Ajans News

Ajans News TARAFSIZ, ilkeli, objektif,
DOĞRU HABERLER
Dikkat! Ajans news haber
(16)

Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı gönderenler yasaklanacaktır.

25/08/2024

Eğitim sistemi güncellenmeli

25/08/2024
Diyarbakır, Time Dergisi'nde 'dünyada gezilecek ve görülecek en güzel 100 yer' arasında gösterildi.DİYARBAKIR'IN TARİHÇE...
07/08/2024

Diyarbakır,
Time Dergisi'nde 'dünyada gezilecek ve görülecek en güzel 100 yer' arasında gösterildi.

DİYARBAKIR'IN TARİHÇESİ

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Diyarbakır; Kalesi, İçkalesi, kentsel tarihin gelişimini tüm evreleriyle simgeleyen çeşitli anıtsal yapıları, geleneksel konut dokusu ve buraya egemen olmuş büyük uygarlıkların bıraktıkları belgesel değerleri günümüze yansıtan kültürel kimliğiyle; yalnız Türkiye’nin değil, tüm dünyanın da en önemli kentlerinden biri sayılır.
Asya - Avrupa arasında çağlar boyu köprü kuran yönetimlerin, büyük uygarlıkların kültürel ilişkileri içinde yaratıcı bir ortamı sürekli kılabilen Diyarbakır ve çevresi, insanlık tarihinin birçok “ilklerine” tanık olmuş; son yapılan kazılarda Çayönü ve benzeri örneklerin gösterdiği gibi, bu sürekliliği günümüze dek tüm canlılığıyla taşıyabilmiştir.
Arkeolojik araştırmaların ötesinde, toprak üstünde kalabilen yüzü ile de yüklü bir tarihsel derinliğin ışığını yansıtan Diyarbakır; yerleşim ilkeleri açısından, çevresindeki uygarlıklara yaşam şansı veren Dicle Nehri ile özel bir ilişki kurabilmiş en görkemli kenttir. Nil - Mısır örneğindeki gibi “suyla gelen bu büyük kültür”, çağlar boyu kesintisiz biçimde gücünü göstermiş ve bir anlamda Roma İmparatorluğu'nun doğu sınırını belirleyerek, egemen kimliğini vurgulayan bir düzeye ulaşmıştır. Birçok din, toplum, devlet veya yönetimin, kendini yansıtmak ve gücünü kanıtlamak için bırakmak istediği yapıtların büyük bir bölümünün bugün Diyarbakır'da hala ayakta olması, uygarlık tarihi ve kültürel çeşitlilik açısından büyük bir şanstır. Tarih boyunca Amida, Amid, Kara-Amid, Diyar-Bekr, Diyarbekir, Diyarbakır adlarını alan kent Güneydoğu Anadolu bölgesinin orta bölümünde, Elcezire denilen, Mezopotamya'nın kuzey kısmındadır.
Yontma Taş ve Mezolitik Devirlerde, Diyarbakır ve çevresindeki mağaralarda yaşanmış olduğu, yapılan arkeolojik araştırmalar ile anlaşılmıştır. Eğil-Silvan yakınlarındaki Hassuni, Dicle Nehri ve kolları üzerinde Ergani yakınlarında Hilar Mağaralarında bu çağdan kalma kalıntılar tespit edilmiştir.
Anadolu'nun en eski köy yerleşmelerinden biri olan tarımcı köy topluluklarının en güzel örneğini veren Ergani yakınlarındaki Çayönü Tepesi, günümüzden 10.000 yıl önceye tarihlenmesi ile sadece bölge tarihimize değil Dünya uygarlık tarihine de ışık tutmaktadır. M.Ö. 7.500-5.000 yılları arasında aralıksız olarak daha sonra da aralıklarla iskan edilmiş olan günümüzdeki kent uygarlığının ilk temellerinin atıldığı Çayönü, insanların göçebelikten yerleşik köy yaşantısına, avcılık ve toplayıcılıktan besin üretimine geçtikleri "Neolitik Devrim" olarak da bilinen teknolojik yaşam biçimi, beslenme ekonomisi ve insan doğal çevre ilişkilerinin tümü ile değiştiği kültür tarihi ile ilgili buluşlarda bir çok ilki de içeren canlı ve ilginç bir yerleşmedir. Yabani buğday, mercimekgiller gibi bitkilerin tarıma alınması, koyun ve keçinin evcilleştirilmesi ile Çayönü bilim dünyasında önem kazanmıştır.
Yine Ergani yakınlarındaki Grikihaciyan Tepesi'nde M.Ö. 5.000 yılları başında "Gelişkin Köy Evresi" ya da "Kalkolitik Çağ" olarak adlandırılan Halaf Kültürünün sonlarına tarihlenen tek bir kültür evresi görülmüştür. Halaf Kültürü, Kuzey Irak, Suriye ve Güneydoğu Anadolu'da görülen yuvarlak planlı kubbeli evleri zengin boya bezeli çanak çömleği ile ünlüdür.
Diyarbakır'ın Lice ilçesi yakınlarındaki Birkleyn Mağaraları ve Eğil'deki Eğil Kalesi ve kayalardaki kitabeler Asurlardan kalan önemli eserlerdir.
Tam tarihi bilinmemekle birlikte, kentteki ilk yerleşmenin, Dicle yatağından 100 m yüksekte olan ve Fiskaya adı verilen sarp bölgenin bugünkü İçkale arazisinde kalan kesiminde gerçekleştiği bu alanda yer alan Amida veya Virankale olarak adlandırılan Höyükte tespit edilmiştir. Topografik özellikleri nedeniyle savunma kolaylığı sağlayan ve zaman içinde nüfusu yoğunlaşarak genişleme sürecine giren bu yerleşimde, kale işlevli ilk yapının İ.Ö.3000 yıllarında bölgeye egemen olan Hurriler tarafından inşa edildiği kabul edilir. Ardından kent Asurlular, Urartular, Büyük İskender, Selefkoslar ve Partlar - Romalılar - Sasaniler'in yalnız ya da birlikte sürdürdükleri egemenlikleri altına girer; Roma'dan 7.Yüzyılın ilk yarısına kadar Bizans idaresi altında yaşar ve 639'dan sonra da bir İslâm kenti kimliği kazanır.
Günümüzdeki durumuna temel olan şeklini 4.Yüzyıl ortalarında Romalıların verdiği Diyarbakır Surları, 7.Yüzyılın ikinci yarısından itibaren kente egemen olan Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları, Hamdaniler, Büveyhoğulları, Meyyafarkin (Silvan) Mervanoğulları, Büyük Selçuklu ve Şam Selçukluları, İnaloğulları, Nisanoğulları, Hasankeyf Artukluları, Mısır ve Şam Eyyubileri, Anadolu Selçukluları, Mardin Artukluları, Akkoyunlular ve son olarak da Osmanlılar zamanında, yerleşimin ana ögesi olma etkinliğini kesintisiz korumuş; Osmanlı dönemine dek, kent tarihinin her aşamasında “yaşamsal önemdeki savunma gereksinimini karşılayacak dirençte” ve “sürekli bir işlevsel bütünlük” taşımak zorunda olmuştur.
Bu uygarlıklar arasında Diyarbakır'da en fazla tarihi eser yapan ve iz bırakanlar Romalılar, Bizanslılar, Abbasiler, Mervaniler, Selçuklular, Artuklular ve Osmanlılar olmuştur. Diyarbakır sadece Roma-Bizans değil aynı zamanda Müslüman, Pers, Arap ve Türk devletlerinin zengin tarihi ve kültürel değerlerini taşıyan ortak bir kültür mirası olarak günümüze kadar gelmiştir.
Özellikle surlarda birçok medeniyetlerin izlerini taşıyan kitabe, süsleme, figür, kapı veya görkemli burçlarla en canlı şekilde görebilmekteyiz.

İLLUMİNATİ VE MUHADDİSLER...1 Mayıs 1776 yılında Adam Weishaupt tarafından kurulan illuminatinin düşünsel dayanakları ar...
07/08/2024

İLLUMİNATİ VE MUHADDİSLER...

1 Mayıs 1776 yılında Adam Weishaupt tarafından kurulan illuminatinin düşünsel dayanakları arasında Mısır kültleri, Mezopotamya mitolojileri ve Lucifer yer almaktadır.

Zaman içerisinde farklı isim ve amaçlarla da görünür olan örgütün günümüzdeki hedefleri arasında, 'Yeni Dünya Düzeni' yer almaktadır. Bunun için de pek çok plânlı eylem gerçekleştirdiğine inanılmaktadır.

Araştırmacılar, Waterloo Savaşı, Fransız İhtilali, John F. Kennedy suikastı gibi pek çok önemli olayın arkasında bu örgütün olduğunu iddia etmektedir.

Ayrıca Masonik bir yapılanma olan illuminati bünyesinde pek çok bilim adamı, siyasetçi ve düşünür yer almaktadır.

Bunlardan biri de 33. Derece Büyük Mason Üstadı ve Lucifer'in takipçisi olan Albert Pike dir.

Albert Pike 15 Ağustos 1871 yılında İtalyan Giusappe Mazzini’ye kehanetlerle dolu olan bir mektup yazar. Bu mektubunda üç büyük dünya savaşı ve sonrasında yaşanacakları veya yaşanması gerekenleri yazar.

Albert Pike'nin mektubunda yer alan planda şunları yazar :

İlluminati'nin amacına ulaşması için öncelikle bir dünya savaşı çıkarmalıyız. Rusya'da Çar'ı(Çarlığı) zayıflatıp, ateizmi ve Komünizmi hakim kılmalıyız. Ajanlarımız vasıtasıyla Britanya İmparatorluğu ve Alman İmparatorluğu arasında gerginliği körükleyerek savaşa zemin hazırlamalıyız. 1. Dünya Savaşı sonrasında Komünist düzeni inşa etmeliyiz ki, tüm hükümetleri yıkabilelim ve tüm dini düzenleri zayıflatabilelim.

Ardından II. Dünya Savaşı'nı çıkarmalıyız. Bunu gerçekleştirmemiz için; Faşistler ve Siyonistler arasında savaşla sonuçlanacak bir gerginlik oluşturmalıyız. İsimleri N**i olacak olan Faşistleri, savaş sonunda yok etmeli ve savaş sonrasında Filistin'de İsrail devletini kurmalıyız. İkinci Dünya Savaşı sürecinde Uluslararası Komünizm mutlaka Hristiyanlığı dengeleyecek bir güce ulaştırılmalı. Toplumlara ölçülü bir şekilde son çöküşü yaşatacağımız zamana kadar bu denge bizim için gereklidir.

Ancak asıl ilginç olan 3. dünya savaşıyla ilgili olan plandır.
Plana göre, Yahudilerle müslümanlar arasında öyle bir savaş çıkartılmalı ki birbirlerini tamamen yok etsinler.

İşin garip tarafı, islam dünyasında benzer bir kehanetin Ebu Hureyre, imam Müslim gibi muhaddisler tarafından 1500 yıl öncesinden Hadis iddiasiyla dillendirilmesidir.

Albert Pike, kehanetlerini muhaddislerden mi aşırdı yoksa birbiriyle ilişkili binlerce yıllık planlar mı söz konusudur 🤔 bilinmez...

Albert Pike 3. Dünya savaşı ile ilgili olarak planını ise şöyle açıklar :

Üçüncü Dünya Savaşı'nı çıkarmamız için; İslam Alemiyle Siyonistler arasında ajanlarımız vasıtasıyla, ayrı düştükleri konular üzerinden gerginlik ve savaş çıkarmalıyız.
Bu savaş, öyle bir savaş olmalı ki İslam Dünyası ve israil birbirini yiyerek yok etmeli....
Ortaya çıkacak hengame içinde diğer milletleri bu konuda, fiziksel, ahlaki, ruhsal ve ekonomik olarak çökmeleri için mücadeleye zorlamalıyız. Nihilistlerin ve Ateistlerin önlerini açmalıyız ve müthiş bir sosyal çöküş provoke etmeliyiz. Böylece bu kanlı kargaşa ve vahşetin doğurduğu korku içinde mutlak ateizm etkisi ortaya çıksın.

1500 yıl öncesinden islam dünyasında varlan kehanete göre ise,

"Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Müslümanlar onları öldürecekler. Öyle ki, Yahudiler, taş ve ağaçların arkasında gizlenecek, taş ve ağaçlar ise 'Ey Müslüman, ey Allah'ın kulu! Yahudi arkamda, gel onu öldür' diyeceklerdir. Garkat denilen ağaç hariç, zira o Yahudilere ait ağaçlardandır"
(Ebu Hureyre)

İleride mutlaka Yahudilerle savaşacak ve onları öldüreceksiniz. Öyle bir hal olacak ki taşlar dile gelip "Ey Müslüman bak arkamda bir Yahudi var saklanmış, gel onu öldür, diyecektir" ,
(Müslim, el-Fiten ve eşratu's-saa, 18)...........

Tacettin Seven

Türkiye için olimpiyat kıyafetlerini Yapay zeka bile  daha özüne uygun tasarlamış. Vakko Resmen saçmalamış. Yapay zeka b...
29/07/2024

Türkiye için olimpiyat kıyafetlerini
Yapay zeka bile daha özüne uygun tasarlamış.

Vakko Resmen saçmalamış.
Yapay zeka bunlardan daha milli tasarım yaptı.
Olacak şey değil!..
Yahudilerin n**i toplama kamplarında giydiği pijamaları benim milli sporcum olimpiyatta giyecek!

Futbolla yükselen milli duyguların yükselişini bu saçmalıklamı indireceksiniz?

Dicle Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Projelerine Hız VerdiDicle Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (DÜSEM) ve Türkiye'n...
13/07/2024

Dicle Üniversitesi Sosyal Sorumluluk Projelerine Hız Verdi

Dicle Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (DÜSEM) ve Türkiye'nin sayılı tekstil firmalarına Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında, Etkili İletişim Teknikleri, İtibar ve Kriz yönetimi, kurum içi iletişim eğitimleri verildi. Eğitimleri başarı ile tamamlan 130 firma personeline sertifikaları törenle verildi.

Törene Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakoç, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Siraç Özerdem İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Seyfettin Aslan, Düsem Müdürü Doç. Dr. Fatih Erdamar ve tekstil yöneticileri katıldı.

DÜSEM, Diyarbakır'da Resmi Kurum, Özel Sektör ve halka yönelik birçok alanda sertifikalı eğitimler veriyor.

Rektör Karakoç, Üniversitelerin temel amaçlarından biri eğitim öğretim ve sosyal sorumluluk projeleri yürütmek olduğunu dile getirerek, "Dicle Üniversitesinin güçlü bir alt yapısı ve akademik kadrosu var. DÜSEM bünyesinde bir çok alanda kurslar veriliyor. Bunlar, İHA1, Temel İlk Yardımı, İlk Yardım Eğitici Eğitimi Hukuk kursları gibi. Bu yönüyle hem şehrimize hem bölgemize hizmet veriyoruz. Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında firmalarla işbirliğimiz devam edecektir" diye konuştu.

Sosyal sorumluluk projesi kapsamında eğitimlerini başarı ile tamamlayanlara sertifikaları verildi

Karaman’da askıda kalan aracını kurtarmaya çalışırken su dolu kanala düşen sürücü boğularak hayatını kaybetti.
13/07/2024

Karaman’da askıda kalan aracını kurtarmaya çalışırken su dolu kanala düşen sürücü boğularak hayatını kaybetti.

Tarihi kaynaklarda eski milletlerin Kürt ismini telafuz şekilleri:Sümerler - Karda, Kurti ve GutiBabiller - Garda ve Kar...
13/07/2024

Tarihi kaynaklarda eski milletlerin
Kürt ismini telafuz şekilleri:

Sümerler - Karda, Kurti ve Guti

Babiller - Garda ve Karda

Asuriler - Qurti ve Guti

Grekler - Kardukh ve Gordukh

Ermeniler - Kortukh ve Gortai

Persler - Gurd veya Kurd

Süryaniler - Kardu ve Kurdaye

Araplar - Ekrad

M.Ö 60’ları gösteren haritada hem Carduchi var hem Corduene....

Yani Kürdlerin ülkeleri

“Kardukhialılar yüksek dağ geçitlerinde vur-kaç taktiğine göre silahlanmışlardı. Ordunun geçtiği yerleri ateş yakarak uzaktaki dostlarına dumanla bildiriyorlardı.” Anabasis-265

Her dil bir renk her ırk bir gerçektir

Ey insanlar,
gerçekten Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık (Hz. Adem’le Hz. Havva’dan türetip çoğalttık).
Ve birbirinizle (kolaylıkla) tanışmanız (ve farklı yetenek ve faziletlerinizden yararlanmanız) için sizi (değişik) kavimler ve kabileler (şeklinde) kıldık.

Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız (kerim ve değerli sayılanınız,
ırk ya da soyca değil) takvaca (kötülükten sakınma, iyilikte yarışma konusunda) en ileride bulunanlarınızdır.

Şüphesiz Allah (her şeyi hakkıyla) Bilendir, Habir’dir.

Yeni Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu oldu.Resmi Gazete 10 Temmuz sayısında atama kararları açıklandı. 5 ilde vali deği...
09/07/2024

Yeni Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu oldu.

Resmi Gazete 10 Temmuz sayısında atama kararları açıklandı.
5 ilde vali değişti.
O iller arasında Diyarbakır da var.

Daha önce valilik ve belediye başkanlığı görevlerinde bulunan yeni Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu'nun hayatı ve özgeçmişi gündemdeki yerini aldı.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezun olan Zorluoğlu yeni görevinde Diyarbakır Valiliğinde olacak.

Peki; Murat Zorluoğlu kimdir,
kaç yaşında,
nereli?
İşte, biyografisi...

MURAT ZORLUOĞLU KİMDİR?

1971 yılında Ankara/Haymana'da doğdu. İlkokulu memleketi olan Trabzon- Çaykara-Kumlu Köyü İlkokulunda, ortaokulu Trabzon İmam Hatip Lisesinde, liseyi Trabzon Lisesi ve İstanbul- Hayrullah Kefoğlu Lisesinde, yükseköğrenimini ise 1993 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde tamamladı.

Mülki idare amirliği mesleğine
1994 yılında Trabzon kaymakam adayı olarak başladı.
Kaymakam adaylığına müteakip
-1997–1999 yıllarında Mersin Gülnar Kaymakamlığı;
-1999–2003 yıllarında Bingöl Genç Kaymakamlığı;
-2003-2008 yıllarında Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Şube Müdürlüğü ve -2008-2012 yıllarında ise aynı yerde Dış İlişkiler ve Projeler Daire Başkanlığı,
İnceleme ve Soruşturma Daire Başkanlığı ve Mevzuat ve Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı görevlerini yürüttü.

Bu görevlerinin yanı sıra,
-2005-2012 yılları arasında Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresinde (YBYK) Türkiye Heyetinin Milli Sekreteri ve Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Demokrasi Yönlendirme Komitesinde (CDLR) Türkiye adına üye olarak görev yaptı.

15.09.2012 tarihli ve 28412 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan müşterek kararname ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığına,
Nisan 2013 tarihinden itibaren de bu Bakanlıkta Müsteşar Yardımcılı Vekilliğine atandı.
Mart 2015- Temmuz 2017 yılları arasında Elazığ Valiliği,
2017-2018 yıllarına ise Van Valiliği ve Van Büyükşehir Belediye Başkan Vekilliği görevlerinde bulundu.

31 Mart 2019 tarihinde yapılan mahalli idareler seçimlerinde
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı olarak seçildi.

2004–2005 yıllarında Nottingham Üniversitesinde (İngiltere) Kamu Yönetimi Bölümü alanında yüksek lisans yaptı ve bu kapsamda Avrupa Birliği Karar Mekanizmalarına Yerel ve Bölgesel Yönetimlerin Etkisi konulu tezi ile Avrupa Birliği bölgesel politikaları ve yapısal fonlarını özel olarak inceledi. 2007 yılında Birmingham Üniversitesinde Avrupa Birliğinin yapısı ve politika oluşturma süreçleri konularında 4 aylık akademik programa katıldı.

2011 yılına yayınlanan Local Authorities in Turkey (Türkiye'de Mahalli İdareler) adlı kitabı ve Yeni Yerel Yönetimler Mevzuatı ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı adlı makalesi bulunan Murat ZORLUOĞLU, evli ve üç erkek çocuk babası olup, çok iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Çöpür Taşı nedir?Bilir misiniz?Eskiden, mimarlıkta suyu işlenen dairevi bir yolda dolaştırıp güzel bir görüntü ve ses el...
06/07/2024

Çöpür Taşı nedir?
Bilir misiniz?

Eskiden, mimarlıkta suyu işlenen dairevi bir yolda dolaştırıp güzel bir görüntü ve ses elde etmek için yapılan uygulamada, suyun çevrildiği işlemeli taşın adıdır.

Çöpür, Su yolunun üzerine, havuzun yanına veya çeşmelerin taşma yoluna vb. gibi gerek iç mekanda gerek dış mekanda uygulanmış.

Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Acun, global dünyada insanların farklılıkları ile fark edildiklerini belirterek, "Bizim farklılığımız ise kültürümüzdür." dedi.

"Biz, bu farklılıklar bizi geri bırakıyor diye bunları terk ettik ve böylece kültürümüzü kaybettik." diye konuştu.
Binek taşı,
külliye,
dinlenme taşı,
sadaka taşı,
yitik taşı,
ezan taşı,
çöpür taşı,
süzek taşı gibi Osmanlı'da kullanılan çeşitli taşların anlamını anlatan Acun, bunların kültürümüzün inceliğini gösterdiğini ifade etti.
Osmanlı'da her kesimin düşünüldüğünü dile getiren Acun, günümüz gençliğinin kendi kültürünü unuttuğunu savundu.
Acun, Türk kültüründeki inceliğe Avrupa'nın hiçbir yerinde rastlanmadığını belirtti...
Ülkemizde bulunan çöpür taşının bazı örnekleri:
Kayseri Güpgüpoğlu Konağında,
Diyarbakır,
Cemil Paşa Konağında,
Sivas Ulu Cami karşısında,
Denizli’de Meserret Sokak’ta,
Topkapı Sarayı’nda,
İstanbul Ataşehir Nezahat Gökyiğit Botanik Parkı’nda,
Mardin, Deyrulzafaran Manastırı ziyaretçi karşılama merkezinde,
Eyüp’te Şeyh Murad Efendi Tekkesi’nin bahçesinde bulunmaktadır..

Çöpür taşından suyun müzikli bir şekilde ilerlemesi, suyun hareketini izleyen ve dinleyenin huzur bulması ve bu su yolunu, içinden su akarken seyredenin gözü şifa bulurmuş...

Alıntıdır.

Diyarbakırın GURUR TABLOsu🧿🧿LGS Türkiye 1'si olan Diyarbakır'lı öğrencilerAdil Adar Vural, Neva Bingöl, Beren Savar ve B...
29/06/2024

Diyarbakırın GURUR TABLOsu🧿🧿

LGS Türkiye 1'si olan
Diyarbakır'lı öğrenciler
Adil Adar Vural,
Neva Bingöl,
Beren Savar ve
Bengi Tavin Andan'ı tebrik ediyor başarılarının devamını diliyoruz 🙏👏👏❤️

Fahrettin Koca’yı istifaya götüren süreç: 🟥 AKP’nin Kızılcahamam Kampı’nda AKP’li Antalya Mv. Tuğba Vural Çokal, özel ha...
28/06/2024

Fahrettin Koca’yı istifaya götüren süreç:

🟥 AKP’nin Kızılcahamam Kampı’nda AKP’li Antalya Mv. Tuğba Vural Çokal, özel hastanede hayatını kaybeden bir yakınını anlatarak, bakanlığın yeterli denetim yapmadığını söyledi.

🟥 Bakan Koca, Çokal’a, “O Sağlık Müdürü sizin talebinizle atandı. Sorumluluğu bize atamazsınız. Özel hastanelerle ilgili teftiş başlattık. Onu da siz durdurdunuz” şeklinde cevap verdi.

🟥 Tartışmaya araya giren Erdoğan, “Ölen, bizim bir ilçe başkanımız. Sağlığın özeli devleti olmaz. Hastane ayrımı olmadan gerekli denetimlerin yapılması lazım. İhmal var mı, bakın” dedi. (Nuray Babacan)

🟥 AKParti MYK toplantısında ise Erdoğan, toplantıda Koca’yı sert bir şekilde eleştirdi.

Erdoğan, Koca’ya dönerek, “Randevularla alakalı şikayetler var. Sorunu seninle çok ciddi ele alacağız ve gerekeni yapacağız” dedi. (İsmail Saymaz)

⭕️ Mehmet Şimşek'in ekibinde Birden Fazla Maaş alan yetkililer:📌Abdullah Erdem Cantimur: Hazine ve Maliye Bakan Yardımcı...
23/06/2024

⭕️ Mehmet Şimşek'in ekibinde Birden Fazla Maaş alan yetkililer:

📌Abdullah Erdem Cantimur: Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı, Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Üyesi

📌İsmail İlhan Hatipoğlu: Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı, Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı

📌Osman Çelik: Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı, Türk Eximbank Yönetim Kurulu Başkanı

📌Zekeriya Kaya: Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı, TÜPRAŞ Yönetim Kurulu Üyesi

📌Selçuk Sevinç: Vergi Denetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Devlet Malzeme Ofisi (DMO) Yönetim Kurulu Üyesi

📌Mustafa Koç: Hazine ve Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı, Devlet Malzeme Ofisi Yönetim Kurulu Üyesi

📌Mert Özarar: Hazine ve Maliye Bakanlığı Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Yönetim Kurulu Üyesi

📌Fatih Altınkayık: Hazine ve Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürü, Türkşeker Yönetim Kurulu Üyesi

📌Didem Bahar Özgün Yılmaz: Hazine ve Maliye Bakanlığı Ekonomik Programlar ve Araştırmalar Genel Müdürü, Türk Eximbank Yönetim Kurul Üyesi

📌Serdar Ülker: Hazine ve Maliye Bakanlığı Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdür Yardımcısı, Kredi Garanti Fonu Yönetim Kurulu Üyesi

📌Kerem Dönmez: Hazine ve Maliye Bakanlığı Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürü, Katılım Finans Kefalet A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Üyesi

📌Muhammet Faruk Aykut: Hazine ve Maliye Bakanlığı Kamu Sermayeli Kuruluş ve İşletmeler Genel Müdürü, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Yönetim Kurulu Üyesi

📌Ömer Karademir: Maliye Bakanlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürü, Türkiye Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Başkan Vekili

📌Nazmi Zarifi Gürkan: Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürü, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı

📌Bekir Bayrakdar: Gelir İdaresi’nin Başkanı, Merkez Bankası Denetleme Kurulu Üyesi, ASELSAN Yönetim Kurulu Üyesi

📌Bekir Emre Haykır: Özelleştirme İdaresi’nin Başkanı, PETKİM Yönetim Kurulu Üyesi, Ereğli Demir Ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi

23/06/2024

Havası suyu toprağı aynı olan komşu iki şehrin karşılaştırılması

ŞANLIURFA - GAZİANTEP-DİYARBAKIR

1-) En çok ihracat yapan ilk 1000 şirketten (2024)
Şanlıurfa'da 0 şirket
Gaziantep'te 56 şirket
Diyarbakır’da
bulunmaktadır.

2-) Gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH)
kişi başına düşen (2023)
79. Sırada Şanlıurfa 64.416 ₺
29. Sırada Gaziantep 144.592 ₺
hesaplanmıştır.

3-) Coğrafi işaretli ürünler (2024)
5. Sırada Şanlıurfa 47 ürün
1. Sırada Gaziantep 106 ürün
Diyarbakır’da 49 ürün
tescillenmiştir.

4-) Üniversite sayısı (2024)
Şanlıurfa 1 adet
Gaziantep 4 adet
Diyarbakır’da 1 adet (kısıtlı bölümler)
bulunmaktadır.

5-) Şehirlerin orman alan yüzdesi (2012)
Şanlıurfa % 0.77
Gaziantep %12
Diyarbakır %33’ü orman
hesaplanmıştır.

6-) Havaalanı toplam yıllık yolcu (gelen-giden) (2021)
23. Sırada Şanlıurfa 555.187 yolcu
10. Sırada Gaziantep 1.859.524 yolcu
kullanmıştır.

20/04/2024

1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evleniyordu senelik banyolarını da Mayıs'da yapıyorlar, Haziran'da çok kötü kokmuyorlardı..

Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu..
Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu..

Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti.. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak ta bebekler aynı suda yıkanıyordu.. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü..
İngilizcedeki 'banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın' deyimi buradan gelmektedir..
Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu..

Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu..

Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu..

Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu.. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu.. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar bu nedenle oluştu..

Zemin topraktı.. Sadece
Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı..
Bunlar kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu..

Bunu önlemek için yere saman seriyorlardı.. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu.. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu.. Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı 'Thresh hold' (saman tutan; Türkçesi eşik idi..

Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu..

Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu.. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu.. Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu.. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu.. 'Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük' (Peas Porridge hot, Peas Porridge cold, Peas Porridge in the Pot nine Days old) tekerlemesinin menşei budur..
Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı..

Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı.. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi.. Bu etten küçük bir parça keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı..
Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu.. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açabiliyordu.. Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bundan sonraki yaklaşık 400 yıl Domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü..

Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu.. Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı.. Çoğu zaman bu tabaklar bayat ekmekten yapılıyordu.. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu..

Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için, içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu.. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında 'tabak ağzı' (Trench Mouth) hastalığı ortaya çıkıyordu..

Ekmek itibara göre bölüşülüyordu.. İşçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı..

Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu.. Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu.. Yoldan geçen insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık bile yapıyordu.. Hatta bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor¸ aile etrafına toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu..
Buna 'uyanma' nöbeti deniyordu..

İngiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı.. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir 'kemik evi'ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı..

Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü.. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı..

Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar.. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi.. Buna mezarlık nöbeti denirdi.

Ortaçağda Avrupa'daki rahibelerin yüz ve ellerinden başka yerlerini yıkamaları kesin olarak yasaklanmıştı..

Kastilya Kraliçesi İsabella bile 50 yıldan fazla süren hayatı boyunca iki kez banyo yapmıştı..
Tuvaletle henüz tanışmayan Avrupa'da lazımlıkları sokaklara boşaltma adeti 17. yüzyıla kadar sürdü..

Fransa krallarından 14. Louis, gününün belli bir zamanını lazımlığında oturarak geçirir, devlet işlerini de buradan yürütürdü..

1600'lerde İstanbul'a gelen İngiliz büyükelçiler, lazımlık kullanma ve bunu da pencereden boşaltma adetleri yüzünden şehirden uzak olan Tarabya'yaki bir konağa gönderilmişti.. 19.yy da kesin olarak tuvalet kullanma sözü vermeleri üzerine Taksim'e taşınmalarına izin verilmişti..
liste böyle uzaaar gider..

Ama esas dikkat çekmek istediğim konu şudur;
1500 lü yıllarda adeta b*k içinde yaşayan Avrupa nasıl oldu da arayı bu kadar açtı?
Bu da bizim sınavımız olsun..

"Ahlâk" dedikleri...Mezopotamya’nın güney ucundaki Lagaş kenti MÖ. 3000’li yıllarda, Kral Luganda döneminde karşı konula...
24/01/2024

"Ahlâk" dedikleri...

Mezopotamya’nın güney ucundaki Lagaş kenti MÖ. 3000’li yıllarda, Kral Luganda döneminde karşı konulamaz bir halk hareketi ile tanışır. Hareketin lideri Urukagina’dır.

Halk çektiklerini ilahlara şu sözler ile anlatıyordu:

• Tanrının sığırları kralın tarlalarını sürmek için kullanılıyor,

• Semiz eşeği ve sığırı tapınak rahipleri sahipleniyor,

• Ürünleri de kendi aralarında pay ediyorlar,

• Rahipler bir fakirin bahçesinden ağaçları kesip meyvelerini alabiliyor,

• Mezara gömülen ölü için rahip kendine bira, ekmek, arpa, elbise, oğlak ve bir yatak istemekten çekinmiyor.

Tarihte yaşanan ilk sınıfsal ayaklanmanın baş gösterdiği dönemde Sümer topraklarında halk geçimini zanaatkarlık, ticaret, balıkçılık gibi meslekler ile sağlamaktadır. Gelişmişliğin en önemli göstergesi mühendislik dehası kanallardır. Kanallar vasıtasıyla ekili alanlar genişletiliyor, bataklıklar kurutuluyor, Bereketli Hilal ismine yakışanı yapıp halkına topraktan hasadını sunuyordu.

Tanrının elçisi krala ait arazilerde ekilip biçilenler ve vergiler tapınaklarda pay edilip kayıt altına alınıyordu. Halkın geçim kaynağı hiç düşünülmeden elde edilen gelirin önemli bir kısmı tapınaklara vergi olarak kesiliyordu. Vergilerin oranı zamanla rahiplerin giderleri ve doğal afetlerin oluşması ile tamamen keyfi bir hâl almaya başladı. Toprağın aralıksız kullanımı ve kuraklık da eklenince halk günden güne yoksullaşmaya başladı.

Dini liderlerin önderliğinde nerede ise uçan kuştan vergi alınmaya başlandı. Gördükleri zulüm karşısında Urukagina önderliğinde ayaklanmalar başladı.

Peki Urukagina kimdi?

Devletin üst kademesinde tahıllardan sorumlu memur. Ve Urukagina devlet ve tapınak yönetimini birbirinden ayıran, adil ve eşitlikçi bir yönetim olabileceğini kanıtlamak için yola çıkıp iktidarı devirir.


Urukagina reformunun anahtar kelimesi kayıtlara "amargi" terimi ile geçer. Amargi; Yok pahasına çalıştırılan kölelerin azat edilmesi ile eş anlamlı olup " özgürlük" kavramının tabletlerde ilk kez kullanıldığı olaya damgasını vurur.

Ayaklanma sonrası sosyal ve kültürel reformlar hızla hayata geçirilir. Hileli tartı ve ölçülerin denetimi sağlanır. Sahipsiz çocukları, gündelikçileri ve dullar koruma altına alır. İcra işlemleri durdurulur, vergi toplayıcılar sıkı bir denetim altına alınır. Halkın arazilerini ve evlerini satmaları hususundaki yürütmelik durdurulur. Vergilerini ödemek için satışa çıkarılan eşek ve arazilerinin satışı durdurulur.

Tapınak rahipleri başta olmak üzere rüşvetçiler ve talancılar devlet yönetiminden el çektirilir. Rahiplerin, tapınak için fakirlerin bahçelerinden odun alması yasaklanır. Ülke rüşvetçilerden, zorbalardan ve en önemlisi din tüccarlarından kısa sürede temizlenir.

Peki bu Pagan kral "ahlâk" lı değil midir?

Geniş bir kitle ahlaksal normların yalnızca "kendi" dini geleneklerinden geldiğini varsayıyor. Oysa ki ahlak,etik ya da erdemler hiç bir dinin ve dünya görüşünün tekelinde değildir. Ya da şöyle söylemem daha doğru olacaktır; bir pagan, herhangi bir dine inanan inançlı kadar ahlaklıdır. Ya da hiç bir dine inanmayan bir birey.

Ahlak kurallarının tek tanrılı dinlerin buluşu olduğuna, diğerlerinin ise "ahlaksız" olduğunu düşünmek abesle iştigaldir.

Söylenenler doğru olsaydı

Bu kadar çok din ve inanan ile

Evren mutluluk bulutları ile kaplı olurdu ki;

İnsanlık dışı kalabilmemiz mümkün olmazdı.
(Mitoloji alıntı)

herkes

Address

Diyarbakır

Opening Hours

Monday 08:00 - 20:00

Telephone

+905336632321

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Ajans News posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Ajans News:

Videos

Share