BarikatNews yedek

BarikatNews yedek BARİKAT NEWS

BARİKATA DURANLARIN SESİ

13/10/2021
Emine Şenyaşar ifade verdiEmine Şenyaşar, Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya "hakaret" ettiği gerekçesiyle ifade ver...
10/09/2021

Emine Şenyaşar ifade verdi
Emine Şenyaşar, Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya "hakaret" ettiği gerekçesiyle ifade verdi.

AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'ın koruma ve yakınlarının saldırısı sonucu eşi ve 2 oğlu katledilen Emine Şenyaşar ile saldırıdan yaralı kurtulan oğlu Ferit Şenyaşar'ın Urfa Adliyesi önünde başlattığı Adalet Nöbeti 186’ncı gününde devam ediyor. Sabah erken saatlerinde adliye binası önüne gelen aile, “Sadece adalet istiyoruz” yazılı dövizlerle nöbeti başlattı.

Nöbet eyleminin 86'ncı gününde AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'a hakaret ettiği iddiası ile hakkında Urfa 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldığını öğrenen Emine Şenyaşar, aynı konuşmasında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “hakaret” ettiği gerekçesiyle Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ifadeye çağrıldı. Oğlu Ferit Şenyaşar ile birlikte adliyeye giren Emine Şenyaşar’a dosya avukatları Gökhan Dayık eşlik etti. Emine Şenyaşar ifadesinde Süleyman Soylu’ya hakaret etmediğini belirtti. Aile ifadenin ardından nöbet eylemini sürdürdü.

Avukat Gökhan Dayık da şunları söyledi:

“Birkaç gün önce AKP’li İbrahim Halil Yıldız’a ‘hakaret’ ettiği iddiası ile hakkında dava açılmıştı. Bugün de ifadeye çağrıldı. İfadesinde müvekkilim iddiaların gerçek olmadığını belirtti. Bu süregelen soruşturma, gözaltılar ailenin mücadelesini yıkmaya yönelik, bu aşikar. Biz ailenin avukatları olarak yanında durmaya, dosyanın takipçisi olamaya devam edeceğiz. Vicdan sahibi herkes bu süreçte aileyi yalnız bırakmamalı. Seslerine ses olmalı. Ailenin tek talebi herkesin talebi olan adalet.”

Aile sanal medya hesabından ise Emine Şenyaşar'a açılan "Hakaret" davasına tepki göstererek “AKP milletvekili şikayetçi olunca jet hızı ile dava açılıyor. Adalet arayan anneye 4 yıl hapis isteniyor. Milletvekili Yıldız ve ailesi hastane güvenlik kamerası önünde 3 insanı katletmiş 3.5 yıl süre geçiyor. Ortada dava yok" dedi.

ESP’ye birçok kente eşzamanlı operasyonEzilenlerin Sosyalist Partisi’ne (ESP) yönelik birçok kentte düzenlenen eş zamanl...
10/09/2021

ESP’ye birçok kente eşzamanlı operasyon
Ezilenlerin Sosyalist Partisi’ne (ESP) yönelik birçok kentte düzenlenen eş zamanlı operasyonlarda çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Gözaltılar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla gerçekleşti.

Ankara merkezli soruşturma kapsamında Ankara, İstanbul ve Antalya'da ESP’ye yönelik düzenlenen eş zamanlı baskınlarda çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Gözaltına alınanlar arasında Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi Şükran Yaren Tuncer ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Merkez çalışanı Ece Şimşek de var.

Savcılık 23 kişi hakkında gözaltı kararı olduğunu duyurdu. Şu ana kadar kaç kişini gözaltına alındığı henüz öğrenilemedi.

HBDH’den Arjîn Selçuk anısına eylemHBDH milisleri, İstanbul’un Bağcılar ilçesi Fatih Mahallesi’nde bulunan MHP temsilcil...
10/09/2021

HBDH’den Arjîn Selçuk anısına eylem
HBDH milisleri, İstanbul’un Bağcılar ilçesi Fatih Mahallesi’nde bulunan MHP temsilciliğine yönelik eylem düzenledi.

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH), yaptığı açıklamayla Dersim’de şehit düşen Arjîn Selçuk anısına eylem düzenlediklerini duyurdu.

HBDH’nin açıklaması şöyle:

“AKP-MHP faşizmi çöküş sürecinin yarattığı psikolojik etki ile nereye, nasıl saldıracağını şaşırmış, gözü dönmüş şekilde faşist terör saldırılarını iktidarı koruma adına sürdürüyor.

Faşist iktidar, toplumsal mücadele dinamiklerinin her eyleminde katil-hırsız-tecavüzcü polislerinin orantısız şiddet saldırıları ile korku salmaya, halkları sokaktan uzak tutmaya çalışıyor. Kamuoyuna teşhir olan polis Muharrem Yazgan gibi örgütlenmiş kontra güçleri ile devrimcilere hakaretler edip hedef haline getiriyorlar.

Güçlerimiz açısından faşizmin koruyucularına yönelik hedef tespiti nettir, polis Muharrem Yazgan ve onu koruyan AKP-MHP faşizminin tüm destekçileri hedefimizdir. Tüm AKP-MHP binaları hedefimizdir. Devrimcilere uzanan, işçi sınıfı ve ezilen halklara uzanan tüm eller hedefimizdir.

Birleşik devrim mücadelemiz açısından ileri atılma dönemi başlamış, faşizmi yıkma ve özgürlüğü kazanma kararlılığı yükselmiştir. Şimdi sokaklarda, meydanlarda devrim sloganlarının, faşist iktidarı yıkmanın zamanıdır.

Birleşik devrim mücadelesinde ölümsüzlerimiz bize yol göstermeye ve öncü olmaya devam ediyor. Bu eylemimiz Dersim’de ölümsüzleşen Arjin Selçuk anısına gerçekleştirilmiştir. Onun ve tüm ölümsüzlerimizin izinden ileri…daha ileri, faşizmi yıkacağız, özgürlüğü kazanacağız!”

09/09/2021

Yılmaz Güney: Kazanacağız, mutlaka kazanacağız!

Sincan’da kadın tutsaklara ‘halay’ cezasıSincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde aralarında Karayazı Belediye Eşbaşkanı Melike G...
07/09/2021

Sincan’da kadın tutsaklara ‘halay’ cezası
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde aralarında Karayazı Belediye Eşbaşkanı Melike Göksu ve 3 kadın tutuksağa halay çektikleri gerekçesiyle bir ay iletişim cezası verildi.

Görevi gasp edilerek yerine kayyım atanan ve tutuklanan Erzurum'un Karayazı Belediye Eşbaşkanı Melike Göksu, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde 6 Eylül Pazartesi günü ailesiyle telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Göksu, bir ay önce kendisiyle aynı odada bulunan 3 tutsak arkadaşıyla şarkı söyleyip halay çektikleri gerekçesiyle kendilerine disiplin cezası verildiğini aktardı. Göksu, bir aylık iletişim cezası verildiğini belirtti.

Elazığ Kadın Kapalı Cezaevi'nde rehin tutulan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkan Leyla Güven ve 10 kadın tutsağa da Kürtçe şarkı söyledikleri gerekçesiyle Ağustos ayı sonunda bir aylık haberleşme, iletişim ve ziyaretçi görüş yasağı cezaları verilmişti.

Şimşek: Yargılanan edebiyattırBirçok ülkede ödüle layık görülen kitapları Türkiye’de yargılama konusu edilen yazar-şair ...
07/09/2021

Şimşek: Yargılanan edebiyattır
Birçok ülkede ödüle layık görülen kitapları Türkiye’de yargılama konusu edilen yazar-şair Meral Şimşek, “Benim şahsımda edebiyat yargılanıyor. Susmayacağım” dedi.

PEN üyesi Kürt yazar-şair Meral Şimşek, iktidarın ifade ve düşünce özgürlüğünü sistematik bir şekilde kriminalize etme uygulamasının mağdurlarından. Yazdığı kitap ve öyküleri gerekçe gösterilerek Ocak 2021’den beri Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Şimşek, 21 Eylül’de görülecek duruşması öncesi bir kere daha susmayacağını vurguladı.

Amedli yurtsever bir ailenin ferdi olarak dünyaya gelen Şimşek, devletin acımasız ve karanlık yüzüyle çok küçük yaşlarda tanıştı. Abisi ve ablasını mücadele saflarında kaybeden Şimşek, ilk kez gözaltına alınıp işkencelere maruz bırakıldığında henüz 13 yaşındaydı. Elektrik, falaka, cop ile tecavüz… Gördüğü tüm bu işkencelerin hasarını yıllardır bedeninde taşıyan Şimşek, kendinden yola çıkarak yazdığı kitaplar aracılığıyla Kürt halkının yaşadığı acıları bütün dünyaya duyurdu. Irak, İngiltere, Almanya’da 9 kez ödüle layık görüldü. Hiçbir başarının cezasız kalmadığı Türkiye’de Şimşek’in sadece kaleme aldıkları değil, kitabında yazdığı düşleri bile “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılama konusu edildi.

BU DAVA İNTİKAM OPERASYONU!

Yaşadığı zor süreçleri ANF’ye anlatan Şimşek, bu yargılamanın esas olarak bir intikam alma operasyonu olduğunu vurguladı. Şimşek, Malatya’da Nisan 2019’da kendini polis olarak tanıtan şahıslar tarafından araçla kaçırıldığını ve tehdit edilerek ajanlık dayatmasına maruz kaldığını; teşhir ettiği için hedef seçildiğini söyledi. O dönem aynı zaman da İnsan Hakları Derneği Eşbaşkanı olan avukatı Eren Keskin ile yaşananları Birleşmiş Milletler’e taşıdıklarını ve Malatya Emniyet Müdürlüğü’ne karşı dava açtıklarını kaydeden Şimşek, şunları anlattı: “Zaten beni kaçıran ve bizzat polis kimliği gösteren bu şahıslar, ‘Eğer bizi deşifre edersen ve dediklerimizi kabul etmezsen hayatını bitiririz’ diye tehdit etmişlerdi. Dava açtıktan bir buçuk sene sonra edebiyat çalışmalarım delil olarak gösterilerek, beni kaçıranlar yerine benim hakkımda dava açıldı. 9 Aralık 2020’de gece yarısı evim basıldı ve gözaltına alındım. Ödül belgelerimden elektronik eşyalarıma kadar her şeye el koydular. Götürüldüğüm Malatya Emniyet Müdürlüğü TEM şubesinde çıplak aramaya maruz bırakıldım. Üstelik o zaman yeni ameliyat olmuştum; 1990’larda gördüğüm işkencelerden dolayı rahmim alındı, bağırsaklarımın bir kısmımı kaybettim. 13 yaşındayken abimi ve ablamı konuşturmak için Mardin Mazıdağı Emniyeti’nde gözaltında kaba dayaktan, cop ile tacize kadar pek çok işkenceye uğradım. Ameliyat olduğumu polislere söylememe rağmen vajinal kontrol da yaptılar.”

ÖDÜLLÜ ARZELA ÖYKÜSÜ KOD İSMİMMİŞ!

Adli kontrol şartıyla günler sonra bırakılan Şimşek, yaklaşık bir ay geçmeden Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından jet hızıyla hakkında iddianame hazırlandığını ve davasının başladığını belirtti. İddianamede, aldığı ödüllerden yazdığı kitaplara ve öykülerden katıldığı edebiyat toplantılarına, yaptığı editörlüğe kadar her şeyin suç sayıldığına dikkat çeken Şimşek, şöyle konuştu: “İngiltere’den ve İngiliz PEN’den iki ödül aldığım Arzela öykü kitabım dahi ‘örgüt üyeliği’ ve ‘örgüt propagandası’nın ispatı olarak gösterildi. Bu aslında davet üzerine yapılan bir yarışmaydı. Gelecekte Kürtlerin durumunu ele alan bir konsept çerçevesinde öykü yazabilecek kişileri tespit edip davet gönderdiler, ben de o şekilde katıldım.

Yazdığım öyküde kurguladığım hayali ülkenin suç delili olarak gösterilmesi yetmiyormuş gibi, Arzela da benim kod ismimmiş gibi verildi. Öykü Türkiye’de bile geçmiyor ama bunu da PKK’nin gelecekteki projesi olarak lanse ettiler. Kaldı ki iki ödül kazanan Arzela isimli öyküm, 12 yazarın yer aldığı bir antolojinin içinde. Bu antoloji için sadece İngiltere’de değil Amerika’da da söyleşi yapıldı ve orada da yayınlanacak. Yine ailemin yaşadıkları üzerinden 1990’larda Kürt halkının yaşadığı acılara ışık tutan Nar Lekesi adlı biyografik çalışmamda yer alan şiirler ve imgeler de suç olarak gösterildi maalesef. Batman’daki bir festival seminerde okurlarım, ‘Neden Kürtçe yazmıyorsunuz?’ sorusuna verdiğim, ‘Anadilimde yazmadığım için utanıyorum’ cevabını bile suç saymışlar iddianamede. Düşünün, bu kadar trajikomik.”

DOMUZ, ASKER VE BATAKLIKLA MÜCADELE ETTİM

İddianamede bir buçuk yıl boyunca teknik ve fiziki takibe maruz kaldığı da ortaya çıkan Şimşek, bitmek bilmeyen baskılardan dolayı bir kurtuluş olarak 29 Haziran 2021’de Türkiye’den geçtiği Yunanistan’da bu kez Yunan sınır polisinin şiddetine ve işkencesine uğradı. Yeni tanıştığı Dicle Mohamed isimli Suriyeli Rojavalı Kürt bir kadınla kaçak yollardan yasak bölge olduğunu bilmediği bir alana yönlendirilen Şimşek, 12 saat aç susuz yaban domuzları, askerler ve bataklıkla mücadele ettiğini anlattı.

Uluslararası geçerliliği olan PEN üyesi kartını gösterip Türkiye’de hakkında dava açıldığını söylemesine rağmen yanındaki kadın ile birlikte çıktıkları ana yolda araçla bekleyen iki erkek Yunan polis tarafından darp ve el ile taciz edilen Şimşek, bir yazar için bile artık hiçbir yerin güvenli olmadığını o an anladığını söyledi.

YUNAN MAKAMLARI GİRİŞİMDE BULUNMADI

Atina’da bulunan avukatları aracılığıyla Yunan resmi makamlarının da giriş yaptığından haberdar olduklarına ama girişimde bulunmadıklarına dikkat çeken Şimşek, yaşananları şöyle paylaştı: “Soymaları ve taciz etmeleri yetmiyormuş gibi kimliğime, telefonuma, cüzdanıma, tabletime, her şeye el koydular. Araçlarında su olmasına rağmen su istediğimde vermediler. Üzerimizde elbiseler varken elle arama adı altında taciz ettiler. Sonra bir yerlere anons geçtiler. Ben de köydeki emniyete haber verdiklerini düşündüm, çünkü avukatlarım emniyette bizi bekliyordu. Biz de oraya varmak üzereydik yakalandığımızda.

Beklerken bir baktım ki plakası olmayan beyaz bir transporter araç geldi. İçim ürpermeye başladı, çünkü plakasız aracın ne demek olduğunu Türkiye’den çok iyi biliyorum. Sonra bu araçtan 30-35 yaşlarında bir kadın ve bir erkek indi. Bunlar yanımıza geldiler ve çok kaba bir şekilde yolun ortasında bizi çırılçıplak soyup aradılar. Gün aydınlanmıştı, yoldan sivil araçlar geçiyordu ama umursamadılar. Bizi arayan kadın siyah bir eldiven taktı ve önce bana vajinal kontrol dahil her şeyi yaptı. Sonra aynı eldiveni kullanarak regl olmasına rağmen Dicle’ye aynı insanlık dışı uygulamayı yaptı.

Sonra bizi oradan alıp maskeli şahıslara teslim ettiler, onlar da yine maskeli başka kişilere teslim ettiler. Üç saatte bizi hızlı bir şekilde Meriç nehrine götürdüler. Öleceğimizi düşünerek direndim ve beni orada darp ettiler. Sonra el koydukları eşyalarımızı geri vermeden beni ve Dicle’yi suya attılar. Bizi attıkları bölge İpsala’ydı. Zaten bizi askeri yasak bölgeye atmışlar, Türk ordusu oradaydı ve yakalandık. Yurt dışı yasağını ihlal ettiğim gerekçesiyle Dicle ile birlikte tutuklanarak Edirne Cezaevi’ne gönderildim. 8 gün orada kaldıktan sonra bilirkişi raporu gelmediği ve adli tatile girildiği için adli kontrol şartıyla serbest bırakıldım.”

İpsala 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hakkında “Yasaklı sınır bölgesinin güvenliğini tehdit etmek” iddiasıyla dava açılan Şimşek, Yunanistan’da polisten gördüğü insanlık dışı uygulamaların Türkiye’de gördüğü benzer işkencelerin travmalarını pekiştirdiği için Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nda (TİHV) hem fiziksel hem de psikolojik tedavi görüyor.

SUSMAYACAĞIM!

Sırf kitap ve öykü yazdığı için 15 yıla kadar hapis cezası istenilen iki çocuk annesi yazar Meral Şimşek’in duruşması, 21 Eylül günü görülecek.

Hakkında mütalaanın verilmesi beklenen duruşma öncesi Şimşek’e en büyük destek Uluslararası PEN’den geldi. Kendisine yapılanın bir intikam operasyonu olduğunu yineleyen Şimşek, Malatya’da polisler tarafından kaçırıldığını deşifre ettiği için hedef seçildiğini kaydetti. “Bu davada benim şahsımda edebiyat yargılanıyor” diyen Şimşek, susturulmak istendiğini belirtti.

Yazmaktan asla vazgeçmeyeceğinin altını çizen Şimşek, şunları ekledi: “Yazma serüvenim, acılarımı kaleme dökmekle başladı ancak sonra acıyı umuda ve güzelliğe çevirmenin yollarını aramakla devam etti. Ben berdeli, yoksulluğu, Hizbullah vahşetini, devlet ve erkek şiddetini, kadınların, çocukların yaşadığı bütün acıları yazdım. Ne yazık ki bunların bilinmesi istenmiyor ve bunu yazan herkes susturuluyor. Çünkü biz susarsak toplum susar ama susmayacağım; hiçbir yargılama ve ceza, bu umut yolculuğunu yok etmeye yetmeyecek.”

Emine Şenyaşar: Bu nasıl zulüm?Urfa’da katledilen yakınları için adalet nöbeti tutan Emine Şenyaşar, “Bu nasıl zulüm?” d...
07/09/2021

Emine Şenyaşar: Bu nasıl zulüm?
Urfa’da katledilen yakınları için adalet nöbeti tutan Emine Şenyaşar, “Bu nasıl zulüm?” diye tepki göstererek, oğlu serbest bırakılmadan eve gidip oturmayacağını söyledi.

2018 yılında AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınlarının katliamında eşini ve iki oğlunu yitiren Emine Şenyaşar ile saldırıda yaralanan oğlu Ferit Şenyaşar’ın nöbet eylemi devam ediyor.

Aile sabah saatlerinde, Suruç’taki evlerinden yaklaşık 50 kilometre mesafedeki Urfa Adliyesi önüne gelerek nöbet eyleminin 183’üncü gününü başlattı.

Altı aydır süren eylem nedeniyle “Şenyaşar ailesi adalet köşesi” olarak adlandırılan alanda “Sadece adalet istiyoruz” yazılı dövizler açıldı.

Anne Emine Şenyaşar, adliye önünde nöbetlerinin 6 ayını geride bıraktıklarını hatırlatarak, “Ben sadece adalet istiyorum. Bu nasıl adalet?” diye sordu.

Şenyaşar, “Oğlum cezaevinde 3 yıl 3 aydır tek kişilik hücrede tutuluyor. Ben oğlumun serbest bırakılmasını talep ediyorum. Bu katliamı yapanlar serbest geziyor. Bu nasıl devlet? Ailemde bulunan herkes öldürülmek istendi, ancak bunu yapan milletvekili yapıldı” diye ekledi.

Giderek kötüleşen sağlık durumuna dikkat çeken Emine Şenyaşar, “Gözlerim artık görmüyor, kalbim sıkışıyor. Ayağımdan ameliyat olmam gerek. Ancak oğlumu bırakmadan hiçbir tedaviyi kabul etmiyorum” şeklinde konuştu.

Şenyaşar şöyle devam etti: “Yöneticilerde hiç vicdan yok mu? İki cihanda ellerim yakalarındadır. Bu nasıl zulüm? Bu zulüm nereye kadar sürecek? Ben ölmeden oğlumu yanımda görmek istiyorum. Hiçbir yerde bu denli bir katliam yapılmadı. Hastanedeki katliamın görüntülerini saklıyorlar. 6 aydır burada oturuyorum oğlum serbest kalmadan gidip evde oturmam.”

Aile, diğer eylem günlerinde olduğu gibi Twitter hesabında da yeni bir mesaj paylaştı: “Suruç Devlet Hastanesinde bir katliam var. Saçma sapan bahanelerle 3 yıldır bizi oyalıyorsunuz. Katliamı yapan ve canileri koruyan herkes bunun hesabını verecektir.”

İHD: İşkencenin somut emarelerini tespit ettikBingöl’de gözaltında tutulan Sonuç Gürdeğir’le görüşen İHD heyeti, "İşkenc...
05/09/2021

İHD: İşkencenin somut emarelerini tespit ettik
Bingöl’de gözaltında tutulan Sonuç Gürdeğir’le görüşen İHD heyeti, "İşkenceye dair somut emareler tespit ettik" dedi.

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi, Türk İçişleri Bakanlığı’nın 24 Ağustos’ta İstanbul’da bir eve yapılan baskında gözaltına alındığını duyurduğu Sonuç Gürdeğir’in işkenceye maruz kaldığına ilişkin dün açıklama yaptı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun, dernek yönetim kurulu üyeleri Av. Yakup Güven ve Av. Ercan Yılmaz’dan oluşan heyet de konuya ilişkin Bingöl Cumhuriyet Başsavcısı, Bingöl Barosu Başkanı, Bingöl Emniyet Müdürlüğü’nde tutulan Gürdeğir ve ailesiyle görüştü.

Dernek tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:

"24.08.2021 tarihinde gözaltına alınan S.G.’nin aile bireyleri tarafından, şahsın gözaltına alındığı sırada ve sonrasında yoğun bir şekilde işkence ve kötü muameleye tabi tutulduğu, S.G’nin gözaltına alınıp Bingöl’e getirilmesi akabinde 5 aile bireyinin de işkence ve kötü muamele ile gözaltına alındığı konusunda derneğimize başvuru yapılmıştır. Söz konusu iddiaları araştırmak amacıyla 02.09.2021 tarihinde, Şube Başkanımız Av. Abdullah Zeytun, şube yönetim kurulu üyelerimiz Av. Yakup Güven ve Av. Ercan Yılmaz’dan oluşan heyet, Bingöl Cumhuriyet Başsavcısı, Bingöl Barosu Başkanı, gözaltında tutulan S.G. ve mağdur aile bireyleri ile görüşmeler yapmıştır. Yapılan görüşmeler ve araştırmalar neticesinde işkence ve kötü muamele konusunda somut ve ciddi emareler tespit edilmiş olması sebebiyle hazırlayacağımız ayrıntılı rapor ve hukuki başvurular en kısa sürede kamuoyu ile paylaşılacaktır."

'Hasta tutsaklar ölümle burun buruna!'-YENİLENDİHasta tutsaklar için düzenlenen eylemlerde, Mehmet Ali Çelebi, Devrim Ay...
05/09/2021

'Hasta tutsaklar ölümle burun buruna!'-YENİLENDİ
Hasta tutsaklar için düzenlenen eylemlerde, Mehmet Ali Çelebi, Devrim Ayık ve Yusuf Akbaba'nın durumuna dikkat çekildi, "Tutsaklar ölümle burun buruna" denildi.

Ankara'daki Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, hasta tutsakların durumuna dikkati çektiği eylemlerinin 365’incisini İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi’nde gerçekleştirdi. Toplantı salonunda düzenlenen basın toplantısında konuşan inisiyatif üyesi Avukat Ömer Faruk Yazmacı, 25 Ağustos’ta Sincan Cezaevi’nden tahliye edilen 70 yaşındaki hasta tutsak Mehmet Ali Çelebi’nin durumuna değindi. Kan kanseri olan Çelebi’nin iki böbreğinin iflas ettiğini hatırlatan Yazmacı, tahliye edildiğinde desteksiz yürüyemez halde olduğunu söyledi. Kanserin karaciğerine de yayıldığını aktaran Yazmacı, 31 Ağustos’tan beri yoğun bakımda olduğunu vurguladı. Duruma tepki gösteren Yazmacı, “Ölüme ramak kala bırakılan mahpusun iyileşme olanağı kalmayınca tahliye reva görülmüştür ne yazık ki” diye belirtti.

Konya E Tipi Cezaevi’nde tutulan 42 yaşındaki ağır hasta tutsak Veysel Alıcı’nın sağlık durumunu da aktaran Yazmacı, Alıcı’ya 2013 yılında lenf kanseri teşhisinin konulduğunu aktardı, “Konya’da Meram Tıp Fakültesi’nde tedavisi başlamış ve sonrasında Ankara Tıp Fakültesi’nde devam etmiştir. Ankara Tıp Fakültesi’nde ameliyat olmuş ve bu ameliyatla lenf nodülleri alınmıştır. Ameliyattan sonra Konya’ya dönmüş ve kontroller için Ankara’ya gidiş geliş yapmaya başlamıştır. Tedavi süresince uzun süre kemoterapi almıştır” dedi.
Alıcı’nın kanser hastalığının yanı sıra kalp kapakçığında gevşeme olduğunu ifade eden Yazmacı, acil tahliye çağrısında bulundu.

İSTANBUL
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu, hasta tutsakların durumunu kamuoyuna yansıtmak amacıyla düzenlediği “F Oturumu” eyleminin 493’üncü haftasında Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde tutulan hasta tutsak Devrim Ayık’ın durumuna dikkat çekti. Açıklama, derneğin sanal medya hesabı üzerinden yapıldı.
İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi Meral Nergis Şahin, salgın sürecinde tedavi hakkına erişememeleri nedeniyle hasta tutsakların ölümle burun buruna bırakıldığını söyledi.
Şahin, 2015 yılında tutuklanan Devrim Ayık’ın hâlâ Eskişehir H Tipi Cezaevi’nde tutulduğunu söyledi. Ayık’ın Crohn hastalığı nedeniyle iki kez ameliyat olduğunu ve bağırsaklarının bir bölümünün alındığını aktaran Şahin, Ayık’ın ailesinin yaşadığı Antalya yerine Eskişehir’e götürüldüğünü dile getirdi.
Şahin, Ayık başta olmak üzere tüm hasta tutsakların serbest bırakılarak, sağlık ve yaşam haklarının korunması çağrısında bulundu.

İZMİR
İHD İzmir Şubesi Hapishaneler Komisyonu, hasta tutsak Yusuf Akbaba'nın durumuna dikkati çekmek amacıyla Konak Eski Sümerbank önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamayı yapan İHD İzmir Şube Sekreteri Ali Aydın, "Yusuf Akbaba 1964 Midyat doğumlu, 56 yaşındadır. Müebbet hükümlüsüdür. Pek çok hapishanede kaldıktan sonra şu anda Denizli T Tipi Cezaevi’nde tek kişilik hücrede kalmaktadır. 28 yıldır hapishanededir" dedi.
Aydın, şu bilgileri verdi:

"Görmekte zorlandığı, ayaklarında yaralar olduğu öğrenilmiştir. Klasik tıbbi bilgilerle bilinmektedir ki şeker hastalığı, el ve ayaklarda duyu ve his kaybına bağlı olarak özellikle ayaklarda yara oluşumuna neden olmaktadır. Bu yara oluşumları özenle tedavi edilmemeleri durumunda kan şekerinin daha da yükselmesine sebebiyet vermekte, kan şekeri yükseldiğinde de yara iyileşme süreci uzamakta hatta imkânsız hale gelmektedir. Ayaklarda çıkan bu yaraların gerekli tedaviler yapılmadığı zaman ayak parmaklarından başlayarak ayakların kesilmesine kadar gidebilmektedir. Gözdeki görme kaybı da diyabete bağlı retinapati diye tanımlanan şey olduğundan gerekli tedavi yapılmaması durumunda tam körlüğe kadar gidebilir. Daha önemlisi diyabet hastalarında sadece ayaklarda ve ellerde duyu kaybı, gözlerde hasar olmaz, aynı zamanda iç organlarda da hasar olur. En riskli olarak tanımlanan da böbreklerde yetmezliğe neden olmasıdır. Böbrek yetmezliği durumunda kişinin diyaliz ihtiyacı ortaya çıkar. Denetimli serbestlik hakkı gelmiş olmasına rağmen çeşitli gerekçelerle bırakılmamaktadır."
Aydın, Akbaba'nın derhal serbest bırakılması gerektiğini söyledi.

Ağustos’ta 31 kadın katledildi, 21 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiKCDP’nin açıkladığı rapora göre Ağustos ayı...
05/09/2021

Ağustos’ta 31 kadın katledildi, 21 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi
KCDP’nin açıkladığı rapora göre Ağustos ayında 31 kadın katledildi, 21 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Ağustos ayı erkek şiddeti verilerinin yer aldığı raporunu yayınladı. Raporda, Ağustos ayında 31 kadın katledildiği, 21 kadın ise şüpheli şekilde yaşamını yitirdiği belirtildi.

Rapora da ayrıca, katledilen 31 kadının 6’sının evli olduğu erkek, 5’inin akrabası, 4’ünün eskiden evli olduğu erkek, 4’ünün babası, 3’ünün tanıdık, 3’ünün oğlu, 1’inin evlenme teklifini reddettiği erkek, 1’inin birlikte olduğu erkek, 1’inin kardeşi, 1’inin tanımadığı bir erkek, 1’inin konuşma isteğini reddettiği erkek tarafından katledildiği yer aldı. 1 kadının ise fail ile olan yakınlığı tespit edilmedi.

Raporda, erkek şiddetinin kadınlara yöneldiği gibi kadınların yakınlarına da yöneldiği kaydedilirken, faillere öldürme cesaretini verenin yine önleyici olmayan politikalar olduğu belirtildi. “Yetkililer kadınların ve yakınlarının katledilmesiyle sonuçlanan erkek şiddetini önlemek için neyi bekliyor” diye sorulan raporda, kadın katliamlarına karşı verilen mücadelenin devam edeceğine de vurgu yapıldı.

Cumartesi Anneleri: Adalete kadar mücadele!Cumartesi Anneleri, Kenan Bilgin’in akıbetini sorarak, “Adalet bulana kadar m...
05/09/2021

Cumartesi Anneleri: Adalete kadar mücadele!
Cumartesi Anneleri, Kenan Bilgin’in akıbetini sorarak, “Adalet bulana kadar mücadele edeceğiz” dedi.
Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 858. haftasında koronavirüs sebebiyle sanal medya hesapları üzerinden açıklama yaptı. Açıklamada, 12 Eylül 1994 tarihinde gözaltında kaybettirilen Kenan Bilgin’in akıbetine dikkat çekildi.

Bilgin'in gözaltında olduğuna tanıklık eden Sair Çoban, kendisinin de o süreçte gözaltında olduğunu ve havalandırmaya çıktığında karşı hücrede birinin kendini göstermeye çalıştığını aktararak, “Hücrenin mazgallarından birisini elini çıkarda kendini göstermeye çalışıyordu sonra haykırdı, ‘adım Kenan Bilgin. Kaydımı yapmadılar beni öldürecekler’ diye. Bunun birebir tanığı oldum. Ben işkenceden dönerken yine aynı sesi duydum. Kenan’ın sesinin tanığı oldum. Birkaç gün geçtikçe sonra hücreden hiç ses çıkmadı. Büyük olasılık MİT’in Ankara bölgesinde ki bir tesise götürdüler ve Kenan yoldaşı katlettiler” dedi.

TANIK AKDEMİR: İŞKENCE YAPILDI

Ardından ikinci tanık olan Özer Akdemir, gözaltında olduğu hücresinin işkence yapılan yere yakın olduğunu belirterek, “Arkadaş işkenceye götürüldüğünde işkencenin sesini duyuyordum. Bir gün bu arkadaş mazgaldan bağırdı ‘adım Kenan Bilgin. Kaydım yapılmadı’ şeklinde sözler söyledi. Bir iki gün sonra da oradan aldılar Kenan'ı" diye belirtti.
Daha sonra söz alan Kardeş Naciye Bilgin Ökdemir ise 27 yıldır abisini aradıklarını ifade ederek, “12 Eylül deyince aklıma kaos, acı, kayıp geliyor. Annem oğlunun adını sayıklayarak hayata gözlerini yumdu. Bu kadar vahşice bir şey olamaz. Biz bu davanın peşini bırakmayacağız. Adalet yerini bulana kadar mücadele edeceğiz. Evde oturup gözaltında kaybettirmeleri sineye çekmeyeceğiz” diye belirtti.

Basın metnini de Cumartesi İnsanlarından Ümmühan Kaya okudu.
Kaya, Bilgin'in Ankara’nın Dikmen ilçesinde otobüs durağından gözaltına alınarak Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüğünü bilgisini paylaşarak, “Ailesi, avukatları ve İnsan Hakları Derneği Kenan Bilgin’e ulaşmak için girişimlerde bulundu ancak Ankara Emniyeti, onun gözaltına alındığını inkar etti. Bunun üzerine 11 tanık Kenan Bilgin’i şubede işkencede gördüklerini kamuoyuna açıkladı” dedi. Kaya, ailesinin Bilgin'in bulunması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğunu ancak faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapmasının engellendiğine ve başka bir yere sürgün edildiğine dikkat çekti.

TÜRKİYE SUÇLU BULUNDU

Soruşturmayı devralan savcı Özden Tönük’ün ailenin ve tanıkların başvuruları ile ilgili gerekli girişimlerde bulunmadığını vurgulayan Kaya, savcının, tanıkların, polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialarda bulunduğunu içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattığını ifade etti. İç hukukta sonuç alınamaması üzerine ailenin dosyayı AİHM’e taşıdığını ve AİHM yargıçlarının Ankara’ya gelerek incelemelerde bulunduğunu belirterek, “Mahkeme, Kenan Bilgin’in 12 Eylül 1994 tarihinde güvenlik güçlerince gözaltına alındığını; kendisinin 3 Ekim 1994 tarihine kadar güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu; ancak bu konuda hiçbir kaydın tutulmadığını tespit ederek, Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm etti” ifadelerini kullandı.
Kaya, AİHM’in tanıkları dinlemesi ve beyanları doğrulamasına rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Kenan Bilgin’in Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamadığını belirterek, zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdiğini ve karara yapılan tüm itirazların reddedildiğini belirtti.
Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf bir ülke olarak hem de Anayasa’nın 90. maddesi gereği AİHM kararlarını tam olarak yerine getirmekle yükümlü olduğunu hatırlatan Ümmühan Kaya, “Yargı makamları AİHM kararlarını dikkate almak zorundadır” dedi.

Ege'de 213 kadın hakkı ihlaliİHD İzmir Şubesi Kadın Komisyonu, Ege'de son 4 ayda 213 kadın hakkı ihlallinin yaşandığını ...
02/09/2021

Ege'de 213 kadın hakkı ihlali
İHD İzmir Şubesi Kadın Komisyonu, Ege'de son 4 ayda 213 kadın hakkı ihlallinin yaşandığını duyurdu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Kadın Komisyonu, Ege bölgesinde son 4 ay içerisinde kadınların yaşadığı hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu açıkladı. Dernek binasında yapılan toplantıda Kadın Komisyonu üyesi Cemile Karakaya konuştu.
İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinden sonra kadına yönelik şiddet, tecavüz ve ölümlerin arttığına dikkat çeken Karakaya, ülkede 2021 yılının ilk 6 ayında 130 kadının erkekler tarafından katledildiğini belirtti. Karakaya, sözleşmenin feshi sonrası ise 100'e yakın kadının katledildiğini ifade etti.

Karakaya, 4 aylık raporda yer alan ihlalleri ise şöyle sıraladı:

"Kayıp kadın 4, tehdit ve hakaret 9, yaşam hakkı ihlali 22, fuhuşa zorlama 51, öldürme girişimi 2, devlet görevlilerinin kadına şiddet ve istismar tacize müdahale etmeyişi 11, yaşam güvenliğini tehdit ve öldürme tehdidi 7, şüpheli ölüm ve intihar 8, kadın giyimine saldırı 2, çocuk hamileliği 1, çocuk hamileliğinde çocuğa baskı 1, darp şiddet yaralama 35, çocuk cinsel istismar 7, çocuk fuhuşa zorlama 1, çocuğa zorla uyuşturucu kullandırtma 1, cinsel taciz ve saldırı 7, yargının erkek desteği ve cezasızlar 14, engelli bireye cinsel saldırı 3, kadının evini kundaklama 3, medyada erkek dili taciz, tecavüz güzellemesi, tehdit ve yalan haber 5, kadın eylemlerine kolluk saldırısı 2, öz savunmaya ceza 2, zorla evlendirmeye çalışma 1, hapishanelerde kadın yaşam ihlalleri 3, hapishanelerde kadın zorunlu kişisel bakım sorunu 1, hapishanelerde kadınlara keyfi uygulamalar 3, hapishanelerde kadın can güvenliği sorunu 2, hapishanelerde psikolojik ve fiziksel şiddet 2, hapishanelerde taciz 2, kadın aktivistlere kolluk tarafından baskı 1. Toplam hak ihlali 213'tür."

ÖHD: Gözaltındaki Gürdeğir işkence görüyorÖHD Amed Şubesi, 9 gündür gözaltında tutulan Sonuç Gürdeğir’in işkenceye uğrad...
02/09/2021

ÖHD: Gözaltındaki Gürdeğir işkence görüyor
ÖHD Amed Şubesi, 9 gündür gözaltında tutulan Sonuç Gürdeğir’in işkenceye uğradığını açıkladı.

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi, siyasi soykırım operasyonunda gözaltına alınan Sonuç Gürdeğir’in işkenceye maruz kaldığını açıkladı. ÖHD’nin Twitter hesabından yapılan açıklamada, "Müvekkil Sonuç Gürdeğir, 24 Temmuz 2021 tarihinde İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra neticesinde müvekkil çeşitli hak ihlallerine uğramıştır. Belirtmek gerekir ki müvekkil gözaltı sürecinde hem TEM Şube hem de KOM Şube nezarethanesinde kalmıştır" denildi.

'PSİKOLOJİK BASKI DA UYGULANDI'

ÖHD avukatlarının Gürdeğir’le yaptığı görüşmeye değinilen açıklamada, şöyle denildi: “Müvekkil gözaltına alındığı günden bugüne hem TEM şube hem de KOM şubede yastıksız bırakılmıştır. Özellikle müvekkilin görebileceği şekilde başka bir odaya yastıklar bırakılmak suretiyle müvekkile psikolojik baskı yapılmıştır. Tarafımıza yapılan görüşmelerde ‘yastıklar kirli, yastık yok, yastık vermiyoruz’ gibi farklı gerekçeler ileri sunularak cevapsız kalınmıştır. Aslında yastık verilmemesi, sistematik bir şekilde müvekkile uygulanan işkence-kötü muamelenin sonucu olarak karşımıza çıkmıştır."

'TERS KELEPÇE UYGULANDI'

Gürdeğir'in karakolda da ters kelepçelendiğinin aktarıldığı açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Şube içi her türlü işlem esnasında ters kelepçe uygulanmadığı zamanlarda ise, müvekkil her iki kolu arkadan ters çevrilmiştir. Sürekli bir şekilde müvekkilin kaldığı odanın kapısı tekmelenmiştir. Bu şekilde ‘uyuyamazsın, alçak, şerefsiz’ gibi küfür ve hakaret edilmiştir. 28 Ağustos gecesi gece 22:00 sularından 29 Ağustos sabah saatlerine kadar müvekkilin kapısı aralıksız bir şekilde tekmelenmiştir. Küfür ve hakaret edilmiştir. 30 Ağustos gecesi müvekkil yine kaba şiddet kullanılarak sorgu odasına götürülmüştür. Götürüldüğü odada personeller tarafından işkenceye uğramıştır. Sağ gözü mor ve ekimoz olan müvekkilimiz işkencenin saklanmaması amacıyla patlayan gözünü kameralara tutmuştur. Bu haliyle bile aslında yapılan işkence TEM-KOM şube kamera kayıtlarında mevcuttur.

'İŞKENCENİN DELİLİ...'

Hastanede tutulan rapor işkencenin delili olarak dosya içerisindedir. Ancak hastane personeli müvekkile yüz üstü ve ters kelepçeli olarak iğne yapmıştır. Zaten dayaktan baygın olan müvekkile hastane personeli tarafından gerçekleşen uygulama sistematik işkencenin bir devamıdır. Müvekkile gece-gündüz hissi kaybettirilmek istenmiştir. Hangi şubede nasıl işlem yaptığını anlayamadığını, sürekli küfür hakaret gördüğünü dile getirmiştir. Dönem dönemde uyumaması için yüksek seste müzikler dinletildiğini belirtmiştir. Gözaltının her aşamasında küfür-hakaret ve kaba şiddet sistematik bir şekilde uygulanmıştır. Yaşananlar tam anlamıyla işkencedir. İşkence suçu ulusal ve uluslararası mevzuatta mutlak yasak olarak tanımlanmıştır.”

Güdeğir’in avukatı, işkence ve kötü muameleden sorumlu görevli personeller hakkında suç duyurusunda bulundu.

Adresse

Stämpflistrasse
Bern
3052

Benachrichtigungen

Lassen Sie sich von uns eine E-Mail senden und seien Sie der erste der Neuigkeiten und Aktionen von BarikatNews yedek erfährt. Ihre E-Mail-Adresse wird nicht für andere Zwecke verwendet und Sie können sich jederzeit abmelden.

Service Kontaktieren

Nachricht an BarikatNews yedek senden:

Videos

Teilen


Andere Medien- und Nachrichtenunternehmen in Bern

Alles Anzeigen