FCR Yayın

FCR Yayın — FECR
— ESKİYENİ
— BİLAY
— MENEVİŞ
— KİTABE Yürüyün Gidiyoruz ...

Manalı bir iklime açar gözlerini insan. Anlar, anlamlandırır.

Deneyim kulübelerinden önce, imgeden saraylar kurar. Bin düşünür bir konuşursa eğer, en güzel sözünü söyler. Ya en güzel eylemi gerçekleştirmek için ne yapmalı? Düşünmek, düşünmek, yine düşünmek....

Ve paylaşmak ister insan bulduğu, alıp geliştirdiği tüm anlam dünyasını; tuz, ekmek gibi. Aktararak adamdan adama, nesilden nesile, kalıcı hale getirir tüm bulgularını, deneyimlerini. Vurur sırtına bü

tün anları, köprü olur zamana, geçmiş ve geleceği bugünle buluşturmak için. Düşünür, taşınır, uzanır ta ötelere, berilere. Okur, yazar, döner yine okur.

İlâhi ve insani bir dünyada ahlak, erdem ve faziletle elele, gönül gönüle değerli bir hayat sürmek; taş-toprak olmanın, yitip gitmenin tek çaresiyse eğer, anlam anılarıyla dolu defteri açık bırakmak gerek. Okumak, yazmak gerek, düşünmek gerek inceden ince. Düşün hayatını yaşamak, hayatın düşünü yormak için koşmak gerek, kitaptan kitaba, satırdan satıra. Ve ilmekler atmak akıldan akıla, okuldan okula....

Bilerek yaşamak, yaşamanın; yaşayarak bilmek, bilmenin en güzeli olmalı. Hikmet bilginin geçmişini ve geleceğini görebilmek, belirleyebilmektir. Hayata yön vermek gücü, güç de bilgiyi gerekli kılıyorsa şayet; güce ve bilgiye egemen olma çabası bir zorunluluktur bizim için. Aksi takdirde bilgi ve gücün kulu olmak mukadder olur. Bunun için de bilgiden daha bilge bir zirveye yönelip bilgiye kuşbakışı bakabilmektir marifet. Hani derler ya: "Kastınız dağa çıkmaksa eğer, hedefiniz yıldızlar olmalı". Biz de diyoruz ki: "Muradınız kitap okumaksa şayet, hedefiniz hakîmlik olmalı. Çıtanız yüksekte, kitabınız elinizde ama gözünüz bizde olsun sevgili okurlarımız. Çünkü bizim kulağımız sizde, sizden gelecek öneri ve eleştirilerde. Ama gözlerimiz daima ufuklarda ve o ufuklardan doğacak fecir aydınlığındadır. Güneş ve Ay üstü medeniyetin yeniden doğuşunu karşılamak üzere yoldayız. O bize doğru gelirken
neden biz ona doğru gitmeyelim.

.-Kur'an'da Muhsin Kavramı-Yazar: İlknur URALİhsan, İslam düşüncesinde büyük bir önemi haiz olan Kur’ânî bir kavramdır. ...
11/11/2024

.
-Kur'an'da Muhsin Kavramı
-Yazar: İlknur URAL

İhsan, İslam düşüncesinde büyük bir önemi haiz olan Kur’ânî bir kavramdır. Bu kavram, ifade etmiş olduğu hususi anlam sebebiyle İslam ahlâkı ve tasavvuf düşüncesinde güzide bir yere sahip olmuştur. Her yönüyle iyilik ve güzelliğin simgesi olan bu kavram, Allah nezdinde kıymetli bir davranış modeli olarak kabul edilmiştir.

İnsan kulluk sürecinde ihsan ile şuurlu bir yükselişe geçer. Bu yükseliş neticesinde de bir mertebeye ulaşır. Bu makam ihsanın insan üzerinde vücut bulmuş hâli olan muhsinliktir. Yeni bir varoluşun ismi olan bu mertebe, kulun başta Rabbi olmak üzere tüm canlılara karşı en özenli ve en samimi duruşunun ismidir. Yüce Allah İlâhî Kelâm’da bu kimselerin vasıflarına muhtelif âyetlerde değinmiştir. Bununla birlikte muhsinlik mertebesine erişen kulları sevdiğinden, onlarla beraber olduğundan ve onlara vadettiği mükafatlardan da söz etmiştir. Sözü geçen naslardan, bu vasfın kulluğun tekâmül sürecinde en önemli safhalardan biri olduğu ve insanın dünyasını ve ahiretini güzelleştirmeye de vesile olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu sebeple elinizdeki çalışma; muhsinlerin vasıflarını belirlemek, bu mertebenin yollarını tespit etmek ve bu sürecin detaylarına ulaşabilmek açsısından önem arz etmektedir. Önemine binaen ortaya koymuş olduğumuz bu araştırmanın temel amacı, konuyu daha spesifik bir boyuta taşıyarak “Hak Dini Kur’an Dili” bağlamında değerlendirmek ve bütüncül bir yaklaşımla incelemek olmuştur.

.-Kur'an'da Rab ve İlâh-Yazar: Esra ERDOĞAN ŞAMLIOĞLU"Dilimin sınırları, dünyamın sınırları demektir." — Ludwig Wittgens...
11/11/2024

.
-Kur'an'da Rab ve İlâh
-Yazar: Esra ERDOĞAN ŞAMLIOĞLU

"Dilimin sınırları, dünyamın sınırları demektir." — Ludwig Wittgenstein
Dil düşünebilir olanı belirleyen en önemli araçtır. Descartes’in Res cogitans (düşünen şey)’ı dil kullanabilen ve fikir üretebilen varlıktır. Kur’an’da yer alan her bir kelime gibi Rab ve İlâh da, insanın varlık, inanç ve anlam dünyasını şekillendiren temel kavramlardandır. Bu çalışma, Kur'an'da sıkça geçen bu iki kavramın derinlemesine semantik analizini sunarak onların anlam katmanlarını ve dilin sınırları içinde varlık bulmuş zengin çağrışımlarını gözler önüne seriyor. Kur’an bağlamında Rab ve İlah terimlerinin tarihi kökenlerine, etimolojik değişimlerine ve kültürel etkilerine, inançları nasıl şekillendiğine ilişkin bir yol haritası sunuyor. Okuyucu, Kur’an’da geçen bu kadim kavramların çağlar boyu geçirdiği evrimi keşfederken, dillerin ve anlam dünyalarının birbirine nasıl bağlı olduğunu, bu dünyaların Kur’an ayetleri çevresinde nasıl şekillendiğini derinlemesine kavrama imkânı bulacak.

.-İlmihall Kitaplığı (4 Kitap)-Yazar: Ahmet BAYRAKTAR- İLMİHALL-1 Kavramlar- İLMİHALL-2 İbadetler- İLMİHALL-3 Emirler- İ...
11/11/2024

.
-İlmihall Kitaplığı (4 Kitap)
-Yazar: Ahmet BAYRAKTAR

- İLMİHALL-1 Kavramlar
- İLMİHALL-2 İbadetler
- İLMİHALL-3 Emirler
- İLMİHALL-4 Yasaklar

.-Din Gelenek ve Spiritüellik Bağlamında Geç Modern Şifa Arayışları -Gerçek Tıp Hareketi Örneği--Yazar: Fatih KATINÇGeç ...
10/11/2024

.
-Din Gelenek ve Spiritüellik Bağlamında Geç Modern Şifa Arayışları -Gerçek Tıp Hareketi Örneği-
-Yazar: Fatih KATINÇ

Geç modern dönemde insanlar, hızla değişen yaşam koşulları karşısında sağlık ve şifa arayışlarını yeniden tanımlamaktadır. Modern tıbbın sınırlı kaldığı noktada geleneksel yöntemler ve spiritüel yaklaşımlar, bireylerin ihtiyaçlarına cevap vermek üzere tekrar gün yüzüne çıkmaktadır. Bu eser din, gelenek ve spiritüelliğin ekseninde şekillenen şifa arayışlarını, Türkiye’deki alternatif tıp uygulamaları ve Gerçek Tıp Hareketi örneği üzerinden derinlemesine ele almaktadır.
Fatih Katınç, bu kapsamlı çalışmasında modernliğin sağlık üzerindeki etkilerini sorgularken alternatif tıp ve geleneksel tedavi uygulamalarının neden ve nasıl yeniden popüler hâle geldiğini incelemektedir. Yazar, Aidin Salih gibi öne çıkan bir şifacı figürü ve Gerçek Tıp ekolü üzerinden, modern toplumlarda dinsel ve kültürel reflekslerin şifa arayışlarındaki kritik rolünü ortaya koymaktadır.
Kitap, modern tıbbın sınırlarına karşı gelişen şifa arayışlarını ve bu süreçte din, gelenek ve spiritüelliğin nasıl yeniden anlam kazandığını analiz etmektedir. Geleneksel tıp ve modern tıp arasındaki gerilimleri analiz eden eser, bireylerin modernleşme sürecinde şifa arayışlarını nasıl dinsel ve kültürel bağlamda yeniden şekillendirdiğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Din, tıp ve modernlik arasındaki çok boyutlu ilişkiyi sosyolojik bir perspektifle inceleyen bu çalışma sağlık, din, toplum ve kültür alanlarına ilgi duyan akademisyenler, araştırmacılar ve meraklı okuyucular için önemli bir başvuru kaynağıdır.

.-Bir Simülakr Olarak Tanrı -Jean Baudrillard’ın Simülasyon KuramıBağlamında--Yazar: Hikmet ÇAMCIKelimelerin, kavramları...
10/11/2024

.
-Bir Simülakr Olarak Tanrı -Jean Baudrillard’ın Simülasyon Kuramı
Bağlamında-
-Yazar: Hikmet ÇAMCI

Kelimelerin, kavramların işaret ettiği şey bir göndergeye dayanmıyorsa, onu kullanan insanın hayatının da bir göndergeden mahrum olduğu anlamına gelmektedir. Göndergeden mahrum hali kendine has diliyle irdeleyen Jean Baudrillard, bu duruma simülasyon demiştir. Kelime, kavram gibi insani yapılardaki yapay durumu oluşturan kendini asıl gibi gösterene de simülakr demiştir. Baudrillard, simülasyon-simülakr kuramıyla, Rönesans’tan günümüze metafizik, dini bilgiyi görmezden gelerek varılan modern-postmodern durumu isimlendirmiştir. Oysaki Tanrı, insanın gündelik yaşamı ve sonrası için önemli referans noktasıdır.
Bu çalışma Batı’da bilgi iktidarının değişiminin Tanrı’ya atfettiği anlamların değişimi, ölümü ve neticede oluşan boşlukları dolduran simülakrların oluşumunu ele almıştır.

.-Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi'ndeki Âyet Konulu Tefsir Risâleleri Üzerine Bir İnceleme-Yazar: Rahime Betül DEM...
09/11/2024

.
-Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi'ndeki Âyet Konulu Tefsir Risâleleri Üzerine Bir İnceleme
-Yazar: Rahime Betül DEMİRAYAK

"El yazma veya mahtût" elle yazılarak ortaya konan her türlü yazılı belgenin ortak adıdır. Bu serüven, miladi 7. yy dan 20.yy başlarına kadar yaklaşık 13 asırlık bir zaman dilimini kapsar. İslâm'ın ilk el yazma eserleri, vahiy kâtiplerinin yazdığı Kur'ân âyetleri ile sahabenin âyet ve hadis imlå ettikleri suhuflar olsa gerektir. Günümüze gelindiğinde İslâm dünyasındaki yazma eser sayısı hakkında kesin bir sayı söylemek mümkün görünmese de, yapılan çalışmalar en fazla Arapça yazma eser koleksiyonu bulunan ilk üç ülkenin sırasıyla: Türkiye, İran ve Mısır olduğunu göstermektedir. Bu ülkeler sadece İslâm Medeniyeti'nin değil, Dünya kültür ve medeniyetlerinin en zengin ilim-kültür miraslarına sahiptirler; başka bir deyişle İnsanlık hafızasının en zengin ilim-sanat-tarih-teoloji veri tabanlarına sahiptirler. Bizim çalışmamız da geçmişin ve geleceğin emaneti bu eşsiz terekenin nesillerimize kazandırılması amacıyla Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesinde mevcut bulunan Kur'ân Tefsirine dair eserlerin tespit, tasnif ve incelemesi üzerinedir. Eserler akademik çalışmaya uygun olmaları bakımından da değerlendirilmiştir. Konunun daha rahat anlaşılması amacıyla özet mahiyetinde grafik çalışmaları ve görsellerle eserimiz tamamlanmıştır. Yazma eser alanında araştırma yapanlar için çok kıymetli veriler sunan çalışmamız, ilim kültür mirasımızla bugünü kazandırma ve yarının emanetini muhafaza etme gayesiyle kaleme alınmıştır.

.-Çağdaş Arap Romanında Metinlerarasılık-Yazar: Muhammet Bilal TOLANHer iyi metin, üzerinde düşünülmeyi, incelenmeyi, ta...
09/11/2024

.
-Çağdaş Arap Romanında Metinlerarasılık
-Yazar: Muhammet Bilal TOLAN

Her iyi metin, üzerinde düşünülmeyi, incelenmeyi, tahlil edilmeyi ve yorumlanmayı hak eder. Bir metnin içeriğini keşfetmek ve anlamını derinlemesine incelemek özel bir okumayı ve eleştirel bakış açısını gerektirir. İşte metinlerarasılık, bir edebi metnin çok boyutlu ve çok anlamlı okunmasını sağlayan yöntemlerden biridir. Metin incelemelerine yoğunlaşan metinlerarasılık olgusu, bir nevi edebiyatın bütün insanlığın ortak mirası olduğunu kanıtlayan bir kuramdır. Eski ile yeni arasında
bir köprü kurar.
Bu kitapta metinlerarasılık olgusu, Arap romanlarından seçilmiş bazı romanlar üzerinde uygulanmıştır. Konular işlenirken öncelikle her bir konu ile ilgili birtakım teorik bilgiler verilmiş ardından o konu ile ilgili çağdaş Arap romanlarından seçilmiş bazı örnek metinler sunulmuştur. Bir edebi metinde öteki metinlerin izlerini sürmek ciddi bir çaba gerektirmektedir. Dolayısıyla romanlardan seçilen ana metin örnekleri, tek başlarına değil ilişkili oldukları alt metinlerle birlikte verilmiş ve aralarındaki metinlerarası ilişki üzerinde durulmuştur.

.-Amr b. Âs Hayatı, Rivâyetleri, Tenkitler-Yazar: Abdullah ÇİMENAmr b. Âs İslâm tarihinde ve hadis tarihinde önemli bir ...
09/11/2024

.
-Amr b. Âs Hayatı, Rivâyetleri, Tenkitler
-Yazar: Abdullah ÇİMEN

Amr b. Âs İslâm tarihinde ve hadis tarihinde önemli bir yere sahiptir. İslâm’ın ilk dönemlerinde siyâsî olaylarda önemli rol oynamış, Hz. Peygamber’den de birçok hadis rivâyet etmiştir. Müslüman olmadan önce Hz. Peygamber’e karşı savaşmış, Müslüman olduktan sonra da İslâm’a çok büyük faydaları dokunmuştur. Suriye, Filistin ve Mısır’ın fethini gerçekleştiren kumandanlardan biridir. Özellikle siyâsî kişiliği sebebiyle tartışılmış, hakkında çok şey söylenmiş, haksız birtakım eleştirilere de maruz kalmıştır. Bu çalışmada onun bu yönü araştırılmış ve hakkında söylenenlerin doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. Amr b. Âs bir râvi olarak Hz. Peygamber’den hadis de nakletmiştir. Naklettiği hadislerin hemen hemen hepsi güvenilir kaynaklarda yer almıştır. Yapılan araştırmalarda rivâyetlerinin ağırlıklı olarak sahih, râvilerinin de güvenilir olduğu ortaya çıkmıştır.

.-Suddî'nin Tefsirine Hermenötik Bir Okuma -Yazar: Mesut TAYHz. Peygamber ve sahabeden gelen bilgiler, sözlü geleneğe da...
07/11/2024

.
-Suddî'nin Tefsirine Hermenötik Bir Okuma
-Yazar: Mesut TAY

Hz. Peygamber ve sahabeden gelen bilgiler, sözlü geleneğe dayanan rivâyet sistemiyle sonrakilere aktarıldı. İlk dönem tefsiri hakkındaki malumatlar da bu sistem sayesinde sonrakilere ulaştırıldı. Tefsire dair ulaşabildiği bilgileri, rivâyet yoluyla sonrakilere aktaran önemli simalardan biri de İsmâil b. Abdurrahmân es-Suddî’dir (ö. 127/745)’dir. Ondan gelen bazı rivâyetlerin sahabeden Abdullah b. Abbâs ve Abdullah b. Mes‘ûd’a dayanıyor olması, tefsire dair bazı bilgileri ilk nesilden aldığını gösterir. Suddî Kebîr’in tefsir rivâyetleri başta Taberî ve İbn Ebî Hâtim’in eserleri olmak üzere birçok tefsir kitabında yer aldı.
Elimizdeki tefsir mahiyetindeki bilgilerin büyük bir kısmı tabiûn dönemine aittir. Tâbiûn dönemi tefsir faaliyetinin kendine has bir yöntemi olduğu bilinmektedir. Bu çalışma tabiûn olduğu bilinen İsmail b. Abdurrahmân es-Suddî’nin tefsirciliğini konu edinmektedir. Bu kitabın hedefi Suddî Kebîr’in tefsir rivâyetlerinden hareketle onun tefsir metodolojisini ortaya koymaktır. Suddî âyet yorumunda kişisel ve duygusal ifadelere, dönemin güncel konularına, genelleyici ifadelere yer verir. Bu bağlamda âyetleri yorumlama metodolojisi dikkate alındığında, hitap-muhatap ilişkisinin üslubunu şekillendirdiği söylenebilir.

.-Mısır'da Mâtürîdîlik Mezhebinin Etkisi-Yazar: Abdurrahman Kaan KARAGÖZGünümüzde yaşayan dört fıkhî mezhepten nüfus ola...
07/11/2024

.
-Mısır'da Mâtürîdîlik Mezhebinin Etkisi
-Yazar: Abdurrahman Kaan KARAGÖZ

Günümüzde yaşayan dört fıkhî mezhepten nüfus olarak ilk sırada Hanefî mezhebinin yer alması ve Hanefî mezhebine tabi olan Müslümanların da önemli bir bölümünün itikatta Mâtürîdî’ye bağlı olmaları, Mâtürîdîlik mezhebinin önemini ortaya koymaktadır.
Yaşadığımız çağda dahi mevcut önemini koruyan Hanefî-Mâtürîdî mezhebini, belirli sınırlara ve belirli kitlelere mahkûm etmek; tarihi, kültürel, sosyolojik verilere aykırı olduğu gibi İslam ilim mirasına yapılan büyük bir haksızlıktır.
Kitabımızın ilk amacı 14. yüzyılda İslam beldeleri arasında siyasi, ekonomik ve kültürel merkez olan Kahire’de, Te’vîlâtü’l-Kur’an’ın ve dolayısıyla Mâtürîdîliğin bilindiğini ortaya koyabilmektir. Bunu, o devrin en önemli âlimlerinden Ebû Hayyân’ın el-Bahrü’l-Muhît adlı tefsiri üzerinden gerçekleştireceğiz. Ebû Hayyân’ın Mâtürîdî’ye atfen eserine aldığı 63 nakli ve bu aldığı nakillerin kaynakları üzerine yoğunlaşacağız. Ebû Hayyân, Hanefî ya da Mâtürîdî değildir; ancak kitabına aldığı 63 nakil bize, çevresinde önemli Hanefî-Mâtürîdî âlimlerin varlığını ve ekolleşmiş bir birikimin mevcudiyetini göstermektedir. O dönemde Mısır’da ekolleşmiş bu mezhebi birikimi gösterip izini sürerek, Mısır’a nasıl geldiğini gösterebilmek ikinci hedefimiz olacaktır. Bu iki hedefi gerçekleştirdiğimiz takdirde Mâtürîdî mezhebini belli kitlelere ve belli bölgelere mâl eden anlayışın yanlışlığını ortaya koyabileceğimizi düşünmekteyiz.

.-Klasik ve Modern Tefsirde Sosyal Hayat-Yazar: Muhittin AYKur’an-ı Kerim’in en önemli özelliklerinden biri de sosyal ha...
04/11/2024

.
-Klasik ve Modern Tefsirde Sosyal Hayat
-Yazar: Muhittin AY

Kur’an-ı Kerim’in en önemli özelliklerinden biri de sosyal hayata dönük ortaya koyduğu ilkelerdir. Küreselleşmenin tüm dünyayı tek tipleştirmeye çalıştığı, medeniyetlerin birer birer yok edildiği bu dönemde Kur’an’ın ortaya koyduğu prensipler, İslâm Medeniyetinin yaşamasına ve insanlık için alternatif olmasına zemin teşkil etmiştir. Kur’an’ın ortaya koyduğu ölçüler ve ilkeler, Müslüman müfessirler tarafından tefsirlere konu edilmiştir. Gerek klasik gerekse modern tefsirlerde sosyal hayatı etkileyecek yorumlar tefsirlerde önemli bir yekûn oluşturmuştur.
Bizde bu çalışmada klasik ve modern tefsirlerde sosyal hayatı, toplumsal düzeni ilgilendiren âyetlerin iki müfessir tarafından ele alınışı inceledik. Endülüs tefsir geleneğinin önemli ismi Kurtubî ile modern dönemin tartışılan ismi Abduh-Rızâ’nın Menâr tefsiri mukayese ettik. Bu vesileyle çağdaş İslâm düşüncesi ile geleneksel tefsirin benzer ve farklı yönlerini analiz edilmeye çalışılmıştır. Eserde müfessirlerin hayatları ve yaşadıkları coğrafyalar, aile ve eğitim, iktisat ve siyaset, hukuk ve toplumsal ahlak gibi sosyal hayatı ilgilendiren konular ele alınmakta olup iki müfessirin ortak noktaları ile farklılaştıkları noktalar ortaya çıkarıldı.

.-Hinduizm'de Tantracılık-Yazar: Beyza Aybike DEVECİBu çalışmada Hinduizm’deki tantracı düşüncenin tarihsel sürecini, te...
04/11/2024

.
-Hinduizm'de Tantracılık
-Yazar: Beyza Aybike DEVECİ

Bu çalışmada Hinduizm’deki tantracı düşüncenin tarihsel sürecini, teolojik fikirlerini ve uygulamalarını incelemiştir. Dinler tarihinin metotlarıyla ele alınan bu tez çalışması giriş, üç ana bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş kısmında çalışmada belirlenen ilkeler, başvulan klasik ve modern kaynaklar ve kullanılan kavramlar hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde Hinduizm’deki tantracılığın kökeni, gelişmesinde rol oynayan unsurlar ve tarihsel süreci ele alınmıştır. İkinci bölümde tantracılığın Hinduizm’in temel öğretilere yaklaşımı hakkında bilgi verilmiştir. Bu çerçevede tanrı, alem, ruh, karma ve kurtuluş konuları karşılaştırma yapılaral incelenmiştir.
Üçüncü bölümde tantracılığa has bazı uygulamalar konu edilmiştir. Sonuç bölümünde tezde bahsedilen konular ve verilen bilgilere dayanarak tespit ve değerlendirme yapılmıştır.

.- Eser-Rey İhtilâfında Gumârî'nin Kevserî'ye Eleştirileri- Yazar: Mustafa YÜCEERİslam ilim geleneğinde bilgi etkileşimi...
01/11/2024

.
- Eser-Rey İhtilâfında Gumârî'nin Kevserî'ye Eleştirileri
- Yazar: Mustafa YÜCEER

İslam ilim geleneğinde bilgi etkileşiminin doğurduğu sonuçlar, şahısların birikimi, anlama biçimi veya yorumlama kabiliyetinden kaynaklı sebeplerle farklılık gösterdiği görülmektedir. Bu durumun tabii neticesi olarak bir yönüyle ilahi olan hadis metinlerinin kabul süreçlerindeki ayrışmaların yanı sıra delil sayılmaları ve hüküm ifade etmeleri; mezhep ya da kişilere göre anlam değişiklikleri meydana getirmiştir.
Bu çalışmada ehl-i hadis ehl-i rey ihtilafının son dönemdeki sey-ri, Ebü'l-Feyz Ahmed el-Gumârî tarafından Muhammed Zahid el-Kevseri ve Ebu Hanife'ye yöneltilen eleştiriler ihtilaf, eleştiri ve polemik düzeyinde incelenmiştir. Asırlar boyu tartışılan konuların dile getiriliş biçimi başta olmak üzere ihtilaf kültürünün polemik düzeyine geçmesi ve ehl-i reyin tenakuza düştüğüne yönelik iddialar, Gumârî'nin Beyânü telbisi'l-müfteri: Muhammed Zahid el-Kevseri isimli kitabı etrafında değerlendirilirken bahse konu tartışmalar, Kevseri'nin eserlerinden ve Hanefi literatüründen mukayese edilmiştir. Bu doğrultuda hadis usulünün önemli konuları ve hadisle doğrudan ilişkisi olan fıkıh usulünden meseleler ele alınırken cerhtadil ve råvilere yöneltilen tenkitler de çalışma boyunca tahlil edilmiştir. Ayrıca Gumârî'nin yer yer iddia ve tenakuz ötesine geçen ithamları da okuyucunun takdirine sunulmuştur.

.- Osmanlı Son Döneminde Suriyeli Müfessir- Yazar: Samed YAZAROsmanlının son döneminde Şam bölgesinde yaşayan, müfessir ...
01/11/2024

.
- Osmanlı Son Döneminde Suriyeli Müfessir
- Yazar: Samed YAZAR

Osmanlının son döneminde Şam bölgesinde yaşayan, müfessir ve muhaddis kimliğiyle bilinen Cemâlüddîn el-Kâsımî’nin on yedi cilt olarak kaleme aldığı Mehâsinü’t-te’vîl adlı eserini incelediğimiz bu çalışmada müellifin hayatı ve yaşadığı çevrenin durumu ele alınmış; eseri rivayet, dirayet ve Kur’ân ilimleri başlıkları altında incelenmiş; tefsir tarihindeki yeri ve tefsir ilmine katkısı ortaya konulmuştur.
Müellif, metot olarak yer yer rivayet yöntemini kullanmakla birlikte, aynı oranda âyetler hakkında dirayet yöntemini kullanarak tefsir faaliyetinde bulunmaktadır. Bu bağlamda onun eserine doğrudan rivayet tefsiri demek mümkün değildir. Bu eser, müellifinin aynı zamanda bir muhaddis olması hasebiyle rivayet tefsiri yönüyle ön plana çıkmakla birlikte, farklı alanlarda yüze yakın eser neşretmiş olan bir alimin âyetleri anlamadaki fikrî çabalarını gösteren dirayet tefsiri özelliğini de taşımaktadır.
Kâsımî’de diğer tefsir geleneklerinin yanında ıslahatçı tefsir geleneğinden izler bulunduğu da görülmektedir. Ancak onun ıslahatçılığı, Muhammed Abduh’un modernistliğinden ziyade Reşid Rıza’nın selefiliğine daha yakındır. Kâsımî, yaşadığı dönemin sorunlarına hakim olmanın yanında, tamamıyla o asrın diliyle konuşmamaktadır. Bu bağlamda onun eserini ıslahatçı bir hedefle yazılmış; metot yönüyle selefin ve ıslahçı düşünürlerin meczedildiği bir tefsir olarak görmek mümkündür. Gelenek ve modern dönem arasındaki geçişe tanıklık eden Kâsımî’nin söz konusu tefsiri bu çalışmayla değerli okuyucularımızın istifadesine sunulmuştur.

.- Türkiye ve İran'da Yükseköğretim Sistemi -Karşılaştırmalı Bir Yaklaşım--Yazar: Doğan ÖZLÜKTürkiye ve İran yüzyıllara ...
31/10/2024

.
- Türkiye ve İran'da Yükseköğretim Sistemi -Karşılaştırmalı Bir Yaklaşım-
-Yazar: Doğan ÖZLÜK

Türkiye ve İran yüzyıllara dayanan köklü ilişkilere, etkileşime, ortak tarih, inanç, dil, edebiyat, kültür ve sanat ögelerine sahip komşu iki ülkedir. Öyle ki gerek İslam ülkeleri arasında gerekse dünya ülkeleri içerisinde Türkiye ile ilişkilerde İran’dan, İran ile ilişkilerde ise Türkiye’den daha kadim ve girift ilişkilere sahip başka bir ülke yoktur, demek abartı olmaz. Buna ek olarak Türkiye ve İran, on dokuzuncu yüzyıldan yirminci yüzyılın son çeyreğine kadar düşünce, siyaset, kültür, edebiyat, eğitim ve yükseköğretim alanında da benzer modernleşme sürecinden geçmiştir. Bu süreçte her iki ülkede izlenen politikalar Batılılaşma, sekülerleşme, milliyetçileşme ve dine mesafelenme ekseninde gelişmiştir. Yirminci yüzyılın son çeyreğinde Türkiye ve İran’da yaşanan siyasal gelişmeler ise son iki asırdır süregelen benzer ideolojik, siyasal ve kültürel politikaların farklılaşmasını sağlamıştır. Türkiye’de 1980 yılında askeri darbeyle Batıcı, seküler, Kemalist, milliyetçi ve dine oldukça mesafeli bir yönetim iş başına gelirken 1979’da İran’da gerçekleşen halk devriminin ardından İslam Cumhuriyeti kurulmuş; Batıcılık ve laiklik karşıtı, İslamcı, milliyetçi politikaları merkeze alan bir yönetim iş başına gelmiştir. İşte Türkiye ve İran’da yaşanan bu siyasal gelişmeler düşünce, kültür, siyaset, eğitim gibi pek çok alanda farklılaşmanın ve kadim komşular olan iki toplumun deyim yerindeyse birbirine yabancılaşmasının temelini oluşturmuştur. Bu durumun doğal bir sonucu olarak eğitim felsefesi ve yükseköğretim politikalarında benzerlikler azalırken farklılıklar ön plana çıkmaya başlamıştır.

.-Yahudi Kutsal Kitap Yorumcusu RAŞİ-Yazar: Ömer Faruk YIKAROrta Çağ Yahudi kutsal kitap tefsiri denildiğinde akla ilk g...
31/10/2024

.
-Yahudi Kutsal Kitap Yorumcusu RAŞİ
-Yazar: Ömer Faruk YIKAR

Orta Çağ Yahudi kutsal kitap tefsiri denildiğinde akla ilk gelen isim kuşkusuz Rabbi Şlomo Yitshaki'dir (Raşi, o. 1105). Troyes'te (Fransa) 1040 yılında doğan Raşi, hayatını Yahudi dini metinlerini yorumlamaya adamış bir figürdür. Tanah ve Talmud'a yazdığı tefsirlerle, 900 yılı aşkın bir süredir Yahudilerin kutsal kitap ve yorum algısını şekillendirmeyi başarmıştır. Raşi, Tevrat tefsiri ve Talmud şerhiyle; öğrencileri Tosafistler ise, tefsirin yanında halahik çalışmalarıyla Aşkenaz geleneğinin Haçlı Seferlerinden sonra yeniden yapılanmasında önemli bir rol oynamıştır. Raşi, teorik olarak literal yorum metodu "peşat "in önemli temsilcilerinden biri olarak kabul görse de bu durum tefsir pratiğiyle örtüşmemektedir. Nitekim tefsilerinin dörtte üçü midraşlardan (deraş) oluşmaktadır. Onun Yahudi kutsal metinlerini yorumlama metodu, midraşları dönüştürerek yeni bağlamlara uyarlama yeteneğiyle öne çıkmaktadır.
Raşi'nin midraşik karakterli tefsirleri geniş Yahudi kitleleri tarafından kabul görmüş ve yüzyıllarca Bet ha-Sefer, Heder ve Yeşivalarda temel ders metni olarak okutulmuştur. Sinagoglardaki Haftalık Tevrat Okumaları da yine Raşi'nin yorumları eşliğinde icra edilmektedir. İbrani matbaalarından çıkan ilk eserler de Raşi'nin tefsiri ve şerhidir. Standart Talmud edisyonları ise Mişna, Gemara ve Raşi'nin şerhinden oluşmaktadır. Yazılı Tora'nın (Tanah) açıklaması Şifahi Tora (Talmud) iken; Raşi'nin şerhi de Şifahi Tora'nın doğru açıklaması olarak görülmüştür. Böylece Raşi'nin şerhi, Yahudilerin iki ana metninden biri olan Talmud'un temel parçası haline gelmiştir.

.-Varoluşçu Teoloji ve İnsan Özgürlüğü-Yazar: Halis ÇAVUŞOĞLUVaroluşçu teoloji, özellikle 20. yüzyılın önde gelen bazı t...
29/10/2024

.
-Varoluşçu Teoloji ve İnsan Özgürlüğü
-Yazar: Halis ÇAVUŞOĞLU

Varoluşçu teoloji, özellikle 20. yüzyılın önde gelen bazı teologlarının, varoluşçuluk akımının etkisi altında geliştirdikleri düşünceleri tanımlayan bir terimdir. Bu hareketin çeşitliliği nedeniyle, varoluşçu teolojiyi bütüncül olarak aydınlatmak zor olsa da, genel bir çerçeve sunmak mümkündür. Varoluşçu teologlar, Tanrı’yı, somut olarak var olan bireyin durumu bağlamında anlamaya çalışırlar. İnsan varoluşunu ele alırken bireyin, kendi kimliğini seçimleriyle şekillendirme özgürlüğüne sahip olduğunu vurgularlar. Ancak bu özgürlük, insanların karşılaştıkları gerçekliğin kimi zaman paradoksal, belirsiz ya da anlamsız bir karakter taşıdığı gerçeğiyle yüzleşmelerine neden olur. Dini inanç, çoğunlukla yabancılaşma ve umutsuzluk duygularıyla iç içe değerlendirilir; bu duygulardan doğabileceği gibi, onları aşmanın anahtarı da olabilir. Hatta bu iki ilişki aynı anda var olabilir. Özgürlük, hem bireyin kimliğini kendi seçimleriyle kurması anlamında hem de insanın, varoluşsal krizler içinde inanç yoluyla bir çıkış arayışında varoluşçu teolojinin merkezinde yer alır.

.-Câbirî’nin İrfan Eleştirisi -Şiîlik Bağlamında--Yazar: Ersoy GÖVEÇCâbirî irfan incelemesinde üç yaklaşımı ele almaktad...
29/10/2024

.
-Câbirî’nin İrfan Eleştirisi -Şiîlik Bağlamında-
-Yazar: Ersoy GÖVEÇ

Câbirî irfan incelemesinde üç yaklaşımı ele almaktadır. Bunların ilki, İsmâilî Gnostisizm, ikincisi, İbn Sînâ felsefesi, üçüncüsü, Hallac-ı Mansur Bâyezid-i Bistâmî aşkın sûfîliğidir. Câbirî, irfanı yöntem, litaratür ve arabuluculuk işlevi olarak üç açıdan ele almaktadır.
İrfan ekolü “cemâî-sünnî” ve “imamî-şiî” olarak ikiye ayrılmaktadır. İlki, tasavvuf-tarikat formu ile dışa karşı çoğulcu, içe karşı sıkı bir örgütlenmeye sahiptir. İkincisi ise imâmet formlu ile dışa karşı birlik, içe karşı serbest bir örgütlenme içerisindedir.
Câbirî’nin irfan incelemesi, siyasi yönden Emevîler ve Abbâsîler dönemi ile epistemolojik yönden ise Abbâsîlerin ilk 150 yılı (tedvin asrı) ile sınırlıdır. O, irfan incelemesini “İslâm-Arap ahlakî ve siyasî aklı” arka planında yürütmüştür.
Câbirî, irfanî ekoller arasındaki ortaklık ve farklılıkların, sezgisel ve beyanî yönteme verdikleri zemine göre değiştiğini belirtmektedir. Ona göre, Şiî irfanı, imâmet düzeninin ve velâyet felsefesinin mitolojik ve kelâmî belirleyiciliğinde şekillenmektedir. Velâyet sistemi, sahip olduğu “piramidal yapı” ile potansiyel bir iktidar odağı olup, devlet sistemine benzemektedir. Velâyet sistemi, kesilmemiş bir vahiy inancını savunması ile masumiyet ve sorumsuzluğu üretmekte, özgür düşünceyi ise baskılamaktadır.
Câbirî, Gazzâlî’nin bâtınilik eleştirisiyle benzer hedefte ve fakat farklı araçlarla hareket etmiştir. İkisi de bilginin imkanının sarsılmasına mâni olmaya çalışmışlardır.
Gazzâlî bâtınîliğe karşı mücadelesinde felsefe yerine kelâmî temelde ve sezgisel formda işleyen, mantığı da zorunlu kılan bir yöntem geliştirirken akla epistemik bir otorite değil ahlakî bir otorite olarak yaklaşmıştır.
Câbirî, irfan ekolü içerisindeki bâtınî yaklaşıma karşı kelâm yerine din ve felsefenin konusal ve yöntemsel ayrılığı temelinde, mitolojik temizliği zorunlu kılan bir yöntem geliştirmiş ve aklın epistemik ve ahlakî otoritesini savunmuştur.

Address

Hacı Bayram Mahallesi Boyacılar Sk. No: 14/1 Ulus-Altındağ
Ankara

Opening Hours

Monday 09:00 - 18:00
Tuesday 09:00 - 18:00
Wednesday 09:00 - 18:00
Thursday 09:00 - 18:00
Friday 09:00 - 18:00
Saturday 09:00 - 18:00

Telephone

+903123100860

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when FCR Yayın posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to FCR Yayın:

Videos

Share

Category

Nearby media companies


Other Publishers in Ankara

Show All