80'LERİN ŞARKILARI

80'LERİN ŞARKILARI Ağırlıklı 80'lerin şarkıları olmak üzere, biraz 60'lar, biraz 70'ler ve biraz da 90'lar.. 80'LERİN ŞARKILARI VE DİĞER NOSTALJİK PAYLAŞIMLAR

"Don't Stop 'Til You Get Enough", Michael Jackson'ın 10 Ağustos 1979'da yayınlanan 5'nci stüdyo albümü Off the Wall'dan ...
06/01/2025

"Don't Stop 'Til You Get Enough", Michael Jackson'ın 10 Ağustos 1979'da yayınlanan 5'nci stüdyo albümü Off the Wall'dan çıkan ilk teklisidir. Single, 10 Temmuz 1979'da Epic Records tarafından satışa sunulmuştur. İçinde Jackson'ın en belirgin ses örneklerini barındıran şarkı, Jackson kardeşlerin çalgılardaki katkılarını ve Quincy Jones'un düzenlemelerini içermektedir. Şarkıda, Jackson'ın küçük erkek kardeşi Randy Jackson perküsyonda görev almıştır, küçük kız kardeşi Janet Jackson ise, demo sürümde perküsyonlara eşlik etmiştir. Şarkı, yayınlanmasından kısa süre sonra ABD'de 1 numaraya kadar yükselerek Michael Jackson'ın ikinci 1 numara şarkısı olmuştur. Bu şarkı ona "En İyi R&B Vokal" dalında ilk Grammy ödülünü kazandırmıştır. Keyifli dinlemeler.

“Don't Stop 'Til You Get Enough" by Michael JacksonListen to Michael Jackson: https://MichaelJackson.lnk.to/_listenYD"Don't Stop 'Til You Get Enough" was the...

06/01/2025

Eserleriyle pop müziğine farklı bir soluk getiren, 'Popun Kralı' Michael Jackson, objektife böyle yansımış... 🖤📷

Bugün 87 yaşına basan İtalya'nın yaşayan efsanesi Adriano Celentano'dan, insanın dinledikçe dinleyesi gelen keyifli parç...
06/01/2025

Bugün 87 yaşına basan İtalya'nın yaşayan efsanesi Adriano Celentano'dan, insanın dinledikçe dinleyesi gelen keyifli parçası "I want to know" sıradaki paylaşımımız oluyor. Sanatçının 1976'da yayınlanan 16'ncı stüdyo albümü Svalutation'da yer alan esere, Celentano'nun hafif sitemkar sesinin yanında kadın vokaller de apayrı bir hava katmıştır. Keyifli dinlemeler..

All rights reserved "Clan Celentano" #1979

06/01/2025

Doğum günün kutlu olsun Adriano Celentano! (87)
Happy Birthday Adriano Celentano! (87) 🎂🎈🎁

"Don't You (Forget About Me)", İskoç müzik grubu Simple Minds'a ait synthpop ve new wave tarzında; 4 'Platin Plak', 2 'A...
06/01/2025

"Don't You (Forget About Me)", İskoç müzik grubu Simple Minds'a ait synthpop ve new wave tarzında; 4 'Platin Plak', 2 'Altın Plak' ve 1 'Gümüş Plak' sahibi harika bir parçadır. Eser ayrıca 1985 yapımı "Kahvaltı kulübü" (The Breakfast Club) adlı gençlik-komedi filminin de soundtrack'idir.. Keyifli dinlemeler.

REMASTERED IN HD! Listen to more Simple Minds: https://SimpleMinds.lnk.to/Essentials 40: The Best of 1979 – 2019 is out now featuring all the hits from acros...

06/01/2025

80'lerin kült gençlik filmlerinden "Kahvaltı Kulübü"nün girişinde çalan "Don't You (Forget About Me)" parçalarıyla hafızalarımıza kazanan, İskoç new wave grubu Simple Minds'a ait, İngiliz müzik dergisi Smash Hits'de yayınlanan 1983 yılından bir foto.. 📷 (Yukarıda soldan sağa) Charlie Burchill, Jim Kerr, Derek Forbes. (Altta soldan sağa) Mel Gaynor, Mick McNeill. (Smash Hits / 24 Kasım-7 Aralık 1983 / No: 24)

İtalyan şarkıcı Sabrina'nın 24 Eylül 1987'de yayınlanan 'Altın Plak' sahibi ilk stüdyo albümü Sabrina'dan çıkan, 29 Mayı...
06/01/2025

İtalyan şarkıcı Sabrina'nın 24 Eylül 1987'de yayınlanan 'Altın Plak' sahibi ilk stüdyo albümü Sabrina'dan çıkan, 29 Mayıs 1987 tarihli 3 'Altın Plak' sahibi üçüncü teklisi "Boys" sizlerle. Keyifli dinlemeler..

SABRINA "BOYS"

06/01/2025

80'LERİN İKONİK İSİMLERİNDEN, SABRINA
Sabrina Debora Salerno ya da sahne adıyla sadece Sabrina, İtalyan şarkıcı, model, oyuncu ve televizyon sunucusudur.
Kariyeri boyunca dünya çapında 20 milyondan fazla plak sattı ve üçü bir numara olmak üzere on uluslararası hit çıkardı. Uluslararası alanda daha çok, Fransa ve İsviçre'de listelerde zirveye çıkan ve Birleşik Krallık'ta 3 numaraya kadar yükselen 1987 tarihli 45'liği "Boys (Summertime Love)" ile tanınır. Şarkıya, Sabrina'nın seksi imajını ortaya koyan ve çok konuşulan müzik videosu eşlik etti. Diğer popüler parçaları arasında "All of Me (Boy Oh Boy)", "My Chico", "Like a Yo-Yo" ve "Gr**go" sayılabilir..

05/01/2025

OT dergisinde yayınlanan, Burak Aksak'ın yaptığı bir Ferdi Tayfur röportajı..

BİR GÜN EVDEN ÇIKIP GİTTİ, BİR DAHA DA GERİ GELMEDİ
1946 yılında Adana'da doğdum. Babam, seslendirme sanatçısı Ferdi Tayfur'a hayran olduğu için onun adını almışım. Benden önce abime koymuşlar bu ismi, abim ölünce ben doğmuşum ve bana da aynı ismi vermişler. Çocukluğumda ele avuca sığmazmışım. Babam Beyköylü Cumali, Adana'da çok saygı gören, hatırı sayılır bir adammış. Benim için "Oğlumu paşa yapacağım, ceketimi satar gene okuturum.” dermiş. Bir gün evden çıkıp gitti, bir daha da geri gelmedi. Ben 6 yaşındayken bir kavgada öldürüldü. Annem ve kardeşlerimle yalnız kaldık. Bir şekilde hayata tutunmalıydık. Annem, babam öldükten sonra çok mücadele etti. Tekrar evlendi, babalığımızın yanında bile babam için ağlayıp dururdu. Çiftçilik de yaptım, tarlada da çalıştım, kazma da dövdüm, pamuk da topladım. Hiç oyuncağım olmadı. Dükkanın birinde üç tekerlekli bir bisiklet vardı; gelin gibi duruyordu vitrinde. Nasıl istiyordum o bisikleti Allah'ım... Komşunun eski bir bisikleti vardı, kırık dökük. Freni bile yoktu. O bisikleti aldı annem bana. Durmak istediğim zaman, ayağımı lastiğe dayar öyle dururdum.

VURDUM SAZIN GÖĞSÜNE Çocukluğumda en büyük hayalim komedyen olmaktı. Yönetmen olmayı da çok isterdim ama şarkıcı olmayı hiç istemedim. ”Bir şarkı söyle” dedikleri zaman utancımdan yerin dibine giriyordum. Çocukken arkadaşlarla İstanbul'a kaçmıştık, artist olma hayalimiz vardı. Sonra o arkadaşlar figüranlığa başladılar. Ben ise "Figüran olmam” dedim, "Başrolde oynayacağım” dedim. Yalnızca bir defa, o da arkadaşlarımın ısrarıyla figüranlık yaptım... Adana Radyosu'nda ses müsabakası vardı. 15 lira denkleştirip katıldım. İkinci oldum. Sesimle oynayabiliyordum, taklit yeteneğim vardı. Usül bilmiyordum, müzik eğitimi de almamıştım. Askerde bandocuydum. Epey dikkat çektim ve bando bölüğünün şarkıcısı oldum. Bir başçavuş bana bağlama çalmayı öğretti. Sonra vurdum sazın göğsüne... Bir asker arkadaşın verdiği kartla Sayan Plak'a gittim. Randevu verdiler, "Şu gün şu saate gel” dediler. Ama ben randevu verdikleri günü unuttum. Sonraki gidişimde "Oğlum nerdesin?” dediler. İlk kayıtlarım pek tutmadı. Bestelerim pek iyi değildi herhalde. Giderek umutsuzluğa kapılıyordum. O dönem Orhan Gencebay, Arif Sağ gibi sanatçılar vardı. Bir türlü kendime yer bulamıyordum. Sonra “Kır Çiçekleri”ni yapınca o biraz tutuldu. Fırtına kopmadı belki ama rüzgar esmeye başladı. 74'e savaş varken "Bana Gerçekleri Söyle”yi yaptım. Bir tarafta savaş var, bir tarafta ise Ferdi Tayfur çalıyorlar... O zaman kendi kendime dedim ki "Ben bu işi tutturdum” İlk kazandığım parayla bir Vosvos aldım, Adana'da abimle birlikte bir kıraathane açtım...

SİNEMA AŞKTI BENDE "Çeşme” şarkısından sonra sinemaya başladım. Şarkılar çok sükse yapınca filmleri çekiliyordu o dönem. Hulki Saner yapmıştı sinema teklifini. İzmirli bir işletmeci söylemiş, "Böyle böyle bir çocuk var, bu çocuğa mutlaka film yapın” demiş. Kim bu çocuk? Ferdi Tayfur. Bildiğimiz seslendirme sanatçısı Ferdi Tayfur değil ama, yeni bir çocuk. Doğrusu atmaca gibi bekliyordum o teklifi. Çünkü sinema aşktı bende. Yıllarca hem oynadım, hem de yönettim. Filmlerim çok tuttu. Bugün filmleri üç yüz kopyayla iki milyona ulaşanlar övünüyorlar ya; bizim filmlerimiz on küsur kopyayla beş milyon gişe yapardı. Yokluk içinde yaptık filmlerimizi. Çok küçük ekiplerle çok büyük işler başarıyorduk. On kişiyle çekerdik filmi. Mesela " Derbeder” filmi. Çöl sahnesinde kameranın aküsünü ben taşımıştım. Setçilere yardım ediyordum. Çünkü sinemaya aşıktım. Aşk varsa samimi davranır ve bir şeyler başarırsın. Sen kasarsan o kasarsa hiçbir şey çıkmaz ortaya. Bir de o dönem yokluğun verdiği bir heyecan vardı içimizde. Şimdi her şey bol ama heyecan yok. Günümüz filmleri ve dizileri ilgimi çekmiyor. İzlemeyi bırak, bir yıl sonra devam et, hiçbir şey değişmez. Dizi seyrediyorsun, devamlı bağırıp çağırıyorlar. Oyunculuk bağırmak çağırmak değildir. Bu işin torpili olmaz, iyi oyuncuysan bir gün seni keşfederler. Sadece tanınmak için bir aracıya ihtiyaç duyarsın.

BEN KARACAOĞLAN'SAM ORHAN GENCEBAY FUZULİ insanlar sinemaya gidiyor, para verip, film izleyip ağlıyorlar. Kardeşim insan para verip üstüne ağlar mı? Sinemanın böyle büyülü bir tarafı var işte. İçini boşaltıyor inşan, karanlıkta gözyaşı dökebiliyor, gülerek girdiği salondan ağlayarak çıkabiliyor. Yıllar önce Adana'da bir plak dükkanım vardı. Necdet abi diye sinemacı bir abimiz vardı. O zamanlar sinemalar çok iş yapmazdı. Seks filmleri revaçtaydı. Bir gün baktım ki içeriye giren çıkan çok. Necdet abi, dedim, "İşler açılmış gibi” Yok ya, dedi, "Senin filmin fragmanı oynuyor.” Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses, Sezen Aksu; hepsi benden sonra film çektiler. Benden önce bir tek Orhan Gencebay vardı. Onun rakibi yoktu, ben geldim onu da dirilttim. Orhan abi benden dört sene önceydi. Karşısına çıkmak zor işti. Ben çıkınca dediler ki "Bir genç var, ortalığı kasıp kavuruyor.” Minibüsçüler bile Orhancılar, Ferdiciler diye ayrılmaya başladı. Birimizi dinleyen diğerimizi dinlemezdi. Benim Orhan Gencebay'a göre halka daha yakın bir tarafım var. Ben Karacaoğlan'sam Orhan abi daha çok Fuzûli, Bâki gibi. Müslüm Gürses'le çocukken tanışmıştık. Babasını tanırdım, "Antepli Mehmet” derlerdi, birlikte kağıt oynardık. Müslüm motosiklete binmeyi çok severdi. Ünlü olduktan sonra da daha çok görüşür olduk. Medya bizi birbirimize düşürmeye çalıştı ama biz tınlamadık. Yemekli bir toplantı yapılacaktı, biraz rahatsızdım, dışarı çıktım kahve içmek için. Müslüm kalabalığın ortasında oturuyor, Orhan abi ise kameralara konuşuyordu. Biri gelip "Abi sizi bir araya getirsek, bir fotoğraf çeksek” gibi şeyler söyledi. Ben de ona "Nasıl yapacaksın, hadi yap bakalım” dedim. Sonra yalan haber yaptılar. Müslüm Gürses ve Orhan Gencebay'la yan yana gelmek istemediğimi yazdılar. Oysa o sıra herkes başka bir şeyle ilgileniyordu. Bir araya gelmemiz en az yarım saati bulurdu. Müslüm'le, Orhan abiyle niye fotoğraf çektirmeyeyim? Neden günümüz filmlerinde şimdiki şarkılar değil de bizim şarkılarımız kullanılıyor? Çünkü ne söz bıraktık, ne de melodi. Hepsini kullandık. O kadar çok şey yaptık ki. Şimdi ne yapsalar bizimkilere benziyor. Bir de halkı tanımak lazım.”HaIk budur” demek lazım. Halk sosyete değil ki. Halkı yönlendirmeye çalışsalar da, halk yemez. En sonunda "Sen ne bilirsin” der.

NİHAYETİNDE İNSANIZ 1979 senesinde sahneye çıktığımda, ağaçlar, gazinonun duvarları insan doluydu. Orada birkaç kişi jilet attı kendine. "Ben buraya kan görmeye gelmedim, bir daha olursa sahneye çıkmam” dedim. “Eğlenmeye geliyoruz, Kerbela mı burası!” Ondan sonra da konserlerimde kendisini jiletleyen kimseyi görmedim... Bazıları "Niye kaçıyorsunuz?” diyor. Dışarı çıkamıyoruz ki. Çünkü rahatsız oluyoruz. Annen seni beş sefer öpse sıkılırsın. Yeter anne dersin. Biz diyemiyoruz. Her gittiğimiz yerde defalarca öpülüyoruz. Nihayetinde insanız, bir süre sonra sıkıntı basıyor tabii.

YÜZÜ GÜLEN KAÇ Kişi VAR ARAMIZDA? 70'Ii yılları özlüyorum. Arabamı benzin istasyonuna iterek götürdüğüm günleri özlüyorum. Şimdiyse elli liralık benzin almaya utanıyorsun. Geçmişte on beş liraya depoyu dolduruyorduk. Mazotu I .25'e mal ediyorsun 4.5'a satıyorsun. Bu kadar da olur mu? Bazen düşünüyorum da; iyi ki petrolümüz yok, olsaydı ülkeyi bile almışlardı elimizden. Eskiden iyiler kazanırdı; çünkü iyilerin etrafında hep iyiler vardı. Şimdi kötülerin kazanmasının sebebi de etrafındakilerin kötü olması. Kötülük destek görüyor çünkü. Samimiyetsizlik her alanda. İnsanların yüzlerine bir bakın, yüzü gülen kaç kişi var aramızda? Bu mutsuzluğun sebebi ekonomi. Gökte Allah, yerde para. Gazetecilerin bile çıkarları için neler yaptıklarını görmüyor musunuz? Sanatçısın sen, işine gücüne bak. Herkesin düşüncesi "Acaba şöyle yapsam, şunu kapar mıyım?” olmuş. Yalakalık üzerinden para kazanılıyor. Para kirlidir, gerçekte de kirlidir. Çünkü sana gelene kadar binlerce insanın elinden geçer.

KOMŞU KOMŞUDAN ŞÜPHELENİYOR Politikaya bulaşmıyorum. Yabancı ülkelerde parti başkanları televizyonlarda tartışabiliyor. Bizde ise birbirlerine devamlı hakaret ediyorlar. Böyle gelmiş böyle gider. Hükümet değişince her şey değişiyor; yargı değişiyor, polis değişiyor. Herkes birbirinden şüphe ediyor. Komşu komşudan şüpheleniyor. Kuşaklar değişecek de, demokrasi yerleşecek. Bir de "Demokrasi var” diyorlar. Ne demokrasisi? Demokraside kimse kimsenin işine karışmaz. Ekonomi bazıları için iyi gidiyor. Birkaç bin kişi için. Çözüm süreci diye bir şey var; nedir, ne değildir kimse bilmiyor. Tamam çözelim de, neyi çözeceğiz. Doğudaki insanlar da haklı. Bu devlet, doğuyu sürgün yeri yapmış. "Seni sürdürürüm!” diye bir cümle var. İşte ben bunlara dayanamam. Eğer Özal, zamanında fark edip, köylerin elektriğini, suyunu karşılasaydı, eksikleri giderip fabrikalar kurdursaydı, bu böyle olmazdı. Bunu söyleyince de bize vatan haini diyorlar. "Hadi Gel Köyümüze Geri Dönelim”de tam da bunu anlattım. Köyler boşaldı, Fadime evlenecek, evleneceği kimse yok. Eğer okumuş biri olsaydım Kızıl komünist diye asarlardı beni.

ÇOK İHANET GÖRDÜM Bir insana baktığın zaman onda ışık var mı yok mu anlarsın. Ben ışığı olan bir çocuktum. Oturmamda mı, kalkmamda mı, hiç konuşmayıp hep dinlememde mi bilmiyorum ama, beni gören herkes "Bu çocukta bir şeyler var” diyordu. 8 yaşında şekercide çalışıyordum. Hamalla birlikte gidip geliyorduk. Bir gün bana dedi ki: "Sen burada ne yazdığını biliyor musun?” Yok, dedim. "Adana yazıyor” dedi. Eskiden plakaların üzerinde şehrin adı yazardı. O kaldı aklımda. Sonra okumayı öğrenmeye çalıştım. Öyle öyle öğrenip mahalledeki çocuklara ders vermeye başladım. Ben sanatçı olmasaydım da yapacak bir şeyler bulurdum Hırsızlık, namussuzluk yapmayıp, emeğimle çalışarak bir şekilde hayatımı kazanırdım. İnsanlar kendi kaderini kendileri çizer. Tanrı kullarının kaderleriyle pek uğraşmaz. O kadar büyük günahlar işliyorlar ki; ve suçu kendilerinde aramayıp, kaderde vardı diyorlar. Bir dayanak aradıkları için kadere sarılıyor, "Allah yaptı” diyerek Allah'a iftira atıyorlar. Sinsileri hiç sevmem, ama sinsiler her zaman galip gelir. Bir boşluğunu bulur ve yakanıza yapışırlar. Karşılık beklemeyen insanları çok severim. Bazı insanlar vardır ki her şeyden karşılık beklerler. Bugüne kadar çok ihanet gördüm. Hayatta basit insanlar var ve onlar en sonunda mutlaka mağlup olacaklar. Çünkü ne ekersen onu biçersin. Gerçek arkadaş insanın yastığıdır, başını koyduğun yastık. En hassas düşünceleri, bütün muhasebeni yalansız dolansız orada yaparsın.

AŞK İNSANI SAĞIR VE KÖR EDER Hayatım boyunca büyüklerimden nasihat duymadım. Ama bir gecede iki ayrı mekanda, iki ayrı adam bir konuda öğüt verdiler bana. "Sakın âşık olma” dediler. İkisini de tanımıyordum. Ben yine de âşık oldum. Aşk insanı sağır ve kör eder. Aşk insanın kendisine acı çektirecek insanı sevmesidir. Aşk dediğimiz şey, ertesi gün onun aynı noktaya geleceğini düşünmelidir. Ben oraya gidiyorum, o da buraya gelecek” demektir aşk. Her şeye âşık olunur mu? Birini seviyorsun ve hep görmek istiyorsun. Bir yere gidiyorsun ve onun geleceğini hissediyorsun. Aşk budur. Derinden hissetmektir. Yuva kurduğun zaman ne yaparsın? En güvendiğin insan eşindir. Servetini ona teslim edersin. Çünkü her şeyin o, başka kimsen yok. Herkesle selamlaşırsın sonra biter, ama eşin devamlı birlikte olduğun bir insan. Şimdiyse evlilik sözleşmesi yapıyorlar, "Hangimiz birbirimizden bıkarsak, ayrılırız” diyorlar. Bir yuva kurayım, çoluk çocuğum olsun, dallanıp budaklanayım demek yok.

AKILLI İNSAN İÇİN KAYGILANMAM Ben babama sarılamadım, kokusunu içime çekemedim. Baba sevgisinin ne olduğunu bilemedim. Oğlum Taha'yla iyi vakit geçiriyoruz. Okula gidiyor. yüzüyor, futbol oynuyor, piyano öğreniyor. Namusuyla iş yapsın, dürüst olsun yeter. Bir de sen çocuğunu istediğin kadar yönlendir, o seçtiği şeyi yapar. Yaptığı şeylerin birinde başarılı olur, diğer yaptıkları da hobi olarak kalır. Çocuğumun geleceği için kaygılanmıyorum. Akıllı insan için kaygılanmam. Bu dünyada akıllı olan insanlar yaşar. Taha akıllı bir çocuk. Bir yolunu bulur ve yaşar.

HAYAT HEM ÇOK KISA, HEM DE ÇOK UZUN Gençlere şunu söylemek isterim. Hayat hem çok kısa, hem de çok uzun. Yaptıkları işlerde sabırlı olsunlar. Umutları hiçbir zaman kırılmasın. Devamlı umut etsinler ve yüksek düşünsünler. Ama yüksek düşünürken kendilerini yüksekte görmesinler. Her zaman alçak gönüllü olsunlar. Annem hep "Dua et Allah sana Eyüp Peygamberin sabrını versin” derdi. Ben sabrımla bu günlere geldim. Gençler dürüst olsunlar. Dürüstlük insanı yücelten bir erdemdir. Dürüstlük, en umutsuz anında bile seni mükafatlandırır. Kendine inanmaksa başarıyı getirir. Umut, her şeyin bittiği yerde başlar. Eğer gelecek diye bir şey varsa umut etmek lazım. Her şey gelecekte gizlidir. Yarın kilitli bir kasadır. Sabahleyin açılır, içinden ne çıkacağı belli olmaz. Ama bugünden her şeye hazırlıklı olacaksın. (OT / Temmuz 2015 / Sayı: 29)

12 yıl önce bugün 4 Ocak 2013'te kaybettiğimiz Şenay Yüzbaşıoğlu'nun, 70'lere damgasını vuran, buram buram felsefe kokan...
04/01/2025

12 yıl önce bugün 4 Ocak 2013'te kaybettiğimiz Şenay Yüzbaşıoğlu'nun, 70'lere damgasını vuran, buram buram felsefe kokan mükemmel parçası "Hayat bayram olsa" sizlerle. 🖤

Su dunyadaki en mutluMutluluk verendirSu dunyadaki sevilen kisiSevmeyi bilendirSu dunyadaki en guclu kisiGuclukten gelendirSu dunyadaki en soylu kisiInsafa g...

04/01/2025

Şenay Yüzbaşıoğlu 🖤
Ölümünün 12'nci yıldönümünde;
sevgi, saygı, özlem ve rahmetle..
(19 Ocak 1947- 4 Ocak 2013)

ABD'li kadın müzik grubu The Bangles'in, 2 Ocak 1986'da yayınlanan, 9 'Platin Plak' sahibi 2'nci stüdyo albümü Different...
04/01/2025

ABD'li kadın müzik grubu The Bangles'in, 2 Ocak 1986'da yayınlanan, 9 'Platin Plak' sahibi 2'nci stüdyo albümü Different Light'dan çıkan, 1 Eylül 1986 tarihli; 1 'Platin Plak', 2 'Altın Plak' ve 1 'Gümüş Plak' sahibi, 3'ncü teklisi "Walk Like an Egyptian" sizlerle. Keyifli dinlemeler.

Official Video for "Walk Like an Egyptian” by The Bangles​Listen to The Bangles: https://TheBangles.lnk.to/listenYD​Watch more videos by The Bangles: https:/...

04/01/2025

80'LERİN İKONİK KADIN GRUPLARINDAN: THE BANGLES
80’li yılların en ünlü kadın gruplarından olan “The Bangles” ilk olarak 1981 yılında "Supersonic Bangs" adıyla kuruldu ve sonrasında adını The Bangles olarak değiştirdi. Susaanna Hoff’s önderliğinde dört kadından oluşan bir grup olarak dikkat çeken The Bangles, 80’li yıllardaki diğer çok tanınan bir grup olan Bananarama ile karşılaştırılıyordu. İlk liste başarılarını "Manic Monday" şarkısı ile yakalayan grup "Different Light" albümü ile tanınırlığını arttırdı.
Grubun en beğenilen şarkıları olarak; "Walk Like An Egyptian", "Manic Monday", "Eternal Flame", "In Your Room", "Hazzy Shade of Winter" ve "If She Knew What She Wants" sayılabilir.
Grubun klasik kadrosu, kurucu üyeler Susanna Hoffs (gitar ve vokal), Vicki Peterson (gitar ve vokal), Debbi Peterson (davul ve vokal) ve Michael Steele'den (bas ve vokal) oluşuyordu. Not: Fotoğraf, 9 -22 Nisan 1986 (No:8) tarihli Smash Hits dergisinden alınmıştır.

04/01/2025

Sene 1986.. Bir çift gösterişli ve son derece pahalı taşınabilir Kompakt Disk oynatıcı: Soldaki Sony Discman D50 Mark III ve sağdaki Panasonic SLX P7. (Smash Hits / 9 -22 Nisan 1986 / No:8)

İngiliz New wave grubu Duran Duran'ın 10 Mayıs 1982'de yayınlanan, '7 Platin Plak' sahibi 2'nci stüdyo albümü Rio'da yer...
04/01/2025

İngiliz New wave grubu Duran Duran'ın 10 Mayıs 1982'de yayınlanan, '7 Platin Plak' sahibi 2'nci stüdyo albümü Rio'da yer alan, romantik parçası "Save A Prayer" sıradaki paylaşımımız oluyor. 9 Ağustos 1982'de albümden çıkan 2'nci tekli olan eser, İngiltere'de 'Gümüş Plak' sertifikası kazanmıştır. Keyifli dinlemeler..

The official Duran Duran video for 'Save a Prayer' from 1982's RIO album. Directed by Russell Mulcahy.Stream Duran Duran's greatest hits here ▶ https://duran...

04/01/2025

1982 yılından bir 'John Taylor' posteri..
(Smash Hits / 18-31 Mart 1982 / Sayı: 6)

İngiliz pop yıldızı Kim Wilde'ın 29 Haziran 1981'de yayınlanan, 3 'Altın Plak' sahibi, ilk stüdyo albümü Kim Wilde'dan ç...
04/01/2025

İngiliz pop yıldızı Kim Wilde'ın 29 Haziran 1981'de yayınlanan, 3 'Altın Plak' sahibi, ilk stüdyo albümü Kim Wilde'dan çıkan, 26 Ocak 1981 tarihli ilk teklisi "Kids in America" sıradaki paylaşımımız oluyor.
Büyük ölçüde Orchestral Maneuvers in the Dark (OMD) ve Gary Numan'ın synth-pop tarzından ilham alan şarkı, UK Singles Chart'ta iki numaraya ulaşmış ve iki hafta boyunca Finlandiya ve Güney Afrika'da bir numara olmuştur. Ayrıca bir çok Avrupa listesinde ve Avustralya'da ilk 10'da yer almıştır. Birleşik Krallık, Güney Afrika, Avustralya ve İsveç'te 'Altın Plak' kazanmıştır. Dünya çapında üç milyonun üzerinde kopya satan single, Kim Wilde'ın en bilinen hitlerinden biridir. Keyifli seyirler..

Kim Wilde (born Kim Smith; 18 November 1960) is an English pop singer, author, DJ and television presenter. She first saw success in 1981 with her debut sing...

04/01/2025

1982 yılından bir 'Kim Wilde' posteri..
(Smash Hits / 18-31 Mart 1982 / Sayı: 6)

Address

Istanbul

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when 80'LERİN ŞARKILARI posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Contact The Business

Send a message to 80'LERİN ŞARKILARI:

Videos

Share