Onur Erkmen

Onur Erkmen Türkiye'nin eşsiz doğa güzellikleri, tarihi yerleri, müzeleri, yöresel yemekleri kanalım da 😉

24/08/2024
SELÇUKLU YILDIZI
23/08/2024

SELÇUKLU YILDIZI

11/08/2024

KELİME MÜZESİ PART 1

    teşekkür ederiz
28/04/2024



teşekkür ederiz

İkramı için teşekkür ederiz
28/04/2024

İkramı için teşekkür ederiz

21/04/2024
12/04/2024

26/11/2023

Yerebatan Sarnıcı Müzesi, görkemli İstanbul tarihinin izlerini sürebileceğimiz en önemli kültür varlıklarının başında gelmektedir. Doğu Roma İmparatoru I. Justinianus (527-565) tarafından yaptırılan bu büyük yer altı sarnıcı, suyun içinden yükselen ve sayısız gibi görülen mermer sütunlar sebebiyle halk arasında “Yerebatan Sarayı” olarak isimlendirilmiştir. Latincede “Cisterna Basilica” olarak adlandırılan yapının bulunduğu yerde daha önceleri Stoa Bazilikası bulunduğundan, kimilerince “Bazilika Sarnıcı” olarak da anılmaktadır.

80.000 ton su depolama kapasitesiyle şehrin en büyük kapalı sarnıcı olan ve diğer kapalı sarnıçlardan daha fazla devşirme taşıyıcı elemana sahip olmasıyla dikkat çeken Yerebatan Sarnıcı; yaklaşık 10.000 m2 alanı kaplayan; uzunluğu 140 metre, genişliği 70 metre olan dikdörtgen biçimli devasa bir yapıdır.

Yazılı kaynaklara göre suyollarından ve yağmurdan elde edilen suyu, imparatorların ikamet ettiği Büyük Saray ve çevresindeki yapılara dağıtarak yüzlerce yıl şehrin su ihtiyacını karşılayan Yerebatan Sarnıcı’na, tarihi suyollarından biri olan Hadrianus İsale Hattı’ndan da su sağlanmıştır.

Sarnıcın içerisinde her biri 9 metre yüksekliğinde 336 sütun bulunmaktadır. Birbirine 4.80 metre aralıklarla dikilen bu sütunlar, 28 sütun içeren 12 sıra meydana getirmektedir. Çeşitli mermer cinslerinden yontulmuş sütunların büyük bir kısmı tek parçadan, bir kısmı da iki parçadan oluşmaktadır.

Sütunların başlıkları ise farklı özellikler göstermektedir. Bazıları “Korint” üslubunu yansıtırken bazılarında bezemesiz sade başlıklar öne çıkar. Sarnıçtaki sütunların köşeli veya yivli biçimde olan birkaçı hariç çoğunun silindir biçimli olduğu gözlemlenmektedir.

Sarnıcın tuğladan örülmüş 4.80 metre kalınlığındaki duvarları ve tuğla döşeli zemini, Horasan harcından kalın bir tabakayla sıvanarak su geçmez hale getirilmiştir.

1453 yılında İstanbul’un fethinden sonra Topkapı Sarayı’nın ihtiyaçları için bir müddet daha kullanılan tarihi sarnıcın, bölgede yavaş yavaş konutlaşmanın başlamasıyla halk tarafından kullanıldığı da bilinmektedir.

16. yüzyılın ortalarına kadar Batılılar tarafından “fark edilmeyen” yapı, bu dönemde adeta yeniden “keşfedilir”. 1544-1555 yılları arasında İstanbul’da yaşayan Fransız doğa bilimci ve topografya uzmanı Petrus Gyllius, keşfi gerçekleştiren kişi olarak karşımıza çıkar. Sarnıcın ölçülerine dair ilk tespitleri ortaya koyan kişi olan Gyllius’a göre, Konstantinopolis’in en büyük su mahzeni, 336 ayak uzunluğunda,182 ayak genişliğindedir; çevresi ise 224 Roma adımını buluyordur. Yapının sütunlarını saymayı da ihmal etmeyen Petrus Gyllius, tam 336 sütunu kayda geçirir ve sarnıcın tepesinde birçok kuyu olduğunu araştırmasında not düşer. Gyllius’un, “Kovalarla su çekerler; hatta sarnıç içerisinde kürek çekip kandillerle ışıklandırır ve balık avlarlar. Kuyulardan sarnıç içerisine hava ve ışık sızmakta, balıklar ışığın altında yüzmektedirler,” cümleleri, o vakitler mahalle ahalisinin sarnıçtan “haberdar” olduğunu geleceğe aktarmıştır.

Osmanlı’da, III. Ahmet döneminde mimar Kayserili Mehmet Ağa tarafından ilk kez, II. Abdülhamid döneminde ise ikinci kez onarım gören Yerebatan Sarnıcı, ilerleyen yıllarda da onarımdan geçmeye devam etmiştir. 1955-1960 yıllarında kırılma riski altındaki 9 sütunu kalın bir beton tabakasıyla kaplanarak dondurulmuştur. 1985-1987 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin gerçekleştirdiği kapsamlı onarım ve temizlik çalışmalarında, Yerebatan’ın en önemli simgesi olan Medusa başı kabartmalı bloklar keşfedilmiştir. Sütun kaidesi olarak kullanılan Medusa başlarından yapının batısında konumlanmış olanı ters, doğusundaki ise yatay olarak durmaktadır. Roma heykel sanatının en özel örneklerinden biri olan ve ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaşan Medusa başları, birçok efsaneye de konu olmuştur:

Bir efsaneye göre Medusa, Yunan mitolojisinde yer altı dünyasının dişi canavarı olan üç Gorgon’dan biridir. Bu üç kız kardeşten yılanbaşlı Medusa, kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahiptir.

Başka bir rivayete göre de Medusa; siyah gözleri, uzun saçları ve güzel vücuduyla övünen bir kızdır. Medusa, Zeus’ un oğlu Perseus’u seviyordur. Bu arada Athena da Perseus’u seviyor ve Medusa’yı kıskanıyordur. Bu yüzden Athena, Medusa’nın saçlarını yılana çevirir. Artık Medusa’nın baktığı herkes, taşa dönüşecektir. Daha sonra Perseus, Medusa’nın başını keser ve onun bu gücünden yararlanarak pek çok düşmanını yener.

Restorasyon sonrası 1987 yılında bir gezi platformu düzenlemesiyle İBB tarafından müze olarak ziyarete açılan görkemli yapı, zaman içinde çeşitli ulusal ve uluslararası etkinliklere ev sahipliği yapmıştır.

İstanbul gezi programlarının ayrılmaz bir parçası olan bu gizemli mekânı, bugüne kadar ABD Eski Başkanı Bill Clinton’dan Hollanda Başbakanı Wim Kok’a, İtalyan Eski Dışişleri Bakanı Lamberto Dini’den İsveç eski Başbakanı Göran Persson’a ve Avusturya eski Başbakanı Thomas Klestil’e kadar birçok kişi ziyaret etmiştir.

29/10/2023

29 EKİM CUMHURİYETİMİZİN 100. YIL KUTLAMALARINDA KOMANDO ANDI İNTİKAM YEMİNİ Komandolardan muhteşem gövde gösterisi... İyi seyirler

24/08/2023
05/07/2023

Atatürk Arboretumu, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Hayrettin KAYACIK’ın öncülüğü ile kuruldu. Dr. Kayacık’ın Bahçeköy’de bir arboretum kurma önerisinin olumlu karşılanmasının ardından, Orman Fakültesi ve Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü ortaklaşa bir çalışma içine girdi.

Arboretum projesinin hazırlanma aşamasında, Fransa‘nın Sorbon Üniversitesi Botanik Bahçesi uzmanlarından Camille Guinet‘e başvurulur ve kapsamlı çalışmalar yapılır. Ancak ne yazık ki, bu detaylı çalışmalar, gerekli ödenek sağlanamadığından yarım kalır.

Yol şebekesini ve yollar ile ayrılmış dünya bitkileri projelerini tamamlayabilen Camille Guinet’nin ardından, 1982 yılına kadar altyapı ve dikim çalışmaları devam eder. Projesi başarı ile tamamlanan arboretuma, Atatürk‘ün 100. doğum yılı şerefine “Atatürk Arboretumu” ismi verilir.

1. Arboretum Nedir?
Arboretumlar, en kısa ve öz anlatımla “Canlı Bitki Müzeleri” olarak tanımlanabilir. Arboretumlarda bilimsel araştırma ve gözlem amacıyla kökeni ve yaşları belli olan ağaçlar ve diğer odunsu bitkiler özenle seçilmiş alanlarda yetiştirilip sergilenir.

Atatürk Arboretumu, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi‘nin öğretim üyeleri ile öğrencileri başta olmak üzere, tüm doğaseverlerin inceleme yapabilmesi amacıyla açık bir canlı laboratuar olarak hizmet vermektir. Buna ek olarak, Orman Bakanlığı’na bağlı kuruluşlar ve konuyla ilgili bilim adamları burada doğa ile ilgili gözlemler yapabilmektedir.
2. Atatürk Arboretumu Nerede?
Türkiye’deki iki arboretumdan biri olan Atatürk Arboretumu, İstanbul‘un Sarıyer ilçesi sınırları içindedir. İstanbul‘un en önemli yeşil alanlarından olan Belgrad Ormanı’nın güneydoğusunda, 296 hektar büyüklüğünde bir orman parçası üzerinde konumlanır.

Yeryüzündeki diğer arboretum ve botanik bahçeleri ile tohum ve fidan temini konusunda iş birliği içerisinde olan Arboretum Yönetimi, doğayı ve yeşili sevenlerin mutlaka görmesi gereken başlıca yerlerden biridir.

3. Arboretum’da Görülecek Neler Var?
Arboretumda, böcek ve yaban hayvanları koleksiyonu, memeli ve kuş koleksiyonu bulunmaktadır. Koleksiyon, temel olarak Zooloji, Yaban Hayatı ve Yaban Hayvanları Bilgisi derslerinde, uygulamalı eğitimi desteklenmesi için kullanılır.

Arboretum, aynı zamanda 1916 yılında Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılan Türkiye’nin ilk fidanlığına da ev sahipliği yapıyor.

Dünyanın kuzeyinden, güneyine; batısından, doğusuna kadar 1500’den fazla bitki türünü burada görmek mümkün. Yüzlerce bitki türünün dışında, arboretumda kuğuların, su kaplumbağalarının yüzdüğü 3 gölet bulunuyor.

4. Arboretum Kaç Saatte Gezilir?
Atatürk Arboretumu‘nu gezmek için en az 3-4 saat ayırmanızı öneriyoruz. Gönlünüzce gezmek ve çevredeki bitkileri gözlemlemek ortalama bu kadar zaman alacaktır. Ancak arboretumun içinde herhangi bir yeme-içme hizmeti bulunmadığını da göz ardı etmeyin.
Bu duruma karşı çantanızda atıştırmalık bir şeyler olması sizin için iyi olacaktır. Ayrıca seyahat planlaması yaparken, arboretumda piknik yapmanın yasak olduğunu da unutmayınız!

5. Atatürk Arboretumu’nda Düğün Fotoğrafı
Atatürk Arboretumu, özellikle nişan-düğün fotoğrafı çekmek isteyenlerin sıklıkla tercih ettiği bir yer. Profesyonel ekipmanlarla video ve fotoğraf çekimi yapmak için elbette bir ücret ödemek gerekiyor.

Atatürk Arboretumu’nda düğün fotoğrafı için çekim ücreti 400 Türk Lirası + KDV olarak belirlenmiş. Film ve reklam, katalog ve dergi, nişan ve düğün gibi çekimler için değişebilen ücret tarifelerini İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün internet sayfasındaki Arboretum ile ilgili duyurular sayfasından kontrol edebilirsiniz.

Atatürk Arboretumu Giriş Ücreti 2023
Atatürk Arboretumu giriş ücreti 2023 yılında yetişkinler için 20 Türk Lirası’dır. Öğrenciler için indirimli bilet fiyatı ise 7,5 TL’dir. Bu fiyatlar hafta sonları geçerli olup, hafta içi ücretleri ise yetişkinler için 7,5 TL iken öğrenciler için 2,5 TL’dir.

Atatürk Arboretumu Ziyaret Saatleri 2023
Atatürk Arboretumu ziyaret saatleri sabah 8:30 ile akşam 17:00 arasındadır. Hafta sonu Cumartesi ve Pazar günleri de gezebilirsiniz. Haftada bir gün olmak üzere, Pazartesi günleri kapalıdır.

Ziyaret saatleri yazın ve kışın aynıdır. Arboretum her yılın ilk günü (1 Ocak) ve dini bayramların birinci günleri resmi tatil nedeniyle ziyarete kapalıdır.
Atatürk Arboretumu’na Nasıl Gidilir?
Atatürk Arboretumu‘na toplu ulaşım vasıtalarıyla gitmek mümkün. Arboretum, İstanbul’un Avrupa Yakasında ve ulaşması çok zor olmayan bir yerde konumlanıyor. Eğer otobüs ile gitmek isterseniz; 42T, 42M, 153, 42 HM, 59RK hatlarını tercih edebilirsiniz.

Özel aracınız ile gidecekseniz Maslak-Sarıyer istikametini takip ettikten sonra Orman İçi Bahçeköy Kilyos Yolu’na sapmanız gerekiyor. Navigasyon kullananlar için arboretumun adresi; Kemer Mahallesi, Bahçeköy, Sarıyer.

Bu bilgilerin haricinde merak ettiğiniz bir şeyler varsa, arboretum yönetimine bizzat danışmak için 0 212 226 19 29 telefon numarasından halkla ilişkiler bölümüne ulaşabilirsiniz.

05/07/2023

Atatürk Arboretumu, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Hayrettin KAYACIK’ın öncülüğü ile kuruldu. Dr. Kayacık’ın Bahçeköy’de bir arboretum kurma önerisinin olumlu karşılanmasının ardından, Orman Fakültesi ve Bahçeköy Orman İşletme Müdürlüğü ortaklaşa bir çalışma içine girdi.

Arboretum projesinin hazırlanma aşamasında, Fransa‘nın Sorbon Üniversitesi Botanik Bahçesi uzmanlarından Camille Guinet‘e başvurulur ve kapsamlı çalışmalar yapılır. Ancak ne yazık ki, bu detaylı çalışmalar, gerekli ödenek sağlanamadığından yarım kalır.

Yol şebekesini ve yollar ile ayrılmış dünya bitkileri projelerini tamamlayabilen Camille Guinet’nin ardından, 1982 yılına kadar altyapı ve dikim çalışmaları devam eder. Projesi başarı ile tamamlanan arboretuma, Atatürk‘ün 100. doğum yılı şerefine “Atatürk Arboretumu” ismi verilir.

1. Arboretum Nedir?
Arboretumlar, en kısa ve öz anlatımla “Canlı Bitki Müzeleri” olarak tanımlanabilir. Arboretumlarda bilimsel araştırma ve gözlem amacıyla kökeni ve yaşları belli olan ağaçlar ve diğer odunsu bitkiler özenle seçilmiş alanlarda yetiştirilip sergilenir.

Atatürk Arboretumu, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi‘nin öğretim üyeleri ile öğrencileri başta olmak üzere, tüm doğaseverlerin inceleme yapabilmesi amacıyla açık bir canlı laboratuar olarak hizmet vermektir. Buna ek olarak, Orman Bakanlığı’na bağlı kuruluşlar ve konuyla ilgili bilim adamları burada doğa ile ilgili gözlemler yapabilmektedir.
2. Atatürk Arboretumu Nerede?
Türkiye’deki iki arboretumdan biri olan Atatürk Arboretumu, İstanbul‘un Sarıyer ilçesi sınırları içindedir. İstanbul‘un en önemli yeşil alanlarından olan Belgrad Ormanı’nın güneydoğusunda, 296 hektar büyüklüğünde bir orman parçası üzerinde konumlanır.

Yeryüzündeki diğer arboretum ve botanik bahçeleri ile tohum ve fidan temini konusunda iş birliği içerisinde olan Arboretum Yönetimi, doğayı ve yeşili sevenlerin mutlaka görmesi gereken başlıca yerlerden biridir.

3. Arboretum’da Görülecek Neler Var?
Arboretumda, böcek ve yaban hayvanları koleksiyonu, memeli ve kuş koleksiyonu bulunmaktadır. Koleksiyon, temel olarak Zooloji, Yaban Hayatı ve Yaban Hayvanları Bilgisi derslerinde, uygulamalı eğitimi desteklenmesi için kullanılır.

Arboretum, aynı zamanda 1916 yılında Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılan Türkiye’nin ilk fidanlığına da ev sahipliği yapıyor.

Dünyanın kuzeyinden, güneyine; batısından, doğusuna kadar 1500’den fazla bitki türünü burada görmek mümkün. Yüzlerce bitki türünün dışında, arboretumda kuğuların, su kaplumbağalarının yüzdüğü 3 gölet bulunuyor.

4. Arboretum Kaç Saatte Gezilir?
Atatürk Arboretumu‘nu gezmek için en az 3-4 saat ayırmanızı öneriyoruz. Gönlünüzce gezmek ve çevredeki bitkileri gözlemlemek ortalama bu kadar zaman alacaktır. Ancak arboretumun içinde herhangi bir yeme-içme hizmeti bulunmadığını da göz ardı etmeyin.
Bu duruma karşı çantanızda atıştırmalık bir şeyler olması sizin için iyi olacaktır. Ayrıca seyahat planlaması yaparken, arboretumda piknik yapmanın yasak olduğunu da unutmayınız!

5. Atatürk Arboretumu’nda Düğün Fotoğrafı
Atatürk Arboretumu, özellikle nişan-düğün fotoğrafı çekmek isteyenlerin sıklıkla tercih ettiği bir yer. Profesyonel ekipmanlarla video ve fotoğraf çekimi yapmak için elbette bir ücret ödemek gerekiyor.

Atatürk Arboretumu’nda düğün fotoğrafı için çekim ücreti 400 Türk Lirası + KDV olarak belirlenmiş. Film ve reklam, katalog ve dergi, nişan ve düğün gibi çekimler için değişebilen ücret tarifelerini İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü’nün internet sayfasındaki Arboretum ile ilgili duyurular sayfasından kontrol edebilirsiniz.

Atatürk Arboretumu Giriş Ücreti 2023
Atatürk Arboretumu giriş ücreti 2023 yılında yetişkinler için 20 Türk Lirası’dır. Öğrenciler için indirimli bilet fiyatı ise 7,5 TL’dir. Bu fiyatlar hafta sonları geçerli olup, hafta içi ücretleri ise yetişkinler için 7,5 TL iken öğrenciler için 2,5 TL’dir.

Atatürk Arboretumu Ziyaret Saatleri 2023
Atatürk Arboretumu ziyaret saatleri sabah 8:30 ile akşam 17:00 arasındadır. Hafta sonu Cumartesi ve Pazar günleri de gezebilirsiniz. Haftada bir gün olmak üzere, Pazartesi günleri kapalıdır.

Ziyaret saatleri yazın ve kışın aynıdır. Arboretum her yılın ilk günü (1 Ocak) ve dini bayramların birinci günleri resmi tatil nedeniyle ziyarete kapalıdır.
Atatürk Arboretumu’na Nasıl Gidilir?
Atatürk Arboretumu‘na toplu ulaşım vasıtalarıyla gitmek mümkün. Arboretum, İstanbul’un Avrupa Yakasında ve ulaşması çok zor olmayan bir yerde konumlanıyor. Eğer otobüs ile gitmek isterseniz; 42T, 42M, 153, 42 HM, 59RK hatlarını tercih edebilirsiniz.

Özel aracınız ile gidecekseniz Maslak-Sarıyer istikametini takip ettikten sonra Orman İçi Bahçeköy Kilyos Yolu’na sapmanız gerekiyor. Navigasyon kullananlar için arboretumun adresi; Kemer Mahallesi, Bahçeköy, Sarıyer.

Bu bilgilerin haricinde merak ettiğiniz bir şeyler varsa, arboretum yönetimine bizzat danışmak için 0 212 226 19 29 telefon numarasından halkla ilişkiler bölümüne ulaşabilirsiniz.

30/04/2023

Topkapı Sarayı, İstanbul’un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmed tarafından 1460-1478 yılları arasında yaptırılmış olup takip eden padişahların yaptırdıkları ilave yapılarla günümüzdeki hâlini almıştır. Zeytinlik olarak adlandırılan Sarayburnu’nda bahçe düzenlemeleri ve köşklerle başlayan inşaat, Sûr-ı Sultânî (Kal‘a-i Sultânî) adı verilen surlarla devam etmiştir. Saraya uzun yıllar Beyazıt’taki eski saraydan dolayı Sarây-ı Cedîd-i Âmire denilmiş, ardından Toplu Kapı denilen köşkün isminden dolayı Top Kapısı Sarayı adı kullanılmaya başlanmıştır. Zaman içerisinde ilavelerin yapıldığı saray, 19. yüzyıl ortalarına kadar yaşam ve yönetim merkezi olmaya devam etmiştir. 1840’lara gelindiğinde, mevcut sarayın 19. yüzyıl devlet protokolü gereklerini karşılamakta yetersiz kalması sonucu 1843-1856 yılları arasında Dolmabahçe Sarayı inşa edilmiş ve bir süre sonra hanedan için yaşam ve yönetim merkezi tamamen Dolmabahçe Sarayı’na taşınmıştır.

Topkapı Sarayı, İstanbul’un en eski tarihî bölgelerinden birinde yer alır. Marmara Denizi, İstanbul Boğazı ve Haliç arasında kalan tarihî İstanbul Yarımadası’nda bulunan saray, İstanbul’un ikonik yapılarından biridir. Sarayburnu’nda bulunan Doğu Roma akropolü üzerindeki 700.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş olan Topkapı Sarayı, 31. Osmanlı padişahı Sultan Abdülmecid’e kadar yaklaşık dört yüz yıl süreyle imparatorluğun idare, eğitim ve sanat merkezi; padişahların da ikametgâhı olmuştur. 19. yüzyılın ortalarından itibaren hanedanın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile terk edilen Topkapı Sarayı, tarihî önemini ve değerini korumuştur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, 3 Nisan 1924 tarihinde müze hâline getirilen Topkapı Sarayı, Cumhuriyet’in ilk müzesi olma özelliğini taşır. Bugün Gülhane Parkı hariç olmak üzere yaklaşık 350.000 metrekarelik bir alan kaplayan Topkapı Sarayı; yapıları, mimarisi, koleksiyonları ve yaklaşık 300.000 arşiv belgesi ile dünyanın en büyük müze-saraylarından biridir.

Topkapı Sarayı’nın teşkilât açısından dört bölümden meydana geldiği söylenebilir: Hizmet ve koruma alanı (Bîrun), idarî merkez (Dîvân-ı Hümâyun), eğitim alanı (Enderûn) ve padişahların özel yaşam alanı (Harem). Sarayın, Bizans dönemi şehir surlarına dayanan surları üzerinde ana giriş kapısı niteliğindeki Bâb-ı Hümâyun’la birlikte Demir Kapısı ve Otluk Kapısı adı verilen üç büyük kapısı ve beş adet hizmet kapısı (koltuk kapısı) vardır. Birinci kapı olan Bâb-ı Hümâyun, iki katlı bir köşk kapısı olup üstündeki kitâbede Ali b. Yahyâ es-Sûfî imzası bulunur. İkinci kapı Bâbüsselâm, üçüncü kapı ise Bâbüssaâde’dir. Saray yapıları birbirine geçişli dört avlu ve çevresindeki mimari yapılardan oluşmaktadır. Etrafı bahçeler ve meydanlarla çevrili olan saray yapıları içerisinde Alay Meydanı olarak da anılan ilk avluda Aya İrini Kilisesi, Darphane, Fırın, Hastane, Odun Ambarı ve Hasırcılar Ocağı yapıları bulunuyordu.

Sarayın ikinci avlusu, devlet yönetiminin gerçekleştiği mekânların yer aldığı Divan Meydanı, bir diğer adıyla Adalet Meydanı’dır. Tarih boyunca pek çok törene sahne olan bu avluda divan toplantılarının yapıldığı Divan-ı Hümâyûn (Kubbealtı) ve yanında Divan-ı Hümâyûn Hazinesi yer alır. Bu avluda ayrıca Divan yapısının arkasında Adalet Kulesi, Kubbealtı’nın yanında ise Harem Dairesi girişi, Zülüflü Baltacılar Koğuşu ve Has Ahırlar bulunur.
Sarayın üçüncü avlusuna Enderûn Avlusu da denilmektedir. Bu bölümde büyüklü küçüklü odalar, padişaha ait Arz Odası, Doğancılar Koğuşu (Şahinciler), Seferliler Ocağı, Kilerli Koğuşu, Enderûn Hazinesi ve Has Oda (Mukaddes Emanetler Dairesi), ayrıca Saray Okulu’na ait yapılar yer almaktadır. Üçüncü avluda yer alan Enderûn’da Bâbüssaâde’den içeri girince sağ ve sol tarafta odalıların koğuşları, sağdan devam edince sağ üst tarafta Fâtih Köşkü ismiyle bilinen hazine kısmı vardı. Sol üst köşede Harem bölümüne yaslanan dört kubbeli taş yapı Has Oda idi. Burası, Yavuz Sultan Selim döneminde kutsal emanetlerin getirilmesinden sonra daha ziyade Hırka-i Saâdet Dairesi ismiyle anılmıştır.

Son avlu olan dördüncü avluda da padişaha ait köşkler ve asma bahçeleri yer alır. Bu bölümde Osmanlı klasik köşk mimarisinin en seçkin örnekleri olan Bağdat ve Revan Köşkleri ile İftariye Kameriyesi bulunur. XVIII. yüzyılda inşa edildiği düşünülen Sofa Köşkü ise Lâle Bahçesi duvarına dayalı bir yapı olup Kara Mustafa Paşa Köşkü olarak da bilinir. Bu ahşap köşkün içinde ve duvarlarının üst kısmında meşhur Osmanlı şairi Hâkânî Mehmed Bey’in beyitleri yazılıdır. Sarayın ana kısmı içinde yer alan köşkte nadiren elçi ve devlet adamları da kabul edilmiştir. Köşkün sağında, set üstünde Taş Kule adıyla anılan oda, bir dönem sarayın eczanesi olarak kullanılmıştır. Dördüncü avlunun alt kısmında ise saraya ait son yapılar olan Mecidiye Köşkü ve Esvab Odası görülür.

27/03/2023

Doğa ve Refleks -

11/03/2023

Pompeipolis Antik Kenti - Kastamonu

Taşköprü İlçesi merkezinde bulunan antik kent M.Ö. 64 yılında Romalılar tarafından Paphlagonia (Paflagonya) Eyalet Merkezi olarak kurulmuştur. Kapalı höyük durumundaki antik yerleşimden çıkan mimari parçaların bir bölümü Taşköprü İlçesinde, arkeolojik kazılarda çıkan eserler ve mozaikler Kastamonu Arkeoloji Müzesinde görülebilmektedir. Kaynakça: Kastamonu İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü. Kastamonu Rehberi. (2015)

Uzmanlar ve arkeologlar tarafından Efes Antik Kenti ve Gaziantep Zeugma’nın bir benzeri olarak nitelendirilen Pompeiopolis Antik Kenti’nde kazı çalışmaları halen devam etmektedir. Yapılan çalışmalarda Roma dönemine kadar inilmiş ve en eski tarihi kalıntılara ulaşılmıştır.

Pompeiopolis , Taşköprü'nün kuzeyinde, Kastamonu'nun 45 km. kuzeyinde yer almaktadır. Zımbıllı tepesi, iki tepeden daha yüksek olanı akropol olarak kullanılmış ve iki tepenin etrafındaki düz alan Pompeiopolis'in yerleşim alanını oluşturmaktadır. Pompeiopolis'in sınırları kuzeyde Küre dağının güney yamaçlarına güneyde Ilgaz dağının kuzey tarafına, doğuda Halys ırmağına ve Osmancık civarına ve son olarak batıda aynı zamanda Amosttris'inde sınırı olan Pınarbaşı vadisine kadar uzanmaktadır.
Pompeiopolis M.Ö. 65/64 yıllarında Pompeius tarafından Amnias vadisinin doğu-batı yolu geçişi üzerinde Bithynia-Pontus'un iki vilayetinde bir şehir eyaleti olarak kurulmuştur.

Kentin adı, Pompeus'dan türetilmiş olan Pompeiopolis olarak adlandırılmış ve bu isim, "Pompeius'un Şehri" anlamına gelmektedir.
Bölge M.Ö 6-5 yıllarında Paphlagonia'nın son kralı olan Deiotanos Philadephos'un ölümünden sonra Galatio'nun Roma eyaletine bağlanmıştır. Bu dönemde, Pompeiopolis bir Roma şehri olarak gelişmiştir. Diğer yandan, Paphlagania'nın Eparkhies'indeki şehirler birlik kurmuşlar ve Pompeiopolis'i de toplanma yeri olarak seçmişlerdir. Büyük olasılıkla bu dönemde toplanma yeri olmasına bağlı olarak, Pompeiopolis Antoninus Pius'tan Gallienus'a kadar Paphlagonia'nın başkenti olmuştur.

Kent, M.S. 2.yüzyılın ikinci yarısında, Claudius Sevenis tarafından yönetilmiştir.Pompeiopolis Marcus Aurelius ve Lucius Verus döneminde kısa bir süre için Sebaste olarak anılmıştır. Paphlagonia'nın Başkenti Sebaste'ye ait basılan sikkeler sadece bu iki imparator döneminde görülmektedir.

Pompeiopolis, M.S. 6.yüzyılın ortalarında bir piskoposluk merkezi olarak önem kazanmıştır. Antik kent ve civarında herhangi bir kalıntı yoktur. Kastamonu müzesi tarafından yapılan arkeolojik kazılarda çok sayıda çok iyi durumda mozaik döşemeler ortaya çıkmıştır. Taşköprü'ye adını veren köprü de bir Roma dönemi eseri olup, 150 m. uzunluğunda ve beş gözlüdür. Taşköprünün yakın çevresinde, birkaç kaya mezaru bulunmaktadır. Ayrıca bir çok türbe, höyük ve Amnias vadisinde Pompeiopolis'in köylerine ait olduğu sanılan eski kalıntılar bulunmaktadır. Kasabanın kuzeybatısında, Bademci Köyü'nün yakınında ön yüzü sütunsuz, 2 aslan kabartmalı bir kaya mezarı bulunmaktadır. Kara Dere Vadisinde de, Kalekapı denilen kaya mezarı vardır. Ön yüzü kabartma işlemeli, 2 sütunludur. Kabartmalarda aslan, boğa, kartal tasvirleri bulunmaktadır. Mezarın İÖ.7.yüzyıl, kabarmaların ise İÖ.4.yüzyıl yapıtı olduğu sanılmaktadır

30/01/2023

Mahmutbey Camii
İlin kuzeybatısında, kente 18 kilometre uzaklıkta Daday ilçemiz yolu üzerindeki Kasaba Köyü’nde yer alır.

1366 yılında Candaroğulları Beyliği hükümdarı Emir Mahmut Bey tarafından Cuma Camii olarak yaptırılmıştır. Dış duvarları moloz taştan yapılan caminin içi tamamen ahşap olup yalnızca mihrap kısmında alçı kullanılmıştır.

Caminin ahşap çatısı bindirme tekniğinde yapılmış ve hiç metal çivi ve herhangi bir aksam kullanılmamasıyla Türkiye’deki ender örneklerden biridir.

Caminin göz alıcı ve en önemli öğelerinden biri de Ankaralı Nakkaş Mahmut oğlu Abdullah tarafından yapılan kapısıdır. Türkiye’de çok az örneği bulunan bu kapının orijinali güvenlik nedeniyle Kastamonu Etnografya Müzesi Liva Paşa Konağında bulunurken, orijinali yerine Kastamonu'nun en eski ahşap oymacılık ustalarından Hikmet DEĞİRMENCİOĞLU tarafından yapılan benzeri yerleştirilmiştir.

Cami içindeki tüm ahşap yüzeyler kökboyasıyla kalem işi süslenmiş ve tüm bu süslemeler hala orijinal haliyle durmaktadır.

UNESCO Dünya Miras Merkezince 15 Nisan’da yapılan değerlendirme sonucunda Kasaba Köyü Mahmutbey Camii Dünya Mirası Geçici Listesi'ne girmeye hak kazanmıştır.

07/01/2023

Sultan II. Mahmud 1826’da Yeniçeri Ocağı’nı kaldırıp Asakir-i Mansure-i Muhammediye isimli yeni bir ordu kurarak Osmanlı odusunu yeniden yapılandırmış, ancak bu ordu Osmanlı İmparatorluğu’nun geniş sınırlarını korumakta yetersiz kalmıştır. Bu durumda tarıma dayalı Osmanlı ekonomisini de sekteye uğratmadan güvenliğin sağlanabilmesi için düzenli orduya destek olacak, yarı zamanlı bir askeri teşkilat tasarlanmıştır. Böylece 1834 yılında Redif Birlikleri oluşturulmuştur.

Kent müzesine ev sahipliği yapan bina, 1890’lı yıllarda Redif Taburu Binası olarak inşâ edilmiştir. 1912’den sonra Osmanlı ordusunun yeniden yapılanması nedeniyle Redif Birlikleri kaldırılınca, Redif Taburu binası uzun bir süre daha askerlik hizmetleri için kullanılıp sonrasında Sağlık Bakanlığı Dispanseri'ne dönüştürülmüştür. Dispanser kapandıktan sonra bina 2007 yılında Taşköprü Belediyesi’ne devredilmiş ve restore edilip 2017 yılında Kent Müzesi olarak açılmıştır.

06/01/2023

Think you know the facts and trends from 2022? Play the game to unlock your score and see how you compare to other creators across the globe.

21/12/2022

15/12/2022

09/12/2022

04/09/2022

03.09.2022 TARİHİNDE OLUŞAN SEL BASKINLARI VE DOLU YAĞIŞI SONUCUNDA BİR ÇOK MADDİ HASAR OLUŞMUŞTUR. ALLAH'A ŞÜKÜR CAN KAYBIMIZ YOKTUR.

Address

Kastamonu

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Onur Erkmen posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to Onur Erkmen:

Videos

Share

Category


Other Video Creators in Kastamonu

Show All