MANA Yayınları

MANA Yayınları 2008 yılında Latif Kınataş tarafından kurulan Mana Yayınları, okuyucularını dünyanın muht

SON GÜNLERİN ARANAN KİTABI!...Her kitabın bir hikayesi vardır; “Salyangoz/Suriye Zindanları” kitabının hikayesi ise beni...
14/12/2024

SON GÜNLERİN ARANAN KİTABI!...
Her kitabın bir hikayesi vardır; “Salyangoz/Suriye Zindanları” kitabının hikayesi ise benim için daha özel ve değerliydi, anlatayım.
2009 yılının başları, henüz “Arap Baharı” başlamadan 2 yıl önce. Esed zulmünden kurtulmak için buraya iltica/göç eden Suriyeli kardeşlerimiz kurdukları vakıfların birinde Arap kardeşlere bir konferans düzenlemişler ben de katıldım. İlk defa dinlediğim konuşmacı A. Muvaffak Zeydan ile program sonrası kısa bir tanışmamız oldu; kendisine yayıncı olduğumu söyledim ve Türkçeye kazandırmaya değer tavsiye edeceği kitaplar sordum. Kısa bir zihin yoklamasından sonra var dedi; “Kavkaa” yani Salyangoz. Suriye zindanlarını anlatan yaşanmış öykü. Kitaba ve yazara nasıl ulaşırım dediğimde, yazara ulaşmak zor (malum) ama kitabın PDFsi var dedi ve gönderdi; kendisine teşekkür ediyorum.
Salyangoz kitabını çeviri için gönderip değerlendirme istediğimde çevirmen Hülya Afacan hanım, kitabın içeriğinden bahsederek “hocam bu kitabı gerçekten yayınlamayı düşünüyor musunuz?” deyince tereddütsüz evet dedim. Oradaki zulmün insanlığa duyurulması ve ifşa edilmesi benim için önemli bir sorumluluktu ve ben bundan kaçınmak yerine mutlu olur övünç duyardım. Zira Suriye’de ve diktatöryal bir ülkede yayınlanma şansı olmayan bir kitabı Türkiye'deki okurla buluşturmak onların özgürlük mücadelesine de bir katkıydı benim için. (Nitekim özelde Suriye ve Filistin, genelde İslam dünyasındaki dikta rejimlere, direnişlere ve siyasi ve toplumsal sorunlara dair başka bir çok kitap yayınladık.)
Kitabın çevirisi bitince yayına hazırlamak için hızla okudum. İnanılmazdı; bunlar gerçek olamaz, kurgudur herhalde diye düşündüm. O günlerde, o bölgede tutuklanarak 7 ay hapsedilen bir gazetecimiz serbest bırakılmıştı. Bir gün yayınevine geldi, konuşma esnasında ona bahsettim ve anlatılanların gerçekliği konusunda tereddüt ettiğimi söyleyince kendisi de yaşadıkları ve şahit olduklarından benzer şeyler anlattı ve “Ben kitabı okumadım, bilmiyorum. Ama her ne anlattıysa azdır, fazla değildir.” deyince tamam dedim ve bir an önce çıkarmak için uğraştım.
İşte Suriye Zindanlarına dair bugün medyada yayılan vahşet ve dehşet verici görüntülerden habersiz olan topluma zindanlardaki vahşet ve dehşet verici barbarlığın ürpertici boyutlarını göstermek ve tanıklık etmek için bu kitabı yayınladık. Suriye’de de Halkın direnişi başladıktan sonra Katil Esed’e güzelleme yapanlara oranın geçeğini görmesi için bu kitap birçok kimse tarafından tavsiye edildi. Okuyanlardan, kitabın etkisinden günlerce kurtulamadıklarını ifade eden dönüşler aldık. Ama yine de kitap gerçek önemine binaen beklediğimiz ilgiye ulaşmadı. Ta ki dikta rejimi düşüp Sadnaya Hapishanesi’ndeki görüntüler paylaşılıncaya kadar. Artık çokça aranmaya ve sorulmaya başlandı; geç de olsa bu ilgi sevindirici.
Bu vesileyle, yıllardır sabırla, azimle, adanmışca ve yılmadan mücadele eden Suriye halkının zaferini/kurtuluşunu/bayramını kutluyorum. Zulüm ve işgal altında direnen Filistin ve diğer halkların da en kısa zamanda kurtuluşunu diliyor ve bekliyorum. Onlara çeşitli yol ve imkanlarla destek veren dost/kardeş halk ve ülkeleri de tebrik ediyorum.
https://www.manayayinlari.com/kitap/suriye-zindanlari-61

Suriye halkına kutlu olsun; 60 yılı aşkın süren zalim Esed diktatörlüğü dün resmen çöktü. Darısı tüm mazlumların başına....
09/12/2024

Suriye halkına kutlu olsun; 60 yılı aşkın süren zalim Esed diktatörlüğü dün resmen çöktü. Darısı tüm mazlumların başına.
Mana Yayınevi olarak 2008 yılından beri yayınladığımız kıymetli eserlerle; halkına cehennemi yaşatan bu zalim diktatörlüğün gerçek yüzünü ifşa ederek ve insanların dikkatlerini bu yaşanan drama çekerek toplumsal, siyasi ve insani bilinç oluşmasına katkımızdan dolayı mutluyuz. Onurlu Suriye halkını ve başta Türkiye yönetim aklı olmak üzere bu zaferde payı olanları şükranla tebrik ediyoruz.

30/11/2024
YENİ ÇIKTI...Sosyal Medya Çıkmazı / Felsefi ve Psikolojik Bir ÇözümlemeYazan: Ali ÖnerSosyal medya, bireyi sürekli gözal...
28/11/2024

YENİ ÇIKTI...
Sosyal Medya Çıkmazı / Felsefi ve Psikolojik Bir Çözümleme
Yazan: Ali Öner

Sosyal medya, bireyi sürekli gözaltında hissettiren dijital bir panoptikon haline geldi. Paylaşımlar, beğeniler ve takipçi sayıları arasında kaybolan birey, kendi gerçeklik algısını sorgular hale geliyor. Her an izlenme ve değerlendirilme kaygısıyla şekillenen bir kimlik, mahremiyetin sınırlarını zorlayan sanal bir varoluşa dönüşüyor. Gerçek ile sanal arasındaki çizginin giderek silikleştiği bu dünyada, birey hem gözlemci hem gözlenen konumuna hapsolur. Sosyal medya, özgürleştirdiği yanılsamasıyla bireyi kendine yabancılaştırırken, kaygı ve yalnızlık duygularını körüklüyor. Bu ortam, bireyin kendini sürekli kıyasladığı bir sahne haline gelirken, derin bir tatminsizlik ve aidiyetsizlik hissi yaratıyor. Artık gerçeklik, algoritmaların yönettiği bir tiyatroya dönüşmüş durumda. Bu kitap, bireyin sosyal medya karşısındaki varoluşsal yalnızlığını ve yabancılaşmasını derinlemesine ele alıyor.
https://www.manayayinlari.com/kitap/sosyal-medya-cikmazi-288

ÇIKTI…Muhammed İkbal’in Diyarında Birkaç Gün / M. Şankıti'nin ilham verici gezi notları...M. İkbal'in diyarına, onun bır...
27/11/2024

ÇIKTI…
Muhammed İkbal’in Diyarında Birkaç Gün / M. Şankıti'nin ilham verici gezi notları...
M. İkbal'in diyarına, onun bıraktığı eserlerini görmek özellikle de somut olmayan mirasını ve fikirlerini tanımak ve tanıtmak üzere yapılmış bir kültürel seyahat.
Bu seyahate eşlik etmek; İkbal’in oğlu Cavid’e nispetle “Cavid Menzil” denilen evinde ve muhitinde dolaşmak; onun aile, siyaset ve fikir dünyasını torunlarından da dinleyerek tanımak isterseniz Şankıti’nin gezisine siz de katılabilirsiniz. Kısa ama zevkli bir seyahat…
https://www.manayayinlari.com/kitap/muhammed-ikbalin-diyarinda-birkac-gun-289

27/11/2024

28. Sayımız ÇIKTI...
Dosya: GÖÇ
İnsanın/toplumun inşasında, hafızasında daima yer alan göç, toplumların gündemlerini hep işgal ettiği gibi, bazen önceliği daha sıcak gelişmelere bıraksa da, bizim de gündemimizden hiç düşmemektedir göç ve göçmen meselesi...

Satış için: https://manayayinlari.com/kitap/yetkin-dusunce-sayi-28-goc-290

http://yetkindusunce.com/dergi/sayi-28-goc.html

28.SAYI İLE 7. YILI TAMAMLARKEN…
Adem’in yeryüzünde hübutuyla başlayan ve insanlık tarihiyle devam etmekte olan Göç olgusu; kah iradi kah icbari, bazen kaçışı bazen sürgünü; bütün bunların ötesinde bir arayış, bir kurtuluş ve bir yükselişi anlam alanında toplar. Bir taraftan kopmayı, bırakıp terk etmeyi çağrıştırırken; bir yandan da dönüşü, yeniden oluşumu, başlamayı imler.
Hangi amaç ve nedenle olursa olsun; ister daha iyi bir hayata tutunma, ister zalim bir hükümdarın zulmünden kurtulma… insanın serüvenine daima eşlik ederek insanın ve toplumun inşasında, tarihin oluşumu ve hafızasında hep yer alır göç. Bu yüzdendir ki, toplumların gündemlerini de hep işgal ettiği gibi, bazen önceliği daha sıcak gelişmelere bıraksa da, bizim de gündemimizden hiç düşmemektedir göç ve göçmen meselesi.
Biz ülke olarak göç veren toplum olduğumuz gibi, daha çok göç alan konumundayız. Özellikle son yıllarda çevremizde yaşanan savaşlardan, baskı ve zulümlerden kaçıp kurtulmaya çalışanlara sıvınak olan ev sahibi konumundayız ve durumda olmanın getirdiği sıkıntılar artmış durumda. Ama unutulmamalıdır ki bu konum değişmez değil. İhtimaldir ki, bugünün ve buranın yerleşikleri yarının ve bir başka yerin/diyarın göçmenleri olabilir. Her iki duruma da hazırlıklı olmak ve her iki durumu da yönetecek bir perspektife sahip olmak zorundayız
Peki insan nasıl bakmalı bu olguya? Dramatik yönlerini ve negatif etkilerini öne çıkarıp araçsallaştırarak büyük bir travma ve toplumsal sorun haline getirmek mümkün olduğu gibi insani ve ulvi amaçları gözetilerek, yapıcı ve katkı verici boyutları öne çıkarılarak toplum ve medeniyet inşasının yapı taşlarından biri haline de dönüşebilir. İşte bunun için, sağlıklı bir bakış ve duruş kazanmak adına göç olgusunu bu sayıda ele aldık.
Yetkin Düşüncenin bu sayısında;
Mustafa TEKİN-Göç: Söylem ve Gerçeklik
Yusuf ADIGÜZEL: İlk Taşı Göçmen Olmayanımız Atsın!
Betül OK ŞEHİTOĞLU: Göçmen ve Uyum Denilince Ne Anlamalıyız?
Rukiye GÜLERCE: Suriyeliler Geçici mi Kalıcı mı!
İrem TOSUN: Nefret Söyleminin Siyaset Dilini İşgali
Hakan GÜLERCE: Türkiye’de Zorunlu Göç ve Sosyal Uyum
Muhammet ÖZDEMİR: Göç Epistemolojisi ve Ekonomisi Üzerine Post-kolonyalist Bir Analiz
Rümeysa Betül GÜNDÜZ: Göçmen Çocuk İşçiliği ve Yoksulluk Çıkmazı: Sosyal Adalet Üzerine Bir Analiz
Soner TAUSCHER: Avrupa’da Göçün Getirdiği Kutuplaşma ve Merkez Siyasetin
Yeniden Yapılandırılması
Kadir CANATAN: Avrupa'daki Aşırı Sağ Ve Popülist Partilerin Göç Söylemleri
M. Yaşar SOYALAN-Aydınlanma/Modernizm ve Dinler Tarihi Açısından Göç ve Göçmen Olgusu
Hülya ŞEKERCİ: Ulusal Sınır, Ümmet ve Suriyeli Göçmenler
Ali ÖNER: Göçün Mekânsal Boyutunun Sosyopsikolojik Göz Ardıllığı
Mahmut KAYA: Göçmenler ve Yerleşikler: Hüsranda Olan Kim?
Cevdet IŞIK: Bir Mazur Olma Ve Maruz Kalma Sarmalı: Göç Olgusu
Ahmet KELEŞ: Garibin Gurbeti ve Göçün Hüzünlü Hikayesi
SÖYLEŞİ
M. Murat ERDOĞAN:Türkiye’deki Suriyeliler: Birlikte Yaşayabilecek miyiz?
Söyleşi: Fatih YAMAN
KÜLTÜR SANAT
Mehmet SARMIŞ: Şeref
Muhammet ÇELİK: Akademinin Hemen Kıyısında Hayat
KİTAP KRİTİKLERİ
Kerem Tarık ŞAHİNER: Türkiye’de Arap İmajı:Toplumsal Hafıza, Popüler Kültür, Kamuoyu
Necmiye DURMUŞ: Tuz ve Taş Üstünde: Suriye’de Rejim, Savaş ve

Çıktı...Aforizmalar/Muhammed İKBALProf. Kadir Canatan'ın çevirisiyle...ARKA KAPAK YAZISIOğlu Cavit İkbal’in dediğine gör...
27/11/2024

Çıktı...
Aforizmalar/Muhammed İKBAL
Prof. Kadir Canatan'ın çevirisiyle...

ARKA KAPAK YAZISI
Oğlu Cavit İkbal’in dediğine göre, M. İkbal, 27 Nisan 1910 tarihinden itibaren bir deftere bazı sözler yazmaya başlar. Görünüşe göre birkaç ay boyunca yazmaya da devam eder ve sonra bilinmeyen bir nedenle bırakır. Şair, “Stray Reflections” adını verdiği bu deftere; o sırada okuduğu kitaplara ve yaşadığı çevre hakkındaki duygu ve düşüncelerine, öğrencilik günlerindeki anılarına dair tuhaf notlar alır. İkbal ara verse de, bu notların çoğu ve sonraki yıllarda yazmaya devam ettiği ek notlar 1932'ye kadar alt kıtanın farklı İngilizce dergilerinde, gazetelerinde zaman zaman yer alır. Bu şekilde uzun zamana yayılan ve çoğu da aforizmatik olan sözler ortaya çıkmış olur.

Bu defter ve içerdiği sözler bize İkbal'in zihninin canlılığını, zenginliğini ve verimliliğini görmemizi sağlamaktadır. Burada onun ilgi alanlarının çok yönlülüğünü görürüz; sanat, felsefe, edebiyat, bilim, siyaset ve din gibi çok çeşitli konulardaki görüşleriyle karşılaşmaktayız. Ayrıca emperyalizmin, boyunduruğu altındaki bir halk üzerinde oluşturduğu psikolojik etkilerine de değinmektedir.

Okunduğunda görüleceği üzere bu defterde ifade edilen düşünceler arasında bir süreklilik yoktur çünkü bunlar sabit bir plana göre not edilmemiştir. Yine de bu notlar, düşünürün kendisini etkileyen birçok fikir ve güce verdiği hızlı ve hassas tepkileri yansıtmakta ve karakterinin karmaşıklığını anlamamıza yardımcı olmaktadır.

İkbal, beklenmedik ve kışkırtıcı sözleriyle bizi sürekli şaşırtan bir düşünürdür.
Türkiyeli okuru, İkbal’in anlam dolu aforizmalarıyla karşı karşıya bırakırken bir tavsiye yapmaktan da kendimi alamıyorum. Bence İkbal’in her bir sözü, birkaç kişiyle birlikte okunmalı ve üzerinde müzakere yapılmalıdır. O zaman her bir söz insan gönlünde yer ettiği gibi, insan ufkunu da açacaktır.

https://manayayinlari.com/kitap/aforizmalar-287

Baskıya Gidenler...Biri Muhammed İkbal'in, biri de M.İkbal'in izinde iki eser;1-AFORİZMALAR/M. İkbal (Kadir Canatan'ın ç...
16/11/2024

Baskıya Gidenler...
Biri Muhammed İkbal'in, biri de M.İkbal'in izinde iki eser;
1-AFORİZMALAR/M. İkbal (Kadir Canatan'ın çevirisiyle)
2-MUHAMMED İKBAL'İN DİYARINDA BİRKAÇ GÜN/ M.Muhtar Şankıti

AFORİZMALAR
M. İkbal, Stray Reflections” adını verdiği bir deftere; muhtelif zamanlarda okuduğu kitaplara, öğrencilik günlerindeki anılarına ve yaşadığı çevre hakkındaki duygu ve düşüncelerine dair kısa kısa notlar düşer. Duygu ve düşüncelerinin serbestçe deftere yansıtılmasıyla da çoğu aforizmatik olan sözler ortaya çıkmış olur. Büyük şairin bu özlü ve ufuk açıcı sözlerini zevkle okuyacaksınız…

MUHAMMED İKBAL’İN DİYARINDA BİRKAÇ GÜN
M. İkbal'in diyarına, onun bıraktığı eserlerini görmek özellikle de somut olmayan mirasını ve fikirlerini tanımak ve tanıtmak üzere yapılmış bir kültürel seyahat.
Bu seyahate eşlik etmek; İkbal’in oğlu Cavid’e nispetle “Cavid Menzil” denilen evinde ve muhitinde dolaşmak; onun aile, siyaset ve fikir dünyasını torunlarından da dinleyerek tanımak isterseniz Şankıti’nin gezisine siz de katılabilirsiniz. Kısa ama zevkli bir seyahat…

YENİ ÇIKTI... ÂDEM (roman)Yazan: Ümit AktaşVarlığın rahmine her düşme yeni bir döllenmenin, yeni bir doğumun ve büyümeni...
15/11/2024

YENİ ÇIKTI...
ÂDEM (roman)
Yazan: Ümit Aktaş

Varlığın rahmine her düşme yeni bir döllenmenin, yeni bir doğumun ve büyümenin de habercisidir. Âdem, yeni bir fecir, bir ufuk ve umuttur. Âdem’in öyküsü gerçekte tüm insanlığın öyküsüdür. Her insan, kuvve halinde bir Âdem’dir. Kimi kabuğunu çatlatarak gün ışığına çıkan ve hatta güneşe elini uzatan, kimi ise sığınmış olduğu dölyatağından dışarıya başını uzatma cesaretini ve azmini gösteremediği için kurumuş bir dölüt olarak kendi kendisinin gömütü olarak kalan. Kimi de vardır ki özgürlüğün göksel ışığından beslenmek ve gökyüzüne doğru boy vermek yerine heveslenir karanlığa, kör düşler kurar orada yıkıcı ve bungun. Cehennem yemişleriyle beslenir ve tuzaklar kurar yurtlar yerine. Meleklerin umutsuzluğunu kanıtlayarak iblisi sevindirir.
https://www.manayayinlari.com/kitap/adem-286

Baskıya Gitti...NEKBE / Kostantin ZüreykBu eser, Kostantin Züreyk’in 1948’de “Nekbe’nin Anlamı” ve 1967’de “Nekbe’nin An...
12/11/2024

Baskıya Gitti...
NEKBE / Kostantin Züreyk

Bu eser, Kostantin Züreyk’in 1948’de “Nekbe’nin Anlamı” ve 1967’de “Nekbe’nin Anlamı -Yeniden-” adıyla kaleme aldığı iki kitabın yanı sıra, 1947’de el-‘Amel gazetesinde yazdığı bir makale ile 1948’de Lübnan Radyosu’nda yaptığı bir konuşmayı ve ayrıca “Fî ma‘reketi’l-hadâra” adlı eserinden alınmış bir makaleyi içermekte ve Hilal Görgün’ün, yazarı ve eserini tüm boyutlarıyla tahlil ettiği takdim yazısıyla başlamaktadır. I.
Dünya Savaşı ve Osmanlı’nın bölgeden çekilmesiyle başlayan, ardından işgalci İngiliz güçleri çekilirken Filistinlilerin yerlerinden edilmesi ve farklı coğrafyalardan getirilen Yahudilerin bölgeye yerleştirilerek bir İsrail devleti kurulmasıyla sonuçlanan olaylar sırasında yazılmış ilk kitap, başlığındaki “Nekbe” sözcüğünün kavramlaşarak yaygın bir kullanım haline gelmesine de vesile olmuştur.
Eser ayrıca 1948’de somutlaşan ve kökleri daha eskilere uzayan bu büyük felaketin bütün bir bölge için nasıl bir vahamet taşıdığını gözler önüne koyması ve eğer bu felaket durdurulmazsa gelecek günlerde daha vahim sonuçlar doğuracağını öngörmesi açısından da önemlidir. Özellikle son günlerde Filistin’de uygulanan soykırımla birlikte, eserin ve ihtiva ettiği düşüncelerin, olumlu ve olumsuz tüm yönleriyle yeniden tartışmaya açılacağı kanaatindeyiz.

Baskıya Gitti!...ÂDEM (roman)/ Ümit Aktaş Varlığın rahmine her düşme yeni bir döllenmenin, yeni bir doğumun ve büyümenin...
08/11/2024

Baskıya Gitti!...
ÂDEM (roman)/ Ümit Aktaş

Varlığın rahmine her düşme yeni bir döllenmenin, yeni bir doğumun ve büyümenin de habercisidir. Âdem, yeni bir fecir, bir ufuk ve umuttur. Âdem’in öyküsü gerçekte tüm insanlığın öyküsüdür. Her insan, kuvve halinde bir Âdem’dir. Kimi kabuğunu çatlatarak gün ışığına çıkan ve hatta güneşe elini uzatan, kimi ise sığınmış olduğu dölyatağından dışarıya başını uzatma cesaretini ve azmini gösteremediği için kurumuş bir dölüt olarak kendi kendisinin gömütü olarak kalan. Kimi de vardır ki özgürlüğün göksel ışığından beslenmek ve gökyüzüne doğru boy vermek yerine heveslenir karanlığa, kör düşler kurar orada yıkıcı ve bungun. Cehennem yemişleriyle beslenir ve tuzaklar kurar yurtlar yerine. Meleklerin umutsuzluğunu kanıtlayarak iblisi sevindirir.

Kadir Canatan hoca "Güneş'li Sohbetlerde...
20/10/2024

Kadir Canatan hoca "Güneş'li Sohbetlerde...

15/10/2024

Bu tür karşılaştırmalı istatistiklere hep şüpheyle bakarım ama gerçeklik oranı yüksekse manidar..
“İngiltere’de Anaokulundan lise son sınıfa kadar okutulacak bütün kitaplarda toplam kelime sayısı 70000 olmak zorunda; kitaplar öyle hazırlanacak. Çünkü dilbilimine göre yüzde onu kalıyor. Yani devlet okuluna gitmiş sıradan bir İngiliz 70000 kelimeye maruz kalıyor yedi binini kullanıyor. Japonya’da bu 35000 kelime. Türkiye’de, 7000 kelimeye maruz kalıyor; yüzde onu ne kalıyor;700 kalıyor. Onun da birazı “aynen”, “şey”, “ne”… Zaten 10 yaşına gelmiş yüz çocuktan dörtte biri okuduğunu anlamıyor; biz nasıl birbirimizi anlayacağız?” (Sevinç Atabay)

Address

Molla Gürani Mahallesi Akkoyunlu Sk. No: 36 Fındıkzade
Fatih
34091

Opening Hours

Monday 08:30 - 19:00
Tuesday 08:30 - 19:00
Wednesday 08:30 - 19:00
Thursday 08:30 - 19:00
Friday 08:30 - 19:00
Saturday 08:30 - 13:00

Telephone

+902125330535

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when MANA Yayınları posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to MANA Yayınları:

Videos

Share

Category