IMC TV Haberler

IMC TV Haberler Video Creator

Tolstoy’un "İnsan Ne İle Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır. Sıradan kendi halinde...
17/01/2025

Tolstoy’un "İnsan Ne İle Yaşar" adlı kitabında, çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik öyküsü yer alır.

Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır.
Uzak bir yerlerde, cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de Reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir.

Pahom’a “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin fakat güneş batmadan yeniden başladığın yere dönmen lazım.” der. “Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”

Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye.
Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer.
Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez.
Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış.
Koşar, koşar, ama kesilir takâti.
Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar.
Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz…

Reis olanları izlemektedir.
Çok kereler şahit olduğu olay yeniden vuku bulmuştur.
Adamlarına bir mezar kazdırır.
Pahom’u bu mezara gömerler.
Reis Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”

Dünyanın içine ediyoruz!

Mütemadiyen biriktirmek istiyoruz.

Yiyemeyeceğimiz kadar erzak, giyemeyeceğimiz kadar kıyafet, kullanamayacağımız kadar eşya, oturamayacağımız kadar ev…

Koca Karı Değil "Koca Karia" İlacıBinlerce yıldır dilden dile gelen sözcük veya tabirlerin zamanla kulaktan kulağa değiş...
17/01/2025

Koca Karı Değil "Koca Karia" İlacı

Binlerce yıldır dilden dile gelen sözcük veya tabirlerin zamanla kulaktan kulağa değişime uğraması sık rastladığımız bir durumdur.
İşte böyle azizliğe uğramış olan bir tabir de “Koca karı ilaçları” deyimidir.
Bu tabirin aslı “Koca Karia"dır.

MÖ 5'nci yüzyıldı.
Aylardan Nisan.
Bahar, Akdeniz ile Ege'nin buluştuğu topraklara merhaba demişti.
Damıtılmış rüzgarlar binlerce otun ve çiçeğin aromalarından oluşan mis gibi bir koku yayıyordu havaya.
Knidoslular, bugün Deveboynu dediğimiz Kap Krio'da taze baharı kutluyordu.
Şarkılar söyleniyor, şiirler okunuyor, şaraplar içiliyordu.
Bir anda bir çığlık duyuldu.
Bir haykırış.
Knidos kralının kızıydı bu.
Yörenin en zehirli yılanı sokmuştu.
1,5 metre boyunda kurşuni renkli engerek.
Genç kız acı içinde yere yığıldı.

Güzeller güzeli bir kızdı.
Kralın en küçük kızı.
İki ablası yakın ülkelerin prensleriyle evlenip yuvadan ayrılmıştı.
Sarayın tek çocuğuydu.
O yüzden kralın canıydı.
Yüzü morarmış, ateşi yükselmiş, narin bedeni titriyordu.
Kan ter içindeydi.
Hemen hekimlere gösterildi.
Hekimler sonucu krala tek cümleyle özetlediler.
"Maalesef."
Knidos prensesi ölecekti.

Genç kız öleceğine anlayınca babasına yalvarmaya başladı.
"Baba ne olur bir şeyler yap. Yaşamak istiyorum baba. Kurtar beni."
O yalvardıkça, kral kahroluyordu.
Biricik kızı ölürken, onun elinden bir şey gelmiyordu.
Oysa ne kadar da iyilik yapmıştı.
Halkıyla ilgilenmiş, yoksullara yardım etmiş, hükmettiği topraklarda adaleti sağlamıştı.
Tanrılar neden onu cezalandırıyordu?
İsyan etti.
"Ey tanrılar, neden ben, neden kızım? Ne kötülük yaptık, hangi sözünüzü ezdik. Sizler bugünler için varsınız. Yoksa!.. Yok musunuz?"
Tanrılardan ses yoktu.

Knidos prensesi ateşler içinde geçirdi geceyi.
Yüzü gözü şişmişti.
Kral da çaresizliğin acılarıyla sabahladı.
Aynaya baktığında saçları bembeyazdı.
Hekimler genç kızın akşama kadar can vereceğini söylüyordu.
Kral kızının başında, Knidoslular da tapınaklarda dualar ediyordu.
O anda bir haber getirdiler.
"Kralım dışarıda bir balıkçı var, kızınızı kurtarabileceğini söylüyor."
Kral, "hemen alın içeri" dedi, "hemen"
Aldılar.
Simi'den gelen bir balıkçıydı.
Kralın yaşlarında, uzun boylu, iri omuzlu, yanık tenli, yeşil gözlü.
Hemen, boynundaki meşin keseden tahta bir kutu çıkardı, içindeki merhemi genç kızın tüm bedenine sürdü.
"Üzülmeyin kralım" dedi, "kızınız ölmeyecek, Şişlikleri yarın inecek, ertesi gün de ayağa kalkacak."

Simili balıkçı bu merhemi kendisi gibi balıkçı olan dedesinden öğrenmişti.
Yörenin endemik otlarıyla yosun karışımı bir merhemdi.
Çok zehirli balıkların soktuğu insanlarda kullanmışlar ve onları kurtarmışlardı.
Bir keresinde Simi koylarında denize giren bir soyluyu, kuyruğunda iğne gibi bir kemik olan çok zehirli bir balık sokmuştu.
O balık bu denizlerin en zehirlisiydi.
Bu merhem onu bile kurtarmıştı.

Ertesi gün balıkçının dediği oldu.
Genç kızın şişlikleri indi, ateşi düştü.
Artık o narin bedeni titremiyordu.
Bir sonraki gün ise tamamen iyileşti, ayağa kalktı.

Kızıyla birlikte Knidos kralı da hayata dönmüştü.
Hemen talimat verdi.
"Balıkçıyı bulun, ailesiyle birlikte saraya getirin. Artık burada kalacak.
Buldular.
Kral Simili balıkçıyı saray hekimleriyle tanıştırdı.
Ve ikinci talimatı verdi.
"Bu topraklardaki dağları, taşları, ormanları tarayın. Tüm çicekleri, otları bitkileri araştırın. Denizlerdeki yosunları inceleyin. İlaçlar yapın, insanları kurtarın. Krallığım bu konuda size her türlü desteği verecek.

Derler ki, tarihin ilk bilimsel tıp adımı işte o gün atıldı.
Derler ki, tıbbın babası Hipokrat işte bu adımlardan yola çıktı.
Derler ki, tarihin ilk bilimsel farmakoloji merkezinin Anadolu'da kurulmasını nedeni işte bu Simili balıkçıdır.
Ve hatta derler ki, yüzlerce yıl Karia İmparatorluğu' nun topraklarıydı, bu şifa dolu topraklar. Karialılar şifalı otlardan yüzlerce ilaç yapıp, binlerce hasta iyileştirdiler.
İşte bu yüzden Koca Karia İlacı sözü yüz yıllardır Anadolu'da Koca Karı İlacı diye kullanılır. ALINTI...

Aşık Veysel ve Fikret Kızılok Arasında Geçen Bir Hikaye;Fikret Kızılok gençlik yıllarında bir plak çıkarmak ister. Çıkar...
17/01/2025

Aşık Veysel ve Fikret Kızılok Arasında Geçen Bir Hikaye;
Fikret Kızılok gençlik yıllarında bir plak çıkarmak ister. Çıkaracağı plağa, büyük usta Aşık Veysel'in 'Söyle Sazım' ve 'Yumma Gözün Kör Gibi' adlı iki eserini de seçer. Gazeteci arkadaşı Arda Uskan'la Aşık Veysel'in Sivas- Sivrialan'daki köyüne giderler. Arda Uskan röportaj yapacak, Kızılok da şarkıları için izin isteyecektir. İki gün kalırlar o evde...
Aşık Veysel, bir gece gözlerinin nasıl kör olduğunu anlatır onlara;
"Tek gözüm zaten görmüyordu. 'Kırlangıç Uşağı' diye seyyar doktorlar vardı. Onlar göz açarlardı, göz doktoruydular. Babam rahmetli, gösterdi, baktılar. 'Sağ gözü ışık görüyor, üzerindeki perdeyi alırsak açılır. Akdağmadeni'ne getir, orada tedavi edelim' dediler. Onlar gittiler, bizde bir sevinç fakat fakirlik var. Babam para bulacak da götürecek, açtıracak! O arada öküzün önünden saman irisini, tozunu, toprağını temizlemek için ahıra girdik. Öküz bağlıydı. Hayvan kafasını böylesine sallayınca boynuzunu tam gözümün üstüne vurdu. Sağ gözüm de aktı gitti. O ışık da kayboldu."
Ardından Aşık Veysel susar, Kızılok eline gitarını alır ve çalmaya başlar. Sonra bir cesaret büyük ozandan şarkılarını ister. Cebinde sadece 250 kuruş telif parası vardır.
Aşık Veysel gülümser; "O parayı al şirketine götür, gazoz parası yapsınlar. Ama sen güzel söylüyorsun oğlum. İstediğin şarkımı kullanabilirsin'' der.
Bu sözlü anlaşmadan birkaç ay sonra Fikret Kızılok'un ilk plağı çıkar. Plak satış rekorları kırar ve Kızılok Altın Plak kazanır. Kazandığı Altın Plak'ı götürüp ustasına, Aşık Veysel'e hediye eder.
Aşık Veysel 21 Mart 1973'de hayatını kaybettiğinde, Kızılok, ''Ustam öldü, toprak oldu. Ustamın parmaklarına değen bu sazın da toprak olması gerekir. Artık ona can veren parmaklar yok'' diyerek Veysel'in mezarı başında sazını kırar.
Ve bir süre müziğe veda eder.
Aşık Veysel, Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük halk ozanlarındandır. (1894-21 Mart 1973)
Ustaya Saygıyla… Alıntı

SANATSanatçıya iki göz yetmez. (Lamartin)Bir güzel söz söyleme sanatı varsa, bir de güzel anlama ve dinleme sanatı vardı...
16/01/2025

SANAT

Sanatçıya iki göz yetmez.
(Lamartin)
Bir güzel söz söyleme sanatı varsa,
bir de güzel anlama ve dinleme sanatı vardır.
(Epiktetos)
Tenkit kolay, sanat güçtür.
(Destouches)
Sanatın vazifesi, tabiatı kopya etmek değil, tabiatı ifade etmektir.
(Balzac)
Bütün sanatlar Allah vergisidir.
Waldis)
Sanat tabiatı taklitten başka bir şey değildir. (Seneca)
Düşünce ve deneyim asla bir merkezde buluşamaz onlar ancak sanat ve eylem sayesinde birleştirilebilir.
(Goethe)
SOKAK SANATI...

CİCERO’NUN CEMİYET TEORİSİ 1)Fakir, çalışır.2)Zengin, sömürür.3)Asker, her ikisini de korur.4)Mükellef, üçü için öder.5)...
16/01/2025

CİCERO’NUN CEMİYET TEORİSİ
1)Fakir, çalışır.
2)Zengin, sömürür.
3)Asker, her ikisini de korur.
4)Mükellef, üçü için öder.
5)Serseri, dördünün adına istirahat eder.
6)Ayyaş, beşi için içer.
7)Bankacı, ilk altıyı dolandırır.
8)Avukat, ilk yediyi kandırarak savunur.
9)Hekim, sekizini de öldürür.
10)Mezarcı, dokuzunu da gömer.
11)Politikacı, 10’lar sayesinde yaşar.

* * * * * * * * * * * * *
C İ C E R O (M.Ö. 106 - 43)
M.Ö. 106 yılında doğan Marcus Tullius Cicero, Latin kökenli Romalı devlet adamı, bilgin, hatip, hukukçu ve yazardır.

Bilgi kuramı açısından kesinliğe bağlanmak yerine olasılıkların yolunu izlemeyi tercih eden Cicero, buna karşın ahlâk alanında deneye dayalı bir tavır sergileyip, Sokrates'e yönelmiş ve felsefenin gelişmesine de katkıda bulunmuştur.

Cicero teorisi cemiyet yapısını inceleyen bir teoridir ve görüldüğü kadarıyla yaklaşık 2000 yıl boyunca da bir değişiklik olmamış gibi görünüyor.

(Araştırma: Aykut Veli Yıldız)

AKILLI BİR EŞEK ÖYKÜSÜ...Antik Yunan döneminde (MÖ 620-560 yılları arasında) Ege'de yaşayan ünlü masalcı Ezop'un iki bin...
16/01/2025

AKILLI BİR EŞEK ÖYKÜSÜ...

Antik Yunan döneminde (MÖ 620-560 yılları arasında) Ege'de yaşayan ünlü masalcı Ezop'un iki bin altı yüz yıldır canlılığını yitirmeyen öyküsü:
Hikáye bu ya…
Bir inek, bir beygir, bir eşek, etrafa dağılıp insanların ne yaptıklarını öğrenmeye ve üç yıl sonra buluşmaya karar verirler…
Her biri başka yöne gider.
Aradan üç uzun yıl geçtikten sonra buluşma yerine önce inek ve beygir gelir…
İkisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış,
adeta çökmüştür.
Beygir merakla sorar:
'Nedir bu halin inek kardeş?'
İnek acıklı bir şekilde içini çekerek anlatır:
'Sorma beygir kardeş…
Bu insanlar çok merhametsiz…
Beni durmadan birbirlerine sattılar.
Alan sütümü sağdı.
Bir inek daha bulup onu yanıma koyarak bizi çifte koştular, aç bıraktılar.
Canımı zor kurtardım be kardeş.'
Beygir de acı acı başını sallayarak anlatır:
'Ah, sorma…
Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım. Üzerime bindiler, ses çıkaramadım.
Biri indi, öbürü indi! Binmedikleri zamanlar zincire vurdular.
Belim çöküp de onları taşıyamaz bir hale geldiğinde arkama kocaman bir araba bağladılar.
Bu sefer birçoğunu yeniden taşımaya başladım.
Ben onları taşıdıkça, daha hızlı gitmem için kırbaçladılar.
Canımı zor kurtardım inek kardeş.'
İnek ve beygir böyle konuşurken uzaktan eşek görünür.
Hayli neşelidir. Islık çala çala, taşlara tekme ata ata, hoplaya zıplaya gelir.
Mutludur.
Üstelik şişmanlamıştır.
Tüyleri pırıl pırıl parlamakta, gözlerinin içi gülmektedir.
Üzerinde lacivert takımlar vardır.
İnek ile beygir şaşırmış bir şekilde,
'Nedir bu halin?
Neler oldu?
Neden böyle zevkten dört köşesin?'
diye sorarlar.
Eşek keyifli bir şekilde anlatır:
'Sizden ayrıldıktan sonra uzakta bir memlekete vardım.
Birisi yukarı çıkmış bağırıyor, bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu.
Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım.
Benim bağırmamı bilirsiniz, yeri göğü inletirim.
Sesimi duyan benim yanıma koştu, duyan duymayana haber verdi,
etrafım insanla doldu.
Onlar geldikçe ben daha çok bağırdım.
Haktan, hukuktan, refahtan, adaletten filan bahsettim…'
'Eee, sonra ne oldu?'
'Ne olacak beni başkan seçtiler!'
'Deme yahu..
Yani sen başkan mı oldun?'
'Evet…
Bir şey yapmama gerek kalmadı.
Yalan da söylesem alkışladılar.
Biri bana yalancısın dedi. Bakın bu bana yalancısın diyor deyince vay yalancı diye üzerine yürüdüler.
Kısaca tek başıma kraldım.
Ben bağırdıkça onlar
'Seninle gurur duyuyoruz...' diye alkışladılar.
Ben de yedim ve bağırdım, yedim ve bağırdım!'
'Pekiii, senin eşek olduğunu anlamadılar mı yahu?'
'Valla, yarısı anladı ama diğer yarısına anlatamadı!'

Alıntı

Okuduğumdan beri aklıma kazınan sözlerden:"Kötü, iyiyi tanır ama iyi, kötüyü tanımaz."Franz Kafka
15/01/2025

Okuduğumdan beri aklıma kazınan sözlerden:
"Kötü, iyiyi tanır ama iyi, kötüyü tanımaz."
Franz Kafka

Bir tren garında  Müslüman olarak öldüğü düşünülen Rus edebiyatının dev ismi Tolstoy’un son fotoğrafı ve Hayatı Sorgulat...
15/01/2025

Bir tren garında Müslüman olarak öldüğü düşünülen Rus edebiyatının dev ismi Tolstoy’un son fotoğrafı ve Hayatı Sorgulatacak Ders Niteliğinde 17 Sözü:
1. Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.
2. Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.
3. Bozuk para insanın cebini deler, bozuk insan da kalbini. Bu yüzden harcayın ikisini de gitsin.
4. İnsanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir.
5. Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.
6. Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez.
7. Ne diye şeytana kızarsın? Bir iyilik yap da, o sana kızsın.
8. Bil ki, yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ve Unutma; ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın.
9. Bir insanı bulunduğu mevkiyle değil, göz koyduğu mevkiyle ölçmek gerekir.
10. En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.
11. Bir insan acı duyuyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyuyorsa insandır.
12. İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.
13. Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan kötüdür.
14. İnsanların çoğu onu yapıyor diye yanlış, yanlış olmaktan çıkmaz.
15. Kimse, kimseyi küçümseyecek kadar büyük değildir, bilmelisin. Küçümsediğin her şey için gün gelir, önemsediğin bir bedel ödersin.
16. Birine çamur atmadan önce iyi düşün ve sakın unutma: önce senin ellerin kirlenecek.
17. Başkalarının hayatından ders alın. İnsan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor.

Türkiyenin En İyi En Cesur Sanatçısı Ahmet Kaya... !
14/01/2025

Türkiyenin En İyi En Cesur Sanatçısı Ahmet Kaya... !

Japonya'da Evli Çiftler Neden Ayrı Uyuyor Biliyor Musunuz?Japonlar her ne kadar küçük evlerde yaşasalar da, birçok Japon...
13/01/2025

Japonya'da Evli Çiftler Neden Ayrı Uyuyor Biliyor Musunuz?

Japonlar her ne kadar küçük evlerde yaşasalar da, birçok Japon cift farklı yataklarda ve hatta odalarda uyumaktadır. Peki bunun sebepleri nelerdir?
Japonların gerek özel hayatlarında gerekse iş hayatlarında farklı bir kültürü ve yaşam tarzları vardır.
Hatta Türkiye'de bazı üniversitelerde Japonlar'ın yaşam tarzı üzerine dersler okutulmaktadır. Japon evli çiftlerin ayrı uyuması Türk örf ve adetlerine göre yanlış bir durum gibi görünebilir.
Fakat, sebeplerini okuduğunuz zaman evli çiftlerin ayrı yataklarda hatta ayrı odalarda uyumalarının mantıklı olabileceğini belki siz de düşüneceksiniz. 1- Bebekler anneleriyle birlikte uyurlar.
Japon anneler genellikle çocukları ile birlikte uyurlar ve bu onlar için çok önemli kabul edilir.
Bu nedenle babanın aynı yatağı paylaşmak mı yoksa farklı bir odaya mı gitmek istediğine karar vermesi gerekir. 2- Anne, Babalar farklı saatlerde çalışıyor olabilirler.
Japon çiftlerin ayrı ayrı yatmaya karar vermelerinin en önemli sebebi farklı çalışma saatlerinin olmasıdır. Sabah uyanmak için alarm kurarlar ve eşlerinin zamansız bir saatte uyanarak rahatsız olmasını istemezler.
Uyku kalitesi dolayısıyla yaşam kalitesi için kesintisiz uyku Japonlar için çok önemlidir. 3- Japonlar için ayrı ayrı uyumak mutlu evliliğin anahtarıdır.
Özellikle, ülkemizde ayrı uyumak birçok çift için boşanmanın kapıda olduğunun sinyali gibi görünse de, Japonlar bu konuda bizden çok farklı düşünmektedir. Onlar için uyku uyurken rahatsız edilmemek, horlama sesine maruz kalmamak önemlidir. Tekme, el, kol çarpması gibi durumları yaşamak verimsiz uykuya neden olmaktadır.
Uyurken eşlerinin sağa sola dönmesinden bile rahatsız olurlar uyku kalitelerinin düşeceğine inanırlar.
Aslında Türk evli çiftler de bu durumdan çok rahatsız olurlar ama toplum içerisinde yadırganmamak için birbirlerine yatakta tahammül etmeye kendilerini zorlarlar.
Peki siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Alıntıdır.

Dinini tilkiden öğrenirsen; Tavuk çalmayı sevap Zannedersin!
12/01/2025

Dinini tilkiden öğrenirsen; Tavuk çalmayı sevap Zannedersin!

Amacım zamanı satın almak. Mülk edinmek gibi bir derdim yok. Mülkiyet hırsızlık gibi bir şey. Sevmiyorum işte. Biz kuşak...
12/01/2025

Amacım zamanı satın almak.
Mülk edinmek gibi bir derdim yok.
Mülkiyet hırsızlık gibi bir şey.
Sevmiyorum işte.
Biz kuşak olarak böyleyiz.
Bize sevmeyi, bir şeylere bağlanmayı öğretmediler.
O tarafımız gelişmedi.
Benim tek bir düşüncem var;
çıplak geldim,
çıplak gideceğim…
Ben dünyanın bir parçasıyım, şurayla ve bedenimle sınırlı değilim.
Bir şeyler yanlış gidiyor, birileri acı çekiyor…
Ben de çekiyorum aynı acıyı.
Altıma son model bir araba çekip, güzel bir ev alınca mutlu mu olacağım yani? Hayır olmam.
Aramızda mutlu olanlar varsa zekalarından şüphe ederim, bir de gözlerinden.
Çünkü iyi görmüyorlardır.

Nejat İŞLER

🤍
11/01/2025

🤍

Yılmaz Güney’le birlikte oynadıkları “İnce Cumali” filminin Ağa’sı, kötü adam rolleriyle nam salmış Erol Taş, filmin gal...
10/01/2025

Yılmaz Güney’le birlikte oynadıkları “İnce Cumali” filminin Ağa’sı, kötü adam rolleriyle nam salmış Erol Taş, filmin galası için diğer oyuncularla birlikte Adana’ya gider. Filmi izlerler.

Film bittikten sonra oyuncular sahneye çıkıp konuşma yapıyorlardır.
Sıra Erol Taş’a gelmiştir. Birden ortalık karışır, yer yerinden oynar.

Seyirciler sahnedeki Erol Taş’a şişe, taş, sopa fırlatıp ‘yuh’luyorlardır. Öylesine başarılı oynamıştır ki Ağa suretindeki kötü adam rolünü, atılan taşlar onun ödülü olur.

O unutulmaz konuşmasını şişe ve taş yağmuru dindiğinde yapar Erol Taş. Seyircilere “Atın atın, siz bana taş değil ekmek atıyorsunuz” diyerek meşhur kahkahasını atar ve ışıl ışıl gözlerle seyircisini selamlar.

Bu konuşma üzerine, az önce yuhlayan seyirci bu kez ayakta alkışlar onu. Bu filmdeki başarılı oyunuyla 5. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü alır.

Sakla umutlarını uıkılıp kalma sakın… 🤍🤍
09/01/2025

Sakla umutlarını uıkılıp kalma sakın… 🤍🤍

Aynı bisiklet, aynı yer, aynı adam ve aynı kadın.Sadece 51 yıl arayla. 1967’den 2018’e. 🤍🤍
09/01/2025

Aynı bisiklet, aynı yer, aynı adam ve aynı kadın.
Sadece 51 yıl arayla. 1967’den 2018’e. 🤍🤍

....Herşey tam 50 yıl önce işte bu fotoğrafı çektirmesiyle başladı.... İzmir'de yaşayan kız arkadaşı Hale, ondan bir stü...
08/01/2025

....Herşey tam 50 yıl önce işte bu fotoğrafı çektirmesiyle başladı....

İzmir'de yaşayan kız arkadaşı Hale, ondan bir stüdyo fotoğrafı istemişti. O da bu fotoğrafı çektirmişti. Fotoğrafları aldıktan sonra Bakırköy'deki kahveye geldiğinde Kozalak Zeki'ye (Zeki İrfanoğlu) bu fotoğrafı göstermişti. Kozalak, bu fotoğraflardan birini alıp Tarık'tan habersiz Ses Dergisi'ne giderek artist yarışmasına Tarık adına başvurmuştu. Fakat son başvuru tarihi geçmişti. Başvuru kabul edilmiyordu. Kozalak Zeki, Ses Dergisinin yazı işleri müdürü Erman Şener'i bekledi. Bir süre sonra dergiye gelen Erman Şener'e Tarık'ın bu fotoğrafını göstermek istedi.. Kendisinden ricada bulunduğunda, Erman Şener fotoğrafa bakmadı ve '' kayıtlar kapandı, seneye tekrar gelin '' dedi.. Kozalak Zeki ''sadece bakın, baktıktan sonra isterseniz yine de almayıp geri çevirin '' diye ısrar etti...Tarık'a yarışmadan sonra "Akan" soyadını verecek olan Erman Şener, bu fotoğrafı görünce yutkundu ve bu fotoğraf yarışmaya katılan son fotoğraf oldu. Ve bu tarihi fotoğraf, yarışmada tüm jüri üyelerinden 10 puan alarak 1. oldu...
O yıl henüz 21 yaşında olan Tarık ise, bütün bu olanlardan habersizdi...Tarihler 25 Aralık 1970'i gösteriyordu ve Türk Sinemasının çok sevilecek olan bir efsanesi doğuyordu...
...Mekanın cennet olsun....

04/01/2025

🤍

Adresse

Escher Str. 140
Cologne
50739

Telefon

+4917674928966

Webseite

Benachrichtigungen

Lassen Sie sich von uns eine E-Mail senden und seien Sie der erste der Neuigkeiten und Aktionen von IMC TV Haberler erfährt. Ihre E-Mail-Adresse wird nicht für andere Zwecke verwendet und Sie können sich jederzeit abmelden.

Teilen