RAF Okur

RAF Okur Merhaba! Youtube kanalımızda kitaplar üzerine konuşuyoruz. Sizleri de aramızda görürsek çok

     Okumak iptiladır, müptelalara selam olsun... Bayram zamanı geceleri okuyarak bitirdiğim bir düşünce kitabı hakkında...
28/07/2021


Okumak iptiladır, müptelalara selam olsun...
Bayram zamanı geceleri okuyarak bitirdiğim bir düşünce kitabı hakkında birkaç kelam etmek üzere başlıyorum satırlarıma. Zira gün fark etmeden, Furkan’ın dapaylaştığı gibi “Okumadığın gün karanlıktasın.” bakışıyla az da olsa her gün okumak gerekiyor.

Kesin İnançlılar; özetle kitle hareketlerinin dinamiklerini, bir grubu devrim niteliğinde değişimlere hazırlamak için kullanılabilecek argümanları, bu aktif değişim hareketine duyulan iştiyakın sonuçlanması üzerine kitlenin istikrarlı şekilde elde tutulmasını, değişim ihtiyacının ortaya çıkması için gerekli şartları ve daha sayamadığım birçok kavram üzerinde durarak kitlelerin nabzını tutuyor.

İnanmak... TDK’daki anlamıyla “Sevecek, güvenecek ve bağlanacak en yüksek varlık olarak bilmek, iman etmek” Zor olduğu kadar anlaşılması zaman ve cesaret isteyen bir kelime.
Bayram zamanı olmasından dolayı, araya zamanın ve mesafenin girmesi sebebiyle görüşemedeğim birçok insanı görme fırsatı buldum. Zaman, belli noktalarda insanların değişmesine olanak sağlarken, bazı noktalardaysa fikirlerin kök salmasına sebep oluyor. Gördüğüm insanların yüzlerinde, konuşmalarında, tavırlarında bu değişmeyi ve kök salmayı aynı anda tahlil etmek mümkün oldu.

Hepimiz alınlarımızda değişmeyen yasaları taşıyoruz. Ben burdayım diyerek el sallıyor bu yasalar. Aslında her birimiz birer kesin inançlıyız fakat bunun farkında değiliz. Çünkü üzerine düşünmüyoruz. Konuşmalarımızda kesin inancımıza dair ipuçları kendini ele veriyor. Nitekim içteki dışarıya sirayet ediyor. Gerek toplumsal, gerek dini gerek politik inançlarımız bizi abluka altına almışken hangi birimizin tam anlamıyla özgür olduğundan bahsetmek mümkün olabilir? Fark etmeden çoğu konuda kibirden kaynaklı ahkam kesme hususunda aramızda çokça uzman var. Ya düşündüklerim yanlışsa diye hiç sormuyor insanlar kendine. Niye, çünkü kibir ve gururu kesin inancının yanlış olabileceğine ihtimal vermiyor.
*
Kitabın bende en güzel anısı okuduğum bir paragrafta gözümde canlanan film sahnesi oldu.

“Fakat gerçek şudur ki, benliğini teslim etmek ve nefsini itaatkar kılmak, gurur ve kibir doğurur. Hal böyle olunca kesin inançlı kişi kendini ayrıcalıklı, dünyaya nur saçmaya gelmiş bir kişi, uysal görünüşlü bir prens ve bu dünyanın ve cennetin mirasçısı olarak görmeye meyilli olur. Onun inancında olmayan kişiler kötüdür ve söylediklerine kulak asmayanlar kahrolacaklardır.”
kısmını okuyunca Şeytanın Avukatı filminde Al Pacino(filmde John Milton)’nun “Kibir, en büyük günahım.” sahnesi canlandı gözümde. Kaybedenlerin en büyük kaybetme sebebi belki de kibirleriydi.
Okumadıysanız kitabı, izlemediyseniz filmi ikisini de tavsiye ederim.

Kesin inançlı kişinin korkmaktan sormaya çekindiği ve içsel değişimi başlatacak soruyu sorarak yazımı bitirmek istiyorum.

Ya öyle değilse?

youtube.com/rafokur

- Ramazan *

     Anne katili olmakla suçlanan, tüm işaretler onu gösteren bir mahkum, kanuna ve 'görünen gerçekliğe' tapınırcasına b...
25/07/2021



Anne katili olmakla suçlanan, tüm işaretler onu gösteren bir mahkum, kanuna ve 'görünen gerçekliğe' tapınırcasına bağlı bir mahkeme reisi...

Nişantaşı'nda işlenen bir cinayet sonrasında tüm işaretler, maktulün eroin ve kumar bağımlısı olan buhranlı oğlunu göstermektedir. Her ne kadar oğul bunu reddetse de, görünen gerçeklik sonucunda ilk andan itibaren hükmünü vermiş olan mahkeme reisini inandırmayı başaramaz. Ve Reis Bey tarafından, diğer tüm ihtimaller birer safsata olarak görülerek idam kararı verilir. Ancak idam kararından sonra gerçek katilin yakalanması ile hayatlar ve fikirler değişir.

Reis Bey, hiçbir zaman gündemden düşmeyecek olan "idam cezası"nın, geçmişten beri ağır aksak ilerleyen(?) adalet sistemimizde ne kadar tehlikeli olduğunu fevkalade bir yalınlıkta anlatıyor.

Ayrıca gerçekten adaleti ve huzuru sağlamak isteyenlere, toplumun her kesimine merhamet göstermemizi, her suçta toplumdaki herkesin payının olduğunu, bu sebeple herkesin kendi sorumluluğuna odaklanması ve merhamet etmesi gerektiği fikrini ileri sürüyor. Bu fikir modern ceza hukukunun temellendirilmesinde aslında önemli bir yere de sahip.

Kitapta ilgimi çeken bir diğer nokta ise; hukukun temel kaidelerinden biri olan masumiyet karinesine (herkesin aksi kesinkes ispat edilinceye kadar masum olduğunun kabulü) karşılık mevcut adalet sistemizde şu an bile hala hakimler ve toplum tarafından uygulanan "masum olduğunu sen ispat et!" düşüncesinin irdelenmesiydi.

Reis Bey, benim Bir Adam Yaratmak ve Tohum'dan sonra okuduğum Necip Fazıl'ın üçüncü tiyatro eseriydi. Benim için en az Bir Adam Yaratmak kadar başarılı bir metin.

Kitabın aynı adla çekilmiş 1988 tarihli bir filmi de mevcut. Kitabın fikri ve duygu yönünü yansıtmak bakımından gerçekten başarılı bir filmdi. Reis Bey'i canlandıran Haluk Kurdoğlu'nun oyunculuğu harikaydı. Mesut Uçakan imzalı bu film için bkz: Moroğlu Film YouTube

Instagram'ın karakter sınırlaması yüzünden mecburen yazının sonuna geliyor, daha fazlasını YouTube'da sizlerle paylaşmak istiyorum. Herkese keyifli okumalar 😊 - Furkan*

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!Sizlerle bugün Viktor Frankl'ın İnsanın Anlam  Arayışı ...
04/07/2021

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!

Sizlerle bugün Viktor Frankl'ın İnsanın Anlam Arayışı ( Man's Search for Meaning) kitabı ve biraz da logoterapi hakkında konuşmak istedik. Yorumlarınızla sohbetimize katılmanızı bekliyoruz :) Vaktinizi ayırıp izlediğiniz için şimdiden teşekkür ederiz.

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!Sizlerle bugün Viktor Frankl'ın İnsanın Anlam Arayışı ( Man's Search for Meaning) kitabı ve...

KİTAP ALIŞVERİŞİ VE İKİ HEDİYE KİTAP!Herkese merhaba, bugün ilk defa bir kitap alışverişi videosu ile karşınızdayım.Ayrı...
20/06/2021

KİTAP ALIŞVERİŞİ VE İKİ HEDİYE KİTAP!

Herkese merhaba, bugün ilk defa bir kitap alışverişi videosu ile karşınızdayım.

Ayrıca sizlere 2 hediye kitabım var: George Orwell'ın iki başyapıtı: 1984 ve Hayvan Çiftliği. Detaylar ve katılmak için videoya beklerim efendim :)

Video linki https://youtu.be/zkRZC3vcxFI

Vaktini ayırıp izleyen herkese şimdiden teşekkür ederim :)

Herkese merhaba,Bu video çektiğim ilk kitap alışverişi videosu oldu. Videoda bahsettiğim gibi alışverişimi BKM Kitap üzerinden yaptım ve aldığım kitaplardan ...

https://youtu.be/_egVqQESYugDeğerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar! Bugün sizlere Gülün Adı ro...
25/04/2021

https://youtu.be/_egVqQESYug

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar! Bugün sizlere Gülün Adı romanı ile tanınan Umberto Eco'nun Beş Ahlak Yazısı adlı kitabı hakkında konuşmak istedim.

Vaktinizi ayırıp izlediğiniz için teşekkür ederim :)

Umberto Eco, ahlaksal hesaplaşma niteliği taşıyan beş yazısını "Beş Ahlak Yazısı" adı altında toplamış. Kitabın ilk yazısı, "Savaşı Düşünmek", Körfez Savaşı'ndan yola çıkarak, geleneksel savaşlarla modern savaşların bir karşılaştırılması ve modern savaşı anlama çabası. "Ebedi Faşizm", Mussolini İtalya'sında faşizmi yaşayan çocuk Eco'nun anılarından faşizmin "ebedi" niteliklerini çözümlemeye geçen yetişkin Eco'nun neredeyse değişmez faşist belirtileri ortaya koyuşu. Üçüncü yazı "Basın Hakkında", İtalya basınının 1950'lerden bu yana geçirdiği dönüşümü ele alan, ama basına ilişkin genel değerlendirmeler içeren bir yazı. Dördüncü yazı, "Öteki Sahneye Girdiğinde", herhangi bir dinsel inanç sistemine bağlı olmaksızın bir insanın nasıl bir ahlak yaratabileceğinin araştırılması -kısacası, Türkiye açısından son derece güncel bir konu olan "laik ahlak'ın temellendirilmesi çabası. Ve son yazı "Göçler, Hoşgörü ve Hoşgörülemezlik" 2000 yılının en temel uluslararası sorunu göç olgusunu, Batı-Doğu toplumları arasındaki geleceğe yönelik ilişkilerin nasıl bir gidiş göstereceğini düşünme çabası. Türk toplumunu da yakından ilgilendiren beş sorun, beş ahlaksal hesaplaşma.
(Arka Kapak)

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar! Bugün sizlere Gülün Adı romanı ile tanınan Umberto Eco'nun Beş Ahlak Yazısı adlı kitabı hak...

   "Seçkincilik her gerici ideolojinin tipik yönlerinden biridir, çünkü temel olarak aristokratik bir tutumdur. Tarih bo...
24/04/2021


"Seçkincilik her gerici ideolojinin tipik yönlerinden biridir, çünkü temel olarak aristokratik bir tutumdur. Tarih boyunca, bütün aristokratik ve militarist seçkincilikler "zayıfların hor görülmesi" anlamına gelmiştir.

Kök-Faşizm, 'halkçı bir seçkinciliği' savunmazlık edemez. Her yurttaş dünyanın en iyi haklarından birine mensuptur, parti üyeleri en iyi yurttaşlardır, her yurttaş partinin üyesi olabilir(ya da olmalıdır.) Oysa avam sınıfı olmadan soylu sınıfı da olamaz.

İktidarı demokratik bir yoldan değil, zorla ele geçirdiğini bilen lider, gücünün kitlelerin zayıflığından kaynaklandığını da bilir: O kadar zayıftır ki kitleler, bir "egemen"e ihtiyaç duyarlar."

Beş Ahlak Yazısı, Umberto Eco

-Abdulkadir*

YouTube: youtube.com/rafokur

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!Bugün bir soru cevap videosu ile karşınızdayız.  Yoruml...
11/04/2021

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!

Bugün bir soru cevap videosu ile karşınızdayız. Yorumlarınızla sohbetimize katılmanızı bekliyoruz :) Vaktinizi ayırıp izlediğiniz için şimdiden teşekkür ederiz.

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!Bugün bir soru cevap videosu ile karşınızdayız. Yorumlarınızla sohbetimize katılmanızı bekl...

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!Sizlerle bugün Peyami Safa'nın Bir Tereddüdün Romanı ki...
05/04/2021

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!

Sizlerle bugün Peyami Safa'nın Bir Tereddüdün Romanı kitabı hakkında konuşmak istedik. Yorumlarınızla sohbetimize katılmanızı bekliyoruz :) Vaktinizi ayırıp izlediğiniz için şimdiden teşekkür ederiz.

"Peyami Safa’nın romancılığının zirvesine çıktığı eserlerinden biri olan Bir Tereddüdün Romanı, I. Dünya Savaşı’ndan sonra inanmakla inkâr, bireysel ve toplumsal temayüller, kendi kendini tahrip aşkı ile yaratıcı hırslar ve sevdalar arasında kalan insa­noğlunun tereddüt ve bocalamalarını konu edinmiştir. Roman içinde yazılan roman kurmacası ve Peyami Safa’nın kendi hayatından derin izler taşıyan yapısıyla Bir Tereddüdün Romanı, mütareke yıllarında ve savaş sonrasında doğan yaşamak yorgunluğu, toplumsal değerlerin alt üst oluşu, geçmişle olan bağların kopuşu, ahlak bunalımı, maddî ve ruhî sefalet, hiçbir şeye tam olarak bağlanamamak acısı, insanla­rın inanmakla inkâr etmek, yapmakla yıkmak, sevmekle nefret etmek, iyilikle kötülük, isyan et­mekle boyun eğmek, ölmekle yaşamak arasında geçirilen tereddütleri üzerine kurulmuştur."

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!Sizlerle bugün Peyami Safa'nın Bir Tereddüdün Romanı kitabı hakkında konuşmak istedik. Yorum...

Herkese merhaba,Geçen hafta okuyup bir türlü hakkında yazamadığım   kitabına dair nihayet bir şeyler yazabildim. Bu hari...
23/03/2021

Herkese merhaba,
Geçen hafta okuyup bir türlü hakkında yazamadığım kitabına dair nihayet bir şeyler yazabildim. Bu harika kitapla tanışmamı sağlayanlara tekrar teşekkür ederim :)

Yaşamak, toplumsal köklü değişikliklerin sıradan insanlar ve çocuklar üzerindeki etkisini bütün sadeliğiyle anlatan, benim olayları sıkça ülkemizle de özdeşleştirdiğim bir kitap oldu. Kitabın sade anlatımı ve çok iyi bir çevirisi var. Kitabın yayınlandıktan sonra hemen yasaklanmasına rağmen, arka kapaktaki ifadeyle "bir hayat öyküsü okumamış da sanki bir hayat yaşamış" olduğunu söyleyen okurların artması ile büyük bir bilinirlik elde etmiş.

Hikaye, genç bir adamın halk hikaye-türkülerini derlemek için köy köy dolaşırken, geldiği bir köyde yaşlı Fugui ile karşılaşması ile başlıyor. Fugui'nin ve buna bağlı olarak 6 kişinin yaşamını okurken aslında Çin İç Savaşı sonrası değişen toplumsal düzen ve komünist yönetim tarzının sosyal hayata uygulanma çabasını, sonrasında Mao tarafından 'Büyük İleri Atılım' adı altında başlatılan ve milyonlarca kişinin ölümüyle başarısız olarak sonuçlanan ekonomik ve sosyal planın sıradan insanlar üzerindeki etkilerini, yine Mao tarafından başlatılan 'Büyük Proleter Kültür Devrimi' ile eskiyi hatırlatan ne varsa yasaklandığı ve insanlara zorla ideolojik kültür aşılandığı dönemi okuyoruz. Kısacası Fugui ve ailesi üzerinden bir toplumun büyük çoğunluğunu oluşturan 'sıradan halkın' toplumsal ve ideolojik değişimlere verdiği tepkileri yine Fugui'nin yaşamından okuyoruz. Bana göre her zaman olduğu gibi en çok da çocuklar Youquinq ve Fengxia üzerinden.

Kitap isminin hakkını verir şekilde yaşamın her alanını kapsıyor. Doğum, çocukluk, gençlik, okul, evlilik, yetişkinlik, yaşlılık, anne, baba, çocuk, mutluluk, keder. Bu kadar hissiyatı basit bir anlatım ile yapması ise hikayeyi güçlü kılıyor.

Ben kitabı çok beğendim, bu yüzden herkese tavsiye edebilirim, keyifli okumalar diliyorum.-Furkan*

YouTube Kitap Kanalımız: youtube.com/rafokur

   Herkese merhaba,İnsan Neyle Yaşar'ı çocukluğumda okuduğumu hatırlamama rağmen, zihnimde kitaba dair hiçbir şey olmama...
08/03/2021



Herkese merhaba,
İnsan Neyle Yaşar'ı çocukluğumda okuduğumu hatırlamama rağmen, zihnimde kitaba dair hiçbir şey olmaması nedeniyle bir anda okumaya karar verdim. Kısa bir kitap olması sebebiyle de birkaç saat içinde okudum diyebilirim.

Bu kitapta Tolstoy'un 4 kitaplık hikayelerinden 6 hikaye derlenmiş. Kitaba ismini veren hikaye ise ilki.

Hikayelerin ele aldığı konular ve karakterlerin olaylara yaklaşımı tamamen eğitsel. Tolstoy'un dindar yönünü bu kitabından daha fazla hissedeceğiniz bir yer yoktur sanırım.

Her hikayenin başında yer alan İncil bölümleri, kahramanların sürekli olaylara dinsel yaklaşımı vb. baskın bir şekilde karşımıza çıkıyor. Burada bir propagandadan ziyade her dini-ahlaki öğretinin temel mesajları olan "iyilik, sabır, dünya malına düşkün olmama" gibi konular ele alınmış.

Dilinin yalın olması ve sayfa sayısı itibariyle kısa sürede okuyabileceğiniz ve dinlendirici bir kitap. Herkese keyifli okumalar...-Furkan*

YouTube'da kitaplar üzerine konuşuyoruz: https://youtube.com/rafokur

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!Sizlerle bugün Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar kitab...
28/02/2021

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!

Sizlerle bugün Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar kitabı hakkında konuşmak istedik. Yorumlarınızla sohbetimize katılmanızı bekliyoruz :) Vaktinizi ayırıp izlediğiniz için şimdiden teşekkür ederiz.

Bizlerle iletişimde kalmak ve videolardan haberdar olmak için :
Abone ol : https://youtube.com/rafokur
Instagram : https://instagram.com/rafokur
Facebook : https://facebook.com/rafokur
1000Kitap : https://1000kitap.com/furkandim

"İnsan olmak, gerçek insan, etiyle kemiğiyle insan olmak bile ağır gelir bize. Utanırız bundan, insan olmayı yüz karası sayarız, benzeri olmayan toplumsal birtakım insanlar olmak için çabalarız. Ölü doğmuş insanlarız biz ve uzun zamandır canlı babaların çocukları değiliz, giderek daha çok hoşlanıyoruz böyle doğmuş olmaktan. Zevk duyuyoruz bundan. Çok yakın bir gelecekte bir şekilde düşüncelerden doğmanın yolunu bulacağız."

Dostoyevski'nin Gogol etkisinden kurtularak kendi sesiyle verdiği ilk büyük yapıt olan Yeraltından Notlar, Avrupa'daki büyük varoluşçu edebiyatı müjdeleyen bir roman. Kitap, okuruna yeraltı diye adlandırdığı bir ruh halinden seslenen karakterin uzun, çılgınca söyleviyle başlıyor. Ardından, bu ahlakçı, uyumsuz, dürüst kişinin yaşadığı bir aşağılanma olayı anlatılıyor. Yüz elli yıldır okunan gerçek bir başyapıt.

https://youtu.be/leUEmFBWTR4

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!Sizlerle bugün Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar kitabı hakkında konuşmak istedik. Yorumlar...

     Merhaba dostlar, en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: İlkler zordur. Sevgili Uğur'un kitabını da her şeyden ön...
20/02/2021


Merhaba dostlar, en son söyleyeceğimi en başta söyleyeyim: İlkler zordur. Sevgili Uğur'un kitabını da her şeyden önce bu açıdan değerlendirmek lazım.

Ve kitaba geçelim.

"Doğmuş olmak başlı başına bir mutsuzluktu."(s. 97)

Karakterimizi anlatan en doğru cümle bu herhalde. Yirmili yaşlarında, uzun süredir yaşamsal faaliyetlerini en temel seviyede sürdüren, yalnız bir adamın öyküsü bu. Bu adamın çocukluğundan kalan izleri ve bunalımı, hayata ve insanlara bakış açısını, bolca iç-konuşma ile hissediyoruz. Hikayenin belli yerinde dahil olan ölüm meleği ve sadık dostu ise hikayenin kırılma noktasını oluşturuyor.

Karakter, Yeraltından Notlar'ın başkarakteri ile benzettim doğrusu. Ayrıca kitapta bolca kitap ismi geçiyor, okuduğunuz kitap sizin sonraki okuyacağınız kitabı belirleyebiliyorsa bu açıdan oldukça şanslısınız :) Yine bazı kitaplardan ve karakterlere atıflar da sezmek mümkün.

Kitabın dili akıcı, yazarın bir birikimi ve anlatmak istediği şeyler olduğu belli. Ancak ben henüz çizgisini bulamadığını ve kitapta 'ham bölümler' olduğunu düşünüyorum, ayrıca olay derinliği de yok bana göre, bu da olumsuz tarafı.

Uğur'u bu mecra sayesinde tanıdım ve kalemine sağlık diyor, herkese keyifli okumalar diliyorum.

youtube.com/rafokur

TUTUNAMAYANLAR - OĞUZ ATAY | KİTAP YORUMUHerkese merhaba, bugün sizinle Oğuz Atay'ın en tanınan romanı olan Tutunamayanl...
07/02/2021

TUTUNAMAYANLAR - OĞUZ ATAY | KİTAP YORUMU

Herkese merhaba, bugün sizinle Oğuz Atay'ın en tanınan romanı olan Tutunamayanlar üzerine biraz konuşmak istedim.

Vaktini ayırıp izleyen herkese şimdiden teşekkür ederim. Kitap ve video hakkındaki düşüncelerinizi aşağıda bizimle paylaşın, yalnız bırakmayın :)

Abone olarak bize destek olun : https://youtube.com/rafokur
Instagram'da beraber kitap konuşalım : https://instagram.com/rafokur
Facebook'tan beraber kitap konuşalım : https://facebook.com/rafokur
1000kitap'ta beraber kitap konuşalım : https://1000kitap.com/furkandim

Arka Kapak:
Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Tutunamayanlar’ı Berna Moran, “hem söyledikleri hem de söyleyiş biçimiyle bir başkaldırı” olarak niteler. Moran’a göre “Oğuz Atay’ın mizah gücü, duyarlılığı ve kullandığı teknik incelikler, Tutunamayanlar’ı büyük bir yeteneğin ürünü yapmış, yapıttaki bu yetkinlik Türk romanını çağdaş roman anlayışıyla aynı hizaya getirmiş ve ona çok şey kazandırmıştır.” Küçük burjuva dünyasını zekice alaya alan Atay “saldırısını, tutunanların anlamayacağı, red edeceği türden bir romanla yapar.” Tutunamayanlar, 1970 TRT Roman Ödülü’nü kazanmıştı.

https://youtu.be/BcVZSnb415w

Herkese merhaba, bugün sizinle Oğuz Atay'ın en tanınan romanı olan Tutunamayanlar üzerine biraz konuşmak istedim.Vaktini ayırıp izleyen herkese şimdiden teşe...

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabiki de Romalılar!Komünist Manifesto'dan sonra en çok basılan bildiri olan...
17/01/2021

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabiki de Romalılar!

Komünist Manifesto'dan sonra en çok basılan bildiri olan Paul Lafargue'ın Tembellik Hakkı kitabı hakkındaki videomuz yayında!

Yorumlarınızı ve desteklerinizi esirgemeyin :)
https://youtu.be/ulITWMVao0Y

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabi ki de Romalılar!Sizlerle bugün Paul Lafargue'ın Tembellik Hakkı kitabı hakkında konuşmak istedik. Yorumlarla...

     Arkadaşlarla ortak kitaplığımızı hangi kitabı okusam acaba düşüncesiyle karıştırırken elime aldığım bu kitabı kısa ...
09/01/2021



Arkadaşlarla ortak kitaplığımızı hangi kitabı okusam acaba düşüncesiyle karıştırırken elime aldığım bu kitabı kısa sürede bitirdim.
Kitap ana hatlarıyla çeltik tarlalarının ekilmesi için verilecek ruhsatlar ile köylünün yaşadığı yerin su altında kalması tehlikesini ve bu çeltik ağaları ile köylülerin arasındaki çatışmayı dile getiriyor. Bu bağlam kısa bir fikir verse de olayın derinliklerinde çeltik ağalarının var olan düzenlerine çomak sokan bir kaymakamın gelmesiyle işler kaymakam-köylüler-çeltik ağaları üçgeninde ilerliyor.
İlk zamanlarında ürkek olan kaymakam, çeltik ağalarının istediği şekilde hareket edince buna isyan eden köylünün anlatımları sonucu gerçeklerin kendisine iletilmesiyle başlayan süreçte çeltik ağalarıyla kapışıyor. Kaymakamın köylülerin yanında bir duruş sergilemesi, çeltik ağalarının “hiç değişmeyen Ankara’ya” başvurması ile sürgün yemesi sonucunu doğuracaktır.
Kitabın dilinden bahsedecek olursak, Çukurova’nın köylüsünün ağzı ile yazılmış ve yöresel konuşmanın bolca geçtiği bir dil kullanılmış. Olayın örgüsü, okuyanı içine çektiğinden kolayca okunabilecek bir eser. Az sözle çok şey anlatılan bir kitap okuyayım diyenlere tavsiye edilir. Yaşar Kemal’e sevgi ve muhabbetle…

YouTube'da kitaplar üzerine konuşuyoruz: https://youtube.com/rafokur

“TELLAL: Kendine güvendiğin için yalancı değilsin.Yalan dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin.
KAYMAKAM: Yalan bu kadar güçlü mü?
TELLAL: Sen bana bak, oğlum, yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek. Sen yenileceksin.
KAYMAKAM: Yenilmeyeceğim. Ama fincan…
TELLAL: Yenileceksin. Yenilmenin tadına varacaksın, doğru yenilmeli.
KAYMAKAM: Şaşırtıyorsunuz beni. Bu fincan…
TELLAL: Yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz. Doğru yenile yenile öyle keskin bir hale gelmeli ki… Yüz bin yıl su altında, yıkanmış, düzelmiş, çakıltaşı gibi.”

"Düşün! Madem ki içinde bulunduğun yer sana feyz vermiyor: terk e mani olan ne?" (s.17)   Mustafa Kutlu, hikayecilikte k...
03/01/2021

"Düşün! Madem ki içinde bulunduğun yer sana feyz vermiyor: terk e mani olan ne?" (s.17)



Mustafa Kutlu, hikayecilikte kendi sesi olan yazarlardan. Bu kitap da yine kendi sesinden ve dünyasından.

Annesiyle eski bir semtte ve memur maaşıyla yaşatan Süheyla ile yine buna benzer bir semtten çıkan, fakirliğini ve "benliğini" geride bırakmış Engin'in hikayesi.

Yoksulluk İçimizde, mutlu olmaya bağladığımız maddi şeylerin çokluğundan ve maddiyata olan düşkünlüğümüzü yüzümüze vuruyor. "Çağın gerekliliklerinin" bizi nasıl ve ne şekilde "yoksul" bıraktığını, kurtuluşun nerede olabileceğine dair hem serzeniş hem de ufak bir yol gösterme çabası.

Daha çok ilgilisine bir kitap. Arayışta olan, manevi olarak boşlukta sallanan kalplere daha iyi gelecektir.

Yer yer ağzımıza bal çalsa da o hissi alamadım muhtemelen herkes de alamayacaktır.

Mustafa Kutlu okumaya bu kitaptan başlanmamalı. Diğer kitaplarına göz atılmalı.

Keyifli okumalar.

"Yaşanan mekâna ve zamana verilen bu fevkalade ehemmiyetten kurtulmalı. Dışarıda olup bitenlerden sıyrılmalı. Varsın eski şehir bütün çarşıları ile yerle yeksan olsun, varsın bütün dutlar kesilsin. Onu bunca yıl koşturan, içini fırtınalarla doldurup enginlere salan hırs, bu dış görünüşten kaynaklanmıyor mu?"(s.96)

YouTube kanalım: youtube.com/rafokur

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabiki de Romalılar!Sizlere bugün Filibeli Ahmed Hilmi'nin A'mak-ı Hayal kit...
26/12/2020

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabiki de Romalılar!

Sizlere bugün Filibeli Ahmed Hilmi'nin A'mak-ı Hayal kitabından bahsetmek istedim. Ben kitabı çok beğendim, umarım siz de beğenirsiniz. Yorumlarda katılmanızı bekliyorum :)
Vaktinizi ayırıp izlediğiniz için şimdiden teşekkür ederim.

Video linki: https://youtu.be/HH-7gb4Y-rA
*
Ayrıca kitap çekilişimiz devam ediyor :https://www.instagram.com/p/CIbaNXPp6VC/?igshid=3ht6373chcs0

Değerli kitapseverler, sevmek isteyenler ve tabiki de Romalılar!Sizlere bugün Filibeli Ahmed Hilmi'nin A'mak-ı Hayal kitabından bahsetmek istedim. Ben kitabı...

      Ben oyum ki satvetimden kâinat lerzândır,Ben oyum ki zor-ı bâzum hâkim-i her-cândır.(Ben oyum ki gücünden bütün ev...
23/12/2020



Ben oyum ki satvetimden kâinat lerzândır,
Ben oyum ki zor-ı bâzum hâkim-i her-cândır.

(Ben oyum ki gücünden bütün evren titremektedir,
Ben oyum ki kol gücüm her canlıya egemendir.)

*

Ben oyum ki her kim olsa ser-fürû eyler bana,
Hâk-i pâyim secde-gâh-ı zümre-i insândır.

(Ben oyum ki kim olsa boyun eğer bana,
Ayak toprağım insan soyunun tapınağıdır.)

*

Ben oyum ki sîret-i merdîde yoktur benzerim,
Hâdimîn-i bârigâhım zümre-i merdândır.

(Ben oyum ki mertlikte benzerim yoktur,
Divanımın hizmetçileri mertler zümresidir.)

*

Ben oyum ki mizan-ı adlimde müsâvi cümle halk,
Şehinşahlarla gedâlar bence hep yeksândır.

(Ben oyum ki adalet tartımda cümle halk eşittir,
Padişahlarla köleler benim için hep birdir.)

*

Hâsılı şimşir-i izz ü kudretiyim İzid'in,
Aşk'ım ben satvetimden kainat lerzândır.

(Özetle İzid'in ululuk ve gücünün kılıcıyım,
Aşk'ım ben, gücümden bütün evren titremektedir.)

A'mak-ı Hayal, Filibeli Ahmed Hilmi

youtube.com/RAFokur

Address

Istanbul

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when RAF Okur posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Videos

Share

Category