28/11/2021
Uzun zamandır eski günleri neden özlediğimizi düşünüyorum. Halbuki eskiden yokluk çoktu. Bu kadar lüks yasantilarimiz yoktu derken özlememizin tam da bu sebepten olduğunu anlıyorum. Yokluk vardı ama gösteriş yoktu. Yokluk vardi ama huzur da vardı. Yediğimiz ekmeğin tadı içtiğimiz çayın kıymeti vardı. Zengin azdı, onların yaşantılarını da biz görmezdik haliyle özenmezdik. Kimse kimseyi de özendirmeye çalışmazdi. Kim ne almış haberimiz olmazdı. Görmeyince bir başkasının aldığını almak için de uğraşmazdık. Evimize gelen komşumuz eşyalarımıza bakmaz, kıyafeti eski olan bir çocuğu kimse ayıplamaz, çiçek ekmek için kimse ışıltılı saksı aramazdi. Evde yoğurt, salça, sabun hangi kova varsa ona göçürülürdü. Nede güzel büyür idi o çiçekler. Gösteriş için değil de sevildiği için büyütüldüğünü hissederlerdi sanki.
Eskiden karın doyurmak için çalışılırdı şimdi üst komşu Aysel'in aldığı oturma grubundan almak için. Eskiden kullanılmayacak bir eşya almak israf idi şimdi onda var ben neden almayayım. Eskiden sofrada tek çeşit peynir olurdu şimdi beş çeşit. Tek çeşit olunca adı evde yiyecek bir şey kalmadı olur.
İşte eskiyi özlememizin sebepleri bunlar. Kim ne almış, kim nereye gitmiş, kim ne giymiş, kim ne yemis diye özenmekten sofrada ki tek çeşit peynirin kıymetini bilememekten.
Oysa huzurun o peynir de olduğunu anlamak için gözlerimizi kapatmamız, şükür etmek için ise o peyniri bulamayanların var olduğunu bilmemiz yeter..