07/07/2023
Hz. Musa'ya bazı mu'cizeler verilmişti. Bunlardan en önemlisi, elindeki asâ idi. Bazıları bu asânın Cennetten geldiğini söylemişlerse de, Tahir-i Mevlevi'nin dediği gibi, “Dünya koyunlarını gütmek için Cennetten asa getirmeye lüzum yoktur. Keramet asâda değil, Musa'da idi.”
Kur'an-ı Kerîm, Hz. Musa'ya ilk vahyin gelişi hâdisesinde Onun asâsı ile alâkalı kısmı Tâhâ Sûresinde şöyle anlatır: (1)
وَمَا تِلْكَ بِيَمِينِكَ يَا مُوسَى “Elindeki nedir Ey Musa?”
Cenab-ı Hakk'ın “Elindeki nedir?” şeklinde soru sorması, elindeki asâda, Ona çok hârikalar göstereceğine dikkatini çekmek içindir. “Ey Musa” şeklinde ismen de hitabı, O’nun ünsiyet etmesini sağlamak ve tenbihte bulunmak için bir tekrardır.
قَالَ هِيَ عَصَايَ "Dedi: O benim asâmdır."
أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا “Ona dayanırım.”
Yorulduğumda veya sürünün başında durduğumda ona dayanırım.
وَأَهُشُّ بِهَا عَلَى غَنَمِي “Onunla davarlarıma yaprak silkerim.”
وَلِيَ فِيهَا مَآرِبُ أُخْرَى “Ve onda başka faydalanacağım şeyler de var.”
- Yolda giderken onu omuzuna koyup azığını ve bazı edevatını ona asmak.
- İki tarafına iki kap asmak.
- Üzerine elbise geçirip gölgelik yapmak.
- Kuyudan su alırken ip kısa gelse, onunla suya ulaşmak.
- Yırtıcı hayvanlar sürüye saldırdığında onunla karşılık vermek gibi.
Sanki Hz. Musa sualden maksadın asânın hakikatini ve onda gördüğü faydaları anlatmak olduğunu anladı, ama daha sonra asâda bu hakikate aykırı şeyler ve harikulâde özellikler gördü. Mesela,
- Gece vakti asanın lamba gibi ışık vermesi,
- Kuyudan su alırken bir kova gibi olması ve kuyu çok derin de olsa uzaması,
- Denize vurduğunda suların yarılıp iki tarafa çekilmesi,
- Sapladığında, vurduğu yerden su çıkması, geri çekildiğinde suyun kesilmesi gibi…
Şüphesiz bunlar apaçık âyetler, karşı durulmaz mu’cizeler olup, Allah bunları o asâda Hz. Musa için yaratmıştır, yoksa asanın kendi özellikleri değildir.
Böylece Hz. Musa asânın hakikatini ve faydalarını hem ayrıntılı, hem de hususi olarak zikretti. Bununla, sualden anlamış olduğu maksada uygun cevap olarak, kendi asâsının da diğer asâlar gibi birtakım faydaları bulunduğunu nazara verdi.
قَالَ أَلْقِهَا يَا مُوسَى “Dedi: Onu yere bırak Ey Musa!”
فَأَلْقَاهَا “Musa da onu bıraktı.”
فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَى “Bir de ne görsün! O bir yılan olmuş, koşuyor.”
Denildi ki: Hz. Musa asâyı yere bıraktığında asâ, kendi kalınlığında sarı bir yılana dönüştü. Sonra şişti ve büyüdü.
Hz. Musa, asâsının kıvrak bir yılan hâline gelip taşı-ağacı yuttuğunu görünce korktu ve ondan kaçtı.
قَالَ خُذْهَا وَلَا تَخَفْ “Dedi: Al onu, korkma.”
سَنُعِيدُهَا سِيرَتَهَا الْأُولَى “Biz onu yine eski durumuna çevireceğiz.”
Denildi ki: Rabbi böyle söyleyince Hz. Musa’nın nefsi mutmain oldu. Hatta elini yılanın ağzına soktu, çatallı dilinden tuttu.(2)
Dipnotlar:
(1) Tâhâ, 20/17-21.
(2) Beydâvi, II, 406-407.