Bir rivayete göre Hendek küçük bir kasaba iken; bu kasabada tek bir han varmış. Bundan esinlenerek "Hantek" diye anıldığı ve zamanla Hendeğe dönüştüğü...
Başka bir rivayete göre Hendek; 12 asırda Orta Asya´dan, Ön Asya ve Batıya yapılan Türk göçleri sırasında Selçuklu Devleti zamanında Türkistan´a bağlı "Cürcan" bölgesindeki Handak´tan göç eden Türk kabilelerinden bir kısmı şimdiki Turanlar mahal
lesine gelerek bu kasabayı kurdukları, kendi öz yurtlarının eski adı olan "Handak" adını buraya verdikleri, "Handak´ın zamanla "Hendek" olarak değiştiği...
Diğer bir rivayete göre ise; kasabanın coğrafi konumunun çok iyi ve düz bir saha üzerinde bulunduğu yalnız kuzey ve güneyden sıralanan dağlarla kuşatıldığı ve bu jeolojik durumundan ötürü halk arasında "Hendek" diye anıldığı...
İlk çağlarda bölgenin hakimi Britanyalılardan hiç bir eser yoktur. Daha sonra bu bölgeye hakim olan Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklulardan yalnızca Bizans dönemine ait olmak üzere civar köylerde mezarlar ve kalıntılar vardır. Haraklı, Dikmen ve Nuriye´de örnekleri bulunmuştur. Bunun nedeni, o zamanlar Adapazarı-Hendek ovasının bataklık olup yerleşime uygun olmadığı olabilir. O dönemlerde Hendek ve civarında yerleşmiş olan İslam kolanizatör dervişlerine ait olduğunu sandığımız Salman Dede, Sarı Dede, Erenler türbesindeki dervişler bölgenin islamlaşmasında rol oynamışlardır. 1300´lü yılların başlarında Osmanlılar bu bölgeyi feth ettiğinde Hendek ve civarında yaşayan Türk kabilelerinin müslüman olduğu sanılmaktadır. Bu da bu bölgede yaşayan Türklerin Osmanlı Devletinin yönetimine geçmeden önce İslam Dinini benimsediklerini gösteriyor. Hendeğin Bizanslılardan Osmanlı idaresine geçişi, Orhan Bey zamanında Konuralp kumandasındaki bir askeri birlik tarafından sağlanmıştır. Kasabaya bir süre "Konuralp" dendiği eldeki belgeler ve rivayetlerden öğrenilmektedir. Orhan Bey´in kasabaya gelerek burayı gördüğü, burada gördüğü iltifattan dolayı Şeyh İbn-ü İbrahim´e kasabayı vakf ettiğini 700 H. Tarihini taşıyan Berat Vakıf Name vesikasından öğreniyoruz. Miladi 1401 yılında Hendek´te Şemsi Paşa vakfiyesi tarafından; bir han, bir hamam ve 35 dükkan yapıldığına dair Topkapı Sarayı Kütüphanesinde belgeler vardır. 1500´lü yıllarda Bağdat seferleri için yapılan ünlü Bağdat yolu kalıntıları, Hendek´te bugünkü Kemal Paşa Caddesi, Eski Düzce Caddesi, Hüseyin Şeyh ve Kalayık´tan geçmekteydi. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde 17. yüzyılda Hendeği; yeniçeri serdarı Kethuda (Kahyalık) Yeri ve Subasışı olan 150 hanelik bir kasaba olarak anar. 1800´lü yıllarda Kocaeli Sancağı´na bağlı küçük bir yerleşim yeri olan Hendek, 93 harbi denen 1876 Osmanlı-Rus savaşı sonrası göçlerle önem kazanmıştır.
1887- 1888 yıllarına ait muhacirun defterlerinde bu bölgeye 2000 Kafkasya göçmeni yerleştirildiğini yazmaktadır. 241 Laz, 580 Gürcü, sayısı belirtilmeyen Çerkez ve Abaza bölgeye yerleştirilmiştir. 1890 nüfus sayımında Hendek nahiyesinde 10025 Müslüman, 300 Rum-Ortodoks, 1800 Ermeni-Gregoryan , 875 Kıpti olmak üzere 13000 kişi yaşamaktaydı. Bu sayıya nahiyeye bağlı köylerde dahildir. Zira Akyazı´da o dönemde Hendeğe bağlı Aksaray köyü idi. 1890 istatistiklerinde Hendek´te toplam 37 camii, 1 kilise, 6 çeşme, 2 hamam, 32 han, 3 fırın, 111 dükkan, 26 çiftlik ve 35 öğrencilik bir rüştiyesi varmış. Hendek, cumhuriyetten önce Kocaeli mutasarraflığına bağlı kaza haline getirilmiştir. 1907 yılında belediye kurulmuştur. İlk belediye başkanı Alabacak Mehmet Ağa olmuştur. Cumhuriyet öncesi 1920-1921 kargaşa döneminde 13 Nisan 1. Düzce ayaklanmasında ilçemiz, olumsuz bir isimle tarihe geçmiştir. Geyve´de bulunan 24. Tümen Komutanı Miralay Mahmut Bey, Kurtuluş savaşında Düzce´de çıkan isyanı bastırmak için bölgeye gönderildi. Mahmut Bey isyancıların haberci beylerine Hendekte kabul etti.
İsyancılar, su istediklerini ve kendilerine Düzce´de karşılayacaklarını bildirdiler. Bu sözlerin samimiyetine inanan Mahmut Bey ordusu ile Sarıbayırlar mevkiinde pusuya düşürüldü. Mahmut Bey ve üç subay arkadaşı şehit, ordusu esir, ağırlığı yağma edildi. Mahmut Bey ve arkadaşları vurulduktan sonra, Hendek hükümet konağı yanındaki camiinin yanına tören ile gömülmüşlerdir. Cumhuriyet´ten sonra Tekel kurulmuş uzun yıllar tek sanayi kuruluşu olarak varlığını sürdürmüştür. Hendek halkı, tütüncülerin yüzde bir bağışları ile 1945-1946 yılında Hendek Orta Okulunu kurmuştur. Bu okul eski bir hamamın temelleri üzerine kurulmuştur. Bu hamam ve aynı yerdeki binada eskiden Hendek Rüştiyesi bulunmaktaydı.
1950´lerde ekonomik nedenlerle oluşan iç göçlerde, Karadeniz kökenli vatandaşların tercih ettiği bir bölge olmuştur. 1980 sonrası iç göçlerden Güneydoğu kökenli vatandaşların bu bölgeyi tercih etmesinde son 15-20 yılın tarihsel özelliklerindendir. Sosyal hareketliliğin bir diğer yansıması da zaman içinde ilçemizin bir yandan göç alırken bir yandan da Adapazarı, İzmit ve İstanbul´a göç vermekte idi. Ancak üsüste yaşanan deprem felaketlerinden sonra göç almamaktadır.
24 Saat Canlı Yayınla Sizlerleyiz...