Atılım Gazetesi Avusturya

Atılım Gazetesi Avusturya Atılım Gazetesi- haberde objektif, yorumda devrimci

12/08/2023

Küresel Güney İttifakı, Dell, HP ve Motorola'nın Viyana'daki merkezleri önünde eylem düzenlendi. Uluslararası tekellerin Filistin halkına yönelik k

https://www.youtube.com/watch?v=8V1ioPYlMSM
12/03/2023

https://www.youtube.com/watch?v=8V1ioPYlMSM

Bîra Kurdistan’da bu ay; Erzincan Depremi, Devrimci Doğu Kültür Ocakları Davası, Kawa örgütü̈ genel sekreteri Hüseyin Aslan ve 15 yoldaşının katledilmesi, Şı...

Fotoğraf sanatçısı Emin Altan'ın yayına hazırladığı, editörlüğünü Cemil Aksu'nun yaptığı Ceylan Yayınları Polen Ekoloji ...
11/20/2023

Fotoğraf sanatçısı Emin Altan'ın yayına hazırladığı, editörlüğünü Cemil Aksu'nun yaptığı Ceylan Yayınları Polen Ekoloji Kitaplığı'ndan çıkan Çernobil kitabı, yaşananları hem fotoğraflar hem de yazılarla ele alıyor, sorguluyor, nükleer felaketin güncelliği konusunda bizi uyarıyor, göreve çağırıyor.

Fotoğraf sanatçısı Emin Altan'ın yayına hazırladığı, editörlüğünü Cemil Aksu'nun yaptığı Ceylan Yayınları Polen Ekoloji Kitaplığı'ndan çıkan Çernobil kitabı, yaşananları hem fotoğraflar hem de yazılarla ele alıyor, sorguluyor, nükleer felaketin güncelliği konusunda...

+++ Fotoausstellung +++In dieser Fotoausstellung werden Fotografien vorgestellt, die die Wunschmotive von politischen Ge...
11/13/2023

+++ Fotoausstellung +++

In dieser Fotoausstellung werden Fotografien vorgestellt, die die Wunschmotive von politischen Gefangenen in der Türkei darstellen. Es ist üblich, dass die Gefangenen Briefe schreiben, in denen sie ihre Ideen und Vorstellungen von Freiheit beschreiben. Auf Basis dieser Briefe stellten die Gruppe Redphotographie und Collectif Vu dann Fotomotive zusammen, welche sie den Gefangenen schickten. Die Post erreichte oft nicht die Gefangenen, da diese immer wieder in andere Gefängnisse verlegt wurden. Dass trotzdem schon nach kurzer Zeit Antworten gekommen waren und dabei wunderbare Bilder und Texte vorgelegt wurden, macht das Besondere dieser Ausstellung aus, die as Ergebnis einer kollektiven Anstrengung ist und unter großen Schwierigkeiten entstand. Der Fotograf Enver Enli wird am Sonntag, den 19.11.2023 um 15.00 Uhr zusätzliche Informationen und Hintergründe erzählen.

Der Eintritt ist kostenlos.

📍 Pernerstorfer Gasse 12, 1100 Wien (Planet10)
🕛 14.00-18.00
🗓️ Sonntag, 19.11.2023

Neva Balkan yazdı | Yılmaz Güney kimi neden korkuttu yine?Yılmaz Güney'in "kabahati", düzenin onu sıkıştırmak istediği "...
09/21/2023

Neva Balkan yazdı | Yılmaz Güney kimi neden korkuttu yine?

Yılmaz Güney'in "kabahati", düzenin onu sıkıştırmak istediği "fakir suçları" çemberini yarıp, siyasi suçlara terfi etmiş olmasındadır. Aştığı ve milyonların da aşmasına yardım ettiği lümpen yaşama dair tüm geriliklerinin anakronik bir şekilde ve alakasızca gözümüze sokulmasının sebebi budur.

Yılmaz Güney'e yönelik itibarsızlaştırma furyası hakkında epeyce söz söylendi. Kimin ne dediğinin serim dökümünü yapmaya gerek duymuyoruz, zira herkesin tartışmaları izlediğini biliyoruz.

Güney, önceleri kadınları döven yoksul ve lümpen bir serseriydi. Sonra devrim fikriyle, devrimcilerle tanıştı ve özeleştirisini hem sözüyle hem de pratiğiyle vererek, örgütlü, gerçek bir devrimci sanatçıya dönüştü.

Güney'e yönelik itibarsızlaştırma saldırısı onun kadın düşmanı veya kabadayılık geçmişine değil, geçirdiği bu dönüşümün kendisinedir. Zira bu ihtimal egemen sınıflar için çok ama çok korkutucudur.

Sömürüle sömürüle bomboş kılınmış yoksullardan "oldukları gibi" olmaları, yani birbirlerinden nefret etmeleri, birbirlerinin şerrinden devletlerine, dinlerine, milletlerine, patronlarına sığınmaları, sınıflarını değil, onları sevmeleri beklenir. Bu sömürücü ve erkek egemen düzen kendini ancak böyle yeniden üretebilir zira.

Güney ise yoksul yığınlara oldukları değil, "olabilecekleri" şeyi, yani yeni insanı, devrimi gösterir. Egemene duyulması beklenen aptallaştırıcı aşkı ve sınıf kardeşlerine beslemesi gereken öfkeyi reddederek namluyu tersine çevirir. Hem hayatıyla hem de anlattıklarıyla milyonlarca yoksul için örgütlü mücadelenin, bu düzen içinse "bozgunculuğun" timsali haline gelir. Burjuvazinin ve itlerinin nefret ettiği işte budur.

Bunlara ek olarak, Yılmaz Güney Kürt halkının sömürgeciliğe karşı özgürlük mücadelesini savunur. İdeolojik düzeyi "Bağımsız Birleşik Kürdistan" formülasyonunu yüksek sesle dillendirecek kadar nettir. Devrimci önderleri canı pahasına saklar. Bugünkü sanatçıların en ilericilerinin bırakalım örgütlü mücadelenin bir neferi olmasını, en basit toplumsal özgürlük taleplerini yarım ağızla bile olsa dillendirmemeyi seçtiği, asgari bir bilinç geliştirmesi beklenen Kürt sanatçıların birçoğunun dahi yaralı parmağa işemekten kaçındığı bu iklimde Güney'in bu netliği ezen ulus egemenlerine nefretten öte bir korku salar. Onların istediği, Farah Zeynep Abdullah gibi modern, alımlı, başarılı, popüler ve her daim egemen sınıf ve ezen ulus düzenine bağlı tiplerin çoğalmasıdır bilakis.

Kadınları dövmeye, mafyacılığa, lümpen yaşama saplanıp kalmış, devrimciliğe ve Kürdün davasına bulaşmamış bir Yılmaz Güney bugün kesinlikle ve kesinlikle bu fiilleri sebebiyle itibarsızlaştırılmaz, tam tersine ne kadar zararsız iyiliği varsa ekran ekran ortaya serilir, hatta "makbul Kürt" olarak itibarı iade bile edilirdi. Onun "kabahati", düzenin onu sıkıştırmak istediği "fakir suçları" çemberini yarıp, siyasi suçlara terfi etmiş olmasındadır. Aştığı ve milyonların da aşmasına yardım ettiği lümpen yaşama dair tüm geriliklerinin anakronik bir şekilde ve alakasızca gözümüze sokulmasının sebebi budur.

Peki, makul düşünelim… 40 sene önce ölüp gitmiş devrimci bir sanatçı bugün neden egemenlere böylesine dert olsun ki? Sanki emekçi semtlerde bir Yılmaz Güney imgesi mi yükseliyor yeniden? Uyuşturucu ve çete batağına sürüklenen gençler birden akın akın devrimciliğe mi kaymaya başladı sanki Güney sayesinde? Acaba devrimciler biraz komplocu davranıyor olabilirler mi?

Burjuvazinin sınıf bilinci çok kuvvetlidir. İşçi sınıfı bugün kısa vadeli çıkarları için bile dövüşemez halde olsa da, onlar en uzun vadeyi hesap eder, etmek zorundadırlar. Çünkü işçi sınıfının tersine, onlar hiçbir zaman kendi-için sınıf olamazlar, yani varlıklarını devamlı işçi sınıfının varlığına borçludurlar. Varlıklarını borçlu oldukları bu sınıfı içermek de her geçen gün daha fazla zorlaştığından, çıkarlarını kollamak için hep daha ileriyi düşünmek, önlemlerini şimdiden almak zorundadırlar.

Eşyanın tabiatı gereği ve sermayenin içsel çelişkilerinin bir sonucu olarak açlığın, işsizliğin, çaresizliğin, çürümenin, umutsuzluğun böylesine arttığı bugünlerde yoksul yığınlara torbacılıktan, mafyacılıktan, tarikatçılıktan, cihatçılıktan, maşalıktan, çantacılıktan, kulluktan başka bir yol olduğunu tekrar hatırlatabilecek Güney gibi simgelerin tahrifi bizim için anlamsız gözükse de, onlar için bu yüzden hayati önemdedir.

Akit paçavrasının lağım ağızlı halk düşmanlarının keyifle "Sırada Mahirler, Denizler var" diye geviş getirmesi de aynı sınıf bilincinin bir tepkisidir. Her ne kadar düşük görürlerse görsünler, yoksul gençliğin devrimcileşme ihtimalinden giderek daha fazla korkmakta, haliyle de, bu uğurda onlara model olabilecek her devrimci yaşamı itibarsızlaştırmayı ertelenemez bir görev olarak addetmektedirler.

EĞRETİ OTLARI: KÜÇÜK BURJUVA AYDINLAR, LİBERAL HAK SAVUNUCULARI VE FEMİNİSTLER
Egemen sınıfların ve onların tetikçilerinin bu saldırıları da, bu saldırılara karşı devrimcilerin açtığı tavizsiz savunma hattı da gayet anlaşılabilir şeylerdir. Eğreti duran, ezilenlerin yanında saf tuttuğunu zannedip, egemenlerin dümenine su taşıyan kimi aydınların, liberal hak savunucularının ve feministlerin bönlüğüdür. O kadar ki, egemen sınıfların en büyük başarısı bu avelleri güdebiliyor olmasıdır.

Bu bönlük, özünde ilerici olan ezilen kimlik siyasetinin devrim fikri ve eylemiyle bir türlü buluşamayıp, küçük burjuva ideolojisinin steril etik sınırları içine hapsolmasından kaynaklanır. Hakları savunulan kesimlerin dar çıkarı "mutlak" olarak alınıp, tüm yalıtılmışlığı içerisinde sonuna kadar götürülürse, o kimliğin düzen içindeki siyaset alanını genişletmek de esas kaygı haline gelir ve düşmanın kimliği-bütünselliği gözden kaçar. Bunun varacağı yer de kullanışlı aptallıktan öte bir şey olmaz, olmamıştır da haliyle…

Buna göre, Yılmaz Güney eski hayatında kadınları dövmüştür, o halde özeleştiri verip vermemesi ve dönüştüğü kişi konuyla ilişkisizdir. Güney'in herhangi bir şekilde itibar kazanması kadın özgürlük mücadelesinin çıkarına olamaz diye düşünülür. Nihayetinde de "Ne 'erkek' sosyalistlerin beton solu, ne İslamcı faşistlerin kirli yolu!" denilerek sonsuz iyi niyetler eşliğinde Güney'i ve devrim fikrini tahkir edenlerin safına (yani İslamcı faşistlerin kirli yoluna) geçilmiş olunur.

Acaba yoksulların "ne olabilecekleri" bu zevatı da mı korkutmaktadır? Bir bakıma evet. Egemenlerin saikleriyle bire bir aynı olmasa da, örgütlü devrimci mücadele fikri bu kesimleri de iliklerine kadar titretmektedir. Onlar alt sınıfların iktidarını değil, sadece mazlumluklarının giderilmesini/hafiflemesini istemektedirler. Karşı-devrim üstün durumda olduğu müddetçe de tüm alt-üst oluş ihtimalleri onları rahatsız edecek, niyetleri ne kadar temiz olursa olsun, düzeni soldan korumaya devam edeceklerdir.

'DEĞMEZ' HASTALIĞI
Ayvanın büyüğünü heybemizde tuttuk. Saldıranların da, savunanların da, hatta kullanışlı aptalların da tutumları anlaşılırdır. Hiçbir biçimde anlaşılamayacak olan ise tüm bu tartışmalara girmekten "değmez", "gerek yok" diyerek kaçınan sosyalistlerin tutum(suzluğ)udur.

Bu sorunun esas kaynağı ideolojik mücadele görevinden kaçmanın alışkanlık haline gelmiş olmasıdır. Evet bazı insanlar "çok gereksizdir" ama tartışmaları on binler, yüzbinler izlemektedir ve sosyalistlerin o insanların bilincini örgütleme sorumluluğu vardır. Hoşumuza gitsin gitmesin, sosyal medya da kendi özgünlüğünde bir mücadele alanıdır. Eğer siz yoksanız, düşmanınız ya da aptallaşmış müttefikiniz vardır.

Bu ideolojik mücadele kaçkınlığı kendi kavramlarıyla düşünememekten, kullanışlı liberal aydın ve feministlerin ideolojik hegemonyasıyla gözün körleşmesinden, kendi fikrine inançsızlıktan, küçük burjuva siyasi "denge" hesapçılığından kaynaklanır.

Bu "değmez hastalığının" panzehiri elbette her zaman olduğu gibi Marksizm-Leninizm'in yüce ideolojisine, proletaryanın evrensel bilincine, diyalektik ve tarihsel materyalizme tam hakimiyettir. Bunlara sahip olan, Yılmaz Güney'e, Deniz'e, Mahir'e, İbo'ya ve tüm devrimci kişi ve önderlere yapılacak saldırıya karşı kimseden hiçbir pusula beklemeden, kendiliğinden harekete geçecek, öyle ki, nesnel çıkarı devrimden yana olan küçük burjuva unsurları da doğru devrimci hatta çekebilecektir.

¡Ibrahim Okçuoğlu es inmortal!
09/19/2023

¡Ibrahim Okçuoğlu es inmortal!

09/18/2023
10 Eylül kutlamalarının Avusturya ayağı Pazar günü VTID derneğinde yapılacak.
09/06/2023

10 Eylül kutlamalarının Avusturya ayağı Pazar günü VTID derneğinde yapılacak.

08/28/2023

Köln'de Cumartesi Anneleri ile dayanışma eylemi düzenlendi. Almanya'nın Köln kentinde Dayanışma'nın Sesi Derneği (Stimmen der Solidaritat), TÜDAY,

Zekiye Dündar yoldaşımızın annesini kaybetmiş olmanın üzüntüsünü yaşıyor, yoldaşımıza, ailesine ve tüm dostlarına sabır ...
08/28/2023

Zekiye Dündar yoldaşımızın annesini kaybetmiş olmanın üzüntüsünü yaşıyor, yoldaşımıza, ailesine ve tüm dostlarına sabır diliyoruz.

08/24/2023

MLKP Avrupa Komitesi: MLKP kurucu üyesi Dr. İbrahim Okçuoğlu yoldaş ölümsüzdür!
24 Ağustos 2023 Perşembe- 11:22
İbrahim Okçuoğlu yoldaşımızı kaybettik
MLKP Avrupa Komitesi’nin Dr. İbrahim Okçuoğlu yoldaş ile ilgili yaptığı açıklamayı aynen yayımlıyoruz:

MLKP kurucu üyesi Dr. İbrahim Okçuoğlu yoldaş ölümsüzdür!

Türkiye ve Kürdistan işçi sınıfı ve emekçi halkları;

Dünya proletaryasının öncü politik örgüt ve partileri;

Kardeşler;

Acımız büyük… Partimiz MLKP, kurucu üyelerinden, 50 küsür yıllık devrimci deney ve birikime sahip bir çınarını, Dr. İbrahim Okçuoğlu yoldaşı kaybetti.

Acımız büyük… Dünya devrimci ve komünist hareketi, M-L bilimine sarsılmaz inançla bağlı, enternasyonal proletaryanın yegane kurtuluşu olan sosyalizmin kararlı bir savunmanı ve savaşçısını kaybetti.

Acımız büyük… Devrim ve sosyalizm davasına adanmış yüzlerce genç ve kadın nitelikli bir öğretmenini kaybetti.

Kardeşler,

Gerçek adı Sadi Ceylan olan, önceleri Selim Tanyeli, partili süreçle birlikte Dr. İbrahim Okçuoğlu müstear adıyla tanınan “Doktor” yoldaşımızı yakalandığı amansız bir hastalık sonucu kaybettik. Dr. İ. Okçuoğlu yoldaş, 10 Şubat 1951 yılında başladığı hayat yolculuğunu 24 Ağustos 2023’te sabah altı sularında, hasta yatağında bile devrimci eğitim maiyetinde konuşmalar yaparak noktaladı. Geride, komünizme yürekten inanma, her koşul altında büyük bir adanmışlıkla örgütlü-partili mücadelede ısrar etme, ML bilimine tutkuyla sarılma, dünya proletaryası ve ezilen halklarının gerçek kurtuluşu sosyalizm bayrağını faşizme, emperyalizme ve her türden gericiliğe karşı yükseklerde tutmanın onurlu mirasını bıraktı.

Kardeşler,

Dr. İbrahim Okçuoğlu yoldaş, 1951 yılında Kırşehir’in Mucur ilçesinin Gümüşkümbet köyünde yoksul bir ailenenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Kısa süre sonra ailesi Ankara’ya taşındı. Yoldaşımız 16 yaşında, göçmen bir işçi olarak Almanya’ya gelen babasının yanına eğitim amaçlı geldi. Her ne kadar 1968 gençlik hareketinde etkilenerek eylemlerde yer alsa da, kendi ifadesiyle “ilk tam bilinçli devrimci eylemini” 21 yaşında Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına verilen idam cezasının durdurulması için başlatılan açlık grevlerinde yer alarak gerçekleştirir. Daha sonrasında Frankfurt ve Berlin’de okuduğu üniversitelerde gençlik hareketinin devrimci bir militanı olarak konumlanır.

70’lerin ikinci yarısı ve 80’li yıllarda parti önceli bir grubun Avrupa’dan sorumlu kadrolarından biri olarak örgütlü faaliyetlerine devam eden Dr. Okçuoğlu yoldaş, partimiz MLKP’nin kuruluş çalışmalarında kurucu üye olarak yer aldı. Parti içerisinde Doktor veya Hoca olarak bilinen yoldaşımız, devrimci yaşamında ML teorinin kavranması konularında düşünsel yoğunlaşma ile önemli üretimler gerçekleştirdi. Teorik çalışma, araştırma-inceleme devrimci çalışmada önem verdiği konular arasında yer aldı. Mütevazi bir yaşam süren Dr. Okçuoğlu yoldaş, partili yaşam tarzını, parti ortamlarında bulunmayı, yoldaş paylaşımlarını çok sevdi, büyük bir onur ve mutluluk duydu. Sert görünümünün altında duygusal yüreğe sahip oldu. Sorumluluk alanlarında hep kendisini ortaya koydu, hiç bir görevi reddetmedi. Gerektiğinde sürekli hareket halinde olurken teorik masa başı çalışma yoldaşı, partinin siyasi ve örgütsel konu ve ihtiyaçlarında bir miktar sınırlandırdı. Ancak bunu devrimci değerlerle beslenerek, soru ve sohbetleri, parti yaşantısının dikkatli bir takipçisi olarak telafi etti.

İbrahim Okçuoğlu yoldaş verdiği siyasi ve teorik eğitimlerle yüzlerce gencin yaşamına dokundu, iyi ve kararlı birer komünist olarak yetişmeleri için uğraş verdi. Yaşadığı Almanya’da komünist hareket ve işçi sınıfı mücadelesinin sorunlarıyla ilişkilendi. Avrupa’nın değişik ülkelerinde yeni kurulan örgüt ve gruplara inşa çalışmaları süreçlerinde ideolojik, teorik katkılar sundu. Parti deneyimlerini onlara kavratmaya çalıştı. Partinin enternasyonal çalışmasının ilk kurucularından olan yoldaşımız, enternasyonal alanda partiden doğru değişik platformlara, birliklere programatik, stratejik boyutlarıyla önemli katkılar sundu. Kanada’dan Rusya’ya, Ekvator’dan Kenya’ya, Yunanistan’dan Hindistan’a bir çok ülkede MLKP’nin enternasyonal temsiliyetini gerçekleştirdi.

Uzun süre Türkiye’de Nazım Hikmet Marksist Bilimler Akademesi’nde eğitimler veren Dr. İbrahim Okçuoğlu yoldaş Türk asıllı komünist bir aydındı. Devrimin ardından bir süre Rojava’ya gitti. Burada bulunduğu süre içerisinde edindiği izlenimleri kitaplaştırdı. Başlarda kendisinde bulunan kimi ulusal etkileri, partiyle birlikte aştı.

Türkiye ve Kürdistan’da onlarca eğitim çalışmasına, panel, seminer ve toplantılara katıldı. Bütün çalışmalarına proleter bir disiplinle yaklaştı. Günü örgütlü ve planlıydı. Kapitalist üretimde artıdeğer sömürüsünün açığa çıkartılması, işçi sınıfının bilinç ve örgütlülük düzeyinin yükseltilmesi için teorik inceleme-araştırma ve üretim yaptı, katkılarda bulundu. Kapitalizm ve işçi sınıfı, sosyalizm mücadelesi ve örgütlenme üzerine onlarca kitap yazdı, yüzlerce makalenin sahibi oldu. Farklı dillerde birçok kitabı Türkçeye çevirdi. İşçi sınıfı, komünist parti ve sosyalizm diyalektiği üzerinde derinleşti. Modern revizyonizm, Troçkizm ve ML aleyhtarı her türlü düşünceyle teorik, ideolojik bir mücadele yürüttü.

Kardeşler,

Biliyoruz, tüm diğer ölümsüzlerimiz gibi Doktor yoldaşımızın boşluğu da asla dolmayacak. Ancak O’na duyduğumuz özlem, kapitalizme karşı sosyalizm mücadelemizde sınıf kininin tüm berraklığıyla öfkeye dönüşecek, düşman kalelerini her daim dövecek. O’nun hayallerini gerçek kılmak için ondan öğrendiğimiz bilgi cephaneliğiyle kavgada soluksuz ve sınırsız olacağız. O’nu ve üretimlerini “umut sizde” dediği genç kadın ve erkeklere, işçi sınıfı ve emekçilere yorulmaksızın taşımaya devam edeceğiz.

Sana söz yoldaş, hayalindeki devrim ve sosyalizme ulaşmak için her daim öğrencin olarak senden öğrenmeye devam edecek, adımlarımızı sıklaştıracak, fedekarlık çıtasını daha da yükseltecek, er ya da geç faşizmin burçlarına, üzerinde “sınırsız, sınıfsız, sömürüsüz bir dünya” yazan kızıl bayrağı çekeceğiz.

İbrahim Okçuoğlu yoldaş ölümsüzdür!

Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!

Devrimin zaferi için, yaşasın partimiz MLKP!



MLKP Avrupa Komitesi

Etiketler: Dr. İbrahim OkçuoğluMLKP Avrupa KomitesiMLKP kurucu üyesi

Viyana'da Suruç şehitleri için yazılama.33'lerin devrimci mirası sınırları aşıyor!
07/20/2023

Viyana'da Suruç şehitleri için yazılama.
33'lerin devrimci mirası sınırları aşıyor!

+++Mitinge Çağrı+++Suruç katliamının 8. yıldönümünde, sessiz kalmayacağımızı göstermek ve Suruç'te ölümsüzleşen 33 Düş Y...
07/16/2023

+++Mitinge Çağrı+++
Suruç katliamının 8. yıldönümünde, sessiz kalmayacağımızı göstermek ve Suruç'te ölümsüzleşen 33 Düş Yolcusunu anmak için için Viyana sokaklarına çıkıyoruz. Sömürgeci Türk devleti Avrupa'nın da desteği ile Rojava devrimine ve Rojava'da yaşayan halklara her gün yeni bir saldırı düzenliyor. Rojava'da yeşeren devrimi boğmak istiyor. Faşizme karşı dayanışma ve kararlılığımızı göstermek bugün daha da önemli. Rojava Devrimi ve Gezi Parkı Direnişi sadece 33 Düş Yolcusu'na ilham vermemişti, aynı zamanda bizlere hala adil ve özgür bir dünya inşa edebileceğimize dair umut da veriyor. Bu umudu büyütmek görevimiz!
20 Temmuz Suruç katliamına ve faşist Türk devleti tarafından her gün işlenen suçların cezasız kalmasına izin vermeyeceğimizi göstermek için birlikte sokaklara çıkalım. 33 Düş Yolcusu'nun devrimci ruhunu taşıyalım ve insanlığa karşı işlenen bu suçları durdurmak için birlikte mücadele edelim!

Tarih: 20 Temmuz Perşembe
Saat: 18.00
Adres: Yppenplatz (U6 Josefstädter Straße)

http://etha52.com/haberdetay/gunes-erzurumluoglu-suruc-katliami-herkes-icin-yeni-bir-tarih-178261"20 Temmuz denildiğinde...
07/11/2023

http://etha52.com/haberdetay/gunes-erzurumluoglu-suruc-katliami-herkes-icin-yeni-bir-tarih-178261

"20 Temmuz denildiğinde gözlerin önüne gelen sayısız görsel var. Benimkine ise gerçekten bir köprü geliyor. Benimle devrim arasında kurulan, Gezi ile Rojava arasına, birleşik devrime kurulan bir köprü. Öyle ki bu köprü bugün sayısız insanı birbirine bağlıyor ve 33'lerin düşlerine sahip çıkıyor. Bu köprü inşa çalışmalarına katılma kararı alan herkes için yeni bir tarih oldu."

20 Temmuz denildiğinde gözlerin önüne gelen sayısız görsel var. Benimkine ise gerçekten bir köprü geliyor. Benimle devrim arasında kurulan, Gezi ile Rojava arasına, birleşik devrime kurulan bir köprü. Öyle ki bu köprü bugün sayısız insanı birbirine bağlıyor ve 33'lerin düşl...

Ivana Hoffmann'ın hikayesi devrim, mücadele ve insanlıkla dolu bir hikaye. Almanya'nın Duisburg kentinde işçi bir ailede...
07/10/2023

Ivana Hoffmann'ın hikayesi devrim, mücadele ve insanlıkla dolu bir hikaye. Almanya'nın Duisburg kentinde işçi bir ailede büyüdü ve içinde yaşadığımız dünyanın ne kadar adaletsiz ve çelişkili olduğunu erken fark etti. Cesareti ve kararlılığı onu devrimci bir yaşama sürükledi. Dünyayı değiştirmeye katkıda bulunmak istiyordu. 2014 yılında özel bir yolculuğa çıkmaya karar verdi. Rojava'daki devrimin bir parçası olmak istedi ve emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı savaşmak için yola çıktı. Gerisi tarihe yazıldı.

"Yoldaşınız, Ivana Hoffmann" Ivana Hoffmann'ın veda mektubundaki son üç kelime. Bizim için Ivana'yı ve bir devrimci olarak inançlarını daha fazla duyurma ve yayma projesinin başlangıcı olan üç kelime. Ivana'nın ilham verici hikayesini sadece yeniden anlatmak istemiyoruz - bunu bir belgesel filmle somutlaştırmak istiyoruz. Elbette tek bir film bunu tek başına yapamaz. Aksine, Ivana Hoffmann'ın eksiksiz gerçekliğini yeni nesillere ve dünyanın ezilenlerine ulaştırmak için yapılan tüm girişimlerin toplamı olacaktır.

Bizler film yapımcıları ve politik aktivistler olarak Ivana Hoffmann hakkında bir film yapmak için güçlerimizi birleştirdik. Bu film bizim için sadece bir proje değil, Ivana'ya ve onu tanıma fırsatı bulamayan nesillere karşı bir sorumluluktur. Böyle bir film ancak kolektif bir işbirliğinin sonucu olabilir. Misyonumuz: Ivana'nın hikayesini anlatmak, onun cesaretini ve örnek uzlaşmazlığını göstermek ve iddia sahibi tüm ilerici kesimleri adaletsizliğe ve baskıya karşı seslerini yükseltmeye teşvik etmek istiyoruz.

Ancak bir film yapmak irademiz dışında görece yüksek bir bütçe gerektiriyor. İşte bu yüzden desteğinize ihtiyacımız var! Senaryomuzu kısıtlayacak devlet fonlarına başvurmayı reddiyoruz ve Ivana'nın hayatına uygun bir film yapmak istiyoruz. Farklı ülkelerden, Ivana'yı tanıyan ve deneyimleyen insanlarla röportajlar yapmayı planlıyoruz.

Bizi destekleyen herkese küçük bir teşekkür olarak:

- Eğer 25 €'dan fazla bağış yaparsanız, size film posteri motifli bir kartpostal göndereceğiz.

Desteğiniz için şimdiden teşekkür ederiz!

Kolektif bir yaşamın ve mücadelenin parçası olan kahramanları, ancak kolektif bir güçle ve elele vererek anlatacağız.

Bu çağrı size.

Devrimci selamlarımızla

WATCH TRAILERfragmanı izle WEB(English below)(Türkçe için aşağı kaydırın)Die Geschichte von Ivana Hoffmann ist eine Geschichte voller Revolution, Kamp…

06/30/2023
06/25/2023

Atılım Avrupa İHA/SİHA saldırılarına karşı uluslararası dayanışma çağrısı yapan People's Bridge, Erdoğan rejiminin seçim sonuçlarına yasl

06/09/2023

başlıyor...

Marx, Antroposen ve Metabolik Yarık

John Bellamy Foster

22 Haziran Perşembe
Saat: 20:00

*Simultane çeviri yapılacaktır
**Zoom linki için DM atın lütfen

05/26/2023

Als Antwort auf die von der Regierung geplante Schulrechts-Novelle mit ihrem Aus für die Freizeitpädagogik, haben in Wien die Beschäftigten der BiM auf ihrer Betriebsversammlung am Mittwoch, 24.5., weitreichende Beschlüsse zu Kampfmaßnahmen gefasst. Schon in den kommenden Wochen ergreifen und organisieren sie gegen diesen existentiellen Angriff Demos, Streiks und weitere Protestmaßnahmen.

Gestern Donnerstag hat sich auf Antrag KOMinterns ebenso die AK Wien auf ihrer Vollversammlung in einer Gemeinsamen Dringlichkeitsresolution gegen die drohende Eliminierung der Freizeitpädagogik ausgesprochen und mit den Freizeitpädagog:innen österreichweit solidarisiert.

Mehr dazu: komintern.at/ak-wien-steht-freizeitpaedagoginnen-bei-kein-aus-fuer-die-freizeitpaedagogik%ef%bf%bc/

Young Struggle gençlik kampı bu yıl 22-29 Temmuz'da Fransa'da gerçekleşecek.Tüm gençleri antifaşist gençlik kampına bekl...
05/17/2023

Young Struggle gençlik kampı bu yıl 22-29 Temmuz'da Fransa'da gerçekleşecek.
Tüm gençleri antifaşist gençlik kampına bekliyoruz!

Hafta içi her gün saat 19.00'da Özgür Ana Haber bülteni yayında
04/07/2023

Hafta içi her gün saat 19.00'da Özgür Ana Haber bülteni yayında

Gerçeğin içinde, kavganında tam ortasında!

Address

Wien, WI

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Atılım Gazetesi Avusturya posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Atılım Gazetesi Avusturya:

Share


Other News & Media Websites in Wien

Show All

You may also like