Önce Vatan Gazetesi

Önce Vatan Gazetesi Günlük Ulusal Gazete

Önce Vatan Gazetesi'nin 24 Ocak 2025 Cuma Tarihli  : 24 Ocak 2025 Cuma tarihli Önce Vatan gazetemizin tüm sayfalarına di...
23/01/2025

Önce Vatan Gazetesi'nin 24 Ocak 2025 Cuma Tarihli : 24 Ocak 2025 Cuma tarihli Önce Vatan gazetemizin tüm sayfalarına dijital olarak bu sayfa aracılığı ile ulaşabilirsiniz.

http://dlvr.it/THXVXy

"Narkokapan-9" operasyonlarında 77 ilde 2 bin 795 şüpheli yakalandı: İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 2 haftadır devam ede...
23/01/2025

"Narkokapan-9" operasyonlarında 77 ilde 2 bin 795 şüpheli yakalandı: İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 2 haftadır devam eden "Narkokapan-9" operasyonlarında, 77 ilde 2 bin 795 şüphelinin yakalandığını, 1 ton 50 kilogram uyuşturucu madde ile 13 milyon 835 bin 786 uyuşturucu hap ele geçirildiğini bildirdi.

http://dlvr.it/THX2Dr

Trabzonspor, Edin Visca'nın sözleşmesini uzattı: Trabzonspor Kulübü, Bosna Hersekli oyuncu Edin Visca'nın sözleşmesini u...
23/01/2025

Trabzonspor, Edin Visca'nın sözleşmesini uzattı: Trabzonspor Kulübü, Bosna Hersekli oyuncu Edin Visca'nın sözleşmesini uzattığını açıkladı.

http://dlvr.it/THX2Dc

Dallas Wings, milli basketbolcu Sevgi Uzun ile yola devam edecek: Amerikan Kadınlar Basketbol Ligi (WNBA) ekiplerinden D...
23/01/2025

Dallas Wings, milli basketbolcu Sevgi Uzun ile yola devam edecek: Amerikan Kadınlar Basketbol Ligi (WNBA) ekiplerinden Dallas Wings, geçen sezon takıma katılan milli oyuncu Sevgi Uzun ile bir yıllık yeni sözleşme imzaladığını duyurdu.

http://dlvr.it/THX2DC

Beşiktaş, Solskjaer ile Avrupa Ligi şansını artırdı: UEFA Avrupa Ligi'nin 7. haftasında Athletic Bilbao karşısında 4-1'l...
23/01/2025

Beşiktaş, Solskjaer ile Avrupa Ligi şansını artırdı: UEFA Avrupa Ligi'nin 7. haftasında Athletic Bilbao karşısında 4-1'lik skorla kazanan Beşiktaş'ta İspanyol ekibi önünde alınan galibiyet ve sergilenen performans, gelecek adına umut verdi.

http://dlvr.it/THX0q8

Alperen Şengün'ün "double-double" yaptığı maçta Rockets, Cavaliers'ı 109-108 yendi: Amerikan Basketbol Ligi'nde (NBA) Ho...
23/01/2025

Alperen Şengün'ün "double-double" yaptığı maçta Rockets, Cavaliers'ı 109-108 yendi: Amerikan Basketbol Ligi'nde (NBA) Houston Rockets, milli oyuncu Alperen Şengün'ün "double-double" yaptığı maçta Cleveland Cavaliers'ı 109-108 yendi.

http://dlvr.it/THX0q5

A Milli Erkek Hentbol Takımı'nda Daniel Gordo Rios dönemi sona erdi: Türkiye Hentbol Federasyonu, A Milli Erkek Hentbol ...
23/01/2025

A Milli Erkek Hentbol Takımı'nda Daniel Gordo Rios dönemi sona erdi: Türkiye Hentbol Federasyonu, A Milli Erkek Hentbol Takımı'nın başantrenörlüğünü yapan İspanyol Daniel Gordo Rios ile yolların ayrıldığını açıkladı.

http://dlvr.it/THX0mB

Süper Lig'de 21. hafta yarın başlayacak: Trendyol Süper Lig'in 21. haftası, yarın oynanacak bir maçla başlayacak.http://...
23/01/2025

Süper Lig'de 21. hafta yarın başlayacak: Trendyol Süper Lig'in 21. haftası, yarın oynanacak bir maçla başlayacak.

http://dlvr.it/THX0m9

UEFA Şampiyonlar Ligi'nde 7. hafta sona erdi: UEFA Şampiyonlar Ligi'nde 7. hafta yapılan 9 maçla sona erdi.http://dlvr.i...
23/01/2025

UEFA Şampiyonlar Ligi'nde 7. hafta sona erdi: UEFA Şampiyonlar Ligi'nde 7. hafta yapılan 9 maçla sona erdi.

http://dlvr.it/THX0m7

TRANSITION LEVEL: Beşiktaş taraftarının mutsuzlukla harmanlanmış acımtırak hisleri, hiç bu kadar net tedavi edilmemişti....
23/01/2025

TRANSITION LEVEL: Beşiktaş taraftarının mutsuzlukla harmanlanmış acımtırak hisleri, hiç bu kadar net tedavi edilmemişti.

Tüm umutları tükenmiş bir camianın, önce umuda, sonra doğru oyuna ve bütünsel bir öz güvene ihtiyacı vardır. Beşiktaş işte tam da bu durumda hasta ve bitap düşmüştü. Herkesin aklında aynı soru! Kuzeyli adam gelip bu kadar kısa sürede nasıl oldu da bu hastayı ayağa kaldırdı? Sadece özgüven aşılayarak mı? Tabii ki hayır! O kadar alışmışız ki “Haydi koçum! Yaparsın, seni kesseler acımaz” tarzı teknik adam çözümlerine, her geleni bizim gibi sanıyoruz. Özgüven ve motivasyon tabii ki önemli bir kriter ancak kuzeyli sadece motivasyonla değil, bu takımı izlemiş, analiz etmiş ve daha ilk maçtan yapbozun parçalarını doğru yerleştirmişti. Maça klasik 4-2-3-1 ile çıktı, savunurken 4’lü, saldırırken 3’lüye döndü. Beşiktaş'ın topu her alışında, Masuaku hiç olmadığı kadar seri bir şekilde sol öne yerleşirken, stoperler soldan sağa sırasıyla Emirhan – Felix – Jonas dizilimi ile, defans hattını orta saha çizgisine kadar çıkarıyordu. Kuzeylinin alametifarikası sadece bu değildi, Masuaku ile hücumda 3-2-3’e dönerken, sezon başı kampı yememiş, 35 yaşında, özellikle 60 sonrası yürümeye dahi mecali kalmayan Ciro’’yu bir hamle ile 2’leyerek fiziksel zaafını ortadan kaldırdı. Masuaku’nun her atakta sol öne yerleşmesi, Muçi ve/veya Rafa’nın sahte 9 rolüne bürünmesini, Ciro’ya net destek atmasını sağladı. İşte bu doğru yerleşim, Beşiktaş’ın 69’uncu dakikaya kadar sergilediği oyunun şifreleri idi.

Peki ya 69 sonrası ne oldu?

Sezon başından bu yana özellikle 60 sonrası oyundan ciddi şekilde düşen, skoru alamayan, alsa da savunamayan, fiziksel olarak darmadağın olan Beşiktaş, Kuzeylinin bu takımı haftalardır izlemesi ve doğru teşhisi ile skoru aldıktan sonra, Bahtiyar hamlesi ile maçın başından bu yana hücumda 3’lüye dönen stoper hattını 4’lü savunma biçimde konumlandırarak enerji verimliliğini ön plana çıkardı. 0-68 arası bize bambaşka bir geçiş oyunu izleten Kuzeyli, 68-94 arası ise, aslında tam tanımı olan geçiş oyununu izletmeye başladı. Peki bu 2 ayrı sekanstaki aynı isimdeki geçiş oyunlarının en temel farkı neydi? İşte sizin dün akşam izlediğiniz 0-68 arası olan geçiş oyununa Dünya futbolunda “OleBall” diyorlar. Direk ve en kısa sürede topu eveleyip, gevelemeden rakip kaleye ve skora odaklı oyun! 68-94 arasındaki geçiş oyunu ise bizim alıştığımız ve yıllardır Türkiye’de doğru uyguladığımızı düşündüğümüz ancak uygulayamadığımız geçiş oyunuydu. Had bilerek, aktif dinlenerek, doğru 2-3 isimle arkaya, hızlı koşular atarak rakip kalede tehlikeler yaratmak.

Gelelim netice-i talep kısmına…

Dün akşam, Avrupa liginde bu sene namağlup, bu sezon o turnuvada sadece 2 gol yiyen, son 48 aydır hiçbir müsabakada 4 gol yememiş Athletico’ya karşı muazzam oynamış olsak da Beşiktaş'ın hala iyi bir forveti, net bir sol kanadı, savunması iyi bir sol beki, hızlı ve adam eksiltebilen bekleri, kanatları ve en önemlisi gerektiğinde üretebilen merkezi yok! İşte tam da bu yüzden ne bu oyun ne de bu skor asla ve asla Beşiktaş yönetimini aldatmamalı. Bu takımın devre arasında çok net 3, mümkünse 4, 5 isimle takviye edilmesi, kalitesinin üst düzeye çekilmesi ŞART! Aksi halde bu tatlı rüya, yakın zamanda kabusa dönebilir. Nereden mi biliyorum? Biz bu filmi sezon başından bu yana 2 tur vizyonda izledik… Hem de gişe rekorları kırarak…

http://dlvr.it/THX0m4

BEŞİKTAŞ, BILBAO’YU YIKTI GEÇTİ, OLE OLE OLE: Siyah beyazlılar dün akşam UEFA Avrupa Ligi’nin yenilgisiz takımlarından A...
23/01/2025

BEŞİKTAŞ, BILBAO’YU YIKTI GEÇTİ, OLE OLE OLE: Siyah beyazlılar dün akşam UEFA Avrupa Ligi’nin yenilgisiz takımlarından Athletic Bilbao’yu çok iyi bir oyunla adeta ezdi geçti. İspanyol ekip, liderlik umutlarıyla geldiği Dolmabahçe’den eli boş döndü.

Peki neydi? Ole Gunnar Solskjær’in sırrı, sezon başından beri diğer teknik adamların yapamadığı neyi doğru yaptı? Anlatalım…

Solskjær ilk etapta takımın mental gücünü yaptığı konuşmayla yukarı çekmiş. “Siz gerekli mücadeleyi yapın tüm sorumluluk ben de diyerek” öz güveni aşılamış. Ardından ise sezon başından beri yanlış yerde oynayan tüm oyuncuları doğru bir yerleşimle sahaya sürdü.

Solskjær’in klasik dizilişi 4-2-3-1 ile sahaya çıkan Beşiktaş, doğru zamanda doğru müdahaleyle maç içinde zaman zaman 3-5-2 yani çift forvetli sisteme dönerek hücumu çoğalttı. Solskjær için 4-2-3-1 formasyonu bir klasik. Fakat bu sistem kanat oyuncularının hızlı hücumları üzerine kurulu bir oyun anlayışı. İşin kötüsü, Beşiktaş’ta kanat oyuncusu yok. Sezon başından bu yana sağ ve sol açıkta etkili olamayan bir Beşiktaş izliyoruz. Tam da bu noktada Solskjær, alametifarikasını yani “belirleyici özelliği”ni ortaya koyarak, Dolmabahçe’nin yeşil çimleri üzerinde oyuncularını tıpkı satranç ustası gibi doğru hamleyle sahaya dizdi. Masuaku’yu sol öne çekerek, oyuncudan sol açık gibi faydalandı. Böyle olunca Rafa ve Muçi kanatlara girmeden Immobile’nin hemen arkasında 9,5 gibi oynayarak yardımcı forvet rolüne büründü.

Bunu yaparken kilit nokta; savunmanın 3 kişi kaldığı anlarda Svensson, Emirhan, Felix üçlüsünün öne çıkarak, üçlü libero gibi orta sahaya destek olması geriye dönüşlerde ise hızlı olması olmasıydı. Bu üstün mücadele, Ole’nin oyun anlayışına tam hizmet etti.

Özellikle belirtmek istiyorum ki; Svensson, Bilbao’nun yıldızı olan ve ilerde çok büyük bir dünya yıldızı olacak Nico Williams’a geçit vermedi. İkili her yan yana geldiğinde büyülendim. Svensson harikaydı. Orta sahada Al-Musrati-Gedson dikine paslarla takımın boyunu kısaltmada etkiliydi. Bu çok önemliydi. Ole, takımlarında hızlı hücumlara büyük önem veren bir teknik direktör. Vakit kaybetmeden orta sahadan hızlı hücuma çıkmak, önde basmak oyun anlayışının en temel özelliği. Rafa-Muçi ikilisi Rashica’ya 2 nefis gol attırdı. Beşiktaş, dün gece takım olarak iyiydi ve tüm oyuncular üzerine düşeni yaptı. En önemlisi de şu ki, basın toplantısında Ole, “İlk adımı attık, bunun devamı gelecek” sözüyle özlenen seri galibiyetlerin sinyalini verdi.

Şimdi sırada, Beşiktaş yönetiminin gerekli transferleri yaparak sezon başındaki zafer sarhoşluğuna düşmeden Beşiktaş’ı özlenen günlerine kavuşturmak geliyor.

Son söz: Dün gece penaltı kararı verildiğinde basın tribünündeki arkadaşlarla penaltıyı kim kullanacak? diye fikir beyan ettik. Her ikisini de (Ole- Mario) defalarca izlemiş biri olarak Joao Mario’nun kullanacağından o kadar emindim ki, hislerim beni yanıltmadı. Mario gibi penaltı atan oyuncular çok kıymetlidir. Mario’yu koy 8 numaraya taş gibi oynar ama kanatta oynatırsan berbat görünür. Bunu defalarca izledik.

İşte Ole’nin sırrı bu; görülmeyeni görmek, yapılmayanı yapmak.

http://dlvr.it/THX0lh

Fatih Terim'in çalıştırdığı Al Shabab, deplasmanda El İttihad'a 2-1 mağlup oldu: Teknik direktör Fatih Terim'in çalıştır...
22/01/2025

Fatih Terim'in çalıştırdığı Al Shabab, deplasmanda El İttihad'a 2-1 mağlup oldu: Teknik direktör Fatih Terim'in çalıştırdığı Al Shabab, Suudi Arabistan Pro Lig'nin 16. haftasında konuk olduğu El İttihad'a 2-1 yenildi.

http://dlvr.it/THWdx1

Trabzonspor, Danylo Sikan ile 4,5 yıllık anlaşma sağladı: Trabzonspor Kulübü, 23 yaşındaki santrfor Danylo Sikan ile 4,5...
22/01/2025

Trabzonspor, Danylo Sikan ile 4,5 yıllık anlaşma sağladı: Trabzonspor Kulübü, 23 yaşındaki santrfor Danylo Sikan ile 4,5 yıllık anlaşma sağladığını duyurdu.

http://dlvr.it/THWdwk

KIRKLAR DAĞI VE MESCİDİ EFSANELERİ – Vl-: Çaykara Şekersu köyü Kırklar Dağı ve mescidi efsanelerine ve yazılarına devamK...
22/01/2025

KIRKLAR DAĞI VE MESCİDİ EFSANELERİ – Vl-: Çaykara Şekersu köyü Kırklar Dağı ve mescidi efsanelerine ve yazılarına devam

KIRKLAR DAĞI VE MESCİDİ EFSANELERİ – Vl-

Maneviyatta “Kırklar” ve Beytullah Yıldırım’ın yazısının 2. bölümü

HAŞİM ALBAYRAK- İBRAHİM TUNCER



Trabzon Çaykara ilçesi Şekersu yayla köyüne bağlı ve Bayburt il sınırında Kırklar Dağı ve Kırklar Mescidi var. Buranın adının kaynağının ne olduğu, nereden geldiği hakkında kesin bilgiler yoktur. Bu nedenle Türk kültüründe “kırklar”, İslam kültüründe “kırklar” Hristiyan kültüründe “kırklar” konusu önceki bölümlerde incelendi.

Dede Korkut hikâyelerinde “kırklar” konusu incelendi. Dede Korkut hikâyelerinin bir kısmında Trabzon Tekfuru ve kızı ile ilgili olan hikâyeler, Gürcülerle ilgili olan hikâyeler ve Bayburt çevresinde Dede Korkut’un mezarı gibi nedenler ile “Kırklar dağı ve mescidinin” Dede Korkut hikâyelerinde geçen yerlerden biri olabileceğini düşündürmektedir. Dede Korkut’taki “kırklar” ile İslamiyet’teki “kırklar”ın birbirine bağlantılı olması “Kırklar dağı ve mescidinin geçtiği yer itibarı ile mümkündür. Türk tarihinde ve Türk edebiyatında “kırklar” önemli bir yere sahiptir.

Trabzon Çaykara Şekersu köyü Kırklar Mescidi

Daha önceki konularda bahsedilen; İslam dininde “ kırklar” da önemli yere sahiptir. Bayburt ve Çaykara hem Türk kültürü hem İslam kültürü için önemli bir yere sahiptir. Akkoyunlulara önemli bir merkez, bir dönem başkent olması ve Akkoyunlu hükümdarı Tur Ali Bey’in türbesinin Bayburt’ta olması gerçeği de vardır.

1461 yılında Trabzon’u fethetme niyetinde ordusuyla yola çıkan Fatih Sultan Mehmet, sefere çıktığında nereye sefer yapacağını demediğinden seferin Trabzon veya Akkoyunlular üzerine olacağı sefer sırasında belli olmuştu. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan her ihtimale karşı annesi Sara Hatun’u Fatih Sultan Mehmet’e göndermişti. Sefer sırasında Bulgar Dağlarını aşarken Fatih Sultan Mehmet ve ordusunun Trabzon’a yöneldiği anlaşılınca uzun Hasan rahatlamış idi. Ancak Trabzon İmparatorluğu prenseslerinden evli olması dolayısıyla Trabzon’un da alınmasını istemiyordu. Bulgar dağlarından ilerleyen Fatih Sultan Mehmet ve ordusunun çok zorluk çektiğini gören Sara Hatun, Fatih Sultan Mehmet’e “oğul, oğul bunca zahmete bir Trabzon değer mi?” diye sormuş idi. Fatih Sultan Mehmet, İslam için her zorluğa değer anne demiş idi. Bu vesile ile Trabzon’a inen ve denizden de sadrazamının komutasındaki donanma ile birleşen Fatih’in ordusu Trabzon’u alır. Bu konu döneminin hemen sonunda yaşayan Hoca Saadettin Efendi tarafından Tac’üt Tevarih (Tarihlerin Tacı” adlı kitapta geniş olarak anlatılmaktadır.

Bayburt’un da hâkimi olan Akkoyunlu İmparatoru Uzun Hasan

Dede Korkut hikâyelerindeki bazı olaylar da Akkoyunlu dönemlerini çağrıştırmaktadır. Akkoyunluların da önemli yerlerinden biri Bayburt’tur. Oradan Gürcü akınlarının yapılması ve Dede Korkut hikâyelerinde Gürcülere yapılan akınların anlatılması, akınlarda İslam kültüründeki “gaza inancı” konuyu hem Türklüğe ve İslamlığa getirmektedir.

İslam kültüründeki “kırklar” incelenmesiyle konu tamamlanmamış sayılmıyor.
Peygamberimizin kırk yaşında Müslüman olması, Kur’an-ı Kerim’de “kırk” ile ilgili ayetler olması, kırk erenler vs. gibi kavramlar İslam dünyasında çoktur. Bunlar daha önceki konularda incelendi. Bu çokluğun içinde bir de maneviyat vardır. “Maneviyatta kırklar” konusu için; alanında uzman olan Beytullah Yıldırım arkadaşımdan konuyu irdelemesini rica ettim. O da kırmayarak gerekli araştırmaları yaptı ve “maneviyat âlemindeki kırklar”ı ve diğer ekleri hazırladı. Bu vesile ile Beytullah Yıldırım’a teşekkür ederiz. Beytullah Yıldırım’ın yazdığı bu konu aşağıdadır:

Trabzon Çaykara Şekersu köyü yaylası Kırklar Dağı ve Kırklar Mescidi



Geleneğimizde Kırk ve Bir Kırklar Menkıbesi[1]

Kırk Kavramı ve Tasavvufta Kırklar (2)

Beytullah Yıldırım

Kırk kavramını ve Kırkları bir önceki yazımızda genel hatları ile ele aldıktan sonra kaldığımız yerden devam ile İslam tasavvufu başta olamak üzere başta Türk töresi olmak üzere Doğu’dan Bayıya dünyanın çeşitli coğrafyalarınde açısından değerlendirmeye çalışacağız. Ennihayetinde bir tasavvufi menkıbe ile konuyu genel hatları ile ele almaya anlatmaya çalışacağız.

Tasavvufi Açıdan kırk Rakamı

İslam Tasavvuf geleneğinde de kırk rakamı sıkça kullanılmıştır. Bir tarikata intisap edenlerin kırk günlük ön perhizini simgeleyen çile, Hz. Ali R.A.’ın kırklar meclisinin sâkisi kabul edilir. Dünyayı tedvîr eden çekip çeviren ermişlerin sayısının kırk kişi oluşu ve buradan türeyen "kırklara karışmak" deyimi meydana gelir. Bektaşîlik'teki kırklar meydanı, kırklar şerbeti, kırk budak ve kırk makam, insan hamurunun kırk gün boyunca rahmet yağmurlarınca yıkandığı gibi hususlar bunlar arasında sayılabilir.

Rivayetler ve Nakillerde Kırk

İslam dinindeki muhtelif rivayetler ve nakiller dolayısıyla dini inançlara yansımış başka telakkiler de mevcuttur: Örneğin; Mehdî A.S. kırk yaşında hurûc edip çıkıp kırk yıl dünyada kalacak. Kıyamet gününde göklerden fışkıracak bir duman arzı kırk gün kaplayacağı. Sûr ve kıyametin dehşeti kırk yıl devam edecek. Günahkârlar cehennemdeki akrep ve yılanların zehrini kırk yıl hissedecek ve görevli Mâlik isimli melek onlara kırk yıl cevap vermeyecek. Vefat eden birisinin ardından kırk gün Kur'an okunup, kırkıncı gün dua yapılır. İnsanların yediği haram lokma da kırk gün bedenden çıkmaz. Arınmak ve temizlenmek için kırk tas su ile yıkanmak bunlardan bazıladır.

Türk Töre ve Gelenek Göreneklerinde Kırk

Kırk rakamının eski Türk kültüründe önemli bir yeri vardır. Kırgız (Kırk Kız) efsanesinden itibaren Türk destan ve masallarında kırk ve kırklar motifi önemli bir yer tutar. Orta Asya kökenli destanlarda yiğitlerin yanında kırk er, hatunların çevresinde kırk kız bulunduğu bilinmektedir.

Kırk vezir ve kırk harâmiler gibi halk hikâyelerinde, Kırkçeşme, Kırkanbar, Kırkgöz, Kırkpınar, Kırklareli gibi yer adlarında ve "kırkı çıkmak, kırklamak, kırk oruç, kırk kurban, kırk gün kırk gece" gibi sosyal hayatı ilgilendiren alanlarda Türk geleneğini zenginleştiren kırk rakamı Türk atasözleri ve deyimlerinde de sıkça anılır. "Acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır; kırkından sonra azanı teneşir paklar; kırk kurda bir aslan ne yapsın; kırk derviş bir kilime sığar ama iki sultan bir iklime sığmaz; birisine kırk gün deli dersen deli olur" gibi atasözleriyle "kırklara karışmak, kırk deveye bir eşek, kırk gün günahkâr bir gün tövbekâr, kırk serçeden bir börek, kırk yılın başı, kırkı on paraya" gibi deyimler bu türdendir.

Doğu Coğrafyası Kültüründe Kırk

Doğu’da Farisi, İran kültüründe de kırk rakamı benzer şekillerde sıkça kullanılmış ve çihl (kırk) kelimesinden türeyen pek çok kavram ortaya çıkmıştır: Çihil menâr (kırk minare), çihl sütun, çihlten (çilten, ricâlü'l-gayb), çihl vezir, çihl duhterân (kırk kız), çihl çerağ (kırk meşale), çihl sâl (kırk yıl) ve benzerleri şeklinde örnekler mevcuttur.

Arap kültüründe, Kırk rakamı Yakındoğu coğrafyasında benzer kullanımlarda yer alır. Çöllerde yaşayan bedevîler, kırk gün kabilenin düşmanlarıyla uğraşan bir kimsenin kırkıncı gün onlardan biri olacağına inanırlar.

Pakistan'ın Sind eyaletinde bir kadını kendisine âşık etmek isteyen kişinin onun adını özel bir ağacın yapraklarına kırk gün yazmasının yeterli olacağı inancı yaygındır.

Çocuğu olmayan kadınların ramazanın son cumasında cemaatten kırk kişinin Fâtiha sûresini bir kâğıda yazdırmaları, ulucaminin kubbesi altında kırk gün sabah namazı kılanın Hızır'ı göreceği (bu geleneğin bir varyantı İstanbul'da Ayasofya Kubbesi için geçerli kabul edilir),

Habeşistan'da mavi gözlü bir çocuğun kırk gün siyahî bir kadın tarafından emzirilmesiyle gözlerinin siyaha döneceği inancı vardır.

Asya’da, Uzakdoğu inanışlarına göre meditasyonunda kırk günlük yaşanacak bir tecrübenin önemli yer tutması gibi inanışlar bunlar arasında sayılabilir.

İslami Eserlerde Kırk Kavramı

İslâm kültüründe bazı kitapların kırk bölüm halinde düzenlenmesine özen gösterimesi dikkat çekicidir. İmam Gazzâlî'nin İḥyâʾü ʿulûmi'd-dîn isimli eseri buna güzel bir örnektir.

Anadoluda masallarda kırk durak veya kırkıncı kapının bir mutlu sonu ifade etmesi önemlidir. Arınmanın ve temizlenmenin genellikle kırk gün sürmesi gibi hususlar bu sayının bir olgunluk ve tamlık ifadesi için kullanıldığını gösterir.

Dünyanın Farklı Coğrafyalarında Kırk Kavramı

Farklı bölgelerden mesela Orta Amerika yerlileri, Afrika ve Altay kavimleri, Budistler ve özellikle Mısır, İbrânî, Arap, Bâbil, Ârâmî, İsrail gibi Sâmî kavimlerinden itibaren Ortadoğu coğrafyasında dinler tarihi, folklor ve edebiyata yansımış olan kırk rakamı diğer sayılar içinde en çok kullanılan ve kutsallık atfedilen sayı olmuştur.

Bundan evvelki birinci yazımızda olduğu gibi İslam Tasavvufu çerçevesinde bir menkıbe ile Kırklar konusuna nihayet verelim:

Mürşid-i Azîzim Muzaffer Efendi Hz.’den eski bir yazmada gördüğü Kırklar ve Kırklar Meclisi ile alakalı ibretli bir kıssayı şöyle naklettiler:

Kırklar Meclisinde 38 Gün Kalan Kelâmî Efendi

Kelâmî Efendi adında bir zât vaktiyle başına gelen bir hadiseyi şöyle anlatıyor:

Bir Ramazan-ı Şerif günü, Leyle-i Kadir'de dönemin Osmanlı pâdişâh-ı âlem olan Sultan II. Selîm Hân, irâde-i şâhâne edip bütün İstanbul ahalisinin Ayasofya-ı Kebir Câmiinde toplanıp, o günlerde salgın haline dönüşmüş bir hastalık olan kolera illetinin def'i için duâ edilmesini murâd etmişdi.

Pâdişâh-ı âlem Sultân Süleymân Hân'ın süt kardeşi olan Yahyâ Efendi Hazretlerinin Ayasofya'ya gelip, tâûnun def'i için duâ edeceği tellallar vasıtasıyla bütün şehre sokak sokak ilân olundu. Yahyâ-yı Beşiktâşî, Kânûnî Sultân Süleymân'ın süt kardeşidir. Şeyh Efendi'yi görmek müşkül bir mesele idi, zîrâ pek dışarı çıkmazlardı. Biz de Ayasofya Camii'nin yolunu tuttuk. O akşam hınca hınç Ayasofya'ya toplanan İstanbul halkının yekünü yaklaşık elli beş bin küsur kişi idi. Çünkü pâdişâhın irâdesiyle herkes oraya geldiğine dair ya parmak ya da mühür basdı. Yani görevliler, gelenleri tek tek tesbît etmişlerdi.

Akşam namazında sevâbı çok diye en ön safa geçdim, namazı orada eda ettim. İftarı da orada yapdım. Sonrasında vaktinde yatsı ezânı okundu, yatsı namazını ve dahi terâvihi de kıldık, oturduk. Yahyâ Efendi Hazretleri geldi, kürsüye çıkdı. "Sallû 'alâ resûlinâ Muhammed" dedi, biz de yüzümüzü ona döndürdük. O aralık karnımda bir gürültü peydâ olduki acayip. Gümbürrrr burlrlrlrlrlr gurlrlrlrr. Karnım kale kösü gibi gümbürdedi. Kolera var. Eyvâh! Nereye giderim? Câmide elli beş bin kişi var, ben en ön safdayım. Perîşân oldum. Felâketin büyüğü! Ne yapayım, ne yapayım, aklıma geldi hemen Hazret-i Şeyh'e sığındım, Yahyâ Efendi Hazretlerine murâkebe (gönülden iltica) ettim. Ona murâkebe eder etmez yanımdaki adam, "Kardeşim sen biraz sıkışdın gâliba" dedi. "Evet" dedim. "Gel buraya" dedi ve cübbesini kaldırdı, ben cübbesinin içine girdim, cübbenin kolundan Kağıthâne Çayırına çıkıverdim. "İşini yap, gel" dedi. Gittim, rahatladım, temizlendim, abdestimi tektar aldım, döndüm geldim, cübbenin kolu orada aynı yerde duruyor. Cübbenin kolundan içeri girip Ayasofya Camiinde oturduğum aynı saftaki aynı yererime çıkıverdim.

Bu kerâmeti gördükden sonra o mübareği hiç bırakır mıyım, hemen o velînin koluna yapışdım. Neyse, duâ bitti, senâ bitti, herkes camiden dışarıya çıkıyor, ben de onun peşinden onunla birlikte dışarıya çıkdım.

Tam orta kapıdan dışarı çıkdık, döndü dedi ki, "Bak, sen Hazret-i Pîr'e râbıta yapdın, o da bize teveccüh etdi, ben de seni bu belâdan kurtardım, bırak benim yakamı!". Ben de dedim ki, "Ben seni gökde ararken yerde buldum, öldüresen seni bırakmam" dedim.

O bana, "Çok fenâ yaparım seni" dedi. Ben de, "Ne yaparsan yap" dedim. Böyle bir döndü, ben de onunla berâber mâcuncu fırıldağı gibi döndüm. "Sen benim başıma belâmısın be adam" dedi. "Öldürsen bile seni bırakmam" diye ısrar ettim.

Oradan helâya girdi. Ben bırakır mıyım, helânın kapısına oturdum. Bir müddet sonra kapı açıldı, içerden bir delikanlı çıkdı, genç bir yeniçeri. Acemi oğlanlarından belinde yatağanı matağanı filan. Haydi ben peşinden. "Çekil ulan! Ne istiyorsun! Delikanlıya el uzatmaya utan mıyor musun!" filan dedi. "Ne yaparsan yap, bağır istersen" deyince, "Hay Allah cezânı versin! Peki öyleyse gel benimle berâber ama sen bizim işimize tahammül edemezsin, kaldıramazsın, kolay iş değildir" dedi. "Ne olursa olsun ben seninle geleceğim" diye ısrar ettim. "Haydi gel benimle" dedi ve bizi Akbıyık'a götürdü, gece vakti orada bir kapıyı çaldı, kapıyı bir siyâhî açdı, hani o masallarda anlatılanlar gibi, bir dudağı yerde bir dudağı gökde. Beni göstererek, "Kim bu?" diye sorunca, "Tâlib" dedi. "Peki gelsin içeri bakalım" dedi ve beni pür hiddet içeri aldılar. Birlikte yukarı çıkdık, yukarıda, tam otuz sekiz gün boyunca ne yedik, ne içdik, ne uyuduk.

Otuz sekizinci gün "Kutb-i âlem geliyor" dediler. Kutb-i âlem geldi, meğerse orası kırklar meclisi imiş. Kutb-i âlem "Bu kim?" dedi, "tâlib" dediler. Beni oraya götüren zât bana sıkı sıkı tenbîh etti, "Sakın hiç bir şeye karışma! Herşeyi sükût ile karşıla, bilmediğin şeye elini sürme, burnunu sokma!" dedi. "Peki" dedim.

Ortaya bir radar getirdiler, bir leğen su. Bir de bakdık leğenin içinde, bir arslan dünyâ güzeli bir kızla bir oğlanı kovalıyor, parçalayacak. Hemen ben elimi attım ve arslanı tuttum, gençleri kurtardım. Bana çıkışdılar, "Bir daha karışma!" dediler. Sonra ikinci bir sahne peydâ oldu. Bir gemi batmış, gemiden denize dökülenlerden bazıları yüzerek kıyıya geldiler, kayalıklardan yukarı çıkıyorlar. Birisinin eli kaydı ve denize düşdü, ben hemen onu tutup çıkarınca elime vurdular "Bir daha sakın karışma!" dediler. Üçüncüde bir de bakdık, karşıdan iki gemi zuhûr etdi, biri müslüman kalyonu, üstünde sancâk-ı şerîf var, diğer kâfir gemisi, üstünde istavroz var. Geldiler, denizin ortasında rampa ettiler, iki taraf baltayla satırla birbirlerine girdiler. Fakat kâfirler müslümanları kırdılar. Kırınca ben dayanamadım ve kâfir kalyonuna bir vurdum, o battı. Bana, "Senin işim tamam oldu. Sen bu işi kaldıramazsın. Senin için bu kadarı kâfî" dediler. Kutb-i âlem dedi ki, "Bu, âşık bir zât ama sabrı kıt. Cenâb-ı Hakk'ın tecelliyâtını hakkıyla kavrayamıyor. Ama mâdem ki burada otuz sekiz gün bizimle berâber kaldı, biz bunu buradan boş göndermeyelim, duâ edelim" dedi ve elini açdı, "Yâ Rabbi, bunun ömrünü uzun et, lokmasını bol et" dedi. Hepsi birden âmîn dediler, yürü dediler ve beni aldılar, götürdüler.

Bir de bakdım Beyoğlunda bir meyhânedeyim. Girerken Akbıyık'da bir eve girdik, çıkarken Beyoğlunda Kosti'nin meyhânesinden çıkdık. Yeniçeriler içerde oturmuş içki içiyorlar. Beni görünce, "Vay Babalık, gelsene!" filan dediler. Ben yine imtihan var zannederek hiç ses çıkarmadım, onlarla oturdum. Bir kaç kadeh verdiler, ben yine imtihan var diye onları da içdim. Oradan sırtıma bir testi şarap yüklediler, "Haydi yürü bakalım" dediler, Unkapanına getirdiler. Unkapanında sırtımdaki şarap testisini aldılar, sırtımdan kürkümü aldılar, belimden para kesemi aldılar, beni orada bırakdılar. Orada öyle kalınca soyulduğumu anladım. Meğer evliyâdan hırsızların eline düşmüşüz. Fakat şimdi tam yüz elli yaşındayım. Kutb-i âlemin duâsı tuttu, yüz elli yaşındayım, Allah bana öyle bir nân u nimet ihsân etti ki, İstanbul'da fakîri zengini, kâfiri mü'mini lokmamı yemeyen kimse yokdur, pâdişâha varasıya kadar hepsinin kursağına benim lokmam düşdü.

Nihayetinde her işi, her şeyi hakkıyla bilen Allah-û Teâlâ C.C.'dur.



[1] Beytullah Yıldırım:Yerel Tarihçi Araştırmacı Yazar, ©️ Beytullah YILDIRIM / İslam Araştırmaları©, [email protected] tarafından tarafıma gönderilen yazıdır. Bu yazı aynı zamanda https://esenlervizyonhaber.com/yazarlar/y/m/180/?fbclid=IwY2xjawH7RklleHRuA2FlbQIxMAABHYGhIiixy_YQ_wx95OUz1JCOpQ-E8j80wFPrOMWrEidJGxy3yNSQ-HM58Q_aem_oe6NDT_cnpYKecvFBHX4fw sayfasında yayınlanmıştır.

http://dlvr.it/THWdrX

“ABD Bizi Esir Aldı”: Demokrat parti Delaware eyaletinin senatör adayı olarak 1972 yılında seçimlere giren Joe Biden, Yu...
22/01/2025

“ABD Bizi Esir Aldı”: Demokrat parti Delaware eyaletinin senatör adayı olarak 1972 yılında seçimlere giren Joe Biden, Yunan Lobisi ve diasporası ile Ermeni lobisi ve diasporasının yoğun desteği ile ABD Senatosuna Delaware eyaletinin senatörü olarak seçilmişti. Politik yaşamı boyunca her seçimde Ermeni ve Yunan lobisi kendisine bu desteği verdi.

Bu destekleri asla unutmayan Biden, bir konuşmasında benim adım ve soyadım “Yorgo Bidenopolis” içerikli bir espri bile yapmıştı.

ABD’nin “Topal Ördeği” Joe Biden, -bu deyim, Amerikan halkının, seçim kaybeden Başkanı için geçiş döneminde kullandığı tanımlamadır- giderayak diyet ödemeye soyunmuş olmalı ki, Kıbrıs'ın savunma teçhizatı ve programlarının uluslararası satışına erişimine izin verme kararını, Güney Kıbrıs'ın ABD'nin üç savunma programına dâhil edilmesi kararını ve Güney Kıbrıs ile ABD arasındaki stratejik işbirliği anlaşmaları kararlarını imzalayarak yürürlüğe koymuş.

Kıbrıs Rum lideri Hristodulidis ve çevresindekiler bu karara öyle sevinmişler, öyle havaya girmişler ki, Kıbrıslı Rum lider “Kıbrıs askeri bir süper güçtür! Gerçekçi olalım lütfen!" içerikli evlere şenlik bir açıklama yapmış.

Yunanların ve Rumların bayağı megaloman olduğu bilinir. Ne zaman kendilerine gaz verilse tüm dünyayı fethedecekleri zannına kapılırlar. Lakin bu megalomani idrak kabiliyetlerini yok ettiğinden çok hüsrana uğramışlardır.15 Mayıs 1919’da boylarına poslarına bakmadan Avrupalı devletlerin ve ABD’nin gazına gelip, Anadolu’nun Batı yarısını Yunanistan’a katmak için İzmir’e çıkmaları ve 15 Temmuz 1974 günü Kıbrıs’ta darbe yapıp 1960 Kıbrıs Cumhuriyetini lağvetmeleri ve “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti”ini ilan ederek, Kıbrıs adasını Yunanistan’a ilhak etmeleri, bu megalomanik duygularına güzel bir örnektir. Her ikisinin sonunda da Türklere yenilmeleri, Rum ve Yunanların başlarına büyük bir felaketler getirmiştir.

Arada aklıselim olanlar da olmuyor değil. Bunu bilen ve Türkiye’yi karşılarına almak istemeyen Kıbrıs Rumları, ABD’nin Güney Kıbrıs’a yerleşmesinden ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile özellikle silahlarla ilgili anlaşmalar yapmasından bayağı ürkmüş durumdalar. Bazı Kıbrıs Rum Siyasi Partiler ve Sivil Toplum Örgütleri bu anlaşmalara karşılar ve ağız birliği etmişçesine “ABD, ağzımıza bir kaşık bal çaldı, bizi esir aldı, bakalım nerede nasıl kullanacak bizi” yaygarasını koparmaya başladılar.

Ama belli ki bölgede yürürlüğe konmuş yeni bir strateji ve hedef var.

Bu arada ABD Yönetimi Türkiye’nin hoşuna gidecek adımlar da atmaya başladı.

20 Ocak Pazartesi günü görevini seçimleri kazanan Cumhuriyetçi aday Donald Trump’a devredecek olan ABD Başkanı Joe Biden, 2019 yılında Türkiye’nin terörle mücadele uygulamasında gerçekleştirdiği “Barış Pınarı Harekâtı”ı sonrasında Türkiye'ye yaptırım öngören başkanlık kararnamesini revize etti ve kararname metni içinde yer alan “Türkiye” ifadelerini çıkarttırdı. Türkiye anılan yaptırımın dışında kaldı.

Bununla da kalmadı, ABD Başkanı Biden’ın Dışişleri Bakanı Blinken, son basın toplantısında İsrail-Hamas ateşkes anlaşmasının detaylarını anlattı ve “Hamas masaya oturmayacağını açıkladığında Başkan Erdoğan'dan Hamas’ı geri getirmesi için etkisini kullanmasını istedik. O da bunu başardı” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Türkiye’ye övgüler yağdırdı.

Belli ki perdelerin arkasında ABD ile Türkiye arasında Orta Doğu’nun ve Doğu Akdeniz’in geleceği ile ilgili görüşmeler sürüyor ve ABD artık bölgenin en güçlü ülkesi durumuna yükselen Türkiye’ye istediklerini kabul ettiremiyor.

Kıbrıs konusunu masaya koymuş ve Türkiye’yi bölgesel işbirliğine ikna edebilmek için Kıbrıs Rum tarafının iplerini eline almış, ve her istediklerini yaptırır hale getirmiş. Aklı başında olan Rumlar boşuna “ABD bizi esir aldı” demiyorlar…

http://dlvr.it/THWdrW

Beşiktaş Fibabanka, Trefl Sopot'u 87-72 yendi: Beşiktaş Fibabanka Erkek Basketbol Takımı, BKT Avrupa Kupası A Grubu'nun ...
22/01/2025

Beşiktaş Fibabanka, Trefl Sopot'u 87-72 yendi: Beşiktaş Fibabanka Erkek Basketbol Takımı, BKT Avrupa Kupası A Grubu'nun 16. haftasında konuk ettiği Polonya temsilcisi Trefl Sopot'u 87-72 mağlup etti.

http://dlvr.it/THWdrV

Jonas Svennson: Takımımla gurur duyuyorum: Beşiktaş'ın Norveçli oyuncusu Jonas Svennson, maçın ardından basın mensupları...
22/01/2025

Jonas Svennson: Takımımla gurur duyuyorum: Beşiktaş'ın Norveçli oyuncusu Jonas Svennson, maçın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

http://dlvr.it/THWdrT

Milot Rashica: Bugün iyi futbol oynadık: Beşiktaş'ın 28 yaşındaki oyuncusu Milot Rashica, maçın ardından basın mensuplar...
22/01/2025

Milot Rashica: Bugün iyi futbol oynadık: Beşiktaş'ın 28 yaşındaki oyuncusu Milot Rashica, maçın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

http://dlvr.it/THWdrN

Address

Bahçelievler Mahallesi, Şair Orhan Veli Sokak, No: 2/1/Bahçelievler/Istanbul
Istanbul

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Önce Vatan Gazetesi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Önce Vatan Gazetesi:

Videos

Share

Category