Demokrasi.Org

Demokrasi.Org Herkes ondan bahsetti...Herkes onu istedi..bilmediler ki demokrasi onu başkaları için istemektir.

Tüm demokrasi ye gönül verenleri, hem izlemek, hemde görüşlerini paylaşmak üzere facebook sayfamıza bekliyoruz.

♒TRErkek: Başörtüsü bir boyun eğme işareti değil, sadece kadınları erkeklerin bakışlarından koruyan ve böylece erkekleri...
11/11/2024

♒TR
Erkek: Başörtüsü bir boyun eğme işareti değil, sadece kadınları erkeklerin bakışlarından koruyan ve böylece erkekleri günaha karşı koruyan bir örtüdür...

Kadın: Yani daha etkili bir koruma için...

♒FR
Mâle: Le hijab n'est pas un signe de soumission, mais seulement une couverture qui protège les femmes du regard des hommes et donc protège les hommes du péché...

Femme: Pour une protection plus efficace...

| http://demokrasi.org | https://x.com/demokrasiorg | https://youtube.com/ | https://instagram.com/demokrasiorg | https://facebook.com/www.demokrasi.org

Bu mesaj da EV SAHİPLERİ ve EMLAKÇILARA GELSİN!Gelişmiş ülkelerde her evde bir kedi, bir köpek, bir kuş, kısaca insan dı...
08/08/2024

Bu mesaj da EV SAHİPLERİ ve EMLAKÇILARA GELSİN!

Gelişmiş ülkelerde her evde bir kedi, bir köpek, bir kuş, kısaca insan dışında bir canlı vardır…
Gelişmemiş toplumlara bir bakın; tümünde hayvanlar yasaklıdır… Bir başka canlıyı sevmeyi öğrenmemiş çocuklar, başka insanlara hiç mi hiç acımazlar…

Moderatör Notu: Türkiye'de ki kiralık dairelerin %95'inde, Pansiyon, Otellerin, hatta KAMP yerlerinin birçoğunda, KÖPEK veya KEDİ ile kalacak müşteriler kabul edilmiyor. Durum bu şekilde iken, yeni kanunla, insanlar Köpek sahiplensin, her evde bir sahiplenilmiş KÖPEK olsun diyor İKTİDAR yetkilileri. Nasıl derler: ""Ağam eğlenir bizimle"



| http://demokrasi.org | https://x.com/demokrasiorg | https://youtube.com/ | https://instagram.com/demokrasiorg | https://facebook.com/www.demokrasi.org

Avrupalı diplomatlar, "Türklere vizeyi kolaylaştırırsak, orada; "'TÜRKİYE'DE" KİMSE KALMAZ yorumunu yapıyor.İŞTE TÜRKİYE...
03/08/2024

Avrupalı diplomatlar, "Türklere vizeyi kolaylaştırırsak, orada; "'TÜRKİYE'DE" KİMSE KALMAZ yorumunu yapıyor.

İŞTE TÜRKİYE'NİN DIŞARIDAN GÖRÜNÜMÜ. Bir tane aklıbaşında yönetici bile mi kalmadı ülkede??

TÜM TÜRK HALKI; OY VERENLER ve OY ALANLAR okuyun!!!: Bakara Suresi 7. Ayet Meal. ﴾7﴿. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de kalın bir perde bulunmaktadır ve onlar için büyük bir azap vardır.
______________
Vize krizi büyüyor! İtiraz işlemleri askıya alındı
Başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliği ülkeleri, Türklere vizeyi durdurma noktasına getirdi. Almanya, vizeleri reddedilenlerin itiraz haklarının 30 Haziran 2025’e kadar askıya alındığını açıkladı. Vize işlemleri 8 ayı bulmaya başladı ve fiilen durdu. Avrupalı diplomatlar, "Türklere vizeyi kolaylaştırırsak, orada "'TÜRKİYE'DE" KİMSE KALMAZ yorumunu yapıyor.

BaştaAlmanyaolmaküzereAvrupaBirliğiülkeleri,Türklerevizeyidurdurmanoktasınagetirdi.Almanya,vizelerireddedilenlerinitirazhaklarının30Haziran2025’ekadaraskıyaalındığınıaçıkladı.Vizeişlemleri8ayıbulmayabaşladıvefiilendurdu.Avrupalıdiplomatlar,"Türklerivizeyikolaylaştırırsak,...

Çevremizdeki canlara söyleyeceğimiz tek veda bu olsun, iktidar tarafından çıkarılmaya çalışılan KATLİAM - SOYKIRIM YASAS...
28/07/2024

Çevremizdeki canlara söyleyeceğimiz tek veda bu olsun, iktidar tarafından çıkarılmaya çalışılan KATLİAM - SOYKIRIM YASASI geri çekilsin umudumuzla... ( Demokrasi.org sosyal medya moderatörü )

VEDA

‘Halıdaki tüylerim,
Koltuklardaki pati izlerim,
Yatağındaki mırıltılarım kaldı geriye...
Yaşanmışlık şey dediğin nedir ki?..
Ben biraz erken davrandım sadece...
....

Artık mutfakta ayağına sürtünen arkadaşın yok.
Oyuncaklarım bırakıldıkları yerde kalacaklar bir süre.
Mama kabımı seni sevenler kaldıracaklar.
Görmeyesin diye.
Arkadaşlıklar sonsuza dek sürmez ki.
Ben biraz erken davrandım sadece...
....

Eve geldiğinde beni arayacaksın bir süre.
Dostların çağırdığında beni düşüneceksin önce.
Sonra aklına geleceğim;
Ve eve erken gitmene gerek olmayacak artık.
Birliktelik dediğin nedir ki?
Ben biraz erken gittim sadece...
....

Eve geldiğinde patilerime basmamak için
Durup ışığı aramayacaksın.
Salona girdiğinde pencerenin önündeki minderde de olmayacağım.
Yatarken ninniler söylemeyeceğim sana.
Yaşam dediğin nedir ki?
Ben biraz erken gittim sadece...’

~ Erol Onur

  Turkiye Rotary  Lütfen telefonunuzu bırakın ve araç kullanırken dikkatli olun. Acele etmeyin ve bisikletçileri doğru ş...
17/05/2024

Turkiye Rotary
Lütfen telefonunuzu bırakın ve araç kullanırken dikkatli olun. Acele etmeyin ve bisikletçileri doğru şekilde geçin.

Bisikletlileri geçerken;
* EN AZ 1.5 mt mesafe bırakın.
* BULUNDUKLARI ŞERİDE GİRMEYİN.

• • • • • •

{ For : Turkiye }

YOLLARDA ÖNCELİK YAYA, BİSİKLET ve MOTOSİKLETTE !

̈rkiye

| http://demokrasi.org | https://x.com/demokrasiorg | https://youtube.com/ | https://instagram.com/demokrasiorg | https://facebook.com/www.demokrasi.org

Yürümek ve bisiklete binmek ekonomiyi mahvediyorDev şirketlerden birinin CEO'su şunları söyledi:• Bisiklet gezegeni kurt...
06/05/2024

Yürümek ve bisiklete binmek ekonomiyi mahvediyor

Dev şirketlerden birinin CEO'su şunları söyledi:
• Bisiklet gezegeni kurtarmaz, aksine ekonominin yavaş yavaş ölmesidir...

Çünkü bisikletçi:
- Araba satın almaz veya bunun için borç almaz
-Araba sigortası sağlamaz
- Benzin almıyor
- Arabasını bakıma veya tamire göndermiyor
-Ücretli otoparkı kullanmaz
- Ciddi kazalara neden olmaz
- Çok şeritli otoyollara gerek yok
- Obez olmaz

• Sağlıklı insanlar ekonomi için gerekli değildir
İlaç almıyorlar, hastanelere, doktorlara gitmiyorlar.

Ülkenin GSYİH'sına hiçbir şey katmıyorlar

• Not: Yürümek onlar için bisiklete binmekten daha kötüdür. Yürüyenler öncelikle bisiklet almazlar!!

• • • • • •
YOLLARDA ÖNCELİK YAYA, BİSİKLET ve MOTOSİKLETTE !
̈rkiye
| http://demokrasi.org | https://x.com/demokrasiorg | https://youtube.com/ | https://instagram.com/demokrasiorg | https://facebook.com/www.demokrasi.org

01/05/2024

VAR OLAN BİR ANAYASAYI TANIMAYANLARLA,
YENİ BİR ANAYASA GÖRÜŞMESİ YAPILMAZ!

There's a famous story of Pablo Picasso.He was enjoying a meal at a restaurant when a man interrupted him, handed him a ...
21/04/2024

There's a famous story of Pablo Picasso.

He was enjoying a meal at a restaurant when a man interrupted him, handed him a napkin and asked:

“Could you sketch something for me? I’ll pay. Name your price.”

Picasso took the napkin, pulled a charcoal pencil from his pocket and started sketching. Using only a few strokes, he drew a goat that was unmistakably a Picasso. He held it up for the man to see.

The man smiled and reached to take the sketch. But Picasso withheld it.

“That will be $100,000.” Picasso said.

The man was astonished. “$100,000?! You drew that in 30 seconds!”

Picasso crumpled up the napkin and stuffed it in his pocket.

“You're wrong.” he said.

“It's taken me 40 years to do that.”

Know your worth.

| http://demokrasi.org | https://x.com/demokrasiorg | https://youtube.com/ | https://instagram.com/demokrasiorg | https://facebook.com/www.demokrasi.org

İLBER ORTAYLI'dan Tarihimiz:Osmanlı diye insan yoktur, Türk vardır,Çerkez vardır, Kürt vardır, Gürcü vardır ama osmanlı ...
20/04/2024

İLBER ORTAYLI'dan Tarihimiz:
Osmanlı diye insan yoktur, Türk vardır,
Çerkez vardır, Kürt vardır, Gürcü vardır ama osmanlı yoktur.
Osmanlı olunmaz osmanlı doğulur, onun için de "Osmanoğulları’ndan” olmanız gerekir. Bu da bir millet değil ailedir.
Kendi soyunu inkar edip de taht sahibinin soyunu benimsemek bir tek bizim ülkemizde görülüyor sanırım.
Kimliğini yitirip bir aile adının boyunduruğu altına girmeye heves edenlerin vecizesi.
Ancak kul köle olmayı bilenlerdir bunlar.
‘OSMANLIYIM’ DİYENLER BUNLARI DA BİLMEK ZORUNDA !
* 1920’de ; nüfus 12 milyon dolayındaydı,
* 11 milyon kişi köyde yaşıyordu.
* 40 bin köyün 38 bininde okul yoktu.
* Traktör yoktu;
* Hititlerden kalma Kağnı ve Kara saban kullanılırdı.
* 5 bin köyde sığır vebası vardı. Hayvanlar da, insanlar da kırılıyordu.
Yaklaşık ;
* 2 milyon sıtmalı, 1 milyon frengili ve 3 milyon trahomlu insan vardı.
* Anadolu’da ; verem, tifüs, tifo salgını kol geziyordu;
* Doğan her iki bebekten biri (AS: bizdeki bilgilere göre her 5 bebekten 1’i) 1 yaşına gelmeden ölüyordu;
* Ortalama yaşam süresi 40 yıl kadardı.
* Memlekette
Doktor sayısı 337
Ebe sayısı 136
Eczacı sayısı 60 idi.
* Diplomalı Diş hekimi yoktu.
* Limanlar, madenler, demiryolları yabancılara aitti. * Toplam sermayenin yalnızca %15’i Türk sermayesi sayılabilirdi.
* Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan yalnızca dört fabrika vardı:
- Hereke ipek
- Feshane yün
- Bakırköy bez
- Beykoz deri
* “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras” listesinde
85 milyon Lira (600 ton altın) borcu da unutmayalım.
* Elektrik yalnızca İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı
* Otomobil sayısı 1500 kadardı…
* Kadın, insan değildi.
*Veremle boğuşan halk, ahırda yatarken, Osmanlıcıların yere göğe sığdıramadıkları Abdülhamid Han Hazretlerinin (yaş olarak tümü “çocuk” sayılacak) 16 karısı vardı: Nazikeda, Safinaz, Dilpesent, Peyveste,
Nazlıyar, Bidar, Mezide, Emsalinur…..
*Osmanlıcıların “dedemiz” dedikleri Abdülmecid’in de 22 karısı vardı. (Ahali ineğine verecek saman bulamazken, herif sarayında iki futbol takımı kadar kadınla yatıyordu.)
* Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu.
* Arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak ya da çalınmış, gemilerle, trenlerle Avrupa müzelerine götürülmüştü.
* Takvim ve Zaman birliği de yoktu;
Kimisi güneş batarken ‘grubi saat’i esas alıyor, güneşin battığı anı 12.00 kabul ediyordu, kimisi güneşin tümüyle battığı ezani saat’i esas alıyordu; kimisi zevali saat’i kullanıyor, güneşin en tepede olduğu anı 12.00 kabul ediyordu.
“Saat kaç birader?” diye sorduğunda, her kafadan bi ses çıkıyordu.
*Kimisi ‘hicri takvim‘ kullanıyordu, kimisi ‘rumi takvim‘ kullanıyordu. Kimisinin şubat’ı kimisinin aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi ama, farklı aylarda, farklı saatlerde yaşıyordu!
* Dirhem, okka, çeki vardı.
*Arşın, kulaç, fersah vardı.
* Ne Ortaçağdan kalma ağırlık ölçüleri dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne de uzunluk ölçüleri…
*Erkeklerin yalnızca % 5’i, kadınların binde 5’i okuma – yazma biliyordu.
*Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi.
* Okul yaşı gelen her dört çocuktan zaten üçü okula gitmiyordu.
* Toplam,
- 4894 ilkokul,
- 72 ortaokul ve yalnızca
- 23 lise vardı.
* Ülkedeki liselerin tümünde salt 230 kız öğrenci kayıtlıydı. Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi yoktu.
* Tek üniversite vardı, Darülfünun, medreseden halliceydi.
* Ülke bilim’den çok uzaktı.
* 600 yıl boyunca Türkçe’nin ırzına geçilmiş, Osmanlıca denilmişti.
* Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti.
*Kelimelerin yalnızca %5 kadarı Türkçeydi.
* Arap alfabesiyle Türkçe yazmaya çalışıyorlardı.
* “Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik..” falan deniyor ya..
İbrahim Müteferrika’dan başlayarak 150 yılda basılan toplam kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz?
Yalnızca 417’ydi ki, zaten, ülkeye matbaayı getiren Abraham Müteteferrika da Macar kökenli bir devşirmeydi.
* Oysa Gutenberg’in çalışan ilk matbaasından sonra, yani 1453’ten 1850’ye dek 400 yılda Avrupa’da 8 milyon kitap basılmıştı..
* Voltaire, bir kitabında şu belirlemeyi yapmıştı:
İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan daha azdır!
* Ve neymiş efendim, mezar taşı okuyamaz haldeymiş…
* Sen önce adam gibi, nesnel bilgi veren iki kitap oku da, Dünyadan haberin olsun biraz!
İlber Ortaylı.

| http://demokrasi.org | https://x.com/demokrasiorg | https://youtube.com/ | https://instagram.com/demokrasiorg | https://facebook.com/www.demokrasi.org

1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evleniyordu senelik banyolarını da Mayıs'da yapıyorlar, Haziran'da ço...
20/04/2024

1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evleniyordu senelik banyolarını da Mayıs'da yapıyorlar, Haziran'da çok kötü kokmuyorlardı..

Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu..
Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu..

Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti.. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak ta bebekler aynı suda yıkanıyordu.. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü..
İngilizcedeki 'banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın' deyimi buradan gelmektedir..
Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu..

Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu..

Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu..

Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu.. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu.. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar bu nedenle oluştu..

Zemin topraktı.. Sadece
Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı..
Bunlar kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu..

Bunu önlemek için yere saman seriyorlardı.. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu.. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu.. Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı 'Thresh hold' (saman tutan; Türkçesi eşik idi..

Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu..

Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu.. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu.. Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu.. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu.. 'Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük' (Peas Porridge hot, Peas Porridge cold, Peas Porridge in the Pot nine Days old) tekerlemesinin menşei budur..
Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı..

Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı.. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi.. Bu etten küçük bir parça keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı..
Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu.. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açabiliyordu.. Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bundan sonraki yaklaşık 400 yıl Domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü..

Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu.. Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı.. Çoğu zaman bu tabaklar bayat ekmekten yapılıyordu.. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu..

Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için, içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu.. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında 'tabak ağzı' (Trench Mouth) hastalığı ortaya çıkıyordu..

Ekmek itibara göre bölüşülüyordu.. İşçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı..

Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu.. Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu.. Yoldan geçen insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık bile yapıyordu.. Hatta bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor¸ aile etrafına toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu..
Buna 'uyanma' nöbeti deniyordu..

İngiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı.. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir 'kemik evi'ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı..

Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü.. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı..

Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar.. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi.. Buna mezarlık nöbeti denirdi.

Ortaçağda Avrupa'daki rahibelerin yüz ve ellerinden başka yerlerini yıkamaları kesin olarak yasaklanmıştı..

Kastilya Kraliçesi İsabella bile 50 yıldan fazla süren hayatı boyunca iki kez banyo yapmıştı..
Tuvaletle henüz tanışmayan Avrupa'da lazımlıkları sokaklara boşaltma adeti 17. yüzyıla kadar sürdü..

Fransa krallarından 14. Louis, gününün belli bir zamanını lazımlığında oturarak geçirir, devlet işlerini de buradan yürütürdü..

1600'lerde İstanbul'a gelen İngiliz büyükelçiler, lazımlık kullanma ve bunu da pencereden boşaltma adetleri yüzünden şehirden uzak olan Tarabya'yaki bir konağa gönderilmişti.. 19.yy da kesin olarak tuvalet kullanma sözü vermeleri üzerine Taksim'e taşınmalarına izin verilmişti..
liste böyle uzaaar gider..

Ama esas dikkat çekmek istediğim konu şudur;
1500 lü yıllarda adeta b*k içinde yaşayan Avrupa nasıl oldu da arayı bu kadar açtı?
Bu da bizim sınavımız olsun..

Prof. Dr. Erol Duren

| http://demokrasi.org | https://x.com/demokrasiorg | https://youtube.com/ | https://instagram.com/demokrasiorg | https://facebook.com/www.demokrasi.org

Address

Hasdal Mezarligi, Kağıthane
Istanbul
34408

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Demokrasi.Org posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Demokrasi.Org:

Videos

Share

Category

demokrasi.org !

Tüm demokrasi ye gönül verenleri, izlemek ve görüşlerini paylaşmak üzere facebook sayfamıza bekliyoruz. Her görüşün yer aldığı & hepsine aynı uzaklıkta; Herkes ondan bahsetti... Herkes onu istedi... Bilemediler ki, demokrasi onu başkaları için istemektir...