Ana akım medyadaki örneklere baktığımız zaman kadının geri planda bırakıldığını ya da sadece şiddete uğradığı zaman gazetelerin üçüncü sayfalarında yer verildiğini görebilirsiniz. Yine medyada bulunan eril dil kadını çoğunlukla “cinsel bir obje” olarak sunan fotoğraflara ve haberlere yer vermektedir. Oysa ki kadınlar gazetelerde, televizyonlarda, radyolarda böyle yer almak istememektedir. Gazetemi
zde kadınların yapamayacağı söylenen birçok konuda örneklere, erkek mesleği olarak bilinen meslekleri de yapabilen kadınlara, başarılarıyla örnek olan kadınlara, Eşcinsel, Azınlık, Engelli, Çocuk, Hayvan gibi ötekileştirilerek toplumdan dışlanan kesimlerin problemlerine, sıkıntılarına yer vereceğiz. Kadın haklarından her söz edildiğinde eşitlik kavramı üzerinden tepki gösterenler, bu gazete için de aynı tepkileri göstererek, “Kadın ve çocuklar da insan değil mi? Neden onlar için yapılacak gazeteciliğin farklı olması gerektiğini düşünüyorsunuz? Bu soruya Bianet’in “Hak haberciliği dizisi” kapsamında çıkardığı “Kadın Odaklı Habercilik” kitabından bir alıntı ile cevap veriyoruz:
“Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilip üye ülkelerin imzasına açılan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin(İHEB) arkasından, ekonomik ve siyasal,kültürel eşitlikler ve bunları sağlamak üzere pozitif politikalar söz konusu olmayınca hak ve özgürlüklerin kağıt üzerinde kalacağından hareketle ve tabi uzun bir feminist mücadeleler sonucunda, 1952 yılında Kadınların Siyasi Haklarına Dair Sözleşmenin, 1959 yılında Çocuk Hakları Bildirgesi’nin, 1966 yılında Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin (MSHS) ve Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar sözleşmesinin (ESKHS), bunlarla yetinilmeyip 1979 yılında Kadına Karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi uluslararası Sözleşmesinin (CEDAW), 20 Kasım 1989 tarihinde ise Çocuk Hakları Sözleşmesinin (ÇHS) ve diğer ilgili bütün uluslararası belgelerin kabul edilmesinin gerekçesi ile aynı. Çünkü bütün “evrensel” olma iddialarına rağmen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, “beyaz”, erişkin erkeğin hak ve özgürlüklerini sıralıyordu. Böyle olunca da önce kadınlarla, sonra da çocuklarla ilgili sözleşmelerin kabul edilmesine gerek duyulmuştu. İşte biz bu nedenle, sadece insan odaklı habercilik yapmayı yetersiz bulduk. İnsan denilirken, “beyaz” erişkin erkek esas alındığı için, kadınlara çocuklara ve toplum tarafından ötekileştirilen alanlara mevcut eşitsizlikler nedeniyle olumlu ayrımcılıklarla yaklaşılması gerektiğini düşünüyoruz.”
Siz de Çanakkale İçinde KADIN’a içerik üreterek destek olabilirsiniz…