11/06/2024
Şiir; şairin dış dünyadaki herkesi ve her şeyi pek de uzak olmayan bir yerlerde bıraktığı, kendisi ile baş başa kaldığı bir ada. Bağımsız fakat herkesle, her şeyle ilgili ve duyarlılıklarla örülmüş. Sabahattin Yalkın evrensel bilincin farkında, bu ortak bilince ilişkin düşünceler üreten fakat aynı zamanda kişinin birey olma özgürlüğünü önceleyen bir şair. İnsana, maddeler evrenine, soyut olana, varoluşa eğiliyor olanca öze yönelik dikkatiyle. Yaza Yaşaya* Sabahattin Yalkın’ın duyuş ve düşünüş biçimini yansıttığı şiir dışında yazılmış ender eserlerinden birisi. Deneme ve sohbetlerden oluşuyor. Eserde şairin şiire ve şaire ilişkin değerlendirmeleri de bulunmakta. Bu değerlendirmelerden yola çıkarak şairin poetikasıyla ilgili çıkarımlarda bulunulması mümkün olacaktır.
Şiir yazmak kadar; şiir hakkında düşünmek, kafa yormak ve söz etmek de önemlidir. Düşünmeden, hakkında dişe dokunur söz etmeden/ edemeden şiir yazmak karanlıkta el yordamıyla yitiğimizi aramamıza benzer. Bulmak çoğu kez raslantısal değildir, aksine emeğe ve uğraşıya tabidir. “Yaza Yaşaya” biz okuyucularına şiirin tek başına, bir nesne bir kavram, bağımsız bir yapı olmadığını anımsatıyor. Şiir aslında her şeyin toplamıdır. On binlerce yıl öncesinin, on binlerce yıl sonrasının, şimdiki zamanın bileşimidir. Yanı başımızdan evrenin derinliklerine kadar uzamın izdüşümü ve ta kendisidir. Bilmeyen, anlamayan, sezmeyen, görmeyen, duyumsamayan, düşünmeyen hiç kimse özge şiire ulaşamaz.
*Sabahattin Yalkın, Yaza Yaşaya, Damar Yayınları, Ankara, Ekim 2006.
Sabahattin Yalkin
Hatice Eğilmez Kaya