24/01/2022
O YARE DERT OLMASIN
Ne efsunkar bakışı var, gözünden sevgi akar;
Al dudaktan inci döker sözleri sert olmasın.
Gelmiş kapıya ilkbahar karşıda karlı dağlar
Derin düşünceye dalmış soğuk bir Mart olmasın.
Kıskanmış gökte dolunay raks edermiş yıldızlar,
Göz kamaştırmış şirinler hayrette kalmış kızlar,
Bayramdır vuslatı lakin hicranda yürek sızlar
Usulca es seher yeli o yare dert olmasın.
Sefadır ondansa cefa yağsa da başa çile,
Neler veririm ben neler yaşarken o güzele,
Yaban olur onsuz vatan gidemem gurbet ele
Ne ona, ne bana yarsız memleket yurt olmasın.
Neye değse kınalı el, eyler tarzı muhteşem,
Altın teller döver beli hayrandır cümle alem,
Ne mümkündür tasvir etmek acizdir fırça - kalem
Dost görünen çoktur amma dostu namert olmasın.
Dertli esme seher yeli yanaktan al tozunu,
Aman dokunma yüzüne yaşa boğma gözünü,
Altın elmastan muteber koyma yere sözünü
Var mı bir arzusu benden içime kurt olmasın.
Ressam Halil’dir avare hiç bilmez dalavere,
Ne açıktan, ne gizlice açma gönülde yara,
Sevmediyse neye yarar sultan olsa Mısır’a
Mutlu bir devran sür, yalnız göz yumman şart olmasın.
Halil Gülel
Düsseldorf / 23.01.2020
(Atalarımla Şiir Sohbetleri)
Not :
Yaşadığı dönemde halk şairi olan Dertli’yi yakından takip eden ve asıl adı unutulmuş olan tasavvuf erbabı Gökçe Bülbül lakaplı dedemiz 1827’de Cezayir’e savunma amaçlı gönüllü asker olarak gitmiştir.
Mısır’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın isyanı ve Rusya İle olan savaştan dolayı Osmanlı Devleti, Cezayir’e saldıran Fransızlara karşı asker gönderemiyordu. Gönderse de yeterli sayıda olmuyordu.
İşgalci Fransızlar 14 Haziran 1830’da Cezayir’e 35 bin askerle saldırdılar. İşgal başladı.
Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın yeniden genişletip yaptırdığı Keçiova Camii, 1830’daki Fransız işgaline direnenlere sembol olmuştu.
Direnişçiler Keçiova Camisine sığınınca; her zaman insanlık, din ve vicdan hürriyetinden bahseden Fransız komutanları; o camideki bütün direnişçileri içeride katledip, camiyi de önce kana boyayıp; ardından da kiliseye çevirmişlerdir.
Daha sonra Gökçe Bülbül dedemiz, uzun ve zorlu bir kara yoluyla Diyarbekir’e (Diyarbakır’a) gelmiştir. Diyarbakır’dan sonra Kayseri ve Ankara’ya uğramıştır.
Çok uzun yıllardır hayranı olduğu şair Geredeli Dertli’de Ankara’da Alişan Beyin konağındaymış. Hemen onu ziyaret etmiş.
Sabaha kadar Dertli’yi dinlemiş. Onun, babası Bayraktar Ali ağa ölünce; topraklarını o bölgenin ayanı tarafından nasıl zorla alındığını öğrenmiş.
Dertli’nin İstanbul, Konya, Şam ve Mısır maceralarını dinlemiş. İnce bir akılla ve Bektaşi terbiyesiyle yazdığı şiirlerini gönül süzgecinden geçirmiştir.
Alişan Beyin konağından ayrılmadan da O YARE DERT OLMASIN şiirini okumuştur. Dertli ve Alişan Bey, bu şiiri çok beğenmişler. Hatta Alişan Bey, Gökçe Bülbül’e bir kese altını bahşiş olarak vermiştir.
“Şiir, aşk ile gönülden yazılır. Hele sevgiliye yazılana baha biçilmez!” demiş ve bir kese altını öksüz yetim yok yoksul kim varsa Ankara’dan memleketine kadar yol boyunca dağıtmıştır.