Cennet VE Cehennem

Cennet VE Cehennem Herkes, İnandığı Hayat Üzerine Yaşar ve Yaşadığı hayat onun sonunu belirler.

14/01/2021

CEHENNEM ILE ILGILI AYETLER

► Şayet, kulumuza indirdiğimiz (Kur’ân) hakkında şüphe içinde iseniz, onun benzeri bir sure getirin (bakalım). Ve doğru sözlü iseniz Allah’ın dışındaki şahitlerinizi de (yardıma) çağırın. (2/Bakara 23)

► Şayet yapamadıysanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız da- öyleyse yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakının. (O ateş) kâfirler için hazırlanmıştır. (2/Bakara 24)

► O kâfirlere de ki: “Yenileceksiniz ve cehenneme sürükleneceksiniz. Orası ne kötü bir yataktır.” (3/Âl-i İmran 12)

► O gün bazı yüzler aydınlanacak, bazı yüzler de kararacaktır. Yüzleri kararanlara gelince (onlara denilecek ki:) “İman ettikten sonra küfre mi girdiniz? Kâfir olmanıza karşılık azabı tadın (bakalım)!” (3/Âl-i İmran 106)

► Şüphesiz ki, ayetlerimiz hakkında küfre sapanları ateşe sokacağız. (Ateş, onların) derilerini yakıp kavurdukça, azabı tatsınlar diye (yeni) bir deriyle değiştireceğiz. Şüphesiz ki Allah, (izzet sahibi, her şeyi mağlup eden) Azîz, (hüküm ve hikmet sahibi olan) Hakîm’dir. (4/Nîsa 56)

► Ayetlerimizi yalanlayan ve ona karşı büyüklenenler ise, bunlar ateşin ehlidir ve orada ebedî kalırlar. (7/A'râf 36)

► (Allah:) “Sizden önce ateşe girmiş olan cin ve insan topluluklarıyla beraber siz de ateşe girin.” der. Her ümmet oraya girdiğinde, (kendi gibi sapık olan) kardeşini (ümmetleri) lanetler. Sonunda hepsi bir araya toplanınca, sonradan gelmiş olanlar önceden yaşamış olanlar için: “Rabbimiz! Bunlar bizi saptırdılar. Onlara ateşten kat kat azap ver.” der. (Allah) buyuracak ki: “Hepinize kat kat (azap) vardır. Fakat bilmiyorsunuz.” (7/A'râf 38)

Meşruiyetini İslam’dan almayan liderler/önderler ve tebaalarının ahiretteki durumları için bk. 2/Bakara, 167

► Onlar için cehennemden (alevli) bir yatak ve üstlerinden (onları örten ateşten) bir yorgan vardır. İşte biz, zalimleri böyle cezalandırırız. (7/A'râf 41)

► Hiç kuşkusuz kâfirler, Allah’ın yolundan alıkoymak için mallarını harcarlar. Harcayacaklar da... Sonra o harcamaları (yüreklerini yakan) bir pişmanlığa dönüşecek, sonra da yenilgiye uğrayacaklar. Kâfirler toplanıp cehenneme sürükleneceklerdir. (8/Enfâl 36)

► Bu, Allah’ın temizle p*s olanı (mümin ile kâfiri, Allah yolunda harcanan ile batıl yolunda harcananı) birbirinden ayırması, p*s olanın tümünü üst üste yığıp cehenneme atması içindir. Bunlar, hüsrana uğrayanların ta kendileridir. (8/Enfâl 37)

► Ey iman edenler! Şüphesiz ki din bilginlerinin ve abidlerin çoğu, insanların malını haksız yollarla yemekte ve Allah’ın yolundan alıkoymaktalardır. Altını ve gümüşü biriktirip Allah yolunda infak etmeyenleri, can yakıcı bir azapla müjdele. (9/Tevbe 34)

► (Zekâtını vermedikleri altın ve gümüşler) o gün ateşte kızdırılacak; alınları, böğürleri ve sırtları bu tabakalarla dağlanacak. “Bu, kendiniz için yığıp biriktirdiklerinizdir. Yığıp biriktirdiklerinizi tadın (bakalım)!” (denilecek.) (9/Tevbe 35)

► (Dünya bozgununun) ardından (bir de) cehennem vardır. Ve (ona) irinli sudan içirilir. (14/İbrahîm 16)

► Zorlanarak ve yudum yudum yutkunmaya çabalar (ama) boğazından kolayca geçmez. Ölüm her yandan ona gelir, fakat o ölmez. Ardında daha sert/çetin bir azap vardır. (14/İbrahîm 17)

► Kuşkusuz, onların tümünün buluşma yeri cehennemdir. (15/Hicr 43)

► Onun yedi kapısı vardır. İçlerinden her bir grup bir kapının payı (olarak o kapıdan cehenneme gireceklerdir). (15/Hicr 44)

► Aşırı gidip Rabbinin ayetlerine inanmayanları da böyle cezalandırırız. Kuşkusuz ahiret azabı, daha çetin ve daha kalıcıdır. (20/Tâhâ 127)

► Şüphesiz ki sizler ve Allah’ı bırakıp da ibadet ettikleriniz, cehennemin odunusunuz. Sizler oraya gireceksiniz. (21/Enbiyâ 98)

► Orada onlara, zorlanarak nefes almak vardır. Ve orada işitmezler de. (21/Enbiyâ 100)

► Bu ikisi, Rableri hakkında kavgaya tutuşan iki hasımdır. (Bu ikisinden) kâfir olanlara ateşten elbiseler biçilir. Onların tepesinden kaynar sular dökülür. (22/Hac 19)

► Oranın derdinden/üzüntüsünden (kurtulmak için) ne zaman çıkmaya yeltenseler, oraya geri çevrilirler. Ve (denir ki): “Tadın yakıcı azabı.” (22/Hac 22)

► (Hayır, öyle değil!) Asıl mesele, onlar kıyameti yalanladılar. Ve biz kıyameti inkâr edenlere, alevleri dehşet saçan bir ateş hazırladık. (25/Furkân 11)

► “Bugün helak olmayı bir defa istemeyin. (Aksine) helak olmayı çok kere isteyin.” (denir onlara.) (25/Furkân 14)

► Fasık olanların barınağı ise ateştir. Oradan her çıkmaya çalıştıklarında geri çevrilirler. Ve onlara denir ki: “Tadın (bakalım) yalanladığınız azabı.” (32/Secde 20)

► Kâfirlere ise cehennem ateşi vardır. Ne haklarında ölmeleri için hüküm verilir, ne de (ateşin) azabı hafifletilir. Biz, her nankör olanı işte böyle cezalandırırız. (35/Fâtır 36)

► Orada çığlıklarla yardım isterler. (Derler ki:) “Rabbimiz! Bizi çıkar, önceden yaptığımızdan (farklı olarak) salih ameller yapalım.” Size, öğüt almak isteyenin öğüt alacağı kadar ömür vermedik mi? Hem size uyarıcı da geldi. Tadın (azabı)! Zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur. (35/Fâtır 37)

► Şüphesiz ki bu, (evet, bu) büyük bir kazanç ve kurtuluştur. (37/Saffât 60)

► İşte çalışacak olanlar, böylesi için çalışsınlar. (37/Saffât 61)

► (Şimdi söyleyin) böyle bir ağırlama mı daha hayırlı, yoksa zakkum ağacı mı? (37/Saffât 62)

► Biz onu, zalimler için fitne kılmışızdır. (37/Saffât 63)

► Şüphesiz ki o, cehennemin dibinde çıkan bir ağaçtır. (37/Saffât 64)

► Onun meyveleri şeytanların başları gibidir. (37/Saffât 65)

► Şüphesiz ki onlar, ondan yiyecek ve karınlarını dolduracaklardır. (37/Saffât 66)

► (Zakkum yedikten) sonra, üzerine içecekleri kaynar bir karışım vardır. (37/Saffât 67)

► Sonra onların döneceği yer elbette, cehennem ateşi olacaktır. (37/Saffât 68)

► Gerçek şu ki; onlar babalarını sapıklar olarak buldular. (37/Saffât 69)

► Kendileri de, onların izleri peşinde koşuşturmaktalardır. (37/Saffât 70)

► Kıyamet Günü, kötü azaptan (eli kolu bağlı olduğu için) yüzüyle korunmaya çalışan kimse, (cennete girmiş ve azaptan kurtulmuş kimse gibi olabilir mi?) Zalimlere denilir ki: “Kazandığınızı tadın.” (39/Zümer 24)

► Onlardan öncekiler de yalanladı, farkında olmadıkları bir yerden azap onlara geldi. (39/Zümer 25)

► Şayet yeryüzünün tamamı ve bir o kadarı daha zalimlerin olmuş olsa, Kıyamet Günü'nün kötü azabından (kurtulmak için) onu feda ederlerdi. (Çünkü o gün) hesaba katmadıkları şeyler, Allah tarafından açığa çıkarılacak. (39/Zümer 47)

Ahirete inanmayanlar ahiretin hak olduğunu; putların şefaatini bekleyenler putların şefaat etmediğini; seçkin olduğuna inananlar azap ehli olduklarını görecekler...

► İşledikleri kötülükler kendileri için açığa çıkmış ve alaya aldıkları (azap) onları çepeçevre kuşatmıştır. (39/Zümer 48)

► Kitab’ı ve resûlleri kendisiyle gönderdiğimiz (mesajı) yalanlayanlar, pek yakında bilecekler/anlayacaklar. (40/Mü’min (Ğafir) 70)

► Boyunlarında tasma ve zincirlerle sürüklenirler. (40/Mü’min (Ğafir) 71)

► Kaynar su içinde... Sonra ateşte tutuşturulacaklar. (40/Mü’min (Ğafir) 72)

► Sonra onlara denir: “Hani, nerede ortak koştuklarınız?” (40/Mü’min (Ğafir) 73)

► “Allah’ın dışında...” Derler ki: “Kaybolup gittiler. (Hakikatte) biz hiçbir şeye dua etmiyormuşuz.” İşte Allah, kâfirleri böyle saptırır. (40/Mü’min (Ğafir) 74)

► Bu, yeryüzünde haksız yere şımarmanız ve böbürlenmeniz sebebiyledir. (40/Mü’min (Ğafir) 75)

► Ebedî kalacaklar olarak cehennem kapılarından girin. Kibirlilerin kalacağı yer ne kötüdür. (40/Mü’min (Ğafir) 76)

► Hiç kuşkusuz o zakkum ağacı, (44/Duhan 43)

► Günahkârların yiyeceğidir. (44/Duhan 44)

► Erimiş maden gibi karınlarda kaynar. (44/Duhan 45)

► Kaynar suyun fokurdaması gibi. (44/Duhan 46)

► (Denir ki:) Alın onu da cehennemin orta yerine sürükleyin. (44/Duhan 47)

► Sonra başından aşağı kaynar suyun azabından dökün. (44/Duhan 48)

► Tat (bakalım azabı)! Çünkü sen izzetli ve değerliymişsin ya! (44/Duhan 49)

► Şüphesiz ki bu, sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir. (44/Duhan 50)

► O gün, yalanlayanların vay hâline! (52/Tûr 11)

► Onlar ki (Resûl’ü yalanlama ve alaya almaya) dalıp oyalanmaktalardır. (52/Tûr 12)

► Ateşe şiddetle sürüklendikleri o gün, (52/Tûr 13)

► (Onlara denir ki:) “İşte bu, yalanladığınız ateştir.” (52/Tûr 14)

► “Bu da büyü olabilir mi? Yoksa siz mi görmüyorsunuz?” (52/Tûr 15)

► “Oraya girin. İster (azaba) sabredip dayanın ister dayanmayın, sizin için birdir. Ancak yaptıklarınızın karşılığını alacaksınız.” (52/Tûr 16)

► (Sormaya gerek yoktur, çünkü) mücrimler yüzlerinden tanınır, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar. (55/Rahmân 41)

► İşte bu, mücrimlerin yalanladığı cehennemdir. (55/Rahmân 43)

► (Onlar) bununla kaynar su arasında dolanırlar. (55/Rahmân 44)

► (Amel defterlerini soldan alacak olan) Ashabu’l Şimal, ne Ashabu’l Şimal’dir ama! (56/Vâkıa 41)

► Kavuran ateş ve kaynar suda, (56/Vâkıa 42)

► Ve dumandan bir gölge içinde, (56/Vâkıa 43)

► Ne serindir ne de faydalı! (56/Vâkıa 44)

► Şüphesiz ki onlar, bundan önce, refah içinde şımarıkça yaşarlardı. (56/Vâkıa 45)

► O büyük günahta da (şirkte) ısrar ederlerdi. (56/Vâkıa 46)

► Ey iman edenler! Nefislerinizi/Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taş olan ateşten koruyun. O (ateşin) üzerinde sert, güçlü melekler vardır. Onlar, emrettiği şeylerde Allah’a isyan etmez ve emrolundukları şeyi yaparlar. (66/Tahrîm 6)

► Ey kâfirler! Bugün özür beyan etmeyin. Size ancak yaptıklarınızın karşılığı verilecektir. (66/Tahrîm 7)

► (Ateş) öfkeden çatlayıp ayrışacak gibi olur. Her bir topluluk (ateşin) içine atıldığında, oranın bekçileri kendilerine: “Size bir uyarıcı gelmedi mi?” diye sorarlar. (67/Mülk 8)

► Günahlarını itiraf ettiler. Ateş ehli (Allah’ın rahmetinden) uzak olsun. (67/Mülk 11)

► Ben onu Sakar’a/cehenneme atacağım. (74/Müddessir 26)

► Sizden öne geçmek ve geride kalmak isteyenler için. (74/Müddessir 37)

► Hiç kuşkusuz biz, kâfirler için (boyunlarına geçirilecek) zincirler, (ellerine vurulacak) kelepçeler ve alevleri dehşet saçan bir ateş hazırlamışızdır. (76/İnsân 4)

► Şüphesiz ki cehennem, (müşriklerin gözetlendiği) bir gözetleme yeridir. (78/Nebe 21)

► Tadın (bakalım)! Azaptan başka bir şeyinizi arttırmayacağız. (78/Nebe 30)

► Sana her şeyi örtüp bürüyecek olan (kıyametin) haberi geldi mi? (88/Ğaşiye 1)

► O gün, (bazı) yüzler korku ve zillet içindedir. (88/Ğaşiye 2)

► Çalışmış, yorulmuştur. (88/Ğaşiye 3)

► Kızgın ateşe girecektir. (88/Ğaşiye 4)

► Son derece kaynar bir çeşmeden (su) içirilir. (88/Ğaşiye 5)

► Onlar için (zehirli, p*s kokulu, boğazı parçalayan) “darî” dikeninden başka bir yiyecek yoktur. (88/Ğaşiye 6)

► Ne doyurur ne de açlığı giderir. (88/Ğaşiye 7)

► İnsanları çekiştirip, kaş göz işaretleriyle alay edenlerin vay hâline! (104/Hümeze 1)

► O, malı toplayıp onu tekrar tekrar sayandır. (104/Hümeze 2)

► Malının onu ebedî kılacağını sanır. (104/Hümeze 3)

► Asla! Kesinlikle o, (kemikleri kıran) Hutame’ye atılacaktır. (104/Hümeze 4)

► Sen, Hutame'nin, (o cehennemin) ne olduğunu nereden bileceksin? (104/Hümeze 5)

► (O,) Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. (104/Hümeze 6)

► O ki; yüreklerin üstüne çıkar. (104/Hümeze 7)

► Şüphesiz ki onun kapıları, üzerlerine kilitlenmiştir. (Kaçış yoktur.) (104/Hümeze 8)

► Uzatılmış direklerde (bağlı olarak orada azap görürler). (104/Hümeze 9)

16/04/2018
21/02/2018

Resulullah (sav) buyurdular ki: “Cehennem ehline açlık musallat edilir. Bu, içinde bulundukları azaba eşit dereceye ulaşır. Açlığa karşı yardım talep ederler. Onlara besleyici olmayan ve açlığı gidermeyen dari’ (denen dikenli bir ot) verilir. Tekrar yiyecek isterler, bu sefer de boğazda tıkanıp kalan bir yiyecekle imdat edilir. (Bu da boğazlarında takılır kalır, ne ileri geçer, en de geri gelir). Derken dünyada iken, bu durumda, bir içecekle takılan lokmaları kaydırdıklarını hatırlarlar ve bir içecek talep ederler.

Kendilerine demir kancalar bulunan kaplarda kaynar sular verilir. Bu kaplar, yüzlerine yaklaştırılınca, yüzlerini dağlayıp atar. Su karınlarına girince içlerini param parça eder. Bu sefer de: “Cehennemin bekçilerini çağırın, ola ki azabımızı biraz hafifletir!” derler. Onları çağırırlar. Onlar gelince: “Size peygamberleriniz bu halleri açıklayan haberleri getirmemiş miydi?” derler. Onlar: “Evet getirmişti (ama dinlemedik)” derler.

Bunun üzerine, bekçiler: “Siz isteyin durun! Kafirlerin istekleri (burada) boşadır!” derler” (Gafir 50). Cehennemlikler bekçilerden ümidi kesince: “(Cehenneme müvekkel melek) Malik’i çağırın!” derler. (Malik gelince): “Ey Malik (söyle de) Rabbin bizim hakkımızda ölüme hükmetsin!” derler. Malik de onlara: “Hayır! (Siz burada canlı olarak ebedi) kalıcılarsınız!” diye cevap verecek” (Zuhruf 77).

(Hadisin ravilerinden) A’meş rahimehullah der ki: “Bana bildirildi ki, cehennemliklerin Malik’e yalvarmaları ile Malik’in onlara verdiği cevap arasında bin yıllık zaman geçecektir. Cehennemlikler, bu sefer aralarında: “Rabbinize dua edin sizin için O’ndan daha hayırlı kimse yok!” diyecekler ve elbirlik şöyle yakaracaklar: “Ey Rabbimiz, bedbahtlığımız bize galebe çalmıştı, biz gerçekten sapıtmış kimselerdik. Ey Rabbimiz bizi bundan çıkar. Eğer (yine) küfre dönersek artık hiç şüphesiz ki zalimlerden oluruz” (Mü’minun 106-107).

Rab Teala, onlara: “Cehennemin içine yıkılıp gidin! Bana bir şey söylemeyin!” diyecek” (Mü’minun 108). Resulullah devamla dedi ki: “Bu cevap üzerine, cehennem ehli her çeşit hayırdan ümidlerini keserler; hıçkırmaya, nedamet etmeye, dövünüp yırtınmaya başlarlar.” (Kütübis-sitte No: 5132)

29/01/2017
25/09/2015
03/08/2015

O gün münafık erkekler ve münâfık kadınlar süratle Cennete girmekte olan müminlere derler ki: Ne olur bize bakın da sizin nurunuzdan alalım. Onlara: Arkanıza dönün de nur arayın denilir. Kendileriyle alay eden bu ses, onlara diyor ki: Arkada kalan dünyaya dönün nur orada aranır. Nurun kaynağı, dünyada yapılan işlerdir. Böyle denilir ve müminlerle münafıkların aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet vardır. Dış yönünde de azap. Münafıklar onlara seslenirler: Biz de sizinle beraber değil miydik. Müminler derler ki: Evet ama, siz kendi canlarınıza kötülük ettiniz. İnananların başlarına felaket gelmesini gözlediniz. Şüphe ettiniz, kuruntular sizi aldattı. Allahın emri olan ölüm gelinceye kadar böyle hareket ettiniz. O çok aldatıcı şeytan sizi Allah hakkında aldattı. Hadîd : 13-14

03/08/2015

İnkar edenlere ateşten elbiseler kesilmiştir. Başlarına kaynar su dökülür de bununla karınlarındakiler ve derileri eritilir. Demir topuzlar da onlar içindir. Orada uğradıkları gamdan ne zaman çıkmak isteseler, her defasında oraya geri çevrilirler. Ve kendilerine yakıcı azabı tadın denir. Hacc : 19-22

12/07/2015

Allah hiç bir Kulunu cehenneme göndermez kul kendi ayagiyla cehenneme gider.

16/03/2014

Cehennem Azabı



Ebu Davud, Neseî ve Tirmizî'nin rivayetine göre Peygamberimiz (S. A.S.) buyuruyor:

«— Ulu Allah (C.C) cennet ve cehennemi yaratinca Cebrail (A.S)'i cennete gönderdi ve git orayi ve oraya girecek olanlara neler hazirladigimi gör» dedi. Cebrail (A.S) de cennete vararak onu ve Allah (C.C)'in cennetliklere neler hazirladigini görüp dönünce Allah (C.C)'a: «Ululugun hAkki için oranin adini duyan herkes içeri dalar» der.

Arkasindan cennet Allah (C.C)'in emri üzerine günahlar ile kusatilir. Bunun üzerine Allah (C.C) Cebrail (A.S)'e: «Bir deha cennete dön ve cennetlikler için neler hazirladigimi gör» diye emir buyurur. Cebrail(A.S) yeniden cennete varinca günahlar ile çevrelendigini görür, geri dönünce «Ululugun hakkina yemin ederim ki, oraya hiç kimsenin girmeyeceginden korktum» der.

Bu sefer Allah (C.C) Cebrail (A.S)'e: «Var, git cehennemi ziyaret et ve orada cehennemlikler için neler hazirladigimi gör» diye buyurur. Cebrail (A.S)oraya varinca cehenneme bakar, ates dalgalarinin üstüste yuvarlanip yükseldigini görür. Allah (C.C)'in huzuruna dönünce «Ululugun hakkina yemin ederim ki, adini duyan hiç kimse oraya girmez» der. Bu sirada Allah (C.C)'in emri üzerine cehennem azgin nefsi arzular tarafindan kusatilir. Allah (C.C) Cebrail (A.S)'e: «Orayi yeniden git, gör» diye buyurur. Cebrail (A.S) de bir daha cehennemi görünce «Ululugun hakkina yemin ederim ki. oraya girmeyen tek kimse kalmayacagindan korktum» der.

Beyhakinin zararsiz bir senetle ibni Mes'ud'tan rivayetine göre:

«Hiç süphesiz o, (cehennem) kösk iriliginde kivilcimlar saçar.» mealindeki âyet hakkinda Ibni Mes'ud (R.A.) «Ben bu kivilcimlar için «agaçlar gibi» degil, «kaleler ve sehirler gibi» tâbirini kullaniyorum demistir (Murselât Sûre-i Celilesi; 32).

Ahmed Ibni Hambel, Ibni Mâoe, Ibni Hibban ve Hâkim'e göre Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:

«Veyl, öyle bir cehennem vadisidir ki, kâfir dibine varincaya kadar içinde
kirk yil batmaya devam eder.»

Tirmizî'ye göre ise ayni hadis söyledir:

"Veyl, iki dag arasinda o kadar derin bir vadidir ki, kâfir dibine ulasincaya kadar içinde yetmis yil batmaya devam eder."

Tirmizî ve Ibni Mâce'nin rivayetine göre bir gün Peygamber'imiz (S.A.S.) sahabilerine:

«Hüzün kuyusundan Allah (C.C)'a siginin» buyurur. Sahabiler: «Yâ Rasûlallah (S.A.S.), hüzün kuyusu nedir» diye sorarlar.

Peygamber'imiz (S.A.S.): «Bizzat cehennemin günde dört yüz kere kendisinden Allah (C.C)'a sigindigi bir cehennem vadisidir» diye cevap verir.

Sahabeler: «Oraya kimler girer, yâ Rasûlallah (S.A.S.)» diye sorarlar. Peygamber'imiz (S.A.S.) onlara su cevâbi verir: «Orasi, amellerini gösteris için isleyen Kur'an okuyucular için hazirlanmistir. Hiç süphesiz, Allah (C.C)'in gazabina en çok hedef olan Kur'an okuyuculari, zorba devlet adamlarini ziyaret edenlerdir.»

Taberanî'de yazdigina göre: «Cehennemde bizzat cehennemin günde dört yüz kere Allah (C.C)'a sigindigi bir vadi vardir ki, orasi Muhammed (S.A.V) ümmetinin iki yüzlüleri için hazirlanmistir.»

Ibni Ebû Dünya der ki: «Cehennemin yetmis bin vadisi, her vadinin yetmis bin kolu, ve her vadi kolunun yetmis bin tasi vardir, her tasta, cehennemllikleri yüzlerinden sokan birer yilan barinir.»

Buhari Tarihinde senedi zayif söyle bir hadis vardir;

«Cehennemin yetmis bin vadisi, her vadinin yetmis bin kolu, her vadi kolunun yetmis bin hanesi ve her hanenin yetmis bin evi, her evde yetmis bin kuyu, her kuyuda yetmis bin yilan bulunur ve her yilan da agzinda yetmis bin akrep tasir. Gerek kâfir ve gerekse münafik, vadinin dibini boylayincaya kadar bunlarin her biri ile ayri ayri karsilasir.»

Tirmizi'nin rivayet ettigi münkati bir hadise göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Cehenneme atilan büyük bir kaya yetmis yil düsmesine ragmen dibine varamaz.»

Hz. Ömer (R.A.) der ki. «Cehennemi s*k s*k hatirla. Cünki harareti yüksek, dibi derin ve topuzlari demirdendir.»

Bezzar, Ebû Ya'Ia, Ibni Hibban ve Beyhakî'nin rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.)

«Cehenneme bir kaya salinsa yetmis yil düserek ancak dibine ulasabilir» diye buyuruyor.

Müslim'in rivayetine göre Ebû Hureyre (R.A.) der ki: «Bir gün Peygamber'imiz (S.A.S.)

«Bu duydugunuz nedir, biliyor musunuz» diye sordu. «Allah (C.C) ve O'nun Resul'ü bilir» diye cevap verdik. Bunun üzerine Peygamber'imiz (S.A.S.) söyle buyurdu:

«Allah (C.C) yetmis yil önce cehenneme bir kaya salmisti, iste simdi onun cehennemin dibine varisini yankisini duydunuz.»

Taberani'nin rivayetine göre Said-ül Hudrî (R.A.) der ki, «Peygamber'imiz (S.A.S.)

Bir gün siddetli bir yanki sesi duyarak irkildi. Bu sirada yanina Cebrail (A.S) geldi. Peygamber (S.A.S.)'imiz O'na: "Ya Cebrail, bu duydugum ses nedir?" diye sordu. Cebrail (A.S) de ona su cevabi verdi: «Yetmis sene önce cehenneme bir kaya salinmisti, fakat ancak simdi dibine ulasti, Iste onun sesini Allah (C.C) sana duyurmak istedi.»

Peygamber (S.A.V)'imizin bu olaydan sonra, ruhunu Allah (C.C)'a teslim edinceye kadar agzini acarak güldügü görülmemistir.»

Ahmed Ibni Hambel ve Tirmizî'nin rivayetine göre Peygamber (S.A.S.)'imiz buyuruyor ki:

«— Eger sunun gibi (kafa tasini isaret ederek) yuvarlak bir kaya parçasi gökten salinsa aradaki mesafe bes yüz senelik yol kadar oldugu halde aksam olmadan yere iner. Fakat ayni kaya cehennemin agzina salinsa dibine varabilmesi icin, kirk yil geceli-gündüzlü düsmeye devam etmesi lâzimdir.»

Ahmed Ibni Hambel, Ebu Ya'la ve Hakim'in rivayetlerine göre Peygamber (S.A.S.)'imiz buyuruyor ki:

«— Cehennemin demir topuzlarindan biri yere indirilse. insanlar ile cinler bir araya gelerek onu yerden kaldiramazlardi.»

Hakim'in rivayetine göre Peygamber (S.A.S.)'imiz

«cehennemin demir topuzlarindan biri daga indiriîse, ufalanarak kül olurdu» buyuruyor.

Ibni Ebu Dünya'nin rivayetine göre Peygamber (S.A.S.)'imiz

«Cehennem kayalarindan biri dünya daglarindan birinin tepesine düsse, dag eriyerek kül olur. Her cehennemligin yaninda böyle bir cehennem tasi ile bir seytan bulunur» buyurmustur.

Hakim'in rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Yer yedi kattir. Her iki kat arasi bes yüz yillik mesafedir. En üst kat, basi ve kuyrugu havaya kalkmis bir baligin sirti üzerindedir, baiik kaya üzerinde ve kaya da bir melegin elindedir.

Ikinci kat rüzgârin mohfesidir. Ulu Allah (C.C) «ad» kavmini yoketmek istedigi zaman rüzgâr korucusuna, üzerlerine mahvedici bir rüzgâr estirmesini emretti. Rüzgâr koruyucusu olan melek: "ya Rabbi, onlarin üzerine öküzün burun deliklerinden cikan yel kadar rüzgâr salayim mi?" diye sorar.

Ulu Allah (C.C): «O kadar ile bütün yer yüzünün ve bütün canlilarin hakkindan gelirsin. Sen onlarin üzerine yüzük tasi kadar rüzgâr sal» buyurdu. Iste «Üzerinden geçtigi hiç bîr seyi çürümüs kemik döküntüsü gibi yapmadan birakmaz» mealindeki âyet bu rüzgârc isaret eder.

Üçüncü kat yerde cehennem taslari, dördüncü kat yerde cehennem kibriti vardir.»

Sahabîler: «Yâ Rasûlallah (S.A.V), cehennemin kibriti mi var? diye sordular. Peygamber (S.A.V)'imiz onlara:

«Tabii var, nefsimi kudret elinde tutan Allah (C.C)'a yemin ederim ki, o katta öyle kibrit vadileri vardir ki, içlerine yüce daglar salinsa, eriyerek su gibi akarlardi» diye cevap verdi.

Besinci kat yerde cehennem yilanlari bulunur, agizlari vadi gibi genistir.

Altinci kat yerde cehennemin akrepleri bulunur, en küçügü semerli katir iriligindedir, bir darbe indirince kâfire cehennem atesinin hararetini unuttururlar.

Yedinci kat yerde bir eli önde, bir eli arkada olmak üzere demir kelepçeye vurulmus olarak Iblis vardir. Ulu Allah (C.C) onu bir kulun üzerine salmak isteyince cözer.»

Ahmed ibni Hambel. Taberanî ve Ibni Hibban ve Hâkim'in rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Cehennemde deve boynu kalinliginda yilanlar vardir. Her biri bir kere sokunca yakici acisi yetmis yil devam eder. Yine cehennemde semerli katir iriliginde akrepler vardir, her biri insani bir kere isirmca atesi kirk yil boyunca duyulur.»

Tirmizî. Ibni Hibban ve Hâkim'in rivayetlerine göre Peygamber'imiz:

«Cehennemlikler «su» diye yalvarinca kendilerine yüzleri kavuran katran gibi bir sivi verilir. O ne fena bir içecek ve orasi ne kötü bir yerdir» (Kehf Sûre-i celilesi; 29)

Mealindeki âyet hakkinda «bu sivi zeytinyagi tortusu gibidir, cehennemlik kimse ona yaklasinca yüzünün derisi eriyerek içine dökülür» buyuruyor.

Tirmizî'nin rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Cehennemliklerin baslarina dökülen kaynar su içlerine sizarak karin bosluklarini eritir ve içlerinde ne varsa eriyerek tabanlarmdan disariya akar. Sonra yeniden eski hallerine döndürülürler.»

Dahhak (rahimehullah) der ki: «Hanin, Allah (C.C)'in yeri gögü yarattigindan beri cehennemliklere icirilecegi ve baslarindan asagi dökülecegi ana kadar durmadan kaynamaktadir.»

Bir görüse göre cehennemliklere sunulacak olan kaynar su, onlarin akan göz yaslarini cehennem havuzlarinda biriktirerek elde edilir ve kendilerine sunulur.

Iste "Onlara (cehennemliklere) bagirsaklarini parçalayan kaynar bir sivi verilir."

(Muhammed Sûre-i Celilesi: 15) mealindeki âyet. bu siviya isaret etmektedir.
Bu hususta daha baska sözler de söylenmistir.

Ahmed Ibni Hambel. Tirmizî ve Hakim'in rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.)

«Ötesinde cehennem vardir ve kendisine irinlesmis su verilir. Onu agzina alir, fakat yutamaz, her bir azab vardir»

(ibrahim Sûre-i Celilesi. 15—16) mealindeki âyet hakkinda söyle buyurmustur:

«Irinli su agzina yaklastirilinca tiksinir, daha yakina getirilince yüzünü kavurur, basinin derisi eriyip akar, içince de bagirsaklarini parçalar. Nihayet dübüründen çikar.

Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:

«— Onlara (cehennemliklere) bagirsaklarini parçalayan kaynar bir sivi icirilir.»

(Muhammed Süre-i Celîlesi; 15).

Yine Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:

"Cehennemlikler «su» diye yalvarinca kendilerine yüzleri kavuran, kaynar katran gibi bir sivi verilir. O ne fena bir içecek ve orasi ne kötü bir yerdir."

(Kehf Sûre-i Celilesi: 29)

Ahmed Ibni Hambel ve Hakim'in rivayetine göre Peygamber (S.A.V)'imiz buyuruyor ki:

«— Gassakdan yeryüzüne bir hava dökülse, bütün dünya halkini kokustururdu.»

Buradaki «gassak»

«O azabi tatsinlar ki, o kaynar su ve gassaktir» (Sad Sûre-i Celilesi; 57) âyeti ile

«sadece kaynar su ve irin içerler» (Nebe Sûre-i Celilesi; 25) mealindeki âyette adi geçen irindir.

Bu irin hakkinda çesitli görüsler vardir. Ibni Abbas'a (R.A.) göre o: "kâfirin cildinden süzülen sari su", baskalarina göre de yine: "kâfirlerin o kokmus irinleridir."

Kâ'b-ül Ahbar'a göre: o bir cehennem pinaridir ki; oraya yilan, akrep ve benzeri gibi zehirli hayvanlarin zehirleri sizarak birikir. Sonra da âdemoglu getirilip bu siviya batirilir. Çikarken dirisi eriyerek akar, etleri de kemiklerinden ayrilarak oyluklarindan ve diz kapaklarindan yerlere sarkar, o da insan elbisesini sürükler gibi etlerini sürükler.

Tirmizî'nin rivayetine göre bir gün Peygamber'imiz:

«Ey Mü'minter, Allah'dan gerektigi gibi korkun ve mutlaka müslüman olarak ölün» mealindeki âyeti okuduktan sonra söyle buyurdu: (Al-i Imran Sûre-i Celiiesi; 102).

«— Eger Zakkum'un bir parçasi dünyaya damJasaydt. dünya halkinin bütün yiyecek ve içeceklerini bozardi, yiyecegi yalniz bu olanin hali nice olur, varin siz düsünün.»

Baska bir rivayete göre hadisin son kismi;

«Bundan baska yiyecegi olmayanin hali nice olur, varin siz düsünün.» seklindedir.

«Takintili bir yiyecek» mealindeki âyet ifadesini Ibni Abbas (R. An-huma) Yani, girtlaga takilip ne içeri giren ve ne de geri çikan bir yiyecek» seklinde açiklamistir.

Buhari ve Müslim'e göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kâfirin iki omuz basinin arasi hizli giden bir atli hesabi ile üç günlük yol genisligindedir.»

Ahmed Ibni Hambel'in rivayetine göre Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kâfirin azi disi Uhud dagi; uylugu Beyza tepesi, cehennemde kapladigi yer Kadid ile Mekke arasi (yani takriben üç günlük yolculuk mesafesi) kadar derisi de Yemen kirali Cebbar'in arsini ile kirk arsin boyu kalinligindadir.»

(Burada ayni mânada birkaç hadis çikarilmistir.)

Füdayii Bin Yezit'ten Tirmizi'nin rivayetine göre Peygamber'imiz (S. A.S.) buyuruyor ki:

«— Kiyamet günü kâfirin dili bir veya iki fersah kadar yere sarkar ve insanlarin ayaklan altinda çignenir.»

Fudayl bin Yezid'in Ebû Aclan'dan rivayetine göre kiyamet gününde

kâfir, dilini iki fersah sürükleyecek inscnlar onu çigniyecekîir. Bu hadisi Beyhakî ve baskalari rivayet etmistir. Dogru olani bu rivayettir.

Peygamber'imiz (S.A.S) buyuruyor ki:

«— Cehennemliklerin gövdesi, cehennemde o kadar irilestiriiir ki, kulak memeleri ile omuz baslari arasi yedi yüz yillik bir yolculuk mesafesinde derilenin kalinligi yetmis arsin boyu kadar ve azi disleri Uhud dagi boyunda olur»

Ahmed Ibni Hambel ile Hâkim'in rivayetlerine göre Mücahid (R.A.) der ki. «Bir gün Ibni Abbas bana: «Cehennem ne kadar genistir, biliyor musun» diye sordu. «Hayir, bilmiyorum» diye cevap verdim. Bunun üzerine o söyle dedi. «evet, vallahi bilmiyorsun! Cehennemlik bir adamin kulak memesi ile omuz basi arasi yetmis yillik yol kadardir. Orada kan ve irin nehirleri akar.»

Ben: «Kan ve irin nehirleri mi dedin» diye sordum, Ibni Abbas: «Hayir hayir, kan ve irin vadileri» diye cevap verdi.

16/03/2014

Kıyamet günün zamanı
Ve: "Eğer gerçekçiyseniz bu vaad ne zaman olacak?" diyorlar.
De ki: "Size vaad edilen öyle bir gündür ki, ondan ne bir an geri kalabilirsiniz, ne de ileri geçebilirsiniz." (SEBE/29-30)
Yaklaşan yaklaştı. Onu Allah'tan başka açığa çıkaracak yoktur. (NECM/57-58)
(Onlar): "Doğru iseniz bu tehdit ne zaman olacak?" diyorlar
De ki: "(O'na ait) bilgi, Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım." (MÜLK/25-26)
Sana o kıyameti soruyorlar, ne zaman kopacak diye.
Sen nerde, onu anlatmak nerde?
Onun son ilmi Rabbine aittir. (NAZİ'AT/42-44)
İnsanlar sana kıyamet saaatini soruyorlar. De ki: "Onun ilmi ancak Allah'ın nezdindedir. Ne bilirsin belki kıyamet yakında olur." (AHZAB/63)
Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın şanı yücedir. Kıyâmet saatinin bilgisi de yalnız onun yanındadır. Siz sadece O'na döndürüleceksiniz. (ZUHRUF/85)
Sana, ne zaman kopacak diye kıyamet vaktini soruyorlar. De ki; onun bilgisi yalnızca Rabbimin katındadır. Onu tam vaktinde koparacak olan O'ndan başkası değildir. Onun ağırlığına göklerde ve yerde dayanacak bir kimse yoktur. O size ansızın gelecektir. Sanki sen onu çok iyi biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki, onun bilgisi Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. (A'RAF/187)
Şüphesiz ki, kıyamet saatinin bilgisi Allah yanındadır. Yağmuru O yağdırır, rahimlerde ne varsa (erkek veya dişi oluşunu, renk ve özelliklerini) O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini de bilemez. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla bilir, her şeyden haberdardır. (LOKMAN/34)
Kuşkusuz o hüküm günü kararlaştırılmış bir vakit olmuştur. (NEBE/17)
Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a aittir. Kıyametin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. (NAHL/77)
-

Kıyamet günü kesin bir gerçektir
Göğü, kitab dürer gibi dürdüğümüz zaman, yaratmaya ilk başladığımız gibi, katımızdan verilmiş bir söz olarak onu tekrar var edeceğiz. Doğrusu biz bunları yaparız. (ENBİYA/104)
(Ey Muhammed!) De ki: "Allah sizi diriltir. Sonra sizi o öldürür, sonra da geleceğinde şüphe olmayan kıyamet gününde (diriltip) bir araya toplar. Fakat insanların çoğu bilmezler. (CASİYE/26)
Olacak vak'a olduğu zaman
Onun oluşunu yalanlayacak kimse yoktur. (VAKİ'A/1-2)
Herhalde size vaad olunan kesinlikle olacaktır. (MÜRSELAT/7)
-

Kıyamet saatinden kaçış yoktur
Günahkârlar ateşi görmüşler de artık ona düşeceklerini anlamışlardır. Fakat ondan kaçıp sığınacak bir yer bulamazlar. (KEHF/53)
-

Yaklaşarak gelmektedir
Bu kitabı ve ölçüyü hakla indiren Allah'tır. Ne bilirsin, belki de kıyamet saati yakındır! (ŞURA/17)
İnsanların hesab (görme) zamanı yaklaştı. Onlar ise hâlâ gaflet içinde, yan çizip aldırmıyorlar. (ENBİYA/1)
Yaklaşan yaklaştı. (NECM/57)
-

Apansız gelecektir
Onlar sadece bir tek çığlığa bakıyorlar, bir çığlık ki, onlar çekişip dururken kendilerini yakalayıverir.
O zaman bir vasiyette bile bulunamazlar. Ailelerine de dönemezler. (YASİN/49-50)
Doğrusu bu azap onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacaktır. Artık ne geri çevrilmesine güçleri yetecek, ne de kendilerine mühlet verilecektir. (ENBİYA/40)
Artık onlar, kıyamet saatinin kendilerine ansızın gelivermesine mi bakıyorlar? Şüphesiz onun alametleri gelmiştir. Artık kıyamet kendilerine gelip çatınca anlamaları neye yarar? (MUHAMMED/18)
Onlar kendileri farkına varmadan ansızın kıyâmetin başlarına gelmesini mi bekliyorlar? (ZUHRUF/66)
-


Tek bir çığılıktan ibarettir
Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan ibarettir ki, derhal onların gözleri açılıverir. (SAFFAT/19)
Onlar sadece bir tek çığlığa bakıyorlar, bir çığlık ki, onlar çekişip dururken kendilerini yakalayıverir. (YASİN/49)
-

Daha önce ne tanınmış, ne görülmüştür
Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı, görülmedik müthiş bir şeye çağırır. (KAMER/6)
-

Kıyamet gününün tasviri
Yer o yaman sarsıntı ile sarsıldığı,
Yer, içindeki ağırlıkları çıkarıp dışarı attığı,
Ve insan: "Ona ne oluyor?" dediği zaman.
O gün yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle haberlerini anlatacaktır. (ZİLZAL/1-5)
Sûr'a bir tek üfleme üflendiği,
Arz ve dağlar yerlerinden kaldırılıp şiddetle birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman,
İşte o gün olacak olur.
O gün gök yarılmış, sarkmıştır. (HAKKA/13-16)
O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz.
Gök de açılmış, kapı kapı olmuştur.
Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur. (NEBE/18-20)
Dağlar serpildikçe serpildiği
Dağılıp toz duman haline geldiği (VAKİ'A/5-6)
O gün gök erimiş bir maden gibi olur.
Dağlar da atılmış renkli yün gibi olur. (MEARİC/8-9)
Göğü, kitab dürer gibi dürdüğümüz zaman, yaratmaya ilk başladığımız gibi, katımızdan verilmiş bir söz olarak onu tekrar var edeceğiz. Doğrusu biz bunları yaparız. (ENBİYA/104)
(Ey Muhammed!) Sana dağlar(ın kıyametteki durumunu) sorarlar, de ki: "Rabbim onları ufalayıp savuracak."
"Böylece yerlerini dümdüz boş bir halde bırakacak."
"Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin." (TAHA/105-107)
-

Kıyamet günü insanlar kabirlerinden çıkıp toplanırlar
Biz o gün (kıyamet günü) onları bırakıvermişizdir. Dalgalar halinde birbirlerine girerler, Sûr'a da üfürülmüştür. Böylece onların hepsini bir araya toplamışızdır. (KEHF/99)

Sûr'a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar. (YASİN/51)
-

Göklerde ve yerde olan herkes korkuya kapılmıştır
Sûr'a üfürüldüğü gün Allah'ın diledikleri müstesna göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır. Hepsi boyunları bükük olarak O'na gelirler. (NEML/87)
-

Kafirler simalarından tanınırlar
Suçlular simalarından tanınır, alınlarından ve ayaklarından tutulur. (RAHMAN/41)
Gözleri düşük bir halde kendilerini bir zillet kaplar. Oysa onlar sapasağlam iken de secdeye davet ediliyorlardı. (KALEM/43)
Sûr'a üfürüleceği gün ki biz suçluları o gün, (gözleri korkudan) göğermiş olarak mahşerde toplayacağız. (TAHA/102)
-

Kafirlerin yüzleri kapkaradır
Hem o kıyamet günü görürsün ki, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzleri kararmıştır. Kibirlenenlerin yeri cehennem değil mi? (ZÜMER/60)
-

Gözleri dehşet içindedir
Ey Peygamber! Sakın zalimlerin yaptıklarından Allah'ın gâfil olduğunu sanma! Ancak Allah, onların cezalarını, gözlerin dışa fırlayacağı güne erteler.
O gün, başlarını dikerek koşacaklar, gözleri kendilerine bile dönmeyecek ve gönülleri bomboş kalacaktır. (İBRAHİM/42-43)
-

Müminler nurlarından tanınırlar
O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki nurları, önlerinde ve sağlarında koşuyor. (Kendilerine): "Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir." (denilir) İşte büyük kurtuluş budur!
O gün münafık erkekler ve münafık kadınlar o iman edenlere şöyle diyeceklerdir: "Bize bakın da sizin nurunuzdan alalım?" Onlara: "Arkanıza dönün de nur arayın!" denilir. Aralarına kapılı bir sur çekilir ki, onun içinde rahmet, dışında da azap vardır. (HADİD/12-13)
Yüzler var ki, o gün parıl parıl,
Güler, sevinir. (ABESE/38-39)
-

Kıyamet günü Allah'ın izni olmadan kimse söz söyleyemez
O gün gelince Allah'ın izni olmadan hiç kimse konuşamaz. Onların kimi bedbaht, kimi de mutludur. (HUD/105)
O gün, hiçbir tarafa sapmadan o davetçiye (Sûr'a üfleyenin çağrısına) uyarlar. Öyleki, Rahmân'ın heybetinden sesler kısılmıştır. Artık bir fısıltıdan başka hiçbir şey işitemezsin. (TAHA/108)
-

Kıyamet günü sorgulanırlar
Kıyamet saatinin gelip çattığı gün suçlular, her ümidi keserler.
Allah'a ortak koştuklarından, kendilerine şefaat edecekler de bulunmaz. Onlar, o zaman Allah'a koştukları ortakları inkâr ederler. (RUM/12-13)
O gün ki, hepsini mahşere toplayacağız, sonra da o şirk koşanlara "Haydi yerlerinize! Siz de, ortak koştuklarınız da!" diyeceğiz. Artık aralarını iyice açmışız. O ortak koştukları şeyler, "Siz bize tapmıyordunuz ki." diyecekler.
"Şimdi sizinle bizim aramızda şahit olarak Allah yeter. Sizin bize ibadet ettiğinizden bizim haberimiz yoktur" (diyecekler). (YUNUS/28-29)
Ve hele o gün Allah onları çağırarak: "Benim ortaklarım olduklarını iddia ettikleriniz hani, nerede?" diyecektir. (KASAS/74)
Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman onları bir görsen! Rableri onlara şöyle der: "Bu, bir gerçek değil midir?". Onlar da: "Rabbimize yemin ederiz ki gerçektir" derler. Rableri de onlara: "Öyleyse inkârınız sebebiyle azabı tadın!" der. (EN'AM/30)
Ve o Allah'a ortak koşanlar, ortak koştuklarını (putları) gördükleri zaman: "Rabbimiz! İşte bunlar, seni bırakıp da kendilerine taptığımız ortaklarımızdır" diyecekler. Koştukları ortaklar da onlara; "Siz mutlaka yalancılarsınız" diye söz atarlar.
O gün Allah'a teslim bayrağını çekerler, bütün o uydurdukları şeyler kendilerini bırakıp kaybolup gitmişlerdir. (NAHL/86-87)
Ve o (kıyamet) günü Allah kâfirlere şöyle buyuracak: "Ortaklarım ve şefaatçılarınız diye zannettiğiniz putlarınızı çağırın." Müşrikler onları çağırırlar, fakat kendilerine cevap vermezler. Biz, kâfirlerle ilâhları arasına ateşten bir engel koymuşuzdur. (KEHF/52)
Ve durdurun onları, çünkü sorguya çekilecekler. (SAFFAT/24)
O gün hepsini mahşere toplayacağız. Sonra Allah'a ortak koşanlara: " Hani nerede o Allah'a ortak saydığınız ortaklarınız?" diyeceğiz.
Sonra, (Onlar): "Rabbimiz, Allah'a yemin ederiz ki, biz müşriklerden değildik" demekten başka bir özür bulamayacaklar.
Bak, vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler! O uydurdukları putlar da kendilerinden kaybolup gitti. (EN'AM/22-24)
O gün Allah onları çağırarak, "Benim ortaklarım olduklarını iddia ettikleriniz, hani nerede?" diyecektir.
(O gün) haklarında azaba itilme, hükmü gerçekleşen kimseler, "Rabbimiz! Biz nasıl azmışsak, işte bu azmışları da öylece azdırdık. (Onların suçlarından) beri olduğumuzu sana arzederiz. Zaten onlar aslında bizlere tapmıyorlardı." derler.
"(Allah'a koştuğunuz) ortaklarınızı çağırın!" denir, onlar da çağırırlar; fakat kendilerine cevap vermezler ve (karşılarında) azabı görürler. Ne olurdu (dünyada iken) doğru yola girselerdi!
O gün Allah onları çağırıp "Peygamberlere ne cevap verdiniz?" diyecektir. (KASAS/62-65)
-


Kıyamet günü herkes tek başına sorgulanır
Kıyamet günü onların herbiri Allah'ın huzuruna tek başına çıkacaktır. (MERYEM/95)
-

İnsanlar üç sınıf olacaktır
Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman
Sağın adamları (var ya) ne mutludurlar onlar!
Solun adamları ise ne uğursuzdurlar onlar!
Önde olanlar (var ya), onlar öncüdürler.
İşte o yaklaştırılanlar, (VAKİ'A/7-11)
-


Müminlerin kitabı sağdan verilir
Kitabı sağından verilen, "alın okuyun kitabımı.."
"Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim" der.
Artık o hoşnut bir hayattadır.
Yüksek bir cennettedir. (HAKA/19-22)
-


Kafir olanların kitabı soldan verilir
Kitabı sol tarafından verilen ise der ki: "Keşke kitabım verilmeseydi de,
Hesabımın ne olduğunu bilmeseydim,
Ne olurdu o ölüm, iş bitirici olsaydı. (HAKKA/25-27)
-

Allah kıyamet günü Şeytanı ve dostlarını haşredecektir
Rabbine andolsun ki biz onları (öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden kâfirleri) şeytanları ile beraber elbette ve elbette mahşerde toplayacağız. Sonra onları muhakkak cehennemin etrafında dizleri üstü hazır bulunduracağız (ki cennetlikleri görüp hasret çeksinler) (MERYEM/68)
-

Kıyamet günü hassas teraziler kurulur
Biz kıyamet günü için doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz. Yapılan amel, bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir (tartıya koyarız.). Hesap görenler olarak da biz kâfiyiz. (ENBİYA/47)

Address

Gaziantep
27030

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Cennet VE Cehennem posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Cennet VE Cehennem:

Share