Yar Yayınları

18/12/2024

Çekirge, 1917 Ekim Devrimi’nde, Moskova’da, barikatlarda can veren Aleksey Kusnetsov’un gerçek öyküsüdür.
Yoksulluk, sefalet içinde büyüyen bir kuşağın temsilcisidir Alyoşa. Sirkte gördüğü bir sihirbazın değneğine sahip olmayı hayal eder, hayatındaki tüm zorlukları bununla yok etmeyi... Ne var ki, Alyoşa çocukluğun hayal dünyasına erken yaşta veda eder, okulu bırakmak zorunda kalır, çalışmaya başlar, sömürülür, dayak yer, Birinci Dünya Savaşında cepheye gider, yaralanır, Moskova’ya döndüğünde kız kardeşiyle birlikte devrime katılır.
Bu biyografik roman, kendisi de kardeşi Alyoşa gibi bir kahraman olan ve yıllar sonra N**ilere karşı verilen Büyük Vatanseverlik Savaşında da görev yaparak madalyalar kazanan Yelena Kuznetsova’nın verdiği bilgilere dayanılarak yazılmıştır.

18/12/2024

Sri Lanka Ordusu, Kasım 2008'de ateşkesi bozarak Tamil bölgesine kara, deniz ve hava kuvvetlerini kullanarak ağır bir saldırı başlattı. ABD gözetiminde, Çin tarafından modern silahlarla donatılan Sri Lanka ordusu ABD, AB, Rusya, Çin, Hindistan ve BM'in ortak mutabakatı sonucu Tamil Elam Kurtuluş Kaplanlarını (LTTE)'nı askeri olarak ezme kararı aldı. Fiili bir devleti yöneten; deniz, hava ve özel kuvvetlere sahip dünyadaki sayılı gerilla hareketlerinden biri olan Tamil Kaplanları süreci algılamaktaki hatalarını çok ağır bir bedelle ödediler.

Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları (LTTE) "Tamil halkı özgürlük ve adalet istediği zaman aldığı karşılığı hiçbir zaman unutmayacak! Son savaşçımıza kadar savaşacağız! Asla teslim olmayacağız!" açıklamasına bağlı kalarak Liderleri Prabakaran dahil olmak üzere sonuna kadar savaştılar.

Bu kitap Tamil fiili devletinin işleyen kurumları, bu devleti yöneten TEKK'nın perspektifleri, Sri Lanka'da Tamil Ulusunun yaşadığı baskı ve katliamların tarihini ve askeri yenilgi sonrası değerlendirmeleri ile "bedeli kanla ödenmiş dersler" sunmaktadır.

17/12/2024

Bu Kitabın ana yapısını güney Kolombiya'daki ormanlık alanda gerilla komutanlarıyla uluslararası bir heyetin yaptığı söyleşi oluşturmaktadır.

17/12/2024

Adys Cupull öğretmen ve gazeteci, Froilan Gonzalez ise hukukçudur.

Bu Kübalı çift, on yıldan fazla bir süre, Komutan Ernesto Che Guevara’nın yaşamıyla ilgili araştırmalar yaptı.

Bu çalışmalar sırasında, Che’nin ayak izlerini takip ederek Bolivya ormanlarına gittiler, Latin Amerika ve Avrupa ülkelerini ziyaret ettiler. Amaçları, Che’nin hayatına günbegün ışık tutmak ve en önemli yönlerini yeniden yaşatmaktı.

16/12/2024

Albüm, Ernesto Che Guevara’nın çocukluğundan Bolivya’ya dek çekilen fotoğraflarından oluşmaktadır.

16/12/2024

15/12/2024

Hiroşima’nın Kızı, sadece romanın kahramanı Sumiko’nun değil, kör karanlıkta mücadele eden Japon devrimcilerin ve bir halkın işgale, aşağılanmaya direnmesi ve hayata tutunmasının öyküsüdür.
Bombanın atıldığı gün başlayan roman, 1950’lerin ortalarına kadar geliyor. ABD’nin gözünü kırpmadan işlediği korkunç insanlık suçunun kurbanlarından olan Sumiko’yu takip ederken, bu planlı vahşetin ardından yaşananlara, Amerikalıların yaralıları tedavi etmek yerine silahlarının etkilerini incelemelerine şahit oluyoruz.
Japon asıllı Sovyet yazarı Roman Kim’in bu eseri, ülkemizde nispeten az bilinen Japon devrimcilerinin ve halkının Amerikan işgaline karşı verdiği mücadeleyi anlatıyor. Atom bombasından sağ kurtulan Sumiko, bitmez tükenmez enerjisiyle Ryukiçi, entelektüel bir ailenin kızı olan Mariko, Nazım Hikmet’e olan sevgisinden kendine Najima Hikomatsu takma adını seçen şair Yasaku, karate öğretmeni “Okinava’lı Teyze” ve arkadaşları, Japonya’da Amerikan üslerinin kurulması ve yayılmasına karşı, Kore’de ABD’nin kışkırttığı savaşa karşı örgütleniyor, “Başka Hiroşimalar olmasın!” sloganıyla işgalcilere ve yerli işbirlikçilerine karşı direniyorlar.

15/12/2024

Politik Yazılar, Ernesto Che Guevara'nın, 1960'dan 1965'e kadar olan politik ve uluslararası ilişkiler konularındaki makaleleri ve konuşmalarını bir araya getiriyor. Küba Devriminin zaferinin ardından kendisine Ekonomi Bakanı görevi verilen Che Guevara, bu yazıları aracılığıyla Küba Devriminin ideolojisi, Latin Amerika devrimi, gençlik, Küba’nın diğer sosyalist ülkelerle olan ilişkileri, onlara dair gözlem ve eleştirileri, sosyalist planlama, bürokratizm tehlikesi, Marksist-Leninist parti, Cezayir ve Vietnam ile devrimci dayanışma gibi konulara değinirken, New York’ta toplanan Birleşmiş Milletler 19. Genel Kurulu’nda ve Cenevre’de toplanan Dünya Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nda Küba Temsilcisi olarak yaptığı ünlü konuşmalar da eserde yer alıyor.

14/12/2024

Dinle Yankee, Küba Devrimi’nin sosyal ve ekonomik reformlara girişmesi üzerine çıkarları sarsılan Amerikan tekellerinin Amerikan Hükümeti’ni Küba’ya çıkartma yapmaya zorladıkları sırada yazılmıştır.

Prof. Wright Mills, devrimin zafere ulaşmasından bir yıl sonra Küba’ya giderek devrim liderleriyle ve Küba’lılarla uzun görüşmelerde bulunmuş, gerçekleri yerinde izlemiş ve bunları Dinle Yankee adlı eserinde ortaya koymuştur.

Kitap, Küba devrimcilerinin kaleminden Yankee’ye yazılmış mektuplar şeklindedir. Bu mektuplarda Küba’nın tarihçesi, sosyal ve ekonomik durumu, devrimin nedenleri, devrimcilerin neler yapmak istedikleri ve hangi tehlikelerle karşı karşıya bulundukları anlatıldıktan sonra, Amerika’nın Küba karşısındaki tutumu ele alınmakta ve Amerikan Ulusu, Amerikan Hükümeti’ni Küba’ya karşı giriştiği ekonomik ve askeri tehditlerden vazgeçirmeye davet edilmektedir.

14/12/2024

«Nereye gidersem gideyim, Kübalı bir devrimci olmanın sorumluluğunu duyacağım.» Bu sözleri Ernesto Che Guevara, 1965 yılı başlarında, Fidel Castro'ya gönderdiği veda mektubunda yazıyordu. İki buçuk yıl kadar sonra, 8 Ekim 1967'de, Che Guevara yaralı olarak, Bolivya askeri birliklerince tutsak alındı. Bolivya'da, komuta ettiği küçük gerilla birliği tuzağa düşürülmüştü. Ertesi gün, Bolivya yüksek komuta merkezinin ve CIA'nın emriyle, Che'yi tutsak edenler onu katlettiler.

Ölümünden bu yana, tüm dünyada Che Guevara imajı giderek büyüyüp evrenselleşti. Kahraman gerilla savaşçısının simgesi haline gelen portresi, dünyanın her yerinde ün kazandı, ilk bakışta tanınır oldu.

Yaşamöyküsü, Röportajlar, Mektuplar kitabının ilk bölümünde Ernesto Che Guevara’nın kısa bir yaşamöyküsü bulunmaktadır. İkinci bölümde, Kübalı ve uluslararası basın kuruluşları tarafından kendisiyle gerek gerilla mücadelesi sırasında, Sierra Maestra dağlarında gerekse devrimden sonra yapılan çeşitli röportajlar var. Kitabın son bölümünde ise, Che’nin mektupları yer alıyor. Bunların bir kısmı gerilla mücadelesi yılları sırasındaki yazışmalarken, bir kısmı devrimden sonraki ulusal/uluslararası yazışmaları, bir kısmı da Bolivya’ya gitmeden önce Fidel Castro’ya ve ailesine yazdığı veda mektuplarından oluşuyor. Che’nin röportajlarını ve mektuplarını okurken hiç tanımadığı insanlardan gelen mektuplara bile alçakgönüllülükle cevap verdiğini, edebiyatla olan ilgisini, kendisi hakkında son derece mütevazı olurken, Küba’yı, örgütünü, toplumun çıkarlarını koruması ve eleştiri yapması gerektiğinde de sözünü esirgemediğini görüyoruz.

13/12/2024

Ernesto Che Guevara’nın Küba Devriminin ardından Ekonomi Bakanlığı, Ulusal Banka müdürlüğü gibi görevleri yürüttüğü yıllarda, sosyalist ekonomiyi kurma yönündeki düşüncelerini ve tavrını anlatan Ekonomik Yazılar, onun çalışkanlığının, insana, devrime ve sosyalizme inancının bir kanıtı niteliğindedir.

Daha önce hiç tecrübesinin olmadığı ekonomi alanında aldığı görevleri yerine getirmek, Marksist-Leninist planlı bir ekonomiyi neredeyse sıfırdan yaratmak gibi imkansız görünen bu görevi de üstün fedakarlığı, yeteneği ve gece gündüz çalışmasıyla yerine getiren Che Guevara, bu süreçte Bütçeye Göre Finansman Sistemi gibi, daha önce örneği olmayan bir model de geliştirmiştir.

Ekonomik Yazılar’da, sosyalizme geçiş ekonomisinde maddi özendiricilerden çok manevi özendiricilere ağırlık verilmesi gerektiğini savunan Ernesto Che Guevara’nın Küba’da ekonomik planlama, ekonomik sorunlar, değer kavramı, sanayileşme çalışmaları, üretim giderleri, sosyalizme geçiş döneminde planlama ve bilinç, fiyatların oluşumu, ortak primler, banka, kredi ve sosyalizm gibi konularda yazıları bulunmaktadır.

13/12/2024

Bağımsızlığına kavuşan ülkelerde, emperyalizmin devrimci yönetime karşı en tehlikeli komplosu, yerli uşaklarını kullanarak düzenlediği karşı-devrim hareketleridir. Karşı-devrim hareketleri içinde en cüretlisi, Castro yönetimine karşı, 1961 Nisan’ında CIA’nın organize ettiği Domuzlar Körfezi çıkartmasıdır.

Ünlü yazar Hans Magnus Enzensberger, Amerika’yı terkettikten sonra, Küba’da yaptığı uzun incelemeleri sonucunda, karşı-devrkimcilerin televizyon aracılığıyla dünya kamuoyu önünde yargılandığı Havana Duruşması’nı belgesel bir kitap haline getirmiştir.

12/12/2024

Binbaşı Emesto Che Guevara’nın komutası altında savaşan gerilla birliklerinden dokuz kişilik bir gerilla kolu, Rio Grande Nehri’nin karşı kıyısına geçerken, Bolivya Ordusu’nun tuzağına düşürüldü. Onların arasında, içlerindeki tek kadın savaşçı olarak, Tanya da vardı. Tanya, elinde makineli tüfeği, göğsünden vurularak öldü. Henüz yirmi dokuz yaşındaydı. Altı hafta sonra, Che de Bolivyalı askerler tarafından öldürüldü.

Tanya (Haydée Tamara Bunke Bider), Latin Amerika’da özgürlük ateşini tutuşturmak için hayatını feda eden, kendini devrim davasına adamış çağdaş bir devrimciydi.

Bu kitapta, Tanya’nın yazdığı mektuplara, kendisini yakından tanıyan kişilerin tanıklıklarına, ailesinin ve arkadaşlarının onun hakkında anlattıklarına dayalı olarak, Tanya’nın heyecan verici hayat hikayesi, Latin Amerika devrimine hizmet için eğitilmesi ve katıldığı mücadele anlatılıyor.

12/12/2024

İspanya İç Savaşı, tek bir ülkeyi etkileyen bir çatışma değil, 20. yüzyıl tarihinin en önemli uluslararası olaylarından biridir. Avrupa’da yükselen faşizmin provasıdır. Hitler’in modern silahlarının provasıdır. Picasso’nun ölümsüzleşen eseri Guernica’da resmettiği gibi şehirlerin N**i uçakları tarafından yerle bir edilmesinin provasıdır. Batılı devletlerin, sosyalizmi, halkların özgürlüğünü boğmak adına faşizmi kullanmasının bir provasıdır.
İspanya’da, Madrid ve Barcelona sokaklarında verilen bu mücadele aynı zamanda, emekçi halkın faşizme karşı direnişinin filizi, gerek İkinci Dünya Savaşı’nda, gerek sonrasında özgürlüğü için savaşacak ve faşizmi dünyanın dört bir yanında yenecek milyonların da ilk deneyimlerinden biridir.
Halk Cephesi ve genel olarak cumhuriyeti savunan güçler içinde oluşan çelişki ve tartışmalarla İspanya İç Savaşı tarihi, faşizme karşı direniş esnasında bozgunculuğun, ihanetin ve yenilginin de tarihidir.
İkisi de savaşta Komünist Parti saflarında yer almış yazarlar olan, José Sandoal ve Manuel Azcárate; bu tartışmalı dönemi detaylarıyla ve çarpıcı bir şekilde gözlerimizin önüne seriyor.

11/12/2024

Yakup Akdemir’in “HAPİSHANE KAPISINDA 40 YIL” kitabı, hem tarihi bir süreci, hem de tutsak ailelerinin farklı dönemlerde yaşadığı acı gerçekleri doğrudan yaşayan bir gözle anlatmaktadır. Genellikle hapishane yaşamını ve koşullarını, o karanlık dehlizlerde yaşayanların kaleminden okuyup öğreniyorduk. Bu kez dışardan yani tutsak ailelerinden Yakup Akdemir’in anlatımıyla yüz yüze geliyor okuyucu, hapishane gerçeğiyle. Hep kahramanlar “içeridekiler” olarak bilinir ama evlatlarını her koşulda ve sayısız hapishanelerde bir anlık görüş ve sahiplenmek için yoğun bir mücadele veren tutsak yakınları da bir o kadar kahramandır.
“Olağan” ve olağanüstü dönemlerin gerçeği, tüm tutsak aileleri için benzer koşullar ve süreçler içermektedir. Yasaklar, sürgünler, sevkler ve uzak diyarlar…
“HAPİSHANE KAPISINDA 40 YIL”, yalın ve basit bir anlatımla bu kahramanlığı, sahiplenmeyi ve mücadeleyi, iliğine kadar yaşamış olan bir ailenin ağzından, bütün tutsak aileleri adına okurlarımıza sunuyoruz.

11/12/2024

Dünyanın en meşhur savaş karşıtı romanlarından biri olan Aslan Asker Şvayk, I. Dünya Savaşı sırasında, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda geçmektedir.

Jaroslav Haşek, kendi hayatından da izler taşıyan romanında, mizah yoluyla, genel olarak savaşın, milliyetçiliğin, askeri disiplinin saçmalığını gözler önüne seriyor. Karakterlerinin çoğu, özellikle Çekler, sadakatlerinin olmadığı bir imparatorluk adına, anlamadıkları bir çatışmaya katılmaya zorlanıyorlar.

Aptallık veya beceriksizlik yoluyla, defalarca askeri otoriteleri hayal kırıklığına uğratmayı ve aptallığını bir tür pasif direniş biçiminde kullanmayı başaran Şvayk karakteri işte tam da bu savaş karşıtı temanın bir ürünüdür.

Jaroslav Haşek bunu o kadar ustaca yapar ki okur olarak Şvayk’ın gerçekten beceriksiz mi olduğuna; yoksa kasıtlı olarak aptal numarası mı yaptığına karar veremeyiz. Bu komik ve akıl almaz olaylar, Rus üniforması giyen Şvayk’ın yanlışlıkla kendi arkadaşları tarafından esir alınmasıyla doruk noktasına ulaşır.

İmparatorluk ve askeri otoriteyi ustalıkla hicveden Haşek, Aslan Asker Şvayk’ta Kilisenin ve din adamlarının yolsuzluk ve ikiyüzlülüklerini de ortaya koymaktan geri kalmıyor.

10/12/2024

Vatanın bir noktasını savunmak bütün vatanı savunmakla eş değerdir. Bilinir ki vatanın her karış toprağında başka yoldaşlar, başka savaşçılar düşmana kök söktürmektedir. Vietnamlı yazar An Duk’un henüz bağımsızlık mücadelesi sürerken yazdığı romanı Şafakta Kazandık Zaferi (HON DAT) böyle bir kahramanlığı anlatır.
Hon Dat bölgesinde geçen romanda, bir mağaraya sığınan kadın, erkek ve çocuklardan oluşan 19 kişilik halk milisinin, zalim bir subayın yönetiminde, tank, top, helikopter, uçak ve her türlü silahla donatılmış Amerikalı ve işbirlikçi Güney Vietnamlı birliklere karşı verdikleri mücadele yalın bir şekilde anlatılıyor. Şafakta Kazandık Zaferi, her türlü işkence ve zulme karşı direnen ve kazanan bir halkın destanıdır.

10/12/2024

Faşizme Karşı Birleşik Cephe, efsanevi Bulgar devrimci lider Georgi Dimitrov’un 1923-1948 yılları arasında kaleme aldığı yazıların, mektupların, raporların, röportajların, Komintern kongrelerinde yoldaşlarına, N**i mahkemelerinde bizzat faşist savcılara karşı yaptığı konuşmaların derlenmesinden oluşmaktadır.

Dimitrov, ileri görüşlü siyasi tahlilleri sonucu Avrupa’da yükselen faşizm tehlikesine karşı antifaşist birleşik cepheyi oluşturmanın gerekliliğinin tekrar tekrar altını çizmiş, bunun proletaryanın ve tüm ilerici güçlerin birincil görevi olduğunu belirtmiştir. Yazılarında Sosyal-Demokrasinin yatıştırma politikalarını da sert bir şekilde eleştiren Dimitrov, faşizmin yükselmesinde ve bir bir Avrupa ülkelerini ele geçirmesinde bunun payı olduğunu ortaya koymuştur.

Kronolojik olarak sıralanan yazıları takip ettikçe, Bulgaristan’da 1923 faşist darbesinin ve ona karşı yapılan ayaklanmanın, birleşik cephe kurulamaması yüzünden İtalya’da Mussolini’nin Almanya’da N**ilerin nasıl iktidara geldiğinin, İspanya iç savaşının patlak vermesinin, Batılı burjuva hükümetlerinin nasıl Franco’ya, Mussolini’ye, Hitler’e göz yumarak dünyayı savaşa sürüklediğinin notlarını alıyoruz.