Patika Kitap

Patika Kitap Mataramızda kitab-ı hayat! https://twitter.com/patikakitap
(30)

Bu metin, dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan’da süregitmekte olan devrimin önderlerinden biri tarafından kale...
11/10/2023

Bu metin, dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan’da süregitmekte olan devrimin önderlerinden biri tarafından kaleme alınmıştır. Anuradha Ghandy, bugün dünyanın fırtına merkezlerinden yükselen proleter feminizm akımının başlıca kuramcılarındandı. Geçmişten günümüze kadın hareketi içerisindeki türlü akımların kısa ve eleştirel bir incelemesi niteliğindeki Feminist Hareket İçerisinde Felsefi Akımlar da proleter feminizmin temel metinlerinden biri kabul edilmektedir.

“Yazıları incelerken, önemli bir bilim insanı ya da akademisyen olabilecekken vicdanını bastıramamış ve etrafında gördüğü korkunç adaletsizlikler hakkında sadece oturup kuramsal çalışma yapmayı katlanılmaz bulmuş birisinin zihnini görür gibi oluyorsunuz. Bu yazılar, teori ve pratiği, eylem ve düşünceyi ilişkilendirmek için elinden gelen her şeyi yapan bir insanı ortaya koyuyor. Yaşadığı ülke ve halkı için acilen gerçek bir şey yapmaya karar veren Anuradha, bu yazılarda, bize (ve kendisine) neden liberal bir aktivist, bir radikal feminist, bir ekofeminist ya da bir Ambedkarcı değil de Marksist-Leninist olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bunu yapmak için de bizi bu hareketlerin tarihinde, rehber eşliğinde temel bir tura çıkarıyor; farklı ideolojilerin kısa ve özlü analizlerini yapıyor, fosforlu kalemle sınav kâğıdı kontrol eden bir öğretmen gibi bunların avantajlarını ve eksikliklerini tek tek işaretliyor. Kavrayışı ve gözlemleri bazen kolaycı bir slogan diline bürünse de metin, çoğu zaman derinlikli ve yer yer de okura aydınlanma benzeri deneyimler yaşatıyor. Bunlar ancak, ele aldığı konuyu tarih ve sosyoloji ders kitapları yoluyla değil de gözlem ve tecrübeleri yoluyla yakından tanımış, çok keskin bir politik zekaya sahip birisi tarafından ortaya konulabilirdi.”
Arundhati Roy

Yazar Hakkında:
Anuradha Ghandy
Anuradha Shanbag ya da kendisini bizzat tanıyanların deyişiyle “Anu,” 28 Mart 1954’te Hindistan’da dünyaya geldi. Öğrencilik yıllarında, Naxalbari Ayaklanması’nın devamcılarından İlerici Gençlik Hareketi ile tanıştı ve mücadeleye atıldı. Bir yandan öğrenci hareketinde yer aldı, bir yandan ise sosyoloji alanında yükseköğrenimini tamamladı. Ardından, bir süre Mumbai Üniversitesi’nde ders verdi. 1970’lerin sonlarındaki OHAL döneminde kentlerdeki demokratik haklar mücadelesinin ön saflarında yer aldı. 1980’lerde Nagpur’a geçti. Bir yandan üniversitede ders vermeyi sürdürdü, bir yandan ise işçi örgütlenmesinde yer aldı; ev işçileri, inşaat işçileri ve “dokunulmazlar” arasında faaliyet yürüttü, çok sayıda grevin örgütlenmesine katkı sundu. Birçok kez gözaltına alındı, hap*s yattı. 1990’larda hareketin çağrısına uyarak Bastar kırsalına gitti ve üç sene köylerde, kabileler arasında yaşadı. Daha sonra da Bastar yöresini merkez alarak mücadeleyi sürdürdü. Kırsal bölgelerde; kadın sağlığı, kadın ezilmesi, yeni demokratik devrim ve Marksizm’in temel ilkeleri gibi konularda kitle bilgilendirme faaliyetleri yürüttü. 1990’ların sonlarında ve 2000’lerin başlarında devlet baskısının artmasıyla birlikte iyiden iyiye yeraltına geçti. Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’in 2007 senesindeki birlik kongresinde merkez komiteye seçildi. Kırsaldaki mücadelenin çetin koşulları altındayken sıtma hastalığına yakalandı ve 12 Nisan 2008’de ölümsüzleşti. Hindistan’ın önde gelen komünist liderlerinden biriydi; anısı, ülkesinde ve dünya çapında hâlâ capcanlıdır.

14/03/2023

12 Mayıs 1916 tarihinde, İrlanda’daki Paskalya Ayaklanması’na önderlik ettiği için kurşuna dizilerek idam edilen James C...
09/09/2022

12 Mayıs 1916 tarihinde, İrlanda’daki Paskalya Ayaklanması’na önderlik ettiği için kurşuna dizilerek idam edilen James Connolly, yaşadığı dönemin en önemli işçi önderlerindendi. 1868’de, İskoçya’da İrlandalı göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, yetişkin ömrünün çoğunu İskoçya, İrlanda ve ABD’de sendikalar ve sosyalist örgütler içinde faaliyet yürüterek geçirmişti. Sadece birkaç yıl okula gitmiş olmasına rağmen kalemi kuvvetli bir yazar olarak öne çıkmış, sosyalizmin önde gelen kuramcılarından biri olmuştu. İskoçya’da Sosyalist, ABD’de Arp, İrlanda’da da İşçilerin Cumhuriyeti gibi gazetelerin kuruluşunda yer almış, bu yayınların editörlüğünü yapmıştı. Bir işçi örgütçüsü olarak doğrudan eylemin, işçilerin geniş çaplı birliğinin ve emeğin özgürleşmesinin önemini daima vurgulamıştı. Kuramsal düzlemde ise ülkesinin siyasal bağımsızlığının ancak ekonomik bağımsızlıkla mümkün olabileceği fikrinin kararlı bir savunucusuydu.
Kimilerine göre Connolly, sömürgeler coğrafyasından çıkan ilk devrimci kuramcılardandır; yüzyılları aşan anti-emperyalist çerçeveyi ilk geliştirenler arasındadır. Che Guevara’nın eylemciliğinin de Frantz Fanon’un yazılarının da çok öncesinde Connolly, emperyalizmin gücünü parçalayacak ve kapitalizm kâbusuna son verecek bir dayanışma imkânının taslağını oluşturmuştur. Elinizdeki bu kitapçık, onun yaşamını ilk kez çizgiye dökmektedir.

Satın almak için sitemizi ziyaret edebilirsiniz: patikakitap.com.tr

İnternet sitemizden %25 indirimle alışveriş yapabilirsiniz.
13/12/2021

İnternet sitemizden %25 indirimle alışveriş yapabilirsiniz.

Tembellik Hakkı'nın da yazarı olan Lafargue’ın alaycı bir üslupla, ibadet kitaplarında rastlanacak türden ifadelere başv...
30/07/2021

Tembellik Hakkı'nın da yazarı olan Lafargue’ın alaycı bir üslupla, ibadet kitaplarında rastlanacak türden ifadelere başvurarak kaleme almış olduğu bu kitapçık, burjuva değerlerine dönük keskin bir hiciv yazısıdır. Sermaye Dini, yazarın kapitalizmin kültürel ve ahlaki fetişlerini tiye alma hususunda ne denli başarılı olduğunu kanıtlar niteliktedir. “Günümüz ihtiyaçlarına cevap verebilecek tek din Sermaye’dir, diye şiddetli bir çıkışta bulundu büyük İngiliz istatistikçi Giffen. Sermaye, her yerde var olan gerçek tanrıdır; o kendini her formda gösterir. Parıldayan altında ve p*s kokulu tozda, koyun sürüsünde ve bir ambar dolusu kahvede, kutsal İncil yığınlarında ve pornografik gravürlerde, büyük İngiliz prezervatiflerini üreten devasa makinelerdedir o. Sermaye, tüm dünyanın tanıdığı, gördüğü, dokunduğu, hissettiği ve tattığı yegâne tanrıdır. O hepimizin hislerinde yaşar, ateisti olmayan tek tanrıdır. Salomon heveslenerek ona taptı, Schopenhauer yaşadığı hayal kırıklığına rağmen onun sarhoş edici büyüselliğini fark etti, şuursuz filozof Hartmann onun bilinçli inananlarından oldu. Diğer dinler onu küçümsediler ama insanın kalbinin derinliklerinde Sermaye’ye iman hüküm sürmektedir. Bleichrœder, Rothschild, Vanderbilt, Altın Kardeşliğinin tüm Hıristiyan ve Yahudi mensupları dövünüp, bağırıp çağırdılar: -Giffen haklıdır. Sermaye tanrıdır, yaşayan tek tanrı!”

Mehmet Atala'nın çevirisiyle...

Sol Liberalizm ve Taraf,   iktidarının hegemonya kurma sürecinde ihtiyaç duyduğu argümanların Taraf gazetesi eliyle nası...
28/07/2021

Sol Liberalizm ve Taraf, iktidarının hegemonya kurma sürecinde ihtiyaç duyduğu argümanların Taraf gazetesi eliyle nasıl servis edildiğini teorik kökenleriyle birlikte ortaya koyuyor. Bununla birlikte, , operasyonları, tartışmaları gibi gündemlerin gazetede nasıl işlendiği ve AKP’nin liberallerce nasıl olup da demokratikleştirici bir güç olarak tarif edildiği çarpıcı örneklerle gösteriliyor. Tüm bunlar ise güçlü devlet geleneği tezi, merkez-çevre ikiliği, devlet-sivil toplum mücadelesi gibi argümanlarla muhafazakâr sağ siyasal projelere destek sunan sol liberalizmin genel eleştirisiyle yapılıyor.


"Dersim'in kaybolmuş derinliğini arıyorum ben. Nerdedir o? Ölmüş bir karıncanın gökyüzüne bakan gözünde mi? Şahin korkus...
26/07/2021

"Dersim'in kaybolmuş derinliğini arıyorum ben. Nerdedir o? Ölmüş bir karıncanın gökyüzüne bakan gözünde mi? Şahin korkusundan dolayı kaya kovuğuna sığınan güvercinin nabzında mı? Çıplak ayaklı sefil bir budalanın herkesi güldüren ama dünyayı yerinden oynatan sözünde mi? Nerdedir o? 'in derinliği, vicdanı, dehası nerdedir?" (Kitaptan)

; delirmiş insanın, deliliği filozofi bir durum olarak gördüğü ve normalliğin ahlakını, tarihini, yaşam düsturunu ironik bir dille tiye aldığı bir durumun romanıdır. Mekan, mağara ve dağlardır. Mağaradan bir türlü çıkamadığımı söyleyen okurların ve romanda adı geçen delilerin kulakları çınlasın.

Normal bir dünyaya, normal bir zeminde kalarak itiraz edemezsin. Bu roman özünde, görünen resmi devlete ve onun varlık şartına, yani henüz fark edilmemiş büyük ürkütücü gücüne, sivil devlete yönelmiş bir deli itirazıdır.
Muzaffer Orucoglu


Bu metin, dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi  ’da süregitmekte olan devrimin önderlerinden biri tarafından kaleme alınm...
25/07/2021

Bu metin, dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi ’da süregitmekte olan devrimin önderlerinden biri tarafından kaleme alınmıştır. Anuradha Ghandy, bugün dünyanın fırtına merkezlerinden yükselen proleter feminizm akımının başlıca kuramcılarındandı. Geçmişten günümüze kadın hareketi içerisindeki türlü akımların kısa ve eleştirel bir incelemesi niteliğindeki Hareket İçerisinde Felsefi Akımlar da proleter feminizmin temel metinlerinden biri kabul edilmektedir.

“Yazıları incelerken, önemli bir bilim insanı ya da akademisyen olabilecekken vicdanını bastıramamış ve etrafında gördüğü korkunç adaletsizlikler hakkında sadece oturup kuramsal çalışma yapmayı katlanılmaz bulmuş birisinin zihnini görür gibi oluyorsunuz. Bu yazılar, teori ve pratiği, eylem ve düşünceyi ilişkilendirmek için elinden gelen her şeyi yapan bir insanı ortaya koyuyor. Yaşadığı ülke ve halkı için acilen gerçek bir şey yapmaya karar veren Anuradha, bu yazılarda, bize (ve kendisine) neden liberal bir aktivist, bir radikal feminist, bir ekofeminist ya da bir Ambedkarcı değil de - olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bunu yapmak için de bizi bu hareketlerin tarihinde, rehber eşliğinde temel bir tura çıkarıyor; farklı ideolojilerin kısa ve özlü analizlerini yapıyor, fosforlu kalemle sınav kâğıdı kontrol eden bir öğretmen gibi bunların avantajlarını ve eksikliklerini tek tek işaretliyor. Kavrayışı ve gözlemleri bazen kolaycı bir slogan diline bürünse de metin, çoğu zaman derinlikli ve yer yer de okura aydınlanma benzeri deneyimler yaşatıyor. Bunlar ancak, ele aldığı konuyu tarih ve sosyoloji ders kitapları yoluyla değil de gözlem ve tecrübeleri yoluyla yakından tanımış, çok keskin bir politik zekaya sahip birisi tarafından ortaya konulabilirdi.”

Arundhati Roy

Varlığın ayak izlerine düşen kırıntılar, ayak izlerinden çıktılar, birleştiler, ateşe dönüştüler, Londra'yı bir ucundan ...
24/07/2021

Varlığın ayak izlerine düşen kırıntılar, ayak izlerinden çıktılar, birleştiler, ateşe dönüştüler, Londra'yı bir ucundan yakıp yağmaladılar. Prensin şatafatlı düğününden sonra, Londra'ya, Chartist'lerin ve Oliver Twist'lerin kentine bu yakıştı. Sabit anlamlar ve değerler irkildi. Daha önce Paris'i aynı duruma düşürmüşlerdi. Yıkıcıların işi budur. Mülk ve devlet sahiplerini yıkmak. Özgün ve berrak, dolaysız ve yalın vuruşlarla yerleşik bilinci parçalamak. Böyle bir çağda, insanın en güzel eylemidir, yıkmak. Devlet, insanı ve doğayı sürekli yıkıyor, nesneleri ruhlarından koparıyor, her şeyi kendine benzetiyor. Yıkan, yıkılmalıdır. Sokağa çıkan yıkıcı, sadece devleti değil, kendini de o sokakta yıkıyor; ileri bir insana doğru yıkıyor. Tarihi yapanlar, seyirciler değil, yıkıcılardır. Yıkıcılık, insanla ortaya çıktı. İnsan var olduğu sürece, o da var olacak. İnsan, önüne çıkan engelleri yıkarak ilerler. İnsanın karşısına, kendisi bir engel olarak çıkar bazen. İnsan, kendisini yıkarak ilerler o zaman. Yıkıcılık, her saniyede, her yerde, durmaksızın işler. Bilimsel bir keşifte, bir diklenişte, yeni yazılmış bir şiirde, bir mayalanışta gülümser; ateş gibidir, kalıbı, ilkesi, tabusu yoktur.

Yıkıcılar devrimi yapar ve terk ederler; bu terk ediş, devrim olmaktan çıkan devrimi yıkacaklarının bir işareti olarak belirir ve eninde sonunda sahneye çıkar, yıkarlar. Onlara kim önderlik ederse etsin, yıkarlar. İşleri yıkmaktır. Dağları tüneller halinde, köhne binaları ise taş taş yıkarlar. Uçurumları demir köprülerle birleştirirler. Yeraltı karanlığını yıkar, demiri ve kömürü çıkarırlar; onları da yıkar, yepyeni şeyler yaratırlar. Yıkılmayacak hiçbir şey yoktur, onların felsefesinde. Her şey, eninde sonunda yıkılmayı hak eder. Yıkıcılar, yıkılmaması gereken, secde ettikleri en büyük değerleri bile yıkarlar. Aileyi, devleti, mülkiyeti, inancı vb. yıkarlar. Eriştikleri her amacı yıkarlar. "Dinsizim" diyen, inandığı kendi dinini yıkmıştır. "Hiçbir şeyin kalıcılığına inanmıyorum" diyen, inancı yıkmıştır. "Devlet, melanetin kaynağıdır" diyen, devleti yıkmıştır. "Bir ölü gibi mülksüzüm ve her türlü mülkten nefret ediyorum" diyen mülkü yıkmıştır.

Muzaffer Orucoglu

Yasak Kitap, Deniz Faruk Zeren'in ilk öykü kitabı. Uzun yıllara yayılan yazma uğraşının sonucunda ortaya çıkan Yasak Kit...
23/07/2021

Yasak Kitap, Deniz Faruk Zeren'in ilk öykü kitabı. Uzun yıllara yayılan yazma uğraşının sonucunda ortaya çıkan Yasak Kitap'la Zeren; kısa öykünün sınırsız olanaklarıyla görünmeyeni görmeye, duyulmayanı duymaya, göstermeye ve duyurmaya ugraşıyor. Yanıbaşımızdan sessizce gidenleri, sessizce dönenleri yazıyor; çocukluğu, gencligi, arayışı, insana, hayata ve kavgaya dair yalın halleri yazıyor. "Şimdi burada, bu karanlık ve soğuk odada akıbetimi bekliyorum. Bana ne yapacaklarını umursamıyorum. Çünkü biliyorum milyonlarca nüsham şimdi dağlarda, köylerde, işçi evlerinde, öğrenci zulalarında, hap*shanelerde iştahla okunuyor ve ben iyi kötü işimi yaptım. Rahatım. Ama bizim oğlanın acı çığlıklarını duydum dün gece. Satır satır parçalandım. Yanında olup ona, merak etme, biz, sen ve ben milyonlarcayız demek isterdim ama o zaten biliyor bunu. Ah keşke şöyle dile gelip şu adamlara hadlerini bildirebilsem...
Neler neler derdim onlara..."


"Felsefî düzlemde gerçekleştirilen mücadele ve bunun ürünü olan gelişim, toplumsal mücadele ve gelişim ile sıkı sıkıya b...
22/07/2021

"Felsefî düzlemde gerçekleştirilen mücadele ve bunun ürünü olan gelişim, toplumsal mücadele ve gelişim ile sıkı sıkıya bağlıdır. Şüphesiz, 20. yüzyılın en büyük altüst oluşlarından biri olan Çin Devrimi'ne önderlik eden Mao'nun Marksist felsefeyi ve materyalist diyalektiği hayatın her alanında uygulamaksızın devrimci hattını geliştirmesi mümkün olamazdı. Mao'nun toplumsal mücadeleler tarihine katkıları, diyalektik materyalizmi itinalı bir biçimde uygulamaya koymuş, gelişen pratikler ve değişen koşullar ışığında onu ilerletmiş olması ile doğrudan ilişkilidir. Bu kitap, geçtiğimiz asrın bu büyük devrimci teorisyeninin felsefî meselelere yaklaşımını ortaya koyan metinlerin bir seçkisidir."

“Dayı” dedi yaşlı adama, “Kaşkol Dağı’na, dağın eteğindeki o köye niye varamadım ben, ne tarafta kaldı ora?” diye sordu....
19/07/2021

“Dayı” dedi yaşlı adama, “Kaşkol Dağı’na, dağın eteğindeki o köye niye varamadım ben, ne tarafta kaldı ora?” diye sordu. Yaşlı adam Selim’in ekmeği dişlerinin arasına alıp koparışını izledi, ekmeğe saygılıydı bu çocuk, dişlerinin arasında kırmızı ipek gibi toprağı gördü, sevindi, “Orda öyle bir dağ yok, öyle bir köy yok” dedi. “Askerler kendileri uydurup, kendileri inanıyorlar olduğuna” dedi. Ekmek Selim’in boğazında kaldı. Durdu inmedi aşağıya. “Biz Kaşkol Dağı’nı görüyorduk hep karşıda, dürbünle” diyebildi yutkunarak. “Kaşkol Dağı değil orası, gariban bir tepe ora”, dedi orta yaşlı adam, “O kadar büyük gariban tepe mi olur dayı?” dedi Selim. “Tepe değil, askerin korkusu büyüktür, umudu yoktur, sığınağı yoktur, kafasında öyle bir köy yaratır, ona sığınır” dedi yaşlı adam, ağzındaki lokma boğazından aşağı kayarak indi Selim’in. Yutkundu.

Beyaz ırkın üstünlüğü, modern dünyayı bugünkü hâline getiren ve adı anılmayan siyasal sistemdir. Oysa sizler bu terime s...
18/07/2021

Beyaz ırkın üstünlüğü, modern dünyayı bugünkü hâline getiren ve adı anılmayan siyasal sistemdir. Oysa sizler bu terime siyaset kuramı alanında değil başlangıç, ileri düzey metinlerde bile rastlayamazsınız. Lisans düzeyindeki standart bir felsefe dersinin müfredatı Platon ve Aristo ile başlayacak, belki biraz Augustine, Aquinas ve Machiavelli’den bahsedecek, yoluna Hobbes, Locke, Mill ve Marx ile devam edecek ve nihayetinde Rawls ve Nozick ile sonlanacaktır. Burada sizlere aristokrasi, demokrasi, mutlakıyet, liberalizm, temsili hükümet, sosyalizm, refah kapitalizmi ve liberteryenizm kavramları tanıtılacaktır. Ne var ki bu ders, her ne kadar Batı siyasal düşüncesinin iki bin yıllık serüveninden fazlasını kapsıyor ve siyasal sistemlerin görünürdeki dizisi üzerinden boylu boyunca geçiyor olsa da, dünyaya geçtiğimiz yüzlerce yıl boyunca şekil vermiş olan temel siyasal sistemden hiçbir şekilde bahsetmemektedir. Bu ihmal, elbette bir rastlantı değildir. Bilakis bu ihmalin varlığı, klasik ders kitapları ile müfredatların çoğunlukla beyazlarca tasarlanmış ve yazılmış olduğu gerçeğini yansıtmaktadır. Bu kişiler kendi ırksal ayrıcalıklarını öylesine kanıksamışlardır ki, bunu siyasal bir mefhum, bir hâkimiyet biçimi olarak dahi görmemektedirler. Ne kadar ironiktir ki yakın küresel tarihin en önemli siyasal sistemi -yani sayesinde beyazların beyaz olmayan insanlar üzerinde tarihsel olarak hüküm sürdüğü ve birçok önemli açıdan hâlen süregiden bu hâkimiyet sistemi- bir siyasal sistem olarak bile kabul edilmemektedir. Beyaz ırkın üstünlüğü öylesine kanıksanmıştır ki üzerinde onları siyasal addetmemiz beklenen diğer sistemlerin onun zemininde vurgulanıp öne çıktığı bir arka plan hâlini almıştır. Bu kitap, görünüzü yeniden odaklamaya yönelik bir çaba, bir bakıma başından beri hep orada olanı görmenizi sağlamayı amaçlayan bir girişimdir.

Mao, Çin'in kolayca dünyadaki egemen kapitalist sistemin dümen suyuna girebileceğinin farkındaydı ve bu anlamda Kültür D...
13/07/2021

Mao, Çin'in kolayca dünyadaki egemen kapitalist sistemin dümen suyuna girebileceğinin farkındaydı ve bu anlamda Kültür Devrimi, Mao'nun Çin'in kapitalizmin yörüngesine kaymasını önlemek için başlattığı bir girişimdi. Bu aynı zamanda sosyalizm döneminde sınıf mücadelesinin özgün bir biçimiydi. Devrimciler ve kapitalist yolcular arasında devam eden bu karmaşık süreç genel anlamda bilinmediği gibi, sosyalist çevrelerde de kaba yorumlarla ele alınmaktadır. Büyük oranda karşı devrimin ideolojik çarpıtmalarının, kara çalmaların ve komünizme ideolojik düşmanlık besleyen propaganda merkezlerinin ürettiği yalanların etkisinde kalanlar, bu keskin mücadele dönemini kişisel iktidar mücadelesi ve entrikalar tarihi olarak okumaktadır. Patika Kitap kolektifi, bu tarih yazımına ve ideolojik saldırılara yanıt niteliğinde bir dizi kitap yayınladı. Sosyalizmin büyük mücadele deneyimlerinin bu az bilinen kısmını daha anlaşılır kılacağını ve ideolojik alanda da devam eden sınıf mücadelesine katkı sunacağını düşündüğümüz bu eserlerin literatüre kazandırılması konusunda emeği geçen tüm dostlarımıza ve bu eserlerin yaygınlaşması için çaba harcayan tüm okurlarımıza teşekkürlerimizi sunarız...

Bu kitap, Çin’in sosyalist dönemine dair ana akım yaklaşımlara bir karşı çıkış niteliğindedir. Sosyalist dönemi, özellik...
24/06/2021

Bu kitap, Çin’in sosyalist dönemine dair ana akım yaklaşımlara bir karşı çıkış niteliğindedir. Sosyalist dönemi, özellikle de 1966-1976 yılları arasındaki Kültür Devrimi yıllarını korkunç bir facialar silsilesi olarak lanse eden ana akım bakış açısının gerçeği yansıtmadığını savunmaktadır. İnsanlık tarihinin en kitlesel devrimini birtakım “kötücül şahısların” entrikalarıyla açıklamaya çalışan, alabildiğine çetin koşullarda yepyeni bir dünyayı yaratma uğraşına gönül koyan yüz milyonları da kandırılmış birtakım kendini bilmezler olarak lanse eden bu akıldışı tarih tasviri yalnızca Batı’da ve Batı’nın düşünsel nüfuz alanındaki ülkelerde değil yeni bir egemen sınıfın hüküm sürdüğü Çin’de de rağbet görür hâldedir bugün.
Ne var ki bu kitap, Çin’in işçilerinin, köylülerinin ve yoksul halk gençliğinin bu devrimci süreci bambaşka bir şekilde anımsadıklarını ortaya koymaktadır. Profesör Mobo Gao’nun uzun yıllara varan saha araştırmalarına ve internet medyasının en ücra köşelerine uzanan söylem taramalarına dayanan bu kitap, Çin’in geçmişine dair baskılanan anıları ve yok sayılan anımsama biçimlerini öne çıkarmaktadır. Bir yandan da bugünün egemen anlatısının iftiralarını, çarpıtmalarını ve mantıksal tutarsızlıklarını bir bir teşhir etmektedir.
Çin’in Geçmişi İçin Mücadele, bu yanıyla bir tarih kitabıdır. Ancak aynı zamanda da tarih yazıcılığı hakkında bir kitaptır. Çin’in yakın geçmişine odaklanarak aslında tarihin nasıl yazıldığı meselesini irdelemektedir. Dolayısıyla gerek Çin’in yakın geçmişine dair bilgi edinmek isteyenler açısından gerekse sosyalist mirasa kara çalan tarih yazıcılığının nasıl şekil bulduğunu merak edenler açısından oldukça yararlı bir kaynak niteliğindedir.

Günümüzde, gezegenimizin hızla   bir felakete doğru gitmekte olduğu yönünde yaygın bir görüş birliği mevcuttur.Şiddetlen...
05/06/2021

Günümüzde, gezegenimizin hızla bir felakete doğru gitmekte olduğu yönünde yaygın bir görüş birliği mevcuttur.

Şiddetlenen iklim krizi, okyanus asitlenmesi, ozon tükenişi, küresel tatlı su kullanımı, biyo-çeşitliliğin kaybı ve kimyasal kirlilik gibi meseleler geleceğimizi tehdit etmektedir ve bunlara karşı acilen bir şeyler yapılması gerektiği açıktır. Daha belirsiz olan ise, insanlığın tam olarak ne yapması gerektiğidir. Günümüzün çevre hareketinin saflarında militan aktivistlerden işletme yöneticilerine, envaiçeşit insan bulunmaktadır ve bunlar birbirleri ile rekabet içindeki pek çok plan ve reçeteyi içinde bulunduğumuz krize bir çözüm olarak görmektedirler.

Bu kısa ve hayli okunaklı kitap ise “yeşil bir kapitalizm” ihtimalini ve parçalı kimi reform tasarılarını reddeden çevrecilerin konumunu keskin bir üslupla savunan bir manifesto niteliğindedir. Ekoloji ve iktisat alanındaki araştırmaları ile tanınan Magdoff ve Foster, içinde bulunduğumuz ekonomik gerçekliği net bir biçimde kavramaksızın ekolojik yıkımı tersine çevirme mücadelesinin söz konusu olamayacağını savunmaktadırlar. Hatta bu savı daha da ileri taşıyarak, kapitalizmin çevreci bir biçimde yeniden tasarlanması veya salt teknolojik kimi yeniliklerin benimsenmesi gibi yöntemlerin de felaketi önleyemeyeceğini öne sürmektedirler. Önümüzdeki çevresel facianın temel nedeni sisteme yön veren mantığın ta kendisidir ve egemen konumdakiler –ne kadar “yeşil” görünürlerse görünsünler– gereken dönüşümleri pratiğe geçirmekten acizdirler.

Her Çevrecinin Kapitalizm Hakkında Bilmesi Gerekenler, çağımızın en büyük iki meselesi olan ekolojik krizi ve yalpalayan kapitalist ekonomiyi, bütünlüklü, anlaşılır bir biçimde ele alan faydalı bir eserdir ve çevre hareketinde önemli tartışmalar yaratacağı açıktır.










Çok yakında!Bu metin, dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan’da süregitmekte olan devrimin önderlerinden biri tar...
17/05/2021

Çok yakında!

Bu metin, dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan’da süregitmekte olan devrimin önderlerinden biri tarafından kaleme alınmıştır. Anuradha Ghandy, bugün dünyanın fırtına merkezlerinden yükselen proleter feminizm akımının başlıca kuramcılarındandı. Geçmişten günümüze kadın hareketi içerisindeki türlü akımların kısa ve eleştirel bir incelemesi niteliğindeki Feminist Hareket İçerisinde Felsefi Akımlar da proleter feminizmin temel metinlerinden biri kabul edilmektedir.
“Yazıları incelerken, önemli bir bilim insanı ya da akademisyen olabilecekken vicdanını bastıramamış ve etrafında gördüğü korkunç adaletsizlikler hakkında sadece oturup kuramsal çalışma yapmayı katlanılmaz bulmuş birisinin zihnini görür gibi oluyorsunuz. Bu yazılar, teori ve pratiği, eylem ve düşünceyi ilişkilendirmek için elinden gelen her şeyi yapan bir insanı ortaya koyuyor. Yaşadığı ülke ve halkı için acilen gerçek bir şey yapmaya karar veren Anuradha, bu yazılarda, bize (ve kendisine) neden liberal bir aktivist, bir radikal feminist, bir ekofeminist ya da bir Ambedkarcı değil de Marksist-Leninist olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bunu yapmak için de bizi bu hareketlerin tarihinde, rehber eşliğinde temel bir tura çıkarıyor; farklı ideolojilerin kısa ve özlü analizlerini yapıyor, fosforlu kalemle sınav kâğıdı kontrol eden bir öğretmen gibi bunların avantajlarını ve eksikliklerini tek tek işaretliyor. Kavrayışı ve gözlemleri bazen kolaycı bir slogan diline bürünse de metin, çoğu zaman derinlikli ve yer yer de okura aydınlanma benzeri deneyimler yaşatıyor. Bunlar ancak, ele aldığı konuyu tarih ve sosyoloji ders kitapları yoluyla değil de gözlem ve tecrübeleri yoluyla yakından tanımış, çok keskin bir politik zekaya sahip birisi tarafından ortaya konulabilirdi.”

Arundhati Roy

Çok yakında!Bu kitap, Çin’in sosyalist dönemine dair ana akım yaklaşımlara bir karşı çıkış niteliğindedir. Sosyalist dön...
17/05/2021

Çok yakında!

Bu kitap, Çin’in sosyalist dönemine dair ana akım yaklaşımlara bir karşı çıkış niteliğindedir. Sosyalist dönemi, özellikle de 1966-1976 yılları arasındaki Kültür Devrimi yıllarını korkunç bir facialar silsilesi olarak lanse eden ana akım bakış açısının gerçeği yansıtmadığını savunmaktadır. İnsanlık tarihinin en kitlesel devrimini birtakım “kötücül şahısların” entrikalarıyla açıklamaya çalışan, alabildiğine çetin koşullarda yepyeni bir dünyayı yaratma uğraşına gönül koyan yüz milyonları da kandırılmış birtakım kendini bilmezler olarak lanse eden bu akıldışı tarih tasviri yalnızca Batı’da ve Batı’nın düşünsel nüfuz alanındaki ülkelerde değil yeni bir egemen sınıfın hüküm sürdüğü Çin’de de rağbet görür hâldedir bugün.
Ne var ki bu kitap, Çin’in işçilerinin, köylülerinin ve yoksul halk gençliğinin bu devrimci süreci bambaşka bir şekilde anımsadıklarını ortaya koymaktadır. Profesör Mobo Gao’nun uzun yıllara varan saha araştırmalarına ve internet medyasının en ücra köşelerine uzanan söylem taramalarına dayanan bu kitap, Çin’in geçmişine dair baskılanan anıları ve yok sayılan anımsama biçimlerini öne çıkarmaktadır. Bir yandan da bugünün egemen anlatısının iftiralarını, çarpıtmalarını ve mantıksal tutarsızlıklarını bir bir teşhir etmektedir.
Çin’in Geçmişi İçin Mücadele, bu yanıyla bir tarih kitabıdır. Ancak aynı zamanda da tarih yazıcılığı hakkında bir kitaptır. Çin’in yakın geçmişine odaklanarak aslında tarihin nasıl yazıldığı meselesini irdelemektedir. Dolayısıyla gerek Çin’in yakın geçmişine dair bilgi edinmek isteyenler açısından gerekse sosyalist mirasa kara çalan tarih yazıcılığının nasıl şekil bulduğunu merak edenler açısından oldukça yararlı bir kaynak niteliğindedir.

'68 hareketini '71 kopuşuyla taçlandıran devrimcilere selam olsun...
06/05/2021

'68 hareketini '71 kopuşuyla taçlandıran devrimcilere selam olsun...

"Sabahın bir sahibi var Sorarlar bir gün sorarlar Biter bu dertler, acılar Sararlar bir gün, sararlar"
01/05/2021

"Sabahın bir sahibi var
Sorarlar bir gün sorarlar
Biter bu dertler, acılar
Sararlar bir gün, sararlar"

Address

Cağaloğlu
Istanbul

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Patika Kitap posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Videos

Share

Category

Nearby media companies


Other Publishers in Istanbul

Show All