı şekilde hazırlanmış bir senaryodur.
8. Bazıları Madımak otelinin müze yapılmasını istiyor. Mağdurları düşünen yok. Bu yaranın kaşınıp kokuşması ve halkımızın kapışması amaçlanıyor. Peki Başbağlar köyü faciası ne olacak? O zaman buranın da bir açık hava müzesi, ulusal bir şehitlik haline getirilmesi gerekiyor!
9. Madımak otelinde, hadiseler esnasında iki suçsuz ve masum vatandaş vahşi ve gaddar bir şekilde ismi bilinen bir kişi tarafından tabanca ile katl ediliyor. Bunlar niçin konuşulmuyor?
10. Sivas faciasının tertipli, kasıtlı, planlı olduğuna dair Sivaslı Alevî bir gazeteci meslekdaşımız da hala feryat ediyor, lakin kimseye sesini duyuramıyor!
Hep Sivas faciasından bahs edip, Başbağlar katliamından hiç bahs etmemek insafa, adalete, eşitliğe, vicdana, vatanseverliğe nasıl sığıyor?
Yoksa, Başbağlar köyünde öldürülenler vatandaş ve insan mı sayılmıyor? Bu alçakça tavır, Türk solculuğunun ve masonluğun kafa yapısını yansıtıyor.
CHP lideri Baykal niçin avaz avaz Sivas diyor da, bir kere bile niçin Başbağlar diyemiyor?
Başbağlar köyünde kışkırtma falan olmadı. Sarp dağlar arasına sıkışmış, ulaşımı çok zor, kendi halinde fakir bir köydü. Ahalisi yüzde yüz mâsumdu, suçsuzdu, devlete, millete bağlı insanlardı.
Onlar Müslüman oldukları, Sünnî oldukları için öldürülüyor!
Kimse onlardan bahs etmiyor. Kimse onların haklarını aramıyor. Kimse Başbağlar'ın şehitlerine ağıt yakmıyor.
Zalimlere, hainlere, derin fitnecilere, kan dökücülere, bu halkı birbirine düşürmek isteyenlere ve bunların arasındaki masonik merkezlere ve dış güçlere ve soysuz katillere lanet yağıyor.
Allah'ın gazabı peşlerini bırakmıyor.
Şehitlere ise sürekli rahmet iniyor ve cennet müjdeleniyor.
Yüzde yüz masum şehitlerin haklarını aramayanlara, ağzına bile almayanlara ise nefret çoğalıyor![1]
Pir Sultan Abdal Şenlikleri Kutlama Komitesi Başkanının ilginç itirafları!
Bakınız, Mehmet Talay, sosyal demokrat kökenli emekli bir tarih öğretmeni ve eski Kültür İl Müdürü. SHP Sivas il örgütü ile SHP'li milletvekilleri Azimet Köylüoğlu ve Ziya Halis'in referansıyla 1993'de Sivas Kültür İl Müdürü olarak atandı. O tarihte Kültür Bakanı ise SHP'li Fikri Sağlar'dı.
Daha sonra atandığı Antalya Kültür İl Müdürlüğü görevindeyken 1998 yılında emekli olan Talay, şimdi Antalya Ekspres Gazetesi'nde (www.antalyaekspres.com) köşe yazarlığı yapıyor.
İşte bu Mehmet Talay Bey, Şamil Tayyar'a, Sivas katliamıyla ilgili tarihi itiraflar içeren bilgiler gönderiyor.
Mesajında şöyle diyor: ‘Bu milletvekili ve bakan hakkında size yazacaklarım, daha önce kimse tarafından bilinmeyen ve bugüne dek bende saklı kalan bazı gerçeklerdir.
‘Bildiğiniz gibi demokrasi tarihimizin en kara lekesi olan 2 Temmuz 1993 günü yaşadığımız Madımak Faciası olayında ben il kültür müdürüydüm. Olaya neden gösterilen Pir Sultan Abdal Şenlikleri'nin düzenlenmesinde bakanlığım adına kutlama komitesi başkanlığını yürütüyordum.'
‘Şenlik kapsamında bakanlığımız tarafından 2 önemli adım atıldı. Birisi Banaz köyündeki anfi tiyatronun yapılması, diğeri de olayların nedenlerinden birisi olarak gösterilen Pir Sultan Abdal Heykeli'nin yapılıp Sivas'a gönderilmesidir. Heykel 25 Haziran 1993'de Sivas'a gönderildi. Valilik kanalıyla kültür merkezi bahçesine yerleştirilmek üzere kaidesi yapıldı, açılışa hazırlandı.'
Katliama 1 saat kala?!
(SHP'li Kültür Bakanı) Fikri Sağlar şenliklere katılacaktı, bakanlık 3 kez müdürlüğe faks gönderdi, ancak son anda iptal edildi.
İlk faks 30 Haziran 1993'de gönderildi, Fikri Sağlar'ın 1 Temmuz saat 14.30'daki anıt açılışına katılacağı haber verildi. İkinci faks, 1 Temmuz günü geldi ve bakanın 2 Temmuz saat 14.30'da açılışa katılacağı, ardından Banaz'a geçeceği iletildi. Üçüncü faks, 2 Temmuz günü saat 11.30 sularında çekildi ve Sağlar'ın Sivas'a gelmeyeceği bildirildi. (Bütün bunlar dikkat çekici çelişkilerdi..)
Sivas Pir Sultan Şenlikleri Kutlama Komitesi Başkanı Mehmet Talay, şu kritik soruya cevap arıyor: ‘Fikri Sağlar, neden 3 kez program değiştirmeye mecbur kalmıştı ve saat 13.30'da başlayan Madımak olaylarından bir saat önce programını tümüyle iptal edip Sivas'a gelmekten niçin kaçınmıştı?'
Eski müdürün can alıcı başka soruları da var:
- Acaba devletin çeşitli istihbarat örgütleri Bakan Sağlar'ı: ‘Sivas'a gitmeyin olaylar çıkacak' diye uyarmış mıydı?
- Eğer böyle ise, olayların çıkacağı ve insanların can güvenliği olmayacağı konusunda neden valiyi ve ilgilileri arayıp durumu anlatmadı?
- Acaba, istihbarat teşkilatlarında bir görev aldığından dolayı mı bu bilgileri kimseyle paylaşmadı?
- 12 Eylül döneminde cunta onayı ile seçilenlerin oluşturduğu Danışma Meclisi üyesi olmasından dolayı, birilerine diyet borcu mu vardı?
Devam ediyor: ‘2 Temmuz'un yıldönümünün kutlanıp tartışıldığı şu günlerde eminim Fikri Sağlar vereceği cevaplarla yakın tarihin bu çözülmemiş olayı ile ilgili yeni açılımlar sağlayacaktır.'
Kaynak:MİLLİ ÇÖZÜM DERGİSİ
https://www.millicozum.com/mc/astos-2008/sas-facsini-da-baaar-katlmini-da-ayni-diodaklar-ve-taronlar-yapmiir
ASKER-SİVİL,
ALEVİ-SÜNNİ KARDEŞTİR
Sevip sevilelim, dünya fanidir
Alevi Sünni’si, kardeştir canlar!
Cana kıyan hain, bil ki canidir
Sünni Alevi’si, kardeştir canlar!
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!
Kur’an Kitabımız, Muhammed Rasül
Pirimiz Ali’dir, Hak dosta vusül
Pişman gözyaşıyla, eyleriz gusül
Türkleri Kürtleri, kardeştir canlar,
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!
Allah’ı bilenler, âlimdir âlim
Kul hakkı yiyenler, zalimdir zalim
Sabırlı ol dostum, hep halim salim
Kadını erkeği, kardeştir canlar
Teröre kalkışan, kalleştir canlar!
Sadık sahabeler, saadet kolu
Kerbela Mevlâ’ya, şehadet yolu
Yunus Hacıbektaş, Pir Anadolu
Alevi Sünni’si, kardeştir canlar!
Düşmanlık sokanlar, kalleştir canlar!
Fitne fesat kişi, bizden uzaktır
Ayrılık gayrılık, büyük tuzaktır
Anadolu bize, ana kucaktır
Yerlisi göçmeni, kardeştir canlar
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!
Çağdaş Firavun’dur; AB, ABD
Onlar tezgâhlıyor, darbe arbede
NATO ve Gladyo, arka perdede
Bunları gizleyen, kalleştir canlar
Askeri sivili, kardeştir canlar!
Ahlâkı kıt olan, aklı kısadır
Mücevher yok ise, o boş kasadır
Hor görme âşıkı, belki İsa’dır
Güneyli kuzeyli, kardeştir canlar
İkilik sokanlar, kalleştir canlar!
Asil bir yönetim, adil düzendir
Halkını doyurup, o aç gezendir
Zalim Yezitler ki, halkı ezendir
Zengini fakiri, kardeştir canlar
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!
Allah Muhammet’te, eyler tecelli
Ehlibeyt Ali’yle, bulur teselli
Ölüm bir doğuştur, hoş gör eceli
Alevi Sünni’si, kardeştir canlar!
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!
İmanla ölürsen, kurtuldun ebed
Musalla taşında, faydasız kamet
“Kul hüvallah ahed, Allahüs Samed”
Âdem’in nesliyiz, kardeşiz canlar,
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!
Mü’min gayret ehli, hayra seğirtir
Emeksiz bir ekmek, haram zehirdir
Tek deryaya akar, hayat nehirdir
Sünni Alevi’si, kardeştir canlar!
İkilik çıkaran, kalleştir canlar!