Adem Salcıoğlu Rota 37

Adem Salcıoğlu Rota 37 Kastamonu Gezi Rehberi

KOCAMAN BİR ACI...Merhaba dostlar. Geçtiğimiz hafta başına, ülkemizi ve milletimizi derinden yaralayan büyük bir felaket...
17/02/2023

KOCAMAN BİR ACI...

Merhaba dostlar. Geçtiğimiz hafta başına, ülkemizi ve milletimizi derinden yaralayan büyük bir felaket haberiyle uyandık malum.

Milyonlarca insanımızı doğrudan etkileyen, onbinlerce canımızı yitirdiğimiz, belki de son yüzyılın en büyük felaketiydi yaşadığımız.
Öncelikle yitirdiğimiz canlarımıza rahmet, yakınlarına başsağlığı, sabır ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.

Açıkçası geçmiş olsun demeye dilim varmıyor. Yakınlarını, evini kaybedenler için bu yara öyle kolay kolay geçecek gibi değil malesef.

Hem bir yandan, bu büyük felaketten yeterli dersleri çıkartmadan, gerekli adımları atmadan, ivedi önlemleri almadan geçip gitmemesi, belki de çok daha fazla hayrımıza olacaktır.

Zira, özellikle 99 depreminden itibaren başlayan süreçte, deprem ve afet bilincine dair geldiğimiz noktada, çok da yol aldığımızı söylemek pek mümkün görünmüyor.

Tablo ortada...

Tamam, elbette bu büyük felaketin vurucu şiddeti kesinlikle çok fazla idi. Ancak bu durum asla bahanemiz ve savunmamız olamaz.

Neden?

Birincisi biz deprem ülkesiyiz. Coğrafyamız doğudan batıya fay hatlarıyla döşeli. Bunu biliyor muyuz? Biliyoruz. Yıllardır uzmanlar uyarıyor mu? Peki, gereken önlemleri gönül rahatlığı ile aldık diyebiliyor muyuz? ..
Sanmıyorum!..

99 depreminden itibaren gerek bilimsel çalışma ve açıklamalar, gerekse bizatihi depremlerin kendisi sürekli bu gerçeği bize hatırlatmaya ve uyarmaya çalışmadı mı?

Her deprem sonrası üst perdeden yapılan açıklamalar, üzerinden kısa bir zaman geçer geçmez unutulmadı mı?

Alınmak istenen önlemlere dair projeler, gündelik çıkarlara hitap etmediği için ya raflara kaldırıldı ya da doğrudan çöp kutusuna gönderiliverdi!

İşte bu nedenle bu afetin büyüklüğü, ortaya çıkan felaketi açıklamak için asla bahanemiz olamaz!

Ortaya çıkan feci tabloya, afetin şiddetini bahane edemeyeceğimize dair ikinci örnek ise, yıkım alanlarında adeta bir anıt gibi sapasağlam ayakta kalmış yapılardır.

Bu yapılar bizlere, işimizi düzgün yaptığımızda, hakkıyla yaptığımızda, dürüstçe yaptığımızda, karşılaşacağımız afetler sırasında en az zararla kurtulabileceğimizi gösteren en somut delillerdir.

İşte onca yönetmelik ve kanuna rağmen daha yepyeni binalar un ufak oluyorsa; sorunu aramamız gereken yer kanunlar değil ahlakımız olmalı kanımca.

Çünkü ahlakını yitirmiş olanlar her türlü kanuna rağmen işi kitabına uydurmayı bir şekilde beceriyorlar.

Kontrol ve denetim mekanizması da aynı ahlaki zaafiyete düştüğünde, birkaç kişinin bireysel menfaatleri uğruna, binler, milyonlar ızdırap çekebiliyor.

Evet kardeşim, bu felaketler ahlaksızlık yüzünden oluyor. Ancak afet değil ahlaksızlık yüzünden olan, o afeti felakete çeviren şey ahlaksızlığımız.

Mal hırsımız, bencilliğimiz, sürekli ve sonsuz kazanma hevesimiz yüzünden bir işi en iyi şekilde yapmayı değil de, aptalca bir düşünce ile çalarak çırparak, insanları aldatarak güya en kazançlı şekilde yapmaya çalıştığımız sürece, küçük ya da büyük bir şekilde daima felaketlere maruz kalmamız kaçınılmaz olacaktır.

İşte gerçek ahlaksızlık budur!..

Yeryüzü de, tıpkı tüm canlılar gibi, insan gibi, hayvan gibi, bitki gibi yaşayan canlı bir organizmadır.

Kendi yaşam döngüsü içerisinde sürekli bir değişim halindedir. Biz insanlar için bir felaket olan depremler ya da diğer yeryüzü olayları, onun kendi varlığını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için kaçınılmaz eylemlerdir belki de!

Biraz araştırısanız ya da araştırmışsanız, dünya var oldu var olalı ne gibi değişimler geçirdiğini bilirsiniz.

Mesela duymuşsunuzdur mutlaka, Devrekani ilçemiz sınırlarında yer alan Beyler Barajı civarında bir deniz canavarına ait fosil çene bulunmuştu. Dinozor nesli dönemine ait. Denizlerin Dinozoru olarak kabul edilen dev bir deniz canlısı. Ne işi vardı bu canlının Devrekani’de? Dinozorlar döneminde, yani yaklaşık 70 milyon yıl önce Anadolu bir deniz, okyanus tabanı idi. Depremler oldu, seller oldu, fırtınalar koptu, buzullar eridi, dağlar patladı ve coğrafya değişti. Tabi hala da değişmeye devam ediyor.

Eğer kıyamet kopmaz, dünyanın sonu gelmez ise bundan milyonlarca yıl sonra bambaşka bir dünya olacak. Bizim insanoğlu olarak sahip olduğumuz zaman kavramı ile yeryüzünün sahip olduğu zaman kavramı çok farklı. Bizim için koca bir ömür olan yaşam süresi, yeryüzü ve kainat için belki de kısacık bir nefes dilimi.

Yani demem o ki, bizim afet olarak tanımladığımız doğa olayları, kainatın normal yaşam döngüsü içerisinde sıradan olaylardan.

Ve bunlar yeryüzünün yaşamsal döngüsünü sürdürebilmesi için mutlak olması gereken hadiseler belki de.

Ve bizler hiçbir şekilde bu afetleri önleme kudretine sahip değiliz.Afetleri önleyemeyiz ancak tedbir alarak felaketleri önleyebiliriz.

Gerçek İslam inancında bir kural vardır; Önce tedbir sonra tevekkül...
Tedbir almadan tevekkülün faydası yoktur.

Sınırsız kadercilik anlayışı ile kulun yaptığı hatalar sonucu sebep olduğu hadiseleri, Allah’a, Onun takdirine bırakması ancak Allah’a iftira hükmü taşır.

Yüce Rabbim Şura Suresinde ne buyuruyor;
“Başınıza gelen her musibet, ellerinizle yaptıklarınız sebebiyledir. O yine de çoğunu affeder.”

Yani deprem bölgesi olduğunu bile bile, dayanıksız yapılar yapar, insani ya da ilahi uyarıları hiçbir şekilde dinlemezseniz, bu yüzden başınıza gelenlere de kader diyemezsiniz !

Dostlar, artık şu büyük felakette bize bir ders olsun ne olur. Farkında mısınız? Çocuklarımızı yalnızca maddi motivasyonlar ile yetiştirmeye çalışıyoruz. Sürekli daha kolay ve daha çok nasıl para kazanılır hedefleriyle koşulluyoruz. Ev okul ve sokak eğitimimiz sürekli “maddi kazanç” sorgulaması ve yönlendirmesi içinde. En temel saygı kriterimiz para...

Bu koşullarda yetişmiş bir insan, yaptığı işlerde ancak toplumca güdülendiği amaçlar doğrultusunda çalışacaktır. Nedir o amaçlar?

Para ve güç!

Bu motivasyonla çalışan insan ne hakka ne de hukuka riayet eder. Sürekli en kısa zamanda en kolay yoldan koşullandığı amaca ulaşmak için çalışır.

Daha fazla geç olmadan, iyice geç olmadan çeki düzen verelim kendimize. Bu felakette de gördük ki, milletimizin, toplumumuzun yardımlaşma ve zor günde birlik olma duyguları gerçekten çok güçlü. Gelin bu güzel hasleti, bu güzel özelliğimizi sağlam ve ahlaklı bir toplum kurma konusunda, eğitim ve bilimsel çalışmalar konusunda, gelişim, ilerleme konusunda da değerlendirelim ve bir seferberlik başlatarak yepyeni bir toplum inşa edelim.

Bırakalım artık o ya da bu çıkar hesapları için birbirimizi suçlayıp aşağılamayı.

Hele hele zor günümüzde olsa yapmayalım ötekileştirmeyi, yok saymayı, hakareti, aşağılamayı.

Biz bize muhtacız.

Bu ülke, bu millet gelişecek ve ilerleyecekse, birey olarak hepimizin arzusu isteği buysa eğer, bunu ancak birlik olarak, birlikte hareket ederek başarabiliriz.

Dileyen dilediği inanca ve düşünceye sahip olsun. Her insan Allah ile olan hesabını kendisi verecek. Biz insanların yaratıcı ile olan bağlarını sorgulamak ve kurcalamak yerine, onların toplumsal ahlakına ve faydalarına bakalım. Topluma faydalı bireyler yetiştirelim.

Bu çağrım her türlü inanç ve düşünce grubuna eşit mesafededir.

Aksi halde bu topraklarda millet olarak huzur bulmamız, güvende olmamız imkansız. Dileyenin dilediği oyuna iştirak edip piyon olma görevimizi layıkıyla yapmaya devam eder dururuz.

Haydi bu elim felaketi sebep kılalım ve sorgulayalım kendimizi. Kendi kendimizi yargılayalım.

Eminim sağduyu ile bunu yapabildiğimizde, birçok sorunumuz anında, kendiliğinden son bulmuş olacak...

Sağlık, güven ve huzur dileklerimle. Hoşçakalın...

16 Şubat 2023 - Nasrullah Gazetesi

😥🤲🤲🤲
06/02/2023

😥🤲🤲🤲

03/02/2023

İnebolu Kaymakamlığı ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) iş birliğinde yürütülecek olan ‘Serada Üreten Kadınlar’ projesi kapsamında İnebolu Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından kurs açılacak.

Kadın ve gençlere yönelik seracılık kursuna katılmak isteyenler İnebolu Halk Eğitim Merkezi’ne başvurabilecekleri bildirildi.
Kaymakam Ahmet Vezir Baycar öncülüğünde hazırlanan ve Karaca Mahallesindeki 2 dönüm alanda uygulanacak seracılık projesinde istihdam edilecek kadınlar bu kursa katılabilecek.

İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden yapılan açıklamada; ‘’ Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı ve İnebolu Kaymakamlığı iş birliği yürütülecek ‘Serada Üreten Kadınlar’ BAKAP projesinde potansiyel fayda sahiplerinin eğitileceği Sebze Yetiştiriciliği kursu için ilgilenenlerin İnebolu Halk Eğitim Merkezine başvurmaları gerekmektedir.’’ Denildi.

🔗 https://www.inebolupostasi.com/inebolu/kadinlar-serada-ureterek-guclenecek-h2159.html

31/12/2022
"Rıfat Ilgaz bu memleketin önemli bir değeri idi. Ben onu anlatmak için çok çalıştım, çok uğraştım. Son yıllarda güzel g...
20/12/2022

"Rıfat Ilgaz bu memleketin önemli bir değeri idi. Ben onu anlatmak için çok çalıştım, çok uğraştım. Son yıllarda güzel gelişmeler olsa da, hala bu memleket Rıfat Ilgaz'ı anlayamadı, kıymetini bilemedi. Bu bayrak artık sizde, siz gençlerde..."

Böyle demişti Aydın abi, Rıfat Ilgaz ve Hababam Sınıfı üzerine yaptığımız söyleşide. Gıygaşuk'da yayınlamak üzere yapmıştım bu söyleşiyi. Hiçbir yerde anlatmadıklarımı sana anlattım demişti. Bir film hayali vardı Rıfat Ilgaz ile ilgili. Ben de belgesel yapma isteğimden bahsetmiştim ilerleyen zamanda. Çok hoşuna gitmişti. Yapalım demişti...

En azından röportajı görmesini çok isterdim. Dün haberi aldığımda, üzüntüm sadece Aydın Abiyi kaybetmiş olmak değildi. Yetişememiş olmak, geç kalmış olmaktı aynı zamanda...

Gençlerimize sesleniyorum. Çok çalışmamız gerekiyor. Bu işler birkaç kişi ile olacak gibi değil. Herşey maddiyat ile de ölçülemez. En azından 2-3 projeyi maddi beklenti olmadan memlektiniz için yapın. Daha fazla geç kalmayalım. Tutalım değerlerimizi birkaç köşeden, elbirliği ile kaldıralım. İyice geç olmadan, daha da geç olmadan...

Tek tesellim, bu röportajı yapabilmiş olmak. Rıfat Ilgaz ve Hababam Sınıfı hakkında belkide hiç duymadığınız bilgiler göreceksiniz...

Gıygaşuk 2. sayısı Aydın Abi'nin anısına yayınlanacak...

Beni tanıyanlar, memleketime olan sevgimden şüphe duymuyordur sanırım. Ben memleketime dair küçücük de olsa fayda ve far...
17/12/2022

Beni tanıyanlar, memleketime olan sevgimden şüphe duymuyordur sanırım. Ben memleketime dair küçücük de olsa fayda ve farkındalık sağlayabilmek uğruna, çok sevdiğim mesleğime dair birçok hayalden ve hedeften vazgeçtim.

Şimdi bunu niye yazdım. Derdim kendimi anlatmak, hele hele kendimi övmek, önemlileştirmek filan asla değil. Birazdan söyleyeceklerim, memleket düşmanlığı ile yorumlanmasın diye..!

Sevgili dostlar, zaman zaman Sosyal Medya'da değerlerimize dair gelişigüzel iddia edilen bazı özellik yakıştırmalarına karşı yorum yaparak not düşmeye çalışıyorum. Paylaşım sahipleri de haklı olarak bana itiraz ediyorlar.

Haklılar çünkü bahsi geçen bilgiler ulusal basında yayınlanmış, resmi kurum ve kişilerce ifade edilmiş, hatta ve hatta akademik tez ve makalelere bile konu edilmiş.

Ben şahsen zerre miktarda dahi yalan ve abartıdan nefret eden birisiyim. Abartı ve uydurma bilgilerle değerlerimize değer katmak değil, ancak onları değersizleştireceğimizi düşünüyorum.

Sırf bu yüzden, çok iyi gitmesine, bol övgü ve alkış almasına rağmen Rota37 serisini durdurdum ben. Çünkü çoğu kez ezbere bilgilerle yapmaya çalıştığım çekimlerde hüsrana uğradım. Rota 37'nin yayınlanan 13 bölümü var. Çok dikkat etmeme rağmen bu bölümler içerisinde de, az da olsa hatalar yaptım. Ve belki elimde 3-5 bölüm daha çıkaracak çekimleri çöpe attım.

O zaman anladım ki, kendim araştırma yetisi kazanmadıkça, sorgulama ve ayıklama, ayırt etme yetisi kazanmadıkça ben doğru bir iş yapamayacağım.

Bu konuda epey bir mesafe aldık. İnşallah, eğer nefesim yeterse canım memleketime güzel çalışmalar, umutlar bırakabileceğime inanıyorum.

Elbette bu güne, çok ama çok azınlık da olsa, katkılarının karşılığını ölçemeyeceğim çok kıymeti dost ve hocalarımın desteği ile geldik. Toplumumuz şu an önemsemese de, anlayamasa da, geldiğimiz nokta hayal bile edilemeyecek işlerin temel kazıklarını çakmış durumda. Aslında bu çalışmalar "BİZ" kavramının gücüyle çok ama çok daha büyük ve hızlı olabilirdi. Ama toplumsal hastalıklarımız maalesef buna engel olmakta.

Burada şu notu da düşmem gerekiyor; bazı yakın dostlarım bu sürece dair benim hatalarımı düşünüp, bazı birliktelikleri benim bozduğumu ifade edebilirler. Doğrudur, istemeden de olsa hatalarım olmuştur. Hiçbir zaman hatamı ve eksikliğimi saklamak gibi bir derdim olmadı. İster istemez birçok farklı iş ile uğraşırken sağa sola çarpıp kırdıklarınız da oluyor maalesef. Fıkıhta bir kural vardır; ameller niyetlere göre hüküm bulur. Sanırım bunların bazıları da hastalıklarımıza bahane edilmekte.

Şimdi, asıl mevzuya gelirsek, ILGAR Mağarası dünyanın 4. büyük ya da 4. derin mağarası DEĞİLDİR. Ve bu bilgiyi inanın teyid etmek, doğrusunu öğrenmek de ZOR BİR ŞEY DEĞİLDİR. Ülkemizde birçok mağara kulübü var. Mağaracılık Federasyonumuz ve Mağara Veritabanı var. Sorunuza anında karşılık bulabilirsiniz. Buna rağmen söylentinin yaygınlığına sığınıp yanlışta ısrar etmek ne kadar akıllıca bir davranıştır. Şimdi peki diyelim ki bu gerçeği kabul ettik, o zaman ILGAR'ın değersizleşeceğini mi düşünüyorsunuz da, ısrarla bunu dile getirmekten kaçınmıyor ya da doğrusunu araştırma ihtiyacı hissetmiyorsunuz.

Aynı şekilde VALLA Kanyonu da dünyanın 2. derin kanyonu değildir. Valla kanyonunun duvar yüksekliği birbirinden farklı olarak 900, 800 ya da 1.200 mt. olarak ifade ediliyor. (Daha bunda bile emin değiliz) Bu derinlik ile 2. sırada olmamız mümkün değil. Bunu anlamak zor da değil. Google da bile yapacağınız dikkatli ve detaylı bir arama ile 15 dakika içerisinde işin doğrusunu anlayabilirsiniz.

Aynı şekilde burada da sorayım. Bu gerçeği kabul ettiğimizde VALLA değersizleşecek mi?

Gerek ILGAR gerekse VALLA, gerçek özellikleri ile hem bizim hem de dünyamızın gözbebeği. Onların gerçek değerlerini anlamak, anlatmak ve değerlendirmek varken, çok özür diliyorum, durumun farkında olan profesyonellerin haklı olarak bir tarafları ile güldüğü iddialarımız bize ne kazandırmakta...

Evet Kastamonulu entellektüeller ilgi göstermese de (çok kıymetli hocalarımı ve dostlarımı tenzih ediyorum. Onlar sayısal çoğunluğun çok ama çok azınlığı olduklarından genelleme yapıyorum. Onların isimlerini her yerde her zaman ifade ediyorum ve etmeye devam edeceğim), evet Kastamonulu entellektüeller ilgi göstermese de, dostlarımızla birlikte "BİZLER" çalışmalarımıza devam edeceğiz.

2023 çok daha güzel ve verimli olacak. Buna tüm kalbimle inanıyorum. Selam ve Dua ile...

İnebolumuzun, Kastamonumuzun efsane güzeli için çalışmaya devam...İnebolu Kütüğü, ya da namıdiğer İnebolu Denk Kayığı, u...
16/12/2022

İnebolumuzun, Kastamonumuzun efsane güzeli için çalışmaya devam...

İnebolu Kütüğü, ya da namıdiğer İnebolu Denk Kayığı, uzun zamandır üzerine detaylıca çalışmak istediğim önemli bir konu idi. Zaman zaman ulaştığım bilgi kırıntılarını not almıştım. Kayık yapımının gündeme gelmesi ile birlikte, kıyıda köşede tozlanmış bilgileri yeniden kurcalayarak konu üzerine yoğun bir çaba sarfettim bir hafta boyunca. Sonunda daha önce bir türlü ulaşamadığım harika bilgilere ulaştım.

Başarı; bir şeye ne kadar kafa yorduğunuz ve üzerine gittiğinizle doğrudan ilgili bir süreç. Siz kafa yordukca, o an için sonuca gidememiş gibi görünsenizde, aslında belli bir çözümleme gerçekleşmiş oluyor. Burada sır devamlılıkta. Pes etmeden çalışmaya devam ederseniz, bir noktada açılamaz gibi görünen kilitler açılıveriyor, karmakarışık parçalar mucizevi şekilde birleşiveriyor.
İşte nihai noktada bu bilgiler, hem Mehmet abimin eliyle şekil bulacak kayığımızın yapımında, hem de belgesel çalışmamızda oldukça fazla işe yarayacak.

Bu süreçte katkıları için, sevgili ağabeylerim Lütfü Seymen, Mustafa Fakazlı ve Gemi Mühendisi Hüseyin Çoban hocama çok teşekkür ediyorum.

Ayrıca süreci başlatarak, benim rafta tutup ara ara ilgilendiğim bu konuyu yoğun bir şekilde gündeme almama sebep olan kıymetli kaymakamımız Sn. Ahmet Vezir Baycar'a çok teşekkür ediyorum.
Kayığın yapım süreci oldukça zorlu ancak çok kıymetli. Bu kayığın yapımını gönüllü olarak üstlenen Mehmet Aksoy abime de özellikle teşekkürü bir borç biliyorum.

Yine bu gün kayığın bazı masraflarının Tuncay Aslandağ ağabey tarafından karşılandığını öğrendim. Bu desteği için Tuncay abime de çok teşekkür ediyorum.

Ve bu süreçte kim ne katkı vermişse, onlara da müteşekkirim.
İnebolu Kayığı; hem tarihi kültürel bir değer olarak, hem de turizm açısından iktisadi bir kıymet olarak çok ama çok önemli. Bu açıdan yüreğinde "memleket" diye bir çarpıntısı olan herkesi de sürece katkı vermeye davet ediyorum... 🤲

Cümleten iyi akşamlar efendim...🙂

Efsane geliyor... 🙂İnebolu Kaymakamımız Sn. Ahmet Vezir Baycar'ın isteği ve himayelerinde, Türk Denizciliği'nin efsane ş...
10/12/2022

Efsane geliyor... 🙂

İnebolu Kaymakamımız Sn. Ahmet Vezir Baycar'ın isteği ve himayelerinde, Türk Denizciliği'nin efsane şehri İnebolu'nun efsane kayığı olan Denk Kayığı ya da namıdiğer İnebolu Kütüğü, Mehmet abimin ellerinde yeniden can bulacak...

Ben de, efsanenin yeniden doğuşuna, aşama aşama şahitlik ederek, bu süreci sizlere bir belgesel şeklinde aktarmaya çalışacağım.

Ayrıca, Büyük İstiklal Yolu Belgeseli'miz için de önemli bir sorun çözülmüş olacak...

İnebolumuza, Kastamonumuza HAYIRLI OLSUN... 🤲🙂

Bu süreçte kimin desteği ve katkısı olmuşsa ve olacaksa, bir İnebolu evladı olarak hepsine yürekten teşekkür ediyorum.

Rahmetli Mustafa Yaşar abime de selam olsun. Bu vesile ile onu da rahmet ve minnetle anıyorum...

Sonbaharın son demlerinde,doğanın renkleri...Bu renkleri kaçırma, doğaya çık...📍 Çaykıyı / İnebolu / Kastamonu
04/12/2022

Sonbaharın son demlerinde,
doğanın renkleri...

Bu renkleri kaçırma, doğaya çık...

📍 Çaykıyı / İnebolu / Kastamonu

Address

Kastamonu

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Adem Salcıoğlu Rota 37 posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Share