17/02/2021
New York Times gazetesinde Carlotta Gall imzasıyla yayınlanan haberde Türkiye'nin bundan üç yıl önce Suriye'ye asker gönderdiğinde çok eleştirildiğini, ancak bugün korudukları Suriyeliler'in Türk güçlerinin varlığından memnun olduğu bildiriliyor
Birleşmiş Milletler ve Batılı liderlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla üç yıl önce Afrin'e düzenlenen Zeytin Dalı Operasyonu'nu fırsatçılık olarak değerlendirdiğini ve bölgeye istikrarsızlık getireceğini söylediğini yazan gazete, binlerce Kürt ailenin operasyon nedeniyle bulundukları yerleri terk ettiğini, Kürtler'in yerini Suriye'nin başka bölgelerinden gelen yüzbinlerce kişinin doldurduğunu hatırlatıyor. Gazete, 2019'da Suriye'nin doğusuna yapılan Barış Pınarı Harekatı'nınsa insan hakları ihlalleri suçlamalarını beraberinde getirdiğini vurguluyor.
Ancak New York Times, 10 yıldır devam eden Suriye iç savaşında Türkiye'nin yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalan savunmasız beş milyon Suriyeli sivili sahada koruyan, Türk askerlerinin Suriyeli sivillerle Devlet Başkanı Beşar Esat güçlerinin ve Esat'ın Rus müttefiklerinin katliam yapma olasılığı arasında engel oluşturan tek uluslararası güç olduğunu altını çiziyor.
Türk yetkililerin kısa süre önce Suriye'nin kuzeybatısındaki Afrin'de Türkiye'nin oluşturduğu fiili güvenli bölgede gazetecilere eşlik ettiğini yazan gazete, Türkler'in bölgede altyapı, eğitim ve sağlık hizmetleri alanlarında elde ettiği başarıları sergileme istekliliği gösterdiğini kaydediyor. Ancak habere göre Türk yetkililer, gazetecilere eşlik ederken, koruma altına aldıkları Suriyeliler'in içinde bulunduğu zor şartları sergilemekten de kaçınmadı.
Haberde yer verilen 35 yaşındaki Suriyeli bir hamal, Suriye hükümet güçleri tarafından ölüm ya da hapisle tehdit edildiğini, Afrin'de en azından hayatta olduğunu, ancak kimilerinin gece yatağa aç girdiğini, nasıl hala hayatta kalabildiklerini bilmediklerini söylüyor.
Habere göre Türkiye, bölgede kendi yönetimini kurdu, "dost" Suriyeli milisleri eğiterek askeri polis gücü bünyesine kattı, yerel Suriye konseylerinin bölgeyi idare etmesini sağladı. Afrin Türkiye'deki elektrik şebekesine bağlanarak yıllarca devam eden karartmalara son verildi. 500 Suriye firması kayıt altına alınarak Türkiye ile sınır ticareti yapmalarına olanak tanındı. Afrin'de ayrıca Türk cep telefonları ve Türk lirası kullanılmaya başlandı.
New York Times'a konuşan Hatay Vali Yardımcısı Orhan Aktürk, Afrin'den de sorumlu. Aktürk, "Ana hedefimiz Suriyeliler'in hayatını normalleştirmek, okulları açık tutmak, insanların yaşaması için hastanelerin işlevini yerine getirmesini sağlamak" diyor.
Gazeteye göre Türkiye'nin Suriye'de bulunmasının bir amacı da Suriyeliler'in Türkiye'ye gitmesini engellemek. Suriyeli sivillere yardımın büyük kısmını Birleşmiş Milletler sağlasa da Türkiye, kendi kontrolunu kurmak için birçok uluslararası yardım grubunu bölgeden uzaklaştırdı.
Ancak Esat hükümetinden kaçan çok sayıda Suriyeli Türkiye'nin bölgede oluşturduğu güce kucak açmasına rağmen Türkiye, bölgede rakipsiz değil. Orhan Aktürk, son iki buçuk yılda bölgeye yönelik 134 terör saldırısı düzenlendiğini, sadece bu ay bomba yüklü araçlarla dört saldırı yapıldığını, güvenlik güçlerininse yüzlerce saldırıyı önlemeyi başardığını söylüyor. Aktürk'e göre son saldırılarda kullanılan bombalar, Kürt kontrolundaki Menbiç'ten gelen kamyonların içinde saklanmıştı.
New York Times, Türk güçlerin Afrin'de güvenliği herhangi bir NATO gücünün sağlayacağı gibi, idari binayı yüksek beton duvarlarla çevreleyerek ve kent merkezindeki ana çarşının olduğu caddeyi kapsayan bölgeyi "yeşil alan" olarak bariyerlerle çevirerek sağladığını kaydediyor. Suriyeli esnaf, bunun sonucu olarak işlerinin azaldığından yakınsa ve Türkiye dışında başka ülkelerden de uluslararası yardım çağrısında bulunsa da milyonlarca Suriyeli için Türkiye, tek fırsat anlamına geliyor.
Halep'in Türkiye kontrolundaki kesiminde yaşayan Suriyeli Nur Hallak, Suriyeli öğrencilerin Türkçe öğrendiğini, Türkiye'de çalışma ya da eğitim görme fırsatı elde etmeye çalıştığını söylüyor. Halep yakınlarındaki çadır kampında yaşayan siviller de Türkiye'nin koruması altına girmenin tek seçenek olduğunu dile getiriyor. Kampta yaşayan ve bir zamanlar varlıklı bir toprak sahibi olan yaşlı bir Suriyeli, Esat iktidarda olduğu sürece Şam'ın güneyindeki memleketine dönmenin söz konusu olamayacağını söylüyor ve "Türkler bize koruma sağlayana kadar köylerimize dönmeyeceğiz, Türkler olmazsa yaşayamayız" şeklinde konuşuyor.