16/08/2023
“CELLADINA AŞIK OLMAK”
İslam ,kelime olarak "itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak, bir şeye teslim olmak, esenlik ve barış içinde olmak”anlamlarına gelmektedir .İslam dini, bir terim olarak ise "Allah'a itaat etmek ,teslim olmak, hazreti peygamberin din adına getirdiklerinin hepsini ,bütün varlığı ile benimsemek ve benimsediğini ortaya koymak" demektir.
İslam dinini bir de akide olarak ele almak gerekirse, akide; insan ,hayat ve kainat hakkında ; bunlar ile öncesi arasındaki bunlar ile sonrası arasındaki münasebetler hakkında kapsamlı bir fikir demektedir . Bu küllü fikir , kainatta yaşayan, canlı bir varlık olan insanın; içindeki ve dışındaki sorunlarını çözüme kavuşturdu ve İslam akidesini genel bir mefhum olmayı elverişli hale getirdi .İslam akidesini yönlendiriciler ile mefhumlar arasındaki sentez yapma işlemi esnasında doğal olarak kullanacağı ,eğilimleri için bir esas olarak alabileceği ölçü haline getirdi. Böylece İslam,
İnsanda mefhumları ve eğilimleri için birlikte, yani aynı anda ,akliyeti ve nefsiyeti için kesin bir ölçü olarak kullanabileceği kesin bir kaide meydana getirdi . Bu şekilde de diğer şahsiyetlerden tamamen farklı seçkin belirli bir şahsiyet oluşturdu.
İslam ümmeti olarak ,20. asırdan itibaren kendi kültür ve Şahsiyetimizden uzak kaldığımızdan bu yana ,maddi ve manevi değerlerimizi kaybetmeye başladık. Tarih boyunca hiçbir zaman bu kadar aşağılanmamış ve aidiyetimizi yitirmemiştik .Cahiliye Kültüründe Mekke'de müşrikler bir p**a tapınırken bizi Allah'a yaklaştırıyor diyorlardı. Ya bugün, niçin hala bulunan mevcut putları kutsuyorlar , niçin onun arkasına saklaniyorlar ve neden çözüm getirmeyen Avrupa kanunları ile bizleri dizayn ediyorlar.
Hilafet devleti ,3 Mart 1924 tarihinde hayatımızdan uzaklaşınca öyle bir insan tipi olusturdularki ümmet, tarihinden ve geçmisinden kopuk, geçmişine hakaret eden, söven ,celladına aşık olan , cahiliye hükmüyle hükmedilirken zilletten rahatsız olmayan , izzet ve zilleti karıştıran ,kendi akidesine yabancı olan, şerri hükümleri tanımayan ,kendi kutsallarını bile bile hiçe sayan ,İslam'ın değerlerine hakaret edenlere sevgi besleyen,Müslüman oldu.
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَنْدَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّٰهِۜ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَشَدُّ حُبًّا لِلّٰهِۜ وَلَوْ يَرَى الَّذ۪ينَ ظَلَمُٓوا اِذْ يَرَوْنَ
الْعَذَابَۙ اَنَّ الْقُوَّةَ لِلّٰهِ جَم۪يعًاۙ وَاَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعَذَا
İnsanlar içinde Allah'tan başkasını 'eş ve ortak' tutanlar vardır ki, onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgisi ise daha güçlüdür. O zulmedenler azaba uğrayacakları zaman hiç tartışmasız bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu (önceden) bilselerdi.
(2-Bakara 165)
Şimdi yine teyakkuz edip düşünmek lazım ki bugün demokrasi ve laiklik başlığı altında getirilen bu nizam müslümanlar için oluşturulmuş bir nizam değildir. Bu yüzdendir ki insanlar, kendi problemlerine çare bulamamakta hatta kendilerini problemlerle boğuşturan bir sistem bulmaktadır.3 Mart 1924'ten bu yana oluşturulan bu sistem, insanlarda adeta bir ur bir hastalık oluşturmakta; bu hastalığı gidermek için nübüvvet minhacı üzere hareket etmek gerekir.
İslam ,her türlü probleme çare bulan bir din olarak önümüze konulmuş olup ekonomiden eğitime eğitimden siyasete vb her türlü probleme köklü çözümler getirmiştir .
Cenab-ı Hak, Rad suresi 11. ayetinde şöyle buyuruyor:
اِنَّ اللّٰهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتّٰى يُغَيِّرُوا مَا بِاَنْفُسِهِمْؕ
“Bir toplum inanç ve davranışlarını değiştirmedikçe, Allah da onların durumunu değiştirmez.” (Rad sûresi, 11)
Bir toplum, ahlâkını bozarak kendisini değiştirir. İyi yanlarını terk edip kötü bir hayat tarzını benimsemeye başlarsa o zaman Allahu Teâlâ verdiği nimetleri ellerinden birer birer geri alır. Bir zamanlar sahip oldukları değerlere sırt çevirdikleri ve onları büsbütün yitirdikleri için onları cezalandırır. Başka milletlerin boyunduruğu altına sokarak ezer. Bunun kesinlikle böyle olduğu, konumuzun başındaki âyetin devamında şöyle belirtilir:
سُٓوءاً فَلَا مَرَدَّ لَهُۚ وَمَا لَهُمْ مِنْ دُونِهٖ مِنْ وَالٍ
“Allah bir topluluğa kötülük yapmayı dilediğinde, artık onu geri çevirecek bulunmaz ve onların Allah’tan başka bir dost ve yardımcıları da yoktur.” (Rad sûresi, 11)
Allahu Teâlâ’nın ,geçici bir mühlet verdiği azgın milletlerin müreffeh hayatı bizi aldatmamalıdır. Zira Allah’ın , koyduğu kanunları değiştirecek hiçbir kuvvet yoktur.
Buna inat olarak insanlar ,hala küfür nizamını ,İslam ile uyuşmayan sistemleri tercih ederse Allah ,onları zillete ve hastalıklara depremlere maruz bırakır. İnsanlar , buna rağmen hala düzelme gibi bir gayrete girmiyorsa o kavmi kendi haline bırakır.
Bir toplum, kendi İslami şahsiyetini kaybederse kendi inanç kültürünü kaybederse aşağıların aşağısına düşer اَسْفَلِ سَافِل۪ينْ aşağıların enaşağısı bir toplum fikriyatını ve nefsiyetini kaybederse o zaman ona zillet İzzet olur.İste o zaman celadına aşık olur, hakkı ve hakikati görmez, gözleri kör ,dilleri lal ,kulakları duymaz basiret sahibi olmayan insan olur . İster kabul edelim ister kabul etmeyelim hayatın hakikatı gerçekleri budur,değişmez ve değiştirilemez
Ömer Hayyam’ın dediği gibi.
Celladına âşık olmuşsa bir millet,
İster ezan ister çan dinlet.
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet,
Müstahaktır ona her türlü zillet.
Evet İslâm dininin buna çözümü vardır .
3 Mart 1924'ten bu yana 100 yıl geçmekte ve insanlar 100 yıldır bu zileti seçmekte olsa da kendi tarihini hiçe sayan kültürünü yok sayan bu kitleye karşı bir Kurtuluş reçetesi vardır.
Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular:
“-Demirin paslandığı gibi kalpler de paslanır.” Ashâb-ı kirâm:
“-Yâ Resûlâllah! Onun cilâsı nedir?” diye sorduklarında ise:
“-Buyurdu ki; aslınıza dönmek Ölümü hatırlamak, Kuran’ı, İslami yaşamaktır..” cevabını vermiştir. (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, II, 241)
İşte bunun için bütün çare Medreseler yapmak değil, yurtlar yapmak değil, bütün çare hilafet yani 2.Raşidi hilafettir...
Rabbim Ümmet olarak Rabbimize Karşı hakiki Kullarından Eylesin.
Ümmete Basiret versin.
Rabbim kalan ömrümü(zü) 2.Raşidi Hilafet devleti altında yaşamayı nasip etsin.
Amin.