KARAKOÇAN HABER GAZETESİ

KARAKOÇAN  HABER GAZETESİ Karakoçan'ın Güçlü Sesi
(178)

18/08/2024
Burası Kovancılar Kayalık (Kaylığ) köyü arka tarafı ve  KARAKOÇAN Sarıcan Karagöl yaylasından çıkılıyor.Fotoğraf Video: ...
18/08/2024

Burası Kovancılar Kayalık (Kaylığ) köyü arka tarafı ve KARAKOÇAN Sarıcan Karagöl yaylasından çıkılıyor.

Fotoğraf Video: Muttalip BUTASIN çok teşekkürler...

18/08/2024
18/08/2024

ÇEVLİK DÖŞEME KARAKOÇA'DA

İslam Ümmetinin Yetimleri Kürtler *                 HÜNKAR DOĞAN  yazdı        İslam dini MS 610 yılında Arabistan'ın Me...
18/08/2024

İslam Ümmetinin Yetimleri Kürtler *
HÜNKAR DOĞAN yazdı

İslam dini MS 610 yılında Arabistan'ın Mekke şehrinde ortaya çıkmıştır. İslam, başlangıçta Mekke'nin zengin ve güçlü kabilelerinin baskıcı rejimine karşı ezileni savunan, zamanına göre eşitlikçi ve özgürlükçü bir hukuk uygularken peygamber döneminden sonra Hulefâ-yi Râşidîn döneminin son halifesi olan Hz. Ali öldürüldükten sonra dört halife donemi de sona ermiş ve başlangıçta eşitlik ve özgürlük vaad eden İslam hukuku, adeta karşıdevrime uğrayarak tamamen Arap milliyetçi politika izleyen, başkenti Şam olan Emevi devleti Kureyş kabilesinin ümmeyye ailesinden Muaviye tarafından kuruldu. Bu dönemde bilim ve felsefe alanında ciddi bir gelişme olamsa da cihat ve bununun sonucunda elde edilen ganimetlerle Arap toplumunun zenginleşmiş olması ve himayelerine aldıkları diğer toplumlara karşı hoş görüşlüsüzlükler nedeniyle farklı milletleri biraraya gelmesi ile oluşan birliktelik, Emevi hanedanligini devirip Sasani bürokrasi mirası etkisinde Abbasi hanedanlığı yerini almıştır. Diğer bir deyişle Abbasi devleti kurulmuştur.

Abbasi döneminde de Emevi dönemi kadar baskı ve ayrımcılık olmasa da savaşlar sonucu elde edilen ganimetler Arap ve Fars coğrafyasına taşınmıştır. Bu coğrafyada Abbasilerin ardılı sayılabilecek Tahiriler, İslam'ın Şii mezhebini benimseyen Safeviler kurulmuş, günümüzde de Fars milliyetçisi İran İslam devleti olarak varlığını sürdürmektedir.

7. yüzyılın ortalarında Emevi ve Abbasiler tarafından kılıç zoru ile Müslüman olan Türkler bu toplumlarda mevali olarak görülmüştür. Abbasi halifesi Mutasım zamanında orduya asker olarak alınmaya başlayan Türkler zamanla göçlerle sayıları artmaya başlaynca devletin sınırlarına akıncı birlikler olarak yerleştirilmiştir. 11. Yüzyılın başlarında başlangıçta uc beylikleri olarak Anadoluya yerleşen Türkler kurdukları beylik ve devletlerde ilk zamanlar Fars kültürünün etkisi altında kalsa da Osmanlılar dönemine gelindiğinde kutsal emanetlerin İstanbul'a getirilmesi ile kendilerini İslam halifesi olarak görmeleri bunun neticesinde de gaza ve ganimet anlayışı ile güç ve servet Türklerin eline geçmiştir. 20. yüzyılın başlarında Osmanlı develinin yıkılmasıyla Anadoluda onun kimisine ardılı kimisine göre artığı olarak kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur.

Yukarıda kabaca anlattığım sıkıcı hikayenin özeti; İslam dini ortaya çıkarken adalet ve eşitlikten bahsederken emeviler döneminden itibaren bir kırılım yaşayıp devletlerin hakim ideolojisi ve erk'in kaynağı haline gelerek başlangıçta Arap toplumuna sonra Fars toplumuna daha sonra da Anadolu'ya en son gelen Türk toplumuna güç, servet ve devlet kazandırırken taa Hz Ömer döneminde İslamlaşan ve İslamiyet'in yayılması uğruna savaşan Ortadoğu'nun kadim halklarından olan Kürt halkına ne servet ne güç ne de bir devlet bahşetmemiştir.

Günümüzde de arap milletine ait birçok yönetim varken Türklere ait bir çok yönetim varken Farslara ait yönetim varken Kürt halkına ait tek bir yönetim bulunmamaktadir. Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletlerinin sınırlarında sıkışan Kürt halkı bırakın bir yönetime sahip olmayı bundan 30-40 yıl öncesine kadar varlığı bile bu devletler ve miletler tarafından inkar edilip tarihin bir çok döneminde olduğu gibi günümüzde de zulme uğruyor, katlediliyor ve yok sayılıyor. ( 1988 de Halepçe katliamı ve 2014' te ezidi soykırımı toplu halde yakın tarihte öldürülen, kaçırılan ve satılan Kürtlerin yaşadığı büyük vahsetlerdir. Ki bu vahşetleri yapanlar hep kendilerine Müslüman diyenler tarafından gercekleştirilmiştir.)

Bilal Habeşi, Habeşistanlı bir köleydi ve ulema, Bilal Habeşinin ezan okurkenki sesinin güzelliğinden bahseder. Bilal Habeşiye ezan okutmakla anlatılmak istenen Bilal'in sesinin güzelliği değil bir kölenin mekkeli zengin bir Kureyşli kadar özgür, bir Kureyşliye eşit sayılmasıdır ve bu nedenle Bilal Habeşiye ilk ezan okutuldu. Günümüz Müslüman halkları Bilal'in köle iken özgürleşmesini unutup sesnin güzelliğinden bahsediyor. Yani özü, amacı unutup şekle bakıyor. İslam ümmeti özü ve amacı unutmasaydi yanı başında yıllardan beri katledilen, zulüm gören Kürt halkına sırtını döner miydi. İslama göre İslam'a bu kadar hizmet eden Kürt halkı diğer milletlerle eşit değil midir? Tüm İslam alemi Filistin halkının 8-9 aydır uğradığı zulmü görüyor da yıllardan beri Kürt halkının uğradığı zulmü, haksızlığı, yok sayılmışlığı, katliamları görmezden gelmesinin sebebi bunu yapanların Müslüman olmaları mıdır? Müslümanın kanı Yahudiye haramdır da Müslümana helal midir?

Köleleri özgürleştiren, eşit sayan İslam ümmetinden özgür insanları köleleştirmeye çalışan İslam ümmetine.

* Başlıkta yeralan cümle Dr. Fehmi Şinnavi'ye aittir. Aslında bu cümle 1400 yıllık Ortadoğu'nun ve İslam dinin, ümmetinin, siyasetinin, zulmünün, tarihinin özetidir, vicdanıdır ya da vicdansızlığıdır. Bu 1400 yılda nice tarih kitapları yazıldı, nice romanlar yazıldı, nice hikayeler, nice efsaneler anlatıldı, nice türküler söylendi, nice şiiler okundu, nice kanlar akıtıldı, nice ağıtlar yakıldı ve daha nice niceler... Hiç biri ne Arap'a, ne Farisi'ye ne de Türk'e Kürtleri analatmaya, kabullendirtmeye yetmedi... Ama Kürtler de Kürt olmaktan hiç bir zaman vazgecmedi... Daha nice tarihler, romanlar yazılacak, nice hikayeler, efsaneler anlatılacak, nice şiiirler, türküler okunacak ve belki nice ağıtlar yakılacak ve daha nice niceler...

Hünkar DOĞAN

BEYDERE VE COBUR KÖYÜ YOLUNDA MEYDANA GELEN TRAFİK KAZASINDA 6 KİŞİ YARALANDIKarakoçan'da Akşam saatlerinde Gündeğdi  Co...
17/08/2024

BEYDERE VE COBUR KÖYÜ YOLUNDA MEYDANA GELEN TRAFİK KAZASINDA 6 KİŞİ YARALANDI

Karakoçan'da Akşam saatlerinde Gündeğdi Cobur Köyü mevkiinde Trafik kazası meydana geldiği, trafik kazasında 6 kişi yaralandı.

12 AT 457 plakalı araç kullanan Ü. Ç. (23) Beydere Köyünden Gündeğdi ( Cobur) köyü istikametine seyir halindeyken, dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesinde virajı alamayıp yolun sol tarafında bulunan şarampole takla atarak düştü. Olay da araçta bulunan 6 kişi yaralandı.

Meydana gelen trafik kazası olayında 12 AT 457 plakalı araç sürücüsü Ü. Ç.(23) araç içerisinde bulunan; G. Ç. (47), M. A. Ç. (14), E. Ç.(13), B. B. (41) ve F. G. (42) isimli şahıslar yaralandı. Yaralılar Ambülans ile Karakoçan Devlet Hastanesinde yapılan müdahalenin ardından Elâzığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi'ne sevk edildi. Yaralıların hayati tehlikesi bulunmamakta. Konu ile ilgili olarak Karakoçan Nöbetçi Cumhuriyet Savcısı soruşturma başlattı.

Karakoçan'da Fırtına - yağmur .. Yolçatı'da A 101'in tabelası düştü
17/08/2024

Karakoçan'da Fırtına - yağmur .. Yolçatı'da A 101'in tabelası düştü

Bugün Cumartesi Pazarı.. geç kalmayan..
17/08/2024

Bugün Cumartesi Pazarı.. geç kalmayan..

17/08/2024

CUMARTESİ PAZARI bugün... yetişen alıyor...
Karaçorlu Mesut abinin bostan ürünleri.. bitti kalmadı

17/08/2024

ORTADOĞU'NUN AÇMAZI VE KÜRTLER
HÜNKAR DOĞAN yazdı

Bundan beş bin yıl önce, düzenli tarıma ilk geçiş ve ilk kentlerin kuruluşu da yine burada Ortadoğu'da gerçekleşti. Tarımın sağladığı zenginlikle ve bollukla birlikte, tarım sayesinde ilk kez düzenli artı ürün burada ortaya çıktığından tesadüfi artıkların şölenleri yerine, dönemsel ve düzenli kutlamalar olan bayramlar ve tatil günleri ilk kez burada doğdu. Tanrı altı günde evreni yarattıktan sonra yedinci günde dinlenmeyi ilk kez burada akıl etti. Doğanın bahardaki uyanışı burada bayramlaştırıldı. Kıtlık ekonomisindeki çocuk kurbanlarından hayvancılığın bolluk ekonomisine uygun hayvan kurban etmeye ilk kez burada geçildi ve bu devrimler ilk kez burada bayramlaştırılarak insanlığın hafızasına kazındı.

Ama tarım ekonomisine geçiş insanlığı sadece kıtlıktan kurtarmakla kalmadı, bunun bir de kefareti oldu: bu aynı zamanda uygarlığın yani sınıfların, paranın, devletin, yazının da ortaya çıkması demekti. Yazı, yani bilgi ağacının meyvesi, yani uygarlığa geçiş aynı zamanda masumiyetin yitirilişi, Cennet’ten kovulma idi. İnsanoğlu Cennet’ten kovulup, yeryüzü Cehennem’ine burada, Ortadoğu'da düştü. Yine burada Habil ve Kabil adlı kardeşler arasındaki ilk cinayetin bir tarlada işlenmesi bir rastlantı değildir

Tarımla birlikte ilk kez şehirler, yazı, rahipler, ticaret, para, tüccarlar, sınıflar, devlet, ordular, siyaset, yani özetle uygarlık da ilk kez bu topraklarda ortaya çıktı.
Bu gün Avrupa’nın, Avrupa Uygarlığının temeli olarak kendine mal etmeye çalıştığı Klasik Yunan Felsefesi bu toprakların ürünü ve zirvelerinden biridir.

Avrupa’da doğan kapitalizmle birlikte tüm dünyaya yayılan, Orta Doğu ve Akdeniz uygarlık alanının üç büyük tek tanrılı dini, Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam bu topraklarda doğdu ve gelişti. Hz.İbrahim ve Hz.Muhammet bu topraklarda kervancılık yapıyor, bu toprakların binlerce yıllık geleneklerinden süzdükleriyle peygamberleşiyorlardı. Roma’nın evrensel boyutlarının yansısı ilk evrensel din, Hz. İsa aracılığıyla bu topraklarda doğuyordu. Dicle, Fırat ve Nil nehir boylarında doğan uygarlık, binlerce yıl boyunca, tıpkı su yüzündeki bir yağ damlası gibi yavaş yavaş yayıldı. Tüm Akdeniz’in Doğusu, Afrika’nın kuzeyi ve Avrupa’nın Güneyini kapladı.

Fakat bölge bugün, bu göz kamaştırıcı geçmişiyle tam bir zıtlık içinde yoksulluk, gerilik, çatışmalar ve perspektifsizlik içindedir. Doğanın ona bahşettiği petrol ve su gibi zenginlikler onun en büyük felaketi olmuştur. Ama sadece doğa tarihinin ona bahşettikleri değil, insanlık tarihinin ona bahşettiği zenginlikler de, yani binlerce yıllık kökleri olan kültürler, diller, dinler de, yani bizzat kendi tarihi de onun bir felaketi olmuştur.

Bölge, sadece maddi zenginliklerinin soyulması karşısında değil, tarihinin çalınması karşısında bile tarihini savunamaz durumdadır. Bu zengin tarih uluslar tarafından yağma edilmektedir. Bu toprakların çocuğu olan Hıristiyanlık, bu toprakların binlerce yılık tecrübe ve bilgi birikiminin bir sentezi olan “Klasik Yunan Felsefesi”, bilimi ve sanatı, Batı ve yeni yaratılan Avrupa Ulusu tarafından Avrupalılığın bir bileşeni olarak bölgenin tarihinden ve bilincinden çalınmaktadır.

Orta Doğu’nun tarihi uluslar ve ulusçular tarafından çalınmakta, kendilerini dine, dile, etniye göre tanımlayan ulusların mülkiyetine geçirilmektedir. Hz. İbrahim ve Hz. Musa Siyonist ulusçularca; Hz. Muhammet Arap ulusçularınca; Hz.İsa Avrupa ve başka Hıristiyan nüfuslu ulusçularca çalınmıştır. İyonyalı ya da Atinalı veya Egeli Filozoflar Yunan ulusunun mülkiyetine geçirilmiştir. Saddam Nabukadnezar’ın Irak; Türkler Sümer ve Hitit ve Osmanlıların Türk; Mısırdaki yöneticiler Neferetit ya da Ramses’in Mısır ulusundan olduğuna yemin etmektedirler.

Bölge, kendi tarihini mülkiyetine geçiren bu gerici ulusçulukları ve ulusları mülksüzleştirmeden, kendi tarihiyle barışmadan; Hz.Muhammet’i Arapların, Hz. Musa ve Hz. İbrahim’i İsrailli Siyonistlerin; Hz. İsa’yı Avrupalıların; Sokrat, Aristo, Arşimet veya Sofokles’i Greklerin ve Avrupalıların; Nabukadnezar’ı Saddam veya Iraklıların; Sümerleri, Hititleri, Osmanlı’yı ya da Köroğlu’nu Türklerin mülkiyetinden kurtarmadan tekrar tarihine uygun bir kimliğe kavuşamaz.

Bu gün, tüm Orta Doğu, “Verimli Hilal” de denen bölge, tarihindeki en büyük yol ayrımlarından biriyle karşı karşıya bulunmaktadır. Bölge, ya “etnilerin”, “dinlerin”,“kültürlerin”, “ulusların” birbirini boğazladığı bir mezbahaya dönecektir; ya da bu “etniler”, “dinler”, “kültürler”, “uluslar” yepyeni bir atılım için bir birikim ve zenginlik; bölgeyi yüzlerce yıldır çektiği acılardan kurtaran bir zemberek olacaktır.

Ortadoğu nasıl oldu da maddi ve manevi zenginliklerinin böyle soyulması karşısında suskun ve çaresiz kaldı ve bu soyguna suç ortağı oldu?
Bu sorunun tek cevabı, onun tarihini yağma eden, yirminci yüzyılın kabusu olan uluslar ve ulusçuluktadır.
Ulusların birbirini boğazlamasına ve her dil, din veya etninin bir ulusal devlet oluşturmasına karşılık düşen “Balkanlaşma” kavramının bu bölgedeki bir yarımadanın adını taşıması rastlantı değildir. Din, dil ve aşiretlerin birbirleriyle çatıştığı kaos ortamlarını tanımlamakta kullanılan “Lübnanlaşma”nın da yine dünün bu uygarlık beşiğinden bir bölgenin adını taşıması da rastlantı değildir.

Ve bugün zaten yüzyılın başında Balkanlaşmış Orta Doğu, yeniden bir Balkanlaşma ve Lübnanlaşma felaketine doğru dolu dizgin yol alıyor. Bu gidişi tersine çevirmenin tek yolu, bölgeyi böyle “Balkanlaşma” ve “Lübnanlaşma” felaketlerine sürükleyen tarihsel mekanizmayı anlamaktan geçer.

Bu tarihsel mekanizmanın anahtarı; uluslar, ulusçuluk ve ulusçulardır.
Kökeni Ortadoğu olan, Yahudilik inancının kast sitmine bir tepki olarak doğan Hristiyanlık inancı, gerek Yahudilik gerekse pagan inançlarını benimseyen toplumlar ve devletler tarafından uzun yıllar boyunca zulme uğradıktan sonra Roma imparatorluğunun resmi inancı olarak benimsemesiden sonra devlet resmi ideolojisine dönüşüp yayılmış, bölgedeki siyasi güçlerden daha güçlü, toplumların sosyal siyasal ilişkilerine etki eden düzenleyen bir üst yapıya dönüşmüş ve Avrupa tarihinde nerdeyse bin yıllık sürecin karşılığı olan ortaçağa kiliseler çağı olarak damgasını vurmuştur.
16. Yüzyıldan itibaren başlayan reform hareketleri 17. Yüzyılda başlayan aydınlanma ve özelikle 18. Yüzyıl sonlarında ve 19. Yüzyıl başlarında sanayi alanındaki gelişmeler daha çok, kilisenin etkisinin fazla sinmediği kuzey ve iç kesimlerde ve genelde Protestan nüfusunun yoğun olduğu Avrupa böğlerinde kilisenin baskıcı totaliter yönetimine bir karşıdevrim niteliğinde başlayıp ulusal hareketlere dönüşüp burjuva sınıfının yönetiminde ulusal devletler kurulmaya başlamıştır. Kısaca kilise ile özdeşleşmiş, kilisenin yönetimindeki krallıklardan aklın öncülüğünde rasyonel demokratik ( yani herhangi bir dine, dile ve etniğe dayanmayan yurttaşlık bağı ile bağlı olan) ulus devletler kurmuşlardır.

Bu demokratik ulus devletler başlangıçta herhangi bir dine, dile ve etniğe dayanmayan kanun önünde her insanı, dini, etniği ve dili eşit gören ulusal hareketler iken 20. Yüzyılın başında tekrar karşıdevrime uğrayıp başlangıçtaki sahip olduğu toprak parçasına dayanan demokratik ulusal devletler dine, dile ve etniğe dayalı gerici ulus devletlere dönüşmüştür. Bunun en güzel örneği Hi**er Almanya’sıdır. Bu gerici ulusçuluk 2. Dünya savaşı ile insanlık tarihinin en büyük kıyımıyla ekonomik çöküşüyle sonuçlanmıştır. Bu tarihten sonra Avrupa kendi içlerinde, ulusun tanımından bütün dinsel, etniksel ve dilsel tanımları dışlayarak sorunun üstesinden gelmeyi başarabilmişlerdir.

Bu ulusal hareketlerden Osmanlı imparatorluğu da nasibini almış ilk isyanlar ve kopuşlar balkanlarda başlayıp 1. Dünya Savaşı'nda Araplar ve en son Ermeniler ayrılarak ulus devletlerini kurmuşlardı.
Osmanlı devletinin en son bakiyesi olan Türkler de ulusal bilinç, İttihat ve Terakki ile başlayıp daha sonra Türk burjuva, sınıfının, Müslüman gemen sınıfının ve ( Rum ve Ermeni burjuvasine karşı) Musevi ve Sabetaycıların da desteğini alan askeri bürokrasisinin yansıması olan Türk ulusçuluğu, Balkan ve Anadolu’nun Hıristiyan halklara dayanan ulusçuluğunun aksine, onlar gibi Osmanlı’nın egemenliğinden kurtuluşun bir aracı değil, Osmanlının egemen sınıfının egemenliği ve imtiyazlarını korumasının bir aracıydı.

Bu ulusçuluk Alman emperyalizminin Hint yolunu açmak ve Rusya’yı arkadan kuşatmak için geliştirdiği Panislamizm ve Pantürkizm ideolojilerinin de etkisiyle her zaman emperyal ve ırkçı bir karakter de taşıdı. Ama aynı zamanda bu ulusçuluk, Rum ve Ermeni burjuvazisi karşısında Müslüman ahaliden bir Türk ulusu yaratarak kendine dayanacağı bir kitle yaratma ihtiyacı içindeki Musevi ve Sabetaycı liman şehirleri burjuvazisinin de çıkarlarının da bir ifadesiydi. Türk ulusalcılığı Osmanlı devlet sınıfları ile Levant’ın Musevi burjuvazisinin çıkarlarının bu çakışmasını sembolize ediyordu. Böylece Müslüman Osmanlı devlet bürokrasisi ve liman şehirlerinin Yahudi ve Sabetaycı burjuvazisi, Türk ulusunu kendi suretinde yarattı. Ama kendisi, İslam zırhıyla zırhlandığı için dil ve din haricinde, bizzat Yunan ve Ermeni uygarlıklarının mirasını sürdüren Bizans tarafından kültürel olarak fetih edilmiş bir sınıftı.

Ama nasıl Balkan ulusçuluğu Türk ulusçuluğunu kendi örneğine göre yarattıysa; Türk ulusçuluğu da Kürt ulusçuluğunu tetikledi.

Kürt ulusçuluğu, Türk ulusculuğundan farkı bir dine, dile ya da etniğe dayalı bir ulusalcılık değil Kürdistan coğrafyası, Anadolu coğrafyası ya da Ortadoğu coğrafyası üzerinde yaşayan tüm halkaların birlikte eşit yurttaşlar olarak yaşayabileceği demokratik ya da ilerici bir cumhuriyet ulusçuluğudur. Yıllardan beri halkların kardeşliği söylemini kendine bayrak edinmesinin yegâne nedeni de budur.

Kısaca Kürt ulusçuluğu ne belirli bir dile, etniğe ve soya dayanıp diğer dil ve etnikten olan halkaları yok sayan, baskılayan gerici Türk ulusalcılığı ne de İran’da veya diğer şeriat devletlerinde görüldüğü gibi ulusu, İslam’ın belli bir yorumuna göre tanımlamasında kullanıp diğer dinlerin, mezheplerin ya da laiklerin üzerinde bir baskı kuran gerici dini ulusalcılık değildir.

Son duruşmada:
Avrupa'da burjuvazinin kiliseye karşı başlatmış olduğu reform ve aydınlanma hareketi neticesinde başlangıçta demokratik ulusçuluğu başlatmış olsa da sonra tekrar karşı devrime uğrayarak din, dil ve etniğe dayalı gerici ulusalcılığa dönüşmüş Avrupa kıtasını sosyoekonomik olarak çökertmesinden sonra Avrupalılar bu gerici ulusçuluğu Ortadoğu coğrafyasına ihraç etmiştir. Orta Doğu önce etniksel ve dilsel olarak adeta Balkanlaşarak bölünmüş yetmemiş bir de dinsel ve mezhepsel olarak adeta Lübnanlaşarak tekrar bölünmeye çalışılmaktadır. Ortadoğu'nun sürekli kanamasının yegane nedeni bu gerici ulusçuluktur. Yegane çözümü de demokratik ulusçuluk yani herhangi bir dine, dile, soya, ırka ya da mezhebe dayanmayan tüm inançları, mezhepleri, etkileri ve dilleri tanıyan yaşama hakkı veren eşit yurttaşlık hukukunu tanıyan, doğal sınırlara, coğrafyaya dayalı demokratik uluslar ya da cumhuriyetler inşa etmektir. Başka da bir çözümü de söz konusu değildir.

Bölgeyi önce Balkanlaştırarak sonra da Lübnanlaştırarak emperyalist ve şirketleşmiş devletlerin sömürüsü için savunmasız durumda olmasını kolaylaştıran ve bu gün Ortadoğu'da sahip olduğu bunca zengin kaynaklara rağmen bir araya gelememesinin yoksulluk içinde yaşamasının nedeni emperyalist devletlerin desteğini alan hatta bu devletlere ait şirketlerle birlikte iş tutan, kendi rejimlerini sürdürmek için kendi halkının dini ve milli duygularını sömüren, eğitimden, bilimden, bilgiden ve akıldan uzaklaştırıp kendi inancından, kanından olan diğer hakları düşmanlaştıran, iktidarını devam ettirmek, babadan oğula devam ettirmek için kendi halkını korkutup sindiren, hukuk tanımayan, inancı kendi çıkarlarına göre yorumlayan ve yorumlatan, tutarsız korkak bir avuç iktidar eltinin, devlet elit bürokrasisinin, askeri vesayet ve bürokrasisinin, ulema bürokrasisinin dine ya da etniğe ve dile dayalı gerici ulusçuluk anlayışını kendi toplumuna dayatması, dayatılmasına göz yumması, önayak olması ve işine gelmesidir.

HÜNKAR DOĞAN

ELİF BERÇEM BATMAZ'IN KARAKOÇAN ÖZLEMİ YAZISI
17/08/2024

ELİF BERÇEM BATMAZ'IN KARAKOÇAN ÖZLEMİ YAZISI

BAY-MAR MARKET  0 507 082 72 13BAY- MAR MARKET Muhteşem yöresel peynirleri ile sizleri bekliyoruz.Bağışıklık sisteminizi...
16/08/2024

BAY-MAR MARKET 0 507 082 72 13
BAY- MAR MARKET Muhteşem yöresel peynirleri ile sizleri bekliyoruz.
Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek için doğal beslenin.
- Peynir çeşitleri,
- Salamura peynir,
- Tulum peyniri,
- Taze çökelek
- Tereyağı,
Yolçatı peynir sezonunu başlattı KARAKOÇAN - YOLÇATI’da


MEHMET BAYDAŞ TEL : 0 507 082 72 13

Medilines Hospital Elazığ
16/08/2024

Medilines Hospital Elazığ

16/08/2024

TEŞEKKÜRLER TÜRK TELEKOM MÜDÜRLÜĞÜ VE EKİP ÇALIŞANLARI

Haberimizden sonra Elâzığ’dan Türk Telekom Müdürlüğü hemen arayıp, sorunu ekipler gelip arızayı gidereceklerini söylediler... teşekkürler. Esnaflarımızın mağduriyeti bugün giderildi

AKSA DOĞALGAZ ŞİRKETİ YAPTIĞI KAZI SONUNDA İNTERNET HATTINI KOPARDI

12 Ağustos 2024 Pazartesi günü AKSA DOĞALGAZ şirketinin Kırkpınar mahallesi Atatürk caddesi. Miran Gold'un ve Başak Ekmek fırının önünde yapmış olduğu kazıdan dolayı internet hattı koparılmış ve sonrasında üstü kapatılıp gidilmiş.

Bugün Türk Telekom Ekipleri uzun uğraşlar sonucunda sorunu giderip esnafımızın ve vatandaşın mağduriyetini giderdiler. Tüm ekip çalışanlarına yürekten teşekkürler…

Anahtarı UEFA Play Station 5 salonunda unutmuşlar sahibi gidip alabilir
16/08/2024

Anahtarı UEFA Play Station 5
salonunda unutmuşlar sahibi gidip alabilir

16/08/2024

Öncesi ve sonrası
Yaşama umut ol insani yardım derneği Elazığ Şube başkanı Hamza GÜNEŞ ve ekibinin bir ailenin hayatına dokununca bakın işte mutluluğun görüntüsü..
HAMZA GÜNEŞ'E ve ekibine yürekten teşekkürler....
yardımlarınız için +90 538 817 71 88

ÖZLEM ET VE TAVUKÇULUK'TA ÇALIŞACAK BAY -BAYAN ELEMAN ARANIYOR İLGİLENENLER BİZZAT BAŞVURSUNLAR
16/08/2024

ÖZLEM ET VE TAVUKÇULUK'TA ÇALIŞACAK BAY -BAYAN ELEMAN ARANIYOR
İLGİLENENLER BİZZAT BAŞVURSUNLAR

16/08/2024

" Mükemmel değil, merhametli çocuklar yetiştirin. Karıncaları ezmeyen, ağaç dallarını kırmayan, çiçekleri ezip geçmeyen, sevgiyi hissetmeyi ve hissettirmeyi bilen çocuklar."

*DoğanCüceloğlu

Bu anahtarı Peri vadisine giderken yolda bulmuşlar  sahibi bize ulasabilir 0 535 946 20 27
15/08/2024

Bu anahtarı Peri vadisine giderken yolda bulmuşlar sahibi bize ulasabilir 0 535 946 20 27

TEŞEKKÜRLER ELAZIĞ TÜRK TELEKOM MÜDÜRLÜĞÜ Haberimizden sonra Elazığ'dan Türk Telekom Müdürlüğü  hemen arayıp, sorunu yar...
15/08/2024

TEŞEKKÜRLER ELAZIĞ TÜRK TELEKOM MÜDÜRLÜĞÜ

Haberimizden sonra Elazığ'dan Türk Telekom Müdürlüğü hemen arayıp, sorunu yarın sabah ekipler gelip arızayı gidereceklerini söylediler... teşekkürler.. esnaflarımızın mağduriyeti giderilecektir.. ...................................................................................
AKSA DOĞALGAZ ŞİRKETİ YAPTIĞI KAZI SONUNDA İNTERNET HATTINI KOPARDI

12 Ağustos 2024 Pazartesi günü AKSA DOĞALGAZ şirketinin yapmış olduğu kazıdan dolayı internet hattı koparılmış ve sonrasında üstü kapatılıp gidilmiş.

AKSA DOĞALGAZ şirketine ve Türk Telekom Karakoçan'a başvuru yapmış olmamıza rağmen ilgilenen yok.

İş yerinde büyük mağduriyet yaşıyoruz. Fatura bile kesemiyoruz.

Kırkpınar mahallesi Atatürk caddesi. Ziraat bankası karşısında. Miran Gold'un ve Başak Ekmek fırının önünde kazı yapıldı.
Bu bölgede komple hat kesik. 4. Gün oldu ve başvurumuz herhangi bir şekilde cevap bulmadı.

YETKİLİ KURUMLARIN DİKKATİNE VATANDAŞIN MAĞDURİYETİNİ LÜTFEN GİDERELİM... iş sezonunun da ticari işletmeler mağdur..

15/08/2024

📍pargasur şelalesi ☘️💧 YAYLADERE - ( XOLXOL ) - BİNGÖL
Video; İrfan Temel

14/08/2024

Orta parkta özel araç anahtarı kaybolmuştur bulanlar lütfen arasın
0 545 480 12 23

14/08/2024

Kuşlar mola yerinde Karakoçan 14 AĞUSTOS 2024

Address

Vali Saim Çotur Caddesi Belediye Karşısı. Ferhat Apt. A Blok No:1 Kat:5 D:9
Karakoçan
23600

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when KARAKOÇAN HABER GAZETESİ posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Videos

Share

Nearby media companies


Other Karakoçan media companies

Show All