Kızıl elma

Kızıl elma Bu sayfa herhangi bir siyasi bir kuruma bağlı deyildir

Ben Türkmenim TürkiyeIraktaki Türk'üm benSeninle aynı soyAynı necip ırkım benBin yıldır burada dönen sanaAit çarkım benS...
22/12/2022

Ben Türkmenim Türkiye
Iraktaki Türk'üm ben
Seninle aynı soy
Aynı necip ırkım ben
Bin yıldır burada dönen sana
Ait çarkım ben
Senin gibi
Ben de ta Oğuz'dan geliyorum
Özü Sözü Türk...

Yüreğimizde kapanmayan Doğu Türkistan yarası...
03/12/2022

Yüreğimizde kapanmayan Doğu Türkistan yarası...

Attığı ilk kurşunla İstiklal yolunda Maraş halkının sesi olan Sütçü İmam'ı vefatının 100.yılında rahmet ve minnetle anıy...
27/11/2022

Attığı ilk kurşunla İstiklal yolunda Maraş halkının sesi olan Sütçü İmam'ı vefatının 100.yılında rahmet ve minnetle anıyoruz.

Türk OcaklarıAlper Tunga DestanıAlp Er Tunga Destani hakkindaki bilgilerin en önemli kaynagi Divan-i Lugat-it Türk’tür. ...
23/11/2022

Türk Ocakları
Alper Tunga Destanı
Alp Er Tunga Destani hakkindaki bilgilerin en önemli kaynagi Divan-i Lugat-it Türk’tür. Milâttan sonra on birinci yüzyilda Kâsgarli Mahmut tarafindan yazilan bu eserde, Destanin, büyük bir ihtimâlle son kisimlarina ait bir agit (sagu) yazili olarak verilmektedir.

Bu Türk Beglerinde ati belgülük
Tunga Alp Er idi kati belgülük
Bedük bilgi birle öküs erdemi
Biliglig ukuslug budun ködremi
Tacikler ayur âni Afrasyab
Bu Afrasyap tutdi iller talab

Bugünkü Türkçemizle: “Alp Er Tunga, Türk Beyleri içinde adi ve k*tsalligi bilinen ve taninan bir yigit idi; genis bilgisinin yaninda sayilamayacak kadar çok erdemi vardi: bilgiliydi, anlayisliydi, meziyetleri çoktu. Iranlilar ona, Afrasyab adini vermislerdi. Afrasyab dünyaya hükmetti” anlamina gelen bu agittan, Alp Er Tunga’nin, Iranlilar arasinda da çok iyi bilindigi anlasilmaktadir. Nitekim, Iran Destani olan Sehnâme’nin yazan Firdevsî de, destaninin büyük bir kisminda Afrasyab’in kahramanliklarindan söz etmek zorunda kalmistir. Baska bir milletin kahramanindan, kendi destanlarinda söz edilebilmesi için o kahramanlarin gerçekten çok büyük deger tasimalari gerekmektedir. Alp Er Tunga’da bu degerler fazlasiyla vardir. Sehnâme’ye göre, önce Turan ülkesinin sehzadesi sonra da hakani olarak adi geçen Alp Er Tunga Îran-Turan savaslarinin çok ünlü Turan kahramanidir. Babasinin ögüdünü tutmus ve o zaman güçlü bir ülke olan Iran’a savas açmistir. Selvi gibi uzun boylu, kollan ve gögsü aslana es güçte ve fil kadar güçlü bir yigitti, Iranlilari yendi. Iran hükümdarini esir aldi.

Iran ülkesinde bir çok padisahliklar bulunuyordu. Bunlardan biri de Kabil Padisahligi idi ve basinda da Zal adli biri vardi. Kabil Padisahi Zal, Alp Er Tunga’nin elinde esir olan Iran Hükümdarini kurtarmak için Turan ülkesine yürüdü. Alp Er Tunga’yi yendi ama hükümdarini kurtaramadi. Zaman geçti. Iran ülkesine hükümdar olan Zev de öldü. Bunu firsat bilen Alp Er Tunga iran’a bir daha savas açti . O zamana kadar Zal da yaslanmista. Kendi yerine, Alp Er Tunga’ya karsi oglu Rüstem’i yolladi. ‘Halen Anadolu’da Zaloglu Rüstem adiyla meshur olan halk kitaplarinda Zaloglu Rüstem ile Arap Üzengi cengi diye hikâyeleri anlatilan bu ünlü Iran kahramani ile Alp Er Tunga arasinda sayisiz savaslar oldu. Savaslarin çogunu Rüstem kazandi bir kismini Alp Er Tunga kazandi. (Sehnâme Iran destani oldugu için bunu olagan saymak gerekir.)

Bu savaslar sürüp giderken, Iran’in, hükümdari bulunan Keykâvus, oglu Siyavus’u ve Zaloglu Rüstem’i gücendirmisti. Gücenmenin sonucu olarak sehzade Siyavüs kaçip Alp Er Tunga’ya sigindi. Orada uzun zaman kaldi, hattâ Türk yigitlerinden birinin kiziyla evlendi, Keyhüsrev adinda da bir oglu oldu.

Keyhüsrev büyüyünce, iranlilar onu kaçirip hükümdar yaptilar. Keyhüsrev Zaloglu Rüstem’i hos tutup, gönlünü aldi ve Alp Er Tunga’nin üzerine gönderdi. Yine bir çok savaslar oldu. Çogunda Alp Er Tunga yenildi. Ve en sonunda Alp Er Tunga iyice yoruldu, ordusu dagildi, askeri kalmadi. Tek basina daglara çekildi. Orada, bir magarada tek basina yasadi. Fakat günün birinde izini kesfedip yerini buldular. Alp Er Tunga suya atlayip kurtulmak istedi; fakat daha önce davranan Iran askerleri yetisip saldirdilar. Yigitçe dogustu ama ihtiyardi, yorgundu, tek basinaydi. Öldürdüler.

Daha önce de belirttigimiz gibi, çok suurlu bir Iran milliyetçisi olan Firdevsî’nin Zal Oglu Rüstem’i ve diger Iran asker ve hükümdarlarini üstün görmesi, savaslarin çogunda Alp Er Tunga’yi yenik durumlara düsürmesi olagan karsilanmalidir. Alp Er Tunga’mn çok büyük bir yigit, üstün degerlere sahip bir Hakan oldugunu anlamak için bir Iran Destaninda ne kadar degerli bir yer kapladigi düsünülmelidir. Firdevsî, kendi milletinin kahramanlarini degerlendirebilmek için ancak bir Türk Hakanini ölçü olarak aldiysa bu bile, Alp Er Tunga’mn nasil bir destan yigidi oldugunu gösterir. Gerçi Iran ve Turan savaslarinin önde gelen bir yigidi olarak Alp Er Tunga gerçek kisilige de sahiptir; Firdevsî’nin Alp Er Tunga’yi seçisinde bu gerçek payi da muhakkak vardir ama aslinda Alp Er Tunga, destanlara has kisiligi ile Firdevsî’yi etkisi altina almistir.

Prof. Zeki Velidî Togan’a göre M.Ö. dördüncü yüzyila kadar yasamis olan ve M.Ö. yedinci yüzyilda OrtaTiyansan çevresinin en güçlü devleti olarak gelismis bulunan, Hunlardan önceki büyük Türk Devleti Su veya Saka adini tasimaktadir. Bu Türk imparatorlugu, birçok kavimler üzerinde egemenlik kurmus olup Güney Rusya’yi da içine almak üzere Dogu Avrupaya kadar yayilmistir. Bir kisim tarihçiler Dogu Avrupa bölümündeki sakalara Iskit, Orta Asya ve Azerbaycan çevresindekilere Saka adini vermektedir. M.Ö. yedinci yüzyilda en güçlü ve en parlak devrini yasamis olan bu Türk Imparatorlugunun Hakani ise alp Er Tunga’dir.

Divan-i Lugat-it Türk’te, Alp Er Tunga için söylenen agitlardan (Sagu) bazi parçalar kaydedilmistir.

Bu parçalar, o günkü ve bugünkü Türkçe söyleyisle asagiya alinmistir:

Alp Er Tunga öldi mü?
Isiz ajun kaldi mu?
Ödlek öçin aldi mu?
Emdi yürek yirtilur.

Ödlek yarag közetti
Ogrun tuzag uzatti
Begler begin azitti
Kaçsa kah kurtulur?

Begler atin urgurup
Kadgu ani turgurup
Mengzi yüzi sargarup .
Korkum angar türtülür.

Ulusip eren börleyü
Yirtip yaka urlayu
Sikrip üni yirlayu
Sigtap közi örtülür.

Könglüm için ötedi .
Yitmis yasig kartadi
Kiçmis ödig irtedi
Tün kün kiçip irtelür

Alp Er Tunga öldü mü?
Kötü dünya kaldi mi?
Felek öcünü aldi mi?
Simdi yürek yirtilir.

Felegin silahi hazir
Gizli tuzak kurdurur
Beyler beyini vurdurur
Kaçsa nasil kurtulur?

Beyler atlarini yorup
Kaygidan çaresiz durup
Beti benzi sararip
Sari safrana döndüler.

Erler kurt gibi hiçkirdi
Yaka bagir yirtip durdu
Aci agitlar çigirdi
Yas akar gözler kurur.

Gönlüm içinden yandi.
Geçmis zamani andi.
Geçen günler nerdedir?
Bursa Türk oçakları...

30/08/2022
GENELKURMAY BAŞKANI SEMİH SANCAR 1911-1984 KIBRIS SAVAŞININ ERZURUMLU BAŞKOMUTANI1911 yılında (İspir) Erzurum'da doğdu, ...
21/07/2022

GENELKURMAY BAŞKANI SEMİH SANCAR 1911-1984
KIBRIS SAVAŞININ ERZURUMLU BAŞKOMUTANI

1911 yılında (İspir) Erzurum'da doğdu, 1932 yılında Kara Harp Okulundan, 1934 yılında Topçu Okulundan mezun olmuştur.

1939 yılına kadar Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı çeşitli birliklerde Batarya Takım Komutanlığı yapmıştır.

1942 yılında Harp Akademisini kurmay subay olarak bitirdikten sonra; Genelkurmay Karargâhında Proje Subaylığı, 3'üncü Uçaksavar Alayında Batarya Komutanlığı, Hava Savunma Genel Komutanlığında Karargâh Subaylığı,
9'uncu Kolordu Motorlu Topçu Alayında Tabur Komutanlığı, 3'üncü Ordu Harekât Şubesinde Kısım Amirliği ve Şube Müdürlüğü, Kara Harp Akademisinde Öğretim Üyeliği ve 2'nci Kolordu Topçu Komutan Yardımcılığı görevlerini yürütmüştür.

1960 yılında Tuğgeneralliğe terfi etmiştir. Tuğgeneral rütbesi ile 4'üncü Tümen Komutanlığı, Genelkurmay Personel Başkanlığı ve Genelkurmay Harekât Başkanlığı yapmış, 1963 yılında Tümgeneralliğe terfi etmiştir.

Tümgeneral rütbesi ile Harp Akademileri Komutan Vekilliği, 5'inci Kolordu Komutan Vekilliği ve Kara Kuvvetleri Harekât Kurmay Yarbaşkanlığı görevlerinde bulunmuş, 1964 yılında Korgeneralliğe terfi etmiştir.

Korgeneral rütbesi ile Kara Kuvvetleri Eğitim Kolordusu ve 9'uncu Kolordu Komutanlığı görevlerinde bulunduktan sonra 1969 yılında Orgeneralliğe terfi etmiştir.

Orgeneral rütbesinde Jandarma Genel Komutanlığı, 2'nci Ordu Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevlerini yürütmüş, 6 Mart 1973 tarihinde atandığı Genelkurmay Başkanlığı görevinden 7 Mart 1978 tarihinde emekli olmuştur.

Bayan Vefika SANCAR ile evlenmiş olan Orgeneral Semih SANCAR'ın iki çocuğu vardır. Fransızca bilmektedir.

8 Aralık 1984 tarihinde vefat etmiş, Ankara'da Cebeci Şehitliği'nde toprağa verilmiştir.

* *. *. * *

Mareşalliği kabul etmedi..

Dönemin Başbakan Yardımcısı Merhum Necmettin Erbakan Hoca , Semih Sancar’ı şöyle anlatmıştı:

“Askeri kuvvetlerimiz Sayın Semih Sancar…
Allah gani gani rahmet eylesin. Çok muhterem bir genelkurmay başkanımızdır. Kıbrıs Harbi’nde baştan sona kadar en büyük kahramanlıkları yapmıştır. Sizi mareşal yapalım dedik, kabul etmedi. 1 maaş ikramiye verelim dedik, kabul etmedi. Böyle muhterem bir insandır. En büyük fedakarlıkları yapmıştır. Ve çok büyük bir şekilde bu işi yönetmiştir.”
Saygı ve Rahmetle anıyoruz.

Hazırlayan : Vehip Atalay Kitapsarayı Erzurum

Etiket : 16.Genelkurmay başkanı

Öyle biri gelip gecti ki yeşil çamdan  duruşu görüşü  ve vatan sevgisiyle daha önçe  hiç kimse sevilmemişti senin sevild...
28/06/2022

Öyle biri gelip gecti ki yeşil çamdan duruşu görüşü ve vatan sevgisiyle daha önçe hiç kimse sevilmemişti senin sevildiğin kadar


Yiğitler kan döker, bayrak solmaya, Anadolu başlar, vatan olmaya. Kızılelma'ya hey, Kızılelma'ya...
22/06/2022

Yiğitler kan döker, bayrak solmaya, Anadolu başlar, vatan olmaya. Kızılelma'ya hey, Kızılelma'ya...

TÜRKLER ARAPLARDAN BİN YIL ÖNCE TANRI'YI BİLİYORDU-NE KADAR SADE VE KALPTEN BİR DUAArapların putlara Perslerin ateşe tap...
14/06/2022

TÜRKLER ARAPLARDAN BİN YIL ÖNCE TANRI'YI BİLİYORDU-NE KADAR SADE VE KALPTEN BİR DUA
Arapların putlara Perslerin ateşe taptıkları dönemden 800 sene önce, bir ve tek olan Tanrı’ya inanan Türk Hun Hükümdarları şu duayı okurlardı:
“Ulu Tanrı.
Her şeyi yaratan Tanrı.
Yenilmez, yıkılmaz, ölmez, bitmez, yitmez, yok olmaz Tanrı.
Suyu donduran, buzu eriten, buzdan su yürüten, sudan ırmak coşturan, ırmaktan göl dolduran, gölde balık gezdiren Tanrı.
Kuru derelere pınar koşturan, ota ağaca can yürüten, ottan ağaçtan çiçek çıkartan, çiçeklerden oğul veren, arıya bal yaptıran Tanrı.
Günümüzü aydınlatan, gecemizi yıldızlarla süsleyen Tanrı.
Bize yeni bir yıl veren Tanrı.
Bu yıl bize bol ver, bolluk ver!
Otumuz otlağımız bol ver.
Kulunlarımız kuzularımız bol ver.
Yapağımız yünümüz, yağımız sütümüz, peynirimiz, kımızımız bol ver.
Yağmurumuz suyumuz bol ver.
Avlağımız avımız bol ver.
Urısı, kızı oğulumuz bol ver.
Anamızı balamızı, oğulumuzu kızımızı, gencimizi yaşlımızı, bu Kara Yer üzerinde hepimizi kara çorlardan sakla, isizlikten bizi esirge Yüce Tanrı.
Yayımız yaman, okumuz şaşmaz, kılıcımız keskin kıl.
Yağının başını munsuz, bileklerimizi güçsüz, yüreklerimizi umutsuz koma.
Bahar geçsin yaz gelsin, yaz geçip güz gelsin, güz buduna yeğni gelsin.
Kuzumuz, kulunumuz, oğulumuz çok olsun.
TÜRK çoğalsın Acun üze bey olsun.
Aç, çıplak kalmasın, acun düzen dirlik bulsun.
Yer ve gök ülüşü için, atalarımız tini için sunduğumuz iduklarımızı una.
Yüce Tanrı.
TÜRK Budun ilsiz kılma, TÜRK Budun başsız kılma, TÜRK Budun töresiz kılma, Hun Budun yüzün yere vurma, TÜRK Budun tutsak kılma, hatun olacak kızlarımızı kun, bey olacak oğullarımızı kul kılma.
TÜRK budununu koru.”..
Kaynak : Ronald Cohn Jesse Russell,
Tengriism,bookwika, VSD (1 Jan. 2012)

Sırp kral Jovan Uglješa, I. Murad Anadolu'dayken Edirne yönüne saldırıp Osmanlı Devleti'ni hazırlıksız yakalamak istedi....
01/05/2022

Sırp kral Jovan Uglješa, I. Murad Anadolu'dayken Edirne yönüne saldırıp Osmanlı Devleti'ni hazırlıksız yakalamak istedi. Sırp ordusunun mevcudu 70.000 kadar asker idi. Karşısına çıkan Osmanlı ordusu sayıca kendisinden çok az, 800 kişi kadardı ancak taktiksel yönden bu kuvvet yüksek manevra kabiliyetine ve daha üstün taktiklere sahipti. Sırp ve Makedon birliklerinin ilerlemesine izin veren Osmanlı kuvvetleri, Çirmen mevkiinde geceleyin düşman ordusuna saldırdı. Ne olduğunu anlayamadan hazırlıksız yakalanan paniğe düşen düşman ordusu, hatlara sızan Osmanlı atlılarının, Sırp ve Makedon komutanlarını öldürülmesi ile darmadağın edildi. Savaş, Osmanlı Devleti'nin zaferi ile sonuçlandı. Sırp tarafı binlerce zayiat verdi ayrıca binlerce Sırp askeri kaçmak isterken Meriç nehrinde boğuldu. Muharebeden sonra Meriç Nehrinin rengi ölü Sırp askerlerinin kanlarından kırmızıya döndü.[10] Bu zafer ile Osmanlılara Makedonya'nın yolları açıldı. Osmanlılar Drama, Kavala, Serez gibi yerleri, Yunanistan'daki belli bölgeleri de ele geçirdiler.

Makedonya'daki Sırp Prensleri, Bulgar Kralı ve Bizans İmparatoru Osmanlı hakimiyetini tanıdılar. Böylece Osmanlı'nın Balkanlardaki fetihleri kolaylaştı. Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki ilerleyişi hız kazanmış oldu.

Bu zaferden sonra Sırplar, Osmanlı Devleti'ne bağlılığını bildirmek zorunda kalmıştır.

Kût’ül-Amâre kuşatması, 7 Aralık 1915- 29 Nisan 1916 tarihleri arasında Britanya Devleti yani günümüz adıyla İngiltere v...
01/05/2022

Kût’ül-Amâre kuşatması, 7 Aralık 1915- 29 Nisan 1916 tarihleri arasında Britanya Devleti yani günümüz adıyla İngiltere ve İngiltere’ sömürgesi altında bulunan Hindistan orduları ile Osmanlı İmparatorluğu arasında gerçekleşmiştir.

Son zamanlarda ismini daha sık duymaya başladığımız, her Türk ve Müslüman insanın çok iyi bilmesinin kıymetli olduğu Kût’ül-Amâre kuşatması, 7 Aralık 1915- 29 Nisan 1916 tarihleri arasında Britanya Devleti yani günümüz adıyla İngiltere ve İngiltere’nin sömürgesi altında bulunan Hindistan orduları ile Osmanlı İmparatorluğu arasında gerçekleşmiştir. Tarihlerden anlaşıldığı üzere 1. Dünya Savaşı sırasında Irak cephesinde meydana gelmiştir. Britanya’nın buraya saldırmasındaki amaç K*t’u işgal ederek Irak’ın kalbi Bağdat’a ulaşmaktı. K*t dediğimiz bölge ise Bağdat’ın 160 km güneyinde bulunan 6.500 nüfuslu bir kasabadır.
Bu kuşatmanın değerini anlayabilmemiz için zafere doğru gidilen yolda neler yaşanmış olduğunu bilmemiz gerekir. Kısaca bahsetmek gerekirse: General Tawnshend komutasındaki İngiliz birlikleri 24 Temmuz 1915 günü Bağdat’a doğru taaruza geçti. Bu ilerleyiş karşısında Irak Umum Kumandanı Nurettin Bey komutasındaki birlikler 28 Eylül 1915 tarihinde İngilizler karşısında K*t’ül Amâre’den çekildi ve İngilizler burayı işgal etti. Bakınız burada Osmanlı ordusunun çekilmek durumunda olduğunu görüyoruz. Fakat her çekilmenin bir hezimet olmadığını devamında göreceğiz.

Nitekim 22 Ekim günü ise İngiliz birlikleri Bağdat üzerine iki farklı yoldan yürümeye başladılar. Bu birlikler Selman Pakt’ta Nurettin Bey komutasındaki birlikler tarafından 22 Kasım günü durduruldu. İngilizler tekrar K*t’ül Amare’ye geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu kez de İngilizlerin çekildiği muharebenin kıyasıya mücadele şeklinde gerçekleştiğini 23 Kasım günü Osmanlı birlikleri saldırıya geçmesinden anlıyoruz. Birçok yerde çok çetin çatışmalar oldu. Zaman zaman Müslüman birlikleri geri çekilse de Müslüman Osmanlı askerinin genel saldırısını İngiliz kuvvetleri durduramadı.

5 Aralık günü Osmanlı birlikleri, K*t’ül Amare önlerine geldiler. Aralık ayı boyunca K*t’ül Amare’de sıkışan İngiliz birlikleriyle çok sert çatışmalar oldu ve İngilizler kuşatıldı.

Osmanlı ordusu K*t’ül Amare’de İngilizleri tam manasıyla kuşatmış ve bir çember içine almışlardı. Bunu yarmak için İngiliz birlikleri zaman zaman takviye aldıysa da başarılı olamadı. Mart ayına kadar süren bu kuşatma sırasında İngilizler içinde büyük kayıplar oluyordu. Nehirlerden yapılan cephane ve yiyecek yardımı yeterli olmuyordu. İngilizler, bir yandan muharebe sırasında canhıraş mücadele verirken bir yandan açlıkla başa çıkmak zorundaydılar. Bu yarma sırasında Sabis bölgesinde Ali İhsan Bey komutasındaki birliklerle de başarılı çarpışmalar oluyordu. Sabis Meydan Muharebesi olarak da tarihe geçen bu çatışmalarda Müslüman Osmanlı Askeri büyük başarılar elde ediyordu.
10 Mart 1916 günü zor durumda bulunan İngiliz birliklerine, Halil Paşa, tarafından teslim olma önerisi verildi. İngilizler buna olumlu cevap vermedi. İngilizler 6 Nisan günü büyük bir saldırıya geçerek yarma harekâtına giriştiler, ancak başarılı olamadılar ve çok büyük kayıplar verdiler.

9 Nisan günü İngiliz Generali Tawshend’e, K*t’ül Amare Kahramanı Halil Paşa’nın "teslim ol" çağrısı gitti. General buna, "Türkler, muharebe sahasında daima iyi asker ve necip insandırlar; fakat ben henüz teslim olmayı düşünmüyorum" cevabını verdi.

22 Nisan günü İngiliz birlikleri General Tawshend komutasında 5 bin kişilik bir birlikle hücuma geçtiler. Bundan da sonuç alamadılar. 3 bin ölü vererek geri çekildiler. İngilizler vazgeçmemekte ısrar ettikleri için aralıklarla kayıp vermeye devam ettiler. Savaşarak bir yere varamayacağını anlayan İngilizler, Halil Paşa’ya rüşvet teklif ederek kuşatmanın kaldırılmasını istediler.

Hali Paşa da bu tarihî teklife: "Baltacı devirleri geride kaldı!" diyerek rüşvetle işlerini yürütemeyeceklerini sert bir dille ifade etti.

29 Nisan günü daha fazla dayanamayan İngilizler, Osmanlı ordusuna teslim oldular. Yaklaşık 5 ay süren kuşatmanın ardından, 13 general, 481 subay ve 7 bini Hintli 13 bin 300 İngiliz askeri Türk birliklerine teslim oldu. Tarihe K*t ül Amare zaferi olarak geçen savaşlar sırasında İngilizler 40 bin kayıp verdi. Bu tarihi zafer üzerine Altıncı Ordu Komutanı Mirliva Halil Paşa, ordusuna şu mesajı çekiyordu:

"Bugüne ‘K*t Bayramı’ namını veriyorum."
Bu zafer Avrupa’yı tam manasıyla şok etti. Bütün gazeteler Osmanlının zaferini yazmak zorunda kalırken, İngilizler için de "Çanakkale’den sonra en büyük hezimete uğradı" değerlendirmesini yaptılar.

Bir süre sonra buradaki Osmanlı birlikleri, Almanya’nın etkisiyle, İran cephesine gönderildi ve zayıf kalan bu cepheye İngilizler 1917 yılı başında büyük kuvvetler yığarak bekledikleri güce ulaştı ve 11 Mart 1917’de Bağdat’ı geri aldılar. Daha sonra da Musul’a doğru ilerlediler. Petrol yatakları Musul’u, Müslüman Osmanlının direnişi karşısında alamadılar.

Ancak bu zaferlerin bu direnişlerin seyri Mondros Mütarekesi’yle değişti. Mondros Mütarekesi’nden üç gün sonra Irak ve İran Cephelerinde savunulan Müslüman toprakları işgal edildiler.

K*t’ül Amare ve çevresindeki bölgelerde görev yapan ve adlarını iki büyük zafere
attıran Ali İhsan ve Halil Paşalar yıllar sonra soy ismi olarak bu bölgenin isimlerini aldılar. Sabis ve K*t. K*t’ül Amare’de Osmanlı ordusu bizim bugün bu topraklarda bir Müslüman olarak yaşamamız için 25 bin şehit verdi. Halil Paşa k*t zaferi üzerine 29 Nisan 1916 tarihli günlük ordu emrinde şu tarihi notları düşüyordu:

“ORDUMA
Aslanlar! Bugün Türkler’e şeref -ü şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın müşemmes semasında şühedamızın ruhları şad-ü handan pervaz ederken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. Bize iki yüz seneden beri tarihimizde okunmayan bir vakayı kaydettiren Cenab-ı Allah’a hamd-ü şükür eylerim. Allah’ın azametine bakınız ki, bin beş yüz senelik İngiliz Devleti’nin tarihine bu vakayı ilk defa yazdıran Türk süngüsü oldu. İki senedir devam eden Cihan harbi böyle parlak bir vaka daha göstermemiştir. İşte Türk sebatının İngiliz inadını kırdığı birinci vakayı Çanakkale’de, ikinci vakayı burada görüyoruz. Bugüne K*T BAYRAM'I namını veriyorum. Ordumun her ferdi, her sene bu günü hatırlarken şehitlerimize Yasinler, Tebarekeler, Fatihalar okusunlar. Şühedamız, hayatı ulviyatta, semevatta kızıl kanlarla uçuşurken, gazilerimiz de gelecekteki zaferlerimize gözcü olsunlar.

Yol Kızılelma hedef Turan Tebrikler Selçuk bayraktar
13/03/2022

Yol Kızılelma hedef Turan Tebrikler Selçuk bayraktar




BİLGE KAĞAN YAZITI *1. Tengri (yaratan) Tektir.**2. Her kim ki, Tengri'den k*t almak dilerse*,* başkasına yakarmasın*.*3...
17/02/2022

BİLGE KAĞAN YAZITI
*1. Tengri (yaratan) Tektir.*
*2. Her kim ki, Tengri'den k*t almak dilerse*,* başkasına yakarmasın*.
*3. Bir İl(Ülke), bir Kağan, bir Tengri*..
*4. Bir kına iki kılıç girmez. Bir hatun iki er alamaz ve bir budunda iki töre olmaz*. *Töre tektir. Töre kesin ve keskindir. Kim ki, töreye uya k*tlanır. Kim ki, töreye kıya katlanır.*.
*5. Kimse töreden üstün değildir. Dirlik ve birlik için töre budur.*
*6. Bir çoban sürüsünden, bir er ailesinden, bir Kağan budunundan sorulur.*
*7. Her er eşine, atına, pusatına sahip çıkacak*.
*8. Ana-babaya ve ataya tazim(saygı) duyulacak*.
*9. Hısmına sarılacak, komşusunu gözetecek*.
*10. Er kişi yalan söylemeyecek*.
*11. Mal çalan, mülk çalan misliyle ödeyecek. Hesabı ya malıyla ya canıyla sorulacak.*
*12. Kim ki, bir ırza musallat olursa, canından olacak.*
*13. Her kim olursa olsun haksız, aldatıcı iş tutarsa hesabı hemen sorulacak*.
*14. Cenkten beri duran ya da kaçan tamuya(cehennem) uçacak.*
*15. Aman dileyene kılıç üşürülmeyecek, sığınana arka dönülmeyecek*.
*16. Baş kaldıranın başı alınacak, hak isteyenin hakkı verilecek.*
*17. Kimse kimseye üstünlük taslamayacak. Ne ak etin karadan, ne karanın kızıldan, ne kızılın sarıdan farkı olmayacak*.
*18. Kin ve gururdan uzak olunacak.*
*19. Mazluma merhamet, zalime azap duyulacak.*
*21. Kızı isteyen Kağan da olsa, bey de olsa, kız istediğine verilecek*.
*22. Gereksiz yere ağaç kesmeyeceksin, suyu kirletmeyeceksin.*
*23. Bilmeyip de bildim demeyeceksin, bilene danışacaksın.*
*24. Bugünün işini yarına bırakmayacaksın.*
*25. Kusur görmeyecek, kusur aramayacaksın*.
*26. Güçlüyken affet, zayıfken sabret*.
*27. Yazgına asi olma.*
*28. Yaptığın iyiliği unut, yapılan iyiliği unutma*
*31. Milletine yaban kalma. İpeğin iyisine, sözün güzeline kanma, onlara boyanma.*
*32. Kağan o dur ki, adaleti üstün tutsun, töreyi yaşatsın. Töre yok olursa, İl yok olur. İl olmazsa, budun kul olur*.
*33. Ey Türk Oğuz beyleri, ey milletim işitin*!
*"Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer delinmedikçe senin İlini ve töreni kim bozabilir*?"

*(Bilge Kağan Yazıtı - 730*
*Orhun Irmağı yakınları, Ötügen-Moğolistan*

İletiyi gön:Prof.Dr.Ningur NOYANALPAN

Sen Türk olduğunu unutsanda düşman asla unutmaz
01/05/2021

Sen Türk olduğunu unutsanda düşman asla unutmaz

13/03/2021

Türk ordusu dosta güven düşmana korku verendir

08 AĞUSTOS 1964 te şehit olan Yzb. Cengiz Topel’in nasıl şehit olduğunu bileniniz var mı?Uçağı arızalanınca paraşütle at...
17/10/2020

08 AĞUSTOS 1964 te şehit olan Yzb. Cengiz Topel’in nasıl şehit olduğunu bileniniz var mı?
Uçağı arızalanınca paraşütle atlayan Topel Rumların kontrolündeki bölgeye iner. Rumlar barış gücü askerlerinin gözü önünde onu esir aldıktan sonra Lefkoşa’ya götürürler. TÜRKIYE Lefkoşa Birleşmiş milletler aracılığıyla Yüzbaşının serbest bırakılması istenir. Rumlar Yüzbaşı Cengiz Topel’in hayatta olduğunu ve sorgulandığını bildirirler.
Fakat beş gün sonra cesedini Birleşmiş Milletler barış gücü askerleri vasıtasıyla TÜRK yetkililere gönderirler. Ceset üzerinde işkence gördüğü anlaşılır. Rumlar Cenevre Sözleşmesi’ni hiçe saymışlar, genç Yüzbaşıyı korkunç işkencelere tâbi tutarak öldürmüşlerdir. Cesedi inceleyen Eşref Düşenkalkar’ın ifadesi gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya koymaktadır.
Eşref Düşenkalkar derki Türk doktorların ve Birleşmiş Milletler askerlerinin huzurunda Topel’in cesedini dikkatle incelediğimde, sol gözünün Rumlar tarafından tahrip edilmiş ve her iki kolunun pazusunun matkapla delinmiş olduğunu gördüm. Edep yerleri ezilmiş, kafatasının sol tarafına bir beton çivisi çakılmıştı. Sol ayağı da kırılmıştı. Bunlar yetmezmiş gibi, boğazından göbeğine kadar göğsü yarılmış ve çuval diker gibi yeniden dikilmişti. İç organlarını çalmışlardı, akciğeri ve kalbi noksandı der...
Evet birçoğumuz Cengiz Topel ismini duymuşuzdur fakat nerede ne şekilde şehit edildiğini çoğumuz bilmiyoruz
RUHU ŞAD MEKANI CENNET OLSUN.UNUTMA UNUTTURMA

ABD’li Washington Post gazetesi, Türk Ordusu’nun Akdeniz ve Suriye’deki hareketlerini kaleme aldı. Gazete, Türkiye’nin A...
01/09/2020

ABD’li Washington Post gazetesi, Türk Ordusu’nun Akdeniz ve Suriye’deki hareketlerini kaleme aldı. Gazete, Türkiye’nin Azerbaycan’da hava üssü kuracağını yazdı. Türkiye’nin son döndemde Akdeniz ve Suriye’deki yasal ve kritik faaliyetleri çoğu ülkenin radarına girmiş durumda. Ankara’nın adımları çoğu ülkeyi rahatsız ediyor.

Yazıda Türkiye’nin Libya’da Hafter-Serrac çekişmesinde kilit rol oynadığını ve savaşın seyrini değiştirdiği belirtilirken, ‘Türkiye, Suriye, Irak, Somali, Katar ve Balkanlar’da mühim adımlar atıyor. Akdeniz ve Ege’de ise devriye atıyor’ denildi.

Yunanistan çok uzun yıllardır karasularını 12 deniz miline çıkarmak istemektedir. Ege'de karasuları, Lozan Anlaşması ile...
27/08/2020

Yunanistan çok uzun yıllardır karasularını 12 deniz miline çıkarmak istemektedir. Ege'de karasuları, Lozan Anlaşması ile 3 mil olarak belirlenmiştir. Ancak Yunanistan tek taraflı hareketlerle bunu ilk önce 1936 'da 6 mile, daha sonrada 1995'te de 12 mile çıkarmıştır. Türkiye'nin "bu kararın uygulamaya konulmasını savaş sebebi sayarım" tehdidi sebebiyle o günden bu güne hala 6 mil olarak uygulanmaktadır.

Yunanistan'ın karasularını 12 mil olarak uygulaması Türkiye'nin aleyhine bir durum oluşturacaktır. Bugün (6 mil esasına göre) Ege Denizi'nin %40'ı Yunan karasularıdır. 12 mile çıkarılması halinde Ege'nin %70'i Yunan karasuları, %10'dan az kısmı Türkiye karasuları haline gelecektir. Açık denizler %51'den %19'a gerileyecektir. Türk donanması, askeri uçakları Ege'de serbestçe hareket edemeyecek, tatbikat yapamayacak, balıkçılar avlanamayacak, deniz ulaşımında sorunlar oluşacaktır.

Türkiye'nin ithalatının ve ihracatının yüzde 80'i Ege'den geçmektedir. Ayrıca güvenlik, strateji ve ülke çıkarları açısından Ege Denizi hayati öneme sahiptir. Bu karar ile Yunanistan ellerini Türkiye'nin boğazına geçirmek istemektedir.

Türk Milleti bunun olmasına asla izin veremez ve vermeyecektir. Mevzu bahis VATAN olduğunda, Atalarımızdan geri kalmayacağımızı ispatlayacağımız günler, sandığımızdan daha da yakın olabilir. Bu sebepten dolayı denizlerde var olmak, güçlü olmak için DONANMA DONANMA DONANMA.

Vefatının 20. Sene-i devriyesinde Azerbayca efsanevi lideri Ebulfez Elçibey'i rahmet ve şükranla ANIYORUZ Mekanın cennet...
24/08/2020

Vefatının 20. Sene-i devriyesinde Azerbayca efsanevi lideri Ebulfez Elçibey'i rahmet ve şükranla ANIYORUZ
Mekanın cenneti âla olsun inşallah

TAMBURALI PAŞA Dağ komando tugayi 1993 1995 osman pamukoğlu komutanım ile birlkte görev yaptılarAmerikalı Generalin ''Be...
26/07/2020

TAMBURALI PAŞA Dağ komando tugayi 1993 1995 osman pamukoğlu komutanım ile birlkte görev yaptılar

Amerikalı Generalin ''Ben Onunla Aynı Tatbikata Katılmam, O Bizim Başımıza Sıkar'' dediği Komutan...

Hatırlatalım İstedik
14 Ağustos 1996'da KKTC topraklarında Türk Bayrağını yere indirmeye çalışan Rum'un başına geleni ve Türk destanını;

"11 Ağustos 1996 yılında yolculuğa Batı Almanya'dan başlayan; Batı Avrupalı, Rum ve Yunanlı motosikletçiler Kıbrıs'ta sınırları delip, Türk topraklarına girerek, Türk bayrağını indirip yerine Rum bayrağı çekeceklerini ilan ediyorlar.

Motosikletlilere Rum-Yunan Ortodoks kiliseleri de destek veriyor.
ABD büyükelçisi de iki günde bir Hasan Kundakçı Korgeneral'e gelip,
"Motosikletliler sınırınızı geçip bayrak direğinize bir bez parçası (Rum bayrağını kastediyor) asacaklar, bundan bir şey olmaz" diyor.
Kundakçı Paşa da ABD Büyükelçisine, "Öyleyse Rauf Denktaş Bey'den izin
alın, ben sessiz kalayım" diyerek onlara karşı zekice bir tuzak kuruyor.

Fakat bu tuzağa düşmeyen Büyükelçi de diyor ki;
"O zaman KKTC'yi
tanımış oluruz".
Bunun üzerine Kundakçı Paşa, "O halde bizi
zorlamayın.
Bizim sınırımızı geçmeye kalkan kim olursa olsun
kurşunlarım...

Onun için sakın sınırda bulunan bayrak direğine çıkıp
Türk Bayrağı'nı indirmeye ve Rum bayrağı çekmeye yeltenmesinler" çıkışını yapıyor.

Hasan Kundakçı Paşa, Türk askerlerine şunu söylüyor;
'Eğer sınırlarımızı bir kişi geçer, bayrağımızı indirirse ben Türkiye'ye dönmem, dönemem.
Alnıma tabancayı dayar, dokunurum tetiğe'...

11 Ağustos 1996 günü, işin ciddiyetini anlayan motosikletlilerden en
az yarısı bu işlerden vazgeçiyor, ortada sadece Rum ve Yunanlılar
kalıyor.

14 Ağustos 1996 günü 35-40 fanatik Rum ve Yunanlı, hududumuzu delip
bayrağımızı indirmeye kalkınca, bayrak direğine tırmanan bir Rum, Türk
Bayrağına dokunamadan tek kurşunla yere indiriliyor.
Bu fanatiklere destek veren iki İngiliz askeri de kalçalarından vuruluyor.

Korgeneral Hasan Kundakçı o anları şöyle anlatıyor;

- Olaydan on dakika sonra odamda oturuyordum, BM Barış Gücü Komutanı
Tuğgeneral ve BM Kurmay Başkanı İngiliz Albay geldi:

- Sayın Generalim, çok kötü şeyler oldu.
Bayrak direğine çıkan bir
kişi öldü ve iki de İngiliz askeri kalçasından yaralı.

- Onlara dedim ki; 'Sizi kaç gündür uyarıyorum.
Bu işe mani olabilirdiniz, olmadınız, üstelik o vurulan İngiliz askerleri de motosikletli fanatiği direğe doğru yönelttiler.
Engel olabilirlerdi,
olmadılar.
Merak etmeyin Albayım, biz iki sümüklü İngiliz askerini uyardık.
İsteseydik öldürebilirdik, sadece uyardık, öldürmedik. Onun için kalçalarından kurşunladık.'

BM Kurmay Başkanı Albay:
- Ölebilirlerdi generalim, diye yüksek sesle konuştu.

İngiliz Albay küstahlaşınca,
Kundakçı Paşa odadaki havalı tabancayı alır.
Albaya der ki;
'Yan taraftaki hedefi yenile'.
Albay şaşkındır ama hedefi yeniler.

Paşa, 25 metreden 5 el ateş eder,
'Oku puanları Albayım'.

Puanlar okunur 50 üzerinden 5 kurşun'da 49'a isabet
etmiştir.

Biraz önce küstahça konuşan İngiliz Albay şaşırır ve susar.

Korgeneral Kundakçı devam eder,
'Şimdi anladınız mı?..
Türk Bayrağını indirmek isteyeni şah damarından vurup öldürmek istedik, öldürdük.

Sizin iki İngiliz'i öldürmek istemedik, sadece uyardık'..."

Büyük Devlet vizyonunun gereği;
sağı solu ağlama duvarı haline getirip salya-sümük ondan bundan medet ummazsınız.
Gereğini gerektiğinde yapar geçersiniz !..

ABD, Kızılderililerle savaşırkenKızılderilileri açlıktan öldürmek için,hayvanlarının hepsini öldürdülerve onlar açlıktan...
15/06/2020

ABD, Kızılderililerle savaşırken
Kızılderilileri açlıktan öldürmek için,
hayvanlarının hepsini öldürdüler
ve onlar açlıktan öldüler..
Çocuklar dahil her Kızılderili başı
getirene 5 dolar verdiler.
Resmî kurumlar, binalar Kızılderili başı ile doldu, İnsan başından tepeler oldu..
Yine de Kızılderililerle başa çıkamadılar.
Anlaşma yoluna gideceklerini,
çekileceklerini söyleyerek, iyi niyet
göstergesi hediye olarak battaniye verdiler.
Verilen battaniyelere bulaşıcı hastalık
bulaştırılarak verildiğinden 70 milyona yakın Kızılderili genci,
çocuğu, yaşlısı, hamile kadınları bulaşıcı hastalıktan acı çekerek hepsi öldü..
Kalan Kızılderilileri de Kanada'ya sürdüler ve sadece devlet olarak (sanırım 2010 da ) özür dilediler o kadar. Kafa derisi yüzmek de Kızılderililere ait değil. İnsanları kovboy filmleri ile kandırdılar yıllarca.
ABD, bize ermeni soykırımı dediğinde onlara lütfen bu vahşet hatırlatılsın.

Okuduğunuz için teşekkürler.
Saygılar..

Bİ 50 LİRANIZ VAR MI ACABA ?Cebinizde varsa lütfen çıkarıp arka yüzüne bakar mısınız? Orada masum bir hanımefendinin fot...
13/06/2020

Bİ 50 LİRANIZ VAR MI ACABA ?

Cebinizde varsa lütfen çıkarıp arka yüzüne bakar mısınız? Orada masum bir hanımefendinin fotoğrafını göreceksiniz.
Para üzerine fotoğrafı basılan ilk Türk hanımefendisi.
Kendisi ilklere pek yabancı değil aslında.
İlk Türk kadın roman yazarı,
ilk Türk kadın çevirmen,
ilk “muhafazakâr” feminist...
Eserleri batı dillerine ve Arapça'ya çevirilen ilk Türk kadın yazar ve mütefekkir...

Evet, Ahmet Cevdet Paşa’nın muhterem kerimesi FATMA ALİYE HANIMDAN bahsediyoruz.
Ne kadar parlak bir kariyer ve ışıltılı bir hayat değil mi?

Değil maalesef...
Çünkü madalyonun bir de öbür yüzü var.

Döneminin hemen hemen bütün dindarları gibi “BATI'NIN İYİ TARAFLARINI ALMAK LAZIM" diyen Fatma Aliye hanım, dört kızından ikisini, Nimet ve İsmet’i o dönemde yeni açılan Fransız okulu; DAME DE SİON'A kayıt ettirir.
Nimet okuldaki hocaların hristiyanlık telkinlerinden rahatsız olur ve okuldan ayrılır. Fakat İsmet durumdan pek şikayetçi değildir ve okulda kalmakta ısrar eder. İki kız kardeş daha sonra yüksek tahsil için Fransa’ya giderler. Nimet tahsilini tamamlayıp döner fakat İsmet geri dönmeyeceğini annesine bir mektupla bildirir. Ve uzun süre irtibatları kopar.

Ve nihayet yıllar sonra sevgili kızından bir haber alır Fatma Aliye Hanım;
İSMET, maalesef bir KATOLİK RAHİBESİ olmuştur.

Plevne kahramanı Gazi Osman Paşa’nın yeğeni Faik Bey’den olma, Mecelle’nin müellifi anlı şanlı AHMET CEVDET PAŞA'nın kerimesi Fatma Aliye Hanım’dan doğma, İsmet Hanım rahibe olmuştur.

“ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK" bu olsa gerek”der Fatma Aliye Hanım, artık o Fatma Hanım değildir. Bütün yazı hayatına nihayetlendirir, son verir ve ömrünün bundan sonraki kısmını kızını aramakla geçirir.

Senelerce ne kendisi kızından bir haber alabilir, ne de kimse kendisinden bir haber alabilir. Hatta gazetelerde hakkında çıkan ölüm ilanını düzelttirmek isteyen yakınlarına mani olur, “BIRAKIN ÖLDÜ BİLSİNLER” der.
Babasından kalan serveti kızını bulmak için harcar fakat nafile.
Nihayet muzdarip ruhu yorgun ve küskün bedenini terk eder ve kızını bulamadan bu dünyadan göçüp gider...

50 lira hala elinizde mi ?
Onunla varsa kızınız veya oğlunuza bir hediye alın. Çikolata filan da olur tabii, ama başka şeyler de olabilir.

Bir Elifbâ, Namaz Hocası veya bir İlmihâl Kitabı mesela.

Yavrunuzu kimselerin eline bırakmayın ve O’nu iyi bir müslüman olarak yetiştirmenin bir yolunu bulun.

Hayatta daha mühim ne işiniz var ki...Tarafıma gönderilen İbretlik bir hikâye.
Siz de paylaşınız. Belki ibret olur hepimize.
NİHAT KIZILTUNÇ Bey kardeşimin sitesinden alıntı.

Address

İstanbul
Istanbul
34384

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Kızıl elma posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Videos

Share