Uzun süredir Türkiye’de toplumcu, laik, cumhuriyetçi, aydınlanmacı, halkçı, demokratik, bağımsızlıkçı ve bu çerçevede nitelikli ve muhalif bir televizyon kanalı yok.
Bir dönemin bazı muhalif kanallarının -yayınları bir dizi eksiklik ve sorun içerse de- bıraktığı büyük boşluk olduğu gibi duruyor. Çünkü muhalif çizgi izleyen bazı televizyon kanalları ya kapatıldı veya kapandı ya da mali ambargolar (örneğin reklam ambargosu) altında yayınını sürdüremez duruma düşerek alanı terk etti.
Bazıları ise, muhalif ya da solcu olmayı gazetecilik ve televizyon yayıncılığı için yeterli görüp, gazeteciliğin etik değerlerine ve ilkelerine özen göstermedikleri, dahası profesyonel yayıncılık yapmanın gereğini yerine getiremedikleri için başarısızlığa uğradı.
Bugün halen yayınını sürdüren kimi “muhalif” kanallar ise ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır.
Özetle, Türkiye’de bugün gerçek gazetecilik ve objektif (nesnel) habercilik alanı, ülkenin temelini oluşturan cumhuriyetçilik, halkçılık ve laiklik ilkelerine bağlı profesyonel yayıncılık sahası neredeyse boş durumdadır. Büyük bir izleyici kitlesi kendi televizyonunu beklemektedir.
Okuma alışkanlığının (okuma-yazma bilmemek değil, okuma alışkanlığı ve sürekliliği) yüksek olmadığı, sözlü kültürün halen etkin ve yaygın olduğu, dolayısıyla insanların gündelik yaşamlarının önemli bir bölümünü televizyon karşısında geçirdiği ülkemizde –ki Türkiye, kişi başına günde 5 saat televizyon izleme oranıyla dünyada birincidir- gerçeğe, bilime ve bilgiye bağlı bir televizyon kanalına olan yaşamsal ihtiyaç ortadadır.
* * *
Ülkenin ve halkın geleceği için, bu yüz kızartıcı medya ortamında bir özgürlük ve onur penceresi açmak boynumuzun borcu, gazetecilik mesleğinin namus sorunudur.
İşte TELE 1 kanalı, ülkemizin, toplumumuzun, insanlığın bu yaşamsal ihtiyacına yanıt vermek iddiasıyla yayın hayatına başladı. Gerçeğin karartıldığı, doğrunun eğilip büküldüğü, halkın haber alma ve gerçeği öğrenme özgürlüğünün yok edildiği bir basın/medya ortamında, TELE 1 bütün ülkenin sesi ve vicdanı olmaya adaydır.
Elbette biz bu kalpsiz dünyada bütün acıları dindireceğimiz iddiasında değiliz. Ancak, toplumun sorunlarına sahip çıkarak, sevinçlerimizi çoğaltacak bir rol oynayabilirsek mutlu olacağız.
Bu perspektifle, bir haber ve kültür kanalı olarak konumlanan TELE 1, sadece iç ve dış siyasal haberler veren, tartışma ve haber programları yapan bir kanal olmayacak. Eğlenceli olmayı yayın çizgisinin tamamlayıcısı olarak gören, kültür ve sanata yer veren, yaşamın bütün renklerini ekranlarına taşıyan bir anlayışı benimseyecektir. Örneğin magazin, spor, sağlık, iyi sinema, nitelikli belgesel ve vasata teslim olmayan eğlence programları da yapacağız.
Cumhuriyetin başlangıç ilkelerine bağlı, başka bir dünyanın ve eşitlikçi bir yaşamın mümkün olduğuna inanan bir yayıncılık çizgisi izleyeceğiz.
TELE 1 yayınları, tamamen profesyonel ve deneyimli bir kadro tarafından, amatör bir ruh ve özveriyle gerçekleştirilecektir. Modern ve öncü bir yayın üslubu benimsenecek, bu anlayışla 21. Yüzyılın bir ekranı/televizyonu oluşturulacaktır.
* * *
Çığırtkan, ucuz, kaba ve itici bir muhalefet tarzı ve yayın üslubundan kaçınacağız. Eleştiri ve hakaret arasındaki farka özen gösterecek, aradaki çizgiyi net şekilde çekeceğiz. Bu anlamda hiçbir felsefi tercihi, dini inancı, siyasal tavrı aşağılamayacak ve hakaret edilmesine izin vermeyeceğiz. Saygı sınırlarını, eleştirdiğimiz kesimler ve karşıtlarımız söz konusu olsa bile aşılmasını kabul etmeyeceğiz.
Gerçeğe, habere ve bilgiye dayalı profesyonel yayıncılığı esas alan bir çizgi izleyeceğiz. Bilimin yol göstericiliğini esas alacağız. Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü, demokrasiyi, özgürlük ve eşitlik ilkesini, bağımsızlığı ve kamuculuğu savunacağız. Terörün ve darbelerin karşısında olacağız.
* * *
Programlarımız geniş bir izleyici yelpazesini kucaklayacak şekilde oluşturacağız. Merkezdeki ve merkez sağdaki izleyiciyi de gözeten bir yayıncılık çizgisi izleyeceğiz. Türkiye’nin çok büyük bölümüne seslenecek, ulaşacak ve iletişim kuracağız. Kucaklayıcı ve hoşgörülü olacağız.
TELE 1, Türkiye’nin televizyonu olacak. Unutulan, terk edilen, ihanete uğrayan gazeteciliği ve televizyon yayıncılığını yeniden ayağa kaldırıp, yaşama geçireceğiz. Başka bir dünyanın ve haberciliğin mümkün olduğunu dosta düşmana göstereceğiz. Yandaş ve kendisine “merkez medya” adını takan “yanaşma” medyanın egemenliğine son vereceğiz.
Bu yolculukta ihtiyacımız olan tek şey izleyicilerimizin, Türkiye’nin aydınlık kesimlerinin ve halkımızın desteğidir. Bu desteği esirgemeyeceklerini umuyoruz.
Türkiye’nin yolunu aydınlatacağız!
Selam ve sevgiyle...