Sosyalist Nusayriler

Sosyalist Nusayriler Contact information, map and directions, contact form, opening hours, services, ratings, photos, videos and announcements from Sosyalist Nusayriler, Media/News Company, Antakya.

Halk, Hâk ve Hakikat İçin
Onurlu,Adil,Eşit ve Özgür Bir Yaşam İçin

Dünya Barışı ve Halkların Kardeşliği İçin
Düşünceye Özgürlük ve İnanca Saygı İçin

Avukatsız,yetim,öksüz Arap Alevileri(Nusayriler) kaynağından doğru şekilde anlatmak için
💕Burdayız 🌹💕

30/01/2025

Anayasayı yok saydılar rafa kaldırdılar
Niye mi?
Çünkü Suriye anayasası diyor ki ülkenin Cumhurbaşkanı Suriyeli/Suriye Vatandaşı olmak zorunda

Ama Coloni koloni iti Suriyeli değil hatta nereli olduğu kim olduğu nerden geldiği bile belli değil
Kimin tasmalı iti o bile meçhul

Suudi iti diyen de var Golan'da doğmuş İsrail iti diyen de ama laboratuvar ortamında üretilen kuduz bir it olduğu konusunda herkes hem fikir....

30/01/2025

Esad ve ailesi nerde ?
Kimin elinde?
Sağ mı?
Neden bir aydır ses seda yok resmi ya da gayri resmi hiçbir açıklama yok?
Rusya zehirleyip öldürdü bence öyle değilse bile kendi çıkarları uğruna teslim eder

Hiçbir kanunun yasanın kuralın olmadığı bu teröristlere yargılansın!!! (infaz edilsin cümle aleme göz dağı verilsin diye) diye teslim edecek kadar onursuz namussuz bir ülke Rusya

Saddam da böyle infaz edilmedi mi?
Kaddafi de böyle linç edilmedi mi?
Esad da öyle olacak Şam'da Emevi camisinde Hz Hüseyin'e yaptıkları gibi liğme liğme edecekler

Böylece Emperyalizme siyonizme selefi vahabi canavarlara boyun eğmeyen kafa tutan herkesin sonu böyle olur böyle olacak mesajı verdiler/verecekler

Bu kansız soysuz it sürülerine silahlı çetelere dur diyecek yegane güç bilinçli örgütlü silahlı halklardır
Acilen Ulusal egemenlik ulusal bağımsızlık için herkesin birleşmesi gerekiyor

30/01/2025

Dünyanın gözü önünde bu kadar yağma talan işgal katliam zulüm zorbalık kanunsuzluk yaşanırken cümle alemin sessiz kalması neden?

Lağım Medyanın zerre kadar onuru namusu yok mu?
Onbinlerce tutuklu her gün yüzlerce infaz bu kadar işkence bu kadar zulüm zorbalık neden gündem olmuyor neden kimsenin umrunda değil?

Kanunsuz hukuksuz silahla şiddetle kanla bombalama ile katliam ve soykırım ile ülkeyi işgal eden ilhak eden kansız soysuz teröristlerin silahlı çetelerin kinle nefretle zorbalıkla ülkeye çöreklenmesi neden kimsenin umrunda olmuyor?

Güvensizlik kaos kriz kan şiddet terörizm emperyalizm ve siyonizm dışında kimin işine yarar?

Kardeş komşu halklar nerde?
Güvenlik istikrar adalet barış kardeşlik isteyenler nerde?
Bugün susanlar yarın sıranın onlara geleceğini bilmiyor mu?

Afganistan Mısır Libya Filistin Suriye örnekleri yetmedi mi?

30/01/2025

Kim hangi mantıkla Suriye'yi bu canavarlara teslim etti?
Hangi çıkar milyonlarca insanın kanından canından onurundan namusundan daha ağır basar?

30/01/2025

Rus dış işleri bakanı da gelip el pençe durdu Nusra el kaide işid piçinin karşısında
Yıllardır aynı tezgah aynı oyun
Kirli karanlık kanlı bir tiyatro oynanıyor
Onur namus vicdan şeref yok
Herkes kendi çıkarının peşinde
Kimseye güvenmeden kendi öz gücünle kendi silahınla onurunla namusunla ayakta kalmak mucize resmen

Öyle bir satranç tahtası ki kim hangi safta kim kiminle belli değil her an dengeler değişebilir her an herkes saf değiştirebilir

Alevilerin onuru namusu şerefi ile bağımsız özgür yaşayabilmesinin tek yolu örgütlü Bilinçli silahlı bir güç olmaları yoksa gelen ezecek giden esecek geriye sadece ihanet kalleşlik katliam ve soykırım hikâyeleri kalacak ...

30/01/2025

Şii & Alevileri kimlikleri nedeniyle katlettiği için BM'de terörist olarak tescil edilmiş olan Colani/Ahmed Şara, kendi kendini 3 yıllığına devlet başkanı ilan etti & Suriye devletinin kurumlarını (parlamentoyu, orduyu, güvenlik kurumlarını, partileri vs) lağvettiğini açıkladı.

Dışarıdan yönetilen operasyonla ülkenin fiilen teslim edildiği bu BM tescilli katil, bu dönemde başta Aleviler olmak üzere bazı topluluklara yönelik hâlâ süren katliamların yanı sıra Suriye topraklarını işgal eden İsrail'e karşı direnmek bir yana yaltaklanmasıyla dikkati çekti.

Colani'nin bu adımı, başında olduğu HTŞ'yi terörist ilan etmiş belli başlı ülke ve kuruluşun (Türkiye, ABD, AB, S. Arabistan ve son olarak dün Rusya) temsilcilerinin kendisini ziyaretinden ve Türkiye'nin S. Arabistan tarafından desteklenen çabalarının ardından geldi.

-Emir Aşnas-

30/01/2025

El Kaide lideri Colani/Ahmed Şara'nın kendisine bağlı aralarında yabancıların da (Afgan, Tacik, Uygur, Özbek, Türk, Çeçen, Arnavut, Mısırlı vd) bulunduğu silahlı örgütleri toplayarak kendi kendini cumhurbaşkanı ilan ettiği töreni güvenlik korkusuyla yayınlayamadılar....

Teröristler kendi aralarında seçim tiyatrosu oynamış
Kendi kendilerine devlet olmuşlar
Seçim yok yasa yok kanun yok
Devlet de biziz kanun da diyorlar
Bu zorbalığa bu saçmalığa bu hukuksuzluğa sessiz kalan destek veren göz yuman herkes onursuz namussuzdur insanlık düşmanıdır, bu suça bu zulme ortaktır

Hiç kimse kansız soysuz terörist komşusu olsun istemez
Hiç kimse kanun kural yasa tanımayan eli kanlı cani istilacı yağmacı işgalci komşusu olsun istemez

Bunları başımıza musallat eden herkesin Allah bin belasını versin ...

30/01/2025

Colani/Ahmet Şara, Suriye'deki silahlı örgütlerin yani çeşitli El Kaide fraksiyonlarının % 99,9'unun oyuyla cumhurbaşkanı olarak seçildi...
Yeni Şam hükümeti, Esad rejiminin anayasasını, meclisini ve tüm güvenlik teşkilatlarını feshettiğini duyurdu.

Alın size demokrasi alın size adalet alın size özgürlük

29/01/2025

Katliam, Vahşet, Soykırım, İşkence , Zulüm zorbalık hakaret aşağılama artarak devam ediyor

Tutuklu yaralı ve ölü sayısı günden güne artıyor

Bulunan cesetlerin neredeyse tamamı işkence görmüş kiminin gözleri yok kiminin elleri yok

İşgalci istilacı yağmacı teröristler katliam yapıyor terör estiriyor

Sessiz kalmak suça ortak olmaktır
Lütfen Sesimizi Duyurun

29/01/2025

Esad gitsin demokratik kansız silahsız geçiş hükümeti kurulacak dediler parlemanto fesh edildi seçimler en az 5 yıl kadar yapılmayacak anayasa da en erken 3 yıl sonra yürürlüğe girer
Bu da demek oluyor ki yasa da biziz devlet de biziz kanun da biziz yapılan bütün antlaşmaları verilen bütün sözleri unutun

Önce silahlar toplandı
Sonra köy köy ev ev baskınlar düzenlendi
Ardından katliamlar işkenceler soykırım geldi

Bunlara güvenen bunlara silahını onurunu namusunu emanet eden bunlarla işbirliği yapan herkes kansız soysuz onursuz namussuzdur vatan hainidir

29/01/2025

Suriye'de Soykırım Var
Suriye'de Katliam Var
Suriye'de Yağma Talan Kıyım Var
Suriye'de vahşet cinayet zulüm zorbalık var

Sesimizi Duyurun
Zulme sessiz kalmayın suça ortak olmayın

29/01/2025

Suriye'de yaşanan Alevi katliamlarına karşı.

Bir haftadır Avrupa'da, Türkiye'de ve Amerika'daki Akademisyen Yazar, gazeteci, aydın arkadaşlarımız yoğun çalışıyorlar.

Çağrılar, dosyalar vb'leri bu gün yarın herkese duyurulacak ve yeni bir girişim başlatılacak.

Suriye'de katliam yaşayan Arap Alevi insanlarımızın sesini duyurmak ve yeni katliamları önlemek için hepimize görev düşüyor.

Sessiz kalanlar utancını mezarına götürsün.. diyen Arap Alevi dedemize selam olsun.

Yarın daha ayrıntılı bilgi vermek umuduyla.

Gündüz Takım elbiseli Ahmet beyGeceleyin terörist işid nusra öso lideri Koloni
28/01/2025

Gündüz Takım elbiseli Ahmet bey
Geceleyin terörist işid nusra öso lideri Koloni

28/01/2025

SURİYE TARZI ŞİZOFRENİ
Mehmet Yuva
Uzman hekimler aşağıdaki belirtilere sahip olan bir kişi için şizofreni tanısı konabilir diyor; Halüsinasyon görme, gerçek dışı inançlara yönelik kuruntu ve kaygılar, motivasyon eksikliği, yavaş hareket etme, uyku düzeninin bozulması, düşüncenin bulanıklaşması, paranoya ve konuşmalarda bulunma, sosyal olarak kendini izole etme. Uzmanların izniyle bu belirtilere genelde Dünyanın birçok yerinde şahit olabileceğimiz özelde Suriye’de her gün şahit olduğumuz ‘Suriye Tarzı Şizofreni’ hastalığı ilave edilmelidir. Bu hastalığın en belirgin özelliği şudur; Azınlık çoğunluğa istediğini yapamaz ama çoğunluk azınlığa istediğini yapabilir. Arapçada ‘Şizo-freni’ Şaz Freno’ veya ‘Şaz Fırno’ kökenlidir. Freni boşaldı, freni tutmuyor, freni kilitlendi, ateşi yükseldi beynindeki sigortalar patladı demektir.

İnsanda veya toplumda freni patlak kamyon veya raydan çıkmış tren misali davrananlara, dengesiz, kuralsız, tehlikeli hal sergileyenlere, aklın hâkimiyetinden çıkıp onun dışındakine bağlananlara ‘Şaz Freno’ yani Şizofrenik hal ve davranışlarda bulunuyor denilir. Mevcut HTŞ idaresi ve bileşenleri kana doymayan sahadaki çeteleri, kendilerinin yayımladıkları videolarda gözaltına alınanlara yapılan işkenceleri, yerinde ve yargısız infazları, ev baskınlarını, tarlalarda gelişigüzel katlettiklerini iftiharla sunuyor.

Tekfiri, karanlık iblisi bir zihniyetin tezahürü olan katiller; “Alevileri öldürün kesin ama video çekmeyin” nasihatleri yapan, freni boşalmış bu nesil nasıl üredi? Sinekten bal alınır iddiasında olan Şizofrendik kesimler, daha önce “azınlık Alevi iktidarı Sünnilere zulüm ediyor” diyenler şimdi “çoğunluk Sünni” iktidarı özellikle Alevilere zulüm ediyor bu kabul edilemez diyemiyor. Ama aynı zihniyet Suriye’nin toprak bütünlüğü, Milli birliği ve herkesin eşit olduğu devleti vaat ediyor. Bunları söyleyenler ve bunlara inananlar Şizofren değilse nedir?

27/01/2025

"Suriyeli Aleviler: Ölüme bir nefes ötede

Mezhebi bir nefretin şiddetli tezahürlerini görüyoruz. Bunun zeminini yıllardır hazırlıyorlar. Baas yönetimi için “Alevi azınlık rejimi” propagandası muhaliflerin söylemine yedirilmiş ve uluslararası toplumun bakış açısına da sirayet etmiş bir yalandı. Bunun kaynağı da 1970’lerden beri Müslüman Kardeşler’di.
27 Ocak Pazartesi 2025 Saat: 00:07
Bir yandan “Alevilere yönelik kitlesel katliam yok”, “HTŞ azınlıklara güvenceler veriyor” ve “Olumsuzluklar kontrol dışı grupların işi” propagandası tıkır tıkır işliyor. Yeter ki HTŞ yönetimine zeval gelmesin! Güvenceniz Ebu Muhammed el Colani; koltuklarınıza yayılıp dizi keyfine devam edebilirsiniz!

Diğer yandan güvenceden bahsedenlerin sinik mantığını görüyoruz: “Ne sandınız, diktatöre payanda olmanın bedeli olmayacak mı?”

Alevilerin başına gelenleri meşrulaştıran HTŞ’ci tayfa da diyor ki; “Eski rejimin suçlarına ortak olmuş Sünnilere de operasyon yapılıyor.”

Diğer yandan sözü Alevi soykırımından açıp inandırıcılığını yitirmeden durumun vahametini ortaya koyamaz mıyız?

İbni Teymiyye’nin “Aleviler ve Şiiler Yahudi ve Hristiyanlardan daha büyük kâfirlerdir; ümmet için verdikleri zarar, savaş halinde olduğumuz kâfirlerin verdiği zarardan daha büyüktür. Katli vaciptir” fetvasıyla kafayı bulmuş tekfirci selefilerin silahlarıyla ve ürkütücü sloganlarıyla Alevi köylerine ve mahallelerine dalmasından daha korkutucu ne olabilir?

İdari meselelere bakan üç hakim gibi onlarca Alevinin cesedinin yol kenarına atılmış olarak bulunmasından daha korkunç ne olabilir? Ya da Tartus’tan Şam’a giderken üç Alevi din adamının öldürülmesi? Yahut Şeyh Ali Dib Ebu Rami ve eşinin cesedinin yol kenarında bulunması? Lazkiye’ye bağlı Ayn Şarkiye köyünde biri çocuk üç Alevi çiftçinin katledilmesi? Dr. Kusay el Zir ve Prof. Dr. Raşa el Ali gibi isimlerin kaçırılması?

Ve vakıalar artıyor…

Devrik rejim adına suç işlemiş olsalar bile evleri basılan kişilerin eşlerine, çocuklarına ve yakın akrabalarına her türden kötülüklerin yapılmasından daha iğrenç ne olabilir? Sıra sıra dizilmiş ya da yere yatırılmış insanların darp edilmesinden, köpek gibi havlatılmasından ve küfredilmesinden daha aşağılık ne olabilir? İnsanların kaçırılıp infaz edilmesi, işkenceden geçirilmesi ve her an bir bedel ödeme korkusuyla yaşatılması “HTŞ’nin işi değil” diyerek daha ne kadar hafifletilebilir?

Kontrol noktasında Alevi olduğunu söylerse ya da sahile özgü şiveyle konuşursa başının belaya gireceğini bilen insanın dili bugünlerde düğümlüdür. Verecekleri sesin ölüm olarak dönmesinin korkusu sinmiştir. Konuşamazlar. Ancak artık kaybedecek bir şeyi kalmayanlar ve evlerine ateş düşenler birkaç kelam edebilir.

***

“Alevi katliamı vardır, HTŞ de bundan sorumludur” diyebilmek için Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) gibi muhalif yapılardan bir haberin gelmesi mi gerekiyor?

23 Ocak’ta Humus’tan feci haberler geldi. HTŞ’nin günler öncesinde ilan ettiği operasyon vilayetin batı kırsalındaki Fahil, Meryemin, El Kabu, Hirbet el Hamam, Arkaya, El Şaniyye, Hadese ve Harkal köylerini hedef aldı.

SOHR gelişmeleri 25 Ocak’ta şöyle geçti: “Alevi, Şii ve Mürşidiye topluluklarına mensup sivillerin yaşadığı kasaba ve köylerde Askeri Operasyonlar İdaresi’ne bağlı yerel gruplar tarafından işlenen ihlaller, suçlar ve yargısız infazlarda dramatik bir artış yaşandı. Son 72 saatte öldürülen sivillerin sayısı 22’yi buldu.”

İhlaller arasında rastgele tutuklamalar, tacizler, aşağılamalar, dini sembollere saldırılar sıralandı. “Bu suçlar, eşi benzeri görülmemiş bir şiddet düzeyini yansıtan korkunç cinayet suçlarına ve öldürülen sivillerin cesetlerine saygısızlığa dönüşmüştür” denildi.

SOHR daha sonra ölü sayısını 35 olarak güncellerken 40 kişinin hala kayıp olduğunu bildirdi.

Köy sakinleriyle konuşan gazeteci Cenan Musa’ya göre 23 Ocak’ta minibüs ve kamyonetlerle Fahil’e gelen silahlı adamlar, rastgele ateş etmeye başladı; evleri tahrip edip yağmaladı; erkek, kadın yaşlı ayırmadan köylüleri dövdü; dini semboller parçaladı; o sırada Şam-Fahil otobüsünden inen iki adamı oracıkta öldürdü. Köylüler kayıp sayısını 58 olarak verdi. Bazı cesetler köy yakınında yollarda bulundu. Aynı gün Meryemin köyü basıldı. Silahlı adamlar orada da rastgele ateş etti, evlere girdi, değerli eşyaları çaldı. Mürşidiye tarikatının kurucusu Süleyman el Mürşid'in resmi indirilip köylülerden üzerine basmaları emredildi. Erkekler dövüldü, havlamaya zorlandı. İki kişi öldürdü. Özellikle eski asker ve polisler gözaltına alındı.

Cesetleri bulunan 16 kişiden 13’ü eski asker ve polisti. Hepsi de HTŞ’nin uzlaşma masasına gitmiş ve silahlarını teslim etmiş ve kendilerine ‘aman’ (güvenlik güvencesi) verilmişti.

Pek çok baskında olduğu üzere önce Askeri Operasyonlar İdaresi geliyor, düzgün davranıp gidiyor. Sonra logosuz gruplar geliyor, cezalandırıyor. Meryemin’de olduğu gibi HTŞ’nin atadığı vali soruşturma ve suçluları bulma sözü veriyor. Yani resmi olarak HTŞ elini kirletmiyor. Bu artık bir kısır döngü.

***

Bu şiddet, terör ve güvensizlik ortamında halkın yaşadıkları bir kenara; uzlaşma masasına gidip güvence almış askerler daha sonra operasyonlarda öldürülüyorsa aranan diğer subaylar nasıl HTŞ’nin adaletine güvenerek? Varsayalım ki suçlular; bunlar akıbetinin yargılanmadan infaz edilmek olduğunu bile bile nasıl teslim olacak?

SOHR direktörü Rami Abdurrahman haklı olarak HTŞ’yi uyarıyor: “Katliamları gerçekleştiren subaylar yargılanmalı, Askeri Operasyonlar Dairesine bağlı yerel silahlı gruplar tarafından sahada infaz edilmemeli. Askeri İdare bu kişilerin neden infaz edildiğini açıklamalıdır. Bunlar Alevi mezhebindendir ve rejime sadık oldukları gerekçesiyle ve mezhep temelinde idam edilmişlerdir.”

Teröre karşı vatan savaşı yaptıklarına dair ‘kahramanlık anlatısı’ devran döndü bir idam fermanına dönüştü.

Savaş ya da insanlığa karşı suçlar için mahkemelerin kurulması ve adaletin yerine getirilmesi gerekiyor. Peki adaleti kim sağlayacak?

El Kaide ve IŞİD’den gelen mezhepçi fanatikler mi?

Ebu Bekir el Bağdadi ve Ebu Musab el Zerkavi’nin öğrencileri mi?

4 Haziran 2011'de Cisr el Suğur'da 123 polis ve askeri öldürüp kol ve bacaklarını kesip Asi nehrine atanlar mı?

23 Aralık 2011’de Şam’da bomba yüklü iki araçla 44 kişinin ölümüne ve 166 kişinin yaralanmasına neden olanlar mı?

10 Şubat 2012’de Halep’te iki bombalı saldırıda 28 kişinin ölümüne ve 235 kişinin yaralanmasına neden olanlar mı?

10 Mayıs 2012’de Şam’da askeri istihbarat kompleksine yönelik iki saldırıda 55 kişiyi öldürüp 400 kişiyi yaralayanlar mı?

25 Mayıs 2012’de Hula’ya bağlı Taldu’da 109 kişiyi katledenler mi?

11 Aralık 2012’de Hama’ya bağlı Akrab kasabasında 125 ila 150 arasında Alevi’yi katledenler mi?

15 Ocak 2013’te Halep Üniversitesi’nde 87 kişiyi öldürenler mi?

21 Şubat 2013’te Şam’da Baas Genel Merkezi yakınlarında bomba yüklü bir araçla 53 kişiyi öldürenler mi?

4 Ağustos 2013’te Lazkiye’de Alevi köylerini basıp 200’e yakın sivili katledenler mi?

11-12 Aralık 2013’te Adra’da Hıristiyan, Alevi, Dürzi ve İsmailileri hedef alıp en az 40 kişiyi öldürenler mi?

9 Şubat 2014’de Hama’ya bağlı Maan köyünde 21 sivili katledenler mi?

21 Mart 2014’te Keseb’te Ermenileri yerlerinden edenler mi?

8 Mayıs 2014’te Halep’te eski şehrin altında tüneller kazıp 20 ton patlayıcıyla 150 yıllık Carlton Citadel Otel binasını yerle bir edenler mi?

25 Nisan 2015’de Cibr el Şugur’a bağlı İştebrak köyünde en az 200 Alevi’yi öldürenler mi?

12 Mayıs 2016’da Zaraa’da 19 sivili öldürüp 70 kişiyi kaçıranlar mı?

23 Mayıs 2016’da Ceble ve Tartus’ta bombalı saldırılarda en az 184 kişiyi katledenler mi?

Ya da İdlib’de işkencehaneler kurup sayısız infaz yapanlar mı?

Bu suçların listesi sayfalarca uzatılabilir.

Sonuçta 8 Aralık’tan bu yana eski rejimin kalıntılarını yakalama adına ‘sapkın’ olarak gördükleri mezhebi azınlıkları hedef alıyorlar.

İnsanlar ‘suçlu’ diye ilan edilmiş listelere göre ya da rastgele gözaltına alınıyor, kaçırılıyor, sonra bir yerlerde cesetleri bulunuyor. Elleri arkasından bağlanmış ve kafasından infaz edilmiş kişilerin görüntüleri sosyal medyaya düşüyor. Ama sorarsanız HTŞ telefonlara çıkıyor, şikayetlere kulak veriyor ve güvenceler sunuyor.

***

Yaşananlar eski rejimin kalıntılarıyla hesaplaşma meselesinin çok ötesinde. Oklar HTŞ’ye yönelmesin diye geçiş döneminin zaafları, yönetsel boşluklar ve kontrolün henüz tesis edilmemesi gibi gerekçeler sıralıyorlar.

Mezhebi bir nefretin şiddetli tezahürlerini görüyoruz. Bunun zeminini yıllardır hazırlıyorlar. Baas yönetimi için “Alevi azınlık rejimi” propagandası muhaliflerin söylemine yedirilmiş ve uluslararası toplumun bakış açısına da sirayet etmiş bir yalandı. Bunun kaynağı da 1970’lerden beri Müslüman Kardeşler’di.

1973’te Müslüman Kardeşler laik anayasaya karşı yürüttüğü savaşı “Nusayri (Alevi) yönetimine karşı cihat” diye çerçevelemişti. O günden beri rejimin bütün kötülükleri mezhepçi bir motivasyonla bir kesimin hanesine yazıldı.

Suriyeli tarihçi Sami Mubeyyid, “Aleviler, Beşar'ın otokrasisinden en çok zarar gören ve yine de onun zulmünün bedelini ödemek zorunda bırakılan alt sınıftır” diyor. “Beşar gerçekten Alevilerin refahını düşünüyor olsaydı, onların ücra köy ve kasabalarında okullar ve üniversiteler kurulmasını emrederdi. Ama bunu yapmadı ve babası Hafız da yapmadı. Aslında Alevileri yoksulluk ve cehalet içinde tutmayı tercih ettiler, böylece Esad ailesine sonsuza kadar muhtaç ve boyun eğmiş kalacaklardı” diye ekliyor. Rejimle iç içe geçmiş az sayıda Alevi figür gününü gün ederken Alevi köyleri karanlık ve yoksulluk içindeydi. Ben 2012’de Radikal gazetesinde nüfusun yüzde 12-13’ünü oluşturan Alevilerle ilgili şablonlara vuran yazıma “Suriyeli Aleviler: En yetim azınlık!” başlığını atmıştım. Yıllar içinde öğrendiklerim yazdıklarımın teyit etti.

Aleviler sistem içinde sırf Esad’ların lütfuyla dikey tırmanışa geçmedi. Evveliyatı var bunun. Baas’tan önce de Aleviler güvenlik birimlerinin yanı sıra sağlık, bayındırlık, içişleri bakanlıkları gibi kurumlarda üst düzeyde yer alıyordu. Aslında bu Fransız manda döneminde başlamış bir süreçti.

Aleviler devletten uzakta güven içinde yaşamayı tercih ediyordu. Bu mahrumiyet demekti ama güvende olmak birinci tercihti. Sosyal ve ekonomik statüleri zayıftı; Alevi emeği ötekilerin tarlasında ucuzdu. Fransızlar 1920’da sahilde Alevi Devleti kurdu. Devlet demek mümkün olmasa da… Alevilerin devletle ilişkilerini göstermesi açısından Mubayyid’in aktardığı şu bilgi önemli: Aleviler, Alevi Devleti’nde işgücünün yalnızca yüzde 4'ünü oluşturuyordu. Halbuki entite içinde nüfus dağılımında birinci sıradaydılar. Alevi Devleti sınırları içinde 101 bin Alevi, 94 bin Sünni, 34 bin Hıristiyan ve 5 bin İsmaili yaşıyordu. Fransızların kontrol ettiği üst düzey kadrolarda çok azdılar. Fransızlar Suriye’yi 1922'de federal sisteme geçirirken Alevi temsilciler de Şam’da yönetim tecrübesi edindi.

Geleneksel olarak ticaret, siyaset ve sivil bürokrasiyi Sünni Araplar kontrol ediyordu. Sünni kentli kesimler ve toprak sahipleri çocuklarını orduya göndermezken askerlik kırsaldaki azınlıklar için ekmek kapısıydı. Yine de bu durum ordudaki Sunni subayları tahtından etmiyordu. Ahmed Mamun’un verdiği bilgilere göre bağımsızlığın ardından Suriye ordusundaki subayların yüzde 31.8’i Sünni Arap, yüzde 22.7’si Kürt, yüzde 18.6’sı Hıristiyan idi. Çerkesler, Dürziler ve Aleviler ise her biri yüzde 4.5 oranıyla orduya katılmıştı. 16 Eylül 1941'de Bayındırlık Bakanı Munir el Abbas, Suriye'de kabineye giren ilk aleviydi. Zeki Arsuzi, İsmail Havvaş, Süleyman Mürşid, Muhammed Nasır, Ghassan Cedid, Alemuddin Kavvas ve Muhammed Maruf gibi Aleviler askeri-sivil iktidar süreçlerinde öne çıkan isimlerdi.

Hafız Esad'ın 1970'te üzerine basarak yükseldiği General Salah Cedid de Alevi’ydi. Yani Alevilerin devletle tanışmaları Esad’larla başlamadı. Evet, Esad döneminde kendilerini güvende hissettiler, 2011’den sonra da bir kader ilişkisi gelişti. Ama bu yakınlık Alevi toplumunun genelini selamete çıkaran bir şey değildi.

***

Özetle Alevilerin adı çıktı. Hallerinden memnun muydular, değildiler. Ses etmeleri de mümkün değildi. Potansiyel cellatlarıyla da iş tutamazlardı. Elbette muhalefete katılanlar da oldu, hapsi boylayanlar da… Mezhebi paydaşlıktan dolayı Esad rejimiyle özdeşleştirilmiş olmaları onlar için bir çıkmazdı. Bu özdeşleştirme ‘kollektif güvenlik’ karşılığında her türlü haklarını unutmayı telkin etti. Sisteme yakın olsalar da esasen talepkâr olamadılar. Esad saraydayken örgütlenemediler. Esad gitti ve en örgütsüz kesim olarak ortada kaldılar. Rejimin günahları da omuzlarına yıkıldı. Esad kaçarken Lazkiye’deki kutlamalara katıldılar; ‘bedeli hak eden azınlık’ olmaktan kurtulamadılar.

Mesele ülkeyi yeniden inşa etmekse ‘kör intikam’ ve ‘mezhepçi temizlik’ ile Suriye yolunu bulamaz. Colani’nin yabancı heyetlere verdiği sözlerin sahada karşılığı yok. Bu şekilde çoğulcu bir sistem kurmak bir yana Suriye’nin dağılmış yakalarını bir araya getiremezler. Alevilere yapılanları Kürtler, Dürziler ve diğerleri de izliyor. HTŞ’ye kefil olanların üç maymunu oynaması vaziyeti kurtarmıyor. Sadece Alevilere değil bütün Suriye’ye kötülük ediliyor, ülkenin geleceği karartılıyor…

-Fehim Taştekin-

İki sene önce 56 kişinin öldüğü tren kazasında hakkı hukuku savunmak faillerin cezasını çekmesi için adliye önünde bekle...
27/01/2025

İki sene önce 56 kişinin öldüğü tren kazasında hakkı hukuku savunmak faillerin cezasını çekmesi için adliye önünde bekleyen onbinlerce insan
İnsan onur duyuyor gurur duyuyor
Yer; Yunanistan

27/01/2025

Böl Parçala Yönet
Yıllardır aynı taktik....

27/01/2025

Emperyalizm ve onun gayrı meşru çocuğu siyonizmi ayakta tutan yegane güç fitnedir
Ortadoğu halkları örgütlü ve bilinçli olsa adımını atamazdı
Onların bu kadar güçlü pervasız kanunsuz olmasının sebebi Ortadoğu Halkları arasındaki bölünmedir Truva atlarının fazlalığıdır hain kalleş işbirlikçierin bolluğudur
Bu oyunu bozacak tek çözüm tek yol
Örgütlü Bilinçli Toplumdur....

Address

Antakya

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Sosyalist Nusayriler posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Videos

Share