19/08/2024
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ KÜLLERİNDEN DOĞUYOR
Anadolu'nun dünyaya açılan kapısı: Atatürk Üniversitesi...
Bu başlığı neden kullandım biliyor musunuz?
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında Batı Anadolu'yu temsil etmesi için İstanbul'da İstanbul Üniversitesi'nin yanı sıra bir İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Anadolu'yu temsilen Ankara Üniversitesi ve Doğu Anadolu'yu temsil etmesi amacıyla Erzurum'da bir üniversite açılması fikri yaygınlaşmıştı. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, yaşama gözlerini kapamadan bir yıl önce (1 Kasım 1937) Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yasama yılı açış konuşmasında bu fikri bizzat ifade edilmişti... Ancak, bu fikrin uygulamaya konulması II. Dünya Savaşı nedeniyle tam 20 yıl gecikti.
.. Ve yıllar sonra; bir çok tartışmanın ardından 1954 yılında çıkarılan 6373 Sayılı Kanunla bu üniversitenin adının Atatürk Üniversitesi, merkezinin ise Erzurum olması kararlaştırıldı. Nihayet 6990 Sayılı Atatürk Üniversitesi Kanunu'nu, 7 Haziran 1957 tarihinde yürürlüğe girerek binlerce yıl bir çok medeniyete eşik ve beşik olan Erzurum'dan dünyaya bir kapı açıldı.
Bu tarihi kısa bilgileri neden verdim biliyor musunuz?
Günümüzde 5 katlı apartmanların bile astıkları bir levha ile 'Üniversite' ünvanı aldıklarını gördüğüm için...
Şu anda ülkemizde kaç üniversite var bilmiyorum ama Atatürk Üniversitesi'nin Türkiye'nin en eski yedinci üniversitesi olduğunu biliyor ve o dev kampüste akademik eğitim alarak mezun olduğum içinde onur duyuyorum.
Akademik kadroları, kampüsü, kütüphaneleri, laboratuvarları ve daha nice altyapısı ile ülkemizin yüzakı, Anadolu'nun ışığı karartıldı.
Atatürk Üniversitesi, 1980 ve sonrası yıllarda bir fetret dönemine girdi... Doğudan doğan güneşin önünü perdeleyen tarikatlar, cemaatler, alavereler-dalaverler, sayesinde o dev akademik kurum birilerinin iş-güç, birilerinin; makam, birilerinin; çıkar kapısı oldu.
Birileri memnun, birleri zengin, birileri perişan olarak göçünü denkleyip sırtına, yurdundan oldu... Hayallerinden, hedeflerinden uzaklaştı...
Neyse konu uzuyor ben kısa keseyim!
Atatürk Üniversitesi bugünlerde adeta küllerinden yeniden doğuyor!
Türkiye Cumhuriyet, ikinci yüzyılına; Atatürk Üniversitesi ise yüzüncü yılına doğru ilerlerken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 100'ün üzerinde aday arasından geçtiğimiz günlerde bilimsel çalışmaları ve akademik kariyeri ile öne çıkan Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu'nu rektör atadı...
Rektör Hacımüftüoğlu'da makamına oturur oturmaz ilk atamasını kendisi gibi dünya çapında bir bilim insanı olan Prof. Dr. Hasan Türkez'den yana kullandı...
Değerli takipçilerim, sevgili okurlarım!
Atatürk Üniversitesi'nin yeni döneminde hem Rektör Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, hem de Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Türkez’in, araştırmacı ve güçlü bilimsel altyapıya sahip olmaları başta üniversite camiası olmak üzere Erzurum için de bir şans...
Yaşdaşları henüz iş ararken, dünyanın peşinde koştuğu ülkemizin seçkin bu iki bilim insanına; doğdukları, eğitim aldıkları, eğitim verdikleri, gelecek hayalleri kurdukları üniversitelerinde başarılar diliyorum.
Bu kentin insanlarından da onlara destek bekliyorum. İki sayın bilim insanı, Anadolu çocuğu bu hocalarımı yakından tanıdığım için ve ömürlerini laboratuvarlarda tüketmiş bu genç bilim insanları ile Atatürk Üniversitesi'nin artık hakkettiği yerlerde, dünya çapında bir ivme kazanacağına inanıyorum.
Sonsöz; Bu kentin son 100 yıl içerisinde Cumhuriyet kazanımları ile ortaya çıkardığı en önemli marka Atatürk Üniversitesi'dir... Lütfen sağda solda dolaşan çağ dışı anlayışlara, şehir şovenizmine prim vermeyin...
Unutmayın ki; Atatürk Üniversitesi'nin ilk gerçek bilim insanları da taaö Amerika'dan hatta Amerike'nın da Nebraskasından gelmişti...
Bunlar ise bizim öz çocuklarımız!