Teknolojinin ‘nimetlerinden’ gün geçtikçe daha fazla ‘yararlanırken’ farkında mıyız, her anımız bir şeyleri izlemekle geçiyor. Bilgisayarlardan, evlerdeki kara kutulardan, ceplerimizdeki telefonlardan. İzliyoruz. Peki ne izliyoruz?
Ütopyalarımızın belki de gerçeğe döndüğü o özgür Haziran günlerinde, camlardan fırlatıp atmaya çok yaklaştığımız televizyonlardaki ana haber bültenlerini mi? Ya da o t
elevizyonlarda gençlerin, spor arabayla okul bahçesine geldiği dizileri mi? Yoksa holiganizmden ibaret endüstriyel futbolun duygusuz futbol maçlarını mı? Biz, diyalektiğin toplumsal her biçimi akışkan bir hareket ve değişim olarak görmesine inanıyor ve bu böyle sürmez diyoruz. Haziran direnişinin ‘artık yeter’ dediğini bugün tekrarlıyor, hatırlatıyoruz. Ekranlara sığmayan bir direnişten söz ediyoruz. Peki biz tam olarak kim mi oluyoruz? Biz gücünü sokaktan alan, kadrajına her daim yazılama katan bir ekran hareketiyiz. Grileşen perdelere gelen gökkuşağıyız. Hızlı üret, hızlı tüket ticari sinemasını pembe gözlüklerle izlemeyenlerin seçtiği diğer yoluz. 60’larda vizöre hayattan enstantanelerle ilk kez bakan Fransız Yeni Dalga’nın izlerini takip edenleriz. Hollywood’un hızlı kurgularına karşı Angelopoulos’un plan sekanslarında nehirleri, sokak çocuklarını, akordeonları görmeye, göstermeye çalışanlarız. Sistemin iki saatlik ‘eğlence’ filmine para vermeyen, hayatı beyaz perdeye aktarmaya çalışan, yeni bir sinema alternatifiyiz. Haziran direnişinin bize kattıklarıyla beslenerek yolumuza ekranlardan devam ediyoruz. Bu yolda herkes için her şey oluyoruz. Eskişehir’de Ali İsmail oluyoruz, Lice’de Medeni, Ankara’da Ethem. Mezopotamya’da Ceylan, Uğur, Behzat oluyoruz. Beyoğlu’nda Gaye, Ali Bey oluyoruz. Chicago’da Kara Panterler’iz, Chiapas kırsalında yoksul bir köylü. Tarlabaşı’nda Festus oluyoruz. Roboskî’yi hatırlıyor, katır sırtında bir kez daha ölüyoruz. Muktedirlerin ‘güçlü’ ve ‘etkili’ sinemasının karşısına direnişle çıkıyoruz. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, renkli cama şimdi bir daha bak diyoruz. Ekranlara sığmayan bir direnişten bahsediyoruz.