Devil's child

Devil's child tarihin gizemine yolculuk

01/03/2024

Ne mutlu Türküm diyene 🇹🇷 🇹🇷 🇹🇷

01/03/2024
PEK ÇOK RESTORANDA VEYA LOKANTADA FİKRİNİZİ SORMADAN, DAMLA SUYU GETİRİP HEMEN AÇIYORLAR...Dün gece eve dönerken su alma...
01/03/2024

PEK ÇOK RESTORANDA VEYA LOKANTADA FİKRİNİZİ SORMADAN, DAMLA SUYU GETİRİP HEMEN AÇIYORLAR...
Dün gece eve dönerken su almak üzere markete uğradım, görevliye şöyle sordum:
1,5 lt. su var mı? Ama Turkuaz/Damla dışında lütfen
Turkuaz çıktığından beri bu şekilde su alıyordum artik.
Para verip kötü su içmeye hiç niyetim yok! Marketteki adamın dediklerini aynen
aktarıyorum:
- Abi, ben o sudan satmıyorum. İnan ki gelen müşterilerden onda dokuzu senin söylediğin şeyi söylüyor.
Peki, neden halen satıyorlar?' diye sordum.
- Abi, Turkuaz/Damla suyu, marketlere bedava veriliyor, satarsan kara geçiyorsun, satmazsan öylece duruyor. Ama ben satmıyorum, çünkü alan yok.
Ayrıca CocaCola satanın Turkuaz/Damla da satma zorunluluğu var, hatta Başka su sattırmamaya
çalışıyorlar.
Uzun söze gerek yok; hiç kimse almazsa, hiç kimseye satamazlar.. .
Lütfen okuyun, okutun! Bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum.
Türkiye'de bazı şişeli içme suları doğal kaynak suyu değil.
Doğal kaynak sularında devlete para ödemeniz gerekiyor, artı bu tesislerin yatırım maliyeti çok
yüksek.
Dolayısıyla CocaCola ne yaptı,
kaynak suyu araştırmalarının maliyetlerini çok yüksek bulduğu için
Bursa/Kestel ovasındaki CocaCola fabrikasında derin kuyu pompalarıyla ovanın suyunu çekerek bunu da termostan geçirip filtre ederek hem CocaCola meşrubatını hem de Türkuaz/Damla' yı şişelemeye başladı.
Türkuaz/Damla' nın etiketinin üst ve altındaki Kahverengi şeritlere dikkat
edin:
Sofra İçeceği' yazar.
Binlerce dönümlük tarım arazisinin bulunduğu
ve CocaCola hariç
hiçbir İsletmeye 'derin kuyu pompası' çakma izni verilmeyen Kestel ovasında,
yeraltından çekilen su, filtre edilip daha sonra içine bazı mineraller katıldıktan
sonra
Türkiye'nin en ücra kasabalarına bile satılıyor ve lıkır lıkır içiliyor.
Bazı yazlık kasaba ve köylerde neredeyse Turkuaz/Damla harici içme suyu bulamazsınız çünkü
dağıtım ağı çok güçlü. Bayilere baskı bile olduğu yolunda duyumlar aldım.
Turkuaz/Damla içmeye Devam edecekseniz, unutmayın, yapay bir su içiyorsunuz.
Duyarlı bir vatandaş olarak konuya dikkatinizi çekerim.

Her tarafı doğal kaynak sularıyla dolu memlekette, millete kuyu suyunu zorla ve de üstüne para alarak içiriyorlar.

İçmeyin arkadaşlar!

Gönderenin Notu:

Kola'nın Ülkesi'nin 1960 lı yıllarda,

Özellikle ilkokul Öğrencilerine Ücretsiz süt tozu, balık yağı ve peynir yardımı yaptığını,

bu tarihlerden sonra Anadolu tarihinde ilk kez çocuk felci vakalarının görüldüğünü

ve de sonraları Çocuk felci aşısının 'rutin aşılar' arasına sokulduğunu,

bu aşıların bizlere büyük paralarla satıldığını HATIRLAYIN VE UNUTMAYIN..

Küba gibi bir ülkenin 'İnsan sağlığıyla ticaret olmaz' diyerek,

(ABD de bile patent aldığı) kanser aşısını,

yoksul ülkelere ilacı,

isteyen Ülkelere de patentini Ücretsiz verdiği,

buna karşın tüm AB / ABD / İSRAİL'in yapay hastalıklarla hazinemizi ve sağlığımızı emdiklerini

BİLİN VE UNUTMAYIN..

Ücretsiz' adını bile söylemeyen bu malum firmalar,

'Ücretsiz su veriyorlarsa'

bunun nedenini DÜŞÜNÜN VE BULUN!!

Yazan ---Y.Doç. Dr. Cemalettin CAMCI — "iddiadır"

01/03/2024

İşte şeriat!

BİZE KİM DÜŞE?Geçenlerde biri bir “tweet” atmış, şöyle diyor: “Cübbeli Ahmet ile Stephen Hawking aynı zaman diliminde ya...
01/03/2024

BİZE KİM DÜŞE?

Geçenlerde biri bir “tweet” atmış, şöyle diyor: “Cübbeli Ahmet ile Stephen Hawking aynı zaman diliminde yaşadılar, bizim hissemize Cübbeli düştü…”

Peki bu bir rastlantı mı? Asla değil!

Olayı anlayabilmek için Antik Yunan’a dayanarak Rönesans’ı, Rönesans’a yaslanarak “Aydınlanma Hareketini” yaratan, ardından 1776 Amerikan Devrimi ve 1789 Fransız İhtilalini yapan Avrupalılar ve onların Amerika’ya göçenleri karşısında aynı zaman diliminde yaşayan, şu anda içimizden bazılarının pek özendiği Osmanlı ne yapıyordu, önce ona bakmak gerek.

Resim ve heykel sanatında Avrupa’da Leonardo Vinci, Rafaella, Michelangelo gibi dâhiler yetişirken Osmanlı’da resim yapmak günah, heykeller ise put olarak kabul ediliyordu.

Dante, Shakespeare, Cervantes hümanist edebiyatın öncülüğünü yaparken Osmanlı’da tek edebiyatçı henüz yetişmemiş, daha sonraları bin bir zorlukla getirilen Makyevel’in Prens adlı eseri bazı yöneticiler tarafından gizlice okunuyordu.

Bilim dünyasında Kopernik dünya merkezli evren kuramını çürütüp, dünyanın güneşin etrafında döndüğünü açıklamasıyla oluşturduğu bilimsel devrimden otuz yıl sonra Takiyüddin Efendi’nin Tophane sırtlarına kurduğu zamanın en büyük rasathanelerinden biri, III. Murat’ın emri, Şeyhülislamın fetvası ile “Tanrı’nın işine karışmak” gerekçesiyle kıyıdan top ateşine tutuluyordu.

Galileo, Kepler ve Newton’u sadece anımsatarak geçiyorum.

Felsefede Francis Bacon, Thomas Hobbes, John Locke, Rene Descartes, Spinoza gibi isimler dünyayı algılamak için çaba sarf edip, birlikte yaşamanın kurallarını koyarken, biz çoktan felsefecileri zındık ilan etmiş, felsefe ile de uğraşmayı yasaklamıştık.

Sanat, edebiyat, bilim ve felsefe alanında yaya kalıp, matbaayı bile üç yüz sene sonra kurarak bilginin yayılmasını önlersen, senin topraklarına Hawking düşecek değil ya!

Velhasıl bu toprakların bahtsızlığı çok öncelerden yazılmaya başlanmıştır.

Mustafa Kemal 1923 aydınlanması ile bunu kırmak istemiş, okuma yazma bilmeyen, cahil bıraktırılmış bir toplumda aydınlanma olamayacağını anlamış ve önce okuma yazma seferberlikleri oluşturulmuştu.

Köy enstitüleri bu aydınlanma kavgasının başlangıcıydı, toprak ağaları izin vermediler.

Yetmiş senedir yeniden karanlık bir çukura çekilmek isteniyor bu ülke.

Bugünün üniversitelerinin birinde görevli, “Profesör” ünvanlı bir Rektör yardımcısının “ben cahil halkın ferasetine güveniyorum” sözü ile özetlenebilecek sona doğru koşar adım gidiyoruz.

Dr. Reyhan Pütün

Neden var olduğunu değil, nasıl yaşaman gerektiğini sorgula.Çünkü bilinçaltı öğretilerin, var olma nedenini sorgulamana ...
01/03/2024

Neden var olduğunu değil,
nasıl yaşaman gerektiğini sorgula.
Çünkü bilinçaltı öğretilerin, var olma nedenini sorgulamana izin vermeyecek;
ama aklın, öğreneceklerine izin verecektir.
Akıl sana ait değilse, ruhun özgür kalmaz.

ZATA

************************

29/02/2024

Sevgili takipçimiz bu videoyu göndermiş.ben bu videoyu izlemiştim kısa bir zaman önce. paylaşmak istedim izlemeyenler için. izleyin efendim..

ARAP TELEVİZYONUNDA YAYINLANAN BİR KONUŞMA

"1400 Yıldır bize ne dediler, ne demek istediler, neyi demek istiyorlar diye, dediklerini tefsir ediyoruz.
1400 Yıldır Yahudi ve Hıristiyanlara beddua ediyoruz, salavatlar getiriyoruz gözyaşları daha fazla olsun diye ama bizim gözlerimizde yaş kalmadı. Vatanları yıkılsın diye, bizim elimizde yıkılmadık vatan kalmadı. Onların kadınlarına hakaret olsun diye bizim kadınlarımız hakaretler içinde kaldı. 1400 Yıldır yağmur duaları ettik her yer yağmurla doldu, sadece Müslüman çoğunluklu devletler hariç. 1400 yıldır zekat topladık, her geçen gün açlık ve sefalet daha da arttı Müslüman çoğunluklu Devletlerde.
Ey uyuyan Ümmet Beddua ettikleriniz uzaya çıktılar, aydan uzanıp dünyaya baktılar, hücreyi böldüler, ikinci bir bilimsel devrim yaptılar. Sizler sadece iki bacak arası devrimler ile uğraştınız. Bugünlerde bile derslerinizde cinsellik nasıl olur, abdesti ne bozar, kadın ve siyah köpek önünde namaz kılmayı öğretmeye devam ediyorsunuz.
İçtihat ile alimleriniz cihatta nikah için, yaşlı adamı emzirme ve ölen eşiniz ile son defa cinsellik üzerinde ittifak ettiler."

29/02/2024

Tam bir hanımefendi.
Aydınlık düşüncesi gibi
Türkçesi de, ne kadar güzel ..👍👏👏👏

Kendi kendine yeten bir ülkeydik...
29/02/2024

Kendi kendine yeten bir ülkeydik...

İdama giderken parkamı,botlarımı çıkarmayacağımÖlüm gömleğini giymeyeceğimBir sigara yakacağım, üstüne bir çay içeceğimR...
29/02/2024

İdama giderken parkamı,botlarımı çıkarmayacağım
Ölüm gömleğini giymeyeceğim
Bir sigara yakacağım, üstüne bir çay içeceğim
Rodrigo’nun gitar konçertosunu dinleyeceğim
Urganı kendim boynuma geçirip sonra dönüp beni seyredenlere
Ölen bedenimdir, düşüncem yaşıyacak diyeceğim ... !
Öyle de oldu bu fotoğraftaki herkes öldü ... !
Ama Deniz hâla yaşıyor ... !

28/02/2024

Özgürlüğün en büyük düşmanı, halinden memnun olan kölelerdir...

Che Guevara

TOPRAĞIN HİKAYESİYabancı toprak şirketleri  milyonlarca hektar toprağın sahibi olmuştu..Çok büyük ölçekli mülkiyet öneml...
28/02/2024

TOPRAĞIN HİKAYESİ
Yabancı toprak şirketleri milyonlarca hektar toprağın sahibi olmuştu..
Çok büyük ölçekli mülkiyet önemli ilerlemeler kaydediyordu.
Diktatörlüğün sonunda, ekilebilir arazinin %97'si nüfusun %1'ine ait olacak ve köylülerin %95'i artık araziye sahip olmayacaktı.
Nüfusun %80 i çiftçi idi..
Köylüler Büyük hacienda'larda (büyük çiftlik) çiftlik işçileri olacaklar ya da isyanları tek tek bastırılarak sefil birer kentsel ucuz işçi olacaktı..
Sonra birisi çıktı..
“ Toprağın sahibi olmaz, biz toprağa aidiz ve bize nimetlerini sunduğu için ona minnettarız ve bu yüzdendir diktatörlüğe karşı savaşımız” dedi..
Köylerini yaktılar, yıktılar..
"Evinizi yıkarlarsa yeniden yapın... "dedi..
Tarlaları yaktılar..Ambarları ve depoları da..."...tahılınız yakıldıysa yeniden ekin." dedi.
Çocuklarını öldürdüler..
."..Çocuklarınız ölürse daha çok doğurun."
dedi..
Köylerden sürdüler.. Kentlere doğru...
"Gitmeyin...!!! " Dedi..
"Sizi ovalardan kovarlarsa dağlarda yaşayın ama yaşayın. " dedi..
Yaşarlar, değişirler, bırakırlar, ölürler.
"Liderler yok, sadece siz varsınız."
"Güçlü bir halk, süren tek güçtür."
"Amacımız sadece toprak, bir düşünce değil."
" Aileleri besleyecek ekin ekili toprak istiyoruz".
Reformcu lider Francisco Madero toprak dağıtana kadar Emiliano Zapata silahlarını bırakmadı.
İhanete uğradı, pusuya düşürülüp öldürüldü..
Zapata, ölümünden sonra da, ülkesinin en önemli halk kahramanı olarak anılmaya devam etti.
Şarkıları söylendi. Diğer herkesin adı anılmaz oldu.
Meksika devrimini meraklıları okusunlar.
Ulusların deneyimlerinden çıkartılacak dersler vardır.
Ülkemiz halkı için de...Köylüler için de...
Hele konu topraksa..
Toprağın mülkiyeti ise..
Köylünün topraksızlaştırılması şekil değiştirip kılıktan kılığa giriyorsa...
Bugün şirketler ve Bankalar ne kadar köylüye ait araziye sahipler ne kadar tarım arazisi el değiştirdi?
"Ekilmeyen arazi" kalmayacak..
Peki kim ekecek?
Efsanelere bayılırız...
Elia Kazan’ın “Viva Zapata” filminin sonunda Emiliano Zapata’nın atı dağlara gidip kaybolmuştu.
Zülfü Livaneli'den;
Filmin senaryosunu John Steinbeck yazmıştı, ama finali bulan Kazan’dı.. Usta yönetmen bu finali nereden bulduğunu soran arkadaşı Yaşar Kemal’e “Elbette Köroğlu’nun kıratından” cevabını vermişti.
Köroğlu’nun kıratı büyülüydü.
Tüfek icad olunup mertlik bozulduğunda Köroğlu vurulup ölünce Kırat dağlara girmiş ve kaybolmuştu.
Büyülü at yeni bir Köroğlu için bekler bilinmezden çıkmak için...
Ince Memed'i okuyanlar bilirler..
Ince Memed'in de bir atı vardı böyle büyülü.
Kurşun değmez, vurulamaz..Kanatlı sanki kimse yetişemez...
İnce Memed ağayı öldürmeye gittiğinde, “Beni öldürmen neye yarar, bir ağa gider, yerine başka biri gelir,” demişti ağa.
“Olsun,” diye karşılık vermişti İnce Memed, "benim yerime de başka bir İnce Memed gelir."
Yaşar Kemal İnce Memed'ler bitmez. demişti.
Memed bu defa atı ile sır olmuştu dağlarda..
Zapata ise;
"Hep liderler, kurtarıcılar, savaşçılar, sizin yerinize savaşacaklar arıyorsunuz, hatasız güçlü adamlar."
"Hiç yok, sadece sizin gibiler var." demiş.
Doğu toplumları hep bir kurtarıcı ve hep bir lider beklemiş..
Asıl gücün kendileri olduğunu bir türlü öğrenememiş..
"Güçlü insanı zayıf halk yaratır."
"Güçlü halkınsa, güçlü insana ihtiyacı yoktur"
"..geçer çıplak ayaklarıyla yüreğime basarak
geçer Aydın ellerinden Karaburun mağlûpları".
O günden bu güne ne değişti?
Tohum Toprak Dostluğu

28/02/2024

Ne mutlu Türküm diyene..❤️🇹🇷 🇹🇷 🇹🇷

🩸bu tatlı kızı bildinizmi……?Liseli bir talebe  dediniz belki…oysa o koca bir çınardı ….cumhuriyetin altın kızlarından bi...
28/02/2024

🩸
bu tatlı kızı
bildinizmi……?

Liseli bir talebe dediniz belki…

oysa o koca bir çınardı ….

cumhuriyetin
altın kızlarından birisiydi …

geçtiğimiz hafta
yani 13-ARALIK
onun dogum günüydü ….

İSTANBUL’da doğmuştu …

Daha lise çağlarında
ilerde neler başaracağı
gözlerindeki ışıktan okunuyordu

zaman zaman saçlarını örerdi .

alımlı güzel bir kızdı …

ama yinede asıl güzellik
kafasının içindeydi

yıllar su gibi aktı

büyük insan oldu

kitaplar yazdı..

hayatlar kurtardı

sonramı……?

Hepimizin ablası oldu …

adı TÜRKAN

soy adı
SAYLAN dı …

doktordu….

dalında uzmandı

eğitimci ve yazardı

bütün kitapları var köşemde ..

duygulanarak okudum hepsini…

bakın bu tatlı ablamız
hangi yollardan geçmiş

neler başarmış..

Türkan Saylan
Anadoluyu Karış karış dolaşan
Cumhuriyet kuşagının
ATOM KARINCALARINDANDI..

Kendini
Yoksul kız çocuklarının
Okumasına adamıştı..

bunun için Vakıf kurdu…

YÜZLERCE kimsesiz
YOKSUL kız çocukların
Okumasını sagladı...

Herkesin
Korkup uzaklaştıgı
CÜZZAM hastalıgının
tedavisine imzasını attı..

Türkiye içinde
YÜZÜN üzerinde ödül aldı...

1986’da
Uluslararası Gandi Ödülüne
LAYIK görüldü..

2006 yılına kadar
Dünya Sağlık Örgütü’nün
danışmanlığını yaptı..

Yüzlerce
konferans verdi..
Onlarca kez
Dünya üniversitelerine
Konuşmacı olarak çagrıldı..

Onlarca kitap
VE 440. MAKALE yazdı..
Bunlar Çeşitli dünya dillerine çevrildi..

bursla İngiltere'de
ileri derecede eğitim gördü,
1972’de doçent,
1977’de profesör oldu.

Türkiye’nin gururu
BU Degerli bilim insanını
BÜTÜN DÜNYA Çok sevdi, Saydı..

Bir tek bizim
Yobazlar hariç...

Onlar onu
HİÇ SEVMEDİ....

ÜSTELİK
Bu degerli bilim insanına

birde TERÖRİS dediler iyimi ….?

DEMEK Devleti
ortadan kaldırmak için
ÖRGÜT kurdun ha.....((((

GEL içeri”dediler..

O şunu çok iyi biliyordu
Onların asıl derdi
Türkan Saylan degildi

Kız çocuklarının okumasıydı..

YANİ.....
Cumhuriyetti……

ATATÜRK’tü...

Hayata veda etmeden önce
Penceresinden
S*K S*K bizlere güldü, gülümsedi

Takvimler
18.Mayıs 2009. gösterirken
O KİTAPLARINI bizlere bırakıp
beyaz bir ata binip
ÇEKİP gitti...

Anısına
SAYGILARIMLA


galip
SARIALTIN

27/02/2024

Saçı olmayanları almıyoruz..😂😂

Çobanın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına bir Jeep yanaşmış. Son derce şık ve pahalı giyi...
27/02/2024

Çobanın biri dere kenarında koyunlarını otlatıyormuş. Tam o anda, yanına bir Jeep yanaşmış. Son derce şık ve pahalı giyimli bir sürücü aşağıya inmiş ve çobana sormuş.
- Eğer kaç tane koyunun olduğunu bilirsem bana onlardan bir tanesini verir misin?
Çoban bir adama birde koyunlarına bakmış,
- Tamam diye cevap vermiş. Genç adam arabasını park etmiş, telefonunu bilgisayarına bağlamış bir NASA sitesine girmiş, GPS´ini kullanarak yeri taramış, bir database ve logaritma ile doldurulmuş 60 excel tablosunu açmış ve 150 sayfalık bir rapor basmış. Çobana dönmüş,
- Tam olarak 1586 adet koyunun var demiş.
Çoban
- Doğru diye cevap vermiş,
- Koyununu alabilirsin. Genç adam koyunu almış ve jeep´inin arkasına koymuş. Bu sefer çoban genç adama dönmüş.
- Eğer senin ne iş yaptığını bilirsem koyunumu geri verirmisin? Diye sormuş.
Adam,
- Evet neden olmasın diye yanıtlamış.
- Sen Dunya Bankasi´nda Danışmansın demiş çoban.
Adam sormuş,
- Nasıl oldu da bildin?.
Çoban
- Çok basit diye cevap vermiş.
- Buraya çağrılmadan geldin, bu bir..
- İkincisi benim bildiğim bir şeyi bana söylemek için benden bir koyunumu istedin.
- Üçüncüsü yaptığın hiçbir şeyden anlamıyorsun çünkü köpeğimi aldın!

ALOOO BABAAA!Sen gittikten sonra üçümüze birer cami düştü. Hepimiz Şeyh olduk. Allah razı Olsun , da...Gavs hangimiz ola...
27/02/2024

ALOOO BABAAA!

Sen gittikten sonra üçümüze birer cami düştü. Hepimiz Şeyh olduk. Allah razı Olsun , da...
Gavs hangimiz olacağız, hangimiz Kutbul Aktab olacağız babaaa? İnsan gitmeden önce halifesini belirtmez mi? Hem müşteri üçe bölündü. Himmet paraları düştü. Üçe bölüyoruz,O da anca yetiyor evin geçimine.

De Allahtan millete sohbet, vaaz falan vermiyoruz. Yoksa millet bizim Kuran Cahili, tıngır tıngır olduğumuzu anlayacak. Rivayetlerle, hikayelerle,
Tevbe alarak, salavatlarla, dualarla durumu idare ediyoruz sevgili babacığım.
Senin gibi...
Bol bol sofiye ders yani tesbihat verip, gözünü açtırmıyoruz.

Da benim kafama takılan şu?
Biz öldükten sonra bizim çocuklar ne olacak baba?
AH baba ah, biz ne yapacağız?
Çocukların geleceği ne olacak babaa? Yeni camiler mi yaptıralım onlara?
Neyse sofiler ahırları hala temizlemeye devam ediyorlar. Tarla işleri de tamam. Organik besleniyoruz senin gibi.

Onlara da Dayıyoruz Bulgur çorbasını. Maliyeti düşük en azından.
Neyse sen rahat uyu orda baba.
Kibrit kutusunu nereye koydun baba? Bizi unutma.
Sürme, sakal cübbe, şekil on numara aynen devam. Her gün farklı renkte cübbe giyiyorum. Ki kalabalığın içinde kabak çiçeği gibi belli olayım baba. Ancak bazan sofiler ayağımın altına çok Gül yaprağı atıp israf ediyorlar.
Biraz ona canım sıkılıyor baba. Biliyorsun israf haram.

Yoksa burda günlerimiz güllük gülistanlık.
Gak deyince kebap, Guk deyince Gül şerbeti getiriyor sofiler. Biraz kilo aldık hareketsizlikten bu aralar. Kendimi frenliyemiyorum baba. Elimi sıcak sudan soğuk suya sokturmuyorlar. Allah razı olsun onlardan.
Hepsi aynı, Gassalın elinde Meyyit gibiler.
Aynı bıraktığın gibiler yani.
Hiç kimse soru sormuyor. Sorgulamıyor. Araştırmıyor. Kuranı anlayarak okumuyor Allahtan. Yoksa yandık babaaa.
Ben evden çıkıpta camiye gelirken sanki peygamber geliyormuş gibi saygı gösterip, bakıyorlar bana. Ayaklarım yerden kesilir gibi, uçacak gibi oluyorum bazan. Ben bile inanıyorum, ben ne kadar mübarek bir insanım diye bazan. Ne de olsa seyyidiz baba. Bir de İslami İlimler den Allah razı olsun durmadan bizi parlatıyor.

Bir de ağzımızın tadını kaçıran Ramazan hoca gibi zındıklar var. Milleti uyandırmaya, tezgahı bozmaya çalışıyorlar. Neyse,
Azrail yetişti imdadımıza. Da kurtulduk ondan.

Başka yaramaz bir şey yok baba burda.
Her şey tıkır tıkır işliyor.
Ellerinden öperim sevgili babacığım. Senin bıraktığın emanete dört elle sarılıyoruz. Kasamız dolu. Da ben niye Resullahı göremiyorum baba? Her gün 10 bin salavat okuyorum. Sen nasıl görüyordun?
Bir de Devletin en kılcal damarlarına kadar yerleşmeye çalışıyoruz babacığım. Hastahane, holding işleri çok iyi.
O işleri merak etme sen. Aklın buralarda kalmasın.
Kal selametle, canım babacığım, gavsım, şeyhim
Oğlun
Alıntı

“HEDEF GÜNEŞE VARMAK DEĞİL,GÜNEŞ OLMAK”Anadolu bozkırından, Çorum’un bir köyünden Hasanoğlan’a öğrenci olarak gelen Ali ...
27/02/2024

“HEDEF GÜNEŞE VARMAK DEĞİL,GÜNEŞ OLMAK”

Anadolu bozkırından, Çorum’un bir köyünden Hasanoğlan’a öğrenci olarak gelen Ali Çuhadar. Köyünden okula yeni gelmiş. Öğretmeni ona basımevinin sobasını yakma görevi vermiş. Yakıt kömürdür. Ali, köyünde tezek, odun yakardı. Kömürü öğretmeni anlatmıştı ama, nasıl yakılacağını bilmiyordu.
İşin acemisi çocuk, kömürü sobaya doldurur, altından kibriti çakar, kömür bir türlü yanmaz. Bir kutu kibrit biter, ama çocuk sobayı yakamaz. Odada bulunan orta yaşlı bir adam küçük Ali’yi izlemektedir.
Oğlum, sobayı yakamadın. Beraber yakalım mı?
Ali, soba yakma işini kendisine görev olarak veren öğretmenine mahcup olmamalıydı. Odadaki adamın önerisi canına minnet oldu. Kömürü birlikte boşalttılar.
Bak oğlum, şu köşede tahta parçaları var, onları getir. Orada keser var, onu da getir.
İstenenleri getirdim. Tahtaları birlikte kırdık. Sobaya yerleştirdik. Aralarına kağıt koyduk.
Haydi şimdi yak, dedi. Verdiği kibriti çaktım, kağıtlar anında tutuştu. Nerelisin?
Çorumluyum, amca.
Kızlar da geldi mi?
Gelmedi amca.
Odunlar iyice tutuştu. Soba küreğini aldı, gözüme bakarak bir kürek kömürü sobaya koydu. Beklerken, bana okula ve bana dair başka sorular da sordu.
Haydi, bir kürek de sen at bakalım, dedi.
Soba yanmıştı. Bana yardım eden amca artık gitse, iyi olur, diye düşünüyordum. Tam o sırada, bana görev veren öğretmenim içeri geldi. Amcayı görünce hemen hazır ola geçti. Şaşırdım kaldım doğrusu. Amca “Allaha ısmarladık! ” diyerek elimi sıktı. O, daha pek uzaklaşmadan öğretmenimin ceketini tuttum, yavaşça: “Bu amca kim?” diye sordum.
Hasan Ali Yücel, oğlum. Milli Eğitim Bakanımız. Okulumuzu ziyarete gelmiş.
*****

Kibirsiz, alçak gönüllü, davranışları içten adam işte böyle olur. Tam bir halk adamıydı Yücel. Baba adamdı.

Bu olayı, anlatan ve anlatırken de bizzat yaşayan Mehmet Şener, Yücel’e dair konuşmasına şöyle devam etti: Milli Eğitim Bakanımız Hasan Ali Yücel Aksu’ya da geldi. Okulu gezip görmesi bittikten, gerekli denetimleri tamamladıktan sonra, bizleri idare binasının önünde topladılar. Hepimize hitaben güzel bir konuşma yaptı. Çeşitli nasihatlerde bulundu, bilgece sözler söyledi. Ayrılmadan önce bize son sözü şu oldu: “Hedef güneşe varmak değil, güneş olmak.”
Kendisi güneş olmuş, bizlere güneş olmayı hedef göstermiş aydınlık insan Hasan Ali Yücel.

Böyle Yaşayanlar Ölmez ki!

Şevki Yılmaz'ın Rize'deki köyünün adı; Büyükköy, Büyükköy'ün eski ismi Rumca, Leroz Mavran...Ondan önceki ismi ise Livro...
27/02/2024

Şevki Yılmaz'ın Rize'deki köyünün adı; Büyükköy, Büyükköy'ün eski ismi Rumca, Leroz Mavran...

Ondan önceki ismi ise Livroz.

16. yy Osmanlı kayıtlarında Livroz köyü 50 hane ve bu 50 hanenin 46'sı Hristiyan, kalan 4 hane ise dönme.

Köyün ismi Pontusça olsa da, ahali Ermeni dönmesidir.

Köy 1913'te Mervan adını almıştır. Bu arada sonradan dönme Şevki'ye bir sorum olacak. "Kara Yani" kimdir Şevki? Kendiniz açıklayın bu eşkıyanın kim olduğunu isterseniz.

Bir kuşak öncesine kadar istavroz çıkaran adamlar kimseye Müslümanlık taslamasınlar.

Volkan Giritli

26/02/2024

Oğlu annesinden daha dürüst.
Anneciğim şu anda sen kendini yaktın diyen bir anne!

Address

Kısla
Ankara Province

Website

Alerts

Be the first to know and let us send you an email when Devil's child posts news and promotions. Your email address will not be used for any other purpose, and you can unsubscribe at any time.

Videos

Share


You may also like