Savdessen Bursa Bölge Şubesi

Savdessen Bursa Bölge Şubesi Bağımsız yeni nesil sendikacılık
(4)

23/11/2023
Külliye TV de 7. Dönem Toplu Sözleşme Sürecini değerlendirdiğimiz programı izlemenizi tavsiye ederim.
07/09/2023

Külliye TV de 7. Dönem Toplu Sözleşme Sürecini değerlendirdiğimiz programı izlemenizi tavsiye ederim.

külliyehaber külliyetv KÜLLİYE TV YOUTUBE KANALINA ABONE OL ➤ / TÜM PROGRAM İÇERİKLERİ İÇİN:...

23/12/2022

MEMUR, MEMUR OLALI …
Değerli Arkadaşlarım;
2023 yılında uygulanacak asgari ücret %54,7 artışla net 8.506 TL olarak açıklanmıştır. Bu asgari ücret için, “yetmez ama evet” diyoruz.
Ya memur ve emeklilerinin içine düşürüldüğü durum için?
“Hayır, Hayır, Hayır” diyoruz.
Değerli Arkadaşlarım;
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, en düşük memur maaşı 8.032 TL, ortalama memur maaşının 9.385 TL olarak belirtiliyor.
O halde, şimdiye kadar en düşük memur maaşı her zaman asgari ücretin iki katı kadarken şu an altında kalmıştır. Memur tarihinde bir ilk gerçekleşmiştir.
TÜRK-İŞ tarafından, dört kişilik bir ailenin Kasım 2022 ayı açlık sınırını 7.785 TL olarak açıklandığı ve en düşük memur maaşının 8.032 TL olduğu dikkate alındığında “memur açlık sınırında” dememizde bir yanlışlık yok sanırım…
Bu verilere göre, denklem net;
“açlık sınırı = en düşük memur maaşı < asgari ücret”
Memurların içinde bulunduğu tabloya baktığımda, “Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi.” şeklinde anlatılan hikâye aklıma geliyor, ağlayalım mı? Gülelim mi? bilemiyorum.
“Memur, memur olalı böyle bir durum hiç yaşamadı, böyle bir zulüm hiç görmedi”
Açlık = Memur
Değerli Arkadaşlarım;
Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2023 yılı “Yeniden Değerlendirme Oranını” %122 olarak, TÜİK Kasım 2022 ayı yıllık TÜFE oranını %84,39 olarak, yıllık ÜFE oranı %136 olarak açıklamıştı. Açlık sınırındaki biz memurları ilgilendiren ve temel ihtiyaçlarımızı gösteren gıda enflasyonu ise %102 olarak hesaplanmıştı.
Şimdi sorarım sizlere, toplu sözleşmede öngörülen maaş artışlarının bu veriler ile uzaktan yakından ilgisi var mı?
Büyük şehirlerde kenar semtlerde 3+1 daire kiraları 6-8 Bin TL aralığında, konut fiyatlarının ise 1,5 Milyon ila 2 Milyon TL aralığında olduğunu hepimiz biliyoruz.
Hatta mezar fiyatlarından bahsedeyim, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin belirlediği fiyatlara göre Karacaahmet, Nakkaştepe, Zincirlikuyu, Aşiyan gibi mezarlıklarda boş mezar bedeli dahi 41.140 TL.
Ortalama 300 Bin TL emekli ikramiyesi alacak üniversite mezunu bir memur ve emeklisinin, başını sokacak bir ev alabilmesi hayal olduğu gibi, bu gidişle mezar yerlerimizi almak dahi zorlaşıyor. Bırakın başımızı sokacak yeri, yatacak yerimiz dahi olmayacak.
Hal böyleyken memur ve emeklilerini bu duruma düşüren yetkili konfederasyon ve küçük ortağı, memurları düşürdüğü bu girdaptan çıkarmak için mücadele etmek yerine, sendikalara %2 örgütlenme barajı getirmenin derdine düşmüş, adeta “Köy yanar, deli taranır.” Atasözünün gereğini yerine getirmek için inanılmaz gayret göstermiştir.
Değerli Arkadaşlarım;
Kendi derdine düşmüş yetkili konfederasyon ve küçük ortağının artık miadı dolmuş, depoya kaldırılma zamanı gelmiştir. Memur ve emeklilerine bu zulmü yaşatan, piyasa koşullarında hükmünü ilk günden itibaren yitirmiş, kifayetsiz 6’ncı dönem toplu sözleşmenin acilen yürürlükten kaldırılması, ücretlerin belirlenmesinde yeni biz düzenleme yapılması şarttır.
Oransal artışlar yerine, taban aylığına, aile ve çocuk yardımı gibi kalemlere seyyanen artış yapılmalı, dört kişilik bir ailenin Kasım 2022 ayı yoksulluk sınırının 25.365 TL olduğu dikkate alınarak, Ocak 2023 ayı için en düşük memur maaşını yoksulluk sınırının üstüne çıkaracak bir balans ayarına ihtiyaç vardır.
Bu yönde acil bir düzenleme yapılmalı, memurların emeği ve alın teri karşılıksız bırakılmamalıdır. Bu yönde çalışmayı hükümetten acilen bekliyoruz.
Son olarak; yetkili konfederasyon ve küçük ortağının getirdiği %2 barajının üstündeki 43 sendika arasındaki SAVDES-SEN olarak; haktan, hukuktan ve emekten yana tavır koymuş kadrolarımız ile bu çarpıklığı ve adaletsizlikleri düzeltmek üzere var gücümüzle çalışıyor, “Mücadele için söz verdik, sözümüz söz” diyoruz.
Saygılarımla…
Tuncay CENGİZ
SAVDES-SEN Genel Başkanı

02/12/2022

Savdes-sen genel başkanı Tuncay Cengiz YHS konusuna dikkat çekti. YHS sınıfı çağ dışıdır kaldırılmalıdır.

‼️SAVDES-SEN'DEN CHP GRUP BAŞKAN VEKİLİ SAYIN ÖZGÜR ÖZEL’E MAKAM ZİYARETİ…‼️SAVDES-SEN Emniyet 4 Nolu Şube Başkanı Erkan...
22/11/2022

‼️SAVDES-SEN'DEN CHP GRUP BAŞKAN VEKİLİ SAYIN ÖZGÜR ÖZEL’E MAKAM ZİYARETİ…‼️

SAVDES-SEN Emniyet 4 Nolu Şube Başkanı Erkan OKURCAN ve Emniyet 1 Nolu Şube Başkan Yardımcısı Cihan EROĞLU tarafından, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili ve Manisa Milletvekili Sayın Özgür ÖZEL, 22 Kasım 2022 tarihinde TBMM’deki makamında ziyaret edilmiştir.

Ziyarette;

👉Yardımcı Hizmetler Sınıfının kaldırılması ve mevcut personelin eğitimlerine uygun diğer sınıflara atandırılması,

👉“3600 Ek Gösterge ve Tazminat Yansıtma Oranlarının” yeniden değerlendirilmesi ve yükseltilmesi,

👉 “Sözleşmeli Personelin” kadroya geçirilmesi,

👉Devlet Memurlarının mali haklarının iyileştirilmesi,

👉 “Fiili Hizmet Süresi Zammı (Yıpranma)” kapsamının genişletilmesi,

👉“Asayiş Tazminatının” Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünde görevli sivil Devlet memurlarına da verilmesi,

👉2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu kapsamında istihdam edilen Devlet memurlarının atama işlemleri,

👉7068 sayılı Disiplin Kanunundan sivil Devlet memurlarının çıkarılmasına ilişkin düzenleme yapılması.

👉 “Tayın Bedeli” tutarının arttırılması,

👉“Devlet Memurları Giyecek Yardımı” mevzuatının yeniden düzenlenmesi,

👉Devlet Memurları Hizmet Sınıflarının (Savunma ve Güvenlik, Maliye ve Ekonomi, Sosyal Güvenlik, Adalet Hizmetleri vb.) yeniden belirlenmesi, konularının yer aldığı dosya takdim edilmiş, özet bilgi arz edilmiştir.

👉Sayın Grup Başkan Vekili tarafından; Yardımcı Hizmetler Sınıfının kaldırılması ve mevcut personelin eğitimlerine uygun diğer sınıflara atandırılması , Sözleşmeli Personelin kadroya geçirilmesi ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu kapsamında istihdam edilen Devlet memurlarının atama işlemleri öncelikli olmak üzere gerekli desteğin verileceği ifade edilmiş, önümüzdeki haftadan itibaren TBMM’de konuların sırasıyla gündeme getirileceği ve sonuçlanması için gerekli desteğin verileceği ifade edilmiştir.

Emeğin ve onur mücadelesinin adı, yeni nesil sendikacılığın öncüsü, Millî Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Harita Genel Müdürlüğü yetkili sendikası SAVDES-SEN olarak, bir taraftan hak ve hukuk mücadelesini yürütürken, bir taraftan da faaliyetler hakkında destek almak sahada makam ziyareti ve üye bilgilendirme toplantılarına devam edeceğimizi belirtiyor, kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

SAVDES-SEN GENEL MERKEZ YÖNETİM KURULU

‼️ YARDIMCI HİZMETLER SINIFI KALDIRILSIN ‼️Bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Bütçe görüşmeleri kapsamında TB...
11/11/2022

‼️ YARDIMCI HİZMETLER SINIFI KALDIRILSIN ‼️

Bugün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Bütçe görüşmeleri kapsamında TBMM'de Şube Başkan Yardımcımız Cihan AKDOĞAN ile beraber Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sn Vedat BİLGİN ve Komisyon Milletvekilleri ile görüşme gerçekleştirdik.

Yapıtığımız görüşmelerde verilen sözlerin tutulmasını seçim öncesi Yardımcı Hizmetler Sınıfının kaldırılması talebimizi yeniledik.

Şartlar ne olursa, her platformda her alanda mücadelemiz hız kesmeden devam edecektir.

Saygılarımla...

29/07/2022
05/02/2022

2022 yılı MB enflasyon tahmini % 23,2

Maliye bakanı "enflasyon Nisan'da PİK yapacak"

Ocak ayı enflasyonu 11,1

2022 yılı memur zammı 14,5

Devlet memuru gözüyle bakıyoruz durum pek iç açmıyor siz ne dersiniz ?

31/10/2021

Memur TİS'inde son gün gerçeği: Kahveci'den şok açıklamalar... Artan döviz kurları ve yükselen enlasyon rakamları sabit gelirli memurların maaşlarındaki erimeyi artırırken dikkat çeken memur toplu sözleşme açıklaması Önder Kahveci'den geldi.

31/08/2021

Memur-sen %1 lik dilimin altında kalan sendika üyelerine 400 tl alamayacağı toplu sözleşmeye imza atarak belkide küçük sendikaların ve konfederasyolarin kapanacağını umuyordu lakin tam aksine biraya gelmelerine vesile oldu

Kamu Konfederasyonları Platformu Kuruldu

Kamuda örgütlü 9 konfederasyon bir araya gelerek oluşturdu.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu ev sahipliğinden yapılan toplantıya Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, BASK Genel Başkanı Bayram Zengin, Şehit Gazi-Sen Konfederasyonu Fatih Ocak, Tüm Memur-Sen Genel Başkanı Mustafa Çopursuz, Hak-Sen Genel Başkanı Ayhan Çivi, Yurt Sen Genel Başkanı Hakan Çeliksoy, Çalışan-Sen Genel Başkan Vekili Menderes Ateş, Mil-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Mücahit Çelik, Avukatlar Yusuf Uğur Demir ve Burak Sabuncu katıldılar.

Geçmiş olsun Artvin Yusufeli
17/03/2021

Geçmiş olsun Artvin Yusufeli

03/02/2021

2020 yılında alınan zamlar belli iken yıllık enflasyon oranı 14,60 olmuştur. 2021 yılının ilk altı ayı için alınan zam oranı %3 iken daha ilk aydan alınan zam oranın yarıdan fazlası erimiştir.

30/12/2020

Memurlar toplu sözleşmede 3+3 yada 3+4, asgari ücret ise %20 nin üzerinde zam almaya devam ederse 2 yıl sonra asgari ücret YHS li memur maaşlarını yakalıyor. Memurların işçilerin aksine yol ve yemek ücretlerini cebinden ödediği düşünülürse YHS icin durum daha vahim.

Yetkilili sendika toplu sözleşme masasındaki başarısızlığı sürekli enflasyon altında kalan memur maaş zamları ile iyice gün yüzüne çıktı.

İsçi sendikaları ise gerek Kamu gerek özel sektörde oturdukları her masada tarih yazmaya devam ediyor. Bir ck yerel yönetim bağlı işçi sendikaları ile yaptıkları zam sözleşmelerinde en düşük vasıfsız işçi maaşını 3500 tl ye yaklaştırdı.

Not : İsçi ve asgarî ücret ile çalışan kardeşlerimiz daha iyi ekonomik ve özlük hakları hak ediyorlar elbette vurgu yapmak istediğimiz memur maaş zamlarının beklentilerin ve enflasyonun sürekli altında kalmasına tepkidir

29/12/2020

BASK: &ldquoTOPLU SÖZLEŞLEŞME REVİZE EDİLMELİ MEMUR VE EMEKLİLERİNİN KAYIPLARI KARŞILANMALIDIR&rdquo BASK Genel Başkanı Bayram ZENGİN

15/12/2020
Engelli Memurlar İstişare ve Paylaşım Platformu

Engelli Memurlar İstişare ve Paylaşım Platformu

Engellilere Sosyal Yardım

Engelliler için sosyal yardım kampanyaları ve yardımları devlet ve özel kurumlar tarafından yapılmakta ve düzenlenmektedir. Engelli vatandaşlarımıza yardım yapan kurumlar başta Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı olmak üzere Kaymakamlıklar, Valilikler, SYDV’ ler ve Vakıflar Müdürlüğü Belediyeler vb. gibi kurumlar önde gelmektedir. Bu kurumlar engellilere sosyal yardımlar kapsamında evde bakım vb. aylıkları gibi maaşların ödenmesi için tüm çalışmaları yaparak ihtiyaç sahiplerine ulaşır ve bu yardımları her sene yapmaktadırlar. Hem sosyal hem maddi yardımlar nelerdir inceleyelim. Engelli vatandaşlarımız için sosyal ve maddi yardımlaşma ve dayanışma yapan kurum ve vakıflar;

Muhtaç Aylığının Bağlanması
Evde Bakım Maaşının Verilmesi ve Engelli aylığının bağlanması.
Evde bakım maaşı, %5 ve üzerinde engeli bulunan vatandaşlarımız için sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu tarafından ağır engeli bulunan ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda olan vatandaşlarımıza bakan kişilere verilen ücrettir. aylık olarak ödenir. Muhtaç aylığı ise, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından maaşa bağlanacaktır. % 40 ve üzerinde engeli bulunan çocuklar ile annesi babası olmayan çocuklar için verilmektedir. Fakat bu aylığı alabilmek için engelli aylığı için verilen maddelere uygun olmanız gerekmektedir. Bunlar, sosyal güvencesinin bulunmaması, gelir getirecek menkul ve gayri menkule sahip olmamaları gerekir, mahkeme kararı ile kanunla bakım altına alınmamış olması, herhangi bir gelir veya aylığa sahip olmaması gerekmektedir. Bu yardımlar için bulunduğunuz yerde ki Belediyeler ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne başvuru yaparak bilgi alabilirsiniz.

Danıştay kararı ile artık uzun saçlı işe gelen erkek memura ceza verilemeyecek. Danıştay Onikinci Dairesi tarafından ver...
06/11/2020

Danıştay kararı ile artık uzun saçlı işe gelen erkek memura ceza verilemeyecek. Danıştay Onikinci Dairesi tarafından verilen kararda, amiri tarafından saçı uzu mesaiye gelen memura verilen disiplin cezası iptal edildi.

T.C.

DANIŞTAY

ONİKİNCİ DAİRE

Esas : 2017/1264

Karar : 2020/1406

Tarih : 19.02.2020

DAVANIN KONUSU :

1. Adnan Menderes Havalimanı Elektronik Müdürlüğünde elektronik teknisyeni olarak görev yapan davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/A-(g) maddesi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 04.04.2017 tarihli ve 8273 sayılı işlemin iptali istenilmektedir.

2. Disiplin cezasına ilişkin işlemin dayanağı olan 25.10.1982 tarihli ve 17849 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 16.07.1982 tarihli ve 8/5105 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde (erkek personel için) yer alan "...Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur..." ibarelerinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI:

Dava konusu Yönetmeliğin Anayasa ve Uluslararası anlaşmalara aykırı olduğu, söz konusu düzenlemenin askeri darbe döneminde getirildiği, herkesi tek tipleştirmeyi amaçladığı, uzun saçın çalışmaya engel olmadığı, kadın personelin uzun ya da kısa saçlı olarak göreve gelebilmesine karşın erkek personelin saçını uzatmasının yasaklanmasının Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu, uzun saçın görevini yerine getirmesine engel bir husus oluşturmadığı, üst hukuk normlarına aykırı yönetmelik maddesine dayanılarak tesis edilen disiplin cezasına ilişkin işlemin de hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALI CUMHURBAŞKANLIĞININ SAVUNMASI: Dava konusu düzenleyici işlemin üst hukuk normlarına aykırılık taşımadığı, davacının statü rejimine tabi olarak istihdam edilen personel olduğu, statüye intisap ederken kurallara uyacağını zımnen kabul etmiş olduğu, uymaması halinde de hukuki sonuçlarına katlanacağı gerektiği hususları dikkate alındığında, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan isteminin ve davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DAVALI DHMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN SAVUNMASI: Davacının dava konusu Yönetmeliğe aykırı davranması nedeniyle disiplin cezası ile cezalandırıldığı, söz konusu işlemin tüm yönleriyle hukuka uygun olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
....

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci ve Onikinci Dairelerince 2575 sayılı Danıştay Kanunu'na 3619 sayılı Kanun'un 10. maddesiyle eklenen Ek 1. madde uyarınca yapılan müşterek toplantıda 2577 sayılı Kanunun 17/1. maddesi uyarınca duruşma için önceden belirlenen 19/02/2020 tarihinde, davacı ..... .....'ın geldiği, davalı Cumhurbaşkanlığı temsilcisi Hukuk Müşaviri ..... .....'nin geldiği ve davalı Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü temsilcisi Av. ..... .....'in geldiği, Danıştay Savcısı ..... .....'in hazır olduğu görülerek açık duruşmaya başlandı. 2577 sayılı Kanun'un 18/3. maddesi uyarınca duruşmaya katılan taraflara usulüne uygun söz verilip dinlendikten ve Danıştay Savcısı'nın düşüncesi alındıktan sonra duruşmaya son verilerek ve dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :

Dava; Devlet Hava Meydanları İşletmesi Adnan Menderes Havalimanı Elektronik Müdürlüğünde elektronik teknisyeni olarak görev yapan davacının, defalarca uyarılmasına rağmen saçlarını kesmemesi eylemi nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (g) alt bendi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 04.04.2017 tarihli ve 8273 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan 25.10.1982 tarihli ve 17849 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 16.07.1982 tarihli ve 8/5105 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde (erkek personel için) yer alan
"... Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. ..." ibarelerinin iptali istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:

ESAS YÖNÜNDEN:

İlgili Mevzuat:

1982 Anayasası'nın "Cumhuriyet'in nitelikleri" başlıklı 2. maddesinde; "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir." hükmüne; "Devletin temel amaç ve görevleri" başlıklı 5. maddesinde; "Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır." hükmüne; "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesinde; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz." hükmüne; "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" başlıklı 13. maddesinde; "Temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz" hükmüne; "Çalışma hakkı ve ödevi" başlıklı 49. maddesinde ise; "Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir. Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır." hükmüne; "Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma" başlıklı 90. maddesinin beşinci fıkrasında; "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." hükmüne; "Yönetmelikler" başlıklı 124. maddesinde de; "Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler." hükmüne yer verilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Kıyafet mecburiyeti" başlıklı Ek 19. maddesinde; Devlet memurlarının, Kanun, tüzük ve yönetmeliklerin öngördüğü kılık ve kıyafet kurallarına uymak mecburiyetinde oldukları belirtilmiştir.

25.10.1982 tarihli ve 17849 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, kamu görevinde bulunan erkek personelin kılık ve kıyafette uyacağı hususlara yer verildiği, bu hususlar arasında " Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur..." ifadesine yer verilmiş olup; anılan Yönetmeliğin 16. maddesinde de, Yönetmeliğe aykırı hareket edenlere 657 sayılı Kanun'un disiplin cezalarına ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin (b) bendinde yer alan "...Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur... Saçlar, ... temiz bakımlı ve taranmış olur..." ibareleri incelendiğinde,

İdarelerin kendilerine tanınan düzenleme yetkisini Anayasa ve Kanunlarla belirlenen sınırlar içinde kullanmasının gerektiği, bu kapsamda, Kanuna dayanılarak idarelere tanınan yetki çerçevesinde erkek olan kamu görevlisinin kılık ve kıyafetiyle ilgili koşulların belirlendiği ve Yönetmeliğin 5. maddesinin (b) bendinde yer alan "...Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur... Saçlar, ... temiz bakımlı ve taranmış olur..." ibarelerinin idareye tanınan takdir yetkisinin sınırları içinde ve hizmet gereklerine uygun olarak hazırlandığı anlaşıldığından, dava konusu düzenlemenin yukarıda belirtilen kısmında üst hukuk normlarına aykırılık bulunmamaktadır.

Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin (b) bendinde (erkek personel için) yer alan "...Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz... kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir..." ibareleri incelendiğinde;

İnsan hakları, tüm insanların sahip olduğu temel hak ve özgürlüklere denir. İnsan hakları; ırk, ulus, etnik köken, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanların yararlanabileceği haklar olup, bu hakları kullanmakta herkes eşittir. İnsan hakları, bireylerin doğuştan sahip oldukları haklar oldukları için bireylerin dış görünüşleri, fiziksel özellikleri, hayat tarzı ve benzeri özellikleri nedeniyle ihlal edilmemelidir. Doğuştan, yaratılıştan gelen ya da sonradan edinilen, insanları ayırt edici bu özelliklerden dolayı diğer kişilerden daha aşağı oldukları yönünde bir algıya neden olabilecek yaptırımlar öngören her türlü hukuki uygulama, eşitsizliği ve ayrımcılığı meşrulaştıracaktır.

Ayrımcılık, nesnel ve makul bir gerekçe olmaksızın, konuyla ilgili olarak benzer durumda olan kişilere farklı muamelede bulunulmasıdır. Aynı durumdaki kişilere farklı muamele, meşru bir amaca dayalı olmadığında ve izlenilen yol ile varılmaya çalışılan hedef arasında makul bir orantılılık ilişkisi kurulmadığında ayrımcılık ortaya çıkmaktadır.

Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında da belirtildiği üzere, hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda eşitliği gözeten, adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendini yükümlü sayan Devlettir.

Personel rejimi gibi sıkı kural ve şartlara tabi bir alanda, kamu görevini yürütmekle görevli kişilerin hak ve özgürlüklerine, herhangi bir vatandaşa uygulanamayacak sınırlamalar getirilmesi demokratik toplumda gerekli olabilir. Bu kapsamda kamu makamlarının, faaliyetin niteliği ve sınırlamanın amacına göre değişen geniş bir takdir yetkisinin bulunması doğaldır. Ancak, eşitlik ilkesini zedeleyecek, ayrımcılığa neden olabilecek hususlar gündeme geldiğinde, bu alanlara yönelik müdahalelerin haklı olduğunun kabul edilebilmesi için, kamu makamlarınca ciddi gerekçelerin gösterilmesi gerekmektedir.

Nitekim, Anayasa'nın 10. maddesinde yer bulan eşitlik ilkesine bakıldığında, herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu anlaşılmakta ise de; maddedeki ifadeden de anlaşıldığı gibi ayrımcılık temelleri "...ve benzeri sebeplerle" denilerek Anayasa koyucu tarafından açık uçlu bir ayrımcılık temeli bırakılarak, günün değişen koşulları karşısında ayrımcılığa yol açabilecek yeni bir durumun ortaya çıkması halinde, maddenin yaşayan ve dinamik bir şekilde yorumlanmasının ve içinin doldurulmasının önü açılmıştır.

Yukarıda yer verilen Anayasa maddelerinde, herkesin ayrım gözetilmeksizin eşit olduğu, eşitlik hakkının yaşama geçirilmesini Devletin sağlayacağı, kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğu, herkesin çalışma hakkının bulunduğu, bu hakların korunması, çalışma barışının sağlanması için gerekli tedbirleri Devletin alması gerektiği vurgulanmış olup, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan personel arasında da bu tedbirlerin alınacağı kuşkusuzdur.

Bakılan uyuşmazlıkta, davacının erkek olduğu ve saçlarının anılan Yönetmelikte belirtildiği gibi, kulağını kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde olmadığı, omuzlarından aşağı sarkacak şekilde uzun olduğu ve bu nedenle disiplin cezası aldığı; dava dilekçesinde, aynı statüde bulunan kadın personelin uzun veya kısa saçla kamu görevini ifa ettiklerini, saçlarının uzun olmaları nedeniyle çalışma hayatında herhangi bir aksaklığa neden olmadıklarını, söz konusu bu durumun Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini vurgulamasına karşın; davalı idarelerin savunma dilekçelerinde görüldüğü üzere, kamuda görev yapan erkek personelle ilgili bu kısıtlamanın gerekliliğiyle ilgili açıklama yapamadıkları,

davacının saçının uzun olmasının, mesleki hayatı üzerindeki etkilerine dair yeterli ve ikna edici gerekçelerin belirtilmediği, davacının mesleği ya da kamu hizmetinin işleyişi üzerindeki etkisi ve risklerinin de açıklanmadığı görülmektedir. Bu nedenle, davacı üzerindeki müdahaleyi haklı kılacak şekilde konuyla ilgili ve yeterli gerekçe ortaya konulamadığından, müdahalenin demokratik toplumda gerekli olup olmadığı tartışmasını karşımıza çıkarmaktadır.

Demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma, bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik olmasını ifade etmektedir. Buna göre sınırlayıcı tedbir, bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da başvurulabilecek son çare niteliğinde değilse, dava konusu düzenleyici işlemde olduğu gibi, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Özpınar - Türkiye kararında (Başvuru No:20999/04 - Karar Tarihi:19.10.2010); bir yargıcın özel hayatında arkadaşlık ettiği kişiler ve giyim tarzı, aşırı makyaj yapması gibi iddialar ön plana çıkarılarak meslekten çıkarılmasıyla ilgili olarak, yargıçla ilgili iddiaların bu kişinin mesleğine icrasına etkisinin somut olarak ortaya konulamadığı hususuna vurgu yapmıştır.

Öte yandan, kamuda görev yapan personelin, özünde öncelikle birer birey oldukları; (statü rejimine uygun olduğu ölçüde) kendilerini dış görünüşleriyle, fiziksel özellikleriyle ifade edebilecekleri hususu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin geniş olarak yorumladığı bir özgürlük olan ifade özgürlüğünü de karşımıza çıkarmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğüne sağladığı koruma yalnızca içerik açısından olmayıp, bilgi ve düşüncelerin dile getirildiği, iletildiği ve bunlara ulaşıldığı farklı biçim ve araçları da kapsamaktadır. Benzer hususlar Anayasa bakımından da geçerli olup, Anayasa Mahkemesi'nin de sıklıkla ifade ettiği gibi Anayasa'da sadece düşünce ve kanaatler değil, ifadenin tarzları, biçimleri ve araçları da güvence altına alınmıştır (Yüksek Mahkeme, bir kararında, cezaevinde yemek almamayı ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir). Somut olayda olduğu gibi, bireylerin kendilerini saçlarının veya favorilerinin uzun veya kısa olmasıyla ifade edebilecekleri de unutulmamalıdır.

Kaldı ki, bir düzenleyici işlemin, hiyerarşik olarak bağlı bulunduğu üst hukuk normlarında düzenlenen konuları, genel ve objektif kuralları açıkça içermesi gerekmektedir. Üst hukuk normlarında açık bir düzenlemeye yer verilmediği durumlarda bir hakkın kullanımının engellenmesi ya da kısıtlanması sonucunu doğuran bir başka düzenleme yapılması hukuken mümkün değildir.

Anayasa ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin ancak bu maddelerde belirlenen sebeplerin varlığı halinde özlerine dokunulmaksızın ve bu sebeplere dayalı olarak Kanunla kısıtlanabilmesi mümkündür. Bu kısıtlamaların ise; Anayasanın özüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı yine Anayasa'da düzenlenmiştir.

Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere; dava konusu edilen Yönetmelik maddesinde, dayanağı Kanun'da yer almayan bu ibarelere yer verilmek suretiyle Kanun'un amacını aşan nitelikte bir düzenleme yapıldığı ve böylece dava konusu kuralın, dayanağı Kanun'a aykırı bir niteliğe dönüştüğü görüldüğünden, dayanağı üst hukuk normunda herhangi bir kısıtlama ya da engelleme bulunmadığı halde söz konusu maddede yer alan bu belirlemenin, Anayasa ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesi sonucunu doğuracağı da açıktır.

Bu durumda, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde (erkek personel için) yer alan "Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur..." cümlesinde yer alan, "Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz...kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir" ibaresinin yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca üst hukuk normlarına uygun olmadığı sonucuna varılmaktadır.

Dava konusu disiplin cezasına ilişkin işlem incelendiğinde;

Devlet Hava Meydanları İşletmesi Adnan Menderes Havalimanı Elektronik Müdürlüğünde elektronik teknisyeni olarak görev yapan davacının, defalarca uyarılmasına rağmen saçlarını kesmemesi eylemi nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (g) alt bendi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 04.04.2017 tarihli ve 8273 sayılı işlemin dayanağı olan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğinin iptal edilen ibaresi nedeniyle artık davacının saçının omuzlarından aşağıya gelecek şekilde uzun olmasının disiplin suçu olarak değerlendirilmesi hukuken olanaklı değildir.

Bu durumda, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin davacının disiplin cezası ile cezalandırılmasına esas alınan maddesinin hukuka aykırı bulunarak iptal edilmesi nedeniyle, hukuki dayanaktan yoksun kalan davacının uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Dava konusu Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan (erkek personel için) "...Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur... Saçlar, ... temiz bakımlı ve taranmış olur" ibaresine ilişkin kısım yönünden oybirliğiyle DAVANIN REDDİNE,

"Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz...kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir" ibaresine ilişkin kısım yönünden dava konusu işlemin oyçokluğuyla İPTALİNE,

2. 04.04.2017 tarihli ve 8273 sayılı uyarma cezasına ilişkin işlemin esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla İPTALİNE,

3. Dava kısmen iptal kısmen retle sonuçlandığından ayrıntısı aşağıda gösterilen davacı tarafından yapılan 380,90 TL yargılama giderinin yarısı olan 190,45 TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı tarafından yapılan yargılama giderinin diğer yarısı olan 190,45 TL'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, davalı idareler tarafından yapılan toplam 140,10-TL yargılama giderinin yarısı olan 70,05 TL'nin davalı idareler üzerine bırakılmasına, davalı idareler tarafından yapılan yargılama giderinin diğer yarısı olan 70,05 TL'nin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,

4.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 4.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı'na verilmesine,

5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemleri halinde taraflara iadesine,

6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 19/02/2020 tarihinde karar verildi.

(X)KARŞI OY :

Dava; Devlet Hava Meydanları İşletmesi Adnan Menderes Havalimanı Elektronik Müdürlüğünde elektronik teknisyeni olarak görev yapan davacının, defalarca uyarılmasına rağmen saçlarını kesmemesi eylemi nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (g) alt bendi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 04.04.2017 tarihli ve 8273 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan 25.10.1982 tarihli ve 17849 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 16.07.1982 tarihli ve 8/5105 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde (erkek personel için) yer alan "... Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. ..." ibarelerinin iptali istemiyle açılmıştır.

1982 Anayasası'nın "Yönetmelikler" başlıklı 124. maddesinin uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan halinde; "Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler." hükmüne yer verilmiş, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Kıyafet mecburiyeti" başlıklı Ek 19. maddesinde; Devlet memurlarının, Kanun, tüzük ve yönetmeliklerin öngördüğü kılık ve kıyafet kurallarına uymak mecburiyetinde oldukları belirtilmiştir.

25.10.1982 tarihli ve 17849 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, kamu görevinde bulunan erkek personelin kılık ve kıyafette uyacağı hususlar belirlenmiş olup, bu hususlar arasında "Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur..." ifadesine yer verilmiştir.

Aynı Yönetmeliğin 16. maddesinde; Yönetmeliğe aykırı hareket edenlere 657 sayılı Kanun'un disiplin cezalarına ilişkin hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (g) alt bendinde; belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmanın uyarma cezasını gerektirdiği belirtilmiştir.

Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin (b) bendinde (erkek personel için) yer alan "...Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz... kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir..." ibareleri incelendiğinde;

Geleneksel toplumlardan farklı olarak günümüzde devlet örgütlenmesi ve bürokrasisi dikey yönde etkin, yatay yönden ise yaygın bir yapıya kavuşmuş olduğundan, idare, hayatın her alanında yer alması nedeniyle büyük bir teşkilatlanmaya ihtiyaç duymaktadır. İdare bir tüzel kişilik olup, farazidir. Gerçekte var olmayan bu hukuki kişilik adına faaliyetleri, gerçek kişiler olan kamu görevlileri yürütmektedir. İdare adına yetki kullanan bu görevlilerin çalışma esasları, hak ve sorumlulukları yasalarla düzenlenmekte olup, görevleri nedeniyle bunlara yönelik bir kısım sınırlandırmalara gidilmektedir. Bu sınırlandırmalardan birini de kılık ve kıyafet yükümlülüğü oluşturmaktadır.

Anayasa'nın belirlediği usule uygun olarak 657 sayılı Kanun'a eklenen Ek 19. maddesiyle, kamu görevlilerine Kanun, tüzük ve yönetmeliklerin öngördüğü kılık ve kıyafet kurallarına uymak mecburiyeti getirilmiştir. Kanun'un ilk halinde yer almayan düzenleme, personel yönetiminde önemli yeri olan kılık ve kıyafet ödev ve sorumluluğunun Kanun'a konulması gerektiği gerekçesiyle kabul edilmiştir. Bu hükme dayanılarak kabul edilen Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik ile de kamu personeli için kılık ve kıyafet yükümlülüğü detaylı bir şekilde belirlenmiştir.

Yönetmeliğin 1. maddesinde; Yönetmeliğin, kamu personelinin Atatürk devrim ve ilkelerine uygun, uygar ve aşırılığa kaçmayacak şekilde sade bir kılık ve kıyafette olmalarını, kılık ve kıyafette birlik ve bütünlük içinde bulunmalarını sağlamayı amaçladığı belirtilmiştir. Cinsiyet ayrımına dayanan, Yönetmeliğin dava konusu edilen 5. maddesi ise, kadın ve erkekler için farklı kılık ve kıyafet düzenlemesini içermektedir.

İdare hukukunda kamu görevlileri yönünden var olan kılık ve kıyafet yükümlülüğü, kamu hizmetinin verilmesinde eşitliğin, tarafsızlığın ve apolitik olmanın bir gereği olması yönüyle ele alınmaktadır. Kamu hizmetinin daha nesnel sunulmasını sağlamak amacıyla kamu görevlilerine tarafsızlığı sağlayacak nitelikte kılık ve kıyafet yükümlülüğü getirilmiştir.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, Anayasa'da yer alan usule uyularak kabul edilen Kanun maddesine dayanılarak hazırlanan ve erkek olan kamu görevlisinin kılık ve kıyafetiyle ilgili ayrıntılara yer veren dava konusu Yönetmelik hükmünde, üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmadığından, davanın bu ibareye yönelik kısmının reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle, çoğunluk kararının bu ibareyle ilgili kısmına katılmıyoruz.

Dava konusu disiplin cezasına ilişkin işlem incelendiğinde;

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup; memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi, kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme de sahiptirler.

Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Buna göre, disiplin cezası verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra belli yasal süreler içinde ilgili memur hakkında tarafsız bir soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması açılması, yapılacak soruşturmada varsa iddia sahipleri ile olayın açıklığa kavuşması için gerekli tanık ve davacının ifadelerinin alınması, lehe ve aleyhe olan tüm delillerin toplanarak olayın değerlendirilmesi ve ekleriyle birlikte soruşturma raporunun oluşturulması, usulüne uygun şekilde ve sürede yazılı savunma hakkı tanınması, sonrasında disipline aykırı davranış olarak tespit edilen eylemin hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispatlanarak, eylemine uygun olan disiplin cezası maddesinin tayini ve uygulanması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; Devlet Hava Meydanları İşletmesi Adnan Menderes Havalimanı Elektronik Müdürlüğü'nde elektronik teknisyeni olarak görev yapan davacının, saçlarının omuzlarından aşağıya gelecek şekilde uzun olduğu, saçlarını kesmesi yönünde ikazlarda bulunulduğu, en son 17.02.2017 tarihinde gece nöbetinden çıkarken uyarılmasına rağmen saçlarını kesmeyeceğini ifade etmesi üzerine 24.02.2017 tarihli ve 4828 sayılı yazı ile Havalimanı Başmüdürü tarafından, davacının görev yaptığı birimden davacının ifadesinin alınmasının istendiği, 09.03.2017 tarihli ve 5995 sayılı yazı ile de davacının konu ili ilgili savunmasının istendiği; davacının savunmasında, söz konusu Yönetmeliğin askeri darbe döneminde çıkartılarak herkesi tek tipleştirmeyi amaçladığı, günün koşullarına uymadığını belirtmesi üzerine de, 04.04.2017 tarihli ve 8273 sayılı dava konusu işlemle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (g) alt bendi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.

Bakılan olayda, davacıya atfedilen fiilleri şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya koyacak bir soruşturma yapılmadan, sadece davacıdan savunma almakla yetinilerek ceza verildiği görüldüğünden, davacının 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (g) alt bendi uyarınca uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde yukarıda belirtilen gerekçeyle hukuka uyarlık bulunmadığından, anılan işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği görüşüyle, çoğunluk kararına gerekçesi yönünden katılmıyoruz.

Address

SAVDES
Bursa

Telephone

+905379226606

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Savdessen Bursa Bölge Şubesi posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Videos

Share


Other Social Media Agencies in Bursa

Show All

You may also like